Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/238 Esas
KARAR NO : 2020/15
DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/12/2016
KARAR TARİHİ : 14/01/2020
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin spor besinleri, vitamin ürünleri ile sporcu besinleri alanlarında faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, www.vitamin.com.tr isimli internet sitesi üzerinden satış yaptığını, davalı yanın 27.02.2014 başvuru tarihli … başvuru numaralı markanın tescili için TPE’ye başvurduğunu ve TPE tarafından bu markanın 556 s. KHK m. 7/1-a, c, e bentlerine aykırı şekilde tescil edildiğini, davalı yan adına tescil edilen markanın ‘…’ ibareli olduğunu ve bu ibarenin herkes tarafından kullanıldığını, müvekkili tarafından da alan adı olarak kullanıldığını, davalının kötü niyetli olarak elde ettiği tescillerle müvekkilini maddi zarara uğrattığını iddia ederek davalı taraf adına … sayılı “…” ibareli marka tescillerinin 556 s. KHK m. 7/a, c, e bentleri ve 42. madde uyarınca markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin faaliyet alanının davacıdan farklı olduğunu, davacı yanın davayı açmakta hukuki yararının olmadığını, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu; … nolu “…” markasının KHK m. 7/1-a, c, e bentlerine aykırı şekilde tescil edildiği iddiasına dayalı hükümsüzlük istemidir.
Türk patent ve marka kurumundan marka tescil belgesi celp edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip davacının dava dilekçesi davalıya yana tebliğ olunmuş, davalının beyanları ve replik ve düplik dilekçeleri dosyaya sunulmuş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, beyanlarında geçen deliller toplanmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsanında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
HMK 266. madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişiler 17.4.2019 tarihli ek raporlarında; … tescil numaralı markanın 45. sınıfta bulunması ve bu sınıf kapsamında Hukuki hizmetler (sınai ve fikri mülkiyet haklar konusunda danışmanlık hizmetleri dahil) Güvenlik hizmetleri, Evlendirme büroları hizmetleri, Cenaze hizmetleri, Giysi kiralama hizmetleri, Yangm söndürme hizmetleri, Refakat etme hizmetleri, İş güvenliği konularında danışmanlık hizmetleri- sınıfının söz konusu olduğunu ve “…” ibaresinin tescil kapsamındaki hizmetler açısından ayırt edici olması sebebiyle, … numara İle tescilli markanın tescil sınıfı göz önünde bulundurulduğunda 556 sayılı KHK m.7/1-a, c ve e hükümlerine göre hükümsüz kılınamayacağını bildirmişlerdir.
Gerek ön inceleme oturumundaki uyuşmazlık tespiti gerek davacının “Dava dilekçesi kapsamına göre davalı adına TPE nezdinde tescilli … tescil nolu “…” markasının KHK 7/a-c-e bendleri ve 42. madde delaletiyle hükümsüzlüğüne ilişkin olarak huzurdaki dava açılmıştır.
Bilirkişilerin ek raporlarının denetime uygun olması nedeniyle ek rapor hükme esas alınmıştır.
Davacı ayrıca davalının kötüniyetli olduğunu da ileri sürmüştür. Bilindiği gibi, MK 2. maddesi, ‘Herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz’ hükümlerini amirdir. Ancak davalının tescil başvurusu anında kötüniyetli olduğu hususu ispat edilememiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08/06/2016 gün ve 2014/11-696 E., 2016/778 K. sayılı kararı uyarınca, mahkememizin ihtisas mahkemesi olması sıfatıyla sunulan ek bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli görülmüş, kötüniyet olgusu hukuki bir niteleme gerektirdiğinden bu yöndeki iddianın mahkememizce çözümlenmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere zayıf marka, ayırt edicilik vasfının son derece düşük olduğu işaretleri ifade eder. Zayıf marka nitelendirmesinin asıl nedeni, aslında herkesin kullanımına açık ibarelerin marka olabilmesi yolunun kapatılmasının engellenmesidir. Böylece bu gibi durumlarda, tescilli markadan az veya çok ayrılan kullanımlar, iltibas teşkil etmezler. Esasen 556 sayılı KHK’nın 7/1-c maddesinde belirtilen tasviri işaretler ile zayıf markalar arasındaki fark da, zayıf ibarelerin az da olsa ayırt edici niteliğe sahip bulunduklarından, bir markada tek başına veya asıl unsur olarak yer alabilecek olmalarıdır. Bunun doğal sonucu olarak da zayıf markalar arasında az bir dikkatle anlaşılabilecek küçük farklılıklar veya küçük ayırıcı özellikler, iltibasın önlenmesi için yeterlidir. Türk Marka Hukukunda da zayıf marka olarak nitelendirilen kavram, aslında koruma alanının normal markalardan daha dar olduğu markaları ifade etmek için kullanılır. Bu markaların ayırt etme gücü ve koruma alanı sınırlıdır. Benzerlerinin kullanımına da bu tür işaretlerin sahipleri katlanmak zorundadır. Bir yönüyle işaretin sağladığı tekel alanına, tabii bir sınır getirilmiştir. (Örneklerle Zayıf Marka Kavramı, Fikri Mülkiyet Hukuku Yıllığı 2012, Yetkin Yayınları 2013, Prof.Dr. Tekin Memiş)
Dolayısıyla tamamı zayıf ibarelerden oluşan bir markanın dahi tescili mümkün olup, bu tescilin marka sahibi açısından tek olumsuz sonucu, aslında herkesin kullanabileceği bir ibareyi marka olarak seçtiği için bu ibareleri küçük değişikliklerle marka olarak kullanan kimselerin bu kullanımına katlanmak zorunda kalmasında görülür.
… kelimesi ilaç, insan sağlığı, tıbbı amaçlı ürünler, diyet vb alanlar için zayıf marka olmakla birlikte, huzurdaki davadaki hükümsüzlük istemi yönünden tescilden kaynaklanan asgari bir korumaya da haizdir. Zira tescilli bir markanın hepten korumasız bırakılması ve serbest bir işaret gibi değerlendirilmesi de mümkün değildir.
Somut uyuşmazlıkta da davalı … ibaresini, müstakil yani asıl unsurlu marka olarak seçmiştir, huzurdaki uyuşmazlığa konu markada emtia sınıfı 45. sınıfta olup, bu sınıf kapsamında Hukuki hizmetler (sınai ve fikri mülkiyet haklan konusunda danışmanlık hizmetleri dahil Güvenlik hizmetleri, Evlendirme büroları hizmetleri, Cenaze hizmetleri, Giysi kiralama hizmetleri, Yangın söndürme hizmetleri, Refakat etme hizmetleri, İş güvenliği konularında danışmanlık hizmetleri- sınıfı olup, bu sınıf hizmetler bakımından markanın ayırt ediciliği bulunduğundan, somut olayda davacı yanca ileri sürülen KHK 7/a-c-e bendleri ve 42. madde delaletiyle hükümsüzlük sebeplerinin gerçekleşmediği anlaşıldığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM; Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-54,40 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile 25,20 TL eksik harcın davacıdan tahsiline,
3-Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 4.910 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davalı tarafın yapmış olduğu 1.200 TL bilirkişi ücreti ve 14 TL tebligat masrafı olmak üzere toplam 1.214 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde taraflara iadesine,
Dair karar taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 14/01/2020
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır