Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/133 E. 2021/323 K. 09.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/133
KARAR NO : 2021/323

DAVA : HAKSIZ REKABETİN TESPİTİ, DURDURULMASI, ÖNLENMESİ, MADDİ-MANEVİ TAZMİNAT
DAVA TARİHİ : 17/08/2016
KARAR TARİHİ : 09/09/2021

İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/873 E. – 855 K. ve 13/12/2016 tarihli görevsizlik kararı üzerine dava Mahkememize tevzi edilmekle yapılan açık yargılama sonunda.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili ile hakim hissedarları aynı olan dava dışı … Ltd. Şti.’nin ortak grup şirketi olduklarını, birlikte oluşturdukları … tescilli markasını kullanan franchise sistemi oluşturduklarını ve bu kapsamda davalı ile … adresinde bulunan …’de yer alan iş yerine ilişkin olarak franchise sözleşmesi aktedildiğini, … markası ile faaliyete geçtiğini ve sistemin gerektirdiği her türlü desteğin davalı tarafa verilmesine rağmen davalı tarafın franchise sistemine ve markaya zarar verecek nitelikte eylemlerde bulunduğunu ve iş yerine markayı kötüleyecek ilanlar astığını, 6102 sayılı TTK’nun 56 ve devamı maddeleri gereğince haksız rekabette bulunduğunu, haksız rekabetin tespiti ve oluşan zararlar nedeni ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL maddi, 10.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Görev itirazında bulunduklarını, görevli mahkemenin İstanbul Fikri Sinai Hukuk Mahkemeleri olduğunu, dava dilekçesinde maddi tazminata dayandırılan cezai şartın 150.000 USD olarak belirlediğini, kısmi olarak talepte bulunduğunu, somut olayda belirsiz alacak davasının şartlarının olmadığını, bakiye harcın ikmali için davacı yana süre verilmesi gerektiğini, taraflar arasında geçerli ve yürürlükte bir sözleşme mevcut iken haksız rekabetin oluşmasının mümkün olmadığını, davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, davanın reddini talep etmiştir.
İstanbul 16.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/873 E. – 855 K. ve 13/12/2016 tarihli kararı ile “…1-Davanın Mahkememizin Görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden Reddine,
Kararın istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesini müteakip, bu tarihten itibaren istinaf yoluna başvurulması ve istinaf talebinin reddi kararının tebliğ edilmesini müteakip iki haftalık kesin süre içinde talep halinde dosyanın İstanbul Fikri ve Sinai Haklar Hukuk mahkemesine gönderilmesine,
2-Mahkememizin görevsizlik kararına konu talepler yönünden HMK’nın 331. Maddesi gereğince harç ve yargılama giderlerinin yetkili mahkemede değerlendirilmesine, dosyanın yasal süresi içinde gönderilmemesi durumunda talep halinde yargılama giderleri ve vekalet ücretinin mahkememizce karara bağlanmasına…” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili İSTİNAF yasa yoluna başvurmuştur.
İstanbul BAM 12. H.D. 2017/210 E. – 180 K. ve 10/05/2017 tarihli ilamı ile “… İstinaf açısından uyuşmazlık konusu davada görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğunun tespiti olup bu bağlamda davanın analizi gerekmektedir.
Davacının iddiaları, davalının taraflar arasındaki franchise sözleşmesine aykırı davrandığı, davacının markalarını kötülediği bu şekilde davacının maddi ve manevi zarara uğradığıdır.
Davacının … markasının tescilli bir marka olduğu anlaşılmakla, davacının markasının kötülenmesi iddiasını içeren sözleşmeye aykırılık ve haksız rekabet davasına bakma görevi Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesine aittir. Zira davada davacının tescilli markası ve buna yönelik davalının yaptığı öne sürülen eylemlerin tartışılması gerekmektedir. (Yargıtay 11. HD’nin 24/04/2013 tarih 2012/8908 E 2013/8090 K sayılı kararda aynı yöndedir. )
Sonuç olarak istinafa konu ilk derece mahkemesi kararında isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
Görevsizlik kararı üzerine Mahkememize tevzi edilen davada HMK’nun 266. maddesi kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
27/03/2018 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Taraflar arasında tanzim edilmiş olan Franchise sözleşmesinin 16.02 hükmü uyarınca davacı tarafça davalıya gönderilen yazılı bir uyarı gönderildiği ve daha sonra sözleşmenin davacı tarafından feshedildiğine ilişkin herhangi bir belge tespit edilememiş ancak davalı yanca, kapıya asılan yazı, Kocaeli gazetesine verilen 22/07/2016 tarihli röportaj ve bu röportajın eklendiği 25/07/2016 tarihinde diğer bayilere gönderilmiş olan elektronik posta içerikleri içeriğinden sözleşmenin en azından davalı yanca sonlandırıldığı ancak bu sonlandırmanın sebep ve şekilleri ele alındığında sözleşmenin Franchise alan tarafından kusurlu davranması nedeniyle sona erdiği, davacı şirket tarafından davalı aleyhine Adi Kiraya veya Hasılat Kiralarına ait takip taleplerine ilişkin 04.01.2016 tarihli 60 ay süreli kira kontratına dayanarak başlattığı icra takiplerinin davalının Kocaeli Gazetesine vermiş olduğu röportaj tarihi 22/07/2016 ve bayilere gönderdiği elektronik postaların 25/06/2016 tarihinden önce olduğu, yani kira sözleşmesinde yer alan “Kiracı kira bedellerini her ayın 5. günü mesai bitimine kadar kiraya verene ödeyecektir.” hükmü gereğince davacı kiralayanın davalıdan kira bedellerini talep hakkının doğduğu, davalının eylemlerinin TTK hükümleri gereğince haksız rekabet teşkil edip etmediği hususundaki tespitlerinin mahkemeye ait olduğu, Franchise sözleşmesinin 16.5. maddesinde “ Franchise alan, sözleşmeye aykırı veya kusurlu davranarak, sözleşmenin feshine neden olursa Aces’in sözleşme sonuna kadar beklediği ortalama karı, müspet veya menfii zararları tazmin edeceğini kabul beyan ve taahhüt etmiştir.” hükmüne rağmen, taraflarına dosya kapsamına göre inceleme yapma yetkisi verilmiş olduğundan ve dava dosyasına davacının sözleşme döneminde beklediği kazancı gösterecek kayıt veya belgeler ile Franchise alan firmaya ait kar veya dönem zararını gösterecek yasal ticari defter kayıtları eklenmemiş olup bu tutarlara ilişkin değerlendirme yapılamadığı bildirilmiştir.
25/12/2018 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Yapılan incelemeler sonucunda…Ltd. Şti ile davalı … arasındaki sözleşmenin Franchise alan tarafından kusurlu davranması nedeniyle 19/07/2016 tarihinde sona erdiği, davacı tarafın, dava dilekçesinde sözleşmenin 16.5.maddesine dayanarak sözleşmenin 9.2.maddesi gereğince sözleşmenin haksız feshi nedeniyle yoksun kaldığı frenchise bedellerinin sözleşme sonuna kadar olan tutarını talep ettiği, sözleşmenin 7.14.maddesinde tedarik mallarının standartta birlik taşıması açısından tavsiye edilen … San. Ltd. Şti’den alarak sunmaya çalışacağı kararlaştırılmış olup … Şti’den alınacak mallar nedeniyle oluşacak karın davacı ile ilgisinin olmadığı, satışlardan doğacak karın davacıya ait olacağı ve mahrum kalınan kar olarak hesaplanamayacağı, sözleşmenin fesh edilmemesi halinde Sözleşmenin 9.2.maddesi gereğince her ayın ilk 5 günü içinde aylık cirodan KDV mahsup edildikten sonra ortaya çıkan bakiye tutarın yazın 3 ay %3, kışın 9 ay %4 ünü …’a ödemesi gerektiği, davacı defter ve kayıtlarında yapılan incelemelerde davalı tarafından işletilen … adlı şubenin yaptığı aylık ortalama ciro tutarının 132.595 TL olarak edildiği, dava konusu … de yer alan işyerinin davalı tarafından 21/01/2016 tarihinde faaliyete başlatıldığı ve 19/07/2016 tarihinde sözleşmenin fesh edilmiş olduğu ancak davacının fesihten sonra Ocak 2017 tarihinden itibaren işyerini kendisinin işlettiği saptanmış olup sözleşmenin fesih tarihi olan 19/07/2016 dan davacının işyerini kendi adına çalıştırma tarihi Ocak 2017 dönemine kadar geçen 5 aylık süre için yoksun kaldığı gelir tutarı ise ( 5 x 132.595/1,08 x 1.18) = 28.974,46 TL olarak hesaplandığı, sözleşmenin kalan 53 aylık süresi için yapılan 13 ay x %3 ve 40 ay %4 kesinti oranından yapılan hesaplamada ise sözleşmenin feshedilmemiş olması halinde elde edebileceği franchise geliri (Royality) ise 53 ay süre için 288.295,90 TL olarak hesaplandığı, esas alınabilecek her iki halde de davacının talep edebileceği mahrum kalınan kar tutarı konusunda takdirin mahkemenin yetkisinde olduğu bildirilmiştir.
24/08/2020 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Davacı tarafın davalının sözleşmeyi haksız feshinden dolayı sözleşme hükümleri uyarınca tazminat talep etme hakkı bulunduğu, ancak bu davanın konusunun, tarafların sözleşmeye aykırılıkları ve bu aykırılık sonucu ortaya çıkan zararın tespiti olmadığı, bu dava kapsamında davalı davranışlarının haksız rekabet oluşturup oluşturmadığının değerlendirildiği, yapılan değerlendirme sonucunda davalının işletmesinin camına yapıştırdığı yazı, davacının diğer bayilerine gönderdiği mail ve verdiği röportaj kapsamında yer alan ifadelerin haksız rekabet teşkil ettiği ancak bu fiillerden dolayı davacının uğradığı fiili veya kar mahrumiyeti şeklinde bir zararın dosya kapsamında ispatlamadığı bildirilmiştir.
03/02/2021 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: … tescil numaralı “…+şekil” markası, … tescil numaralı “…” markası, … tescil numaralı “…” markası ve … tescil numaralı “…” markasının “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri”ni kapsayacak şekilde 43. sınıfta dava dışı … LİMİTED ŞİRKETİ adına tescil edilmiş olduğu, davacı şirket ile dava dışı … TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ’nin ortakları aynı kişiler olsa dahi şirketlerin hukuken kendilerini oluşturan ortaklardan ayrı tüzel kişiliğe sahip oldukları, davacıya, dava dışı şirket adına tescilli olan markalar üzerinde inhisari lisans hakkı açıkça verilmiş ise davacının marka hakkına tecavüzün önlenmesi hususunda dava açma hakkında sahip olacağı, davacı şirkete inhisari lisans hakkı verildiğine dair bir beyan veya belgenin dosyaya ibraz edilmemiş olmakla davacının, yukarıda tescil bilgileri verilen markalara istinaden, marka hakkına tecavüz davası açmada aktif husumetin olup olmadığını takdirin mahkemeye ait olduğu, davalının işyerine astığı yazı, yerel bir gazeteye verdiği röportaj ve davacının bayilerine gönderdiği e-posta içeriğinin her birinin TTK 55/1-a-1 maddesi uyarınca davacıyı kötülemek suretiyle haksız rekabet olarak kabul edilebileceği, Mahkemece davalı eyleminin haksız rekabet teşkil ettiği yönünde kanaat oluşması durumunda, davada tazminata hükmedilebilmesi için aranan kusur şartının gerçekleştiğinin kabul edilebileceği, davacının uğradığı haksız fiiliden dolayı dosya kapsamında talep edebileceği maddi bilgi ve belgeye rastlanmadığı, Mahkemenin görüşü sözleşmenin haksız feshinden dolayı davalının royality bedeli ödemesi yönünde ise aynı adreste faaliyete başladığı tarihe kadar olan (Royality)’nin 27.525,73 TL, sözleşme süresi sonuna kadar ise 286.847,18 TL olduğu, manevi tazminat bedelini takdirin mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir.
Mahkememizce 03/02/2021 tarihli bilirkişi kurulu raporuna itibar edilmiştir.
Mahkememizin 2018/577 E. 2020/123 K. ve 05/03/2020 tarihli kararı incelendiğinde: Davacının …, davalının …, davanın İtirazın İptali olup reddine karar verildiği ve kararın kesinleşmediği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava: Davalının taraflar arasındaki franchise sözleşmesine aykırı davrandığı, davacının markalarını kötülediği iddiası ile haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 1.000 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminatın tahsiline ilişkindir.
Davacı vekili 24/04/2019 havale tarihli dilekçesi ile maddi tazminat talebini 317.870,36 TL olarak ıslah etmiştir.
Davanın açılmasını müteakip davacının dava, davalının cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, beyanlarında geçen deliller toplanmış, bilirkişi incelemesi yaptırılmış , mali kayıtlar celp edilmiş, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsamında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
6102 sayılı TÜRK TİCARET KANUNU
Madde 54 “(1) Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.
(2) Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.”
Madde 55 “(1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır:
a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar
b) Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek;
c) Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanmak;
d) Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek;
e) İş şartlarına uymamak;
f) Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak.”
Madde 56 “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse;
a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini,
b) Haksız rekabetin men’ini,
c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilm esini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını,
d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini,
e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini, isteyebilir. “hükümleri yer almaktadır.
Haksız rekabet hükümlerinin amacı yasada “bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanması” şeklinde tanımlanmıştır. Türk Ticaret Kanunu’nun haksız rekabete ilişkin hükümlerinin uygulanması açısından varlığı gereken iyi niyet kurallarına aykırılık kriteri kaynağını Türk Medenî Kanunu’nun 2. maddesinde düzenlenmiş olan dürüstlük kuralından almaktadır. Bu iyiniyet kuralına aykırı hareketler iktisadi rekabetin kötüye kullanımıdır.
Genel anlamdaki haksız rekabet veya özel yasalar gereğince korunan haklara tecavüz nedeniyle bir zarar doğmuşsa veya henüz zarar doğmamış olmakla beraber doğabilecek ise hatta hiçbir zarar söz konusu olmamakla beraber, haklara tecavüz eden kişi bir kazanç elde etmiş ise hakları tecavüze uğrayanın tazminat hakkı vardır. Bu tazminat, T.T.K. 58. maddesinde açıklandığı üzere haksız rekabet yüzünden müşterileri, kredisi, mesleki itibarı, ticari işletmesi veya diğer iktisadi menfaatleri bakımından uğranılan zarar veya zarara uğrama tehlikesi varsa, tecavüz edenin elde etmesi mümkün görülen menfaatlerin karşılığı olarak verilebilir. T.T.K. 58/d. bendinde de açıkladığı gibi, haklara tecavüz eden, haksız rekabet sonucunda hak sahibinin esasen hiçbir zarara uğramadığını ileri sürerek tazminattan kurtulamaz. Asıl olan bir hakka tecavüzdür. Bu tecavüz varsa, tecavüze uğramayanın bundan ötürü mütecavizin eyleminin durdurulması, sonuçlarının önlenmesi ve zararının somut olaya göre incelenmesi ve takdir edilmesi gereklidir.
6102 Sayılı TTK ‘nun 54.maddesi ile haksız rekabete ilişkin hükümlerin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.
TTK hükümleri, mevzuat, Mahkememizce itibar edilen 03/02/2021 tarihli bilirkişi kurulu raporu ve bütün dosya kapsamından: …tescil numaralı “ …+şekil” , …tescil numaralı “…” ,… tescil numaralı “…” ve … tescil numaralı “…” markaların “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri”ni kapsayacak şekilde 43. sınıfta dava dışı … LİMİTED ŞİRKETİ adına tescil edildiği anlaşılmıştır.
Davacı şirket ile dava dışı … LİMİTED ŞİRKETİ’nin ortaklarının aynı kişiler olsa dahi şirketlerin hukuken kendilerini oluşturan ortaklardan ayrı tüzel kişiliğe sahip oldukları, davacı şirkete dava dışı şirket adına tescilli markalar üzerinde inhisari lisans hakkı açıkça verilmiş ise davacının marka hakkından doğan dava açma hakkına sahip olacağı, davacı şirkete inhisari lisans hakkı verildiğine dair delil sunulmadığı anlaşılmakla davacının, yukarıda tescil bilgileri verilen markalardan kaynaklı talepte bulunamayacağı bu nedenle haksız rekabet dışındaki taleplerin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davanın konusu; Davalının, taraflar arasındaki sözleşmeye aykırılıkları ve bu aykırılık sonucu ortaya çıkan zararın tespiti olmayıp davalının davranışlarının haksız rekabet oluşturup oluşturmadığı hususudur.
Davalının işyerine astığı yazı, yerel bir gazeteye verdiği röportaj ve davacının bayilerine gönderdiği e-posta içeriğinin her birinin TTK 55/1-a-1 maddesi uyarınca davacıyı kötülemek suretiyle haksız rekabet oluşturduğu bu nedenle haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi ve giderilmesine, tazminata hükmedilebilmesi için aranan kusur şartının gerçekleştiği ancak davacının uğradığı haksız fiiliden dolayı talep edebileceği maddi tazminata ilişkin bilgi – belge sunmadığı görülmekle maddi tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı manevi tazminat talep etmiştir. Davalı basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğünü ihlal etmiştir. Somut olayın özelliği, manevi tazminatın amaç ve içeriği, hak ve nesafet kuralları gereği manevi tazminat talebinin kabulü ile 10.000 TL manevi tazminata hükmedilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
1-Davalının eyleminin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, giderilmesine,
2-10.000,00-TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Fazlaya ilişkin diğer taleplerin reddine,
4-683,10 TL ilam harcının peşin harç ve ıslah harcından mahsubu ile fazla 4.923,63 TL harcın davacıya iadesine,
5-Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulması, Önlenmesi, Giderilmesi yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Manevi Tazminat yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Reddedilen Maddi tazminat yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacının yapmış olduğu 29,20 TL başvuru harcı, 187,86 TL peşin harç, 5.418,87 TL ıslah harcı, 903,50 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 7.800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 14.339,43 TL yargılama giderinden ret ve kabul oranına göre 2.300,00 -TL’ nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, geriye kalan 12.039,43 TL’sinin ise davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 09/09/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır