Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2016/33 E. 2019/81 K. 19.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/33 Esas
KARAR NO : 2019/81

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/02/2016
KARAR TARİHİ : 19/02/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA;Davacı … LİMİTED ŞİRKETİ tarafından davalı … aleyhine açılan ASIL DAVADA; davacı müvekkilinin uzun yıllardır, doğal briket ve mangal kömürü ürünlerinin imalat, satış ve pazarlaması faaliyeti ile iştigal ettiğini, yoğun emek ve masraf harcayarak geliştirdiği ürünleri ve markalarını, Türk Patent Enstitüsünde tescil ettirerek koruma altına aldığını, …. … markasının ve 03.09.2012 tarihinden muteber olmak üzere, 04. sınıfa giren mallar için tescilli “…” markasının sahibi olduğunu, Davalı …’ın İltibas yaratacak şekilde, Çok Yakın Benzer olan “…” İbaresi ile 4. Sınıflara giren mallar için … numarası ile markasını tescil ettirdiğini, davacının … ibareli markalarıyla çok yakın benzer olarak “…” ibaresini tescil ettirmesinin KHKnın 8/1-b maddesi kapsamında, Karıştırma ihtimali yarattığını, Davalı şirket adına … Numara tescilli “…” ibareli markanın Hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Karşı dava da ise davanın reddine talep etmiştir.
SAVUNMA VE KARŞI DAVA; davacı firmanın markasının SIRF CİNS İSİMLERDEN oluştuğunu, Bu tür vasıf belirten isimlerin herkes tarafından kullanılabileceğinden, gerek tek bir kişi adına gerek tek başına tescil edilemeyecek isimlerden olduğunu, Zira hem … hem de … kelimelerinin genel ve cins isimler olduğunu, davacı adına tescilli markanın 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında KHK nin 7/1-c ve 7/1-e bendine göre mutlak red sebebi sayılan haller arasına girmekte olduğundan hükümsüz kılınması gerektiğini, müvekkilinin markasının diğer markalardan ayırt edici ve esaslı unsurunun ise … ibaresi olduğunu, asıl davanın reddine ve karşı davada davalı şirket adına … ve … tescil nolu ile kayıtlı “…” markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE
Dava konusu uyuşmazlık, asıl davada Davalı şirket adına … Numara tescilli “…” ibareli markanın Hükümsüzlüğü, karşı dava da ise; … ve … tescil nolu “…” markalarının hükümsüzlüğü taleplerine ilişkindir.
HMK 266. madde kapsamında bilirkişi incelemeleri yaptırılmış bilirkişilerder esasen istenen olgu taraf markalarının tanınmış olup olmadığı hususları olup, bilirkişiyerin marka hukukuna ilişkin beyan ve görüşlerinin ise mahkememiz yönünden bağlayıcı olmadığı, marka hukukuna ilişkin nihai takdir ise sunulu delillere göre mahkemece incelenmiş ve gerekçelendirilmiştir.
İlk bilirkişi heyeti 24.5.2017 tarihli raporlarında; Davacı-karşı davalıya ait TPE nezdinde … tescil nolu markanın dosya içeriğine ve yapılan İncelemeye göre 04 nolu sınıf yönünden 2014 yılı itibarı ile tanınmış marka kriterlerini yerine getirmediğini,Davalı-karşı davacı adına tescilli … tescil nolu markanın tescilli bulunduğu 04 nolu sınıf yönünden Davacının davalı adına tescilli … nolu markası karşısında hükümsüzlüğüne karar verilebileceğini,Davacı-davali adına tescilli … nolu markasının tanımlayıcı olmadığı gerekçesiyle 556 sayılı KHK nin 7/1-c maddesine göre hükümsüzlüğüne karar verilebileceğini bildirdikleri anlaşılmıştır.
Aynı heyet 10.11.2017 tarihli ek raporlarında;Davacı-karşı davalıya ait TPE nezdindc … ve … numaralı başvurulardan sadece … tescil nolu markanın TPE nezdinde tescil tarihinin olduğu, dolayısıyla sadece … numaralı marka ile ilgili değerlendirme yapılabileceğini, Davacı-davalı adına tescilli … tescil nolu markanın dosya içeriğine ve yapılan incelemeye göre 04 nolu sınıf yönünden 2014 yılı itibarı ile tanınmış marka kriterlerini yerine yetirmediğini, Davacı-davalı adına tescilli … tescil nolu markanın tanımlayıcı olmadığı gerekçesiyle 556 sayılı K.HK .’nin 7/1/c maddesine göre hükümsüzlüğüne karar verilebileceğini,Davalı-karşı davacı adına tescilli … tescil nolu markanın tescilli bulunduğu 04 nolu sınıf yönünden Davacı-davalı adına tescilli … tescil nolu markanın karşısında hükümsüzlüğüne karar verilebileceğini bildirdikleri anlaşılmıştır.
İkinci bilirkişi heyeti ise 27.9.2018 tarihli raporlarında; Davacı karşı davalıya ait TPE kayıtlarında … ve … numarali başvurulardan sadece … tescil nolu markanın tescil tarihinin bulunduğunu, değerlendirmenin sadece … numaralı marka ile ilgili yapılabileceğini,davacı -karşı davalı adına tescilli … no lu markanın tasviri olduğu ve bu sebeple hükümsüzlüğünün talep edilebileceğini,Davalı -karşı davacı adına tescilli … nolu markanın hükümsüzlük şartlarının oluşmadığını bildirdikleri anlaşılmıştır.
Türk Patent ve marka kurumundan marka tescil tescil belgesi celp edilmiştir.
… ŞİRKETİ adına … nolu “…” şekil ibareli markanın 04 sınıf için 13.11.2013 tarihinden itibaren sicile kayıt edildiğini ve ilanın 31.1.2014 tarihli resmi marka gazetesinde yayınlandığı anlaşılmıştır.
… adına … Numara tescilli “…” markasının ise 04 sınıf için 2.10.2014 tarihinden itibaren sicile kayıt edildiğini ve ilanın 30.11.2015 tarihli resmi marka gazetesinde yayınlandığı anlaşılmıştır.
… ŞİRKETİ adına … nolu nolu “…” ibareli markanın 04 sınıf için 3.9.2012 tarihinde başvuruda bulunulduğu, ancak tescil edilmediği Türk Paten ve Marka Kurumunun 19.4.2016 tarihli yazıları kapsamından anlaşılmıştır.
Alınan bilirkişi raporları, Türk Patent ve Marka Kurumundan celp edilen belgeler ,kurum cavabı yazıları, taraflarca hazırlama ilkesine göre sunulu deliller ile birlikte incelendiğinde;
Her iki firmanın da tanınmış marka olmadığı alınan tüm raporlar kapsamı ile sabittir. Somut uyuşmazlık marka hukukunun ilkelerine göre çözümlenmelidir. Mahkememizce görev verilen bilirkişiler içinde marka hukuku konusunda uzman bilirkişi bulunmadığından bilirkişilerin tespit ve değerlendirmeleri marka hukuku ilkelerine göre mahkememezce çözümlenmiştir.
ASIL DAVADA HÜKÜMSÜZLÜK İSTEMİ AÇISINDAN İNCELEME;
Asıl davada davacı vekili davalı markasının karıştırmaya yol açtığını ileri sürmüştür. Markaların benzerliğinin değerlendirilmesi, markada yer alan kelime veya şekil unsurlarının birbirlerinden bağımsız olarak tek tek ele alınması yoluyla değil, markanın tüm unsurlarının birlikte yarattığı bütüncül İzlenime göre yapılmaktadır. Somut olayda “…” İbaresi her iki marka da aynen yer almaktadır.
Asıl davada davacının markasının ana unsuru olan ‘…” ibaresinin davalıya ait kelime markasında da etken unsur olarak birebir yer aldığı ve bu haliyle de davacı-karşı davalı markasındaki ‘… ibaresi markaları arasında benzerlik oluşmasına yol açtığı anlaşılmaktadır. Davalı markasında yer alan … ibaresi belli ölçüde davacı markasından farklılık oluştursa da, bu farklılık tüketiciler nezdinde benzerliği yok edici nitelikte değildir. Davacı logosunu turuncu, yeşil renklerle alev tarzında kombin etmiştir. Davacı marka tescili için davalıdan önce başvuru yapmış ve 04.sınıf için marka tescil belgesi almıştır. Ancak davacı markası oluşturduğu kelime gurubu ile zayıf bir markadır. Tescilli olduğu emtia sınıfı içinde sektörel bazda kullanılan kelimeleri kendi oluşturduğu şekil logosu ile tescil ettirmiştir. Davalı ise “…” ibaresini salt kelime gurubu olarak tescil ettirmiştir. Markada yer alan ” …. ibaresi genel bir ibare olup markaya ayırt edicilik sağlamamaktadır. Yine … ibaresi ise markanın bir bütün olarak tüketici de bıraktığı etki nedeniyle “…” olarak incelendiğinde ayırt edicilik unsurundan yoksun olduğu , dolayısıyla kömür gibi sık tüketilen bir ürün grubunda nihai tüketecinin her iki markayı gördüğünde karıştırma ihtimalinin bulunduğu sabit görüldüğünden, asıl davanın kabulüne ve … nolu “…” markasının karıştırılma ihtimali nedeniyle hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerekmiştir.
KARŞI DAVADA HÜKÜMSÜZLÜK İSTEMİ AÇISINDAN İNCELEME;
Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin yapıldığı zamanı gösteren veya malların ve hizmetlerin diğer karakteristik özelliklerini belirten işaret ve adlandırmaları münhasıran veya esas unsur olarak içeren, yani “tanımlayıcı” markaların da tescili mümkün değildir. Burada amaç, herkesin kullanımına açık olması gereken birtakım İşaretlerin bireylerin tekeline verilmesinin önüne geçilmesi ve bu yolla kamu yararının sağlanmasıdır. Bir mal veya hizmet ile doğrudan bir ilişki kurmayan, ancak sadece bir mal veya hizmeti çağrıştıran, anımsatan işaretler ise tanımlayıcı olarak kabul edilmemektedir. . . Tanımlayıcı bir işaret, adından da anlaşılacağı üzere, bir malın veya hizmetin cinsini, çeşidini, miktarını, karekteristik özelliğini gösteren, bunlara doğrudan gönderme yapan sözcükler, şekillerdendir. Sözgelimi zeytinyağı emtiası için “…” ibaresi markanın asli unsuru olarak tescil edilemez. Zira … ibaresi tek başına zeytinyağı emtiasının niteliğini göstermektedir. Buna karşılık tanımlayıcı unsurdan farklı olarak, ayırd edicilik sağladığı ölçüde markada tanımlayıcı unsur olarak tescil edilebilecektir.
Sektörel yönden yapılan incelemede; …, …, … kömürünün bu anlamda bir kömür cinsi olarak tanımlayıcı olduğu İçin 04 nolu sınıfta tescilinin mümkün olmadığı ilk alınan rapor ve ikinci heyet raporlarında denetime uygun bir şekilde tespit edilmiştir.
Gerek ilk raporda gerekse son raporda “…” ibaresi tek başına kimsenin tekeline verilemeyeceğinden keza tescilli olduğu sınıf yönünden teknik bir terimi ifade ettiği de tespit edildiğinden karşı dava yönünden her iki raporda da hükümsüzlük şartlarının bulunduğu hususu tespit edilmiştir.
Bilindiği üzere 556 sayılı KHK’nin 7. maddesinde sayılan tescil engelleri kamu düzeni ile ilgilidir ve mutlak ret nedenleri olarak adlandırılırlar. Bu nedenle TPE tescil sürecinde mahkemeler ise yargılama sürecinde resen dikkate almalıdır. Zira bu nedenler, herhangi bir ayırt edici gücü bulunmayan ya da ticaret alanında herkesin kullanımına açık tutulması gereken, yanıltıcı, kamu düzenine, toplumun dini ve ahlaki değerlerine aykırı olduğu kabul edilen işaretlerin tescil edilmemesi amacını taşırlar.
KHK’nin 7/1-c hükmünde “Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin yapıldığı zamanı gösteren veya malların ve hizmetlerin diğer karakteristik özelliklerini belirten işaret ve adlandırmaların” esas unsur olarak veya münhasıran marka olamayacağı hükmünü amirdir. Ancak bir sözcüğün müstakil veya esas unsur şeklinde marka olarak tescilinin engellenebilmesi için, tescili amaçlanan mal veya hizmetler yönünden doğrudan tanımlayıcı olması gerekir. Bir başka değişle, ek bir fikri çaba, dolaylı yada ima (telmih) yoluyla ulaşılan anlamlar tanımlayıcı kabul edilmezler.
KHK’nin 7/1-d bendi “Ticaret alanında herkes tarafından kullanılan veya belirli bir meslek, sanat veya ticaret grubuna mensup olanları ayırt etmeye yarayan işaret ve adları münhasıran veya esas unsur olarak içeren markaların tescil edilemeyeceği” hükmünü içerir.
Tanımlayıcı işaretlerin marka olarak tescil edilemeyeceğine dair kuralın istisnası, KHK’nin 7. maddesinin son fıkrasında yer almaktadır. Buna göre, “marka tescil tarihinden önce kullanılmış ve tescile konu mallar veya hizmetlerle ilgili olarak bu kullanım sonucu ayırt edici bir nitelik kazanmış” ise (a), (c ), (d) bendi uyarınca tescil reddedilemez.
Toplanan delillere göre karşı davada hükümsüzlüğü istenen markanın kullanım yoluyla ayırt edici hale geldiği ispat edilmediği gibi, markanın tanınmış olmadığı hususları da her iki heyet raporu ile da sabittir.
Kararnamenin 7/1-c maddesi 89/104 nolu 21 Aralık 1988 tarihli “markalara ilişkin mevzuatların yakınlaştırılmasına ilişkin” konsey direktivinin 3/1-c maddesinin tercüme edilmiştir. Avrupa Adalet Divanı ve Avrupa marka Ofisi ve üye ülkelerin ulusal mevzuatlarına göre bu maddenin yorumunda hareket noktası markanın esaslı fonksiyonudur. (fonction essentielle) markanın esaslı fonksiyonu direktivin 2. maddesinde “bir müteşebbisin mal ve hizmetlerini başka müteşebbisin mal ve hizmetlerinden ayırmaya müsait” olma olarak belirtilmiştir.
Bir markanın asıl fonksiyonu mal ve hizmetleri bir başkasının mal ve hizmetlerinden ayırt etmekten ibarettir. Dolayısıyla ürünün bir kişi veya firmaya ait olduğunu tanıtmaya imkan vermesi, yani ayırd edici gücünün olması gereklidir, Zira marka ürünün aidiyeti hakkında tüketiciye bilgi verir. Bu bilgiyi veremiyen genel ifadeler içeren sözcükler marka olarak tescil edilemez. Direktifin 3. maddesinde de marka olarak tescil edilemeyen işaret ve terimler yasak kapsamında sıralanmıştır.
Markanın ayırd edici karakteri markanın global olarak az çok ürün veya hizmetin belli bir kişi veya firmaya ait olduğunu, tanımaya imkan veren kapasitesi araştırılırken tüm önemli unsurları ve özellikle markanın kendinde doğal olarak bulunan (ıntrinseques) özelliğin kalitesi ile ürün veya hizmetin tüm unsurlarının tanımlayıcısı olmaması olgusunun özellikle araştırılması gerekir. (Avrupa Adalet Divanının 22 Haziran 1999 tarihli C-342/97 nolu Lloyd Schubfabrik Meyer Co: RD Propr.İntell. 1999 n.102 p.145:rtd com. 2000, 89 obs Azema Et Gallaux) (1)
Burada terimin sadece sözlük anlamı değil, unsurlarının da yani bu ibarenin ürünün herhangi bir özelliğine hatta ikinci derece bir özelliğine vurgu yapmaması aranmaktadır. Bunun içinde tüketicinin fazla düşünmeden ürünün o özelliğiyle marka arasında direk ve derhal bir bağlantı kurması aranmaktadır. 7/1-c ye göre markanın sadece ürünün kendi tasvirini değil ürünün özelliklerinden birinin tanımlaması durumunda da yasak kapsamına girer. (paris 4. ch. 9 Fev.2000 Soc. President et autres PİBD 2000, 697. 111 230)
Yargıtay 11.HD’nin yerleşik kararlarında da işaret edildiği üzere, bir ibarenin 556 sayılı KHK 7/1-(c) bendine göre tasviri nitelikte olduğunun kabulü için tescilli olduğu mal/hizmet sınıfları için doğrudan karakteristik özellik belirtmesi gerekir. Alınan her iki heyet raporunda da Portakal kömürü, portakal mangal kömürü, portakal biriket mangal kömürünün kömür cinsi olarak tanımlayıcı olduğu hususu denetime uygun bir şekilde tespit edilmiştir.
Toplanan deliller kapsamına ve hükme dayanak alınan ilk rapor kapsımına göre, ASIL DAVADA Davacı …ŞTİ tarafından Davalı … aleyhine açılan davada; Davalı adına TPE nezdinde tescilli … tescil nolu “… “ markasının HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE, KARŞI DAVADA ; Davacı … tarafından Davalı …ŞTİ aleyhine açılan davada; Davalı adına TPE nezdinde tescilli … tescil nolu “… “şekil markasının HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE karar verilmesi gerekmiş,Her ne kadar Davacı … tarafından Davalı …ŞTİ aleyhine Davalı adına TPE nezdinde tescilli olduğu belirtilen … başvuru nolu “… “şekil markasının da hükümsüzlüğü talep edilmiş ise de; TPE ‘den celp edilen kayıtlarda dava açıldığı tarihte tescile bağlanan bir marka olmadığı anlaşılıdığından ve hükümsüzlük istemi ise ancak tescil edilmiş markalar yönünden talep edilebileceğinden bu marka yönünden açılan davanın REDDİNE karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturmak gerekmiştir.
HÜKÜM;Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre,
I- ASIL DAVADA Davacı …ŞTİ tarafından Davalı … aleyhine açılan davada; Davalı adına TPE nezdinde tescilli
1) İstanbul 1 nolu FSHHM’nin 2006/17 esas-2007/149 karar sayılı gerekçesinden alınmıştır, ilgili ilama konu hüküm HGK’nun 2008/11-775 esas, 2008/753 karar sayılı ilamına konu hükümdür.
… tescil nolu “… “ markasının HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE, karar kesinleştiğinde kesinleşen kararın TPE’ye bildirilmesine,
II- KARŞI DAVADA
A- Davacı … tarafından Davalı …ŞTİ aleyhine açılan davada; Davalı adına TPE nezdinde tescilli … tescil nolu “… “şekil markasının HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE, karar kesinleştiğinde kesinleşen kararın TPE’ye bildirilmesine,
B- Her ne kadar Davacı … tarafından Davalı …ŞTİ aleyhine Davalı adına TPE nezdinde tescilli olduğu belirtilen … başvuru nolu “… “şekil markasının da hükümsüzlüğü talep edilmiş ise de; TPE ‘den celp edilen kayıtlarda dava açıldığı tarihte tescile bağlanan bir marka olmadığı anlaşılıdığından ve hükümsüzlük istemi ise ancak tescil edilmiş markalar yönünden talep edilebileceğinden bu marka yönünden açılan davanın REDDİNE,
1-Asıl davada 44,40 ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 15,20 TL harcın davalıdan tahsiline,
2-Asıl davada, davanın kabulü nedeniyle, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 3.931 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karşı davada 44,40 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 15,20 TL harcın karşı dava davalısından tahsiline,
4-Kısmen kabul edilen karşı dava nedeniyle, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 3.931 TL vekalet ücretinin karşı dava davalısından alınarak karşı dava davacısına verilmesine,
5-Kısmen reddedilen karşı dava nedeniyle, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 3.931 TL vekalet ücretinin karşı dava davacısından alınarak , karşı dava davalısına verilmesine,
6-Asıl davada davacı tarafın yargılama giderlerinden olan 29,20 TL peşin harç, 29,20 TL başvuru harcı, 1.850 TL bilirkişi ücreti, 363 TL tebligat ve müzekkere masrafı olmak üzere toplam 2.271,40 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Asıl dava davalısı karşı dava davacısının yargılama giderlerinden olan 1.850 TL bilirkişi ücreti, 12 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 1.862 TL yargılama giderinin taktiren 1/2 sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair karar TARAF vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İSTİNAF YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı, hazır olanlara duruşma zaptından örnek verildi. 19/02/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır