Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/234 E. 2019/434 K. 12.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/234 Esas
KARAR NO : 2019/434

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 09/01/2015
KARAR TARİHİ : 12/11/2019

Taraflar arasında fsek’den kaynaklanan tazminat davası Kapatılan İstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2015/9 sırasına kayıtlanmış ve yargılama devam ederken HSK’nun 02/08/2017 tarihli ve 1071 sayılı kararı uyarınca İstanbul 3 ve 4. FSH Hukuk Mahkemelerinin 08/08/2017 tarihi itibarıyla faaliyetlerinin durdurulmasına, 3. FSH Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan dava, iş ve arşiv dosyalarının 1. FSH Hukuk Mahkemesine devrine karar verilmiş ,dava dosyası uyap tevzii bürosunca mahkememizin 2017/234 esas numarasına kayıtlanarak k yargılamaya mahkememizde devam edilmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
İDDİA; Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin 2007 yılında tamamen kendisinin tasarladığı ve hazırladığı formatla ve içerikle “…” adlı gezi programını yapmaya başladığını, programın ismi dahil, sunumlarındaki ve kurgusundaki mizahi anlatım tarzı, her bölümün içeriği müvekkilinin tasarladığı şekilde olduğunu, programı, çekimleri yapan ve bölümden bölüme değişen bir kameramanın dışında A’dan Z’ye tamamen müvekkilinin tasarlayıp, yayına hazır hale getirerek kanala teslim ettiğini, müvekkilinin meydana getirdiği eserler incelendiğinde de, yapımcı, sunucu, yönetmen, metin yazarı, editör ve kurgu görevlerinin müvekkilinin üstlenmiş olduğunun görüleceğini, müvekkilinin davalı ile aralarındaki şifahi anlaşmaya dayanarak davalı ile mutabık kalınacak an ödemenin yapılacağı inancıyla, davalının kanalı için belgesel film çekim çalışmalarına devam ettiğini, kanalın mali sıkışıklığından bahisle davalı yanın müvekkilinin taleplerini erteleyerek bugüne değin herhangi bir ödeme yapmaya yanaşmadığını, program davalı firmanın hisse devri yolu ile el değiştirmesi nedeniyle yayından kaldırılmış olmasına rağmen, telif hakkının halen müvekkiline ödenmediğini, ayrıca davalı yanın izin almaksızın hukuka aykırı olarak eserlerin tekrarını yayınladığını, davalının izin almaksızın tekrar yayın gerçekleştirmek suretiyle müvekkilinin hak sahibi olduğu belgesel filmleri izinsiz olarak tekrar olarak gösterime sunduğunu ve müvekkilinden herhangi bir izin de alınmadığını ve bu durumun müvekkili haklarını ihlal ettiğini iddia ederek, davalı yanın program başına ödenmesi gereken rayiç bedel dikkate alınarak ve fazlaya dair her türlü talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 70.000,00 TL.’nin, gösterim tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, müvekkilinin hak sahibi olduğu belgesel filmlerinin izinsiz olarak tekrar yayınlayan davalının, sözleşme yapmış olsaydı, her bir gösterim için talep edilecek bedelin üç katı tutarı tazminatın, fazlaya dair her türlü talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 30.000,00 TL.’nin, gösterim tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA; Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı ile müvekkili arasında 4857 Sayılı İş Kanunu kapsamında düzenlenmiş bir hizmet ilişkisinin mevcut olduğunu, hizmet ilişkisi bizzat davacı tarafından … 13. İş Mahkemesi nezdinde açmış olduğu işe iade davasıyla sabit olduğunu, taraflar arasında imzalanmış olan iş akdi gereğine davacının program sunucusu olarak görev ifa etmeyi ve şirketin de karşılığında aylık ücret ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, işbu ilişki 19/11/2013 tarihinde sona ermiş olmasına karşın, bizzat aynı vekiller tarafından açılan işe iade davası üzerine davacının tekrar görevine, işe iadesine karar verildiğini, davacı İş Mahkemesine dava açarken ve işe iade davası kabul edilirken, işbu davayla da davacı taraf ile şirket arasında var olan aynı ilişkiyi istisna akdine dayandırmaya çalışmasının, bütünüyle iyi niyetten uzak olduğunu ve söz konusu iddianın hukuka, adalete ve gerçeklere aykırı olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE; Davada uyuşmazlık konusunun, davacının eser sahibi olduğunu iddia ettiği … adlı programın tekrar yayınlarından kaynaklanan alacak bedeli ile normal yayın döneminden kaynaklanan alacak olmak üzere toplam 100.000,00 TL’den, 30.000,00 TL’sinin FSEK 68/1 gereğince üç katının tahsili talepli olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip davacı ve davalının dava, cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, beyanlarında geçen deliller toplanmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsanında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
HMK 266. madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişiler …, …, … 7.3.2016 tarihli raporlarında; davacı …’in … A.Ş. ile “Belirsiz Süreli îş Sözleşmesi” ile Program- Sunucu olarak hizmet ilişkisi bulunduğu, yapımcı ve sunucu olarak ürettiği programların her aşamasından sorumlu olduğu, görevinin gereklerini yerine getirdiği,“…” adlı çalışmanın, belgesel gezi programı olduğu, yayınlanmak üzere televizyon programı formatmda üretildiği, sinema salonlarında gösterilmek üzere üretilmiş belgesel filmlerden olmadığı,6112 sayılı yasada tanımlanan bağımsız yapımcı olmadığı, medya hizmet sağlayıcı kuruluşun kayıtlı çalışanı olduğu ve 5846 sayılı FSEK 18. Maddesinin 2. Fıkrasında belirtilen Özel sözleşmeye dayalı yayına konu eser üretilmediği, “Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi” ile Program-Sunucu olarak hizmet ilişkisi bulunduğu dönemde üretilen programların, sözleşme süresi İçinde ve sonrasında tekrarlarının yayımlanması da dahil olmak üzere hakların işveren kuruluşta bulunduğunu bildirmişlerdir.
Bilirkişiler …, …, … 14.2.2017 tarihli ek raporlarında özetle ; kök rapordaki görüşlerini muhafaza ettiklerini , taraflar arasında hizmet sözleşmesi olduğundan mali hakların davalıda olduğunu bildirmişlerdir.
Bilirkişiler …, … ve … 11.1.2018 tarihli raporlarında; Davacı …’in, Davalı … A.Ş,’nintv kanalı …’de … isimli belgesel gezi programının Yapımcı, Sunucu ve Yönetmeni olduğu, Davalı şirket ile organik bağ içinde olan … A.Ş.’nde istihdam edildiği, Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi kapsamında işçi olarak çalıştığı, taraflar arasında başkaca bir yapım sözleşmesi olmadığı, Davacının işçi sıfatıyla çalıştığı süre boyunca dava konusu tv programı üzerinde manevi haklara sahip olsa da, mali haklarının sahibi Davalı şirket olduğunu, FSEK md. 18/11 uyarınca aksi sözleşmeden ve işin mahiyetinden anlaşılmadıkça mali hakları kullanma yetkisi, davalı şirketin sayılacağını, Taraflar arasındaki ilişkinin özelliğinin, mali hakları kullanma yetkisi konusunda, işin mahiyetinden kaynaklanan aksi bir sonucu doğurup doğurmadığı hususunun nihai takdirinin mahkemeye ait olacağını, ancak Böyle bir sonucun sözkonusu olmadığının kabulü durumunda;, Davalı şirketin dava konusu tv programının yeni bölümlerini ve tekrarlarını yayınlayabileceği, programının 20.11.2013-02.05.2014 tarihleri arasında 146 kez bölüm tekrarlarının yayınlandığı, Davacının 19.11.2013 tarihine kadar Davalı kanalda çalıştığı süre boyunca yayınlanmış programlarına dair hak talebinde bulunamayacağı, sonrasındaki yayınlar bakımından fesihten sonra yayınlanan tekrar bölümlere dair; Programın türü, hedef kitlesi, reyting düzeyi ve yayınlanma saatleri gibi kriterler göz önünde bulundurularak, Davacının ‘yapımcı & sunucu ve yönetmen’ görevlerinden ötürü her bir tekrar bölüm için 150 TL isteyebileceği, buna göre 146 kez yayınlanmış tekrar bölümleri için, 146 x 150= 21.900 TL hak talebinde bulunabileceğini bildirdikleri anlaşılmıştır.
Bilirkişiler …, … ve … 26.12.2018 tarihli raporlarında; telif haklarının davacıda kaldığına ilişkin yazılı bir sözleşme mevcut olmadığı müddetçe hizmet ilişkisi içerisinde yaratılan davaya konu Tv programı üzerindeki mali hakların FSEK 18/2 hükmü gereğince herhangi bir yazılı sözleşmeye gerek olmaksızın kanun gereği doğrudan davacıyı hizmet akdi ile çalıştıran şirkete ait olacağını, davaya konu program İçin telif bedeli talep hakkı ve/veya tekrar yayın nedeniyle telif bedeli talep hakkınında davacıya değil davacıyı çalıştıran ….AŞ’ye ait olacağını bildirdikleri anlaşılmıştır.
Alınan ilk ve son bilirkişi raporu dikkate alındığında tahkikat sonlandırılmış ve hazır olanların esas ile ilgili beyanları alınarak yargılamaya son verilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyada bulunan bilgi ve belgelere göre, Davacı …, … A.Ş. ile 01.04.2006 tarihinde “Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi” ile Program-sunucu olarak çalışmaya başlamıştır. Bu şirketin ürettiği programların yayın kanalı …’dir. … kanalının da yayıncı tüzel kişiliğe sahip kuruluşu … A.Ş.dir.Davacı “Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi” ile medya hizmet sağlayıcı kuruluşun kayıtlı çalışanı durumundadır, dolayısıyla Üreteceği/sunacağı programlar karşılığında ücret almaktadır. Ayrıca dosyadaki belgelere göre ürettiği programların tüm yapım masraflarınında medya hizmet sağlayıcı kuruluş (… A.Ş.) tarafından karşılandığı, masraf belgeleri üzerinde “sunucu-yapımcı” ibaresinin yer aldığı anlaşılmaktarır. 5846 sayılı FSEK 18. Maddesinin 2. Fıkrasında belirtilen “Aralarındaki özel sözleşmeden veya işin mahiyetinden aksi anlaşılmadıkça; memur, hizmetli ve işçilerin işlerini görürken meydana getirdikleri eserler üzerindeki haklar bunları çalıştıran veya tayin edenilerce kullanılır. Tüzel kişilerin uzuvları hakkında da bu kural uygulanır.” hükmü uyarınca, programlar üzerindeki hakların çalıştıran sıfatıyla medya hizmet sağlayıcı kuruluşuna ait olduğu anlaşıldığından, “Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi” ile Program-Sunucu olarak hizmet ilişkisi bulunduğu dönemde üretilen programların, sözleşme süresi İçinde ve sonrasında tekrarlarının yayımlanması da dahil olmak üzere mali haklarının davalı yayıncıda olduğu gözetildiğinde alınan ilk ve son bilirkişi raporunun da sunulu deliller ve yüksek mahkeme ilamlarına göre oluşturulduğu anlaşıldığından hükme dayanak alınan bilirkişi raporları de gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerektiğinden Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturmak gerekmiştir.
HÜKÜM;Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre,
1-Davanın reddine,
2-44,40 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile 1.663,35 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
3-Davanın reddi nedeniyle, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 10.750 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davalı tarafın yapmış olduğu 36 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair karar taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.12/11/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır