Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2016/158 E. 2019/15 K. 15.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/158 Esas
KARAR NO : 2019/15

DAVA : Marka (Manevi Tazminat İstemli), Marka (Maddi Tazminat İstemli)
DAVA TARİHİ : 01/08/2016
KARAR TARİHİ : 15/01/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Manevi Tazminat İstemli), Marka (Maddi Tazminat İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA; Davacı vekili dava dilekçesinde; Davacılardan …’in dünyaca tanınmış “…” markaların yaratıcı ve sahibi olduğunu, ürünlerinin tüketici nezdinde yüksek satış potansiyeline sahip bulunduğunu, Türkiye’deki mağazalarının da ..’da …, … ve … AVM’de bulunduğunu, diğer davacı … firmasının da özellikle de “çanta” imalat ve dağıtımı ile uğraştığını, dünyanın her ülkesinde satışa sunulan ve tüketici tarafından tercih edilen ürünleri üreten ve satan bir firma olduğunu, davalının işyerinde davacılara ait markaları taşıyan “…” yani “…” ve “…” ibareli ürünleri satışa arz ettikleri, sattıkları, ticaret amacı ile bulundurduklarının tespit edildiğini, şikayet üzerine … C.Başsavcılığı’nın … tarih ve … tarih ve soruşturma sayılı yazısı gereği 556 s. KHK m 5833 s. K. ile değişik 61/A uyarınca işlem yapılmasının sağlandığını, 556 s KHK md 61 tahtında davalının müvekkilin marka haklanna tecavüzünün tespitine, durdurulmasına ve tekrarının önlenmesine;
556 s KHK md 66/a ve devamı tahtında, bilerek, kasten sebep olunduğundan HMK md 107 gereği fazlasını talep etme hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000 TL maddi zararın en yüksek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, KHK 67.madde kapsamında tazminatın artırılmasına, 300.000.-TL. manevi zararın en yüksek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, kararın en yüksek tirajlı gazetelerden birinin Türkiye baskısında ilanına, Karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı 21.2.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat istemini 117.000 TL olarak tahsil edilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA; Davalı beyan dilekçesinde; dava konusu bu ürünleri Kapalı çarşıda seyyar poşetle gezen tanımadığı bir şahıstan satın aldığını, kendisinin bir bakışta bu ürünlerin sahteliğini anlamasının mümkün bulunmadığını, ürünlerin bulunduğu iş yerini kendisinin 14-15 Nisan tarihlerinde bir başkasısından devir aldığını, hiçbir şekilde satış dahi yapmadığını, davacıların davasının REDDİNE karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE
Dava konusu uyuşmazlık: … Cumhuriyet Başsavcılığının şikayet dilekçesi üzerine açılan soruşturma kapsamında davalıya ait iş yerinde arama yapıldığı 1.FSH Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile kamu davası açıldığı, ürünlerin taklit olduğunun tespit edildiği, yapılan aramada davacıya ait işyerlerinde 14 çanta 15 cüzdan (…) ibareli, … marka 13 çanta 4 cüzdanın ve yine … ibareli 125 çanta 11 cüzdan, 65 kemer, … ibareli 6 adet çanta ele geçtiği iddiasıyla marka hakkına tecavüzün tespiti, durdurulması ve önlenmesi belirsiz alacak hükümlerine göre şimdilik 5.000 TL maddi (Davacı 21.2.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat istemini 117.000 TL olarak tahsil edilmesini talep etmiştir) KHK 67 madde kapsamında tazminatın artırılmasına, 300.000 TL manevi zararın davalıdan tahsili ile hükmün ilanı taleplerine ilişkindir.
Türk Patent ve marka kurumundan davacıya ait marka tescil belgeleri celp edilmiştir. Ayrıca Ceza Yargılamasında da Mahkemece marka tescil belgelerinin celp edildiği anlaşılmıştır.
Dava dilekçesi kapsamına göre davacının … no’ lu şekil markasının 14, 16, 18, 25. sınıflardaki bir kısım emtia için 1991 yılından itibaren, … no’ lu … markasının 1 ile 34. sınıflardaki çeşitli ürünler bakımından 1991 yılından itibaren, … no’ lu şekil markasının 18. sınıfta 1997 yılından itibaren, … no’ lu … markasının 9, 24, 27. sınıflardaki bir kısım emtia bakımından 27/05/1999 tarihinden itibaren, .. no’ lu … ibareli markasının 1 ile 34. sınıflardaki çeşitli emtia bakımından 1991 yılından itibaren, … no’ lu şekli markasının 24 ve 25. sınıftaki bir kısım emtia bakımından 1998 yılından itibaren, … nolu … markasının 16 ve 18.sınıflardaki bir kısım emtia bakımından 1989 yılından itibaren, … nolu şekil markasının 9, 25, 14 ve 18. sınıftaki bir kısım emtia bakımından 2005 yılından itibaren, … no’ lu RENK+ŞEKİL markasının ve … no’ lu RENK+ŞEKİL markasının 18. sınıftaki bir kısım eşya bakımından 1995 yılından itibaren, … no’ lu RENK+ŞEKİL markasının 16, 18. sınıflardaki bir kısım emtia bakımından 1995 yılından itibaren, … no’ lu RENK+ŞEKİL markasının 18. sınıftaki bir kısım emtia bakımından 1995 yılından itibaren, … no’ lu … markasının 18. sınıftaki bir kısım emtia bakımından 1982 tarihinden itibaren, … no’ lu RENK+ŞEKİL markasının 18. sınıftaki bir kısım emtia bakımından 1995 tarihinden itibaren, .. no’ lu … markasının 18. sınıftaki bir kısım emtia bakımından 1981 yılından itibaren, … no’ lu ŞEKİL markasının 9. sınıftaki bir kısım emtia bakımından 2005 yılından itibaren, .. no’ lu şekil markasının 9. sınıftaki bir kısım emtia bakımından 2005 yılından itibaren, … no’ lu ŞEKİL markasının 9, 14, 18, 25. sınıflardaki bir kısım emtia bakımından 2004 yılından itibaren, … no’ lu RENK+ŞEKİL markasının 18. sınıftaki bir kısım emtia bakımından 1995 yılından itibaren tescilli olduğu anlaşılmaktadır.
Yine .. markasının … ve …. No ile 18 ve 25. sınıflarda 1992 yılından beri ülkemizde tescilli olduğu anlaşılmıştır.
Uyap sisteminden … 1.FSHCM’nin … esas sayılı dosyası celp edilmiştir. Dosyanın incelenmesinde; davalının işlettiği işyerinde yapılan arama ve el koyma işlemi sonucunda .. Adli Emanet Memurluğunun … sırasına alınan örneklere istinaden Endüstri Mühendisi … tarafından düzenlenen 12/10/2016 tarihli Bilirkişi Raporu’nda özetle 5 adet çanta, kemer ve cüzdan üzerinde; gövde derisi (dış kumaşı) üzerindeki baskılarda boya kumaşa tam yedirilmemiş, aralarda boyasız boşluklar, gözenekler bulunduğu, iç ve dış dikişler çok eğri, yamuk olduğu ve çıkan sallanan ipliklerin bulunduğu, üründen ürüne dikişleri aynı biçimde değil, standart olmadığı, dikkatli bakıldığında, bütün çantada orantıların bozuk olduğu, enine boyuna simetri olmadığı, aksesuarlarının; kulp düğme zımba gibi şekil ve işçilik, logo arma baskılarının kalitelerinin düşük olduğu, çanta ana malzeme kalitesinin zayıf olduğu, gövde derisi gergin ve pürüzsüz değil, buruşuk ve yamuk olduğu, kenar kesimleri hatalı olduğu, çanta iç astarı, iç bölme malzemeleri vb. daha kalitesiz ve çok ucuz malzemeden yapılmış olduğu belirtilmiş olup; davacılara ait tescilli markalann davalı tarafından izinsiz ve hukuka aykırı olarak kullanıldığının sabit olduğu belirlenmiştir.
Davacı dava dilekçesinde, tazminat hesaplamasının 556 sayılı KHK.nın 66/a maddesine göre yani “marka hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, marka sahibinin markanın kullanılması ile elde edebileceği muhtemel gelire göre” yapılmasını talep ettiği anlaşılmıştır.
HMK 266. madde gereğince tazminat taleplerinin aydınlatılması amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişiler … ve …’ün 2.10.2017 tarihli raporlarında; davacı tarafa ait tescilli markaların aynısının kullanıldığı çeşitli çanta, cüzdan ve kemerin orijinal ürün olmadığı, eşyaların malzeme kalitesinin iyi olmadığı, aksesuar kalitelerinin iyi olmadığı, dikiş, baskı kalitelerinin iyi olmadığı belirtilmiş olup, bu hususların davacıya ait markanın itibarına zarar verecek ve ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikte olduğunu, davacı yanın itibar tazminatı veya manevi tazminat talebinde bulunmakta haklı olduğunu, davacı yanın dava dilekçesinde, tazminat hesaplamasının 556 sayılı KHK.nın 66/a maddesine göre yani “marka hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, marka sahibinin markanın kullanılması ile elde edebileceği muhtemel gelire göre” yapılmasını talep ettiğini, ancak bu yöntemle ilgili en büyük sorunun, tamamıyla varsayımsal bir hesaplama yöntemi olduğu için, ispat konusunda ortaya çıktığını,marka sahibinin marka hakkına tecavüz edenin haksız rekabeti olmasaydı, markasını kullanma yoluyla elde edebileceği gelirin ne kadar oranda markaya, ne kadar oranda diğer pazarlama faktörlerine bağlı olacağının mutlak bir tespitinin oldukça güç olduğunu, zira, ürünün taşıdığı marka, o ürünün elde ettiği ciro üzerinde etki eden faktörlerden yalnızca biri olduğundan,burada marka sahibinin ürün satışlarındaki düşüşün marka hakkını ihlal eden kişinin haksız rekabeti nedeniyle gerçekleşmesi, yani aralarında uygun bir illiyet bağının olmasının önemi ortaya çıkardığını, örneğin, marka sahibinin fiyat indirimine gitmesi, pazar ağının daralması gibi ciro düşüşlerine neden olan etkenler, yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında dikkate alınmayacak olduğundan, bu hesaplama yönteminde varsayımlardan kurtulabilmek İçin, marka hakkı sahibinin, tecavüz fiilinin gerçekleşmesinden önceki kar oranlarıyla sonraki kar oranları arasında yapılan karşılaştırma sonucunda somut veri elde etmeye çalışılması gerektiğini, bu amaçla davacı yanın 2012-2013-2014-2015-2016 yıllarına ait gelir tabloları talep edilmiş ancak davacı yan yurtdışında yerleşik firma olduğundan, dosyaya herhangi bir mali tablo sunulamadığını, bu nedenle davacı yanın talebi çerçevesinde bir tazminat hesaplaması yapılabilmesi için gereken, ciro-brüt karlılık-faaliyet karlılığı gibi hususların incelenemediğini, davacı şirketin markalara ait olarak sunmuş olduğu ortalama fiyat listelerinden faydalanılarak bir tazminat hesaplaması yapılmasının da mümkün olamayacağını bildirdikleri anlaşılmıştır.
Aynı heyetin itiraz üzerine alınan 26.2.2018 tarihli ek raporlarında; sektör ortalamasının her işletmenin satış-maliyet-pazarlama riterlerine göre değişkenlik göstermesi, üstlendikleri faaliyet giderleri de tahmine açık olmadığından faaliyet karı oranının sektörde bir ortalamasının bulunmaması, davacının faaliyet gösterdiği sektördeki net karlılık oranına dair hiçbir platformda yayınlanmış bir istatiki verinin yer almaması hususları değerlendirildiğinde, yapılacak hesaplamanın takdirinin Mahkemeye ait olduğunu, Mahkemeye fikir vermek açısından sektörde, giderler ve vergi yükü düşüldükten sonra kalan net kar oranının %10 olabileceğinden hareketle, gerek tespit tutanaklarında, gerek ise davacı yanın cevap dilekçesinde yer verilen ürünler için, yine dava dosyasına sunulu emsal ürün fiyatları baz alınarak yapılan hesaplama neticesinde davacı yanın elde edebileceği muhtemel gelir miktarının 35.075,00 Euro olabileceği, bu tutarın 21.07.2016 dava tarihindeki Euro/TL kuru dikkate alınarak, 35.075,(0 x 3,3378 = 117.073,33 TL olabileceğini bildirdikleri anlaşılmıştır.
556 SAYILI KHK 61 maddesi gereğince
Aşağıda sayılan fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 9 uncu maddede belirtilen biçimlerde kullanmak
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak veya bir başka şekilde ticaret alanına çıkarmak veya bu amaçlar için gümrük bölgesine yerleştirmek, gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutmak veya ticari amaçla elde bulundurmak.
d) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.
Markalar hakkında KHK nın 61.maddesinin 9.maddeye yaptığı yollama nedeniyle
Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibi, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep edebilir:
a) Markanın tescil kapsamına giren aynı mal ve/veya hizmetlerle ilgili olarak, tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal ve/veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal ve/veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından, işaret ile tescilli marka arasında ilişkilendirilme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsamına giren mal ve/veya hizmetlerle benzer olmayan, ancak Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle tescilli markanın itibarından dolayı haksız bir yarar elde edecek veya tescilli markanın itibarına zarar verecek veya tescilli markanın ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin kullanılması.,” Eylemleri markaya tecavüz teşkil eder.
Bu madde genel olarak, marka sahibinin tescilli markası ile iltibasa neden olacak işaretlerin kullanılmasını yasaklamaktadır. Madde metninden de anlaşılacağı üzere marka ile aynı veya benzer olan işaretin tescilli markanın kapsadığı mal ve hizmetlerde kullanılarak halk tarafından karıştırılma ihtimaline yol açılması, marka hakkına tecavüz olarak nitelendirilmektedir. Ayrıca işaret ile tescilli marka arasında halk nazarında “ilişkilendirilme ihtimali” olduğu ihtimali de “karıştırılma ihtimali” kavramına dahil sayılmıştır. Karıştırılma ihtimalinde, halkın iki işaret arasında herhangi bir şekilde, herhangi bir sebeple bağlantı kurması yeterlidir. Alıcıların aldıkları ürünlerin başka bir işletmeye ait olduğunu bilmelerine rağmen, iki işletme arasında ekonomik veya organik bir bağlantı olduğu yanılgısına düşmeleri halinde, karıştırılma ihtimali vardır ve markalar arasında iltibasın mevcut olduğu kabul edilmektedir.
556 sayılı KHK nin 61-b bendine göre ise “Marka sahibinin izni olmaksızın markayı veya ayırt edilemeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek markaya tecavüz sayılan fiiller arasında sayılmaktadır.556 sayılı KHK 9.maddesinin b bendinde markanın aynısının ya da benzerinin iltibas oluşturacak şekilde kullanımı markaya tecavüz teşkil etmektedir. KHK 61 -b bendinde ise ayırt edilemeyecek kadar benzer kavramına yer verilmiştir. Benzer ile ayırt edilemeyecek kadar benzer terimleri birbirinden farklıdır. Birincisi iltibasa neden olurken ikincisi taklit yaratmaktır. Böylece KHKnın 61-b ye göre markanın veya ayırt edilemeyecek derecede benzerinin kullanılması markanın taklit edilmesi anlamına gelmektedir.
Davacı maddi tazminat istemini 66/a maddesine göre talep etmiştir. Gerek Yargıtay İçtahatları ve gerekse Kararname hükümleri gereğince davacının kar kaybının kendi ticari defter ve kayıtlarına göre belirlenmesi gereklidir., ancak davacı şirketlerin mali kayıtları yurt dışında bulunduğundan mali bilirkişilerce bir inceleme yapılamadığından B.K. 42. ve 43. maddeleri dikkate alınarak tazminatın hesaplanması gerekir.
Maddi tazminat isteminin aydınlatılmasına yönelik olarak mahkememizce tüm araştırmalar yapılmıştır, bilirkişiler son kararın mahkemece takdir edilmesi gerektiği yönünde görüş bildirmiştir. Borçlar kanununun 51/1 maddesinde “Hakimin tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını gözönüne alarak belirleyeceği”, Türk Medeni Kanun’un 4. maddesinde de “Kanun’un takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini yada haklı sebepleri gözönünde tutmayı emrettiği konularda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre karar vereceği” belirtilmiştir.
Davacının ticari karında düşüş olmaması, bu yönde davacı yanca delil sunulmamış oluşu, ancak davacının markasının imal edilmiş üründe kullanılması, Davacı markalarının Türk Patent ve Marka Kurumunda davalının faaliyet alanlarında tescilli olması, tescilin ve davacının ticari faaliyetinin ülkemizde ve dünyada yaygınlığı, taklit olarak kullanılan marka görsellerinin davacılara ait tanınmış markaların birebir aynısının ürünler üzerinde kullanılmış olması, davacının markalaşma sürecinde asıl amacının kar elde edilmesi olduğu, bu kapsamda reklam vb şekilde ciddi mali külfete katlandığı, davalının ise ticari satışa sunduğu ürünlerde bu popülerlik sayesinde ürünü tüketiciye satma saikiyle hareket ettiği, dolayısıyla sattığı ürün düşük fiyatlı dahi olsa davacının maddi yönden zararının oluştuğunun kabulünün gerektiği, zira davacının uzun yıllara yayılan süreçte kendi markasını oluşturma sürecinde maddi külfete katlandığı, ciddi yatırım yaptığı, davalının satış yaptığı yerin Kapalıçarşı gibi turistlerin sık ziyaret edip, mal sirkülasyonunun yoğun olduğu bir bölgede gerçekleştirilmiş olması, ele geçen ürün çeşitliliği, ele geçen ürün miktarı ile Hakim tarafından takdir edilecek tazminatın günün ekonomik koşulları, tarafların ekonomik durumları kapsamına göre tecavüz edeni mükaflandırır, haksız rekabeti özendirir nitelikte olmamasının gerekliliği, sınai bir hakkın yani markanın korunması kapsamında mahkemece takdir edilecek tazminat ihlal edeni özendirir nitelikte olmaması ve önleme fonksiyonunu da sağlaması gerektiğinden hakkaniyet ilkelerine göre 30.000 TL maddi tazminat somut olaya uygun görülmüştür.Islah ile talep edilen fazlaya ilişkin kısmın ise reddine karar verilmiştir.
Davacı manevi tazminat da talep etmiştir. KHK m. 62/1-b’de, marka hakkı tecavüze uğrayan marka sahibinin manevi tazminat talep edebileceği belirtilmiştir. Mütecavizin kusurlu olması şartıyla, markası ile işletmesinin ticari hayattaki imajının ve kendisine duyulan güvenin sarsılması nedeniyle, marka sahibinin ticari ve kişisel varlığında meydana gelen olumsuz sonuçların ortadan kaldırılması amacıyla manevi tazminat ödenmesine karar verilebilir. Ancak KHK’da hangi hallerde manevi tazminata hükmedilebileceği belirtilmemiştir. Somut olayda davalı tarafından taklit ürünler ticari saha içinde yani işyeri içinde ele geçirilmiştir. Somut olayda davalı, basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğünü ihlal ederek, davacıya ait markayı taşıyan ürünleri taklit olduğunu bilerek satışa sunduğu ve davacının marka hakkına tecavüz eylemini gerçekleştirdiği anlaşılmaktadır. Davalı, davacıya ait markanın tanınmışlığından yararlanarak, taklit ürünler satması, davacının haksız rekabet içinde bulunduğunu da göstermektedir. Eski Borçlar Kanunu m.49’da yapılan değişiklikle manevi tazminat için kusurlu olmak yeterli görülmektedir. Davalının, davacının marka hakkına tecavüz eylemi ve haksız rekabeti kusur niteliğinde olduğundan davacının manevi tazminata hak kazanacağından hareket ile somut olayın özelliği hak ve nesafet ilkesi gereği 10000-TL manevi tazminatın ödenmesine de karar verilmesi gerekmiştir.
Davacı Markaları tanınmış marka olduğundan, ürünü üzerinde gören tüketici için ürün cazip hale geldiğinden, markanın ürünün satışına ekonomik katkısı gözetilerek 556 sayılı KHK 67. maddesi hükümlerine göre 5.000 TL maddi tazminatın da kabülüne karar verilmesi gerekmiştir.
Davalının eyleminin davacının marka hakkına tecavüz teşkil ettiği, dava sonucunda davacının haklı çıktığı dolayısıyla ilan talebinin de hukuki menfaati bulunduğu gözetilerek Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalıdan tahsiline karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturmak gerekmiştir.
HÜKÜM;Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre,
1-DAVANIN KISMEN KABUL, KISMEN REDDİNE,
2-Davalının davacıya ait tescilli marka hakkına (… VE …) tecavüzün tespitine, durdurulmasına, önlenmesine,
3-Marka hakkını ihlal nedeniyle somut olayın özellikleri ve BK göre 30.000 TL maddi tazminatın en yüksek ticari faiz ile davalıdan tahsiline, ıslah ile talep edilen fazlaya ilişkin istemin reddine,
4-Markaların ürünün satışındaki ekonimik katkısı gözetilerek 556 sayılı KHK 67. maddesi hükümlerine göre 5.000 TL maddi tazminatın en yüksek ticari faiz ile davalıdan tahsiline,
5-Manevi tazminat isteminin kabulü ile 10.000 -TL manevi tazminatın en yüksek ticari faiz ile davalıdan tahsiline, talep edilen fazlaya ilişkin istemin reddine,
6-Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalılardan tahsiline,
7-3.073,95 TL ilam harcının peşin harçtan ve ıslah harcından mahsubu ile 4.047,37 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
8-Haksız rekabetin tespiti ve tecavüzün önlenmesi yönünden; Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 3.931 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Kabul edilen toplam maddi tazminat talebi yönünden; Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 4.200 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Kabul edilen manevi tazminat talebi yönünden; Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 3.931 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
11-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinden olan 29,20 TL başvuru harcı, 5.208,64 TL peşin harç, 1.500 TL bilirkişi ücreti ve 348 TL tebligat-müzekkere masrafı olmak üzere toplam 7.085,84 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
12-Davalı tarafın yapmış olduğu 11 TL giderin üzerinde bırakılmasına,
13-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde taraflara iadesine,
Dair verilen karar davacı vekilinin ve davalı asilin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İSTİNAF YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı. 15/01/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır