Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/249 E. 2018/171 K. 19.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/249 Esas
KARAR NO : 2018/171

DAVA : Eser Sahipliğinin Tespiti, FSEK kapsamında tazminat
DAVA TARİHİ : 07/04/2015
KARAR TARİHİ : 19/04/2018

Taraflar arasında ESER SAHİPLİĞİNİN TESPİTİ,FSEK kapsamında tazminat dava dosyası 3 nolu Fikri ve sınai Haklar Hukuk mahkemesinin 2015/74 esas numarasına tevzii edilmiş bu mahkemece yargılama devam ederken HSK’nun 02/08/2017 tarihli ve 1071 sayılı kararı uyarınca İstanbul 3 ve 4. FSH Hukuk Mahkemelerinin 08/08/2017 tarihi itibarıyla faaliyetlerinin durdurulmasına, 3. FSH Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan dava, iş ve arşiv dosyalarının 1. FSH Hukuk Mahkemesine devrine karar verilmiş ve dava dosyası uyap tevzii bürosunca mahkememizin 2017/249 esas numarasına kayıtlanarak yargılamaya mahkememizde devam edilmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın … İlçesi, … Mahallesi … Pafta, … (…) ada, … Parsel’de bulunduğunu ve adı geçen parseldeki mimari projenin, müvekillerinin miras bırakanı olan Mimar … tarafından hazırlandığını, parsel üzerinde bulunan yapının estetik değere sahip olduğunu ve aynı zamanda FSEK’in 4/3 maddesi anlamında mimarlık eseri niteliğine de haiz olduğunu, … III Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun … tarih ve … sayılı kararı ile dava konusu yapıyı “Korunması Gerekli Kültür Varlığı” olarak tescil ettiğini, ancak belediyeye sunulan ilgili projede, her nasılsa davalı …’un ağabeyi olan müteveffa …’un imzasının bulunduğunu, bu durumun hiçbir surette dava konusu projenin eser sahipliğinin …’e ait olduğu gerçeğini değiştirmediğini, …’in vefatı ile anılan mimari esere ait mali hakların müvekkiline geçtiğini, davalıların ise müvekillerinden izin almadan mimari esere ilişkin restorasyon ve restitüsyon projeleri hazırlayarak FSEK hükümlerini ihlal ettiklerini, davalılara hukuka aykırı eylemlerine son verilmesi hususunda müteaddit ihtarnameler keşide edildiğini, davalıların bu ihtarnamelere verdikleri cevaplarda, binaya ilişkin projenin …’a ait olduğu, …’un vefatından sonra mimari projeler üzerindeki tüm mali hakları …’a devrettiği, 1981 tarihli proje üzerindeki mali hakların kendilerine ait olduğu ve söz konusu arsaların mimari projelerinin çizildiğini ve sayın …’in bilgi ve onayının belediyeye sunulduğu yolunda iddialarda bulunduğunu ve davalıların müvekkillerinin başta FSEK hükümlerinden doğan hakları olmak üzere haklarını ihlal etmeye devam ettiklerini iddia ederek, … İlçesi, … Mahallesi … Pafta, … (…) ada, … Parsel sayılı taşınmazdaki yapıya ilişkin mimari proje müellifinin, müvekillerinin miras bırakanı … olduğunun tespitini ve muarazanın giderilmesini, dava konusu yapıya ilişkin eser sahipliğinden doğan mali hakların davalılara devredilmediğine ve …’in yasal mirasçısı sıfatıyla müvekillerine ait olduğunun tespitini, … adının, gerek dava konusu yapıya ilişkin projenin aslına, gerekse çoğaltılmış nüshaları üzerine, FSEK 67. maddesi uyarınca eser sahibi olarak dercedilmesini, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik, 10.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın, davalıların ilk bildirimin tebliğ tarihi olan 26/12/2012 tarihinden itibaren işleyecek T.C. Merkez Bankası’nca kısa vadeli krediler için öngörülen avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava ettiği, anlaşılmıştır.
SAVUNMA; Davalı … vekili cevap dilekçesinde; davacıların tazminat taleplerinin hangi fiile dayandığını belirtmediğini, bu nedenle dava konusunun değerini de belirtmediklerini, bunun yerine belirsiz alacak davası denildiğini, bu hususun usulen mümkün bulunmadığını, dolayısıyla dava dilekçesnin HMK 119/d fıkrasına da aykırı olduğunu, bu eksikliğin tamamlattırılması, aksi halde davanın reddi gerektiğini, davacıların tüm taleplerinin haksız ve kötü niyetli olduğunu, davaya konu yapıya esas Belediye tarafından onaylanan projenin 1981 tarihli olmakla, davacıların her türlü dava hakkının zamanaşımına uğradığını, davacıların dava konusu projenin uygulandığı yapının yıktırılması için resmi merciilere müracaat ettiklerini, müvekkillerinin yıllardır …’in eserlerinin korunması için uğraşırken, davacıların bu eserlerin yıktırılması için talepte bulunmaktan çekinmemelerinin anlamanın olası olmadığını, davacıların bu davada da manevi tazminat talep etmelerininde eserlerine olan yaklaşımlarını ortaya koymakta yeterli olduğunu, ancak davacıların, aslen konuyu çok iyi bilmelerine rağmen kötü niyetle huzurdaki davayı açtıklarını ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Davalılardan … vekili cevap dilekçesi ile, üzerinde hak iddiası olan gayrimenkulün müvekkili tarafından … tarafından gerçekleştirilen ihaleden 16/02/2005 tarihinde satın alındığını, müekkilinin gayrimenkulü satın aldığında, bu eserin heba olup gitmemesi, korunması ve iyileştirilmesi için …’in hayatta iken birçok eserinde birlikte çalıştığı bilinen Mimar … ile bir sözleşme yaptıklarını, müvekkilinin… ile … ile birlikte çalıştıklarını bildiği iki mimarın iç ilişkisini bilmesi, mali hak sahipliği ile eser sahipliği ayrımını yaparak hareket etmesinin mümkün olmadığını, bu noktada müvekkiline kusur atfedilemeyeceği hususunun açık olduğunu ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE;
Dava konusu uyuşmazlık; davacıların murisi … in eser sahibi olduğu iddia olunan … ilçesi , … Mahallesi, … pafta, … ada, … parsel üzerinde bulunan yapı ile ilgili mimari projenin eser müellifliğinin ve dolayısıyla eser sahipliğinin … olduğunun tespiti ile söz konusu projeye … mirasçısı olan davacıların eser sahipliğinden kaynaklanan hak sahipliği olduğunun dercine, FSEK 68.maddesi kapsamında şimdilik 10.000.00-TL maddi ve 10.000.00-TL manevi tazminatın avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili talepli olduğu anlaşılmıştır.
HMK 266. madde gereğince bilirkişi incelemeleri yaptırılmıştır. Düzenlenen raporların sunulu deliller ile uygun, denetim ve hüküm kurmaya elverişli bulunması nedeniyle mahkememizce kabul edilmiş ancak son nihai karar hukuki talepler kapsamında mahkememizce değerlendirilmiştir.
Kültür ve Turizm Bakanlığı 3 nolu tabiat varlıklarını koruma bölge kuruluna yazı yazılmış projeye ilişkin ve taşınmazla ilgili alınmış kurul kararları ile dosyamız içine celp edilmiştir.
İlk bilirkişi heyeti …, …, … 19.7.2016 tarihli raporlarında özetle; 1981 tarihli projenin FSEK 6.madde kapsamında işlenme eser olduğunu, işlenme eser sahibinin …’a ait olduğunu, davacıların mimari proje üzerinde mali haklarının söz konusu olamayacağını bu nedenle mali haklara dayalı talepte bulunamayacaklarını bildirdikleri anlaşılmıştır.
İkinci bilirkişi heyeti …, …, … 15.3.2017 tarihli raporlarında özetle; 1981 tarihli projenin FSEK 10.madde kapsamında ortak eser niteliğinde olduğunu, projeye …’un proje müellifi olarak imza atmasının …’in bilgisi dahilinde olduğunun kabul edilebileceğini, fsek 52. madde kapsamımdaki değerlendirmenin mahkeme ait olduğunu, manevi haklar açısından 2006 ve 2013 tarihli tadillerin yapının hususiyetini bozmadığını, eser sahibinin adının projeye derc edilmesi açısından ölenin sağlığında projeye adını koymamış olmasının, FSEK 19.Madde dikkate alındığında mirasçılarınca bu yönde bir talepte bulunamayacaklarını, mali hakların devr edilip edilmeğinin mahkenin takdirin olduğunu bildirdekliri anlaşılmıştır.
İkinci bilirkişi heyeti 19.9.2017 tarihli ek raporlarında; kök rapordaki tespitlerin geçerli olduğunu, itiraz konularının hukuki olması nedeniyle eser sahipliğini karinesinin çürüyüp çüremediğinin mahkemece değerlendirmesi gerektiğini bildirmişlerdir.
Alınan iki heyet raporu, ek raporlar kapsamı, Kültür ve Turizm Bakanlığı 3 nolu tabiat varlıklarını koruma bölge kurulu yazıları, projeye ilişkin ve taşınmazla ilgili alınmış kurul kararları, eksizler, mimari uygulamalar, ihtisas mahkemesi sıfatıyla bu alandaki Yargıtay içtihatları , taraflarca hazırlama ilkesine göre sunulu deliller bir arada incelendiğinde; tüm bilirkişi raporlarında proje ve belgeler incelenerek varılan sonuç davacıların murisinin … imzalı 1981 yılındaki projenin revizyonu için eskiz yapması onun 1981 yılındaki projenin daha önce çizdiği eskizler üzerinden yapıldığını bildiği, 1981 yılındaki projede müellif olarak … tarafından Belediye’ye müracaattan haberdar olduğu ve eskizlerin işlenmesine muvafakat ettiğini gösterdiği..”yönündedir. Toplanan delillere göre mahkememiz kabulu de bu yöndedir.
Davacı davaya konu yapının mali haklarının …’e ait olduğunu, yapılan değişikliklerin izinsiz olduğunu iddia etmektir.
Ancak gerek bilirkişi rayorları gerekse toplanan delillere göre; …’in bizzat kendi kararıyla proje müellifliğine ilişkin imzanın … tarafından atılmasına izin verdiği ve proje üzerinde …’un hak sahibi bulunduğu anlaşılmıştır.
Öte yandan Belediye’ye sunulan uygulamaya yönelik projelerinde …’in bilgi ve onayı ile … tarafından yapıldığı ve imzalandığı dolayısıyla,projenin işleme eser olarak kabul edilip edilmemesinin, yapılan proje yönünden Cevdet Uygur’un mali hak sahibi olduğu gerçeğini değiştirmeyeceği, aksine düşüncenin hukuk düzeni tarafından korunmayacağı anlaşılmıştır.
Yine toplanan deliller kapsamına göre …’in 1981 yılı öncesinden, öldüğü tarihe kadar uzun bir süre , davaya konu proje de dahil bir çok projede … ile beraber çalıştığı, imar mevzuatındaki değişiklikler doğrultusunda yapılan revizyon aşamalarında eskizlerle davalının çalıştığı, bazı projelerde beraber imza sahibi oldukları , bazılarında tek imzanın olduğu dolayısıyla ispat hukuku kurallarına göre dava konusu uyuşmazlıkta da ölenin kendi iradesi ile davalıya verdiği onay, kullanma izninin yıllar sonra mirasçılarca ileri sürülmesi MK 2. madde kapsamında da mahkememizce hakkaniyete aykırı bulunmuştur. Bu çerçevede, ölen ve davalının çalıştıkları sürece yaptıkları işlerin ölenin bilgisi dahilinde olduğu, aksi düşüncenin FSEK 52. maddenin yani yasanın ruhuna aykırı olduğu hususu anlaşılmıştır.
Öte yandan eser sahipliği karinesi ile ilgili davalının eser sahipliğini çürüten bir durum somut olayda mevcut bulunmadığından bu yöndeki davacı iddisınında sunulu delillere göre mevcut olmadığı anlaşılmıştır. Zira davacı, III no’lu Koruma Kurulu’nun, 28.01.2016 tarihli müzekkere cevabı ile, 1990 tarihli mimari projenin onaysız olduğunun kesinlik kazandığını belirtmiştir, Ancak, anılan yazıda ”projenin onaysız olduğu” şeklinde bir ifade yer almamakta, sadece, “15,11,1990 tarihli 2528 sayılı Kurul kararında proje onayına ilişkin ibare bulunmadığının görüldüğü” ifade edilmektedir, Ancak bu durum projenin onaysız olduğu anlamına gelmemektedir. 2528 sayılı karar, …’in yapılarının koruma altına alınması gerekli kültür varlığı olduğunu tescil eden bir karardır. Dolayısıyla davacı iddiası davalıyı eser sahibi konumundan çıkarmadığı gibi bu yöndeki iddianın da bir temelinin bulunmadığı gelen kayıtlar kapsamı ve bilirkişilerin tespitlerinden açıkça anlaşılmıştır.
Öte yandan FSEK m. 11 de yer alan eser sahipliği karinesi tamamen toplanan delillere göre … lehinedir. Yine karinenin lehtarı … hayatta olmadıklarından maddi gerçeklerin aksinin iddia ederek davacı mirasçılar lehine ispat hukuku kuralları göz ardı edilerek lehe bir bir hüküm kurulması mümkün değildir.Aradan uzun zaman geçtikten sonra ileri sürülen taleplerin hiçbiri de ispat hukuku kurallarına göre ispat edilemediğinden eser sahibi olarak FSEK 11. madde kapsamındaki karine davalı lehinedir.
Dava konusu mimari proje ve mimari yapı FSEK 6. madde anlamında “eser niteliği” taşımaktadır. Eser sahibinin manevi hakları ölümü ile mirasçılarına intikal etmez, manevi hakları kullanacak kişiler FSEK 19.maddesine belirtilmiştir. Bu nedenle davacıların manevi haklarla ilgili olarak da ayrıca dava açma hakları bulunmamaktadır.”
Bilirkişi heyetlerince davacı ve davalının tüm iddiaları, savunmaları esere ait tüm proje ve belgeler incelenmiş ve “…Davacıların murisinin … imzalı 1981 yılındaki projenin revizyonu için eskiz yapması onun 1981 yılındaki projenin daha önce çizdiği eskizler üzerinden yapıldığını bildiğini 1981 yılındaki projede müellif olarak … tarafından Belediye’ye müracaattan haberdar olduğunu bildiğini ve eskizlerin işlenmesine muvafakat ettiğini gösterdiği..” anlaşılmış, davacıların FSEK kapsamında mali ve manevi hak taleblerinin esastan REDDİNE karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulması gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe kapsamına göre,
1-DAVANIN REDDİNE,
2-35,90 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile 8,20 TL eksik harcın davacıdan tahsiline,
3-Reddedilen maddi tazminat talebi yönünden Avukatlık asgari ücret tarifesi 13/1 maddesi gereğince; 3.145 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Reddedilen manevi tazminat talebi yönünden Avukatlık asgari ücret tarifesi 10/3 maddesi gereğince; 3.145 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafın yapmış olduğu yargılama gideri bulunmadığından bu hususta hüküm kurulmasına yer olmadığına,
7-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
Dair karar taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.19/04/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır