Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/242 E. 2019/128 K. 21.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/242 Esas
KARAR NO : 2019/128

DAVA : Marka Hakkının İhlalinin Önlenmesi&Tazminat Talepli
DAVA TARİHİ : 24/02/2015
KARAR TARİHİ : 21/03/2019

Taraflar arasında marka hakkını ihlale dayalı maddi tazminat istemiyle açılan dava dosyası 3 nolu Fikri ve sınai Haklar Hukuk mahkemesinin 2015/44 esas numarasına tevzii edilmiş bu mahkemece yargılama devam ederken HSK’nun 02/08/2017 tarihli ve 1071 sayılı kararı uyarınca İstanbul 3 ve 4. FSH Hukuk Mahkemelerinin 08/08/2017 tarihi itibarıyla faaliyetlerinin durdurulmasına, 3. FSH Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan dava, iş ve arşiv dosyalarının 1. FSH Hukuk Mahkemesine devrine karar verilmiş ve dava dosyası uyap tevzii bürosunca mahkememizin 2017/242 esas numarasına kayıtlanarak yargılamaya mahkememizde devam edilmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
İDDİA;Davacı vekili dava dilekçesinde;Davacı vekili dava dilekçesi ile, “…” ibareli markanın TPE nezdinde … sayı ile 09, 11, 35 ve 38. sınıf emtialarda geçerli olmak üzere müvekkili adına tescilli olduğunu, anılan markanın aydınlatma sektöründe haklı bir üne kavuştuğunu ve kendine ait bir pazar payı oluşturduğunu, ancak haricen yapılan araştırmalar neticesinde, müvekkili adına tescilli markanın davalı tarafından elektrik ve aydınlatma sektörüne ait ürünlerde, kendi adlarına tescilleri olmamasına rağmen kullanıldığının tespit edildiğini, bunun üzerine konuyla ilgili davalı şirkete … 2. Noterliğinin … yevmiye numarası ile … tarihinde ihtarname keşide edilerek, haksız kullanımın durdurulması talep edilmiş ise de, davalının haksız kullanımına devam ettiğini, 01/10/2014 tarihinde … 4. FSHHM’nin … D.İş sayılı dosyası ile marka hakkına tecavüzün tespitini ilişkin dava açıldığını ve dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu ile marka tecavüzünün tespit edildiğini, davalı yanın müvekkiline ait olan markayı, müvekkilinin izni olmaksızın taklit ederek ürettiği ürünlerin üzerinde ticari amaçla kullandığını, davalı yanın bu tecavüzü müvekkilinin ihtarına rağmen bilerek ve kasten yaptığını ve halende yapmakta olduğunu iddia ederek, müvekkiline ait tescilli markaya vaki tecavüz nedeniyle fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 5.000,00 TL’nin, tazminat olarak müvekkilne ödenmesini talep ve dava ettimiştir.
SAVUNMA; Davalı vekili beyan dilekçesinde;davacı tarafça müvekkiline 13/06/2014 tarihinde ihtarname gönderildiğinin iddia edildiğini, ancak müvekkili şirkete gönderilmiş herhangi bir ihtarname bulunmadığını, davacı tarafça dosyaya ihtarname örneğinin de sunulmadığını, müvekkili tarafından davacının marka tescili olduğu sınıfa ilişkin kullanım bulunmadığından, yine bu davayı açma hakkının bulunmadığını, “…+Şekil” ibareli markanın, müvekkilinin 09, 35, 37 ve 42. sınıflarda tescilli markası olduğunu, tescilden önce Türkiye’de ilk defa kullanımının da müvekkili tarafından gerçekleştirildiğini, ayrıca 11. sınıfta tescil için müvekkili tarafından 10/11/2009 tarihinde yapılan başvurunun, davacının ağabeyi …’e ait olan “…” isimli markasına benzer olduğundan bahisle reddedildiğini, bunun üzerine müvekkili tarafından 30/01/2012 tarihinde YİDK kararının iptali için … 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde 2012/32 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını ve anılan davanın reddolunarak 24/03/2014 tarihinde onandığını, taraflar arasında itiraz ve dava süreçleri yürürken …’in kardeşi davacı … tarafından … markasının 11. sınıfta tescil için 09/12/2011 tarihinde başvuruda bulunulduğunu ve 24/03/2014 tarihinde adına tescil edildiğini, ancak her nasılsa … tarafından tarafından işbu tescil talebine herhangi bir itirazda bulunulmadığını, davacı tarafı ile kardeşi …’in müvekkili şirketten maddi kazanç sağlamak adına bu yola başvurdukları yönünde karine oluştuğunu, zira davacının hiçbir şekilde kullanmadığı bir markayı adına tescil ettirmesi ve bu tescile de …’in itiraz etmemesinin, karşı yanın planlı olarak bu yola başvurduğunu ve huzurdaki davayı ikame ettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE;
Dava konusu uyuşmazlık,davacının … ibareli markasının tescilli olduğu sınıflarda davalı yanın kendi markalarının tescil dışı sınıflardaki ürünlerde kullanmak sureti ile tecavüzünden dolayı KHK nın 66/b maddesi gereğince şimdilik 5.000.00-TL maddi tazminatın davalıdan tahsili istemlidir.
Bilirkişiler …, …, …’nın 6.5.2016 tarihli raporlarında;Davacı markası ile davalı markasal kullanımı arasında yüksek derecede benzerlik bulunduğu, mal ve hizmetlerin aynı olduğu, bu sebeple halk tarafından karıştırılma ve markalar arasında idari/ekonomik bağlantı kurma ihtimali bulunduğu; sonuç olarak, davalı markasal kullanımının, davacı marka hakkı kapsamında yer aldığını,Davada uyuşmazlık konusunun, davacının “…” ibareli markasının tescilli olduğu sınıflarda davalı yanın kendi markalarının tescil dışı sınıflardaki ürünlerde kullanmak sureti ile tecavüzden dolayı 66/b maddesi gereğince maddi tazminatın tahsili talebine ilişkin olduğunu, dönem sonu net karlılık oranları uygulanmak suretiyle, 2014 yılında 53.064.66 TL ve 17.09.2014 – 24,02.2015 tarihleri arasında toplam 51,989,95 TL kazanç hesap edildiği, ancak davalı şirketin iştigal konusu faaliyetleri ile ilgili satışlarından zarar ettiği, dönem sonları net karının, Ar-Ge Proje, Destek Gelirleri ve SSK, Vergi İndirimleri ile ilgili diğer faaliyetlerden kaynaklandığının tespit edilmiş olduğundan, aydınlatma armatürü satışları üzerinden dönem sonları net karlılık oranlan uygulanmak suretiyle, 2014 yılında 53.064.67 TL ve 17.09,2014 tespit kararı tarihi İle 24,02.2015 dava tarihi arasında toplam 51.989,95 TL olarak hesap edilmiş olan kazancın da, davalının diğer faaliyetleri ile ilgili gelirlerinden kaynaklandığını , dava konusu aydınlatma armatürü satışları île ilgili davalının karının olmadığının anlaşıldığını buna ilişkin raporlarının ekinde Örnek satış faturaları ile Aydınlatma Armatürü Satış Listesilerini de sunduklarını beyan etmişlerdir.
Bilirkişiler …, … ve … ise 28.2.2017 tarihli raporlarında; davalı kullanımındaki ibare ile davacı markasının ibaresinin ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, davalı markasının tescilli olmadığı alanlarda, davacı markasının tescilli olduğu sınıflarla aynı ve halk nezdinde iltibas yaratacak surette benzer alanlarda kullanıldığını ve söz konusu kullanımın MarkKHk 61. Maddesi gereğince markaya tecavüz oluşturduğunu,
Mali değerlendirme sonucu olarak; 66/b maddesi ” marka hakkına tecavüz edenin, markayı kullanmak suretiyle elde ettiği kazanca göre” tazminat talep edildiği, davalı firma mali kayıtlan üzerinde yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda armatür satışlarının net karlılık oranlan belirlenmek suretiyle 2014 yılında 53/164,66 TL, 17.09.2014 tespit tarihinden 24.02.2015 dava tarihine kadar sure de ise (31.953,09+20.036,86=) 51,989,95 TL kazanç hesap edildiğini, ancak bu kazançların firmanın iştigal konusu faaliyetlerinde olmayıp, raporda açıklandığı üzere devletin üretimi desteklenmesi ve bu amaçla değişik adlarla firmalara Araştırma Geliştirme ve yatırım desteği vermesi sonucu oluştuğunu, davalı firmanın dava konusu armatür satış faaliyetlerinden zarar ettiğinin mali kayıtlarından görüldüğünü, ancak Mahkemece, davalı firma mali kayıtlarında oluşan karın mahiyetine bakılmadan bir karar verilmesi halinde 2014 yılında 53.064,66 TL ve 2015 yılı dava tarihine kadarki karınında raporda hesap edildiğinini ve 20.036,86 TL olmak üzere toplam 73.101,52 TL, 17.09.2014 tespit tarihinden dava tarihine kadarki kan ise 51.989,95 TL hesaplandığını bildirmişlerdir.
Mali bilirkişi … ise 14.8.2017 tarihli mali raporunda; davalı firmanın mali kayıtlan üzerinde yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda armatür satışlarının 13.06.2014 tespit tarihinden, 24,02.2015 dava tarihine kadar süre de 2014 yılın da 79.372,90 TL Kar 2015 yılında ise 57,327,17 zarar ettiğini bildirmiştir,ancak rapor ekindeki belgelerde marka kullanımı yönünden bir fatura vb belge bulunmadığı, mizan, kurumlar verği beyannamelerinin rapora eklendiği anlaşılmıştır.
Aynı mali bilirkişinin 30.3.2018 tarihli ek raporunda; ürünlerin farklı markalarla isimlendirildikleri, ürün kodlarının ve isimlerini farklı olduğunun görüldüğünü, raporunda açıklamaları bulunan 2014 karı ve 2015 zararında tespit edilen satışların ürün isim araştırmasında dava konusu olan“…” ibareli ürünlere rastlanamadığını,hesaplamanın genel armatür satışı üzerinden yapıldığını,Davalı şirketin İştigal konusu faaliyetleri İle İlgili satışlarından zarar ettiğini, dönem sonu net karının Ar-Gc Proje, Destek Gelirleri ve SSK., Vergi İndirimleri ile ilgili diğer faaliyetlerden kaynaklandığının tespit edilmiş olduğundan, aydınlatma armatürü satışları üzerinden dönem sonu net karlılık oranları uygulanmak suretiyle bir hesaplama tablosu yaptığını, davalının kazancının diğer faaliyetleri ile ilgili gelirlerinden kaynaklandığını ve dava konusu aydınlatma armatürü satışları ile ilgili olmadığının anlaşıldığını beyan etmiştir.
Türk Patent ve marka kurumundan marka tescil belgesi celp edilmiştir.
Davalı adına … nolu … şekil ibareli markanın 12.1.2015 tarihinden itibaren 9,35,37,42.sınıflar için tescilli olduğu,
… nolu … şekil ibareli markanın 21.3.2013 tarihinden itibaren 42.sınıflar için tescilli olduğu, yine davalının … ibareli 11, sınıf için , limas ve aletech ibareli 11 sınıf için seri şekil markalarının bulunduğu anlaşılmıştır.
Davacının ise … tescil nolu 38,35,11,9.sınıflar için … ibareli markasının 24.03.2014 tarihinde tescil edildiği anlaşılmıştır.
Dosyadaki tüm deliller, kataloğ ,değişik iş dosyası mahkememizce görev verilen bilirkişi raporları ile birlikte incelendiğinde; dosyamız arasında bulanan kataloğ incelendiğinde; Katalogun ön sayfasında “Endüstriyel ve Dış Mekan Aydınlatma” ve “Profesyonel İç Mekan Aydınlatma” ifadelerinin yer aldığı, Katalog içerisinde mekan aydınlatma projelerinin yapılışı ve aydınlatma armatür satışı ve armatürler hakkında bilgilerin yer aldığı, Katalog içerisinde satışa sunulan aydınlatma armatürlerinin çoğunun markasının … şeklinde olduğu, bu markanında zaten davalı adına 11. sınıf için tescilli olduğu anlaşılmıştır. Ancak mahkememizin ihtisas mahkemesi olması nedeniyle tüm delilleri marka hukuku kapsamında incelemesi gereklidir. Zira bu dosya içine sunulan ve en önemli delil vasfındaki kataloğ incelendiğinde; kataloğun 2.sayfasında son parağrafta açıkça davalı yanca …’nin ticari unvanları olduğunu, verimli aydınlatma önerileri sunduklarını, mühendislik hizmetleri kapsamında tescilli markalarının … olduğunu, ürün için kullandıkları markaların ise …, … ve … olduğunu açıkça ifade etmişlerdir. Yani bu beyanlardan ve kataloğ içindeki görsellerdende açıkça anlaşıldığı gibi davalı yanca üretilen ürünlerin … markasıyla satılmadığı, … ibaresinin davalı firmanın mühendislik markası olduğu anlaşılmıştır.
Davalının da zaten … nolu … şekil ibareli markası tescilli olup, kataloğda da aynen tescilli olduğu şekil markası ile kullanılmış olup, bu markanın mühendislik hizmetleri kapsamında kullanıldığı hususu da açıkça kataloğun 2.sayfasında belirtilmiştir. Davalının zaten ürün markası olan … 11. sınıf için tescilli bir marka olup, bunun dışında davalının ne şekilde davacı markası ile üretim yaptığı ,satış yaptığı ve kar elde ettiği hususu davacı yanca ispat edilememiştir.
Yine alınan tüm bilirkişi raporlarında davalının kazancının davacı firmanın iştigal konusu faaliyetlerine ait olmayıp, devletin üretimi desteklenmesi ve bu amaçla değişik adlarla firmalara Araştırma Geliştirme ve yatırım desteği vermesi sonucu oluştuğu, davalı firmanın armatür satış faaliyetlerinden zarar ettiği , davacının markası adı altında ürün ürettiği, sattığı ve kazanç elde ettiğine yönelik hiçbir mali kayda ulaşamadıkları anlaşılmıştır.
Davacı KHK 66/2/B kapsamında davalının elde ettiği karın davacıya ödenmesi kapsamında dava açmıştır.
Davacı yanca davalının mühendislik hizmetlerinde kullandığı markası yönünden açılmış bir hükümsüzlük davası da bulunmamaktadır.Dolayısıyla davalının tescilli olduğu alanda( 9,35,37,42) mühendislik faaliyetleri ve şirket iştigal alanı kapsamında markasını kullanmak hak ve yetkisi bulunmaktadır. Kaldi ki davalı basiretli bir tacir olarak kataloğda da açıkça 2.sayfada son parağrafda bu duruma dikkat çekmiştir. Davalının bu kullanımı dürüst ticari kullanım kapsamındadır.
Davacı huzurdaki davayı salt tescilli markasının davalı yanca tescilli olmayan sınıf yönünden kullanılıp, kar elde edildiği ve bu karın kendilerine tazminat olarak verilmesi istemiyle açtığı, ancak alınan tüm rapor içeriklerinde ise; Davalı şirketin İştigal konusu faaliyetleri İle İlgili satışlarından zarar ettiğini, dönem sonu net karının Ar-Ge Proje, Destek Gelirleri ve SSK., Vergi İndirimleri ile ilgili diğer faaliyetlerden kaynaklandığının tespit edilmiş olduğunu, aydınlatma armatürü satışları üzerinden dönem sonu net karlılık oranları uygulanmak suretiyle bir hesaplama tablosu yapıldığında ise davalının kazancının diğer faaliyetleri ile ilgili gelirlerinden kaynaklandığını ve dava konusu aydınlatma armatürü satışları İle ilgili kazancının olmadığı anlaşıldığından ispatlanamayan tazminat isteminin reddine karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturmak gerekmiştir.
HÜKÜM;Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre,
1-Davanın reddine,
2-44,40 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile artan 40,99 TL fazla harcın iadesine,
3-Davanın reddi nedeniyle, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 600 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafın yapmış olduğu toplam 35,5 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair karar taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.21/03/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır