Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2016/248 E. 2023/127 K. 09.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/248 Esas
KARAR NO : 2023/127
DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/12/2016
KARAR TARİHİ : 09/05/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili, …., şirketinin dünyaca tanınmış ve marka değeri yüksek bir şirket olduğunu, …’un insanların iletişim kurmasını ve bilgi alışverişi yapmasını amaçlayan bir ağ olarak faaliyet gösterdiğini, “…” markasının Türk Patent Enstitüsü nezdinde tanınmış marka statüsünde olduğunu ve T/02141 sayı ile koruma altında olduğunu, 29.06.2015 başvuru tarihli ve 2015/ 55836 sayılı “…” markasının 2016 yılında davalı şirkete devrinden sonra …’in yürüttüğü reklam faaliyetleri neticesinde, 2016 yılında davalı şirket ve davalı şirkete ait evcil hayvan sahiplerine yönelik bir sosyal ağ www…..com internet sayfasından haberdar olduklarını, bunun üzerine yapılan araştırmada davaya konu 2011/ … sayılı “…” markasının tespit edildiğini, Davalıya 07.10.2016 tarihli mektup gönderildiği ve davalı şirketten davaya konu 2015 … sayılı “…” ve 2011 … sayılı “…” markalarını geri çekmesi, markaların www…..com alan adı da dahil olmak üzere tüm kullanımlarına son vermesi ve bu ibareler ile marka tescil başvurusu yapmayacağı ve markaları kullanmayacağı yönünde bir taahhütname düzenlemesini talep ettiklerini, Davaya konu edilen … ve … markalarının davacıya ait … markası ile karıştırılacak düzeyde benzer olduğunu, söz konusu markalar ile davacı markasının bileşik kelime unsurlarından oluştuğunu ikici Kelimenin … ibaresi olduğunu, markaların ilk kelimeleri olan … ve … kelimelerinin telaffuz bakımından … kelimesi ile son derece benzer olduğunu, markaların işitsel olarak son derece benzer olduğunu, Söz konusu markalar kapsamında kalan mal ve hizmetlerin de davacı markasının kapsamında kalan mal ve hizmetler ile birebir aynı olduğunu, Davalının davaya konu markaları, standart bir kelime markası olarak evcil hayvan sahiplerine yönelik bir sosyal ağ olan www…..com internet sayfası için kullandığını, davacı markasının tanınmışlığının en yüksek olduğu hizmetlerin de sosyal ağ sağlama hizmeti olduğunu, davalı markasının bu kullanımının söz konusu internet sayfasının, davacı tarafından işletildiği yönünde hatalı bir intiba yarattığını, … markasının eski sahibinin, söz konusu markanın davacı faaliyet alanı ile çakışacak herhangi bir kullanımı olmayacağı yönünde taahhütte bulunmuş olduğunu, Somut olayda KHK’nın 8/1(b) maddesinde düzenlenen hükümsüzlük koşullarının gerçekleşmiş olduğunu, “…” ve “…” markaları ile davacının tanınmış “…” markasının karıştırılacak derecede benzer olduğunu, “…” kelimesinin markalarının son kısmında ve asli unsur olarak yer aldığını, markaların üç dört harfli iki kelimeden oluştuğunu ve biçimsel olarak aynı kelime yapısında olmalarının markaları benzer kıldığını, … ve … kelimelerinin de işitsel olarak son derece benzer olduğunu, … kelimesinin … olarak telaffuz edildiğini ve …/… kelime telaffuzlarına benzediğini, …-BUK ve … şeklirde telaffuz edilen davaya konu markalar ile … olarak telaffuz edilen davacı markasının işitsel olarak çok benzer olduğunu, Markalar bütünsel olarak değerlendirildiğinde anlamsal olarak da son derece benzer bir intiba yarattığını, davacının “…” şeklinde salt bir kelime markası olarak evcil hayvan sahiplerine yönelik bir sosyal ağ olan www…..com internet sayfası için kullandığını, Davaya konu markalar kapsamındaki mal ve hizmetlerin, davacının davaya dayanak markaları kapsamında yer alan mal ve hizmetler ile birebir aynı ve benzer olduğunu, davalı markasının kullanılmasının tüketiciler nezdinde bir karışıklığa neden olduğunu,davalı markasının … markasını sulandırma ihtimali bulunduğunu, Davaya konu markaların kötü niyetle edinilmiş olduğunu, davalının kötü niyetli olarak davacıya ait tanınmış marka üzerinden haksız kazanç sağlamayı amaçladığını, davalı markalarının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı, internet sitelerinde, yalnızca evcil hayvan sahiplerinin hayvanlar üzerinden oluşturdukları profiller ile bu hayvanlara ilişkin ırk ve bakım bilgileri, eş bulma, sağlık sorunları, beslenme ve eğitim gibi konularda bilgi edinmeleri, bu konularda uzman görüşleri, video veya yazılara erişimleri, hayvanların sahiplendirimesi veya hayvan edinmek isteyenlerin sahipsiz hayvanlarla buluşturulması amacıyla ilan şeklinde fotoğraf ve videolarını aktarmalarını, kayıp evcil hayvanlarının bulunması gibi, tümüyle evcil hayvanların ve hayvan severlerin ihtiyaçlarının karşılanması gibi hayvan hakları ve sevgisine duyarlı bireylerin ihtiyaç ve taleplerinin karşılanması faaliyetlerinin yürütüldüğünü, sitede yalnızca evcil hayvanlara yönelik sosyal sorumluluk faaliyetlerinin yürütüldüğünü, www…..com internet sitesi üzerinden yapılan faaliyetler ile önemli ölçüde profil sayısına ulaşılmış olduğunu, internet ve görsel alanda yapılan reklam faaliyetleri ile davalı şirketin faaliyetleri ve markasının tanınır hale gelmiş olduğunu, 2015/… sayılı marka için devren … ile yapılan yazışmalardan davalıya bilgi verilmediğini, önceki marka sahibinin yapmış olduğu yazışmaların davalı yönünden hukuki bir geçerliliğinin olmadığını, www…..com alan adının, 2003 yılında tescil edilerek kullanılmaya başlandığını, Davalı adına tescilli markalar ve fiili kullanımların hiçbir şekilde davacı markaları ile benzer olmadığı gibi, iltibas tehlikesinin de mevcut olmadığını, davacının 2016 yılında www ….com isimli internet sitesinden haberdar olduğunu iddia etmesinin inandırıcılığının olmadığını, oysa ki 01.01.2014 tarihinden itbaren … sosyal paylaşım sitesinde kurumsal hesap sayfası oluşturmuş olduklarını, davacı tarafından TPE’ye yapılan itirazlarının da reddedilmiş olduğunu, davası markaları ile … marka işareti arasında TPE tarafından da karıştırılma ihtimali görülmemiş olduğunu, … ile …/… birleşik kelimelerinde dudak ünsüzleri benzeşmesi kuralının uygulanmayacağını, bu ibarelerin telaffuzu bakımından aynılık derecesinde telaffuz söz konusu olmadığını, … ibaresi yönünden ise işitsel olarak tamamen farklı kelimeler olduğunu, ibarelerin kavramsal ve görsel olarak benzer olmadığını, Davacının … kelimesi yönünden tekel yaratmaya çalıştığını, oysa ki TPE internet sitesi incelendiğinde … ibaresi ile biten birçok ibare bulunduğunu, …/… kelimesi ile … kelimesinin anlamsal olarak da benzer olmadığını, Davalıya ait internet sitesinin evcil hayvan temelli olduğunu, www ….com internet sitesinde amacın evcil hayvanların sahiplendirilmesi ve ortaya çıkan sorunların uzmanlara ve deneyim sahiplerine danışılarak çözümlenmesi olduğunu, Davalı şirket markalarında yer alan sözcüklerin evcil hayvanları çağrıştıran özgün pati, kuyruk ve köpek başı şekilleri ile tescil edilmiş olduğunu, ortalama tüketici gözü ile bakıldığında genel görünümleri itibari ile davacı şirket markaları ile davalı markalarının karıştırılacak derecede benzer olmadığını, evcil hayvan konusunda bilinçli tüketicilerin algı düzeylerinin yüksekliği karşısında markaların görsel olarak karıştırılamayacağını, davacının iddiasının aksine davaya konu davalı markasının standart kelime markası olmadığını, bir bütün olarak bakıldığında davacı markası ile davalı markasının arasında ki konsept farklılığının evcil hayvanlarla ilgili tüketiciler tarafından kolaylıkla anlaşılacağını, davalı şirketin hizmetinin … da olduğu gibi bireylerin kendini tanımlamasına dayanmadığından gerek ortalama tüketici gerekse intemet kullanıcıları açısından hiçbir şekilde karıştırılmayacağını, davalı şirketin internet sitesinin sosyal ağ şeklinde işletilmediğini, Görsel açıdan, ilk bakışta dahi, renk, eklenen şekiller ve yazım farklılıkları ile birlikte davacı markaları ile davalı markaları arasından karıştırılma ihtimali yaratacak benzerlik bulunmadığı, işitsel açıdan … kelimesi hariç benzerlik olmadığını, … ve …/… sözcükleri arasında anlam benzerliği olmadığını, … kelimesi genel ve anonim bir kelime olduğu için dikkate alınmaması gerektiğini, somut olayda tüketici kitlesinin farklılığının dikkate alınması gerektiğini, www…..com sitesinde temel amacın bireyler arası paylaşım olmadığı, Davalı şirketin … markalarını kullanmadığını, karıştırılma ihtimali yaratacak bir kullanımda bulunmadığını, faaliyetini evcil hayvanlarla sınırlandırmış olduğunu, müvekkilinin iyiniyetle hareket etmiş olduğunu, davacının kendi sosyal ağı dahil olmak üzere markaların kullanımına karşı çıkmadığını, davalının yaptığı harcama ve tanıtımlardan uzun süre sonra dava açma yoluna gittiğini beyan ederek davanın reddi talebinde bulunmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlık; Davacının tanınmış “…” markasına benzerlik ve iltibas yaratan davalıya ait 2015/ … Sayılı “…” ve 2011/… sayılı “…” markalarının kötüniyetli tescil ve tanınmışlık iddiası da dahil olmak üzere hükümsüzlüklerine ilişkin bulunduğu anlaşılmaktadır.
Davanın açılmasını müteakip davacının dava, davalının cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, tarafların beyanlarında geçen deliller toplanmış, bilirkişi incelemesi yaptırılmış,son niha kararın mahkemenin taktirinde olduğu anlaşılmış ve HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsamında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
Bilirkişiler …, ‘in 27/03/2018 tarihli bilirkişi raporlarında; Davacı ve davalı markalarının görsel, işitsel ve kavramsal açıdan değerlendirilmelerinin yapılmış olduğunu ve zayıf da olsa benzerlik taşıdıklarının belirtildiğini, davacıya ait olan … markası bugün nerede ise bütün dünyada bilinen tanınmış bir marka olduğunu, davacı markasının bu derece tanınmış bir marka olduğu dikkate alındığında zayıf derece benzerlikler dahi aynı sınıfta faaliyet gösteren davacı ve davalı markalarının ortalama tüketici nezdinde karıştırılmasına sebebiyet verebileceğini, Davacı ve davalı markaları intemet üzerinde faaliyet yürüterek hizmet vermekte olduklarını, site içerikleri benzerlik göstermese de iki markanın da internet üzerinden hizmet vermesi tüketici nezdinde karıştırılma ihtimalini de yükseltmekte olduğunu, davacı adına kayıtlı “…” markasının tanınmış marka olduğu, Hükümsüzlüğü talep edilen davalıya ait 2015/… nolu … markası ile 2011/… nolu … markasının davacıya ait …” markası İle görsel işitsel ve kavramsal açıdan zayıf olsa da benzerlik- taşıdıklarını, ….com’un evcil hayvan severlere yönelik bir sosyal ağ olduğu bunun yanı sıra dava konusu itilaf ile ilgili site içeriği olarak ….com ile benzerlik taşımadığını, davacıya ait olan … markasının bugün nerede ise bütün dünyada bilinen tanınmış bir marka olduğu dikkate alındığında zayıf derece benzerliklerin dahi aynı sınıfta faaliyet gösteren davacı ve davalı markalarının ortalama tüketici nezdinde karıştırlmasına sebebiyet verebileceğini bu sebepler ile davacı markaları ile iltibas yaratabileceğinin sonuç ve kanaatine vardıklarını bildirmişlerdir.
Bilirkişiler …’ın 14/11/2018 tarihli bilirkişi raporlarında; Davacı tarafından davalı adına 2011/… numara ile tescilli “…” markası ile 2015/… mumara ile tescilli “…” markalarının hükümsüzlüğünün talep edildiğini, Davalının 2011/… numara ile … markasının başvuru tarihi 04.10.2011, tescil tarihinin ise 10.12.2012 olduğunu, davacı tarafından beş yıllık yasal süre içinde dava açılmış olduğunu, sessiz kalma yoluyla hak kaybından söz edilemeyeceğini, davalının ….com internet sitesi hayvanseverlerc, davacının ….com internct sitesi kişisel sosyal ilişkiler ağı şeklinde farklı kitlelere hitap etse de; Davacı “…” markasının tanınmış marka olduğunu,dünyaca bilinen marka olması sebebi ile davalı tarafın 2015/… numaralı “…”, … numaralı “…” ibareli marka tescillerini yaparken davacının sosyal ağ sektöründeki varlığından haberdar olması beklenerek davacının ilgili sektördeki bilinirliğinden yararlanma kastı olabileceğini, davalının 2015/ … tescil numaralı “…”, 2011/ … tescil numaralı “…” markalarının davacının tescilli tanınmış “…” markaları ile benzer olduğunu, iltibas yarattığını, davalının 2015/… tescil numaralı “…”, 2011/… tescil numaralı “…” markalarının MarKHK md. 8/1 ve md. 42 uyarınca davalı markalarının davacı markasına benzerliğinden hükümsüzlüğüne karar verilebileceğini, davacının beş yıllık yasal süresi içinde dava açtığından sessiz kalma yoluyla hak kaybından bahsedilmeyeceği, şeklindeki görüş ve kanaatlerini bildirmişlerdir.
Fikri Mülkiyet Hakları Uzmanı … tarafından hazırlanmış olan Bilimsel Mütalaada özetle; 556 sayılı KHK m.8/1-b hükmü ve dava konusu markaların hükümsüzlüğü koşullarının oluşmadığı, davacı tarafından sunulan delillerin, davacının “…” ibareli markalarının internet ortamında sosyal ağ hizmetleri oluşturma yönünden 556 sayılı KHK’nin 8/4 maddesi anlamında tanınmış marka olduğuna işaret etmekle birlikte, başvurunun kötü niyeti kanıtlamaya yeterli olmadığı, KHK m. 8/4 ve 35 hükümleri anlamında kötü niyetli bir başvurudan ve bu nedene dayalı hükümsüzlük şartlarının ve karıştırma ihtimaline dayalı hükümsüzlük şartlarının mevcudiyetinden söz edilemeyeceği, sessiz kalma nedeniyle hak kaybından söz edilemeyeceği bildirilmiştir.
Mahkememizce …FSHHM’nin 2017/… esas sayılı dosyası delil olarak bildirildiğinden sonucu bekletici mesele yapılmıştır.
….FSHHM’nin 2017/… esas, 2019/… karar ve 3.4.2019 tarihli ilamında; Davacı ve davalılar arasındaki uyuşmazlıkda davacının “…” ibareli markalarının davalının “…” ibareli marka tescil başvurusunun 35, 38 ve 41.sınıf ürün/hizmetler bakımından kabul edilip edilemeyeceği noktasında yargılama yapılmış ve davacı yanın açtığı davanın reddine karar verilmiş, kararın istinaf edilmesi üzerine; …HD’nin 2019/… esas, 2021/… karar ve 22.3.2021 tarihli ilamlarına göre; 2016/… dava konusu “…” ibareli marka ile davacının itirazına mesnet 2008/…, 2008/…, 2011/…, 2012/…, 2013/… sayılı “…”, “… “, “…+şekil” ,”… ” ibareli marka işaretleri arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunmadığı, zira taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” ibaresinin bilişim alanında kullanılan genel bir ibare olup dava konusu hizmetler bakımından ayırt ediciliğinin düşük olduğunun mahkemece görüşüne başvurulan ve içinde bilgisayar mühendisi bilirkişinin de bulunduğu heyet incelemesi sonucunda tespit edildiği, tarafların marka işaretleri benzer olmadığından davacının itirazına mesnet markalarının tanınmış olup olmadığının sonuca etkili bulunmadığı, davalının kötü niyetli olduğunun ispatlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine karar verildiği , kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay … HD’nin 24.11.2022 tarih ve 2021/… esas-2022/… karar sayılı ilamı ile temyiz isteminin reddi ile ilamın onanmasına karar verildiği ve ilamın 24.11.2022 tarihinde kesinleştiği ilgili mahkece gönderilen 28.2.2023 tarihli kesinleşme şerhli ilamdan anlaşılmıştır.
Toplanan deliller, iddia ve savunmalar, taraflara ait marka tescil belgesi, kesinleşen ilam içerikleri, (… FSHHM’nin 2017/… esas, 2019/151 karar ve 3.4.2019 tarihli ilamı, … HD’nin 2019/… esas, 2021/… karar sayılı ve Yargıtay … HD’nin 24.11.2022 tarih ve 2021/… esas-2022/… karar sayılı ilamları) ,sunulu deliller, bilirkişi raporları, uzman görüşleri, bir bütün olarak incelendiğinde somut olayda hukuki takdir nihai olarak mahkememize ait olduğundan sübut bulmayan davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.
KARIŞTIRMA İHTİMALİNE DAYALI HÜKÜMSÜZLÜK İSTEMİNİN İNCELENMESİ
Karıştırma ihtimali ortalama tüketicilerin her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Başka bir anlatım ile halkın söz konusu mal ve hizmetleri aynı ya da bağlantılı işletmelerden geldiğini düşünme tehlikesidir. Hem markanın hem de mal veya hizmetlerin aynı olması durumunda karıştırma ihtimali daha güçlüdür. Karıştırma ihtimalinden söz edilebilmesi için öncelikle tescil başvurusuna konu veya tescil edilmiş marka ile daha önce tescil edilmiş ve tescil başvurusu yapılmış markanın kapsadığı hizmetlerin aynı ya da benzer olması gerekmektedir. Eğer bu mal ve hizmetler aynı ya da benzer ise bu kez markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenecektir. Karıştırma ihtimali hem marka, hemde sınıf bakımından benzerlik gerektirdiğinden iki markanın tescil edildikleri, tescil başvurusunda bulunulduğu ya da kullanıldığı mal ve sınıfların ne kadar birbirine benzer ise karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkmaması için markaların da o oranda birbirinden farklı olması gerekecektir. Markalar arasında sözcük, harf karakteri, şekil, grafik gibi renk unsurlarında hiçbir fark yok ise markalar arasında ayniyetten söz edilir. Eğer bu unsurlardan birinde küçük fark var ise benzer markalardan söz edilir. Markalar arasında karıştırma ihtimali incelenirken her bir unsura göre değil bir bütün olarak iki markanın bıraktığı genel global izlenimin markanın bütünüyle bıraktığı etki dikkate alınır.
AB Adalet Mahkemesi (CJEU ) uygulamalarında karıştırma ihtimalinin belirlenmesinde bir takım ilkeler mevcuttur. Uygulamalara göre karıştırma ihtimali ilgili tüm faktörler dikkate alınmak suretiyle marka veya işaretler birer bütün olarak değerlendirilmeli bu değerlendirme yapılırken uyuşmazlık konusu mal veya hizmetin talep edebilecek durumdaki ortalama tüketici gözü ile bakılmalı ortalama tüketicinin detayları incelemeden markayı bir bütün olarak algılayacağı gözönünde bulundurulmalı markadaki ayırt edici ve egemen unsurların bıraktığı genel intibaya göre görsel ve işitsel ve kavramsal anlamda karıştırma ihtimali bulunup bulunmadığı tartışılmalıdır.
Markalar arasında daha az derecedeki benzerlik mal veya hizmetler arasında daha çok benzerlik ile dengelenebilir. Bunun tersi de mümkündür. Ayrıca eğer önceki markanın ayırt ediciliği kendiliğinden çok yüksek ise veya kullanım sonucunda yüksek ayırt edicilik sağlanmış ise karıştırılma ihtimali de çok yüksek olacaktır. Salt çağrıştırma ihtimalinin varlığı karıştırma ihtimalini de mevcut olduğunun kabulü için yeterli değildir. Önceki markanın tanınmışlığı da tek başına karıştırılma ihtimalinin varlığı için yeterli değildir. Eğer her iki marka arasında çağrıştırma ,tüketicide bu markayı taşıyan ürünlerin aynı ya da ekonomik olarak bağlantılı işletmelerden kaynaklandığı yolunda bir kanaate yol açacak nitelikte ise, bu durumda karıştırma ihtimalinin bulunduğu düşünülmelidir. Markalar arasında görsel , işitsel,kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı her iki markanın asli ve tali unsurları ile birlikte bütünü itibariyle bıraktığı izlenimler bakımından benzerlik olup olmadığı çağrıştırma söz konusu olup olmadığı, markaların ait oldukları mal veya hizmetlerin hitap ettiği tüketici kitlesinin eğitim ve toplumsal durumu, markaların tescilli oldukları malın ya da hizmetin değeri , buna bağlı olarak alıcının mal almaya gittiğinde harcadığı zaman kriterleri dikkate alınarak ortalama düzeydeki tüketici gözü ile karıştırma ihtimali mevcut olup olmadığı tespit edilecektir.
Davacının Türk Patent ve marka kurumundan celp edilen; 09.04.2008 tarihli 2008 … sayılı 09, 42 ve 45. sınıflarda “…”, 16.07.2010 tarihli 2011 … sayılı 09, 35, 36, 38, 41, 42 ve 45. sınıflarda “… şekil”, 05.05.2008 tarihli 2008 26121 sayılı 35, 38, 42. sınıflarda “… …”, 26.11.2012 tarihli 2012 98282 sayılı 35, 41. sınıflarda “… ” markaları celp edilmiş,
Davalı adına 2011/… tescil nolu “…” şekil ibareli, 35, 38.sınıftaki ürünleri içeren markanın 4.10.2011 tarihinde tescil edildiği keza 2015/… nolu … şekil ibareli markanın 9,42 ve 45.sınıf için 29.6.2015 tarihinde tescil edildiği anlaşılmıştır.
Davacıya ait … …, … STUDIO, … markaları düz yazı ile ve benzer karakterde büyük harfle yazıldığı, yazı stilleri arasında ayırtediciliğin bulunmadığı, markalarının iki ve üç kelime olmasına karşı davalıya ait markanın tek kelimeden oluşması sebebiyle tüketicinin baktığı anda ibareleri birbirinden ayırt edebileceği ve benzer olarak nitelendiremeyeceği, kelimeler arasındaki ortak olan … ibaresinin ayırt ediciliğinin oldukça düşük ve herkesçe bilinen bir kelime olduğu, bu nedenle görsel olarak birbirinden ayırt edilebileceği ve benzer olarak nitelendirilemeyeceği, Anlamsal olarak; Markaların esas unsurları olan … ve … ibareleri dikkate alındığında, …’un yüz kitabı anlamına geldiği, …’un evcil hayvanlar kitabı anlamına geldiği ve markalar arasında anlamsal benzerliğin bulunmadığı, İşitsel olarak;Sözcüklerin hem İngilizce hem Türkçe telaffuzlarının irdelenmesi ile … kelimesinin …/… olarak okunduğu, … kelimesinin … olarak okunduğu, bu durumda tüketicinin işitsel ibareleri birbirinden ayırt edebileceği, … markasının …-buuk şeklinde iki hecede okunacağı, evcil hayvanlar anlamına gelen … ve bir çok anlamı bulunan … kelimeleri bir bütün olarak incelendiğinde evcil hayvanlar defteri, sicili anlamına geleceği, davalı markalarının görsellerinin, anlamıyla bütünleşerek farklı bir algı yaratacak bağımsız ayırt ediciliğe sahip olduğu, özellikle köpek pati görsellerinin evcil hayvan sicili anlamına gelen kelime unsulları ile birlikte davacı markalarından farklı bir görünüm ve anlam kazandığının aşikar olması , kavramsal ve görsel farklılığın davalı markalarını davacı markalarından yeterince uzaklaştırdığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle mahkeme aşamasında alının raporlara itibar edilmemiş, marka hukuku yönünden bilimsel olarak hazırlanan uzman görüşüne iştirak edilmiş olup, bilindiği üzere ve kesinleşen ilamda da işaret edildiği üzere … sözcüğünün yaygın kullanımı olan bu nedenle ortalama tüketicinin hiçbir duraksama yaşamadan davacı markası ile bağlantı kurabileceği bir sözcük olmadığı anlaşılmıştır. Öte yandan Davacının markasının sosyal ağ oluşturma yönünden tanınmış marka olmasına karşın, dava konusu marka ile aralarında benzerlik bulunmaması nedeniyle “…” ifadesinin bilişim alanında genel bir ifade olması , “…” markasının asıl unsurunun “…” olarak nitelendirilmesinin de esasen mümkün olmaması, bu nedenle markanın bölünmesi suretiyle sonuca gidilemeyeceği ve … markasının … markasının serisi gibi de algılanmayacağı anlaşılmış olup, marka bir bütün olarak incelendiğinde karıştırma ihtimaline dayalı hükümsüzlük iddiasının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
DAVACININ TANINMIŞLIK VE KÖTÜNİYETLİ TESCİL İDDİASINA DAYALI HÜKÜMSÜZLÜK İSTEMİNİN İNCELENMESİ;
Olaya uygulanacak mülga 556 sayılı Marka KHK’nın 8/4.maddesi (6769 sayılı SMK’nın 6/5.maddesi) uyarınca, kural olarak daha önce tescil edilmiş bir markanın aynısı veya benzeri, farklı mal ve hizmetler yönünden başka kişiler adına tescil edilmesine bir engel yoktur. Ancak önceden tescilli olan marka tanınmış bir marka ise ve bu markanın aynısı veya tanınmış marka ile çağrışım yapabilecek ölçüde benzerinin, gerek aynı tür, gerekse farklı sınıftaki mal ve hizmetlerde başkaları adına tescil edilmesi, tanınmışlık düzeyi itibariyle markanın tanınmışlığından haksız yarar sağlanması, tanınmış markanın itibarına veya ayırt edicilik özelliğine zarar verme ihtimallerinden en az birinin varlığı halinde, tanınmış marka sahibinin itirazı ve talebi üzerine bu marka başvurusunun reddine, bir şekilde tescil olunması halinde ise mahkemece hükümsüzlüğüne karar verilecektir.
Tanınmış marka, gerek tüketici kitlesi, gerekse dağıtım kanalları itibariyle toplumun zihnine yerleşmiş olan, o markaya konu ibare veya işaret zikredildiğinde veya görüldüğünde her hangi bir zihinsel faaliyet gerektirmeden derhal çağrışım yaparak akla gelen yüksek ayırt edicilik düzeyi olan işaretlerdir. Her markanın belirli düzeyde ayırt edicilik ve reklam işlevi bulunmakla birlikte bu düzey tanınmış markalarda daha yüksektir.
Her bir tanınmış markanın tanınmışlık düzeyi diğerinden farklı olabilir. Markanın tanınmışlığı, belirli bir sektörel çevre ile sınırlı olabileceği gibi, tüm sektörleri, hatta bir ülkeyi veya dünyayı kapsayacak düzeyde de olabilir. Markanın tanınmışlık düzeyinin tespitinde, markanın reklam yoluyla tanıtımına yapılan masraf, emek, yoğunluk, zaman, aldığı kalite ödülleri, sağlanan başarı, markanın tescilli olduğu süre, tanınmışlık ileri sürülen ürünün ne kadar süredir üretildiği, sağlam ve amaca uygunluğu, sunulduğu ortam ve sunuluş şekli, satış adedi ve hitap ettiği müşteri kitlesinin boyutu, markaya konu işaretin özelliği, marka koruma bilinci gibi nedenlere göre değişiklik gösterebilir.
Markanın tanınmışlığı sabit ve statik bir olgu olmayıp, uzun yıllardır tescilli olan bir marka hiç tanınmamış olabileceği gibi, yeni tescil edilmiş bir marka ise kuvvetli tanıtım ve yoğun reklamlar sayesinde kısa süre içerisinde tanınmış hale getirilebilir. Öte yandan bir dönem tanınmış marka olan bir işaret, üretim ve tanıtımın devamına ve yoğunluğuna bağlı olarak zaman içerisinde tanınmışlığını da yitirebilir. Bir markanın tanınmış olup olmadığı ve tanınmışlık düzeyi, sonraki tarihli markanın başvuru tarihi esas alınarak, her bir dosyada bunu ileri süren tarafça ve dosyaya sunulacak delillerle ispat edilmelidir.
Bir veya birkaç ülkede tanınmış olan markanın, diğer tüm ülkeler yönünden de tanınmış olduğu kabul edilemez. Bu anlamda, markanın bir çok başka ülkede tescil edilmiş olması da tek başına yeterli değildir. Markaların ülkeselliği ilkesi itibariyle, hangi ülkede markanın tanınmışlığına dayanılmış ise o ülkedeki ilgili çevre yönünden tanınmışlık ispat edilmelidir.
Bir tanınmış markanın, markaya konu işaretin hangi tür mal ve hizmetler yönünden başkaları adına tesciline engel olabileceği hususu, markanın tanınmışlık düzeyine ve 556 sayılı KHK’nın 8/4.maddesinde sayılan risklerin varlığına bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Bu etki, aynı sektördeki (gıda sektörü, otomotiv sektörü, giyim sektörü vs.) mal ve hizmetlere ilişkin olabileceği gibi, yakın sektörlere ve hatta dünya çapında tanınmış markalar yönünden tüm sektörlere ilişkin de olabilir. Tanınmış marka ile aynı veya benzer marka başvurusunun tescili, tescil kapsamındaki hangi mal ve hizmetler yönünden 8.maddede sayılan riskleri oluşturuyorsa sonraki marka başvurusunun sadece o mal ve hizmetler yönünden reddi gerekir.
Markanın hükümsüzlüğü açısından sonraki marka başvurusunda bulunanın, 8/4.maddede sayılın riskleri doğurma niyet ve kastıyla hareket edip etmemesinin, diğer bir anlatımla iyi niyetli olup olmamasının bir önemi yoktur. Bununla birlikte, tanınmış markanın aynısı veya benzerine ilişkin her başvurunun kötü niyetle yapıldığını ileri sürmek de doğru değildir. Ancak, tanınmış markanın aynısı veya benzerinin başkalarınca tescil ettirilmesi, markayı kullanma amacına yönelik olmayıp, tanınmış marka sahibinin ticaretini engelleme, kendisine duyulan güveni kötüye kullanma veya ondan şantajla para koparma gibi nedenlerle kötü niyetle yapılmış ise, o takdirde markanın tüm mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmelidir.
Somut olayda sunulu delillere göre davacı markası tanınmış ise de, Fikri Mülkiyet Hukuku alanında Uzmanı … tarafından düzenlenen bilimsel mütalaanın marka hukuku ilkelerine göre hazırlandığı anlaşılmış olup, uzman görüşünde de isabet ile tespit edildiği üzere, davacı ve davalı markaları arasında 8/1-B anlamında benzerlik bulunmadığından davacının markalarının tanınmış olup olmadığının sonuca etkili bulunmadığı, davalının kötü niyetli olduğunun ispatlanamadığı anlaşılmıştır.
Toplanan delillere göre; Davacının markalarını fiilen ve yoğun olarak kullandığı internet ortamında sosyal bağ oluşturma için yer sağlama hizmetlerinin davalı markaları kapsamında aynı ve aynı tür bir tanımla değil, haberleşme hizmetleri şeklinde genel bir tanımla yer aldığı, çekişmeli markaların yer aldığı hizmetler kısmen tür itibariyle örtüşmekte ise de, bu mal ve hizmetlerin çoğunlukla profesyonel, bu konuda tecrübeli kimselerden oluştukları, bir kısım diğer mal ve hizmetler özellikle 38. Sınıftaki haberleşme hizmetleri alıcılarının da konu hakkında bireysel alım yapsalar dahi nispeten daha dikkatli ve özenli konu hakkında az/çok bir araştırma ve kıyaslama yapan tüketici kesiminden oluştuğu, davalının 2011/… sayılı … şekil markasının “evcil hayvanlar defteri, sicili, kaydı” anlamına geleceği, bu haliyle yazım biçimi ve köpek görseli oluşturan şekille bütünleşen, evcil hayvanların kayıt olduğu bir sicil,defter anlamının ön plana çıktığı, davalının 2015/… sayılı …¸markasının ise yazım biçimi ve OO harfleri üzerinde yer alan pati görseli ile oluşturulduğu ve bu şekille bütünleşen, evcil hayvanların kayıt olduğu bir sicil,defter anlamına geldiği, davacı markasındaki “…” sözcüğünün bir bütün olarak özellikle Amerikan Üniversitelerinde, akademik yıl başında öğrencilerin birbirlerini daha iyi tanıması için okul yönetimi tarafından bastırılıp dağıtılan bir materyalin adı olarak da bilindiği, davacıya ait tek başına “…” ibaresinden oluşan markalar ile davalı markalarının düşük seviye de bir benzerliğinden söz edilebileceği, ancak bu hususun karıştırmaya yol açacak bir düzeyde olmadığı davacının … …, … home, … studio markalarındaki sözcük ilaveleri dolayısıyla bu markalarla davalı markalarının okunuş ve telaffuz itibariyle kulakta bıraktıkları benzerliğin davalı marka görsellerinin, anlamıyla bütünleşerek farklı bir algı yaratacak bağımsız ayırt ediciliğe sahip olduğu, özellikle köpek ve pati görsellerinin “evcil hayvan sicili” anlamına gelen kelime unsurları ile birlikte davacı markalarından farklı bir görünüm ve anlam kazandığının aşikar bulunduğu, görsel ve kavramsal farklılığın yukarıda profili çizilen yeterince dikkatli ve özen seviyesi daha yüksek çekişmeli mal/hizmetlerin ortalama tüketicileri tarafından anlaşılıp ayırt edilebileceği, bu nedenle kavramsal ve görsel farklılığın davalı markalarını davacı markalarından yeterince uzaklaştırdığı, genel izlenime hakim görsel ve kavramsal farklılığın ön plana çıktığı, taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” ibaresinin ise kesinleşen ilam kapsamına göre bilişim alanında kullanılan genel bir ibare olup dava konusu hizmetler bakımından ayırt ediciliğinin düşük olduğunun tespit edildiği, “…” sözcüğü yaygın kullanımı olan, bu nedenle ortalama tüketicinin hiçbir duraksama yaşamadan davacıya atfedip onunla bağlantı kurabileceği sözcük olmadığı, tek başına kimsenin tekeline verilemeyeceği, … Ağı tarafından 2 Ekim 2014 tarihinde yayımlanan ve 2 Ocak 2015’te yürürlüğe giren Nispi Red Nedenlerine İlişkin Ortak Uygulama-Karıştırma İhtimali(Ayırt Edici Olmayan/Zayıf Bileşenlerin Etkisi) başlıklı ortak bildiri ilkelerine göre; ortak uygulama adına İngilizce’de hiç ayırt ediciliği olmayan (ya da düşük seviyede olan) kelime unsurları içeren markaların tüm dillerde hiç ayırt ediciliği olmadığı( ya da düşük seviyede olduğu) ve ulusal ofisler tarafından bu şekilde anlaşılacağı açıklamasına yer verildiği, “…” sözcüğünün çok sayıda yaygın bilinen anlamı olup, ülkemiz ortalama tüketicileri yönünden de, ayırt edicilik seviyesinin düşük bulunduğu, davacı için tek başına kullanımla yükseklik kazanmış bir ayırt ediciliğe/tanınmışlığa kavuştuğunun somut uyuşmazlıkta kabul edilemeyeceği, davacı markasının tescilden itibaren “…” biçiminde kullanıldığı, tek başına “…” olarak kullanıldığına dair delil sunulmadığı, davacı ve davalı markaları düşük seviyede “…” unsurunu paylaştıklarından örtüşmeyen bileşenler … ve …/… ilavesi, şekil/logonun davacı markasındaki herhangi bir benzerliğinin bulunmadığı, aksine logo ve görünüm itibariyle tümüyle farklı oldukları, başka bir ifadeyle genel izleniminin de son derece benzer ya da aynı olması halinin somut olayda gerçekleşmediği, davacı markasının internet üzerinde sosyal ağ oluşturulması için yer sağlama hizmetleri yönünden önemli ve yoğun kullanımla KHK m. 8/4 hükmü anlamında tanınmışlık sağladığının anlaşıldığı ancak davacı ve davalı markalarının bağlantı kurulacak düzeyde benzerlik ve karıştırma ihtimali olmadığı, davalı yanca gerçekleştirilen markaların tescil başvurusunun iyiniyetli olup, sonradan markaların devir alınmasının kötü niyetli olduğu yolundaki iddianın ispat edilemediği, davanın konusunun markanın hükümsüzlüğü ile sınırlı olup, devralmaya hatta tescile kadar gidecek geçmişe etkili bir kötü niyetten söz edilemeyeceği, davalının selefi olan marka sahiplerinin dava konusu markaları şantaj ya da engelleme markası olarak tescil ettirdiklerine dair kötü niyetli marka tescilinin varlığını haklı gösterecek dosyaya somut delil sunulmadığı, kötü niyetli marka tescilinin varlığını kabul için hiçbir haklı gerekçe ve delil mevcut olmadığı, toplanan delillere göre netice olarak somut olayda, 556 sayılı KHK madde 8/1-b ve dava konusu markanın tanınmışlık iddiasına dayalı (8/4) hükümsüzlüğü koşullarının oluşmadığı, keza kötüniyetli tescile dayalı iddiaların ispat edilemediği gözetilerek sübut bulmayan davanın reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin gerekçeli kararda hüküm altına alınmasına,
3-179,90 TL ilam harcının 29,20 TL peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 150,70 TL harcın davacıdan tahsiline,
4-Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 15.000 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafın yargılama giderlerinden olan toplam 2.292,00 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair karar taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 09/05/2023

Katip …

Hakim …