Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/169 E. 2018/55 K. 27.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/169 Esas
KARAR NO : 2018/55

DAVA : FSEK-Tazminat
DAVA TARİHİ : 11/04/2011
KARAR TARİHİ : 27/02/2018

Taraflar arasında FSEK’den kaynaklanan tazminat istemiyle açılan dava dosyası 3 nolu Fikri ve sınai Haklar Hukuk mahkemesinin 2011/50 esas numarasına tevzii edilmiş bu mahkemece yargılama devam ederken HSK’nun 02/08/2017 tarihli ve 1071 sayılı kararı uyarınca İstanbul 3 ve 4. FSH Hukuk Mahkemelerinin 08/08/2017 tarihi itibarıyla faaliyetlerinin durdurulmasına, 3. FSH Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan dava, iş ve arşiv dosyalarının 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine devrine karar verilmiş ve dava dosyası uyap tevzii bürosunca mahkememizin 2017/169 esas numarasına kayıtlanarak yargılamaya mahkememizde devam edilmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Mimari Projesi müvekkiline ait, … adresinde mukim … parselde konumlu … kapı numaralı binanın izinsiz ve imar yasasına aykırı değişikliklerinin bedeli davalıdan peşin alınmak suretiyle kal’ine hükmedilmesine,yapının projeye uygun hale getirilmesine, eserin bütünlüğünün bozulması ve aslına aykırı değişiklikler sebebiyle uğranılan maddi ve manevi zararların tazmini amacıyla şimdilik 10.000.-TL maddi, 25.000.-TL manevi tazminata hükmedilmesi ve hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
SAVUNMA; Davalı vekili cevap dilekçesi ile; gayrimenkulün 2007 yılında müvekkili tarafından satın alınmış ve kullanılmakta olduğunu, satın alınmasını müteakip müvekkili tarafından binada hiçbir değişiklik yapılmamış olduğunu, davacının iddialarının tamamen temelsiz ve kötüniyetli sadece haksız kazanç teminine yönelik olduğunu, müvekkili tarafından ilgili binaya hukuk dışı hiçbir eklenti yada fiili işlem yapılmamış olduğunu, Davacının iddia ettiği binanın renginin değiştirildiğinin dahi gerçek dışı olduğunu, dava konusun özellikle ikamete yönelik iskanlı bir bina olması sebebiyle müvekkilinin mülkiyet hakkının davacının iddia ettiği ve temelsiz istemlerinden daha öncelikli olduğunu, müvekkilinin konutu ilgili hali ile satın aldığını,herhangi bir tadilat dahi yapmadığını, esaslı bir tadilat halinde resmi mercilerden izin alacağını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini beyan etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE;
Dava konusu Mimari Projesi davacıya ait … Adresinde mukim … ada … parselde konumlu … kapı numaralı binanın izinsiz ve imar yasasına aykırı değişikliklerinin bedeli davalıdan peşin alınmak suretiyle kal’ine ,yapının projeye uygun hale getirilmesine, eserin bütünlüğünün bozulması ve aslına aykırı değişiklikler sebebiyle uğranılan maddi ve manevi zararların tazmini amacıyla şimdilik 10.000.-TL maddi, 25.000.-TL manevi tazminata hükmedilmesi ve hükmün ilanına ilişkin olarak açılmış bir davadır.
… Belediyesinden gelen onaylı Mimari proje kapsamına göre eserin müellifinin davacı … olduğu anlaşılmıştır. Somut olayda çözümlenmesi gerekli olan husus tadilatın davalı tarafından yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise bu tadilatın eserin bütünlüğüne zarar verip vermediği, zorunlu tadilat kapsamında bulunup bulunmadığı ve davacının 5846 yasa kapsamında maddi ve manevi haklarının zarar görüp görmediği hususlarıdır.
HMK 266. madde kapsamında birden çok bilirkişi incelemeleri yaptırılmıştır. TMSF’dan taşınmaza ilişkin fotoğraflar ile imar dosyası celp edilmiştir.
Davacı tarafından başka mahkemelere ait davalısı farklı olan uyuşmazlık kapsamında alınmış bilirkişi raporları ibraz edilmiş ise de; tarafları, mülk edinme tarihleri ve taşınmazı kullanıp işlem yaptıran ilgilelerin farklı kişiler, keza uyuşmazlık konusunun farklı parseller olması, hukuk davalarındaki delillerin taraflarca hazırlama ilkesine göre hazırlanmış olması hususları bir arada değerlendirildiğinde, farklı mahkemelere sunular roparların huzurdaki davada delil niteliği bulunmadığı tartışmasızdır.
FSEK m. 16.maddesi diğer fikir ve sanat eserleri gibi, mimari plan ve projeler (FSEK m.2 b.3) ile mimari eserleri (FSEK m.4 b.3) de kapsamaktadır. Eser sahibinin FSEK m. 16’ya dayanan talepleri bakımından öncelikle, uyuşmazlık konusunun FSEK m. 1 B (a) anlamında eser niteliği taşıyıp taşımadığının, daha sonra değişikliklerin telif hakkına etkisinin, korunan eserin türü ve bu eserler için hangi özelliklerin korunduğu dikkate alınarak belirlenmesi gerekir. Eser” niteliği taşımaması halinde, ister bir mimari proje, isterse somut bir yapı olsun, FSEK kapsamında bir himaye söz konusu olmayacaktır. Bu niteliği taşıması halinde ise mimarın hangi mali ve manevi haklarının ihlal edilmiş olduğu ile bunların kapsamının belirlenmesine geçilmelidir. Eser sahibinin “işleme” (FSEK m.21) ve “çoğaltma” (FSEK m.22) gibi mali hakkı ile “adın belirtilmesini isteme” (FSEK m. 15) ve “eserde değişiklik yapılmasını men etme” (FSEK m. 16) gibi manevi haklarının ihlal edilip edilmediği yahut ne oranda ihlal edildiğinin belirlenebilmesi için kural olarak eser üzerinde inceleme yapılması gerekir
FSEK m.2 b.3 gereğince korunan plan ve projeler üzerindeki telif hakkı sadece bu plan ve projelere ilişkindir. Bu hak, kural olarak projelere göre inşa edilen yapılan içine almamaktadır. Çünkü herhangi bir nimari projeye göre üretilen tüm yapılar FSEK anlamında eser olmadığı gibi, bu yapılar üzerinde ne projeyi çizen, ne de inşaatın denetimini yapan mimar bir telif hakkına sahip değildir. Bu açıdan mîmâri projeler ile mühendislik projeleri (ve diğer eşyalara veya olaylara ait plan ve projeler) (FSEK m.2 b.3) ayrı niteliktedir. Ancak, FSEK m.4 b.3 anlamında bir mimari eserin söz konusu olduğu hallerde veya yapıyı mimari eser haline getiren estetik değerin projede tasvir edildiği hallerde (mimarlık eserlerinin projelerinde) mimarın telif hakkı hem proje üzerinde (FSEK m.2 b.3), hem de bu yandan projede şekillenen estetik değeri haiz yapı tasarımı diğer yandan ise buna göre üretilen somut mimari eser üzerindedir.
Bütün fikir ve sanat eserlerine de ilişkin olan FSEK m. 16 hükmünün her eser türünü dikkate alarak incelenmesi ve uygulanması gerekir. Bu noktada mimari plan ve projeler ile mimari eserlerin de farklı özellikler gösterdiğine dikkat edilmelidir. Değişikliklerin değerlendirilmesi bu iki tür bakımından farklılıklar göstermektedir. Örneğin, “proje değişikliği”, “mimari eserin değiştirilmesi” ile eş anlamlı değildir. Keza, “somut yapının değiştirilmesi” her zaman için mimari eserin değiştirilmesi anlamına gelmemektedir.
Projede değişildik iddiasına dayanan talepler uygulamada genellikle yapının imalatı veya sonraki aşamalarında, yapı üzerinde değişiklikler yapılması ve/veya bu amaçla bir tadilat projesi hazırlanması bağlamında gündeme gelmektedir imal edilmiş olsun veya olmasın, projede gösterilen eser bir güzel sanat eseri niteliğinde değilse, müellifin telifhakkı sadece mimari proje sınırları içinde kalmaktadır. Bu noktada, yapının güzel sanat niteliği konusunda gerek proje müellifi, gerek sözleşmeler ve gerekse ilgili idari işlem veya bunların dayandığı yönetmeliklerdeki nitelemeler bağlayıcı değildir. Projenin değiştirilmesi, eğer değişillik gerçekten proje üzerinde yapılıyorsa ve eser sahibinin projede gösterilen hususiyetine yönelik ise telif haklan kapsamında ele alınır ve FSEK m. 16’nın ihlalinden söz edilebilir. Değişiklik projeleri, her ne kadar bazı bilimsel ve mesleki görüşler ile çeşitli yargı kararlarında projenin ve/veya mimari eserin değiştirilmesi gibi algılansa da, amaç bir projenin değil, ona göre üretilen/üretilmiş olan yapının değiştirilmesi olduğundan ve yapı üzerinde de her zaman bir telifhakkı söz konusu olmadığından mimarın değişildikleri önleme hakkı doğrudan devreye girmeyecektir. Bu noktada değişikliklerin yapı için gerekli veya eser sahibi bakımından keyfi olup olmaması önemli değildir.
Günlük hayatta oransal olarak azınlıkta kalan mimari eserler (FSEK m.4 b.3) bir yana bırakılırsa, değişiklikleri önleme hakkı genellikle bu değişikliklerin mimar tarafından neden yapılmadığı sorusu ile bağlantılı bir şekilde gündeme gelmektedir. Bir başka ifade ile, proje müelliflerinin çoğu zaman, yapılacak değişikliklerin de kendileri tarafından projelendirilmesi ve uygulanması bakış açısından hareket ettikleri, ancak iş şartlan üzerinde anlaşamayınca değişikliklere telif hakları gerekçesiyle engel oldukları görülmektedir. Mimari eserler söz konusu olduğunda müelliflerin bu yaklaşımları belli şartlar altında haklı olabilecektir. Zira mimari eserde somutlaşan hususiyetine müdahalenin en uygun yine müellif tarafından yapılabileceği varsayılabilir. Bu halde FSEK m. 16 f.3’deki sınırlamaya dikkat etmek ve taraflar arasındaki menfaat dengesinin gözetilmesi her somut olayda mahkemece de res’en dikkate alınmalıdır. Aksi takdirde, mülk sahibini, genellikle bütün kuralları müellif tarafından empoze edilen iş şartlan ile karşı karşıya bırakmak menfaatler dengesini zedeleyecektir.
Genel Değiştirme Yasağının kapsamı ugulamada mahkememizin ihtisas mahkemesi olması sıfatıyla da şu şekilde anlaşılmalıdır.
FSEK m. 16 f. 1 ‘e göre, eser sahibinin izni olmadığı sürece eserde veya eser sahibinin adında değişiklik yapılamaz. Bu kural, genel(nisbi) bir değiştirme yasağını ifade etmekte olup, eser sahibi dışında ki herkes için öngörülmüştür. Yasak, genel anlamda kişilik hakkını ifade etmemektedir Değişiklik, genellikle eserin kullanılması bağlamında gündeme gelen bir olgudur. Kullanım hakkı her ne kadar mali haklara ilişkin olsa da, bu hakka sahip olan üçüncü kişi fiilen hem eser, hem de eser ile eser sahibinin adı üzerinde değişiklik yapabilme potansiyelindedir Ancak, eser sahibi, üçüncü kişiye, kullanma hakları konusunda olduğu gibi değişiklikler konusunda da izin verebilir. Bunun dışında, üçüncü kişilerin eserde değişiklik yapma yetkisi yoktur. Eser üzerinde her hangi bir mali hak veya kullanım hakkı bulunmayan kimseler ile sahip oldukları hakların kapsamı değişikliklere hiç veya gerektiği (FSEK m. 16 f.2) ölçüde izin vermeyenler üçüncü kişi konumundadır. Eser sahibinin verdiği izin, değişiklikler konusundaki yetkisinden tamamen vazgeçtiği anlamına gelmez. Bu, özellikle FSEK m. 16 f.3 kapsamında yer alan değişiklikler bakımından söz konusudur. Eser sahibi, FSEK m. 16 f.3 kapsamında yer almayan değişiklikler konusunda verdiği izinlerle bağlıdır Değişiklik yasağının devreye girebilmesi bakımından, yapılan değişildiklerin, eserin korunabilirliğini bütünüyle ortadan kaldırması gerekmemektedir. Doktrinde ve çeşitli yargı kararlarında, eser sahibinin değişikliklere ilişkin yetkisinin “eser sahibinin şeref ve itiban ile eserin mahiyet ve hususiyetini bozan değişikliklere” (FSEK m. 16/3) ilişkin olduğu “malikin yapıyı tadil ve tevsi ederken keyfi tasarruflardan kaçınması ve mümkün mertebe eserin aslına sadık kalması gerektiği, aslına sadık kalmanın aşın bir maliyetinin olması halinde ise yapı malikinin böyle bir yükümlünün olmayacağı” görüşleri dile getirilmektedir. Eser sahibi, FSEK m. 1 6’daki yetkilerinden genel anlamda vazgeçmiş olsa bile “şeref ve itibarı ile eserin mahiyet ve hususiyetini” bozan değişiklikleri (FSEK m. 16 f.3) men etme yetkisine sahiptir. Bu nedenle değişiklik yetkesinin sınırı sadece FSEK m. 16 f.3’ de belirtilen haller değildir.
Değişiklikleri menetme yetkisi, çoğu zaman eserin ekleme, çıkarma veya başka şekilde (FSEK m. 16 f.l), örneğin eserin doğrudan değiştirilmesi halinde söz konusu olmaktadır. Bu halde değişiklik, hususiyeti ve eserin korunmasını ilgilendirmeyen tali noktalarla değil, doğrudan eser sahibinin hususiyeti ile ilgili olduğundan bir manevi hak ihlalidir. Değişikliklerin mimari eserin bir kısmına ilişkin olması halinde ise manevi hak ihlali bu kısım için söz konusu olacaktır.
Değişiklik, eserin tahsis edildiği kullanım amacının değiştirilmesi, örneğin, otelin iş hanına, iş hanının polikliniğe, mesken olarak kullanılan bir apartmanın öğrenci yurdu, işyeri, büro vb.ne dönüştürülmesi şeklinde de ortaya çıkabilir. Mimari eserin tasarımı ve tasarımda kullanılan çeşitli unsurlar, tasarıma konu yapının kullanım amacı ile doğrudan bağlantılıdır. Bu nedenle, amacın değiştirilmesi çoğu zaman eseri etkilemeyen soyut bir değişiklik değildir; belirlenen yeni amaç doğrultusunda eserde başka değişikliklerin yapılması da bir gereklilik olarak ortaya çıkar. Örneğin, bir okulun hastaneye dönüştürülmesinde fiili bir zorunluluk olarak değişikliklerin yapılması gerekir. Ancak böyle bir durumda, yapılan değişikliklerin telif haklarına zarar verdiği sonucuna doğrudan ulaşılamaz; öncelikle telif haklarının varlığı ile zararın ne şekilde ortaya çıktığının belirlenmesi, sonra ise müellifin eserdeki hususiyetinin bundan ne ölçüde olumsuz etkilediğine bakılması gerekir.
Bu hukuki açıklamalar kapsamımda dosyaya bilirkişilerce düzenlenen teknik raporlar incelendiğinde;
Bilirkişiler …, …, …’nın 23.8.2013 havale tarihli raporlarında özetle; villada iç mekanda yapılan değişikliklerin döşeme değişikliği ve çatı akmasından kaynaklandığını, tadilatların basit anarım kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini,müdahelinin ise 2007 yılı öncesini ait olduğunu, parsel sahibinin maddi ve manevi tazminat ödemesinin gerekmediğini bildirdikleri anlaşılmıştır.
Aynı heyet 5.2.2014 tarihli ek raporlarında villada yapılan müdahale ile ilgili belediyeden gerekli evrakların istenmesi gerekli olduğunu, kök rapordaki görüşlerini muhagaza ettikleri anlaşılmıştır.
Bilirkişiler …, …, … 23.7.2015 havale tarihli raporlarında özetle; uyuşmazlığın imar kanunu hükümlerine göre çözülmesi gerektiğini, davada davacının eser sahibi durumunun netleşmesi gerektiğini,imar kanunu 32. madde kapsamında ilgili belediyenin işlem yapması gerektiğini ,imar dosyasını incediklerini ilk müellifin … olduğunu, davacı tarafından ise tadilat projesinin hazırlandığını, imara aykırı olduğu iddia edilen uygulamaların 2007 yılından önce mi sonra olduğunun belli olmadığı gibi imalatlara ilişkin ruhsat başvurusuna da rastlamadıklarını bildirdikleri anlaşılmıştır.
Bilirkişiler …, …, … ise 8.8.2017 tarihli raporlarında özetle; projenin konut işlevine uygun olarak projelendirildiği, işyeri olarak kullanılıdığı, yapı ruhsatı alındığı, plan kararlarının Belediye tarafından ihlal edildiği, 3194 sk 21. madde kapsamında iç mekandaki döşeme değişikliklerinin basit tadilat ve onarım kapsamında bulunduğunu, netice olarak 5646 sayılı yasa kapsamında davacıya proje müellifi olarak maddi ve manevi tazminat ödenmesinin şartlarının oluşmadığını, yapılan kapamalar, renk değişikliklerinin teknit projedeki aslına sadık kalınarak eski haline getirilebileceğini bildirdikleri anlaşılmıştır.
Dosyada 3 heyet raporu biri ek rapor olmak üzere 4 kez rapor alınmıştır. Dava önce 3.FSHHM’ce görülmekteyken HSK’nun 02/08/2017 tarihli ve 1071 sayılı kararı uyarınca İstanbul 3 FSH Hukuk Mahkemelerinin 08/08/2017 tarihi itibarıyla faaliyetlerinin durdurulmasına, 3. FSH Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan dava, iş ve arşiv dosyalarının 1. FSH Hukuk Mahkemesine devrine karar verilmesi üzerine mahkememizce yargılamaya devam olunmuştur.
Tüm bilirkişilerce alınan raporların içerikleri, taraf iddia ve savunmaları, … Belediye Başkanlığı İmar Şehircilik müdürlüğünün Dava Konusu … İli … İlçesi … Mahallesi, .. adresinde ve tapunun .. Ada .. Parselinde kayıtlı villaya ait gönderilen işlem dosyası, taraflarca sunulan deliller bir bütün halinde incelendiğinde; … Belediye Başkanlığı ruhsat şefliğinin .. onaylı projesine istinaden … tarih ve … sayı ile mimar projesinin suret tasdiki yapıldığı,… Tapu Müdürlüğünün … tarihli yazı ekindeki tapu kaydında, … Ada … Parsel .. Yapı Koop adına kayıtlı iken İfraz sonucu … tarihinde … adına kayıtlı iken … tarihinde kat Mülkiyeti kurulduğu, … tarihinde … adına satış yapıldığı, … tarihinde … tarafından satın alındığı, … tarihinde … Belediyesince onaylı 6 Adet Yılla projesine göre villaların aralarına yapılan duvar ve tel çitler ile ayrılarak Münferit Villa haline dönüştüğü, projesi konut olarak düzenlendiği halde villaların ve dava konusu villanın konut dışı bir işlevle ofis olarak kullanıldığı ve dosyasındaki verilerden de … Belediyesince de işyeri olarak kullanılmasına izin verildiğinin tespit edildiği, yani İmar planında konut işlevi olarak tanımlanan alanda plan kararlarına aykırı olarak işlev değişikliği yapıldığı ve bu alanda konut işlevine göre yapılaşmış ve özgün bir konut mimarisine sahip olan villaların iş yeri olarak kullanıldığı, … Ada … Parseldeki villada, 3194 sayılı İmar Kanunu hükümlerine göre projesi Belediyesince onaylanarak yapı ruhsatı alındığı, 3194 saydı kanunun 21. Mad. göre iç mekanda yapılan döşeme değişiklikleri , çatı akmasından kaynaklanan onarım ve tadilatların basit onarım kapsamında değerlendirilmesi gerektiği tüm bilirkişilerin netice olarak ortak görüşü olduğu anlaşılmıştır.
Ayrıca yine iki ayrı bilirkişi heyetininde ortak görüşünün davacının proje müellifi olarak 5446 yasa kapsamında maddi ve manevi tazminat talep etme şartlarının bulunmadığı hususunda görüş bildirdikleri anlaşılmıştır.
TMSF tarafından 2004 yılında haczedilen gayrimenkulun 2007 yılında satıldığı bildirilmiştir. Davalıda taşınmazı 2007 yılında satın aldığını beyan etmektedir. Davalının söz konusu tadilatı kendisinin yaptığı ispat hukuku kurallarına göre ispat edilememiştir.
Öte yandan kal işlemi niteliği itibarıyla tamamen imar mevzuatına aykırı durumlar için söz konusu olup, bilirkişi raporlarında iç mekandaki tadilatların zorunlu ve basit onarım kapsamında olduğu belirtildiğinden keza yapılan tüm uygulamaların ise imar mevzuatı kapsamında Belediye sorumluluğunda olduğu belirtildiğinden davalıya bu yönde izafe edilecek bir kusur ve tazminat sorumluluğu bulunmamaktadır.
Bilirkişi raporunda boya ve değişikliklerin hangi zaman aralığında yapıldığının bilinmediği belirtilmiştir. Farazi ihtimallere göre de davalının tazminattan,kal işleminden ve buna yönelik masraflardan sorumlu tutulması düşünülemez,yine imar yasası hükümlerine göre yapı kullanım değişikliğinin yani ilk düzenlenen müellifin eserinin açıkça sonradan yapılan değişiklik ile kullanıma ilişkin değişikliğin Belediye tarafından kabul edildiği toplanan deliller ve belediye tarafından göndelen belgeler ile sabittir. Yine raporlar kapsamına göre 3194 sayılı imar kanunu hükümlerine göre Belediyece projesi onaylanarak ruhsat aldığı ve döşeme değişiklikleri, çatı aktarımından kaynaklanan onarım ve tadilatların basit onarım kapsamında değerlendirildiği anlaşılmıştır.
Davacının tazminata hak kazanebilmesi için müellif tarafından tasarlanan özgün projenin bütünlüğünün bozulması gereklidir. Oysa rapor içeriklerine göre özgün projenin bütünlüğü bozulmamıştır, yine yapılan onarımların sokak silüeti ile uyumunu bozmayacak nitelikte olduğu tespit edilmiştir. Yüksek Yargıtay uygulamalarında da işaret edildiği gibi, yapılan ufak-tefek değişikliklerin, projenin hususiyetini etkilemediği takdirde , söz konusu değişikliklerin FSEK’in 16/2 maddesi kapsamında ve zaruri değişiklikler kapsamında kabul edilmesi gerektiği belirtilmektedir.
Toplanan delillere göre yapılan müdahaleler (ufak-tefek değişikliklerin) özgün projenin hususiyetini etkilemediği, değişikliklerin FSEK’in 16/2 maddesi kapsamında ve zaruri değişiklikler ,basit onarımlar kapsamında değerlendirildiği ve müdahalenin davalı tarafından yapıldığı ispat edilemediğinden davanın reddine karar verilmesi gerekmiş ve yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulması gerekmiştir.
HÜKÜM; Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre;
1-Davanın reddine,
2-35,90 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile 483,85 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
3-Maddi tazminat talebinin reddi yönünden; Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince 3.145 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Manevi tazminat talebinin reddi yönünden; Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince 3.145 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafın yapmış olduğu 500 TL giderin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde taraflara iadesine,
Dair karar davacı vekilinin ve davalı vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf NEZDİNDE TEMYİZ YASA YOLU açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı.27/02/2018

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır