Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/239 E. 2019/74 K. 14.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/239 Esas
KARAR NO : 2019/74

DAVA : Marka (Manevi Tazminat İstemli), Marka (Maddi Tazminat İstemli), Marka (Tecavüzün Ref’i İstemli), Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
DAVA TARİHİ : 10/08/2017
KARAR TARİHİ : 14/02/2019

Taraflar arasında marka hakkını ihlal ve tazminat istemiyle açılan dava dosyası 3 nolu Fikri ve sınai Haklar Hukuk mahkemesinin 2015/30 esas numarasına tevzii edilmiş bu mahkemece yargılama devam ederken HSK’nun 02/08/2017 tarihli ve 1071 sayılı kararı uyarınca İstanbul 3. ve 4. FSH Hukuk Mahkemelerinin 08/08/2017 tarihi itibarıyla faaliyetlerinin durdurulmasına, 3. FSH Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan dava, iş ve arşiv dosyalarının 1. FSH Hukuk Mahkemesine devrine karar verilmiş ve dava dosyası uyap tevzii bürosunca Mahkememizin 2017/239 Esas numarasına kayıtlanarak yargılamaya Mahkememizde devam edilmiştir
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA;Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin dünyaca ünlü “…” ve “… + Şekil” markalarının sahibi olduğunu, müvekkilinin Türkiye’de halihazırda …, …, …, …, …, … ve … sayılı markalarının bulunduğunu, ayrıca TPE tarafından “… + Şekil” ibareli markanın tanınmış marka olduğuna karar verildiğini, davalı yanların müvekkiline ait markalarını kendisine ait mağazasında takılar ve aksesuarlar üzerinde izinsiz olarak kullanıldığını, buna ilişkin … 1. FSHHM’nin … D.İş sayılı dosyası ile bilirkişi vasıtasıyla tespit yapıldığını, davalı tarafından kullanıldığı tespit edilen ibare ve şeklin, müvekkili adına marka olarak TPE nezdinde tescilli olduğunu ve bu durumun müvekkili haklarına tecavüz ettiğini ve maddi-manevi zararlara uğrattığını iddia ederek, tecavüzün tespitini ve men’ini, şimdilik 1.000,00 TL maddi, 4.000,00 TL manevi ve 4.000,00 TL itibar tazminatı ile değişik iş dosyasında yapılan masrafların davalıdan tahsilini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
Davacı vekili 20.2.2018 tarihli ıslah dilekçesi ele maddi tazminat istemini 3000 TL ye yükseltmiştir.
SAVUNMA; Davalılar vekili beyan dilekçesinde;… isimli firmanın işyerinde yapılan tespit ve bilirkişi raporunu kabul etmediklerini, herşeyden önce tespitin yapıldığı işyeri olan Lider İthalat isimli firmanın, müvekillerinden … ile hiçbir şekilde hukuki ve fiili bir ilgisininin bulunmadığını, bu davanın davacısı ile müvekillerinden … arasında hukuki illiyet bağı bulunmadığından, davacıya karşı hukuki sorumluluğu da bulunmadağını, davacının muhatabının da bu davada müvekkilinin olmadığını, … yönünden davanın esastan ve husumetten reddi gerektiğini, diğer müvekkilinin sahibi bulunduğu … firmasında bulunan ve tespiti yapılan … yazılı ürünlerin taklit olmadığını ve Çin ülkesine ait bir marka ve ürün olduğunu, işyerinde bulunduğu iddia olunan ürünlerin tanesinin 50 kuruştan olmak üzere toplam 500,00 TL olduğunu ve müvekilleri hakkındaki iddialar ve ibşu davanın dayanaktan yoksun, delillerin yetersiz ve iddiaların da maddi gerçekleri yansıtmadığını savunarak, davanın reddini istediği anlaşılmıştır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE
Dava konusu uyuşmazlık, davacı yanın … ve … şekil markalarına, davalının yurtdışından ithal ettikleri ürünler yoluyla tecavüzde bulunduğunun tespiti ile men ve refi, 1.000,00 TL maddi( Davacı vekili 20.2.2018 tarihli ıslah dilekçesi ele maddi tazminat istemini 3000 TL ye yükseltmiştir.) 4.000,00 TL itibar ve 4.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili taleplerine ilişkindir.
Mahkememizin 2014/90 Değişik İş sayılı dosyası celp edilmiş,Dosya kapsamında yer alan bilirkişi raporu doğrultusunda aleyhine delil tespiti talep edilen tarafa ait olduğu bildirilen numune ürün İncelemesinde ve yerinde İnceleme sırasında çekilen fotoğraflar doğrultusunda; tespit mahallinde tescilli markayı taşıyan çocuk aksesuarı ve cüzdanı tespit edildiği, marka hakkına tecavüzün oluştuğu anlaşılmaktadır.
Aleyhine tespit istenen tarafın, markayı kullanmasını meşru hale getirecek herhangi bir belge sunmadığı, markaların aynı ve/veya benzer mal ve hizmetler için kullanıldığı, bu kullanımın tescilli markanın tanınmışlığından yararlanma amacıyla ve ayırt ediciliğine zarar verici boyutta olduğu, ortalama tüketici nezdinde bıraktığı genel intiba nedeniyle karıştırılma ihtimali yarattığı, bu durumun tespit talep edenin marka hakkına tecavüz teşkil edebileceği anlaşılmaktadır.
HMK 266. madde gereğince bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Düzenlenen raporun denetim ve hüküm kurmaya elverişli bulunması nedeniyle rapor mahkememizce kabul edilmiş ve hükme dayanak yapılmıştır.
Bilirkişiler raporlarında; TPE’nin 17.03.2011 tarih ve 1270 sayılı kararı ile “…+şekil” markasının tanınmış marka olduğuna karar verildiğini,Davacı adına tescilli olan ve TPE’ce tanınmış marka olduğu tespit edilen “…+şekil” markasının davacının izni olmaksızın davalı mağazasında satışa arz edilen ürünler üzerinde kullanılmasını haklı kılacak bir delilin (tescil belgesi, lisans hakkı vs.) dosyaya ibraz edilemediği; davalı mağazasında satışa arz edilen ürünler üzerinde davacı markasının kullanılmasının davacının marka hakkına tecavüz kapsamında olduğu;Somut olayda maddi ve manevi tazminat talebi açısından “kusur” şartının gerçekleşmiş olduğu; manevi tazminat miktarını belirleme yetkisinin Mahkemeye ait olduğu;Tanınmış marka statüsündeki davacı markasının davalı tarafından satışa arz edilen taklit ürünlerde kullanılması tüketici zihninde, davacı şirketin tanınmış marka itibarına zarar verecek kanaatler oluşturabileceğinden MarkKHK m. 68 uyarınca itibar tazminatı talep hakkının bulunduğunu, bu tazminat miktarının takdirinin de Mahkeme’ye ait olduğunu bildirdikleri anlaşılmıştır.
Davacının sunduğu, tescil belgeleri, bilirkişi raporu kapsamına göre; davacının … tarihli … numaralı markasını 03, 04, 05, 06, 08, 09, 11,14, 15,16, 18, 20, 21, 24, 25, 26, 28 ve 30. sınıflarda, … tarihli … numaralı “… markasını 03, 0B, 09, 14,16, 18, 20, 21, 24, 25, 28, 30, 32, 35, 43 ve 44. sınıflarda, … tarihli … numaralı markasını 03, 08, 09, 14, 16, 18, 20, 21, 24, 25, 28, 30, 32, 35, 43 ve 44. Sınıflarda, … tarihli … numaralı “…” markasını 03, 08, 09, 14,16, 18, 20, 21, 24, 25, 28, 30, 32, 35, 43 ve 44. sınıflarda, … tarihli … numaralı markasını 03, 08, 09, 14, 16, 18, 20, 21, 24, 25, 2B, 30, 32, 35, 43 ve 44. sınıflarda, … tarihli … numaralı ” markasını 03, 08, 09, 14, 16, 18, 20, 21, 24, 25, 28, 30, 32, 35, 43 ve 44. Sınıflarda tescil ettirmiş olduğu, ayrıca davacı yanca sunulan ve Türk Patent Enstitüsü Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından verilmiş olan yazı içeriğinden … LTD. adına tescilli bulunan “… ŞEKİL” markasının 556 sayılı KHK’nin 7/1-b bendi çerçevesinde herkes tarafından yaygın olarak bilinen tanınmış marka olduğunun kabul edildiği anlaşılmaktadır.
Bilirkişilerin gerek değişik iş dosyasında ürünlere ilişkin görseller ve gerekse asıl dosya kapsamında sundukları raporları kapsamına göre;Davalı tarafından davacı markalarının aynısının veya ayırt edilemeyecek derecede benzerinin marka kapsamı emtiada kullanıldığı, marka hakkına tecavüz teşkil ettiği anlaşılmıştır.
Mali bilirkişi tarafından düzenlenen raporda ise; İstanbul Ticaret Odasının “Emsal Lisans Bedeli” hakkındaki bildirimi dikkate alınarak, davacının seçmiş olduğu 556 sayılı KHK’nm 66/c) maddesi, ‘ Marka hakkına tecavüz edenin, markayı bir lisans anlaşması ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması halinde ödemesi gereken lisans bedeline göre,dosya İçerisinde, gerekli belge ve bilgi bulunmaması sebebiyle, davaya konu ürünlerin cirosu tespit edilemediğinden maddi tazminat hesabı yapılamadığını bildirmiştir.
Davacının tercih ettiği tazminat şeklî olan 66-c maddesi uyarınca, davacının davalıdan talep edebileceği maddi tazminat tutarının gerçeğe uygun hesap etme imkanı olmadığı, Ancak, dava konusu markanın tanınmış marka kapsamında olması ve korumadan faydalanma süresi göz önünde bulundurularak, emsal Lisans bedeli ile ilgili %15 oranı uygulandığında davacının dünyaca ünlü bir marka olması nedeniyle belirli bir kapasitede satış ve ciro yapacağı gerçeğinden hareket ile keza davacının markasının benzeri olan emtialarda satışlarının, bu neviden satışları içerisindeki payı, davacı markasının tanınmış marka olması nedeniyle belirli bir marka değerinin bulunmasının tüketici için tercih sebebi olduğu, dolayısıyla Marka hakkına tecavüz edenin, markayı bir lisans anlaşması île hukuka uygun şekilde kullanmış olması halinde ödemesi gereken lisans bedeline göre davacının davalıdan talep edebileceği maddi tazminat tutarı davacı yanca 3000 TL olarak talep edilmekle, bu talep makul bir talep olarak değerlendirilmiştir.
Somut dava dosyasında incelenen deliller ve somut olayın özelliği nazara alındığında davalıların tacir olarak işletme işlettiği, davacının tanınmış markasını bilmediğinin ileri sürelemeyeceği, ele geçen ürünlerin niteliği dikkate alındığında, davacı markasının tanınımış marka olması halen ülkemizde markanın geçerli olması gerçeğinden hareketle 66/C kapsamında ve BK hükümlerine göre 3.000- TL maddi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesi gerekmiştir.
Borçlar Kanunu’ nun 51. maddesine göre somut olayın özelliklerine, kusurun ağırlığına ve hakkaniyete göre davacının talep ettiği maddi tazkinat, itibar tazminatı taleplerinin yerinde olduğu, sebepsiz zenginleşmeye yol açmadığı gibi, talep edilen tazminat miktarlarının günün ekonomik koşullarına ve ele geçen ürün niteliğine göre makul ve tanınmış marka için talep edilebilecek kadri maruf talepler olduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili 556 sayılı yasa kapsamında itibar tazminatı da talep etmiştir. 556 sayılı KHK’nın 68. maddesine göre; marka hakkına tecavüz eden tarafından markanın kötü veya uygun olmayan bir şekle kullanılması sonucunda, markanın itibarı zarara uğrarsa, marka sahibi, bu nedenle ayrıca tazminat isteyebilir diyerek itibar tazminatının tanımını yapmıştır. Görüldüğü gibi madde metninde itibar tazminatının oluşabilmesi için markanın kötü veya uygun olmayan bire şekilde kullanılması şartını aramıştır. Söz konusu taklit markalı ürünler davalı işyerinde tespit sonucu ele geçmiştir.Söz konusu mallar orijinal lisanslı ürünler değildir ve sahte olarak hazırlanmıştır.İtibar tazminatına hükmedilebilmesi için, Davalının kusurlu eylemi,Marka sahibinin itibarının zarara uğraması ve Davalının kusurlu eylemi ile itibarın zarara uğraması arasında illiyet bağı aranır. Bu durumda söz konusu taklit markalı ürünler piyasaya sürüldüğünden söz konusu markayı kullanan tüketici nezdinde, davacı şirket markasının itibar kaybetmesine neden olacağı, kaçınılmaz olduğundan davacının 4.000-TL itibar tazminatına hak kazandığı anlaşılmıştır.Zira İtibar tazminatı tüzel kişi işletmeden ziyade doğrudan markanın itibarına yönelik meydana gelen zararın giderilmesi amacını gütmektedir.
Davacı manevi tazminatta da talep etmiştir. KHK m. 62/1-b’de, marka hakkı tecavüze uğrayan marka sahibinin manevi tazminat talep edebileceği belirtilmiştir. Mütecavizin kusurlu olması şartıyla, markası ile işletmesinin ticari hayattaki imajının ve kendisine duyulan güvenin sarsılması nedeniyle, marka sahibinin ticari ve kişisel varlığında meydana gelen olumsuz sonuçların ortadan kaldırılması amacıyla manevi tazminat ödenmesine karar verilebilir. Ancak KHK’da hangi hallerde manevi tazminata hükmedilebileceği belirtilmemiştir. Somut olayda davalı tarafından taklit ürünler ticari saha içinde yani işyeri içinde ele geçirilmiştir. Somut olayda davalı, basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğünü ihlal ederek, davacıya ait markayı taşıyan ürünleri taklit olduğunu bilerek satışa sunduğu ve davacının marka hakkına tecavüz eylemini gerçekleştirdiği anlaşılmaktadır. Davalı, davacıya ait markanın tanınmışlığından yararlanarak, taklit ürünler satması, davacının haksız rekabet içinde bulunduğunu göstermektedir. Eski Borçlar Kanunu m.49’da yapılan değişiklikle manevi tazminat için kusurlu olmak yeterli görülmektedir. Davalının, davacının marka hakkına tecavüz eylemi ve haksız rekabeti kusur niteliğinde olduğundan davacının manevi tazminata hak kazanacağından hareket ile somut olayın özelliği hak ve nesafet ilkesi gereği 4000-TL manevi tazminatın ödenmesine karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe kapsamına göre;
1-DAVANIN KABULÜNE,
2-Davalının davacıya ait tescilli marka hakkına tecavüzün tespitine, durdurulmasına, önlenmesine,
3-Marka hakkını ihlal nedeniyle 3000-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline,
4- Manevi tazminat isteminin kabulü ile 4000-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline,
5- KHK 68. maddeye göre talep edilen isteminin de kabulü ile 4000-TL itibar tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline,
6-751,41 TL ilam harcının peşin harçtan ve ıslah harcından mahsubu ile eksik kalan 437,71 TL harcın davalıdan tahsiline,
7-Markaya tecavüzün tespiti ve önlenmesi yönünden Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 3.931 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
8-Kabul edilen maddi tazminat talebi yönünden, Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca 360 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
9-Kabul edilen manevi tazminat talebi yönünden, Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca 480 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
10-İtibar tazminatı talebi yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 480-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
11-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinden olan 27.70 TL başvuru harcı, 153.70 peşin harç, 334 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 2.400 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.075,40 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
12-D.iş dosyasında yapılan yargılama giderlerinden olan 41,50 TL peşin harç, 25,20 TL başvuru harcı, 500 TL bilirkişi ücreti ve 25 TL tebligat masrafı olmak üzere toplam 591,70 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
13-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İSTİNAF YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı, hazır olanlara duruşma zaptından örnek verildi.14/02/2019

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır