Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/216 E. 2019/107 K. 07.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/216 Esas
KARAR NO : 2019/107

DAVA : Markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, Men’i, Ref’i, tazminat
DAVA TARİHİ : 07/07/2014
KARAR TARİHİ : 07/03/2019

Taraflar arasında marka hakkına tecavüz&haksız rekabetin tespiti ile men ve ref’i ile maddi ve manevi tazminat istemiyle açılan dava dosyası 3 nolu Fikri ve sınai Haklar Hukuk mahkemesinin 2014/165 esas numarasına tevzii edilmiş bu mahkemece yargılama devam ederken HSK’nun 02/08/2017 tarihli ve 1071 sayılı kararı uyarınca İstanbul 3 ve 4. FSH Hukuk Mahkemelerinin 08/08/2017 tarihi itibarıyla faaliyetlerinin durdurulmasına, 3. FSH Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan dava, iş ve arşiv dosyalarının 1. FSH Hukuk Mahkemesine devrine karar verilmiş ve dava dosyası uyap tevzii bürosunca mahkememizin 2017/216 esas numarasına kayıtlanarak yargılamaya mahkememizde devam edilmiştir
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
İDDİA;Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin volanlar, musluk kolları vanalar, armatürler ve sıhhi tesisat ile ilgili her türlü tamamlayıcı ürünün üretim ve satışı işi ile iştigal ettiğini, müvekkilinin “…” markalı ürünlerin tüm Türkiye çapında ve Avrupa’nın birçok ülkesine ihraç ettiğini ve söz konusu markanın … sayı ile 06. sınıftaki emtialar yönünden TPE nezdinde müvekkili adına tescilli olduğunu, müvekkilinin her türlü sıhhi tesisat ve armatür parça emtialarında “…” markasının tek ve gerçek hak sahibi olduğunu, davalılardan … Ltd.Şti.’nin “…” ve “…” ibareli marka başvurularının, müvekkilinin tescilli markası ile karışıklığa sebep olacağı gerekçesi ile reddedildiğini, davalıların ortakları aynı olan aynı kişilere ait firmalar olduğunu ve müvekkili ile aynı sektörde faaliyet gösterdiklerini, davalıların başvurular ve davalar nedeniyle müvekkilinin … markasını çok iyi bildiklerini, ancak buna rağmen haksız kullanımlarına devam ettiklerini, davalıların kötü niyetli olduklarını, davalıların bu kullanımlarının tespiti amacıyla … 2. FSHHM’nin … ve 22 D.İş sayılı dosyaları ile davalı yanların işyerlerinde ve internet siteleri üzerinde delil tespiti yaptırıldığını ve yapılan tespit ile davalıların “…” markasını, ticaret unvanının kullanım kapsamı dışında, bu kapsamı aşar şekilde marka olarak tabela, fatura ve matbuatlarında kullanıldığının ve internet üzerinde yapılan incelemede de, davalıların pek çok sitede markayı haksız ve izinsiz kullandıkları ve bu marka ile reklam, tanıtım ve satış yaptıkları hususunun tespit edildiğini, ayrıca davalıların tescilli bir … markası bulunmamasına rağmen, … ibaresinin yanında “®” işareti koymak suretiyle kullandıklarını ve bu durumun müvekkili haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini iddia ederek, tecavüz ve haksız rekabetin tespitini, durdurulmasını, yasaklanmasını, kaldırılmasını, tecavüz teşkil eden her türlü reklam ve tanıtım faaliyetlerinin durdurulmasını, … ibaresinin davalı …Dış Tic.Ltd.Şti unvanından terkinini, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 10.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 20.000,00 TL tazminatın, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin işlendiği tarihten itibaren Merkez Bankası’nın kısa vadeli kredilere uyguladığı reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini ve hükmün ilanı ile değişik iş dosyalarında yapılan yargılama giderlerinin de davalılardan tahsilini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
SAVUNMA; Davalılar vekili cevap dilekçesi ile, müvekkillerinin ortaklarının aynı olması dışında aralarında bir bağ bulunmadığını, bu nedenle müvekkili …Tic.Ltd.Şti’nin işbu davada pasif husumet yokluğundan reddi gerektiğini, zira gerek tescilli, gerek tescilsiz, gerekse haklı veya haksız … markasının hiçbir şekilde müvekkili … Şirketi tarafından kullanılmadığını, müvekkilinin … ibaresini tek başına markasal olarak kullanmadığını, davacı markası ile müvekkili firma unvanının iştigal ettiği mal ve hizmet sınıflarının ayrı olduğunu, müvekkilinin ticari unvan olarak … Tic.Ltd.Şti’ni herhangi bir ambalaj veya ürün üzerinde direkt olarak kullanmadığını, … ibaresinin sırf davacı tarafından tescil edilmesinden dolayı ayrı bir sınıfta kullanılmasının engellenemeyeceğini, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet durumunun mevcut olmadığını, bu nedenle davalının iddia ettiği tazminat ve yoksun kalınan karına ilişkin taleplerinin hukuki dayanağının bulunmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE
Dava konusu uyuşmazlık, davacının tescilli … ibareli markasını davalıların ürünlerinde ve basılı evraklarında aynen kullanılmak suretiyle markaya tecavüzde ve haksız rekabette bulunduğunun tespiti ile men ve ref’i, oluşan maddi durumun giderilmesi ve ayrıca davalılardan … Şirketinin unvanındaki … ibaresinin sicilden terkini, 556 Sayılı KHK’nın 66/b maddesi gereğince şimdilik 10.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın tahsili ve verilecek kararın ilanı taleplidir.
Türk Patent ve marka kurumundan marka tescil belgesi celp edilmiştir.
Davacı adına … esas unsurlu markaların 2006 yılından beri tescilli olduğu, seri marka olarak tesciline devam edildiği ve 35,11,06, ve 20.sınıflar için davacı adına tescillerinin bulunduğu, markaların bir başkasına devir yada lisans verilmediği anlaşılmıştır.
Davalıların ise adına tescilli … ibareli markalarının bulunmadığı, yapılan başvuruların red ile sonuçlandığı anlaşılmıştır.
HMK 266. madde gereğince bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.Bilirkişilerce raporlarda belirlenen sessiz kalma yoluyla hak kaybı değerlendirmesi hukuki nitelikte bulunduğundan mahkememizce değerlendirilmiştir. Her iki raporda da marka hakkını ihlal eyleminin gerçekleştiği hususu sabit kabul edilmiştir.
Davacı maddi tazminat istemini KHK 66/b kapsamında talep ettiğinden bilirkişilerden bu yönde raporlar alınmış ve maddi tazminat istemlerinin aydınlatılması sağlanmıştır.
Mali bilirkişi … 18.9.2015 tarihli raporunda; … 2, Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin … D.İş ve … D.Iş sayılı dosyası, İle davalı tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan sınırlı incelemede edinilen bilgiler ile;Davalı firmaların ticari defter kayıtlarında, ürün satışlarını Yurtiçi Satışlar, Yurtdışı Satışlar olmak üzere İki ayrı genel başlıklı hesaplarda takip etmiş oldukları, ürün bazında satış takibi yapmadıkları,Davalılara aît ticari defter ve belgeler üzerinden dava konusu “…” markalı ürünlerin, satışlar içerisindeki meblağının tespitinin yapılamadığı,muhtemel gelir tespiti yapılamadığını bildirmiştir.
Bilirkişiler … , …, … ise 23.6.2016 tarihli raporlarında; Davalı… firmasının; tescilli olmadığı halde 2007-2011 yılları arasında … ve … İbareli markaları davacı markasının markası kapsamında yer alan emtialar İle İlintili ve bir birini tamamlayan emtialarda iltibas oluşturacak şekilde kullandığını, Davalı … firmasının unvanının tescilinden 5 yılı aşkın süre sonra yasanın ön gördüğü hak düşümü süresinden sonra huzurdaki davanın açıldığını, davalının unvanının sicilden terkini talebi yönündeni marka ile davalının unvanı arasında iltibas olduğu ve davalı lehine haksız kazançlar olduğunu ispat eder bir deli sunulmaması ve unvan altında yapılan faaliyet alanlannın büyük çoğunluğunun marka kapsamı dışında kalması nedeni ile teknik açıdan yetinde olmadığını, Davalı … isimli firmanın ise tespit şırasında alınan 09.04.2014 tarihli faturasındaki … ibaresinin kullanımının markasal olması ve kullanım kapsamının İse satış hizmetleri emtiasındaki bir kullanımı gösteriyor olması nedeni ile davacının … kod numaralı markası kaplamında kaldığı; ancak bu markanın resmi marka bülteninde ilan tarihinin 12.04.2014 olduğu, davacının bu markadan başka 35/8. Sınıfta tescilinin olmadığı düşünüldüğünde tespit sırasında sunulan faturaya göre davalı …’ ün bu kullanımı ile ilgili marka tecavüzünün oluşmadığı diğer kullanımların İse ticaret unvanının bahşettiği tescilli hak kapsamında kaldığını, dosyada … firmasının haksız kullanımı ispat eden başka delil bulunmadığını, davacının sessiz kalmasının MK 2 maddeye göre mahkemece değerlendirilmesini, mahkeme aksi kananatte ise davalının satış yaptığı İspat edilen 2009-2010 takvim yılında “…/…” markalı ürünlerle ilgili yaptığı Toplam 570.237,95.TL olan satışa karşılık 36.331,74.TL kar elde etmiş olabileceğini,ara karar kapsamında dava tarihinden gerice dönük olarak gün hesabı ile 5 yıl hesaplaması yapılınca yani 07.07.2014 tarihinden geriye doğru 07.07.2009 tarihine kadar olan satışlar baz alınarak yapılan hesaplamada İse davalı …’in 07.07.2009-07.07.2014 tarihlerindeki karının 17.674,14 TL olabileceğini , ara karara göre davadan geriye doğru 5 yıllık süre takvim yılı esas alınarak hesaplandığında (01.01.2009-07.07.2014 tarihleri: arası) 36.311,74 TL kar ile ilgili davacının toplam 26.443,5.TL faiz talep edebileceğini, davadan geriye doğru 5 yıllık süre gün hesabı ile dava tarihi olan 07.07.2014 tarihinden geriye doğru hesaplandığında İse 17.674,14 TL için 10.804,05 TL reeskont faiz talep edebileceğini bildirdikleri anlaşılmıştır.
İkinci bilirkişi heyeti …, … ve … ‘in 29.5.2017 tarihli raporları kapsamına göre; 1 nolu davalı … tarafından faturalarda satılan emtiaların davacı şirket tescilli markası kapsamında olduğu, emtialar için … ibaresinin kullanıldığı, davacı markasının da aynı … ibaresi olduğu, davalı eyleminin markaya tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu,2 nolu davalı tarafından iş evrakları üzerinde gerçekleştirilen … ibaresi kullanımının markasal nitelikte olduğu, ayrıca kullanımın davacı şirket marka tescili kapsamında olduğu, davalı eyleminin markaya tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğu, markaya tecavüz ve haksız rekabet eylemleri için somut bir zararın varlığının gerekli olmadığı, davalı şirket ticaret unvanında yer alan … İbaresinin terkinin gerektiğini, Markaya tecavüz talepli dava zamanaşımının 2 ve 10 yıllık sürelere tabi olduğu, her tecavüz eyleminde sürenin tekrar başlayacağı, ticaret unvanı terkini açısından TTK ve KHK açısından bir zamanaşımı süresi öngörülmediği, söz konusu süreler açısından MK 2 . nin dikkate alınması gerektiği, davacı tarafından 2 nolu davalıya ait dosyaya sunulan son 2014 tarihli faturadaki kullanımdan sadece 3 ay sonra açılan markaya tecavüz ve haksız rekabet davaları açısından zamanaşımı sürelerinin geçmediği, kullanımın başladığına dair dosyada buluna 2011 tarihli fatura tarihinden itibaren de geçen 3 sene 6 aylık süre içerisinde davacı tarafın sessiz kalmak suretiyle hak kaybına uğradığının söylenemeyeceği ayrıca söz konusu kullanımın tescilli ticaret unvanının tescil edildiği şekilde dürüstçe kullanımı olarak düşünülemeyeceğinden tescilli hak savunmasının da yapılamayacağı, zira kullanımın ticaret unvanı kullanımı değil markasal kullanım olduğu, davalı ticaret unvanının tescilinden itibaren 5 sene 6 aylık sürenin geçtiği ancak dosyaya mübrez belgeler davalı tarafın kullanılan unvanın esaslı unsurunun davacı tarafa ait tescilli marka olduğunu bilindiği davalı tarafın iyiniyetinden bahsedilmeyeceği dosyaya mübrez belgeler arasmda davalı tarafından markaya büyük yatırım yapıldığına dair herhangi bir belgenin sunulmadığı, söz konusu süre içinde davacı tarafın sessiz kalmak suretiyle hak kaybına uğradığının söylenemeyeceği, davacının iş mahsulleri ve faaliyetleri ile karışıklığa yol açma İhtimalinin olduğu, ayrıca davalı tarafından tescilli olunmadığı halde işletme işareti üzerinde R işareti kullanılarak gerçek dışı izlenim yaratıldığı, söz konusu eylemlerin haksız rekabet oluşturduğu, KHK nin 66/b maddesi gereğince “marka hakkına tecavüz edenin markayı kullanmak yoluyla elde ettiği kazanca göre” tazminat talep edildiği, Mahkemece dava tarihinde geriye doğru 5 yıllık sürede elde edilen gelirler dikkate alınması halinde 07.7..2009-07.07.2014 tarihleri arasında yapılan satışlardan elde edilen 17,420,49 TL kar ( ana para) ve 7.665,33 TL faiz olmak üzere toplam 25.085,82 TL talep edilebilecek tutar olarak belirlendiğini, Mahkemece 2009 yılı satışlarının tamamı ve 2010 yılı satışları dikkate alınması halinde talep edilebilecek maddi tazminat tutan 37,164,97 TL kar ( ana para) ve 21.176,19 TL faiz olmak üzere toplam 58.341,16 TL bulunduğunu, Davacı tarafından 10.000,00 TL maddi tazminat talep edildiği, taleple bağlı kalınacağından 16.709,79 TL faiz dahil maddi tazminat talep edilebileceğini, Manevi tazminatın ise ise mahkemenin takdirinde olduğunu bildirmişlerdir.
Mali bilirkişi … 27.4.2018 tarihli ek raporunda; Davalı … Tİc. Ltd, Şti. ile ilgili dosyada mevcut faturalardan … ve …ey markasıyla 2008 yılında toplam 121.020,61 TL, 2009 yılında 319.704,12 TL ve 2010 yılında ise 263.352,61 TL satış yapıldığının tespit edildiğini, Davalı … Ltd. Şti. İle ilgili 2011,2012,2013, yıllan ve dava tarihi olan 07.07.2014 tarihine kadarki sürede düzenlenen faturaları incelenmesinde raporda faturalar dışında … ve …ey markalarıyla satış yapılmadığını, bu konuda 2011, 2012 2013 ve 2014 yıllarında örnek faturalar fotokopilerinin rapora eklendiğini, Davalı … Tic. Ltd. Şti. 2009-2014 yıllan satışlarının ortalama %69 yurt içine, %31 yurt dışına yapıldığı, davalı … Metal San, Ve Dış Tic. Ltd. Şti. nirv ise 2009-2014 yıllan satışlarının ortalama %35 yurt içine, %65 İse yurt dışına yapıldığını,Davalı … Tic. Ltd. Şti üretiminin bir kısmım … Metal San. Ve Dış Tic. Ltd. Şti. ne satmakta ve ihracatı bu firma üzerinde gerçekleştirmekte olduğunu, Yurtdışı satışlar nedeniyle kayıt dışı işlem yapılmasının, satış cirolarının düşük gösterilmesinin mümkün olmadığı, bu gibi firmaların (KDV)vergi iadesi almaları nedeniyle maliye bakanlığının yakın takibinde olduğunu, bu nedenle davacı vekilinin Hesaplama yapılırken sadece usulüne uygun tutulmayan ticari defterler ile vergi beyannameleri ve KDV beyannamelerinin dikkate alınmadığını şeklindeki itirazının yerinde olmadığını, KDV beyannameleri dönemsel olarak alınıp satılan ürünler için düzenlenen faturalarda ödenecek ve ödenen vergilerin takip edilmesi için Vergi Dairelerine verilen beyannameler olduğunu, Bu bilgiler sonunda yasal defterlere yansıtılmak zorunda olduğundan Gelir İdaresi Başkanlığı KDV beyannamelerini tek tek takip ederek vergi açısından kontrolünü yapmakta, sonuç olarak yapılan işlemler yasal defterlere yansıtılmakta olduğunu, ibraz edilmeyen 2009 ve 2010 yıllarına ait kanuni defterler ve faturalar, bu yıllarla ilgili düzenlenerek vergi dairesine verilen kurumlar vergisi beyannameleri davalılardan alındığından davalıların satış ve gelir durumlarının tespiti açısından bir noksanlık oluşturmadığını,2009 ve 2010 yılı kanuni defterlerin ve belgelerin önceki bilirkişiye ibraz edildiği, bilirkişilerce yapılan incelemede dava konusu markaların kullanımı ile ilgili raporda 2009 ve 2010 yıllarına ait raporda belirtilen faturalar dışında bir tespit de de bulunmadığını,davalıların cirosunun gerçeği yansıtmadığı iddiasının ise taraflarında tespit edilebilecek bir yönü bulunmadığını, Talep edilebilecek maddi tazminat tutan dava tarihinden geriye 5 yıllık süre esas alınması halinde (1.355,99+16.064,50=) 17,420,49 TL ana para ve (908,55 +6.756,78=) 7.665,33 TL faiz olmak üzere toplam 25.085,82 TL hesaplandığını, Haksız rekabet nedeniyle 12.037,10 TL asıl alacak, 5.133,13 TL faiz olmak üzer toplam 17.170,23 TL talep edilebilecek tutar hesaplandığını, Davacı …firması vekilince mahkemenin 03.03.2015 tarihli duruşmasında; 556 sayılı KHK nin 66/b maddesi gereğince “marka hakkına tecavüz edenin markayı kullanmak yoluyla elde ettiği kazanca göre” şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminat talep etmiş olduklarından taleple bağlı kalınacağından faiz dahil maddi tazminat talepleri ve manevi tazminatın mahkemenin takdirde bulunduğunu bildirmiştir.
Marka hukukunda öncelik ilkesi gereğince, markayı önce tescil ettiren veya tescil için başvuran kişinin marka üzerindeki hakkı korunur.Marka hukukunda kötü niyetin anlamı, marka yara ticarit unvanı başvurusunda bulunan kimsenin tescilini talep ettiği işaretin yurt içinde veya dışında başkasına ait veya kullandığı işaret olduğunu bilmesi veya bilebilecek durumda olmasıdır (Tekinalp Ü, Fikri Mülkiyet Hukuku, 2012, 427-428).
Davalının ticaret unvanında davacının tescilli markası esas unsur olarak yer almaktadır. Dolayısıyla davalı tescil için başvuru anında kötüniyetli olduğundan sessiz kalma savunmasından faydalanamaz.
Ticaret unvanının terkini yasada belirli bir süreye bağlanmamıştır. Ancak bazı hallerde dava açmanın bir süreye bağlanmaması hukuka aykırı sonuçlar doğurabilir. Bu durum, önceki bir hakkın sahibinin, başka bir kişi tarafından markasının/ticaret unvanının veya benzerinin kullanılmasına veya tescil edilmesine karşı çıkmaması halinde karşımıza çıkar. Burada, önceki hak sahibinin dürüstlük kuralı gereğince göstermesi gereken bir davranış biçimi vardır, bu da dava hakkını makul süre içinde kullanmaktır. Önceki hak sahibinin dava hakkını kullanılması gerekirken sessiz kalması sonucu, iyi niyetli şekilde markayı daha sonra tescil ettiren kişiye karşı MK m.2 uyarınca davası açma hakkını kaybetmesi “sessiz kalma yoluyla hak kaybı” dır. Sessiz kalma yoluyla hak kaybı 556 sayılı KHK’da ve TTK da açıkça düzenlenmemiştir. Ancak … Marka Konusunda Kanunların Yeknesaklaştırılmasını öngören Yönergesi ve Topluluk Markası Tüzüğü bunu düzenlemiştir. Yönerge m. 9/1 ve Tüzük m. 53/1 ‘e göre, önceki hak sahibinin dava açma hakkını bilmesine rağmen beş yıl süre ile markasının veya benzerinin kullanılmasına karşı çıkmamışsa artık markanın hükümsüzlüğünü talep edemez. Yargıtay da bu konuda aynı görüştedir. Yargıtay HGK, 19.02.1969 tarihli, 1966/130 sayılı kararında “hukuka aykırı davranışın önlenmesine veya hukuka aykırı durumuna son verilmesine ilişkin talebin kullanılmasını çok geciktiren kimsenin MK m.2’de anlamını bulan dürüstlüğe aykırı davranıp davranmadığı ayrı bir sorundur. Aradan çok uzun süre geçtikten sonra, açmış olduğu dava, hakkın sınırları dışına çıkarak yaratılan mal varlığı değerinin yok olması veya sökülüp bozulması sonucuna yol açtığı için hakkaniyete aykırı görülebilirse bu takdirde el atanın gayretiyle elde ettiği bu durumdan istifadeye kalkışmak isteyen hak sahibinin bu hakkı MK m. 2 ‘ ye göre himaye edilmez”.Yargıtay 11. HD, 02.03.2000 tarihli, 2000/8169 E., 2000/1726 K. sayılı kararında, “dava açılmasının MK m. 2 ‘ye aykırı olup olmadığının açıklığa kavuşturulmasına bağlı olduğu, davacının davalı tarafın ticaret unvanından haberdar olduğu halde uzun süre sessiz kalınmasının zımnen icazet anlamında olduğuna” karar vermiştir. Hukukumuzda sessiz kalma nedeniyle hak kaybı müessesesi hakkaniyet ilkesine dayandırılmakta olup, kaynağını MK m. 2’deki dürüstlük kuralında bulur. Yine burada basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğü hatırlanmalıdır. Fikri mülkiyet hukukumuzda bu konu düzenlenmemiştir. Ancak Yargıtay kararlarıyla sessiz kalma nedeniyle hak kaybı benimsenmiştir.Yargıtay’a göre, özellikle başkasının hakkına iyi niyetle el atan kimsenin, büyük harcamalar yaparak yatırım yapmış olabileceği, bu durumda uzun süre sessiz kalmış kişinin bundan istifadeye kalkışmasının MK m. 2’ye aykırı olacağı üzerinde durulmaktadır. Yargıtay’a göre, uzun süre sessiz kalma zımnen icazet anlamına gelir. Aradan uzun süre geçtikten sonra açılacak dava, hakkın kötüye kullanılması teşkil edebilir. Ancak hak sahibinin gecikmede haklı bir nedeni bulunuyorsa hak kaybından söz edilemez. Bu halde hakka tecavüz eden kimse gecikmenin haklı bir nedeninin bulunmadığını ve gecikme nedeniyle kendisinin önemli derecede zarar göreceğini ispat etmesi gerekir. Diğer yandan ilkeye dayanan tecavüz edenin Bu saöunmasının dinlenmesi için iyi niyetli olması gerekmektedir. Zira ilkenin temeli dürüstlük kuralına dayanmaktadır. Somut olayda ise davalının ticaret unvanına önemli yatırım yaptığı ispat edilemediği gibi, tescil anında davacının markasından haberdar olmadığını ileri sürmesi de davalının tacir olmasından hareket ile MK 2. maddesine uygun değildir. Dolayısıyla davacının dava açma ve terkin talep etme hakkının bulunduğu anlaşılmış ve davanın esası incelenmiştir.
Son düzenlenen bilirkişi heyet raporu marka hukuku ilkelerine göre düzenlendiğinden hükme esas alınmıştır.
1 nolu davalı … tarafından faturalarda satılan emtiaların davacı şirket tescilli markası kapsamında olduğu, emtialar için davacı adına tescilli … ibaresinin kullanıldığı, eyleminin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği yine 2 nolu davalı tarafından iş evrakları üzerinde gerçekleştirilen … ibaresi kullanımının markasal nitelikte olduğu, ayrıca kullanımın davacı şirketin marka tescili kapsamında olduğu, bu davalı yönünden de davalı eyleminin markaya tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğu anlaşıldığından Davalıların davacıya ait tescilli marka hakkına tecavüzün ve haksız rekebetin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, tecavüz teşkil eden her türlü tanıtım, faaliyetlerinin durdurulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
Davacı unvan terkini de talep etmiştir. Davalı … Metal San ve Dış Tic ltd şti’nin ticaret unvanından … ibaresinin terkinine karar verilmesinin şartlarının oluştuğu anlaşılmıştır. Davacı tarafından 2 nolu davalıya ait dosyaya sunulan son 2014 tarihli faturadaki kullanımdan sadece 3 ay sonra açılan markaya tecavüz ve haksız rekabet davaları açısından zamanaşımı sürelerinin geçmediği, kullanımın başladığına dair dosyada bulunan 2011 tarihli fatura tarihinden itibaren de geçen 3 sene 6 aylık süre içerisinde davacı tarafın sessiz kalmak suretiyle hak kaybına uğradığının söylenemeyeceği, ayrıca sunulu faturalar ve davalı kullanımı incelendiğinde bu kullanımın tescilli ticaret unvanının tescil edildiği şekilde dürüstçe kullanımı olarak düşünülemeyeceği ve tescilli hak savunmasının da yapılamayacağı, zira kullanımın ticaret unvanı kullanımı değil markasal kullanım olduğu, davalı ticaret unvanının tescilinden itibaren 5 sene 6 aylık sürenin geçtiği ancak dosyaya mübrez belgeler davalı tarafın kullanılan unvanın esaslı unsurunun davacı tarafa ait tescilli marka olduğunu bilindiği, basiretli tacir ilkesinden hareket ile davalı tarafın iyiniyetinden bahsedilmeyeceği,davalı tarafından markaya büyük yatırım yapıldığına dair herhangi bir delil de sunulmadığı, davalı eylemlerinin TTK 54-55 uyarınca davacının iş mahsulleri ve faaliyetleri ile karışıklığa yol açma İhtimalinin olduğu, ayrıca davalı tarafından tescilli olunmadığı halde işletme işareti üzerinde R işareti kullanılarak gerçek dışı izlenim yaratıldığı, söz konusu eylemlerin haksız rekabet oluşturduğu, KHK nin 66/b maddesi gereğince “marka hakkına tecavüz edenin markayı kullanmak yoluyla elde ettiği kazanca göre” tazminat talep edildiği. Bu kapsamda markanın tescilli olduğu emtia sınıfı, davalıların bu ibare ile satış ve kar oranları dikkate alındığında; Marka hakkını ihlal nedeniyle 556 sayılı KHK 66/b kapsamında ana para 17.420.49 TL ve faiz 7.665.33 TL faiz olmak üzere toplamda davacının 25.085.82 TL talep etme hakkı olduğu ancak dava dilekçesindeki bildirdiği taleple bağlı kalınarak 10.000 TL maddi tazminatın, 22.4.2014 tarihinden itibaren Merkez bankasının kısa vadeli kredilere uyguladığı reeskont faiz ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verilmiştir.
Davacı manevi tazminatda talep etmiştir. Manevi tazminat yönünden marka hakkına yapılan tecavüzün niteliği, ,davacının manevi ticari varlığında meydana gelen kayıp durumu, manevi tazminatın amaç ve içeriğine, hak, nesafet ve adalet ilkesine takdiren 10.000 TL manevi tazminatın, 22.4.2014 tarihinden itibaren Merkez bankasının kısa vadeli kredilere uyguladığı reeskont faiz ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,hükmün ilanında davacının hukuki yararı mevcut olduğundan ilan talebi haklı görülerek karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalılardan tahsiline, karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturmak gerekmiştir.
HÜKÜM;Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre,
1–Davalıların davacıya ait tescilli marka hakkına tecavüzün ve haksiz rekebetin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, tecavüz teşkil eden her türlü tanıtım ve materyal vb. Faaliyetlerinin önlenilmesine,
– Davalı … Metal San ve Dış Tic ltd şti’nin ticaret unvanından … ibaresinin terkinine, karar kesineşitğinde karar örneğinin ticaret sicile gönderilmesine,
-Marka hakkını ihlal nedeniyle 556 sayılı KHK 66/b kapsamında ana para 17.420.49 TL ve faiz 7.665.33 TL faiz olmak üzere toplamda davacının 25.085.82 TL talep etme hakkı olduğu ancak dava dilekçesindeki bildirdiği taleple bağlı kalınarak 10.000 TL maddi tazminatın, 22.4.2014 tarihinden itibaren Merkez bankasının kısa vadeli kredilere uyguladığı reeskont faiz ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına,
-10.000 TL manevi tazminatın, 22.4.2014 tarihinden itibaren Merkez bankasının kısa vadeli kredilere uyguladığı reeskont faiz ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
-Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalılardan tahsiline,
2-1.366,00 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 1.024,45 TL harcın davalılardan tahsiline,
3-Kabul edilen maddi tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 1.200,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Kabul edilen manevi tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 3.931,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Kabul edilen marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 3.931,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafın asıl davada yargılama giderlerinden olan 25,20 TL başvuru harcı 341,55 peşin harç 623 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 5.300 TL bilirkişi ücreti, … 2 FSHHM nin … D.iş dosyasında yapılan yargılama giderleri olan 25,20 TL başvuru harcı 41,50 peşin harç 182 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 500 TL bilirkişi ücreti ve … 2 FSHHM nin … D.iş dosyasında yapılan yargılama giderleri olan 25,20 TL başvuru harcı 41,50 peşin harç 182 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 1000 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 8.287,15-TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalıların yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
8-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair verilen karar davacı vekili ile davalılar vekilinin ve davalılar şirket yetkilsiininyüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İSTİNAF YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı, hazır olanlara duruşma zaptından örnek verildi.07/03/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır