Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/151 E. 2018/455 K. 28.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/151 Esas
KARAR NO : 2018/455

DAVA : Marka Hakkına Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti / Tazminat
DAVA TARİHİ : 28/07/2017
KARAR TARİHİ : 28/11/2018

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Hakkına Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti / Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA;Davacı … SANAYİ A.Ş. vekili dava dilekçesinde,Davalının eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine,vaki Haksız Rekabetin men’ine, davalının marka hakkına tecavüz, haksız rekabet ve haksız fiil teşkil eden eylemleri sonucu kar mahrumiyetine ilişkin maddi tazminat talepleri bakımından fazlaya ilişkin hakların saklı kalmak kaydı ile şimdilik:1.000,00-TL maddi ve 20.000,00-TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA; Davalı açılan davaya cevap vermemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE
Dava konusu uyuşmazlık, Davacı …’nin Davalının eylemlerinden zaran gördüğü iddiasıyla davalı eyleminin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti,men’i marka hakkına tecavüz, haksız rekabet ve haksız fiil teşkil eden eylemleri sonucu kar mahrumiyetine ilişkin maddi tazminat talepleri bakımından fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00-TL maddi ve 20.000,00-TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline ilişkin olarak açılmıştır.
Dilekçe teatisi tamamlandıktan sonra 21.6.2018 tarihli celsede davacı olarak …’ vekili duruşmalara kabul edilmiş, ön inceleme oturumu gerçekleştirilmiş, uyuşmazlık tespiti yapılmış, davacıya tazminat seçim yöntemini bildirmesi için süre verilmiş, davacı vekili ön inceleme safhasından sonra tahkikat aşamasında davacı adının yanlış yazıldığını, uyap sisteminde davacı bölümüne …ENDÜSTRİ AŞ’nin adının yazılması talebini içeren dilekçe vermiştir.
“Dava ehliyeti, kişinin bizzat veya vekili aracılığıyla bir davayı davacı veya davalı olarak takip etme ve usuli işlemleri yapabilme ehliyetidir. Dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir; dolayısıyla, medeni hakları kullanma ehliyetine (fiil ehliyetine) sahip gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptirler.
Taraf sıfatına gelince; bir hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bir hakkın sahibinin kim olduğu, dolayısıyla o hakkı dava etme yetkisinin kime ait olduğu, (o davada davacı sıfatının kime ait olacağı) tamamen maddi hukuk kurallarına göre belirlenir.Ancak, bir davanın davacısının o dava yönünden davacı sıfatına sahip bulunmadığının belirlenmesi halinde, mahkeme dava konusu hakkın mevcut olup olmadığını inceleyemeyeceği ve sıfat yokluğundan davanın reddine karar vermek zorunda olduğu için, taraf sıfatı usul hukukunun da düzenleme alanındadır.
Eş söyleyişle, sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir (Baki Kuru-Ramazan Arslan-Ejder Yılmaz, Medeni Usul Hukuku, 7. baskı, Ankara 1995, s. 231). Bu nedenle, davanın tarafları, taraf ehliyetine sahip olmalıdır. Yani, bir davada taraf olabilmek için, ya, hakiki şahıs; ya da, hükmi şahıs olmak gerekir.
Taraf ehliyeti, 6100 Sayılı HMK’nın 50. maddesinde açıkça düzenlenmiş olup, bir davada taraf olabilme yeteneğini ifade eder. Taraf ehliyeti, medeni (maddi) hukuktaki TMK’nın 8. maddesinde düzenlenen medeni haklardan yararlanma (hak) ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekil olarak anlaşılmalıdır. Davacının gerçek kişi ise sağ olması, tüzel kişi ise tüzel kişiliğinin bulunması taraf ehliyeti ile ilgili olup 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-d maddesi gereğince dava şartlarındandır. Dava şartlarının varlığının yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gerekir.
Taraf sıfatı bir başka deyişle husumet ehliyeti, dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini, davalı ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirler. Uygulamada davacı sıfatı, aktif husumeti, davalı sıfatı ise pasif husumeti karşılayacak şekilde değerlendirilmektedir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukuki koruma isteniyor ise o kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Taraf sıfatının bu anlamda önemli özelliği ise def’i değil itiraz niteliğinde olması nedeniyle taraflarca süreye ve davanın aşamasına bakılmaksızın her zaman ileri sürülebileceği gibi taraflar ileri sürmemiş olsalar bile mahkemece resen nazara alınması gereklidir.
Öte yandan davacı bir tacir olup, vekil ile temsil edilmekte olup, ön inceleme oturumunda uyuşmazlık tespiti yapıldıktan sonra davacının adının dilekçede maddi hata olarak yazıldığı iddiasıyla taraf değişikliği talebinde bulunması MK 2. maddesine aykırıdır.
Zira davacı adına talep edilen tazminat yönünden mahkeme belirli bir bedelin ödenmesine, yada redde karar verdiğinde maddi hukuk alanında sorumluluk adına dava açılan tüzel kişiye yani davanın taraflarına aittir.
Hmk 124. maddesi hükümleri dikkate alındığında bir tüzel kişi tacirin davacı sıfatının yanlış gösterilmesi maddi bir hata olarak değerlendirilemez, davacı tamamen farklı bir tüzel kişiyi davacı olarak davada yer almasını istediğinden dava açarken doğru davacının dilekçede gösterilmemesi HMK 124. maddesine göre maddi bir hata olarak kabul edilmemiş, doğru kişi adına dava açılmadığı anlaşıldığından davacının aktif husumet yokluğu gözetilerek davanın husumetten reddine karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturmak gerekmiştir.
HÜKÜM;Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre,
1-DAVANIN HUSUMETTEN REDDİNE,
2-35,90 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile fazla alınan 322,73 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 28/11/2018

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır