Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/238 E. 2018/259 K. 12.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/238 Esas
KARAR NO : 2018/259

DAVA : Marka (Tecavüzün Ref’i İstemli)
DAVA TARİHİ : 23/01/2015
KARAR TARİHİ : 12/06/2018

Taraflar arasında marka hakkına ihlal ve haksız rekabetin tesbiti, önlenmesi, Unvan terkini istemiyle açılan dava dosyası 3 nolu Fikri ve sınai Haklar Hukuk mahkemesinin 2015/23 esas numarasına tevzii edilmiş bu mahkemece yargılama devam ederken HSK’nun 02/08/2017 tarihli ve 1071 sayılı kararı uyarınca İstanbul 3 ve 4. FSH Hukuk Mahkemelerinin 08/08/2017 tarihi itibarıyla faaliyetlerinin durdurulmasına, 3. FSH Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan dava, iş ve arşiv dosyalarının 1. FSH Hukuk Mahkemesine devrine karar verilmiş ve dava dosyası uyap tevzii bürosunca mahkememizin 2017/238 esas numarasına kayıtlanarak yargılamaya mahkememizde devam edilmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA;Davacı vekili dava dilekçesinde, Davacının dünya çapında tanınmış ıntel markasının sahibi olduğunu, müvekkiline ait … markasını ayraca TPE nezdinde “…” sayıli ile özel korunan markalar sicilinde tescil ettirdiğini,markanın aynı zamanda davacının ticaret ünvanı olması nedeniyle TTK ve paris sözleşmesi uyarınca herhangi bir tescil mecburiyeti olmaksızın koruma altında olduğunu, davalının ıntel ibaresini öne çıkarmak sureti ile tek başına her türlü resmi ve özel evraklarında, https:… adresindeki facebook sayfası da dahil olmak üzere reklam ve tanıtımlarında kullanmakta olduğunu,davalı şirketin ıntel ibaresini kullanım biçiminin markasal kullanım olduğunu ve müvekkillerinin tanınmış markasına tecavüz teşkil ettiğini, davalının tescilli ticaret ünvanının davacının hem ticaret ünvanına hem de dünya çapında tanınmış ıntel markası ile iltibas yaratmakta olduğunu,açıklanan nedenlerle Davalı “…” nin Ticaret Unvanından “…” ibaresinin çıkarılmasına, sicilden terkinine,Davacı …’in önceki tarihlerden beri kullanmakta olduğu ticaret unvanı yanı sıra, tescilli, Tanınmış “…” Markası ile Açıkca İltibaslar yaratmak ve buna müsait bulunan Tedbirlere başvurmak, “…” İbaresini-Kelimesini, marka fonksiyonunu ifa edecek şekilde Hizmet markası/Tanıtma Vasıtası olarak kullanmak suretiyle vaki Davalı Fiillerinin Haksız Olduğunun ve haksız rekebetin tespitine,men’ine,Davalı Şirketin, davacı tarafından bilgisayar/bilişim, teknoloji, elektronik, reklam/pazarlama ve iletişim/haberleşme/telekomünikasyon sektöründe her türlü mal ve hizmetlerinde haklı olarak kullandığı ve tanıttığı “…” markasına vaki tecavüzlerin 556 sayılı KHK hükümleri uyarınca da ref ve men’ine, Davalı Şirketin … tanıtım işareti ile “Elektronik, Bilgisayar/Bilişim, Teknoloji, Reklam/Pazarlama ve İletişim/Haberleşme/Telekomünikasyon” hizmetleri ve bunlarla ilişkili hizmetler sunmasının ve her türlü ticari faaliyetlerinin önlenmesine,Davalının marka fonksiyonunu ifa edecek, ticaret unvanındaki “…” ibaresini öne çıkaracak şekildeki marka/tanıtma vasıtasını Aynen veya Cüz’i Değişiklikler ile de olsa, ihtiva eden her türlü Tabela, Broşür, Etiket, Mahfaza, (ambalaj malzemesi, poşet, çanta ve benzeri) ve Ticari Evrakın ve sair Basılı Maddeler ile Tanıtma Vasıtalarının TTK 56/4 hükmü de gözönünde bulundurularak bulundukları her yerden toplanmasına, … ibaresinin silinmesine, silinemeyenlerin imhasına, hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA; Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zaman aşımına uğradığını, müvekkili şirketin inşaat hizmetlerinde … ibaresinin öncelikli hak sahibi olduğunu, davacı yanın marka kullanımının tanınmışlık olduğu hususunun tüm alanlarda olacak biçimde olduğunu söylemenin mümkün olmadığını, müvekkilinin kullanımının … bulunduğunu ve … marka ve işaretlerini kullandığını, haksız rekabetin söz konusu olmadığını beyanla davanın reddini talep ettiği anlaşılmıştır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE;
Davada uyuşmazlık konusunun, davacının … ibareli markasının davalının bu ibareyi markasal ve ticari unvanda kullanmak sureti ile marka hakkına tecavüz ve haksız rekabette bulunduğunun tespiti ile men ve refi, … ibaresinin ticaret unvanından terkini, tecavüz ve haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun giderilmesi, tedbir , hükmün ilanı taleplerine ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Türk Patent ve marka kurumundan davacıya ait marka tescil belgeleri celp edilmiştir.
Taraflara ait ticaret sicil kayıtları celp edilmiştir.
… Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Değişik iş sayılı dosyası uyap sisteminden celp edilmiştir.
Dosyaya sunulan … Asliye Hukuk Mahkemesinin … D,lş sayılı dosyadasınki bilirkişi tespit raporu incelendiğinde, bilirkişinin Davalı adresine giderek yerinde inceleme yaptığı, burada tabela ve diğer tanıtım mecralannın fotoğraflarının çekildiği,rapora eklendiği, ayrıca tespit yerindeki şirket çalışanı … İşler’in “…” şeklinde beyanda bulunduğu ve şirketin vergi levhasını sunduğu, bilirkişi tarafından tabelalarda “…” ibaresinin yalnız başına kullanıldığı, el ilanlarında ise “…” şeklinde kullanıldığının tespit edildiği, şirketin sosyal medya hesabının “…” olduğu ve burada … ilanlarının yer aldığı, ayrıca yerel gazetede … İletişim Merkezi … İşler” başlıklı bîr reklamın yayınlandığı da anlaşılmaktadır.
Davalı vekilinin 27.4.2015 havale tarihli dilekçesinde davalı şirketin aynı zamanda … bayisi olduğunu ikrar eden beyanı dikkate alındığında … Asliye Hukuk Mahkemesinin … d.iş sayılı dosyasınında delil niteliğinde bulunduğu anlaşılmış ve bu dosya içinde çekilen fotoğraflarında davalı yana ait işletmeye ait olduğu anlaşılmıştır.
HMK 266. madde gereğince mahkemece de bilirkişi incelemeleri yaptırılmıştır. Düzenlenen her iki heyet raporu ve marka hukuku uzman bilirkişinin ayrık raporları mahkememizce incelenmiş, hukuki niteleme toplanan delillere göre mahkememize ait olduğundan sunulu raporlarda iştirak edilen görüşler gerekçeli kararımızda tartışılmış ve son sunulan raporların denetime uygun olduğu anlaşılmıştır.
Bilirkişiler Dr …, …, …’in 19.9.2016 tarihli raporlarında özetle; Davacının … markasının bilgisayar ve iletişim sektöründe yoğun ve yaygın kullanım neticesinde tannımış marka olduğunun tespit edildiğini, ancak tanınmışlığın hangi tarihte başladığını tespit edemediklerini,Davada, davalının … ibaresini markasal olarak kullandığının iddia edildiği ancak iddiayı ispatlar nitelikte olduğu belirtilen delillerin dosyada mevcut olmadığından bu konuda bir tespit yapılamadığını, Davalının, inşaat hizmetleri alanında “…” ibaresini kullandığını ispat etmek amacıyla ibraz ettiği faturaların sol üst köşesinde “…” ibaresinin yer aldığı, ancak bu durumun ticaret unvanının kullanılması kapsamında değerlendirilebileceği, ayrıca davalı yanın kullanım şekli itibarıyla dürüstlüğe aykırı bir kullanımdan da söz edilemeyeceğini,Ticaret unvanının terkini talepli davada, unvanların tescil edildikleri şekillerin önem arz edeceği, Ticaret Unvanları Hakkında Tebliğ m, 5/3 hükmü uyarınca taraf unvanları arasında bir iltibasın söz konusu olmadığını,avalı şirket unvanı ticaret sicilinde tescilli olduğu sürece haksız rekabetten söz edilemeyeceğini, Davalı şirketin …’ta faaliyet göstermesi ve davalı şirketin kuruluşundan 20 yıl geçtikten sonra huzurdaki davanın ikame edilmesinin hakkın kötüye kullanılması teşkil ettiği ve davacı yanın uzun süre sessiz kalması nedeniyle hak kaybına uğradığının kabul edilmesi gerektiğini bildirmişlerdir.
Bilirkişiler …, … 15.1.2018 tarihli müşterek raporlarında özetle; Davacı firmaya ait “…” markasının bilişim dünyasında 1974’den kısa bir zaman önce tanınmışlık kazandığını, bir an için sektörde çalışan bilişim uzmanları değerlendirme dışı bırakılır ve nihai tüketiciler bakımından değerlendirme yapılır ise, bu sefer 1976-1985 yılları arasında Intel markasının kesin bir şekilde tanınmış marka seviyesine ulaştığını, her iki tarihin de Davalı’nın ticaret unvanının tescilinden çok öncesine dayandığını,dosyaya eklenen … Asliye Hukuk Mahkemesi nin … Değişik İş dosyasındaki bilirkişi raporunda keşif yapılan adreste ticaret unvanından farklı bir şekilde, “…” ibaresinin markasal olarak tabelalarda ve sosyal medya hesaplarında kullanıldığının tespit edildiğini, Bilirkişi raporunda tabelada tespit edilen küçük harflerle kullanılan “…” ibaresinin ortalama tüketici nezdinde Davacı markası ile iltibas oluşturacak şekilde markasal olarak kullandığı, yine el ilanlarında ve yerel gazete ilanındaki kullanımın ticaret unvanı ile açıklanamayacağı, zira burada Davalı’nın ticaret ünvanının tescilli olduğu haliyle yazılmaması nedeniyle, bu tescile dayalı bir kullanımdan da bahsedilmeyeceğini bildirdikleri anlaşılmıştır.
Son heyette yer alan … aynı tarihli ayrık raporunda;
Davacı firmaya ait “…” markasının 1974’den kısa bir zaman Önce tanınmıştık kazandığını, ortalama tüketici bakımından, 1976-1985 yıllan arasında Intel markasının kesin bir şekilde tanınmış marka seviyesine ulaştığını,Her iki tarihin de Davalı’ nın ticaret unvanının tescilinden çok öncesine dayandığını, Davalının kullandığı İNTEL ibaresini ticaret unvanında çok uzun süre önce tescil ettirdiği, dosyada yer alan faturalarında da bu şekilde kullandığının görüldüğü, tescil edildiği haliyle yapılan bir kullanımın kötü niyetli sayılamayacağı, bu durumda 5 yıllık kanuni zaman aşımı süresinin davanın açılmasından çok daha önce dolmuş olduğu,… Asliye Hukuk Mahkemesi nin … Değişik İş dosyasındaki bilirkişi raporunda keşif yapılan adreste ticaret unvanından farklı bir şekilde, “…” ibaresinin markasal olarak tabelalarda ve sosyal medya hesaplarında kullanıldığının tespit edildiği, davalının eyleminin 556 Sayılı KHKm.9,61 çerçevesinde marka hakkına tecavüz teşkil edeceği, her ne kadar Davalı şirket bu adresi öncesinde devrettiğini beyan etmişse de bu durumun dosyada net olmadığı, 18.01.1995 tarihinde ticaret siciline tescil edilmek suretiyle tüzel kişilik kazanan davalı şirketin, 17.012015 tarihinde iştigal konusunda değişikliğe giderek ve davacı şirketin tanınmış markasının kapsadığı malve hizmelleri iştigal konusuna dahil etmesinin iyiniyetli olmadığını, davalı tarafın … esas unsuru içeren marka başvurusunu TPE nezdinde … no ile 2012 yılında yaptığının, bu başvurunun davacının İtirazı üzerine reddedildiğini, bu eylemin TTK .18. madde anlamında basiretli bir tacir gibi davranma yükümüne aykırı olduğunu, bu durumda,TTKm.52 ve TTKm.54 vd hükümleri çerçevesinde ticaret unvanının terkinine karar verilebileceğini bildirdiği anlaşılmıştır.
Düzenlenen her iki rapor kapsamında davacı markasının tanınmış marka olduğu hususunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Davacı markası gerek davanın açıldığı tarihteki KHK hükümleri gerekse Paris Sözleşmesi kapsamında koruma altındadır. Marka aynı veya benzeri, başkaları tarafından farklı mal ve hizmetlerde kullanılabilir. Ancak bir marka, toplumda belli bir tanınmıştık düzeyine erişmişse, bazı şartların varlığı halinde, farklı mal veya hizmetlerde de kullanılamaz (556 sayılı mülga Marka KHKm.8/4-TRIPS m. 16/3). Şöyle ki, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle, böyle bir markanın başka bir mal veya hizmet için tescili, bunun başka mal veya hizmeti için tescil ettirecek kişiye haksız bir yarar sağlayacak veya söz konusu markasının itibarım zedeleyecek ya da ayırt edici karakterini zedeleyecek sonuçlar doğuracaksa toplumda tanınmışlık düzeyine ulaşmış markanın sahibi markanın farklı mal/hizmette kullanımının önlenmesini ve hükümsüzlüğünü talep edebilir. Dolayısıyla bir markanın tanınmış marka olması, o markanın diğer sınıflarda da otomatik olarak korunacağı anlamına gelmez. Bu nedenle, her somut olayda, 556 Sayılı KHK m. 8/4 teki yazılı hallerin var olup olmadığı ayrıca incelenmelidir. Bu çerçevede tanınmış markaların farklı mal veya hizmetlere karşı korunmasıyla ilgili olarak üç farklı kullanma biçiminden söz edilebilir: Bunlar; Haksız bir yararın sağlanması,markanın itibarına zarar verilmesi,Markanın ayırt edici karakterine zarar verilmesi halleridir.
Celp edilen … Asliye Hukuk Mahkemesinin…D,lş sayılı dosyadasınki bilirkişi tespit raporu incelendiğinde davalınının eyleminin marka hakkını ihlal ve haksız rekabet yarattığı tartışmasızdır. Zira kullanım ticari bir unvan kullanımı değil intel markasının kullanımına ilişkindir.
Davalı’nın dosyaya sunmuş olduğu faturalar incelendiğinde ise ticaret unvanının tescildeki hali ile kullanıldığı, fatura üzerinde başkaca iltibas oluşturabilecek bir marka/amblern/logo’nun bulunmadığı anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere 556 sayılı KHK’nin 6. maddesine göre marka sahibi, marka üzerindeki üçüncü kişilere karşı sahip olduğu hakları tescil ile kazanır. KHK’nin markaya tecavüz hallerini belitten 61/a bendi ve onun yollamasıyla 9. maddesine aykırılıkların markaya tecavüz oluşturacağı düzenlenmiştir. 21.01.2009 tarihinde kabul edilen 5833 sayılı Markalatın Korunması Hakkmdaki Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkmdaki Kanunla R.G. 28.01.2009, S. 27124) 556 Sayılı KHK’nın 61 ve 9, maddelerinde bazı değişiklikler yapılmıştır.
Düzenleme içeriğine göre; Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsamına giren mal ve/veya hizmetlerle benzer olmayan, ancak Türkiye’de Ulastığı tanınmıştık düzeyi nedeniyle tescilli markanın itibarından dolayı haksız bir yarar elde edecek veya tescilli markanın itibarına zarar verecek veya tescilli markanın ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin kullanılması marka ihlali olduğu gibi işaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması da marka ihlali kapsamındadır. Somut uyuşmazlıkta da davalı tarafından eylemin markasal kullanım olduğu sabittir. Öte yandan tecavüzkar eylemin mutlaka markanın tescilli olduğu mal ve hizmet sınıfında gerçekleşmesi de gerekmemektedir.
Davacının gerek marka gerekse ticari unvan tescil ve kullanımı davalıdan çok öncedir ve … markası üzerindeki gerçek hak sahibi davacıdır. Bilirkişi raporunda tabelada tespit edilen küçük harflerle kullanılan “…” ibaresinin ortalama tüketici nezdinde Davacı markası ile iltibas oluşturacak şekilde markasal olarak kullandığı, yine el ilanlarında ve yerel gazete ilanındaki kullanımın ticaret unvanı ile açıklanamayacağı, zira burada Davalı’nın ticaret ünvanının tescilli olduğu haliyle yazılmaması nedeniyle, bu tescile dayalı bir kullanımdan da bahsedilmeyeceği bu konudaki durum tespitinin yapılan değişik dosyasına dayanması dolayısıyla davalı eyleminin gerek haksız rekabet gerek marka hakkını ihlal ettiği yönündeki tespiti doğru olduğundan mahkememizcede toplanan delillere göre davalı eylemi marka hakkını ihlal ve haksız rekebit olarak değerlendirilmiş ve eylemlerin tespit, önlenmesine karar verilmiştir.
Davacı davalının ayrıca ticaret unvanının da terkinini talep etmiştir. Davalının ticari unvanını sicile kayıt tarihi 18.01,1995 tarihi olup, davalı şirketin, 17/01/2012 tarihinde iştigal konusunda değişikliğe gitmiştir. Davacı ise ticari unvanın terkini davasını 23.1.2015 tarihinde açmıştır. Yani yaklaşık 20 yıl sonra açılmış olan unvan terkini davasında davayı yanca ileri sürülen hak düşürücü süre, sesiz kalma yoluyla hak kaybı savunmasının incelenmesi, davalının iştigal konusunu değiştirmesinin ticari unvanın terkinini gerektirip gerektirmeyeceği hususlarıdır.
Hakkın kötüye kullanılması yasağı çerçevesinde, ticari unvanın davalı tarafından kullanıldığını davacı yanca bilindiği halde, uzun süredir bu hakkını kullanmaması, sessiz kalması davalı tarafta hakkı kullanılmayacağı yönünde bir güven uyandırması , bu sırada davalının yatırım yapmasına, büyümesine göz yumması daha sonra ise uzun süreden sonra dava açması MK.2.madde anlamında değerlendirilmelidir.
Doktrin uygulamada bu durumu örtülü bir feragat olarak da değerlendirilmektedir. Sessiz kalınarak karşı tarafta güven uyandırdıktan sonra, tamamen farklı bir davranışta bulunarak, karşı tarafı hukuken elverişsiz duruma sokmayı hukuk düzeni korumamaktadır.
Hakkın kötüye kullanılma yasağının hukuki temelini dürüstlük kuralı oluşturmaktadır. Hak o hakkın tanınmasındaki amaca aykırı olarak kullanırsa ve bu kullanmada kullanan bakımından menfaat yoksa veya çok küçük bir menfaat varsa, bu takdirde o hakkın kullanılmasından değil, hakkın kötüye kullanılmasından bahsedilir. Önceki davranışı ile çelişen kişi, hakkını kullanırken objektif dürüstlük kuralına aykırı davrandı ise MK 2. maddesi ihlal edilmiştir. Bu ilke “sessiz kalmak suretiyle hak kaybı” olarak adlandırılmaktadır. Bu İlkenin kötüye kullanılmasını engellemek amacıyla, ilkenin uygulanma şartlarını mümkün olduğunca objektif kıstaslara bağlanmalıdır.
Aradan çok uzun süre geçtikten sonra, açılan davalar yoluyla yaratılan malvarlığı değerinin yok olması söz konusu olduğundan bu tür davranışlar MK 2. madde kapsamında himaye göremez. Zira MK. 2 md. uyarınca, “Herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorundadır”.
Davalı şirketin ticari unvanını tescil tarihi 18.1.1995 yılı olup dosyaya sunulan mübrez belgelerden yoğun bir şekilde ticari unvanının kullanımının devam ettiği anlaşıldığından kullanım karşısında davacının basiretli tacir gibi davranmadığı, davalı kullanımına göz yumduğu, davalı kullanımına 20 yıla yakın süre ile suskun kalması, davalı tarafta kullanıma ses çıkarılmayacak izlenimi uyandırılarak yatırım yapılmasına izin verilmesi, daha sonra huzurdaki ünvan terkini davasının açılmasının da MK 2’ye aykırılık oluşturduğu anlaşılmıştır.
Yerköy Ticaret sicil müdürlüğünün 11.2.2015 tarihli yazıları ekinde davalının ilk tescilini 1995 yılında yaptığı ve 16.1.1995 tarihli ticaret sicil gazetesinde inşaat alanında ağırlı olmak üzere, gayrimenkul üzerinde ayni hak tesisi ile ilgili işlemlerde sulunmak, kara hava deniz nakil araçları parça pazarlama, komislonculuk faaliyetleri,deri ve sunu deri ithalatı,ihracaat konuları da dahil olmak üzere turistik eşya , halı, hediyelik eşya, elektrik ve elekronik eşya ,beyaz eşya gibi maddeleri satmak ,imal etmek,ithat ve ihraç etmek,büyük küçük baş hayvan alım satım, üretim, güzelik salonları , odun kömür .. gibi çok çeşitli faaliyet alanlarının şirketin faaliyet alanı içinde olduğu anlaşılmıştır. Yine 17.1.2012 tarih ve 751 sayılı ticaret sicil gazetesinde şirketin faaliyet alanı ile ilgili ek faaliyet alanları kararlaştırılmış ve şirketin 30.12.2011 tarih ve 22 no’lu ortaklar kurulu karan ile şirket sözleşmesinin “Amaç ve Konu” başlıklı 3. maddesinde değişiklik yapılarak iştigal konusuna “Resmi ve özel kişi ve kuruluşların yapmakta olduğu telekomünikasyon ve iletişim hizmetlerinin bayiliklerini almak ve işletmek, Telefon ile her türlü iletişim araç gereçlerinin ve yedek parçalartmn ticaret, ithalat ve ihracatım yapmak. Şirket her türlü telefonla haberleşme cihazları, cep ve telsiz telefon ve telefon santralleri almu, satımı, bakım, onanım ve servis hizmetleri ve pazarlamasını toptan ve perakende yapmak ve yaptırmak. Telekomünikasyonla ilgili faaliyetlerde bulunmak Şirket GSM operatörlüklerinin bayiliklerini almak, bayilikler vermek, hat almak, hat satmak, hat açmak ve kapamak, bu konu île ilgili bulunan hizmetleri sunmak, satmak, fatua tanzim etmek, tanzim edilmiş faturaları GSM operatörleri adına tahsil etmek Cep telefona, telsiz telefon, telefon santralleri ve bunlarla ilgili tüm aksesuarları almak satmak gibi yani telekominikasyon, iletişim,haberleşme konularında GSM bayilikleri alınması,hat alanması, verilmesi gibi telekominikasyon ile ilgili tüm faaliyetler kapsamında hizmetler açısından faaliyet alanlarını genişlettiği anlaşılmıştır.
Bilirkişinin ayrık raporundaki tarihin aksine alan değişikliği 2015 yılında değil 2012 yılında gerçekleşmiştir. Dolayısıyla ticari sicil gazetesindeki faaliyetten itibaren de 3 yıllık süreden sonra dava açılmıştır.
Yasalarda bu tür davaların hangi sürelerde açılması gerektiği yönünde kesin bir süre öngrülmemiştir. Ancak marka hükümsüzlüğü davalarında yüksek mahkemece verilen kararlar da bazen 5 yıllık süre göz önünde bulundurulduğu gibi ünvan terkini için ise daha az zaman dilimi de somut olaya göre incelenmelidir.
Buradaki kriter önceki hak sahibinin dürüstlük kuralı gereğince göstermesi gereken bir davranış biçimi vardır, bu da dava hakkını makul süre içinde kullanmaktır. Önceki hak sahibinin dava hakkını kullanılması gerekirken sessiz kalması sonucu, iyi niyetli şekilde haraket eden kişiye karşı MK m.2 uyarınca davası açma hakkını kaybetmesi “sessiz kalma yoluyla hak kaybı” dır.
Yargıtay HGK, 19.02.1969 tarihli, 1966/130 sayılı kararında “hukuka aykırı davranışın önlenmesine veya hukuka aykırı durumuna son verilmesine ilişkin talebin kullanılmasını çok geciktiren kimsenin MK m.2’de anlamını bulan dürüstlüğe aykırı davranıp davranmadığı ayrı bir sorundur. Aradan çok uzun süre geçtikten sonra, açmış olduğu dava, hakkın sınırları dışına çıkarak yaratılan mal varlığı değerinin yok olması veya sökülüp bozulması sonucuna yol açtığı için hakkaniyete aykırı görülebilirse bu takdirde el atanın gayretiyle elde ettiği bu durumdan istifadeye kalkışmak isteyen hak sahibinin bu hakkı MK m. 2 ‘ ye göre himaye edilmez”. Yargıtay 11. HD, 02.03.2000 tarihli, 2000/8169 E., 2000/1726 K. sayılı kararında, “dava açılmasının MK m. 2 ‘ye aykırı olup olmadığının açıklığa kavuşturulmasına bağlı olduğu, davacının davalı tarafın ticaret unvanından haberdar olduğu halde uzun süre sessiz kalınmasının zımnen icazet anlamında olduğuna” karar vermiştir.
Dava hakkı veren bir durumun varlığına rağmen bu duruma uzun süre katlanmak, dava hakkının ortadan kaldırır. İlkenin uygulama alanı bulabilmesi için sessiz kalınması gereken sürenin uzunluğununu ne olduğu somut olayın şartları ve MK m.2 hükmü çerçevesinde belirlenir.
Somut uyuşmazlıkta davalının ticari unvanın terkinin talep edilmesi MK 2. maddesi ve hakkaniyet ilkelerine aykırıdır. Zira 37. sınıf için inşaat sektöründe 1995 yılından beri kullanımları nedeniyle ve … ‘daki faaliyetleri bulunan davalı firmanın 1995 yılından beri yaptığı yatırımların, büyümenin bu kapsamda ticari unvana bağlanan hukuki korumanın yok sayılması, görmezden gelinmesi hakkaniyete aykırıdır.
Bilindiği üzere ticari unvanın kullanımı ile marka kullanımı tamamen farklı kavramlar olup her birinin sağladığı hukuki koruma da farklıdır.
Davanın açıldığı tarih ile davalının ticari sicile kayıt tarihi dikkate alındığında ticari unvan terkini için davacının süresi içinde dava açmayarak sessiz kalma yoluşla hak kaybına uğradığı anlaşılmış , unvan terkini yönündeki istemleri yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Toplanan deliller , alınan son bilirkişi raporunun çoğunluk görüşü dikkate alınarak Davalının davacının tescilli markalarından olan … markasına tecavüz ve haksız rekabetin tespitine, önlenmesine, davalının bilgisayar, bilişim, telekominükosyon alanında her türlü mal ve hizmetlerde ticari unvan kullanımı dışındaki tüm markasal kullanımların ref ve men’ine, davalının salt ürün ve tanıtımlarında … markasını öne çıkararak vaki markasal kullanıldığı tabela, broşür,etiket, ,poşet,çanta, vb ürün tanıtımına yönelik tüm kullanımların önlenmesine, ürün ve tanıtımlardan markasal tüm kullanımların çıkarılmasına, çıkarılması mümkün olmayanların imhasına, (ticari defter ,fatura , belge, sipariş föyleri vb. Belgeler ticari hayatta 3.kişilerin işlem güvenliği yönünden el koyma ve imhada hariç tutulmasına) , Karar kesinleştiğinden hüküm özetinin masrafı davalıdan alınarak günlük bir gazetede bir kez ilanına, karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturmak gerekmiştir.
HÜKÜM;Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre,
1-DAVANIN KISMEN KABÜLÜNE, KISMEN REDDİNE,
2-Davalının davacının tescilli markalarından olan … markasına tecavüz ve haksız rekabetin tespitine, önlenmesine, davalının bilgisayar, bilişim, telekominükosyon alanında her türlü mal ve hizmetlerde ticari unvan kullanımı dışındaki tüm markasal kullanımların ref ve men’ine, davalının salt ürün ve tanıtımlarında … markasını öne çıkararak vaki markasal kullanıldığı tabela, broşür,etiket, ,poşet,çanta, vb ürün tanıtımına yönelik tüm kullanımların önlenmesine, ürün ve tanıtımlardan markasal tüm kullanımların çıkarılmasına, çıkarılması mümkün olmayanların imhasına, (ticari defter ,fatura , belge, sipariş föyleri vb. Belgeler ticari hayatta 3.kişilerin işlem güvenliği yönünden el koyma ve imhada hariç tutulmasına)
3-Davalının ticaret ünvanının terkini yönündeki istemin ayrıntısı gerekçeli kararda açıklanacağı üzere REDDİNE,
4-Karar kesinleştiğinden hüküm özetinin masrafı davalıdan alınarak günlük bir gazetede bir kez ilanına,
5-35,90 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 8,20 TL harcın davalıdan tahsiline,
6-Davanın kısmen kabulü nedeniyle, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 3.145 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davanın kısmen reddi nedeniyle, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 3.145 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafın yargılama giderlerinden olan 27,70 TL başvuru harcı 27,70 peşin harç 200 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 40.50 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.305,40 TL yargılama giderinin taktiren 1/2 inin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalı tarafın yapmış olduğu 36 TL yargılama giderinin taktiren 1/2 sinin davacından alınarak davalıya verilmesine,
10-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair karar taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istanbul bölge adliye mahkemesi nezdinde İSTİNAF YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı, hazır olanlara duruşma zaptından örnek verildi. 12/06/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır