Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/227 E. 2019/277 K. 11.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/227 Esas
KARAR NO : 2019/277

DAVA : Marka Hakkına Tecavüz ve Haksız Rekabet Oluşturan Fiillerin Men Ve Ref’i/ Maddi ve Manevi Tazminat İstemli
DAVA TARİHİ : 28/11/2014
KARAR TARİHİ : 11/06/2019

Taraflar arasında marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturan fiillerin men ve ref’i/ maddi ve manevi tazminat istemiyle açılan dava dosyası 3 nolu Fikri ve sınai Haklar Hukuk mahkemesinin 2014/262 esas numarasına tevzii edilmiş bu mahkemece yargılama devam ederken HSK’nun 02/08/2017 tarihli ve 1071 sayılı kararı uyarınca İstanbul 3 ve 4. FSH Hukuk Mahkemelerinin 08/08/2017 tarihi itibarıyla faaliyetlerinin durdurulmasına, 3. FSH Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan dava, iş ve arşiv dosyalarının 1. FSH Hukuk Mahkemesine devrine karar verilmiş ve dava dosyası uyap tevzii bürosunca mahkememizin 2017/227 esas numarasına kayıtlanarak yargılamaya mahkememizde devam edilmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
İDDİA; Davacı vekili dava dilekçesinde; “…” ibareli markanın … sayılı, “…” ibareli markanın … sayılı ve “… ” ibareli markanın … sayılı marka tescil belgeleri ile müvekkili adına tescilli olduğunu, “…” markalı el imalatı olan ürünlerin müvekkili tarafından yurt içi ve yurt dışı fuarlarında yıllardır tanıtılmakta olduğunu, söz konusu ürünün 70 ülkeye satışının yapıldığını, ancak hal böyle iken davalı yanın, müvekkili adına tescilli “…” markalı ürünlerin benzerlerini “…” adı altında ve müvekkili tarafından geliştirilen ürünlerin benzerlerini, müvekkilinin kullandığı kod numaraları ile satışa sunduğunu, davalının iltibas yaratmak suretiyle tecavüzde bulunduğunu ve davalı yanın bu eyleminin haksız rekabet teşkil ettiğini iddia ederek, tecavüzün önlenmesini ve haksız rekabetin durdurulmasını talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
Davacı vekili 17.1.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat istemini 42.963.98 TL olarak talep etmiştir.
SAVUNMA; Davalı vekili beyan dilekçesinde; müvekkilinin üretimin yaptığı ürünlerin … markalı ürünler olduğunu, davacı ile müvekkili ürününün ve tasarımının davacınınkinden farklı olduğunu ve … kelimesini ifade eder şekilde “…” kodu ile üretildiğini, müvekkili ürünlerinin davacı yanın ürünleri ile benzer olmayan farklı tasarımlı ve karaf nitelikli ürünler olduğunu, müvekkilinin yarı mamullü imalatlar yaptığını, müvekkilinin hammadde üretimi yaptığını, ürünlerin üzerindeki işlemleri ilgili firmaların tamamlayarak piyasaya sunduklarını ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE
Dava konusu uyuşmazlık davacının tescilli “…” ibareli markanın … sayılı, “…” ibareli markanın … sayılı ve … sayılı “… ” ibareli markasına davalı yanın … markası altında ürettiği ürünler yoluyla tecavüzde ve haksız rekabette bulunduğunun tespiti ile tecavüz ve haksız rekabet oluşturan fiillerin men ve ref’i, belirsiz alacak davası niteliğinde 5.000,00 TL maddi ( Davacı vekili 17.1.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat istemini 42.963.98 TL olarak talep etmiştir.) ve 10.000,00 TL manevi tazminatın tahsili taleplidir.
Taraflarca toplanması gerektiği belirtilen deliller toplandıktan sonra bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır, davacı lisans örneksemesi yolunu (556 sayılı KHK 66/C ve 554 sayılı KHK 52/c ) tazminat seçim yöntemi olarak seçiğinden taraflara ait cirolar, yıllık kar zarar durumlarını gösterir mali kayıtlar bağlı bulundukları vergi dairesinden celp edilmiştir.
… 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2016/231 Esas, 2017/154 Karar sayılı dosyası nezdinde ikame ettiği YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü davasınına ait ilam dosyaya sunulmuş, kesinleşmediği anlaşılmış ancak bekleteci mesele yapılmasının huzurdaki dava yönünden bir etkisinin bulunmadığı, markaların benzer olmadığının kararda vurgulandığı( “…” ve ” …” markalarının davacıya ait “…” markası ile benzer olmadığı, markaların tüketici nezdinde karıştırılma ya da ilişkilendirme ihtimali bulunmadığı) anlaşılmıştır.
Bilirkişiler …, … ve … 29.9.2015 tarihli raporlarında; davalının kullandığı ibarenin davacı markasından anlamsal bakımdan farklı olduğu, ortalama tüketicinin söz konusu iki ibareyi anlamsal bakımdan karıştırma ihtimalinin olmadığı, yazı stilleri arasında bir takım benzerlikler olsa da farklılıkların daha ağır bastığı, davalı ambalajlarında kullanılan kod numaralarının iltibas tehlikesi yaratabilecek nitelikte olmadığı, bu nedenle davalı kullanımının davacı markasıyla karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, davacı tasarımları ile davalı tasarımlarının ayırt edilemeyecek kadar benzer oldukları, dava konusu tasarımların benzer olduğu anlaşılmışsa da bunun davacıya karşı bir haksız rekabet teşkil edebilmesi için tasarımların gerçekten davacıya ait olması gerektiğini, davacının dosyaya sunduğu kataloglarda 2008 ve 2010 tarihlerinin bulunduğu, bu tarihlerin tek başlarına bu kataloglanır o tarihlerde üretildiğini takiben tasarımların o yıllarda ortaya çıkarıldığını tam olarak ispatlamamakla birlikte davacının tasarımlar üzerindeki hak sahipliğine işaret etmekte olduğunu, davacının ürünlerinde kullandığı kod numaralarının fikri mülkiyet hukuku anlamında ayırt edici niteliğinin bulunmadığı, kod numarasının ayırt edici bir niteliğinin/markasal bir niteliğinin bulunmaması dikkate alındığında salt kod numaralarının kullanımının haksız rekabet teşkil ettiğinin söylenemeyeceği, ancak davacının kullandığı tasarımlar ile davalının kullandığı tasarımların ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğu ve aynı ürünlere aynı kod numaralarının kullanıldığı nazara alındığında söz konusu durumun bir rastlantı olmasının güç olduğu, ticari hayatın akışına uygun düşmediği; bu bakımdan salt kodların kullanımının tek başına haksız rekabet teşkil etmese de aynı kodların aynı tasarım ve ürünler üzerinde kullanılmaları davalının, ürünlerini oluştururken davacı ürünleri ile benzerlik yaratmaya çalıştığına işaret etmekte olduğu ve bunun haksız rekabete mahal verdiğini bildirdikleri anlaşılmıştır.
Aynı heyetin 7.4.2016 tarihli ek raporlarında; dava konusu markalar arasında görsel ve işitsel ve anlamsal bir değerlendirme yapıldığında benzerlik ve ortalama tüketici nezdinde karıştırma ihtimali bulunmadığını, davacının internet sitesi ve ürün kataloglarında görünen tasarımlarının ayırt edilemeyecek derecede benzerlerinin davalı tarafından da kullanıldığını, kullanılan bu tasarımlar açısından davacının kullandığı kod numaralarının davalı tarafından da kullanılmasının davacı ile müşterileri arasındaki ilişkiyi dürüstlük kuralına aykırı şekilde etkilemek suretiyle haksız rekabet teşkil edebileceğini bildirmişlerdir.
İkinci bilirkişi heyeti …, … ve … 11.5.2017 tarihli raporlarında; Davalı tarafından tescilsiz olarak kullanılan … markasının, davacının … markası ile karşılaştırılmasında, markaların aynı alanda kullanıldığı, aynı tüketici kitlesine hitap ettiği, ancak markaların farklı olduğu, davalı eyleminin markaya tecavüz oluşturmadığını, Davalı tarafından davacı iş mahsulü olan tasarımların ayırt edilemeyecek-derecede benzerinin kullanıldığı, davalı tarafından ayırt edilemeyecek derecede benzer tasarımın aynı kod numaraları ile kullanıldığı, söz konusu eylemin TTK 54 vd. gereğince haksız rekabet oluşturduğu, davalının basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğüne aykırı eyleminde kusurunun bulunduğu, Maddi tazminat yönünden yapılan incelemede; dosya kapsamında, davacı yanın maddi tazminat talebine ilişkin herhangi bir açıklama ve maddi tazminat hesabına yarar herhangi bir deliI görülemediği, bu nedenle, maddi tazminat talebi ile ilgili değerlendirme ve hesaplama yapılamamış olup, bu yönde değerlendirme ve hesaplama yapılabilmesi için, davacı yanın maddi tazminat talebi İle ilgili tercihini açıklaması ve bu tercihine ilişkin delillerin dosyaya sunulması gerektiğini bildirmişlerdir.
Mali bilirkişi … 26.12.2018 tarihli raporunda; davalı şirketin iş yerinde ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme ve hesaplama sonucunda; Davalı şirketin, 12.09.2013 işe başlama tarihinden, 28.11.2014 dava tarihine kadar olan dönemde; davaya konu olan ürünlerden toplam 20.556 adet, 286.426,59 TL tutarında satış yaptığının tespit edildiğini, davaya konu olan stok kod numaralı ürünlerin cirosu üzerinden İTO’nun bildirmiş olduğu %15 oranı uygulanmak suretiyle, 556 sayılı KHK’nın 66/c maddesi gereğince, davacı şirketin yoksun kalman kazancının ise İTO’ya müzekkere yazılarak son bilirkişi raporundaki görsellerin bir lisansla kullanılması halinde 2014 yılı için emsal lisans bedelinin tespit edilerek gönderilmesinin istenmesine, …. ” şeklindeki ara kararı gözetilerek, 556 sayılı KHK’nın 66/c maddesi; “Marka hakkına tecavüz edenin, markayı bir lisans anlaşması ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması halinde ödemesi gereken lisans bedeline göre. ” gereğince, davacı şirketin yoksun kalman kazancı : 286.426,59 x %15 = 42.963,98 TL olarak hesap edildiğini bildirmiştir.
Bilindiği üzere ön inceleme oturumunda uyuşmazlık tespiti yapıldıktan sonra taraflar ancak iddia ve savunmalarını ıslah ile değiştirebilirler. Ön inceleme oturumunda ise uyuşmazlık marka hakkını ihlal ve haksız rekabete dayalı olarak belirlinmiş olup, tasarım hakkını ihlal kapsamında bir uyuşmazlık tespiti yapılmamıştır buna rağmen davacı yan 556 sayılı KHK 66/C yanında 554 sayılı KHK 52/c maddesine göre lisans hesaplaması yapılmasını talep etmiştir (davacı vekilinin 5.6.2017 tarihli beyan dilekçesi) Ancak Mali rapor incelendiğinde Davalı şirketin, 12.09.2013 işe başlama tarihinden, 28.11.2014 dava tarihine kadar olan dönemde; stok kodu … olan ürünlerden (…) 5.346 adet, 77.396,86 TL tutarında, stok kodu … olan ürünlerden (…) 9.240 adet, 126.931,73 TL tutarında ve stok kodu … olan ürünlerden (cam dik şişe) 5.970 adet, 82.098,00 Tl, tutarında olmak üzere toplam 20.556 adet 286.426,59 TL tutarında satış yaptığını bildirmiştir. Davacı tarafından ürünlere ait tasarım tescil belgeleri dosyaya sunulmamıştır.
Davacı yan lisans seçeneğini talep etmiştir. Ancak Yüksek Yargıtay uygulamaları ile de bilindiği üzere Lisans seçeneğinde tarafların mali kapasitesi, elde etiği ciro 1. derecede etken ise de tek başına lisans ücreti belirleme de bir kriter değildir. Zira Lisans seçeneğine göre bir tazminat seçimi salt taraf cirolarından yada satılan yürütülen hizmetten hareket ile hesaplanamaz, ürün üzerindeki işçilik ve üretim maliyetlerinin de düştükten sonra kalan net kar üzerinden ne kadar satış yapıldığı hususu önemlidir. Öte yandan somut olayda marka hakkının ihlali söz konusu olmadığından tüketicinin yanılarak bir tercihte bulunmayacağı sadece beğendiği tasarım açısından bir tercih hakkı kullanmasının söz konusu olduğu, dolayısıyla bu tasarımlar için davacı yanca daha önce verilmiş bir lisans bulunmadığından hareket ile salt ciroya dayalı bir hesaplama yöntemi sebepsiz zenginleşmeye yol açacaktır. Dolayısıyla zararın belirlenmesi davacının sebepsiz zenginleşmesine yol açacak şekilde geniş olarak yorumlanamayacağı gibi ihlal edeni mükafatlandırır niteliktede olmamalıdır. Somut olayda davalının tacir olarak kusuru bulunduğundan bu miktar tazminat haksız rekabet kapsamında lisans bedeli olarak belirlenmelidir. Zira tazminatın belirlenmesinde davacının tescilsiz tasarımının genel cam üretici firmalar arasında yani sektörünün genelindeki durumu, davacının tasarımının zamana göre daralma yada artış göstermesi, tasarımın genel kabul gören bir tasarım olup olmadığı, ülke ekonomisinin koşulları da taraf ciroları kadar belirlenecek lisans bedelinde gözetilmelidir. Elbetteki bu açıklanan unsurların bir çoğu zaman bilirkişilerce saptanamadığından bu durumda hakim Borçlar Kanunu’ nun 51.maddesine göre somut olayın özelliklerine, dosyaya sunulan delillere göre ve kusurun ağırlığına ve hakkaniyete göre zararı (lisansı) tespit edecektir.
Borçlar kanununun 51/1 maddesinde “Hakimin tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği” , Türk Medeni Kanun’un 4. maddesinde de “Kanun’un takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini yada haklı sebepleri gözönünde tutmayı emrettiği konularda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre karar vereceği” belirtilmiştir.
Somut olayda ancak BK hükümlerine göre emsal bir lisansın belirlenebileceği, davalı eyleminin haksız rekabet olarak kabul edilmiş olması, davacının kullandığı tasarımlar ile davalının kullandığı tasarımların ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğu ve aynı ürünlere aynı kod numaralarının kullanıldığı nazara alındığında davalının, ürünlerini oluştururken davacı ürünleri ile benzerlik yaratmaya çalıştığından bu durumun haksız rekabete neden olduğu, belirlenecek lisansın/ zararında ancak haksız rekabetten kaynaklı olabileceği ve tescilsiz tasarımlar için davacı birine lisans vermiş olsaydı, davalının kullandığı süreye göre ve tarafların mali kayıt ve belgelerine yani ekonomik durumlarına göre 10.000 TL lik maddi tazminat somut olaya ve BK hükümlerine uygun bir maddi tazminat ( lisans bedeli) olarak belirlenmiştir.
Davacı manevi tazminat da talep etmiştir. Manevi tazminat yönünden haksız rekabatin niteliği, davacının manevi ticari varlığında meydana gelen kayıp durumu, manevi tazminatın amaç ve içeriğine, hak, nesafet ve adalet ilkesine keza manevi tazminatın maddi bir zenginleşme talebinden çok manevi tatmine yönelik bir talep olması, dolayısıyla somut olaya göre takdiren 5.000- TL manevi tazminatın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine karar verilmesi gerekmiştir.
Davalı eylemi marka hakkını ihlal olarak değerlendirilemeyeceğinden bu yöndeki davacı talebinin reddine karar verilmiş, haksız rekabet yönünden yapılan değerlerlendirme her iki heyet raporunda da denetime uygun bulunduğundan her iki heyet raporu da hükme dayanak yapılmış, mali yönden yapılan inceleme ise dosyadaki tüm mali veriler ile birlikte değerlendirileceğinden son nihai karar BK hükmelerine göre ihtisas mahkemesi olarak mahkememizce takdir edilmiştir. Davalının eylemi haksız rekabet olarak kabul edildiğinden hükmün ilanı talebinde de hukuki yararı bulunduğundan ilan istemi de yerinde görülmüştür.
Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturmak gerekmiştir.
HÜKÜM;Yukarıda açıklanan gerekçe kapsamına göre,
1-Davalı eyleminin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, refine
2-Marka hakkını ihlal kapsamındaki tecavüzün tespiti isteminin reddine,
3-Haksız rekabet ve BK hükümlerine göre 10.000 maddi tazminatın tespit tarihi olan 5.9.2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline, fazla istemin reddine
4- 5.000-TL manevi tazminatın tespit tarihi olan 5.9.2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline, fazla istemin reddine,
5-Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalılardan tahsiline,
6- 1.024,65 TL ilam harcının peşin harçtan ve ıslah harcından mahsubu ile 120,12 TL TL eksik harcın davalıdan tahsiline,
7-Haksız rekabetin tespiti talebinin kabulü yönünden; Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 3.931 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Marka hakkına tecavüzün tespiti talebinin reddi nedeniyle Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 3.931 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Maddi tazminat talebi yönünden; Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 1.200 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Reddedilen maddi tazminat talebi yönünden Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 3.955 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
11-Manevi tazminat talebinin kabulü yönünden; Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 600 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
12-Reddedilen manevi tazminat talebi yönünden Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 600 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
13-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinden olan 250,20 TL peşin harç, 25,20 TL başvuru harcı, 648,33 TL ıslah harcı, 4.250,00 TL bilirkişi ücreti ve 397,50 TL tebligat-müzekkere masrafı olmak üzere toplam 5.577,23 TL’nin 2/3’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
11-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde taraflara iadesine,
Dair verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İSTİNAF YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı.11/06/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır