Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2016/148 E. 2020/86 K. 18.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/148 Esas
KARAR NO : 2020/86

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/05/2009
KARAR TARİHİ : 18/02/2020

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 24.2.2011 tarih ve 2009/66 esas-2011/17 karar sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı … davalı vekili tarafından istenmiş ve Yargıtay 11.HD’nin 2015/2322 esas , 2015/8775 karar ve 1.7.2015 tarihli bozma ilamı keza karar düzeltme isteminin reddi sonrasında dava dosyası mahkememizin 2016/148 esas numarasına tevzii edilmiş olup, taraflara bozma ilamı tebliği edilmiş, usul ve yasaya uygun görülen bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA; Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin dünyaca tanınmış “…” araçlarının üretimi ve pazarlanması alanında faaliyet gösterdiğini, “…” ibaresinin müvekkili adına TPE nezdinde tescilli bulunduğunu, bu markanın dünyanın pek çok ülkesinde de tescil edildiğini ve çok tanınmış olduğunu ileri sürerek, müvekkilinin “…” ibareli markasının tanınmış bir marka olduğunun ve koruma altında bulunduğunun tespitine, davalılardan … A.Ş.’ye ait “…” ibareli markaların müvekkiline devrine veya markanın tanınmış olması sebebiyle iptaline ve sicil kayıtlarının terkinine, davalılardan “… San. A.Ş.’nin ünvanındaki “…” ibaresinin müvekkilinin markasına tecavüz oluşturması nedeniyle ticaret ünvanından çıkarılmasına, dilekçede yazılı maddi ve manevi tazminatlar ile diğer istemlere karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı … San. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; “…” ibaresinin müvekkili tarafından marka olarak değil, ticaret ünvanı olarak kullandığını, kullanılan ticaret unvanının herhangi bir iltibasa yer verecek nitelikte olmadığını savunarak, açılmış bulunan davaların ayrılmasına, müvekkili şirkete karşı açılan davada mahkememizin görevli olmadığından görevsizlik kararı verilerek dosyanın görevli İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, Enstitü aleyhine açılacak davalarda yetkili mahkemenin Ankara İhtisas Mahkemeleri olduğunu, TPE’ye başvurulmadan doğrudan doğruya mahkemeye dava açılarak markanın tanınmışlığının tespitini istemenin mümkün olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE;
Dava konusu; Davalı adına tescilli … nolu; … nolu, … nolu ve … nolu markaların kötüniyetli tescil, davacı markasının tanınmış marka olması iddiaları kapsamında hükümsüzlüklerine ilişkindir.
Mahkememizce bozma öncesinde 4.2.2011 tarih ve 2009/66 esas-2011/17 karar nolu ilam ile; TPE hakkındaki davanın husumetten reddine, davalı adına tescilli … nolu markanın hükümsüzlüğüne, davalı adına tescilli … nolu markanın lokomotifler, trenler, tramvaylar, vagonlar, deniz taşıtları ve parçaları, sandallar, motorlar, gemiler, yatlar, kotralar, botlar, feribotlar, kanolar, sandallar, gemiler için avara dişlileri, dümenler, seren direkleri, gemi gövdeleri, uskurlar, parvaneler, tekneleri indirme kaldırma ve suya indirme donanımları vb. uzay taşıtları da dahil hava taşıtları ve parçaları: balonlar, uçaklar, helikopterler, uzaya gönderilen roketler, paraşütler, çocuk arabaları, tekerlekli sandalyeler, pusetler, yürüteçler, el arabaları, pazar arabaları, tek veya çok tekerlekli el arabaları, market arabaları, ev eşyaları için tekerlekli taşıyıcılar dışındaki tüm ürünler yönünden markanın hükümsüzlüğüne, davalı adına tescilli … nolu marka yönünden talebin reddine, davalı adına tescilli … nolu markanın sadece spor araçları kiralanması hizmetleri yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmiştir. Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Yargıtay 11.HD’nin 2015/2322 esas , 2015/8775 karar ve 1.7.2015 tarihli BOZMA ilamı gerekçesinde aynen “… 1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve tanınmışlığın tespitine ilişkin talebin öncelikle TPE nezdinde başvuru konusu edilip bu yöne ilişkin TPE kararına yönelik olarak bir dava şeklinde açılmadan doğrudan TPE’nin hasım olarak gösterilerek dava açılması suretiyle talep edilmesinin mümkün bulunmamasına göre, davalı …Ş. vekilinin tüm, davacı şirket vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davacı tarafça, dava dilekçesinde hükümsüzlüğü talep edilen davalı adına tescilli markalar bakımından da hükümsüzlük nedeni olarak 556 sayılı KHK’nın 7/1-i bendi kapsamında tanınmışlık iddiasına dayanılmıştır. Her ne kadar, Anayasa Mahkemesi’nin 27.05.2015 tarih ve 33/50 sayılı kararıyla 556 sayılı KHK 7/1-(i) bendi iptal edilmiş ve iptal hükmü derdest davalarda da uygulanacağından anılan madde somut uyuşmazlıkta dikkate alınmayacak olmakla birlikte, tanınmış markalara ilişkin olarak ülkemizin taraf olduğu Paris Sözleşmesi’nin 2. mükerrer ve TRIPS Anlaşması 16. maddesi iç hukukta doğrudan uygulanabilir hükümler niteliğindedir. Bu durumda, somut uyuşmazlıkta hükümsüzlük talebine konu markaların kapsadığı farklı mallar bakımından da davacının dayandığı ”…” markasının, Paris Sözleşmesi’nin 2.mükerrer 6. ve TRIPS 16 maddeleri kapsamında tanınmışlığın ön mesele olarak değerlendirilerek bir sonuca ulaşılması gerekir.
Bu bakımdan, mahkemenin dava dilekçesinde TPE’nin de hasım gösterilmek suretiyle tanınmışlığın tespitine yönelik talebin atiye terk edilmiş olması sebebiyle diğer davalı …aleyhine açılan marka hükümsüzlüğü davasında tanınmışlık olgusunun dikkate alınamayacağına ilişkin görüş isabetli bulunmamaktadır. Bu itibarla, TPE aleyhine açılan tanınmışlığın tespiti davası ile diğer davalı …aleyhine açılan hükümsüzlük davasının hükümsüzlük sebeplerinin farklı ve ayrı birer dava niteliğinde olması, yine davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayıp esasen hükümsüzlük davasının da sicilde marka sahibi olarak kayıtlı olan şirket aleyhine açılabileceği dikkate alınarak somut uyuşmazlıkta davacının yukarıda bahsi geçen tanınmışlık iddiasının da yukarıda bahsi geçen uluslararası sözleşmelerin hükümleri kapsamında farklı mal ve hizmetler bakımından tartışılıp hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle davalı …vekilinin tüm, davacı şirket vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenle davacı şirket vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 9,30 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 01/07/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.” şeklindeki ilam içeriği dikkate alınmış bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
Bozma sonrasında davacının tasfiye sürecine girdiği davacının dayanak markalarının …’ye devir edildiği bildirildiğinden HMK 125/2 madde kapsamında …’ davacı olarak uyap kayıtlarına işlenmiştir.
Türk Patent ve marka kurumundan marka tescil belgesi celp edilmiştir. Gelen kayıtlar kapsamına göre … nolu ve … nolu markanın halen davacı adına tescilli olduğu, kurumun 17.10.2019 tarihli yazıları kapsamından anlaşıldığından davalının davanın konusuz kaldığı keza dava şartı yokluğu yönündeki savunmasının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Taraflarca celbi istenen aralarında görülmekte olan davalara ilişkin kayıtlar incelenmiş, kullanmamaya dayalı hükümsüzlük istemli davanın Anayasa Mahkemesinin iptal kararı sonrasında davaların yasal boşluk nedeniyle ret ile sonuçlandığının bilinmesi nedeniyle bekleteci mesele yapılmasının usul ekonomisi gereği sonuca etkili olmadığı anlaşılmıştır.
Bozma ilamı kapsamına göre; tanınmışlık iddiasının uluslararası sözleşmelerin hükümleri kapsamında farklı mal ve hizmetler bakımından tartışılıp hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekçesi ile bozulduğundan mahkememizce bilirkişi incelemesi yapılması için ara karar oluşturulmuş, davacı ise sunduğu deliller, mahkeme ilamları ile bu hususu mahkemenin değerlendirmesi gerektiğini bildirmişlerdir.
Davacı vekili Ankara 1. FSHHM’nin 2006/448 E. ve 2011/235 K. sayılı dosyası kapsamında 16/08/2004 tarihinde tanınmış olduklarına dair ilamın ve rapor içeriğinin dikkate alınması gerektiğini, kararın 19.02.2014 tarihinde taraflarca karar düzeltme talebinde bulunulmaması sebebiyle kesinleştiğini, Dolayısıyla söz konusu kararın davacının markasının huzurdaki davanın açıldığı tarih olan 19/08/2005’te de tanınmış olduğu konusunda ciddi bir dayanak oluşturduğunu, Kesinleşen Ankara 1. FSHHM’nin 2006/448 E. ve 2011/235 K sayılı kararına gerekçe olan bilirkişi raporunun da dikkate alınması gerektiğini bildirmişlerdir.
Davalı ise Ankara 1.FSHM’nce 2006/448 E., 2011/235 karar nolu ilamında … markasının tanınmış marka olduğuna dair bir tespit kararı bulunmadığını, bir an için böyle bir karar olsa dahi Ankara 1. FSHHMnin böyle bir tespitte bulunmasının mümkün olmadığını, …sayfasında dahi tanınmış marka araştırması yapıldığında … markasının tanınmış marka olmadığının görülmekte olduğunu, öte yandan tanınmış bir marka hiçbir şekilde TPE ve WIPO’da herhangi bir sınıfta herhangi bir kişi veya şirket adına tescil olamayacağını, oysa sundukları TPE ve WIPO çıktılarından görüleceği gibi birçok sınıfta markanın kişi ve şirketler adına tescil edildiğini bildirmişlerdir.
Ankara 1. FSHHM’nin 2006/448 E. ve 2011/235 K sayılı ilamı uyap sisteminden sorgulanmış, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2012/7600 esas, 2013/23436 karar ve 23.12.2013 nolu ilamları incelenmiş olup; taraflar karar düzeltme yoluna başvurmadığından hükmün 19.2.2014 tarihinde kesinleştiği mahkemenin 19.2.2015 tarihli yazıları ve ekindeki ilam kapsamından anlaşılmıştır.
Davacı yan ayrıca hükümsüzlük sebepleri arasında tanınmışlık iddiasına da dayanmakta olup, Hükümsüzlüğü istenen davalı markalarının başvuru tarihinde davacıya ait markasının Türkiye’de hiç kullanılmamış olması halinde dahi … markasının Paris Sözleşmesi’nin 1. mükerrer 6. maddesi anlamında Türkiye’de toplumun ilgili kesimi nezdinde tanınmışlık düzeyine ulaşmış bir marka vasfında olup olmadığının keza tanınmış ise bu tanınmışlığın hangi tarihte başladığı ve farklı mal ve hizmetler yönünden davacının markasının itibarına zarar verebileceği veya tescil edilen markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlara neden olup olmayayağının tespiti kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılması için mahkememizce ara karar oluşturulmuş ancak davacı vekili dosyadaki delillerin tanınmışlık incelemesi için yeterli olduğunu, bu nedenle bilirkişi ücretini yatırmadıklarını beyan etmesi nedeniyle dosyaya sunulan deliller dikkate alınarak bozma ilamı gereğince dosya incelenmiştir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 556 sayılı KHK hükümleri ve PARİS Sözleşmesi gözetildiğinde;
Paris Sözleşmesinin 1.mükerrer 6. maddesinde, KHK.’nın gerek 7/1-i gerekse 8/4 maddeleri anlamında tanınmış markalardan ne anlamak gerektiği konusunda açık bir hüküm yoktur. Ancak yüksek mahkeme ilamlarına göre tanınmış markanın toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyinden haksız yararlanma ve itibarına zarar verme koşullarının gözetilmesi gerektiğine işaret edilmektedir.
WIPO nezdinde oluşturulan komisyon ise tanınmış markalarla ilgili bir kısım kriterler belirlemiş, buna göre de tanınmışlığın tespitinde, markanın kullanım süresi, kapsamı ve coğrafik alanının genişliği, reklam, promosyon, fuarlara katılım ve fuarlar düzenleme, kataloglar hazırlama gibi tanıtım faaliyetleri, bu çalışmaların kapsamı, süresi ve mali bütçesi, marka hakkının hangi etkinlikte ve verimlilikte korunduğu vs. olguların dikkate alınması gerektiğine vurgu yapılmıştır.
Şu halde tanınmış markadan söz edilebilmesi için, bir hizmet veya ticaret markasının toplumun ilgili sektöründe tanınmış olması, yani marka telaffuz edildiğinde ilgili sektördekilerin refleks halinde, hiç düşünmeden ve birinin hatırlatma yapmasına ihtiyaç duymadan hatırlaması, bu tanınmışlığın korumanın talep edildiği ülkede gerçekleşmesi gerekip, markanın ülkede kullanılıp kullanılmaması ve TPE’de tescilli olup olmaması önemli değildir. Buradaki ilgili sektör ise, markanın kullanıldığı ürün veya hizmetlerin gerçek ya da potansiyel tüketicileri, bu alandaki iş çevreleri ve markanın kullanılacağı ürün veya hizmetlerin dağıtım kanallarında yer alan görevli kişilerdir.
KHK’nin 8/4 hükmü, bir markanın aynı veya benzerinin, farklı mal ve hizmetlerde kullanılabileceği ilkesini açıkça öngörmektedir. Ancak toplumda tanınmışlık düzeyine ulaşmış olması koşuluyla, tescilli bir marka veya başvurunun, aynı veya benzerinin, farklı mal ve hizmetlerde kullanılması amacıyla yapılan marka başvurusu, tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumlarda, itiraz üzerine ret edilir, tescil edilmiş ise hükümsüz kılınabilir.
Davalı markasının farklı sınıflardaki tescilinin hükümsüz kılınması için davacının markalarının tanınmışlığından haksız yarar sağlanabilmesi (şöhretini sömürmesi), itibarına zarar verebilmesi, ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabilmesi(sulandırabilmesi) hallerinin gerçekleştiğinin ispat edilmesi gereklidir. Davacı ise gerek sunduğu deliller gerekse kesinleşen Ankara 1. FSHM’nce 2006/448 E., 2011/235 karar nolu ilam içeriğinde de işaret edildiği üzere … ibareli araçlar kapsamında tanınmış marka olduğunu ispat etmiş olmakla birlikte farklı mal ve hizmetler yönündende bu tannımışlığın geçerli olduğunu keza davalı markasının hükümsüz kılınması gerektiğini ispat edememiştir.
Bu sınıflar yönünden talebin belirtilen nedenle reddi gerektiği gibi, kötü niyetli tescil iddialarının da markanın spesyalite prensibi kapsamında değerlendirme zorunluluğu vardır. Spesyalite prensibine göre; marka hangi sınıflar için tescil edilmişse, sadece o sınıflarla sınırlı olarak işaret üzerinde tekel mülkiyet hakkı sağlar. Bu marka hukukunun en temel prensibi olup, marka haklarını diğer mülkiyet haklarından ayıran en önemli özelliklerden biridir. Ancak marka tescil kapsamındaki sınıflarla sınırlı haklar vermekle beraber, markanın korunması için marka kapsamındaki ürün ve hizmetlere benzer (aynı olmayan) sınıflar içinde benzer markanın tescili kararnamenin 7 ve 8. Maddeleriyle yasaklanmıştır.
Bu durum marka kapsamında olmayan bu benzer sınıflar için marka sahibine bir hak bahşetmeyip, sadece markanın orijinini rakiplerinkiyle karıştırılmasını önleyici bir düzenlemeden ibarettir. Dolayısıyla da markanın korunması için benzer sınıfların 3. Şahıslar tarafından tescili yasaklanmıştır. Bu kurala Markaların uluslararası korumasını garantileyen TRİPS 16 ve 556 sayılı KHK’nın 8/4. Maddesiyle sadece tanınmış markalar yönünden belli şartlarla istisna getirilerek “markanın toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verilebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyeceği, sonuçlar doğurabileceği durumlarda 3. Şahısların tescil başvurularının reddedileceği öngörülmüştür.
Markanın kötü niyetle tescili durumunda da spesyalite prensibi geçerli olup, ancak marka kapsamındaki aynı veya benzer sınıflar için tescili halinde marka sahibi kötü niyetli tescil nedeniyle hükümsüzlük isteyebilir.
Ancak tescil kapsamındaki ürün ve hizmetlerden farklı sınıflar için markanın tescili serbest olduğundan ve burada korunan bir hak mevcut olmadığından ve 3. Şahısların bunları zaten serbestçe kullanım hakkı bulunduğundan, farklı ürün ve sınıflar için gerçekleşen tescillere karşı marka sahibinin ileri sürülebilir yasal bir hakkı bulunmadığından kötü niyetli tescil iddiası ileri sürülemez. Çünkü marka haklarının çerçevesi yasa ve uluslararası anlaşmalarla çizilmiş olup, sadece tanınmış markalar için bir tek istisna getirilmiştir. Hatta bu istisnada belli koşulların varlığına tabi tutulmuştur. Dolayısıyla da kötü niyetli tescil durumunda markanın farklı ürün ve hizmetler için de hükümsüzlüğünün isteneceğine dair bir hüküm yoktur.
Bu nedenle markanın davacının marka kapsamında kalan otomobil ve benzeri ürün ve sınıflar için hükümsüzlüğü kötü niyet nedeniyle istenebilirse de farklı olan sınıflar için hükümsüzlüğü istenemez. Bu açıdan Ankara 1. FSHHM’nin 2006/448 E. ve 2011/235 K sayılı ilamı gerek kötüniyet, gerek tanınmışlık ile ilgili tespitler yönünden delil olarak değerelendirilecekse de; huzurdaki davada davalının diğer emtia sınıfları için hükümsüzlük istemi yönünden haksız yarar sağlanacağı, itibarının zarara uğrayacağı ve risk altında bulundukları hususlarının farklı emtia sınıfı yönünden bu alandaki uzman bilirkişilerce değerlenderilmesi gerekli olup, davacı ise bu yönde bir inceleme yaptırmadığından dosyadaki tüm deliller, bozma öncesindeki mahkememizin gerekçesi, Ankara 1. FSHHM’nin 2006/448 E. ve 2011/235 K sayılı kesenleşen ilamı, bir bütün olarak incelendiğinde;
-… nolu marka yönünden 39. Sınıfta yer alan araba kiralama hizmetleri ile davacının ticari araçlar arasında ürün ve hizmetin birbirini tamamlaması bağlantı olması, hizmetin icrasında ticari aracın kullanımı nedeniyle ürün ve hizmetler arasında benzerlik var olduğundan, bu markanın hükümsüzlğünü karar verilmesi gerekmiştir.
-.. nolu marka yönünden aynı gerekçe ile sadece spor araçları kiralama hizmetleri için hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerekmiştir.Bunun dışındaki tüm sınıflar ile davacının marka kapsamındaki ticari araçlarla ve bunların kullanımına benzer veya aynı olan hiç bir hizmet bulunmamaktadır.
-… nolu marka yönünden ise; marka 03, 10, 24, 25, 28. Sınıflar için tescil edilmiş olup, tek tek sayılan ürün veya hizmetlerin davacı marka kapsamındaki ürün ve hizmetlerle benzer olmayıp, tamamen farklı olduğundan, bunun hükümsüzlüğüne ilişkin talebin reddi gerekir.
-… nolu marka yönünden için kısa kararda belirtilen lokomotifler, trenler, tramvaylar, vagonlar, deniz taşıtları ve parçaları, sandallar, motorlar, gemiler, yatlar, kotralar, botlar, feribotlar, kanolar, sandallar, gemiler için avara dişlileri, dümenler, seren direkleri, gemi gövdeleri, uskurlar, pervaneler, tekneleri indirme kaldırma veya suya indirme donanımları v.b. Uzay taşıtları da dahil hava taşıtları ve parçaları, balonlar, uçklar, helikopterler, uzaya gönderilen roketler, paraşütler, çocuk arabaları, tekerlekli sandalyeler, pusetler, yürüteçler, el arabaları, pazar arabaları, tek veya çok tekerlekli el arabaları, market arabaları, ev eşyaları için tekerlekli taşıyıcılar, davacının markası kapsamındaki ürünler benzer veya aynı olmayıp, bu sınıftaki ürünler, hava ve deniz taşımacılığında kullanılan araçlar ve bunların tamamlayıcı unsurları veya bağlantılı parçaları ile ilgili olup, el arabası niteliğinde olanlarda zaten araba sınıfında yer almadığından, bunların kara taşıma araçlarından kullanım amacı, üretim yeri, dağıtım kanalları v.b. Gibi ürün benzerlik kriterlerinden esas alınan unsurlar bakımından farklı ise de, bunların dışında kalan ürün ve hizmetler söz konusu kriterlere göre kara taşıtlarının aynısı veya benzeri olup, bu ürünlerle davacının marka kapsamındaki taşıtlar yönünden kullanım amacı, yönelik olduğu kitle, üretim yeri, ürünlerin birbirini tamamlaması, bağlantılı hizmetlerde kullanımı, yan ürünü veya parça ürünü olmaları gibi özellikleri itibariyle aynı veya benzer ürünler olduğundan, bunlar yönünden markanın kısmen hükümsüzlüğüne, kesenleşen konularda yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe kapsamına göre;
1-TPE hakkındaki davanın husumetten reddine ilişkin verilen hüküm kesinleşmiş olmakla yeniden bir karar oluşturulmasına yer olmadığına,
2- Marka hakkına tecavüz, haksız rekabetin tespiti önlenmesi ve tazminat istemlerinin reddine ilişkin önceki hüküm kesinleştiğinden yeniden bir karar oluşturulmasına yer olmadığına,
3- a) Davalı adına tescilli … nolu markanın hükümsüzlüğüne,
b) Davalı adına tescilli … nolu markanın lokomotifler, trenler, tramvaylar, vagonlar, deniz taşıtları ve parçaları, sandallar, motorlar, gemiler, yatlar, kotralar, botlar, feribotlar, kanolar, sandallar, gemiler için avara dişlileri, dümenler, seren direkleri, gemi gövdeleri, uskurlar, parvaneler, tekneleri indirme kaldırma ve suya indirme donanımları vb. uzay taşıtları da dahil hava taşıtları ve parçaları: balonlar, uçaklar, helikopterler, uzaya gönderilen roketler, paraşütler, çocuk arabaları, tekerlekli sandalyeler, pusetler, yürüteçler, el arabaları, pazar arabaları, tek veya çok tekerlekli el arabaları, market arabaları, ev eşyaları için tekerlekli taşıyıcılar dışındaki tüm ürünler yönünden markanın hükümsüzlüğüne,
c) Davalı adına tescilli … nolu marka yönünden talebin reddine,
d)Davalı adına tescilli … nolu markanın sadece spor araçları kiralanması hizmetleri yönünden hükümsüzlüğüne,
4-54,40 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile 129,70 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
5-Kısmen kabul yönünden; Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 4.910 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Kısmen red nedeniyle; Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince; 4.910 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinden olan 11,20 TL ilk yargılama gideri, 105,00 TL tebligat müzekkere masrafı olmak üzere 116,20 TL ve bozma sonrası 134 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 250,20 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
9-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde taraflara iadesine,
Dair karar davacı vekili ve davalı …Ş. vekilinin yüzüne karşı, davalı … vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde YARGITAY NEZDİNDE TEMYİZ YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı. 18/02/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır