Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/153 E. 2018/196 K. 26.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/153 Esas
KARAR NO : 2018/196

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/08/2017
KARAR TARİHİ : 26/04/2018

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Davalının TPE Markalar Dairesi Başkanlığı nezdinde tescilli bulunan … başvuru numaralı “…” ibareli Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına Dair Tebliğin 25. Ve 18. Sınıfında tescilli bulunan markasının HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLİNDEN TERKİNİNE, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA; Davalı açılan davaya cevap vermemiş delil bildirmemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE;
Davacı ve davalı adına tescilli markalar Türk Patent ve Marka Kurumunda celp edilmiştir.
Hükümsüzlüğü istenen … tescil nolu … şekil markasının 18 ve 25. sınıflarda 2.11.2015 tarihinden itibaren davalı adına tecilli olduğu bildirilmiştir.
Davacı adına satış suretiyle tescil edilen … nolu “…” ibareli markanın 35. Sınıfında ilk kez 21.7.2011 tarihinde tescil edildiği, … nolu “…” ibareli markanın 25. Sınıfında ilk kez 24.1.1997 tarihinde tescil edildiği, … nolu “…” ibareli markanın 5,6,8,16,22,33,34,36,37,38,39,40,42,43,44,45. Sınıflarında ilk kez 25.3.2003 . tarihinde tescil edildiği anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık hakimin hukuki bilgisi ile çözümlenecek nitelikte olduğundan bilirkişi incelemesi yapılmamıştır.
Davacı yanca sunulu delillere göre marka üzerinde gerçek hak sahibinin davacı olduğu anlaşılmıştır.
Türk marka hukukunda iltibas (karışıklık yaratma) hususu 556 sayılı KHKda hem mutlak hem nispi red nedeni olarak 7 (1) (b) ve 8 (1) (b) maddelerinde düzenlenmektedir. Bu düzenlemeye göre tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil başvurusu reddedilecektir. K.H.K.deki deyimiyle “halk tarafından karıştırılma ihtimali” incelenirken gerek Yargıtay içtihatlarında gerek öğretide kabul edildiği üzere markaların bir bütün olarak bıraktıkları intiba dikkate alınmalı ve inceleme buna göre yapılmalıdır.Zira benzerlik göreceli bir kavram olduğundan bu olgunun objektif bir esasa bağlanması gereklidir.Objektif esas ise markanın bütünü dikkate alındığında ilk bakışta kolayca ayırt edilemeyecek şekilde bir benzerliğin olmasıdır.
Karıştırma ihtimali incelemesi şu kriterler gözetilerek çözülebilir.. Bunlar “görsel, işitsel, kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, markanın asli ve tali unsurlarıyla birlikte bütünü itibarıyla bıraktığı izlenim bakımından benzerlik olup olmadığı, çağrıştırmanın söz konusu olup olmadığı, markanın ait olduğu mal ve/veya hizmetlerin hitap ettiği tüketici kitlesinin eğitim ve toplumsal durumu, markayı taşıyan malın değeri ve buna bağlı olarak alıcının bu malı almaya gittiğinde harcadığı zaman” biçiminde sıralanabilir .İlaç markaları hariç olmak üzere, kural olarak karıştırma ihtimalinin belirlenmesinde Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 07.06.2006 tarih ve 2006/11-338 sayılı kararında da açıklandığı üzere değerlendirme “orta düzeydeki tüketici gözüyle” yapılmalıdır. Söz konusu Genel Kurul Kararında, orta düzeydeki tüketicinin, markaları aynı anda incelemeye tabi tutmadığı gibi küçük ayrıntıları da dikkatli biçimde inceleyemeyeceği, sadece geçmişte edindiği izlenimin etkisi ile hafızasında kalan ile yetinerek bir sonuca varmaya çalışacağı, bunun da aynı emtialar üzerinde kullanılacak olan ve küçük farklılıklar taşıyan marka ve işaretlerin farklı zamanlarda ayırd edilmesini olanaksız kılacağı belirtilmektedir. Ayrıca gene Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun söz konusu içtihadında belirtildiği üzere, karıştırma ihtimalinin belirlenmesinde asıl olanın ortalama tüketicinin algılaması olduğu, tüketicinin her iki markayı her zaman aynı anda görüp detaylarını karşılaştırabileceğinin düşünülmesinin hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceği, markada yer alan yardımcı unsurların ve ayrım gücü az olan ifadelerin her zaman hatırda tutulamayacağının, tüketicinin daha önce gördüğü, yararlandığı, satın aldığı ve denediği bir malın yahut hizmetin göz ve kulağında kalan izine, hatırlayabildiği kadar hafızasında kalan özelliklerine dayanarak, sonraki aynı veya benzer ve hizmetlere ilişkin alışverişlerinde de aynı veya benzer markayı taşıyan ürünü satın al almak yahut hizmetten yararlanmak isteyeceği, bu şekilde genel olarak ürünün önemine göre tanıdığı, beğendiği, bilinirliği ve güvenirliği kanıtlanmış bir markayı seçerek zaman kısıtlılığının yarattığı olumsuzluklardan kurtulmaya çalışacağı, markanın sağladığı garanti fonksiyonundan yararlanmayı düşüneceği dikkate alınmalıdır.
Sadece alıcıların belirli bir mal veya hizmet yerine başka bir mal veya hizmeti almak istemeleri halinde değil alıcıların mal ve hizmetlerin birbirinden farklı olduklarını anlamalarına rağmen bunların kaynağının aynı işletme olduğuna veya malları satan ve yahut hizmetleri sunanlar arasında idari veya ekonomik bağlılık olduğuna inanmaları halinde de iltibas ihtimali bulunmaktadır.
Markanın işlevlerinden biri de, söz konusu malların kaynağını/menşeini garanti etme işlevidir.
Hükümsüzlük davalarında markaların benzerliğinin bu kadar geniş yorumlanmasının amacı, söz konusu markaların aynı veya benzer mal ve hizmetler için kullanıldığı durumlarda iltibas ve bağlantılı olduğunu zannetme ihtimalinin daha çok olmasındandır. Bu nedenle aynı veya benzer mal veya hizmet sınıflarındaki markalar arasında benzerlik daha geniş yorumlanmaktadır. Somut olayda davacının markası “… ”, davalının markası da “…” dir. Dolayısıyla telaffuz anlamsal, görsel açıdan markalar aynıdır. Davacı markası sol işareti elips bir geometrik şekil içinde … ibaresinden oluşmakta, davalı markası ise farklı renk kombini ile o harfi altında bir yıldız, r harfi üzerinde kral tacı ve R harfi çizmeye benzetilmiş, e harfi üzerinde de yıldız işeretlerinden oluşan ve kırmızı, yeşil,sarı, mavi renklerle olumuş … ibaresinden oluşmakta, o,e ve i harflerinin küçük yazılması hali dahi davacı markası ile aynı şekilde dizayn edildiğini göstermektedir.
TPE tarafından gelen marka tescil belgeleri incelendiğinde; hitap ettikleri tüketici kitlesinin aynı olduğu, davacının ve davalının markalarındaki esas unsurun … ibaresi olduğu, tüketicinin her iki marka sahibini, markanın kaynağı hakkında yanılmasının kaçınılmaz olduğu anlaşılmıştır.
Zira davalı firma 02.11.2015 tarihinde,davacı firmanın kullandığı asıl marka olan “…” ibaresinin ilk kullanılmaya başlamasından 29 yıl sonra “…” ibaresinin marka olarak tescili için TPE’ne başvuruda bulunmuş, 25. Nice sınıfında tescili “…” kategorisinde tescil almıştır..Davacı markası 25. Sınıfta ayak giysileri alanında tescil olmasa dahi “…” markası yıllarca çorap üretiminde de kullanılmıştır. Dolayıbıyla 35 .sınıf yönünden dahi malların e ortamda pazarlanma halinde dahi karıştırma ihtimali kaçınımaz olup, davacının 35.sınıf içinde tescili bulunmaktadır. Tüketicinin aynı emtia grubu ile ilişkilendirilmesi kaçınılmazdır.Davacı internet üzerinden satış yaptığı www….com.tr sitesi üzerinden alınan 02.08.2017 erişim tarihli ekran görüntülerini dava dilekçesine eklemiştir. Ayrıca … markasının davacıdan önceki sahibi … Ticaret Anonim Şirketi’dir.markanın ilk tescili 1997 yılına ait olup, marka üzerindeki gerçek hak sahibi davacı olup, davalının marka tescilinin tamamen imaj transferi amaçlı olarak tescil edildiği anlaşılmaktadır. Zira markaların harf diziliş kombinasyonu dahi aynıdır.
Toplanan deliller incelendiğinde davalının tescilli olduğu sınıf ve markaları ile davacı markasının ilişkilendirileceği ve kaynağı konusunda iltibas tehlikesinin bulunduğu,davalı şirketin markasını seçerken TTK m. 20/2’ de belirtilen basiretli bir tacirin göstermekle yükümlü olduğu özeni göstermediğinden davalının iyiniyetli olmadığı hususları gözetildiğinde davalı markasının hükümsüz kılınması gerektiği anlaşıldığından davacının davasının esastan kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm oluşturmak gerekmiştir.
HÜKÜM; Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre;
1-DAVANIN KABULÜNE,
2-Davalı adına TPE nezdinde tescilli … tescil nolu … şekil markasının HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE, karar kesinleştiğinde kesinleşen kararın TPE’ye bildirilmesine,
3-35,90 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 4,50 TL harcın davalıdan tahsiline,
4-Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 3.145 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafın yargılama giderlerinden olan 31,40 TL başvuru harcı 31,40 peşin harç 131 TL tebligat ve müzekkere masrafı olmak üzere toplam 193,80 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair karar davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İSTİNAF YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı, hazır olanlara duruşma zaptından örnek verildi.26/04/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır