Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/120 E. 2020/127 K. 10.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/120 Esas
KARAR NO : 2020/127

DAVA : Marka Hakkına Tecavüzün Önlenmesi , Ünvan Terkini , maddi ve Manevi Tazminat İstemli
DAVA TARİHİ : 16/06/2017
KARAR TARİHİ : 10/03/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Hakkına Tecavüzün Önlenmesi , Ünvan Terkini , maddi ve Manevi Tazminat İstemli davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili şirketin 26.06,2014 tarihinden itibaren özel güvenlik faaliyetleri alanında faaliyete başladığını, 04.09.2014 tarihinde TPE’ne başvurarak “…” ibaresini 22.06.205 tarihinde … numara ile tescil ettirdiğini ve kullandığını, başta … olmak Üzere Türkiye genelinde faaliyet gösteren özel kurum ve kuruluşlara özel güvenlik faaliyeti vererek büyük bir marka haline geldiğini, davalı firmanın aynı ilde, aynı meslek grubu ve faaliyet alanında 25.02.2015 tarihinde kurularak müvekkilinin tescilli markasını izinsiz olarak kullandığını, bu durumun iltibas ve taklit sureti ile müvekkili markasına tecavüz oluşturduğunu, bu tecavüzün durdurulması ile ilgili olarak davalı şirkete 01.03.2017 tarihinde … 20. Noterliğinin … yevmiye numaralı İhtarnamesinin keşide edildiğini, buna rağmen tecavüze son verilmeyip faaliyetlere devam ettiğini, bunun üzerine 03,05.2017 tarihinde … 2. FSHH Mahkemesinin … D.lş sayılı dosyasında haksız rekabetin ve marka hakkına tecavüzün tespiti talep edildiğini, … D.İş sayılı dosyasına sunulan 30.05.2017 tarihli bilirkişi raporunda, “…” markasının “…” markası ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğu, ortalama tüketici kitlesinin karıştırma İhtimalinin yüksek olduğu, işbu sebeplerle kullanımın iltibas yarattığı tespit ve kanaatine varıldığını, müvekkili şirketi birçok kişinin aradığını ve arayan kişilerin hangi … şirketi olduğunu bilmediklerini, bu sebeple hak kayıplarının başladığını, 2014 yılından beri … kulübünün İç saha güvenlik işini müvekkili şirket yapmasına rağmen, davalı tarafın … adlı internet sitesinde … Spor Kulübü ile statta ve benzeri yerlerde referans amaçlı fotoğraflarının mevcut olduğunu, bunun dahi davalı şirketin kötüniyetini ve taklit ve iltibas niyetinin varlığını ispatladığını, yakın tarihte müvekkili şirketin …şantiyesi güvenlik işi için görüşme yaptığını, 80 personel için sözlü olarak anlaşıldığı halde, sözleşme imzalanacağı sırada işi davalı firmanın aldığının tespit edildiğini, müvekkili şirketin kişi başına aylık ortalama 300-350 TL zarara uğradığını, davalının ödenmeyen işçi alacakları ile ilgili hergün onlarca kişinin aradığını ve şikayetlerini dile getirdiğini, bu şikayetler nedeni ile güvenlik çalışanları ve piyasa nezdinde müvekkili şirketin itibarının zedelendiğini belirterek, davalı şirketin müvekkiline ait markaya tecavüzünün önlenmesi ve menine, İhtiyati tedbir taleplerinin kabulü ile müvekkiline ait tescilli markanın kullanıldığı tabelaların sökülmesine, reklam vasıtası, basılı evrak ve ürünlerin toplatılmasını, yayından/internetten kaldırılmasını, hükmün tirajı en yüksek ulusal gazetelerden birinde İlanını, “…” markasının davalı şirket isminden Ticaret Sicilinden çıkarılmasını ve terkinini, özel güvenlik faaliyet belgesinin iptalini, 1.000,- TL; maddi, 35.000,- TL manevi tazminatın ticari faizi île birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 1.7.2019 tarihli islah dilekçesi ile maddi tazminat istemini 63.820.14 TL olarak talep etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili 25.09.2017 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirket ile müvekkili şirketin kurulum süreleri arasında 8 ay gibi kısa bir süre olduğunu, müvekkili firma kurulduğunda davacı tarafça henüz marka tescilinin yapılmadığı, davacı firmanın müvekkili firma kurulduğunda sektörün önde gelen firmalarından olmadığını, haksız gelir elde edilebilecek büyüklükte ve marka değerine sahip bir firma olmadığını, davacının tescilli markasının “…” olduğunu, müvekkili firmanın davacının tescilli markasını asla kullanmadığını, davacının 01,03.2017 tarihinde keşide ettiği … 20. Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarnamesine … 59. Noterliğinin … tarih … yevmiye no.lu ihtarı ile cevap verildiğini, bunun üzerine davacı tarafça … 2. FSHH Mahkemesinin … D.İş sayılı dosyasında tespit davası açıldığını, huzurdaki dava dilekçesi ile … D.İş sayılı dosyaya sunulan bilirkişi raporunun müvekkili şirkete birlikte tebliğ edildiğini, müvekkilinin 5188 sayılı Özel Güvenlik hizmetlerine dair kanunun 5. Maddesi hükmü kapsamında 45. Sınıftaki emtiaların kapsadığı faaliyetleri “…Tic. Ltd. Şti.” adı altında yapmak için İçişleri Bakanlığından faaliyet belgesine sahip olduğundan iş bu marka ibaresini söz konusu faaliyetlerde kullanma hakkına sahip olduğunu, davacının “…” markası ile müvekkilinin “…” ibareli markalarının sadece genel görüntüleri, anlamları, okunuş ve yazılışları dikkate alınarak yapılan değerlendirmede dahi söz konusu markaların aynı olmadığı ve karıştırılma ihtimalinin de bulunmadığının açıkça görüldüğünü, aynı markadan kastın bir markada kullanılan işaretlerin diğerine tıpatıp benzemesi ve müşteriler nezdinde tamamen aynı şeyi ifade etmesi olduğunu, aralarında en küçük fark olan markaların ayniyet arz etmeyeceğini, İki marka arasında görsel, işitsel ve kavramsal olarak ayrıldığını, iki markanın görsel öğelerinin tamamen farklı olduğunu, tüketicilerin marka ile ilk temasının genellikle görsel unsur olduğunu, farklı kelimelerden oluşan markaların, tamamen aynı kelimeden oluşsalardı dahi farklı tasarımın ayırt edicilik kazandıracağını, markalardaki kelimelerin ayrıldığında anlamsız kavramlar ortaya çıktığını, markalara birer bütün olarak bakıldığında kavramsal olarak da benzerlikten bahsedilemeyeceğini, “…” ibaresinin ülkemizde birçok markada kullanıldığından ayırt ediciliğinin zayıfladığını, sadece 35. Sınıfta “…” ibareli yüze yakın marka olduğunu, davacıya ait markada “…” ibaresinin markanın asli unsuru olduğunu, internet sitesini güncelleyerek … olarak domain aldığını, … sitesini kullanmayı durdurduğunu, gerekli iznin çıkması üzerine 01.10.2017 tarihinden İtibaren “…” markası üzerinden işlem yapmaya başlayacağını, şirket merkezinde kullandığı tabelaları da “…” olarak yenilediğini, devam eden projelerdeki reklam afişleri ve dokümanların değiştirilmesi için girişimlerini başlattığını, kıyafet temin süreleri sonunda kıyafetlerin de değiştirilmiş olacağını, davacının firmalarını arayan alakasız kişilerle hak kaybına uğradığını belirttiği halde hangi kayba uğradıklarını belgelendirmediklerini, müvekkili firmanın sadece 1 işçi ile davasının olduğunu, söz konusu davanın da işçinin işe alkollü gelmesinden kaynaklandığını, bunun dışında müvekkili firmaya alacak davası açan veya icraya veren herhangi bir kişi ya da kurum olmadığı gibi vergi ve SGK borcunun da bulunmadığını, buna göre davacı firmayı arayan kişilerin davacı firmadan alacaklı olduklarını, müvekkili firmaya ait internet sitesinde bulunan fotoğraflardan birinin şirket sahibi …’nın … Müdürlüğü yaptığı sırada … Kompleksinde çekilmiş bir hatıra fotoğrafı olduğunu, ancak fotoğraftaki stadın … olduğunun anlaşılmadığını ve dava ile ilgisinin olmadığını, davacının … İle sözlü anlaşmaya vardıkları iddiasının doğru olmadığını, davacı firma yetkilisinin … Şantiyesi Güvenlik işini almak üzere …’ta yetkili … ile görüştüğünü, ancak o tarihten Önce müvekkili firma ile anlaşma sağlandığından teklif dahi alınmadan geri çevrildiğini, müvekkili firmadan 2015 yılında … tarafından davet edilerek teklif istendiğini, fakat şartlarda ulaşılamadığından o tarihte anlaşma yapılamadığını, 2017 yılında … tekrar müvekkili firmayı davet ederek güncel teklif aldığını ve uzlaşma sağlanarak hizmet verilmeye başlanıldığını, neticede davacının isim benzerliğinden kaynaklanan herhangi bir maddi zararının olmadığını, davacı firma ile müvekkili firma arasında rekabet olduğunu, …’ta ki başarısızlığın sebebinin isim benzerliği olarak gösterilmek istenildiğini, davacının belgelendirebildiği bir maddi zararının da bulunmadığını, davacı tarafın maddi ve manevi zararı olmadığı gibi markasında da bir değer kaybının olmadığını, davacı markası ile müvekkili markası arasında ayırt edilemeyecek derecede bir benzerlik olmamasına rağmen, müvekkilinin herhangi bir yargı karan ile mecbur olmaksızın iyi niyetle “…” markasını kullanmayı bırakarak “…” markasını kullanmaya başladığını, davacının ise huzurdaki dava ile müvekkili firmanın Özel Güvenlik Belgesinin de iptalini talep ederek rakibini haksız şekilde devre dışı bırakmak maksadında olduğunu belli ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI ve GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlık; davacının … nolu markasına yönelik davalı tarafından yapılanmarka hakkına tecavüzün önlenmesi, meni , ihtiyati tedbir kararı verilmesi davalı ticaret ünvanının … ibaresinin terkini özel güvenlik faaliyet belgesinin iptali şimdilik 1000 TL maddi ( Davacı vekili 1.7.2019 tarihli islah dilekçesi ile maddi tazminat istemini 63.820.14 TL olarak talep etmiştir) ve 35.000 TL manevi tazminatın tahsili istemine ilişkindir.
Davanın açılmasını müteakip davacının dava dilekçesi davalı tebliğ olunmuş, dilekçe teatilerinin sona edmesi üzerine dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, beyanlarında geçen deliller toplanmış, bilirkişi incelemesi yaptırılmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsanında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
HMK 266. madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişiler …, …, … 15/08/2018 tarihli raporlarında; Davacı şirket yetkilisi adına … nezdinde … no ile 45. Sınıfta yer alan hizmetler için tescilli markası olan “…” ibareli markası ile davalı şirket tarafından ünvanında yer alan“…” kılavuz kelimesini, tescil ettirmeksizin markasal olarak tabela, bayrak, kıyafetler üzerinde arma ve basılı evraklar üzerinde kullanılan “…”ibaresinin benzer olduğu, markaların esas unsurlarının “…” ibareleri olduğu, davalı şirket tarafından sözkonusu logoyu 45. sınıfta yeralan “Hukuki hizmetler (sınai ve fikri mülkiyet hakları konusunda danışmanlık hizmetleri dahil). Güvenlik hizmetleri. Evlendirme büroları hizmetleri. Cenaze hizmetleri. Giysi kiralama hizmetleri. Yangın söndürme hizmetleri. Refakat etme hizmetleri, /ş güvenliği konulannda danışmanlık hizmetleri” için kullanmasının tüketiciler, aynı müşteri kitlesi nezdinde iltibasa neden olabileceğinin tespit eğildiği, Davacı ve davalının ticaret unvanlarındaki klavuz kelimesinin “…” olması nedeniyle, her iki ibare karşılaştırıldığında okunuş ve anlam olarak birbirinden ayırdedilemeyecek kadar aynı olduğu, davacının Unvanındaki … ibaresinin farklılık katmadığı, klavuz kelimesinden sonra ve şirket faaliyet alanını gösteren “…” ve “…” nin de aynı olduğu, davalının yakın karıştırılmaya müsait, aynı işletmeyi çağrıştırdığı, işletmelerin faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açabileceği, yine ünvandaki kılavuz kelime ve kavramsal olarak bir bütün halinde değerlendirildiğinde davalı tarafın ticaret unvanının davacı tarafa ait … tescil no’lu “…” ibareli daha önce tescilli markayla karıştırılma ihtimali olduğu, 6769 Sayılı SMK.nun 151/2-b maddesine göre davalının dava tarihine kadar elde ettiği kazancın 63.820,14 TL. Olduğunu, Mahkeme davacı tarafın dilekçesinde maddi tazminat olarak talep ettiği “davalı şirketin yıllık cirosunun % 35’i” yönünde hüküm kurmaya karar verirse, davalının dava tarihine kadar elde ettiği cironun % 35’in in 577.944,54 TL. olduğu, Davalı şirketin, dava konusu markayı tabelalarında, personel kıyafetlerinde, web sitesinde kullanmaktan vazgeçtiği, … numara ile 14.02.2018 tarihinde tescil edilen “…” ibareli markası ile ilgili 12.09.2017 tarihinde başvuruda bulunarak, … numara ile tescil edilen markayı kullanmaya devam ettiği, Manevi tazminat hususunun Mahkeme’nin takdirinde olduğunu bildirmişlerdir.
Bilirkişiler …, …, … 08/05/2019 tarihli EK bilirkişi raporlarında; Davacının davalı şirkete … tarihinde … 20.Noterliğinin … yevmiye sayılı ihtarnamesinin gönderilmesinden sonra, … 2.FSHH Mahkemesinin … D.iş sayılı dosyasından 03.05.2017 tarihinde yapılan tespit sırasında ;bina girişinde , bina içinde, merdivenlerde, ofis kapıcında, ofis içi bekleme salonunda, fatura ve iş başvuru formlarında, çalışanların örnek formaları üzerinde rapordaki fotoğraflardan da görüleceği üzere logoların markasal olarak kullanıldığı, ayrıca davalının tescilli markacını tescil ettirdiği şekilde kullanma zorunluluğuna aykırı davrandığının tespit edildiği, davacının tescilli markası ile davalı tarafından tescilsiz ve markasal olarak tabela, bayrak, kıyafetler üzerinde arma ve basılı evraklar üzerine kullanılan “…” ibaresinde kullanılan markanın esas unsuru “…” ibareleri olup bunların benzer ibareler olduğunu, Markanın tali unsuru olan … ibaresi verilen hizmeti nitelemekte olup, tali unsur olduğu, Davalı tarafından “…” logosunun , davacı şirket yetkilisi adına tesil edilmiş olan “…” ibareli markasının kapsamıiçinde bulunan 45.sınıfta yeralan “hukuki hizmetler (sınai ve fikri mülkiyet hakları konusunda danışmanlık hizmetleri dahil). Güvenlik hizmetleri. Evlendirme büroları hizmetleri. Cenaze hizmetleri. Gîvfı kiralama hizmetleri. Yangın söndürme hizmetleri Refakat etme hizmetleri. İş güvenliği konularında danışmanlık hizmetleri” açısından tüketiciler, aynı müşteri kitlesi nezlinde iltibasa neden olabileceğinin tespit edildiği, Davacıya verilen zarar hesaplanırken, davacı firmanın faaliyet konusu ile davalı firmanın faaliyet konusu aynı olduğu için tüm karı hesaplandığı, kök raporda da belirtildiği üzere, her ne kadar davacı taraf … 2. FSHH Mahkemesi’nin… E. sayılı dosyasında markanın kullanıldığına ilişkin tespit dilekçesini 03.05.2017 tarihinde vermiş olsa da, davalı tarafın “… Ltd. Şti” unvanını, dolayısı ile dava konusu markayı kuruluş tarihinden bu yana kullandığı açık olup, kuruluş tarihi olan 04.02.2015 tarihinden dava tarihi olan 16.06.2017 tarihine kadar kar hesaplandığı Değerlendirmeler bölümünde izah edildiği üzere kök raporda değiştirilecek bir husus bulunmadığını bildirmişlerdir.
Toplanan deliller, marka tescil belgesi, ticari sicile kayıt ve tescil tarihleri, şirket faaliyet alanrları, alan adı oluşturulması tarihi, d.iş dosyasındaki tespit raporu, mali kayıtlar, gelir idaresi başkanığınca gönderilen iki yıllık ciro kar zarar oranları ve yıllık ödenen vergileri gösterir mali kayıtlar bilirkişilerin kök ve ek raporları ile birlikte incelendiğinde;
Davacı şirket yetkilisi adına kurum nezdinde … no ile 45. Sınıfta yer alan hizmetler için “…” ibareli markanın davalı şirket yetkilisi … adına 4.9.2014 tarihinden itibaren tescil edildiği ayrıca davacı şirketin ticari unvanının asli unsurunun da “…” ibaresini içerdiği ve davacının ticari sicile 26.6.2014 tarihinde kayıt olduğu ve faaliyet alanının özel güvenlik faaliyeleri alanında olduğu,şirket yetkilisi ve tek ortağının … olduğu alaşılmıştır.
Davalı şirketin ise ticari sicile 4.2.2015 tarihinde tescil edildiği, davacı ile aynı alanda faaliyet göstermek için kurulduğu anlaşılmış, ticari unvanının esas unsurunun da yine … ibaresi olduğu anlaşılmaktadır.
Davalının … nolu marka başvurusunun 45.sınıf için marka başvurusunun red edildiği anlaşılmış olup, öte yandan 6769 sayılı SMK’nun ilgili maddesi uyarınca davalının markası tescil edilmiş olması halinde dahi bu husus davacıya karşı ileri sürülmesine engel nitelikte olup, davalının kullanımının haklı bir nedene dayanmadığı , markasal bir kullanım niteliğinde olduğu ve alınan bilirkişi raporları kapsamına göre de marka hakkının ihlali niteliğinde bulunduğu anlaşılmıştır.
Davacı davasını ticaret unvanından kaynaklanan üstün hakka ve marka hakkına dayalı olarak açmış olup, tescilsiz bir markanın işaretin, ticaret unvanının eskiye dayalı kullanım yoluyla bu marka, işaret, unvan üzerinde hak sahibi olan kimsenin bu markayı tescil ettirenin tescil başvurusunu engelleme veya tescil gerçekleşmiş ise hükümsüzlüğü için talepte bulunma yetkisi mevcut olduğu gibi haksız olarak kullanılan markanın kulanımının önlenmesini, unvan terkinin talep edebileceği bilimektedir. Tescilsiz bir markanın veya ticaret sırasında kullanılan başka işaretin sahibinin itirazı üzerine tescili istenilen markanın tescil için yapılan başvuru tarihinden önce veya markanın tescili için yapılan başvuruda belirtilen rüçhan tarihinden önce bu işaret için hak elde edilmiş ya da belirtilen işaret sahibine daha sonraki bir markanın kullanımını yasaklama hakkı veriyorsa o marka tescil edilemez. Bu hüküm markanın gerçek sahibinin eskiye dayalı kullanımını tescilden üstün tutarak gerçek hak sahibinin korunmasını amaçlamaktadır. Buna göre bir markayı ihdas ve istismar eden kimse o markanın gerçek sahibidir ve açıklayıcı etkiye sahip tescile karşı üstün ve öncelikli hak sahibidir
Davacı … ibaresini ticaret unvanında ve markasında ASLİ unsur olarak kullanmaktadır.Bu husus ticaret sicil kaydı ve marka tescil belgesinden anlaşılmaktadır. Davalının … ibaresini esas unsur olarak kullanılmasının her iki firmanında güvenlik alanında faaliyet göstermesi nedeniyle karıştırmaya neden olacağı bu nedenle davacının unvan terkini talebi yönünden keza marka hakkına tecavüzün önlenmesi ile tazminat istemlerinde bulunmasında hukuki yararının bulunduğu anlaşılmıştır.
İddia, savunma, toplanan deliller,ticari sicil kayıtları, TPE belgeler kapsamına göre davalının gerek ticari ünvanının gerekse … markasını güvenlik hizmetleri alınında kullanmasının davacının hem ticaret unvanına hemde markasının asli unsuru olmasına göre gerek görsel,gerek fonetik ve gerekse bir bütün olarak gözde bıraktığı izlenim açısından değerlendirildiğinde, ortalama tüketiciler nezdinde BİREBİR AYNI olan kullanımın karıştırmaya neden olacağı,tarafların ticari sicil kaydına göre aynı iş kolunda faaliyet gösterdikler ve davacının marka ve Ticari unvanının kullanımının ve unvan tescilinin daha eskiye dayandığı, davacının bu ibare üzerinde üstün hak sahibi olduğu anlaşılmıştır.
TTK m.52 vd. maddelerinde “Ticaret unvanı’ ve “İşletme adı’nın korunması sistemi getirilmiştir. Davacı, davalı şirket ticaret unvanında yer alan ibarenin terkinini talep etmiştir.Haksız kullanılan bir ticaret unvanı tescil edilmişse, ilgili kişi tarafından, haksız kullanıma son verilmesi talep edilebilir.
Ticaret hukukunda tacirin ve şirket ortağının ad/soyadı kullanımı, sınırsız sorumlu gerçek kişi tacirler ve ikinci dereceden sınırsız sorumlu şahıs şirketleri için getirilmiş bir zorunluluktur ve ad/soyadın birlikte kullanılması gerekir (TTK m41, 42). Şahıs şirketlerinde unvan ve ortakların (en azından birinin) ad/soyadı ile birlikte kullanılır. İsimlerde herhangi bir kısaltma yapılmaz.
Davalı Şirket niteliği itibariyle bir LİMİTED şirkettir. Dolayısıyla tüzel kişi tacirdir. 6102 sayılı TTK’nda tacir olmaya bağlanan hükümlerden biri de ”basiretli olma” yükümlülüğüdür. Davalı şirket bir tüzel kişi tacir olması sebebiyle, TTKm.18/2 uyarınca basiretli bir tacir gibi davranmak yükümlülüğündedir. Bu hükme göre, faaliyet alanı içerisinde tüm işlemlerini hukuka uygun olarak yerine getirmekle yükümlüdür. Basiretli tacir gibi hareket etme yükümlülüğü olan davalı şirketin, tanıtım faaliyetlerinde kullandığı ifadelerin halkı yanıltacak nitelikte olmamasına dikkat etmesi, bu konuda gereken özeni göstermesi de bu kapsamdadır.
Ticari hayatta, müşteri ve tedarikçiler arasında şirketler genellikte kısaca asıl ve baştaki unsuru ile anıldığı da bilenen bir gerçektir. Davalının ticaret unvanı davacının tescilli markası ile başladığı gibi aynı ticaret unvanını kullanmaktadır..Tescilde öncelik ilkesi gereğince davacının, davalı unvanının terkini talebi yerinde olduğu anlaşılmaktadır.
6769 Sayılı SMK mm 6/1 maddesi uyannca “markanın tescil haklarına giren aynı mal ve hizmetlerle İlgili olan, tescilli markanın kapsadığı mal ve hizmetlerin aynı veya benzeri mal ve hizmetleri kapsayan ve bu suretle tüketici nezdinde tescilli marka arasında bağlantı olduğu ihtimali de dahil olmak üzere davacı markasına iltibas teşkil edecek şekilde gözde ve kulakta tüketicileri yanıltmasına” neden olacak ve bu durum 6769 Sayılı SMKnun 7/2 (a) ve (b) maddeleri uyannca marka hakkına tecavüz teşkil ve haksız rekabet teşkil edecektir.
6769 Sayılı SMK nun 29/1. Maddesinde marka hakkına tecavüz teşkil eden eylemler sayılmıştır. Buna göre;
a)Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak
b)Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c)Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerekliği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak ” şeklindeki eylemler marka hakkına tecavüz kapsamında değerlendirilmiştir.
Davalı tarafın eylemi, davacının marka hakkına tecavüz olarak kabul edildiğinden ve davalı taraf bu eyleminde kusurlu olduğundan 6769 sayılı SMK’nun 29, 149,151 .maddeleri gereğince maddi ve manevi tazminat talebi yerinde görülmüştür.
Davacı yan 151/2/b maddesi gereğince maddi tazminatın davalılardan tahsilini talep etmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda 6769 Sayılı SMK.nun 151/2-b maddesine göre davalının dava tarihine kadar elde ettiği kazancın 63.820,14 TL. Olduğu belirlenmiş olup, bu belirlenen bedel davacı markasının tescilli olduğu tarih, davalının kullandığı tarih ve markanın aynı alanda faaliyet gösteren davalı tarafça kulanılmış olması hususu gözetildiğinde mali kayıtlara göre somut olaya uygun olduğundan mahkememizcede kabul edilmiştir.
Davacı manevi tazminat da talep etmiştir. Manevi tazminat yönünden marka hakkına yapılan tecavüzün niteliği, ,davacının manevi ticari varlığında meydana gelen kayıp durumu, manevi tazminatın amaç ve içeriğine, hak, nesafet ve adalet ilkesine keza manevi tazminatın maddi bir zenginleşme talebinden çok manevi tatmine yönelik bir talep olması, dolayısıyla somut olaya göre takdiren 5000- TL manevi tazminatın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine karar verilmesi gerekmiş, fazla istemin reddine karar verilmiştir.
Toplanan deliller hükme dayanak alınan kök ve ek rapor içerikleri dikate alındığında; Davalının davacıya ait tescilli marka hakkınatecavüzün tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, Davalının ticaret unvanından … ibaresinin terkinine, marka hakkını ihlal nedeniyle 63.820.14- TLmaddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan tahsiline, Manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 5000-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan tahsiline, fazla istemin reddine, Özel güvenlik faaliyet belgesinin iptali istemi idari bir işlem olduğundan bu yöndeki istemin reddine,davacı markası ve ticaret unvanına yönelik davalının markasal kullanımlarının önlenmesine,Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalıdan tahsiline,karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulması gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Davalının davacıya ait tescilli marka hakkına tecavüzün tespitine, durdurulmasına, önlenmesine,
2-Davalının ticaret unvanından … ibaresinin terkinine,
3-Marka hakkını ihlal nedeniyle 63.820.14- TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan tahsiline,
4-Manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 5000-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan tahsiline, fazla istemin reddine,
5-Özel güvenlik faaliyet belgesinin iptali istemi idari bir işlem olduğundan bu yöndeki istemin reddine,
6-Davacı markası ve ticaret unvanına yönelik davalının markasal kullanımlarının önlenmesine,
7-Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalıdan tahsiline,
8-4.701,10 TL ilam harcının peşin ve ıslah harçtan mahsubu ile eksik kalan 3.596,89 TL harcın davalıdan tahsiline,
9-Markaya Tecavüzün Tespiti talebinin kabulü nedeniyle, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 4.910 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
10-Kabul edilen maddi tazminat talebi yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 9.096 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
11-Kabul edilen manevi tazminat talebi yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 750 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
12-Reddedilen manevi tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 750 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
13-Davacı tarafın yargılama giderlerinden olan 31,40 TL başvuru harcı 31,40 TL peşin harç, 1.072,81 TL ıslah harcı 274 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 2.250 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.659,61 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
14-Davalı tarafın yapmış olduğu 900 TL yargılama giderinin taktiren 1/3 inin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
15-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İSTİNAF YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı, hazır olanlara duruşma zaptından örnek verildi. 10/03/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır