Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/192 E. 2021/264 K. 09.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/192 Esas
KARAR NO : 2021/264

DAVA : : Marka hakkına tecavüzün önlenmesi, tazminat
DAVA TARİHİ : 02/01/2013
KARAR TARİHİ : 09/06/2021

Taraflar arasında Marka hakkına tecavüzün önlenmesi, tazminat davası Kapatılan İstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2013/1 sırasına kayıtlanmış ve yargılama devam ederken HSK’nun 02/08/2017 tarihli ve 1071 sayılı kararı uyarınca İstanbul 3 ve 4. FSH Hukuk Mahkemelerinin 08/08/2017 tarihi itibarıyla faaliyetlerinin durdurulmasına, 3. FSH Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan dava, iş ve arşiv dosyalarının 1. FSH Hukuk Mahkemesine devrine karar verilmiş ,dava dosyası uyap tevzii bürosunca mahkememizin 2017/192 esas numarasına kayıtlanarak yargılamaya mahkememizde devam edilmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin … sayılı ve “…” ibareli markanın tescilli sahibi olduğunu, “…” ibaresinin müvekkilinin reklam ve tanıtım faaliyetleri ile piyasada tanınmış hale getirildiğini ve bu şekilde ürün ile özdeşleştirilmiş bir marka olduğunu, davalılardan …’nin, üretimini gerçekleştirdiği nar taneleri ve suyu ayrıştırma aparatı olarak adlandırılan plastik malzemeden üretilmiş ürün ambalajı üzerinde, müvekkiline ait “…” markasını ve aynı zamanda müvekkilinin üzerinde faydalı model hakkı sahibi olduğu … başvuru numaralı … isimli ürün üzerinde izinsiz ve kanuna aykırı olarak kullandığını ve söz konusu ürünü anlaşmalı olduğu … Mağazalarında piyasaya arz ettiğini, davalının tecavüz teşkil eden eylemlerinin, … 2. FSHHM’nin …D.İş sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporu ile de tespit edildiğini, davalı tarafından tecavüz teşkil eden fiillerini alenen gerçekleştirdiğini ve davalının dava konusu haksız ve hukuka aykırı faaliyetlerinin, haksız rekabet ve müvekkilinin marka haklarına tecavüz teşkil ettiğini iddia ederek, tecavüz ve haksız rekabet fiillerinin tespitini, önlenmesini ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet teşkil eden fiillerin men ve ref’ini toplam 21.000,00 TL maddi ve 25.000,00 TL manevi tazminatın, marka tescil tarihinden itibaren işlemiş ve işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini,… 2. FSHHM’nin … D.İş sayılı dosyasından verilen ihtiyati tedbirin devamını ve hükmün ilanını talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA; Davalılardan … A.Ş vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili ile diğer davalı arasında yapılan satım sözleşmesinin 7. maddesine göre, … firmasının tedarik ettiği ürünlerin üçüncü kişilerin fikri haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil etmemekle yükümlü olmakla birlikte, doğacak sorumluluğunun tamamını yüklenmeyi de kabul ve taahhüt ettiğini, yargıya intikal eden böle durumlarda, müvekkilinin gerekli hassasiyeti gösterdiğini ve gerekli tedbirleri karar kesinleşinceye kadar aldığını, tedbir amaçlı ve yargılama neticesine kadar müvekkilinin dava konusu ürünlerin satışını durdurduğunu, mağazalardan kaldırdığını ve ilgili broşür ve reklamları geri çektiğini, hal böyle iken davacının taraflarının cevabını beklemeden, müvekkilinin iyi niyetine rağmen, kazanç elde etmek amacıyla aleyhlerine işbu davayı açmasının kötü niyetli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı … Tic.Ltd.Şti vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin ürettiği narenciye sıkacağı ürününün ambalajında kullandığı “…” ibaresinin, davacının adına tescilli bir marka olduğundan kesinlikle haberdar olmadığını, bu hususta müvekkiline kesinlikte bir ihtarda bulunulmadığını ve markanın varlığından müvekkilinin haberdar edilmediğini, müvekkilinin bu hususta … 2. FSHHM’nin … D.İş sayılı dosyası ile yaptığı tespit ve tedbir müracaatı neticesinde işyerine bilirkişinin gelmesi ile vakıf olduğunu, müvekkilinin bu ibarenin piyasada kullanılan jenerik bir ifade olduğu düşüncesi ile kullandığını, müvekkilinin kötü niyetli olmadığını ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE;
Davada uyuşmazlık konusunun, davacının tescilli … sayılı … ibareli markasına davalıların tecavüz ve haksız rekabetlerinin tespiti ile men ve ref’,i oluşan maddi durumun giderilmesi, HMK 107/1 maddesi gereğince belirsiz alacak davası niteliğinde ve 556 Sayılı KHK’nın 66/b maddesi gereğince 15.000,00 TL maddi, uğranılan zarar sebebiyle 5.000,00 TL maddi, yoksun kalınan kazancın artırımı suretiyle 1.000,00 TL olmak üzere toplam 21.000,00 TL maddi tazminat ile 25.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ve verilecek kararın … ve … Gazetelerinden birinde ilanına ilişkindir.
Davanın açılmasını müteakip davacı ve davalının dava, cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, kapatılan 3.FSHHM’nin 18.6.2013 tarihli oturumunda dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, beyanlarında geçen deliller toplanmış, bekletici mesele yapılan dava dosyasının kesinleşmesi üzerine HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsamında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
Bilirkişiler …, …, … 20/01/2014 tarihli bilirkişi raporlarında; Davalılardan …’in davacının markasının ayırt edilemeyecek derecede benzerini aynı tür malda kullanarak davacı markasını taklit ettiği, Davacının … tescil numaralı markasının tanınmış marka olmadığı, Davalı …’in “…” ibaresinin jenerik bir ad olduğunu markayı kullanmasını tecavüz teşkil etmeyeceği yönündeki savunmasının isabetsiz olduğu, bu işaretin tescilli olduğu, hakkında hükümsüzlük davası bulunmadığı ve davacı marka sahibinin MarkKHK. m. 5/2 anlamında inhisarı kullanım yetkisinin de sınırlı olmadığı, Davalılardan …’nın satışa sunduğu ürünlerin taklit marka içerdiği, Söz konusu davalının ürünlerdeki markanın taklit olduğunu bilebilecek durumda olduğu ve söz konusu ürünleri satışa sunmak suretiyle ticaret alanına çıkardığı göz önüne alındığında MarkKHK. m. 61/1-c kapsamında davacının marka hakkına tecavüz ettiği ,…’nın diğer davalı … akdettiği satım sözleşmesinin GENEL HÜKÜMLER başlıklı 7. maddesinin 1. fıkrasında bulunan hükmün sözleşmenin tarafı olmayan davacı marka sahibine ileri sürülemeyeceği, Davalıların marka hakkını ihlal teşkil eden eylemlerinde kusurlu oldukları, manevi tazminat ile yoksun kalınan kazancın arttırılmasının miktarının taktirinin mahkemeye ait olduğu, maddi olarak yoksun kalman yıllık 35.464,32 TL toplam kazançtan talebe bağlı olarak 21.000,00TL maddi ve 25.000,00TL manevi toplamda 46.000,00 TL ödenmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varıldığı, Ayrıca bu reel hesaplanan taleple maddi yönden kazanç kaybı toplamı davacı tarafın yıllık reklam gideri kazanç kaybı ile beraber39.703.97 TL+35.464,32 TL=75.168,29 TL etmekte olduğu bu değerlerin rakamsal talepten düşük olup, Eğer Ödenecekse bunun ödenmesi gerekeceği görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Bilirkişiler …, …, … 07/12/2015 tarihli bilirkişi raporlarında; 556 sayılı KHK çerçevesince tescil edilmiş olan … tescil no.lu … markasının 21. sınıfta davacı adına tescil edilmiş olduğu, Davacı, … tescil no.lu markasının tanınmış olduğunu iddia etmiş ise de, davacı markasının tanınmış marka olduğunun ispat edilemediği, Tarafların narenciye (nar vb.) ayıklayan mutfak aletleri ürettikleri hususu dosya kapsamında ihtilafsız olduğu; davalıya ait ürün ambalajı üzerindeki … ibaresinin tescilsiz olarak kullanıldığı; davalının, marka üzerinde önceye dayalı gerçek hak sahipliği beyanı ve bunu ispat eder bir delilin olmadığı, Tarafların kullandığı … ibaresinin esas unsur olduğu; taraf markalarının esas unsurları aynı olmakla, markaların ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğundan marka hakkına tecavüz ve buna bağlı talep koşullarının mevcut olduğu, Somut olayda maddi ve manevi tazminat talebi açısından “kusur” şartının gerçekleşmiş olduğu; yoksun kalınan kazancın artırılması talebini değerlendirme ve manevi tazminat miktarını belirleme yetkisinin Mahkemeye ait olduğunu, davacının reklam giderleri ile kazanç kaybı toplamının, eldeki veriler doğrultusunda 39.203,97 TL + 23.642,88 TL = 62.846,85 TL olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Kapatılan İstanbul 3.FSHHM’nin 26.12.2013 tarihli celsesinin 1 nolu ara kararı gereğince … 1.FSHHM’nin… esas sayılı dosyası hükümsüzlük istemli dava açıldığından bekletici mesele yapılmıştır.
Bekletici mesele yapılan dava dosyası daha sonra … esas numarasına almış ve … esas-… karar ve 16.7.2019 tarihli ilam kapsamına göre … nolu … Şekil ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verildiği keza … nolu faydalı modelde hükümsüz kılındığından esas ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği ve hükmün 1.7.2020 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Tasarım ve marka hakkının ihlalinden söz edebilmek için her şeyden önce ortada geçerli bir tasarım ve marka hakkının bulunması gerekir. Mülga 551,554 ve 556 sayılı KHK’lar da yer alan düzenlemeler kapsamına göre Tasarım, marka yada patent hükümsüz kılındığı durumlarda, hükümsüzlük kararı geçmişe etkili olarak sonuç doğuracağından hakkın ihlalinden de söz edilemeyecektir. Bu nedenle dayanak belge başvurusu ile sağlanan koruma doğmamış sayılacaktır.
Huzurdaki davada davacı marka hakkına dayalı olarak … nolu marka hakkından kaynaklı olarak tazminat talep etmiş olup, … 1.FSHHM’nin …esas-… karar ve 16.7.2019 tarihli ilam kapsamına göre … nolu … Şekil ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verildiği anlaşılmıştır.
Yargıtay 11.HD’nin 4.5.2016 tarih ve 2015/8956 esas- 2016/5313 karar sayılı ilamında da işaret edildiği üzere; ..” Dava, davalı adına tescilli marka ve faydalı model belgesinin hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. Hükümsüzlüğü istenen davalı markası … sayılı “…+nar şekli”nden oluşmaktadır. Uyuşmazlık konusu marka, 21. sınıfta nar taneleri ve suyu ayrıştırma aparatı için tescil edilmiştir. Mahkemece, dava konusu markanın “…” ve “…” ibareleri birleştirilmesi suretiyle ayırt edici işaret haline geldiği ve aynı zamanda jenerik ad olmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiş ise de, 556 sayılı KHK’nin 7/1-c bendi uyarınca bu işaretin tasviri nitelikte ve tescil engeli olarak kabul edilebilmesi için doğrudan üzerinde kullanılacağı mal ve hizmeti tanımlayan işaret vasfında olması gerekir. Somut uyuşmazlıkta, davaya konu marka “…+…”nden oluşmaktadır. Her ne kadar, … ibaresi “…” ve “…” kelimelerinin birleştirilmesinden türetilmiş ise de, cins ve vasıf belirten türetme kelime markalarının birleştirildiği ibarelerden bağımsız bir işaret haline gelmesi ve ayırt edici niteliğinin de bulunması gerekir. Oysa, dava konusu markada yer alan “…” kelimesi, üzerinde kullanılacağı emtia bakımından amaç belirttiği gibi “…” kelimesi de yaygın kullanım itibariyle hızlı çalışma yöntemini tanımlamaktadır. Bu durumda … aparatı bakımından dava konusu ibarenin türetme kelime markası olsa dahi, üretim şeklini belirten ve bu haliyle 556 sayılı KHK’nin 7/1-c bendindeki cins, vasıf, amaç gibi doğrudan karakteristik özellik içeren tasviri işaretlerden olduğunun kabulü gerekir. O halde, mahkemece davalıya ait … sayılı “…” markasının 556 sayılı KHK’nin 7/1-c bendi ve 42. maddesi uyarınca hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiği ..” yönündeki gerekçesi gözetildiğinde huzurdaki dava yönünden de davanın reddi gerekmiştir.
Zira huzurdaki davada davacı … nolu dayanak markasına dayalı olarak tecavüz ve tazminat istemli olarak dava açmıştır. Oysa dava konusu markada yer alan “…” kelimesi, üzerinde kullanılacağı emtia bakımından amaç belirttiği gibi “matik” kelimesi de yaygın kullanım itibariyle hızlı çalışma yöntemini tanımlamaktadır. Bu durumda nar taneleri ve suyu ayrıştırma aparatı bakımından dava konusu ibarenin türetme kelime markası olsa dahi, üretim şeklini belirten ve bu haliyle 556 sayılı KHK’nin 7/1-c bendindeki cins, vasıf, amaç gibi doğrudan karakteristik özellik içeren tasviri işaretlerden olduğunun kabulü gerekir. … sayılı “…+…” markasının 556 sayılı KHK’nin 7/1-c bendi kapsamında hükümsüzlüğüne karar verildiği ve ilamın kesinleştiği gözetildiğinde davacının dayanak markası hükümsüz kılındığından ve hükümsüzlük kararı geçmişe etkili olarak sonuç doğuracağından davalıların bir ihlalinden de söz edilemeyecektir. Dolayısıyla dayanak belge tescili ile sağlanan koruma doğmamış sayılacağından davacının tescil aldığı ibarenin cins, vasıf, amaç gibi doğrudan karakteristik özellik içeren tasviri işaretlerden olduğu dolayısıyla genelin kullanımına açık olduğu, davacının tasarımının dahi kesinleşen ilam kapsamına göre hükümsüz kılındığı hususu gözetildiğinde davacının gerek markasının gerekse tasarımın hükümsüz kılındığı dolayısıyla davacı tasarımının sıradan olduğu, tescil ettirdiği markanın ise cins, vasıf, amaç gibi doğrudan karakteristik özellik içeren tasviri işaretlerden olduğu ve tescil ile elde ettiği hakkın hükümsüzlük kararı ile geçmişe etkili sonuç doğurması nedeniyle hiç doğmamış bir hak olarak kabul edilmesi gerektiğinden davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Bekletici mesele kararı öncesinde alınan raporlar hükme dayanak yapılmamıştır. Zira tecavüz istemli dava açılmışsa da hükümsüzlük davası başka bir mahkemede görülüp sonuçlandırıldığından mahkememizce bekletici mesele yapılmış, dolayısıyla huzurdaki dosyada hükümsüzlük şartları yönünden bir inceleme yapılmadığı anlaşıldığından ve Yargıtay 11.HD’nin 4.5.2016 tarih ve 2015/8956 esas- 2016/5313 karar sayılı ilamında daki gerekçenin içeriği, … 1.FSHHM’nin … esas-… karar ve 16.7.2019 tarihli ilamının kesin hüküm niteliğine haiz olması, hükümsüzlük kararının geçmişe etkisi gözetildiğinde somut olayda marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin unsurları oluşmadığından davacının tüm istemlerinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-59,30 TL ilam harcının peşin harçtan tahsili ile artan 726,30 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
3-Tecavüzün tespiti talebinin reddi yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 5.900 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Reddedilen maddi tazminat talebi yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 5.900 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Reddedilen manevi tazminat talebi yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 5.900 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Davacı tarafın yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı …’nin yapmış olduğu 908 yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
8-Davalı …Ş.’nin yapmış olduğu 908 yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
9-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair karar davalı … yüzüne karşı, davacı vekili ve davalı … vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.09/06/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır