Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/207 E. 2019/76 K. 19.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/207 Esas
KARAR NO : 2019/76

DAVA : Tazminat (Fikir Ve Sanat Eseri Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/08/2017
KARAR TARİHİ : 19/02/2019

Taraflar arasında tazminat istemiyle açılan dava dosyası 3 nolu Fikri ve sınai Haklar Hukuk mahkemesinin 2014/34 esas numarasına tevzii edilmiş bu mahkemece yargılama devam ederken HSK’nun 02/08/2017 tarihli ve 1071 sayılı kararı uyarınca İstanbul 3 ve 4. FSH Hukuk Mahkemelerinin 08/08/2017 tarihi itibarıyla faaliyetlerinin durdurulmasına, 3. FSH Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan dava, iş ve arşiv dosyalarının 1. FSH Hukuk Mahkemesine devrine karar verilmiş ve dava dosyası uyap tevzii bürosunca mahkememizin 2017/207 esas numarasına kayıtlanarak yargılamaya mahkememizde devam edilmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA; Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 1991’de “..” ve 1999’de “..” adıyla çıkartılan yapımlardaki çoğu müzik eserinin sahibi olduğunu, bu yapımlarda yer alan “…” ve “…” gibi müvekkilinin birçok eseri tanınmış ve çeşitli sanatçılar tarafından seslendirildiğini, taraflar arasında çeşitli sözleşmeler imzalandığını ve davalı … şirketinin 21/03/2005 tarihli asıl sözleşme uyarınca, önceki sözleşmeleri de içeren şekilde davacının tamamlanmış, yapımlarda yayınlanmış, bilinen 29 adet eseri ile 36 adet hiç yayımlanmamış yeni eseri olmak üzere toplam 65 adet müzik eserinin mali haklarını devraldığını, bunlar dışında taraflar arasında 21/03/2005 tarihli sözleşme uyarınca yapılmış 32 adet yeni esere ilişkin bir ek sözleşme daha yapıldığını, müvekkilinin kaybetmiş olduğu bu ek sözleşmedeki eserlerin, davalının 23/02/2010 tarihli e-posta ekinde müvekkiline göndermiş olduğu eserler listesinin kaydının bulunduğunu, ancak davalının müvekkilinin eserlerinin edisyon faaliyetlerini gerektiği gibi yapmadığı için, gönderilen 20/03/2009 tarihli noter bildiriminin 24/03/2009 tarihinde davalıya tebliğ edildiğini ve ihtarname ile, FSEK’in 28. maddesi uyarınca cayma hakkı kullanıldığı, yapılan tüm sözleşmelerin feshedildiği ve hiç yayımlanmamış yeni eserlerin müzik kayıtlarının teslim edilmesi, aksi takdirde şimdilik 30.000,00 TL masrafın, temerrüt tarihinden itibaren faiziyle birlikte ödenmesinin istenildiğini, davalının açmış olduğu caymaya itiraz davasının reddedildiğini, davalının 24/03/2009 tarihinden sonra müvekkilinin eserlerinden aldığı pay oranlarına ilişkin hakkın ortadan kalktığını ve müvekkilinin bu miktarı geri isteme hakkının doğduğunu iddia ederek, taraflar arasında imzalanan asıl sözleşmeler ile bunlara yapılmış ek sözleşmelerin feshini, şimdilik 20.000,00 TL manevi ve 10.000,00 TL maddi olmak üzere toplam 30.000,00 TL tazminatın, yargılamada bilirkişilerce tespit edilecek miktarın harcı tamamlattırılmak suretiyle 27/03/2009 temerrüt tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsilini, sözleşmelere konu eserlere ilişkin cayma bildiriminin yapıldığı 24/03/2009 tarihinden dava tarihine kadar davalının sözleşmelere konu eserlerden almış olduğu miktarın meslek birliğinden tespitiyle, harcı tamamlattırılmak suretiyle bildirimin ulaşmış olduğu tarihten itibaren avans faizi ile birlikte geri ödenmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
Davacı vekili 8.10.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile; Maddi tazminat istemlerine 10.000,00 TL miktardan 15.000,00 TL miktarına ve Cayma bildiriminden sonra davalıya ödenmiş olan ve davacıya iadesi istediği temsili dağıtım bedelinin de 2.000,00 TL miktardan 2.915,00 TL miktarına yükselttiklerini beyan etmiştir.
SAVUNMA; Davalı vekili beyan dilekçesinde; davacının 20/03/2009 tarihinde söz konusu sözleşmelerin tamamından FSEK 58 maddesi uyarınca caymış bulunduğunu ve halihazırda sona ermiş bulunan sözleşmelerin feshedilmesinin ve manevi tazminatın kısmi olarak veya belirsiz alacak şeklinde talep edilmesinin mümkün olamayacağını, sözleşmelerde müvekkilinin davacı yanın eserlerini kamuya sunma, eser sahibi olarak tanıtma veya müzikal kariyerinin geliştirilmesi şeklinde herhangi bir taahhüdünün bulunmadığını, taraflar arasındaki sözleşmenin müvekkilinin sözleşmeye aykırılığı ve kusuru ile fesih olunmadığını, davacının sözleşmeye aykırılık iddialarının yerinde olmadığını, eserlerin meslek birliğine kaydettirilmemesi nedeniyle de davacının herhangi bir zarara uğramasının mümkün olmadığını ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istediği anlaşılmıştır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE
Dava konusu uyuşmazlık; taraflar arasında düzenlenen 12/09/2002 – 17/09/2004 – 21/03/2005 tarihli Edisyon Sözleşmeleri ile bu sözleşmelere ek olarak düzenlenen 12/09/2002 tarihli “EK-1 – EK-2”, 19/07/2004 tarihli ve 21/03/2005 tarihli EK (2 sözleşme) Sözleşmelerin ve 16/05/2006 tarihli EK Sözleşmelerin feshedildiği iddiasıyla cayma hakkının kullanılması nedeniyle sözleşmelerin feshinin tespitine ve sözleşmenin feshi sebebiyle gördüğü zarara karşılık şimdilik 10.000 TL maddi ve 20.000 TL manevi tazminat ile meslek birliğinin tahsil ettiği cayma hakkının kullanılmasından sonraki döneme ait telif bedeline karşılık 2.000 TL nin(Davacı vekili 8.10.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile; Maddi tazminat istemlerine 10.000,00 TL miktardan 15.000,00 TL miktarına ve Cayma bildiriminden sonra davalıya ödenmiş olan ve davacıya iadesi istediği temsili dağıtım bedelinin de 2.000,00 TL miktardan 2.915,00 TL miktarına yükselttiklerini beyan etmiştir. ) tahsili talepli olduğunun tespitine ilişkindir.
HMK 266. madde gereğince bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Düzenlenen son raporun denetim ve hüküm kurmaya elverişli bulunması nedeniyle son rapor mahkememizce kabul edilmiş ve hükme dayanak yapılmıştır.
Bilirkişiler Doç. Dr. …, …, … ve … 18.12.2015 tarihli raporlarında; Davacı’nın, Davalı’nın tahsilatlardan aldığı payı talep edemeyeceği zira işlemlere icazet verdiği, Davalı’nın kusuru nedeniyle uygun illiyet içerisinde bulunan zarar kalemlerini ise talep edebileceği, zararın hesaplanması tam olarak mümkün olmaz ise TBK. m. 50/2 kapsamında Mahkeme’nin hakkaniyete uygun bir miktar tazminatın ödenmesine karar verebileceği, davacının gerek …’a bildirimi yapılmayan eserler dolayısıyla ve gerekse teslim edildiği ispatlanamayan demo kayıtlarının iddia edildiği üzerinde kaybedilmesi nedeniyle zarara uğramadığı, ayrıca edisyon şirketlerinin eser sahiplerinin eserlerinin kaydı veya yapım haline getirilmesi gibi bir yükümlülükleri olmadığından bu bakımdan da bir zararın doğmadığını, davacının eserlerinin gereği gibi değerlendirilmemesi nedeniyle bir zararın doğup doğmadığının tespiti için, dava konusu eserlerin, davalı … şirketi ile sözleşme yapmadan önce benzer süre dönemdeki gelirin kıyaslanmasının gerektiği ancak dosyada bu kıyaslamayı yapacak bir veri olmadığını, Davalı şirketin cayma hakkının kullanıldığı tarihten sonra eserlerle ilgili olarak davacıya ödemeler yaptığının sunulu banka dekontları ve hesap hareketleri incelendiğinde tespit edildiği, yapılan bu ödemelerin eserlerin kullanımından kaynaklı ödemeler olması nedeniyle davacının bu kullanımlara muvafakatinin olduğu/ bilgisi dâhilinde olduğunun düşünüldüğü, dolayısıyla bu kapsamda davalının eserlerle ilgili hizmet sunmaya devam etmesi ve davacının da zımnen de olsa buna izin verdiğinin düşünülmesi nedeniyle davalının 2009 sonrasına ilişkin edisyon payını hak ettiğinin düşünüldüğü, ancak Sayın Mahkemece aksi yönde karar verilmesi halinde davacıya iadesi gereken meblağın 2.915,04.-TL olduğunu bildirdikleri anlaşılmıştır.
Bilirkişiler …, … ve … 5.9.2016 tarihli raporlarında; davacı-eser sahibinin ve davalı … firmasının sektörel durum ve özelliklerinden hareketle davacı-eser sahibinin, sektörel emsal/rayiç bedeller gözönünde bulundurulmak suretiyle, mali açıdan kaybının 15.000.00 (Onbeşbin) TL olarak değerlendirilebileceği, hiç kuşkusuz belirtilen bu rakamın değerlendirilmesinde nihai takdirin Mahkemede olduğu, TBK md. 50 f.2 uyarınca da ” Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkimin, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarım hakkaniyete uygun olarak belirleyeceğini, demo kayıtlarının davalıya teslim edildiğine ilişkin dosyada mevcut bir delil olmaması nedeniyle bu kalemlerin zarar kapsamında değerlendirilemeyeceği, kaldı ki bu kayıtların düzeyine ilişkin ne bir açıklama ne de bir ses kopyası bulunmadığından; bu 36 eserin demo kayıt masraflarının tespit edilebilmesinin bu açıdan mümkün olmadığını, … tahakkuku içerisindeki 2.915,04 TL tutarındaki editör payının davalı … firmasınca cayma ihbarından sonra hak edilmiş olup olmaması hususunda tahsil edilen edisyon payının caymadan sonraki tarihe ilişkin olması ve davacının bu paydan davalının tahsilat yapmasına İtirazda bulunmamasının, takdirinin Mahkemeye ait olmak üzere, bu duruma ilişkin kendi payını kabul ederek işleme rıza göstermiş olduğu yönünde bir değerlendirme yapılmasına imkan verebileceğini, bu tür bir yaklaşmın kabul edilmemesi durumunda, alınan bu bedelin iadesinin gerekeceğini bildirdikleri anlaşılmıştır.
Bilirkişiler …, …, … 11.12.2017 tarihli raporlarında; Davacının, Davalı … şirketinin eserlerini gereği gibi değerlendirmemesi nedeniyle uğradığı zarar bakımından ve yeni eserlere ait demo kayıtlarıyla ilgili zarar bakımından Davacının cayma ihbarından sonraki dönem için Davalı …dan yapılan tahsilatlardan editör payı alma hakkının olup almadığı yönünde kök rapordaki tespitlerin aynen geçirli olduğunu bildirmişlerdir.
Hükme dayanak yapılan son bilirkişi raporunda bilirkişiler …, …, … 24.9.2018 tarihli raporlarında; Davacının taraflar arasındaki sözleşmelerin feshine talep verilmesi şeklindeki talebinin; … 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin …, … sayılı kesinleşmiş kararı ile davacının sözleşmelerden cayması geçerli olarak gerçekleştiğinden ortada davanın açıldığı tarih itibariyle devam eden bir sözleşme olmadığından yerinde olmadığını, caymanın davalının kusuru ile gerçekleşmesi dikkate alındığında manevi tazminatın Mahkemeye ait olacağını, … ile ilgili maddi tazminat talebine ilişkin talebinin zarar kalemi kapsamında değerlendirilmeyeceğini, …’a bildirilmeyen eserler nedeniyle maddi zarar talebinin yerinde olmadığını, sözleşmeden beklediği yaran sağlayıcı faaliyetleri gereği gibi yerine getirmediği anlaşılmakla davacının sözleşme sözleşmeden kaynaklı muhtemel kazanç kaybı ve maddi tazmina taleplerinin yerinde olduğu ancak bu kayba ve zarar kalemlerine ilişkin maddi tazminat hesabının dosyada mübrez bilgi ve belgeler çerçevesinde hesabının yeterli olmadığını, meslek birlikleri tahakkuk detayları üzerinden dönemsel ya da oransal kıyaslamanın da uygun olamayacağı, dosyadaki bilgi ve belgelerle yapılacak hesaplamanın net olarak ortaya konulmayacağı, bununla birlikte sektörel değerlendirme çerçevesinde davacının tanınan bir sanatçı olması, eserlerinin halk kitlelerinde bilinen ve hit olmuş şarkıların eser sahibi olması  davalının sözleşme ve edisyon firması olarak yapması gerekenleri eksik yapması dikkate alındığında somut dosya durumu dikkate alındığında maddi zarar kaybının 15.000 TL olabileceği bu bedelin TBK 51 ve 52 maddeleri çerçevesinde takdirinin Mahkemeye ait olacağını, eserlerden aldığı bedellin iadesi talebinin; bu işlemlere itiraz etmemesi nedeniyle davalının bu teliflerden edisyon payını hak ettiğini, ancak aksi düşünüldüğünde davacıya iadesi gereken tutarın edisyon payı olarak tahsil edilen 2.915,04.-TL olabileceğini bildirdikleri anlaşılmıştır.
Dosyada alınan raporlar, taraf iddia ve savunmaları, edisyon sözleşmesi, kesinleşen 4.FSSHM’nin 2009/50, 2012/97 sayılı dosyası, taraflar arasında dava dilekçesinde belirtilmiş olan (12.09.2002, 19.07.2004 ve 21.03.2005 tarihli) asıl edisyon sözleşmeleri ve bu sözleşmeler uyarınca ek sözleşmeler dikkate alındığında,, Davalının bu sözleşmelerle belirlenen müzik eserinin mali haklarını devraldığı, davalıya gönderilen ve 24.03.2009 günü ulaşan noter bildirimiyle; cayma hakkının kullanıldığı ve sözleşmeler feshedildiği bildirilerek olumsuz zarar istendiği,Davalının caymaya itiraz davası açtığı ve … 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 19.04.2012 tarih 2009/50 E. 2012/97 K. ve 19.04.2012 tarihli kesinleşen kararıyla; caymaya itiraz davasının ret edildiği anlaşılmıştır.
… 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2009/50, 2012/97 sayılı kesinleşmiş ilamına esas dosya celp kararı ile davacının 20.03.2009 tarihinde yaptığı caymanın geçerli olduğuna karar verilip davalının caymaya itiraz davasının reddedildiği, Davacının cayma beyanının davalıya tebliğ edildiği tarihin 24.3.2009 tarihi olup bu tarih ile birlikte cayma tamamlanmış olup bu tarih itibariyle edisyon sözleşmeleri ile devredilen hakların davacıya geri dönmüş olacağı tartışmasızdır.
Cayma hakkı somut olayın özelliklerine göre ya fesih ya da sözleşmeden dönme olarak ortaya çıkar, sürekli borç ilişkisi yaratan davaya konu edisyon sözleşmelerinin ifasına başlanmış olması nedeniyle de somut olay açısından sözleşmeden cayma ileriye etkili olarak hüküm ve sonuç doğuracaktır.
… 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2009/50, 2012/97 sayılı kesinleşmiş kararında “davacı tarafından mali hakları kullanma yetkilerinin yer aldığı eserleri  gereği gibi kullanılmadığı, 2004-2005-2006 tarihli sözleşme ve ek sözleşmelerde yer alan eserlerden yeterince yararlanamadığı, … adlı müzik eserinin … adlı filmde kullanılması dışında hiçbir ciddi kullanımın olmadığı, taraflar arasında güvenin sarsıldığı, 4 yıl boyunca eserlerin …’a kaydının dahi yaptırılmadığı, albüm yapılmadığı, eserlerin müzik piyasasına sürülmediği, dolayısıyla 5846 sayılı FSEK’in 58. maddesi hükmü gereğince mehil verilse bile bunun faydasız kalacağından cayma koşullarının oluşmadığı” gerekçesiyle davalının kusurlu davranışına bağlanmış olduğundan davacının cayılan sözleşmelere dayalı tazminat taleplerinin incelenmesi gereklidir. … 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2009/50, 2012/97 sayılı kesinleşmiş kararı ile davacının sözleşmelerden cayması geçerli olarak gerçekleştiğinden ortada davanın açıldığı tarih itibariyle devam eden bir sözleşme olmadığından davacının sözleşmenin feshinin tespiti talebinin yerinde olmadığı, kesinleşen mahkeme ilamının teyidi niteliğinde bir talep olarak değerlendirilebileceği, bu durumda davacının Sözleşmelerin cayma ile ortadan kalkması nedeniyle manevi tazminat talep etmesinin şartlarının bulunduğu anlaşılmıştır. Zira kesinleşen … 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2009/50, 2012/97 sayılı kararında “davacı tarafından mali haklan kullanma yetkilerinin yer aldığı eserlerin gereği gibi kullanılmadığı, sözleşme ve ek sözleşmelerde yer alan eserlerden yeterince yararlanamadığı, … adlı müzik «erinin … adlı filmde kullanılması dışında hiçbir ciddi kullanımın olmadığı, taraflar arasında güvenin sarsıldığı, 4 yıl boyunca eserlerin …’ kaydının dahi yaptırılmadığı, albüm yapılmadığı, eserlerin müzik piyasasına sürülmediği dolayısıyla sözleşmeye aykırı davranışın manevi tazminat gerektirdiği anlaşılmış olup, 5000 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesi somut olaya uygun görülmüştür.
Davacı ayrıca sözleşmelerin geçerliliğine inanarak kaçırdığı sözleşme fırsatlarındaki menfi zararı, sözleşme tarihinden itibaren eserlerden elde edebilecek muhtemel kazanç kaybı, yapmış olduğu dava masraflarını da talep etmektedir.
Davacı taraf her ne kadar henüz yayınlanmamış eserlerinin demo kayıtlarının davalı şirkete teslim edildiğini iddia etse de, sözleşmelerde bu tür bir teslimin yapıldığına dair bir ibarenin, demo kayıtların fiziken teslimine ilişkin bir tutanağın dosyada mevcut olmaması, edisyon şirketlerinin, eser sahiplerinin henüz yayınlanmamış ve dolayısıyla kaydı bulunmayan eserlerinin kaydını yaptırmak gibi bir yükümlülüğünün bulunmaması sebebiyle davacının demo ile İlgili maddi tazminat talebine ilişkin talebinin zarar kalemi kapsamında değerlendirilmemiştir.
Davacı ayrıca sözleşmelerin geçerliliğine inanarak kaçırdığı sözleşme fırsatlarındaki menfi zararı, sözleşme tarihinden itibaren eserlerden elde edebilecek muhtemel kazancı,davalının edisyon sözleşmelerindeki yükümlülüklerinin yerine getirilmemesi nedeniyle maddi tazminat talep ettiğinden bu yönde dosyaya sunulan raporlardaki sektör bilirkişilerin görüşlerinden hareket ile; edisyon firmalarının genel sektörel yükümlülüğü; anlaşmalı olduğu eser sahiplerinin eserlerinin yurtiçi eser sahibi meslek birliklerine kaydettirilmesi, mevcut kayıtlarının güncellenmesi, kullanım bildirimlerinin (tespit ve satış yapılan) yapılmasından teliflerinin dağıtım raporlarında karşılaştırılması, gerekli dağıtım itirazlarının yapılması, meslek birliği ile ilgili tüm işleyiş ve sorumluluğun üstlenilmesi, yurt dışında yurt içinde olduğu gibi kaydettirilmesi ve takibinin yapılması, adapte, albüm, film, dizi vb. senkronizasyon alanları yaratılması, Mevcut eserlerin yurtiçi ve yurtdışında görsel (reklam, film, dizi vb) projelerde kullanılması için çalışmalar yapılması, izinsiz eser kullanımlarının tespiti ve lisanslı hale getirilmesi, Eser Sahibinin yeni eser üretimi işlemlerine katkı sağlanmasıdır.
… 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesini 2009/50, 2012/97 sayılı kesinleşmiş kararında “davacı tarafından mali haklan kullanma yetkilerinin yer aldığı eserlerin gereği gibi kullanılmadığı, 2004-2005-2006 torlbli sözleşme ve ek sözleşmelerde yer alan eserlerden yeterince yararlanamadığı, … adlı müzik eserinin … adlı filmde kullanılması dışında hiçbir ciddi kullanımın olmadığı, taraflar arasında güvenin sarsıldığı, 4 yıl boyunca eserlerin …’a kaydının dahi yaptırılmadığı, albüm yapılmadığı, eserlerin müzik piyasasına sürülmediği, dolayısıyla 5846 sayılı FSEK’in 58.maddesi hükmü gereğince mehil verilse bile bunun faydasız kalacağından cayma koşullarının oluşmadığı” gerekçesi dikkate alındığında davalının edisyon sözleşmeleri kapsamında davacının sözleşmeden beklediği yarar  sağlayıcı faaliyetleri gereği gibi yerine getirmediği anlaşılmakla davacının sözleşmeden kaynaklı muhtemel kazanç kaybı ve maddi tazminat taleplerinin yerinde olduğu, BK hükümlerine göre davacının tanınan bir sanatçı olması, eserlerinin halk kitlelerinde bilinen ve hit olmuş şarkıların eser sahibi olması, davalının sözleşme ve edisyon firması olarak yapması gerekenleri eksik yapması dikkate alındığında maddi zarar yönünden 15.000 TL somut olayda makul bir bedel olarak belirlenmiştir. Yine davacı yanca …’a müracaat edilerek 08.06.2012 tarihli dilekçeleriyle caymaya itiraz davasına ilişkin karar sunularak davalıya telif dağılımı yapılmamasının talep edildiği anlaşılmıştır. Dolayısıyla davacı yanca caymaya itiraz davasına ilişkin karar sunulmuş davalıya telif dağılımı yapılmaması talep edilmiş olduğundan; …. da 10.09.2012 günlü yazısıyla kesinleşmiş mahkeme kararı sunuluncaya dek davalının payına bloke konulduğunu bildirdiğinden davacının işleme rıza göstermiş olması düşünülemeyeceğinden 2915 TL telif bedeline de hak kazandığı anlaşıldığından hükme dayanak alınan son rapor kapsamı da dikkate alınara; Davanın açıldığı tarihinde kesinleşmiş bir yargı ilamı bulunduğundan davacının cayma hakkının kullanılması nedeniyle sözleşmenin feshinin tespiti talebinin REDDİNE, 5.000 TL manevi tazminatın 27.3.2009 tarihinden itibaren avans faziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,fazlaya ilişkin istemin reddine, BK hükümlerine göre ; 15.000 TL maddi tazminatın 27.3.2009 tarihinden itibaren avans faziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, 2915.TL telif bedelinin 27.3.2009 tarihinden itibaren avans faziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturmak gerekmiştir.
HÜKÜM;Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre,
1- Davanın açıldığı tarihinde kesinleşmiş bir yargı ilamı bulunduğundan davacının cayma hakkının kullanılması nedeniyle sözleşmenin feshinin tespiti talebinin REDDİNE,
2-5.000 TL manevi tazminatın 27.3.2009 tarihinden itibaren avans faziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-BK hükümlerine göre; 15.000 TL maddi tazminatın 27.3.2009 tarihinden itibaren avans faziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
4-2.915.TL telif bedelinin 27.3.2009 tarihinden itibaren avans faziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
5-1.565,32 TL ilam harcının peşin harçtan ve ıslah harcından mahsubu ile 951,95 TL eksik harcın davacıdan tahsiline,
6-Sözleşmenin feshinin tespiti talebinin reddi nedeniyle; Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 3.931 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Manevi tazminat talebinin kısmen reddi nedeniyle; Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 600 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Manevi tazminat talebinin kısmen kabulü nedeniyle; Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 600 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Maddi tazminat talebinin tam kabulü nedeniyle; Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 3.931 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Telif bedeline ilişkin talebin tam kabulü yönünden; Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 349,50 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
11-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinden olan 512,35 TL peşin harç, 101,02 TL ıslah harcı, 25,20 TL başvuru harcı, 5.500 TL bilirkişi ücreti ve 345 TL tebligat-müzekkere masrafı olmak üzere toplam 6.483,57 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
12-Davalı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinden olan 1.146,00 TL bilirkişi ücreti ve 60 TL tebligat masrafı olmak üzere toplam 1.206 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
13-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde taraflara iadesine,
Dair karar taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 HAFTA içerisinde İSTİNAF YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı. 19/02/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır