Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2016/221 E. 2019/119 K. 14.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/221 Esas
KARAR NO : 2019/119

DAVA : Fikir Ve Sanat Eseri (Manevi Tazminat İstemli.), Fikir Ve Sanat Eseri (Maddi Tazminat İstemli)
DAVA TARİHİ : 17/11/2016
KARAR TARİHİ : 14/03/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan Fikir Ve Sanat Eseri (Manevi Tazminat İstemli.), Fikir Ve Sanat Eseri (Maddi Tazminat İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA;Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının film yapımcısı ve ithalatçısı,davacnında film dağıtımcısı oldukları, taraflar arasında film imalat, ithalat ve dağıtımı ile ilgili çeşitli sözleşmeler akdedildiğini, bunlardan bir kısmı ifa edildiği halde bir kısım sözleşmelerde ise belirlenen vadeler dolmuş olmasına rağmen davalının: a) ‘…’, b) ‘…’, c) ‘…’ d)… adlı yerli filmlerle e) ‘…’, f) ‘…’, g) ‘…’ ve h) ‘…’ adlı ithal filmleri teslim etmeyerek, müvekkilini gelir temininden yoksun bıraktığını, HMK.nun 107.maddesi uyarınca şimdilik: 80.000.-TL.maddi tazminatın her bir filmin tesliminin taahhüt edildiği tarihten itibaren hesaplanacak avans faizleri ile birlikte ve keza, 20.000.-Tl. manevi tazminatın da yine aynı tarihlerden itibaren hesaplanacak yasal faizleri ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı 14.2.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile;toplam 148.002.61 TL’ye bali olan maddi tazminat alacaklarının harcını ikmal ettiğini, 80.000 TL’nin tenzili ile bakiye 68.002.61 TL üzerinden harcı yatırdıklarını,148.002.61 TL maddi tazminatın dava tarihinden ana para üzerinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmişlerdir.
SAVUNMA; Davalı; açılan davaya cevap vermemiş, delil bildirmemiş, sözlü yargılama oturumuna da iştirak etmemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlık; davacının film ithalat ihracat ve dağıtımı yaptığını , davalı … ile her bir film için ayrı ayrı düzenlenen sözleşmelerle filmlerin dağıtımının tesliminin yerine getirilmediği, 8 Türk 5 yabancı film yönünden sözleşme yapıldığı, davalının tahahüt ettiği tarihler geçmesine rağmen teslim etmediği yerli filmlerin , …, …, …, … olduğu , ithal filmlerin “…”, “…”, “…”, “…” olduğu davalının teslim etmeyerek davacıyı gelir temininden yoksun bıraktığı iddiasıyla şimdilik HMK 107.maddeye göre 80.000 TL maddi ( Davacı 14.2.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile;toplam 148.002.61 TL’ye bali olan maddi tazminat alacaklarının harcını ikmal ettiğini, 80.000 TL’nin tenzili ile bakiye 68.002.61 TL üzerinden harcı yatırdıklarını,148.002.61 TL maddi tazminatın dava tarihinden ana para üzerinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili) herbir filmin tesliminin taahhüt edildiği tarihten itibaren hesaplanacak avans faizleri ile 20.000 TL manevi tazminatın aynı tarihte hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ilişkindir.
HMK 266. madde gereğince bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Düzenlenen son raporun sektör uygulamalarını da içermesi nedeniyle denetim ve hüküm kurmaya elverişli bulunması nedeniyle son rapor mahkememizce kabul edilmiş ve hükme dayanak yapılmıştır.
Düzenlenen diğer raporlar ise sektör uygulaması ve taraflar arasındaki sözleşme ilişkisini gözetmediğinden hükme esas alınmamıştır.
Mahkememizce hükme esas alınan 7.11.2018 tarihli rapor kapsamına göre; Davalı tarafça davalıya sözleşmelerde belirtilen tarihlerde dava konusu filmlerin teslim edilmediği, bu nedenle bu filmlerin dağıtımından elde edilecek komisyonlardan davacının yoksun kaldığı,Davalı tarafça aynı sözleşme kapsamında davacıya daha önce teslim edilen filmlerden davacının elde ettiği kazancın ortalamaları esas alınarak yapılan hesaplamada davacının yoksun kaldığı kâr’ı 135,287,04-TL olabileceğini,17.11.2016 dava tarihi itibarı ile; davacının, davalıdan 135.287,04 TL + KDV kar mahrumiyetini ve bu tutar üzerinden hesap edilen 12,715,57 TL avans faizini talep edebileceğini,Manevi tazminat talebinin Mahkemenin takdirinde olduğunu bildirdiği anlaşılmıştır.
Davacı yanca sunulan Taraflar arasındaki sözleşme incelendiğinde; sözleşmelerde ortak hükümler bulunduğu ve bu sözleşmelerin 3. maddesinde; “3,1- Lisans veren künye bilgileri (Ek:l) de yer alan sözleşmeye konu uzunmetraj sinema filmi formatmdaki görsel/ işitsel eserin, Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sınırları içerisindeki kapalı/ açık/ arabalı ve benzeri şekilerde hizmet veren sinemalara dağıtılabilmesi için filmi azami EK 1 de belirtilen tarihler içerisinde tamamlayarak T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan Kayıt Tescil Belgesi (Eser İşletme Belgesi) almayı, bunu takip eden azami “5” (beş) gün içerisinde dağıtım kopyaları ile filmin ticari dolaşıma çıkartılabilmesi için gerekli yasal evrakları temin ve …’ye teslim etmeyi, …’nin dağıtım ve pazarlama faaliyetlerinde bulunabilmesi için filmle ilgili yayma, temsil ve işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakları konusunda dağıtımcıya tam ruhsat vermeyi kabul, beyan ve taahhüt etmiştir.
3.2.Dağıtım yapılacak Filmin kopya sayısı taraflarca birlikte belirlenecek, Lisans veren tarafından gösterime uygun kalitede hazırlatılacak bu kopyalar, Kayıt Tescil Belgesi’nin alınmasını takip eden azami 5 (beş) gün içerisinde, filmin umuma arz edilebilmesi için kayıt-tescil, bandrol gibi tüm gerekli belgelerle birlikte … ‘ye teslim edilecektir. Film kopyalarında herhangi bir ayıp varsa, Lisans veren kusurlu bandı derhal yenisi ile değiştirilecek, işin aksamamasını sağlayacaktır.
Sözleşmelerin 4 üncü maddesinde ise mali hususlar düzenlenmiş olup bu maddeye;’4,1- Filmin sinema salonlarına dağıtılması nedeniyle tahakkuk edecek her türlü gider Lisans veren ’e , bu gösterimlerden elde edilecek gelirleri toplama hak ve görevleri ise münferiden … ‘ye ait olacaktır.
4.2.Fimmin umuma arzı nedeniyle oluşacak sinema salonlarının payı, tüm tüketim, mal ve hizmet, eğlence vergileri ve benzeri giderler düşüldükten sonra … ‘nin tahsil edeceği brüt hasılattan öncelikle net; %10 oranındaki dağıtım ücreti ile Lisans veren’e ödenecek avans dağıtım maliyetleri mahsup edilecek Lisans veren’in banka hesabına yatırılmak suretiyle ödeme gerçekleştirilecektir, ödemeler Türk Lirası olarak yapılacak olup Lisans veren tarafından banka hesabı bildirilmedikçe temerrüt oluşmayacaktır.
4.3…., tüm lisans süresi boyunca ve dağıtım faaliyetlerinin başladığı tarihten itibaren “2” (iki) yıl müddetle filmle ilgili brüt hasılat ve dağıtım maliyetlerine ilişkin hesap ve kayıtları tutacaktır.
4.4.Lisans verenin; belirlenen süre içerisinde filmi tamamlayıp dağıtım kopyalarını teslim etmemesi filmin umuma arz sonucu elde edilecek tutarın verilecek avansı karşılamaya yetmemesi gibi olasılıklara karşın, Lisans veren; avansın ödendiği tarih itibariyle …’ye aynı tutarda bir adet senet keşide ve teslim edecektir. Elde edilecek gelirlerin avans ve giderleri karşılamaya yetmemesi halinde …’nin dilerse kalan tutan filmin televizyonlara satışından elde edilecek gelirden öncelikle Mahsup etme hakkı saklıdır. Belirtilen kalemlerin tamamen tahsili halinde ise; tahsilatı takip eden nihayet “15” (on beş) gün içerisinde bono, Lisans veren’e belge mukabili iade ve teslim edilecektir’’ hükümlerini içermektedir.
Sözleşme hükümleri incelendiğinde; davanın özünü oluşturan husus, davalının sözleşmeye aykırılığı nedeniyle davacının maddi zararının oluşup oluşmadığı ve bu bağlamda kardan yoksun kalma talebinde bulunup bulunamayacağı, varsa bu kardan yoksun kalma bedelinin ne olacağı hususlarıdır.
Bilindiği üzere borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi alacaklıya zarar verir. Borç gereği gibi ifa edilse idi alacaklının uğramayacağı bu zarar itadan elde edeceği menfaate tekabül eder ve buna müsbet zarar denilir. Bu zararın kapsamına alacaklının malvarlığında meydana gelen azalma (fiilî zarar) ile yoksun kaldığı kâr girer. Kötü ifa hâlinde korunan menfaatin ihlâli de fiilî zarardır.Haksız fiil sorumluluğundan farklı olarak borca aykırılıkta müsbet zarar – menfi zarar ayırımı gerekir. Müsbet (olumlu) zarar alacaklının borcu ifasındaki menfaatinin gerçekleşmemesi yüzünden uğradığı zararı ifade eder. Diğer bir deyişle, alacaklının malvarlığının borcun ifası hâlinde alacağı durum ile, borcun ifa edilmemiş olması halinde arz ettiği durum arasındaki fark müsbet zarardır.Müsbet zarar kavramı, bunun karşısında yer alan menfi (olumsuz) zarar kavramı nazara alındığı zaman daha iyi anlaşılır. Menfi zarar, hüküm ifade ettiğine güvenilen bir akdin hüküm ifade etmemesi veya in’ikad edeceğine güvenilen bir akdin in’ikad etmemesi yüzünden uğranılan zarardır, Güvenen kimsenin akdin hüküm ifade etmemesi veya akdin in’ikad etmemesi halinde malvarlığının aldığı durum ile, bu olay hiç cereyan etmese idi malvarlığının arz edeceği durum arasındaki fark, menfi zararı ifade eder.Bir akdi ilişkide bir taraf diğer tarafın borcunu ifa etmemesi halinde, ifadaki menfaatinin tazminini isteyebilirken, bu akdin hükümsüzlüğü halinde ise, artık ifadaki menfaatinin değil, akde güvenmesi yüzünden uğradığı zararın tazminini isteyebilir. Bu ayrımın dışında fiili zarar- yoksun kalman kar ayrımı mevcut olup her iki kavramın birbirine karıştırılmaması gerekir. Fiili zarar (damnum emergens) malvarlığında meydana gelen azalmayı, yoksun kalınan kâr ise malvarlığının artma imkânının kaybını ifade eder. Fiilî zarar müsbet zarar tarzında da menfi zarar tarzında da ortaya çıkabilir.
Alacaklının, borcun ifa edilmemesi yüzünden uğradığı zararın tazminini borçludan talep edebilmesi için, borçlunun borcun ifa edilmemesinden sorumlu olması gerekir. Bu hususta Borçlar Kanununun 112. maddesi şu esası koymuştur;” Borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir kusurun yuklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür.”Görüldüğü üzere borcun ifa edilmemesinden borçlunun sorumluluğu için Borçlar Kanununun kabul ettiği prensip ‘borçlunun kusursuzluğunu ispat edememesi dir. Diğer bir ifade ile kanun, borçlunun sorumluluğu için, kusuru bulunmasını aramış fakat kusurun varlığını da karine olarak kabul etmiştir. Borçlu bu karineyi çürütmedikçe kusurlu sayılacak ve kusurlu sayıldığı için de sorumlu olacaktır. Huzurdaki davada davalı hiçbir delil bildirmemiş açılan davaya cevap vermemiştir.
Kardan yoksun kalma tazminatında zarar miktarının tâyini, ayrı bir önem taşır. Zira, fiilî zarar borca aykırı davranışa uygun illiyet bağı ile bağlı hilen uğranılan zarar olması itibariyle illiyet bağı açıkça görüldüğü halde, kârdan yoksun kalma ihtimali bir illiyete yâni farazi bir hesaba dayanır.
Hâkim bu hesabı yaparken, halin mutad cereyanına ve alacaklının aldığı tedbirlere nazaran elde edilmesi kuvvetle muhtemel görünen kârı nazara almalıdır, Normalin üstündeki kâr ihtimallerini alacaklı ispat zorundadır. Öte yandan, alacaklının normal olarak elde edilecek kârdan daha azını elde edeceğini ise, borçlu ispat etmelidir..
Nitekim Yargıtay uygulamasında da “kardan yoksun kalma” tazminatı kabul edilmekte ve belirli kıstaslarla hesaplanması belirtilmektedir. Bilirkişilerin raponu ve mali kayıtlar, incelendiğinde;davacıya davalı tarafından teslimi sözleşme ile kararlaştırılan filmlerin belirtilen tarihlerde teslim edildiğine dair dosyada bir belge bulunmadığından bu ifanın borçlu tarafından gerçekleştirilmediği kabul edilmiştir. Bu durumda yoksun kalman kar hesabının hükme dayanak yapılan son bilirkişi raporunda de isabetle tespit edildiği üzere varsayıma dayalı bir hesaplama gerektirmesi sebebiyle net bir hesaplama yapılmasının zor olması nedeniyle belirli kriterler esas alınarak yapılmış ancak bu hesaplama salt davacı tarafça sunulan belgelere itibar edilemeyecek sektörde genel kabul görmüş kriterler de göz önüne alındığından son rapor hükme dayanak yapılmıştır. Örneğin, davacının dava dilekçesinde belirttiği üzere davalı tarafça teslimi gerçekleştirilen 3 adet filmin gösterimi sonrasında davacının elde ettiği kar oranı bir kriter olarak ele alınabileceği gibi, dava konusu filmlerin davacıya teslim edilmemesi sebebiyle davacının harcamak zorunda kalmayacağı giderlerin de bu gelirlerden düşülmesi gerekmiş ve mali incemeler ile sektör temüyüllerini buluşturan son rapor hükme dayanak alınarak( Davacı şirketin defter kayıtları mali bilirkişi tarafından da incelenmiş ve davalı şirket ile ilgili borç-alacak ilişkileri 320 M.380 no.lu satıcı cari hesap kodu ile takip edildiğini, davalı şirketin dağıtım için davacı şirkete teslim ettiği, a) … b) … c) … filmleri ile ilgili olarak, yapılan masrafların, sağlanan gişe hasılatlarının ve dağıtım komisyonlarına da raporda denetime uygun şekilde tespit edildiği, yine davacı şirketin davalı firma ile ilgisi olmayan diğer yerli filmlerden sağladığı gişe hasılatı, dağıtım komisyonu ve yaptığı masraflara ilişkin örneklerde raporda denetime uygun bir şekide raporlandığı, davalı tarafça davacı firmaya teslim edilen 3 adet eserde elde edilen davacı komisyonlarının ortalaması son raporda esas alındığında; yine davalı tarafça davacıya teslimi yapılan bu filmlerle teslimi yapılmayan filmlerin genel bilinirlik özellikleri hemen hemen aynı düzeyde görüldüğünden , Bu nedenle bu filmlerin gişe hasılatları emsal olarak alınmış, Bu bağlamda ortalama hesap edilen dağıtım komisyonu geliri ile teslim edilmeyen film adedinin çarpımı neticesinde (16.910,88 x 8 = 135.287,04-TL (KDV hariç) davacının kâr mahrumiyetine ilişkin maddi tazminatı hesap edilmiş ve bu hesaplama tarzı yöntem olarak tarafların daha öncesindeki ticari ilişkisi ile sektördeki karlılık oranına göre düzenlendiğinden, Borçlar kanununun 51/1 maddesinde “Hakimin tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını gözönüne alarak belirleyeceği” , Türk Medeni Kanun’un 4. maddesinde de “Kanun’un takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini yada haklı sebepleri gözönünde tutmayı emrettiği konularda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre karar vereceği” hususları da göz önünde tutulduğunda; son rapor BK hükmeleri, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine ve ticari hayatın gereklerine göre kabule şayan bir tazminat tutarı olarak belirlendiğinden ,mahkememizce de BK hükmelerine göre de kabul görmüş bir bedeldir.Davacı manevi tazminat talep etmiştir. Manevi tazminat yönünden manevi tazminatın amaç ve içeriğine, hak, nesafet ve adalet ilkesine takdiren 15.000- TL manevi tazminatın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine karar verilmesi gerekmiş, fazla istemin şartlarının bulunmadığı anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki sözleşme içeriği, Kültür ve Turizm Bakanlığı telif hakları genel müdürlüğünden gelen belgeler, kurumlar vergi beyannamesi,film dağıtımına ilişkin sözleşmenin içerikleri, hükme dayanak alınan son rapor ve mali veriler BK hükmeleri ile birlikte incelendiğinde; Davacının dava tarihi itibarıyla 135.287.04 TL+kdv kar mahrumiyeti ile bu tutar üzerinden hesaplanan 12.715.57 TL avans faizini davalıdan talep edebileceği subut bulmakla;148.002.61 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren ana para üzerinden işleyecek avans faziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,15.000 TL manevi tazminatın ise dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturmak gerekmiştir.
HÜKÜM;Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre,
1-Davacının dava tarihi itibarıyla 135.287.04 TL+kdv kar mahrumiyeti ile bu tutar üzerinden hesaplanan 12.715.57 TL avans faizini davalıdan talep edebileceği subut bulmakla; 148.002.61 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren ana para üzerinden işleyecek avans faziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2- 15.000 TL manevi tazminatın ise dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-11.134,70 TL ilam harcının peşin ve tamamlama harçtan mahsubu ile eksik kalan 8.265,64 TL harcın davalıdan tahsiline,
4-Kabul edilen maddi tazminat talebi yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 14.590 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Kabul edilen manevi tazminat talebi yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 1.800 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafın yargılama giderlerinden olan 1.707,75 TL peşin harç, 1.161,31 TL tamamlama harcı, 29,20 TL başvuru harcı, 6.300 TL bilirkişi ücreti, 80 TL tebligat masrafı olmak üzere toplam 9.278,26 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair verilen karar davacıvekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İSTİNAF YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı, hazır olanlara duruşma zaptından örnek verildi. 14/03/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır