Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/250 E. 2018/234 K. 24.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/250 Esas
KARAR NO : 2018/234

DAVA : FSEK ( itirazın iptali )
DAVA TARİHİ : 08/04/2015
KARAR TARİHİ : 24/05/2018

Mahkememizde görülmekte bulunan FSEK( itirazın iptali) talepli davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA;Davacı vekili dava dilekçesinde; … 28. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosya numarası ile başlatılan icra takibinde belirtilen 92.949,61 TL tutarındaki alacağa ilişkin davalı yanca yapılan itirazın iptaline, icra takibinin devamına, davalının %20’den az olmamak üzere icra İnkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA; Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; icra takibine 19.07.2013 tarihinde itiraz edildiğini ancak bir yıllık süre aşılarak dava açıldığını, alacak için zamanaşımı süresi dolduğunu, Davacı yan alacağının 2002-2005 yılları arasına ait olduğunu ifade ettiğini,eses yönünden ise Davacı’ya borclarının bulunmadığını, Davacı’nın hak takibine yetkili olmadığı eser sahipliği hakları bakımından talep hakkına sahip olmadığını,dosyaya sundukları anlaşma çerçevesinde edisyon şirketlerini temsil eden …’ye telif bedeli ödemesi yapıldığını, davalının neredeyse %95 oranında yabancı müzik üretimi ve dağıtımı yapmakta olduğunu, . Bu kapsamda, davalının kullandığı eserleri de o dönemde …’nin temsil etmekte olduğunu, Bu yönüyle …’ın bu edisyon firmalarının temsil ettiği eserler bakımından o tarihte takip yetkisinin dahi mevcut bulunmadığını, Davacının zaten hangi eserler bakımından talepte bulunduğunu açıkça ifade edemediğini, talebin hangi eserleri kapsadığı ve takip yetkisini bulunduğunu ispat yükünün Davacı’ya ait olduğunu, Davacı’nın dava konusu yapılan faturalarının davalı tarafından hiçbir zaman kabul edilmediğini, Davacı’nın hak takibine yetkili olduğu eserler bakımından ise, kendisine düzenli ödeme yapıldığını,2002-2005 yıllarına ait olduğunu iddia ettiği alacağı, bundan yıllar sonra 2009 yılında talep etmeye çalıştığını, Davacı ile Müvekkili arasında imzalanan ilk sözleşmenin 25.03.2005 tarihli olduğunu, Bu anlaşmanın 5-1-a maddesinde de Yapımcı tarafından yapılan başvurunun … tarafından 3 (üç) iş günü içerisinde değerlendirileceğinin hükme bağlandığını, Tüm bunlara rağmen …,ın yıllar sonra temeli belirsiz bir alacak iddiası ile Müvekkilinin karşısına çıktığını,davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE;
Dava konusu; … 28. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosya numarası ile başlatılan 92.949,61 TL tutarındaki takibe ilişkin davalı yanca yapılan itirazın iptaline, icra takibinin devamına, davalının %20’den az olmamak üzere inkar tazminatını ödemesine ilişkin olarak açılmıştır.
HMK 266. madde gereğince bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Düzenlenen rapor ve ek raporun denetim ve hüküm kurmaya elverişli bulunması nedeniyle rapor mahkememizce kabul edilmiş ve hükme dayanak yapılmıştır.
Davalı yanca hukuki mütalaa sunulmuş ve Doç DR …’ın hukuki mütalasında özetle; davacının karşılıklı temsile ilişkin hak sahibi olduğunu ispat eden belge sunamadığı gibi davacı ile akdetiği sözleşmenin kapsadığı eserlerin dava takip yetkisi verdiğini ispat edemediğini, davacının alacağını ispat edemediğini, davalının borcu kabul etmediğini, dosya kapsamına göre alacağın varlığının ispat edilmediğini bildirmiştir.
Bilirkişiler …., …, … kök ve ek raporlarında; Davacı ve Davacı ile aynı alanda faaliyet gösteren M… “…’nin … Kültür Bakanlığı Telif Hakları ve Sinema Müdürülüğünde dönemin uluslararası plak şirketleri … Tîc,, … San ve Tic, A.Ş., …, BMG … A Ş. ve davalı … Tic. A.Ş. ‘nın katılımıyla düzenlenen”Türkiye’de yayınlanan yabancı menşelli albümlerdeki eserlerin İncelenmesi” toplantısını takiben aynı konuya ilişkin 11.04.2000 tarihinde bir protokol imzalandığı, Protokol gereği “yapımcı firmaların yapımlarında kullanılacak eserlerin inceleme safhasında zaman kaybına ve yetki karmaşasına neden olmaması açısından, yapımcı firmalar tarafından onaylı (antetli ve kaşeli) verilecek tahattütname karşılığında dosyalar meslek birliklerinin Kültür Bakanlığındaki temsilcilikleri tarafından İzin verileceği, bilahare yapılacak inceleme sonucunda kullanılacak olan eserler … veya … repertuarına dahil ise mali hak bedellerinin ilgili meslek birliğine ödeneceği” kurala bağlandığı,… mekanik alanda o dönem imzalamış olduğu temsilcilik sözleşmeleri, … ise adı geçen davalının da içinde olduğu plak şirketlerinin kardeş şirketleri olan ve o dönemde … üyesi gözüken Uluslararası Edisyon Şirketlerinin temsilcilik haklan üzerinden talepde bulunduğu, Takibinde çıkan tahsilat sorunları nedeniyle …’ın temsil etttiği ve uluslarası editörlerin üyesi olduğu meslek birliklerinden aldığı yazıları, …’nin üyeleri olduğu editörlerin merkez ofislerinden aldığı yazıları karşılıklı gönderdiği,…’nin yabancı bir majör plak şirketi tarafından yayınlanan albümlerdeki eserlerin tamamının kendi üyeleri olan editörlerde olduğu bilgisi veya varsayımı ile 100% tahsilat yaptığı, …’ın ise eserleri incelemedeki yavaşlık veya güçlük nedeni ile plak şirketlerine kendi hakkına iljşkin geç döndüğü,Davalı ve protokolün diğer 4 plak şirketinin … ve …’ye her eser için %100 üzerinde ödeme yapmış yani çifte/mükerrer ödeme yapmış veya incelemeyi takiben yapacak olacağı, ancak olması gerekenin her iki meslek birliğinin incelemesi sonucunda iki taraf toplam 100% geçmeyecek şekilde ödeme yapılıyor olması gerektiği, Sorunun çözümünün ancak …-… arasında çözüm olarak üretilen Türkiye’de faaliyet gösteren temsilci editör asıl editörden 100% tahsilat hakkı almışsa üyesi olduğu meslek birliğinden asıl editör ve eser sahipleri adına tam tahsilat yapabileceği, Asıl editörün ve eser sahibinin üyesi olduğu meslek birliğinin 100% tahsilata ilişkin bir itirazının olmaması Şeklinde olabileceği,Mevcut durumda Davacının temsilcilik sözleşmeleri gereği belirtilen hesap üzerinden tahsilat yapabileceği ancak İlgili dönemde 8. Maddedeki gibi net belrlenmiş bir uygulama olmadığı ve belirsizlikler olduğu için, Davacının emsil ettiği meslek birliğinin onaylaması durumunda sadece dönemin ilgili büyük editörlerinin temsil ettiği katalogla sınırlı olmak üzere sadece eser sahibi payını tahsil edip ilgili meslek birliğine sadece eser sahipleri adına ve asıl editörlere ödenmeme koşuluyla gönderebileceği, Dönemin büyük editörleri arasında yer almayan ancak bağımsız edisyon şirketlerini temsil eden ve Davacı üyesi olan temsilci edisyon şirketlerinin kataloglarına ilişkin 100% tahsilat yapabileceği, Davalı’nın ise bu hesaplar sonucunda … ve …’ye 100%’ün üzerinde ödeme yapmışsa mağdur olmaması için 2015 yılında bakanlık yönlendirmesiyle temsili alana ilişkin yapılan çifte/mükerre ödemelerin geri alınması gibi varsa fazla ödeme diğer meslek birliğinden talep edebileceğini bildirdikleri anlaşılmıştır.
Davaya konu uyuşmalık da davacının icra takibine konu ettiği fatura münderecatında belirtilen eserler ile ilgili olarak hak takisine yetkili olup olmadığı, takip tarihinden önce meslek birliklerinin hukuki statüsü, davacının takip talebinde bulunma yetkisinin olup olmadığı ve davalının davacıya borclu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
… 28. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takip dosyası ,taraflarca hazırlama ilkesine göre sunulu deliller, düzenlenen hukuki mütalaa, bilirkişi kök ve ek raporları incelendiğinde davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Davacı yanca dosyada sunulmuş herhangi bir yetki belgesi ve sözleşme bulunmadığından davacının davaya konu ettiği alacak hakkında dava hakkının bulunup bulunmadığını ispat edemediği anlaşılmaktadır.
Bilirkişi raporlarının ibrazından sonra davacı yanca hak takibine yetkili olduğu iddiasıyla klasör sunulmuş ise de, asıl olan borcun doğumu esnasında davacının hak takibi ile yetkili kılınmasıdır.
İncelenen sözleşmeler de Davacı’nın FSEK. m. 22 maddesi ile ilgili olarak yani yabancı meslek birliklerinden “fiziksel çoğaltma” bakımından hak takibi yapma yetkisini devir aldığına dair açık bir kayıt ve hüküm bulunmamıştır.
… ile … arasında imzalanan Sözleşmelerin ise umuma yayın (FSEK. m. 24) hakkına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Ancak sunulu dökümanlarda dava konusu edilen eserlerin hangileri olduğu açıklanmamıştır.
Davacı yanca sunulu yabancı meslek birlikleri ile yapılmış sözleşmeler Davacı’nın o dönemde “fiziksel çoğaltma” konusunda hak takibine yetkili olmadığını göstermektedir.
Öte yandan davalı dava dışı meslek birliği(…) ile yaptığı sözleşmeyi dosyaya sunmuş olup, dava dışı meslek birliğine ödeme yaptığı hususu toplanan deliller ile de sabittir. Dolayısıyla dava konusu alacağın talep edildiği dönemde davalının kullandığı eserler açısından dava dışı …’ ile yapılmış sözleşme mevcut olup,meslek birliklerinin kendi içinde anlaşmazlığa düşerek farklı uygulamalar geliştirmeleri ve ayrı hak takibine girişmeleri, bunun sonucunda da çifte ödeme alınmasına yol açacak uygulamalar sonucunda ödenmiş bedeller açısından ayrı meslek birliğinin alacak talebinde bulunmasının MK 2. madde kapsamında hakkın kötüye kulllanılması yasağına tabi olduğu hususu da izahten varestedir.
Yine işaret edilmesi gerekli olan önemli bir husus,davalı ile Mesam Meslek Birliği arasında alacak talep edilen döneme ilişkin bir sözleşmenin bulunmadığı hususudur. Davacı dava dilekçesinde, davalının kullanım yapıldığını iddia ettiği ve …’ın takip yetkisine sahip olduğu eserlerin neler olduğu bildirmemiştir, yani takibin dayanağı olan faturaların neye dayalı olduğu, bu faturanın dayanağının neyin bedeli olduğu, kaç adet eser yada eserler için talep edilmiş olduğu, Davacı’nın bu eserler bakımından o tarihte hak takibine yetkili olup olmadığı, alacağın hangi tarifeye göre istendiği konusunda hiçbir açıklama mevcut değildir.
Davalı kullandığı eserleri o dönemde … nin temsil ettiğini ileri sürmüş, davacı ise alacağına ilişkin bedelin 2002-2005 yıllarına ait olduğunu ileri sürmüş, ancak talebini 2009 yılında gerçekleştirmiştir. Oysa sunulu delillere göre davacı ile davalının ilk kez imzaladığı sözleşme 25.3.2005 tarihli olup, bunun öncesinde yani davacının takip talebine konu döneme ilişkin davalı ile yapılmış bir sözleşme sunulmadığı anlaşılmaktadır.
Anayasamızda da düzenlenmiş bulunan hak arama hürriyetinin somutlaşmış ifadesi olan yargılama; neticeten o çekişmeyi karara bağlamak zorunda olan hakimin ikna edilmesi faaliyetidir. Davanın yanları; sunacakları kanıtlarla kendilerinin haklı, karşı tarafın ise haksız olduğunu ispat etmek durumundadırlar. Çünkü ‘…Hukuki anlamda ispat faaliyetinde amaç, esasen hakimin dışında ve davadan önce gerçekleşen uyuşmazlığa ilişkin vakıaların gerçekliği konusunda o anda hakimde kanaat uyandırmaktır. Yani hakim geçmişte ve bilgisi dışında gerçekleşen bir olayın oluş şekli konusunda bugün bir kanaate sahip olacaktır.İspat faaliyeti ve bunun sonucu gösterilecek delillerle geçmiş, dış alemde ki olay ve olgular hakkında, dava sırasında hakimin iç dünyasında bir kanaat uyandırılır…’ Bilhassa özel hukuk ve bu alandaki yargılamalara ilişkin düzenlemeler uyarınca ‘…hakim, kural olarak taraflarca ileri sürülmeyen vakıaları araştıramaz ve bunların taraflarca ispatını isteyemez…’ Bu yüzden yanların; savlarını ve bunları destekler kanıtlarını sürelerinde ve usulüne uygun şekilde sunmaları esastır.
Delillerin davayı etkileyecek çekişmeli hususlarda gösterileceği ve ispat faaliyetinin çekişmeli vakıalar için söz konusu olduğu hususu göz önünde bulundurulmalıdır (1086 sayılı HUMK m. 238/1; 6100 sayılı HMK m.187/1). Türk Medeni Kanunun 6. maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” denilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İspat yükü” başlıklı 190. maddesinde ise bu düzenlemeye paralel bir düzenleme getirilmiştir. Anılan maddede “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” denilmiştir. İspat yükü ilk önce kural olarak davacıya düşer; yani davacı davasını dayandırdığı olguları ispat etmelidir. Hâkimin kendisine ispat yükü düştüğünü bildirdiği taraf, uyuşmazlık konusu olguyu ispat edemezse usul hükümleri gereği davasını kaybedecektir.
Tüm dosya kapsamı,bilirkişi raporları , taraf iddia ve suvunmaları dikkate alınarak davacının davası subut bulmadığından davanın reddine karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulması gerekmiştir.
HÜKÜM; Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-1.122,65 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile artan 1.086,75-TL harcın davacıya iadesine,
3-Davanın reddi nedeniyle Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 10.185,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davalı yan tarafından yapılan yargılama gideri olan 31,00-TL tebligat ve müzekkere masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı yanın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair karar taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 24/05/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır