Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2015/215 E. 2018/172 K. 19.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/215 Esas
KARAR NO : 2018/172

DAVA : FSEK ( sözleşmeye aykırılıktan maddi ve cezai şart talepli)
DAVA TARİHİ : 23/10/2015
KARAR TARİHİ : 19/04/2018

Mahkememizde görülmekte bulunan FSEK ( sözleşmeye aykırılıktan maddi ve cezai şart talepli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA; Davacı vekili dava dilekçesinde, taraflar arasında 12/05/2012 tarihli 3 yıl süre ile Menerjerlik Sözleşmesinin imzalandığını,davalı sanatçı …in yurt içinde ve yurt dışında her türlü sahne program ve shovlarını, sponsorlar vasıtası ile düzenlenecek her türlü konser, sahne çalışmaları program ve shovlarını, televizyon kanallarına yapacağı talk show, müzik eğlence ve radyo programlarını, kendisinin görüntülü olarak yer alacağı reklamları kısa ve uzun metrajlı TV kanalları veya sinemalarda gösterim için hazırlanmış film, dizi ve dokümanter çalışmaları davacı müvekkil şirketin organize edeceğini, davacının davalı …’e sözleşme tarihi olan 15.02.2012 tarihinden itibaren bir yıl içinde albüm yapmayı taahhüt edip “…” adlı albümün davacı şirket tarafından 2012 ekiminde çıkartıldığını , müvekkili şirketin tüm taahhütlerini yerine getirdiğini, sözleşmenin 4. Maddesine göre davalının yapacağı tüm etkinlikleri davacı şirketin muvafakati olmadan yapamayacağı ve hatta sözleşmenin imzalanma tarihinden sonra davacı şirketin tayin edeceği özel-tüzel kişiler dışında kimse ile sözleşmede belirlenen etkinlikler için davalının sözleşme yapamayacağını, davalının ise sözleşmeye aykırı olarak davacı şirketin bilgisi dışında radyo ve TV programlarına katılmaya, kulüp ve barlarda program yapmaya ve konserler vermeye başladığını ve hatta … Club’da program yapmaya başlaması üzerine bu işletmenin davacı şirket tarafından noter ihtarnamesi ile uyanldığını, davacı şirketin muvafakati dışında 2014 yılı ortalannda ikinci albümü olan “…” isimli albümü … Firması kanalıyla piyasaya sürdüğünü ve davacı şirketin 03.12.2014 tarihinde menajerlik sözleşmesini tek taraflı olarak fesih ettiğini, davacı şirketin üzerine düşen yükümlülükleri tamamı ile yerine getirdiğini, davalı sanatçının ise sözleşmenin hiçbir şartına uymayarak net bir şekilde sözleşmeye aykırı hareket ettiğini, yükümlülüklerini yerine getirmeyen davalının, cezai şart olarak belirlenmiş olan 100.000 Amerikan dolarının ödemekle yükümlü olduğunu, bu nedenle müvekkilinin uğradığı zararın fazla ilişkin hakları saklı kalmak şartı ile şimdilik 10.000 TL sinin davalıdan tazminine karar verilmesine talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA;davalı vekili cevap dilekçesinde; ticaret mahkemelerinin görevsiz olduğunu, davacının sözleşme ile üstlendiği hiçbir borç ve yükümlülüğü yerine getirmediğini,Davacının davalı müvekkiline karşı sözleşme kapsamındaki borç ve yükümlülüklerini ifa etmediğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmeyi ihlal ettiğini,Davacıya sözleşme kapsamındaki borç ve yükümlülüklerini ifa etmesi için ihtarname keşide edildiğini,Davacının sözleşme ile üstlendiği borç ve yükümlülüklerini ifa etmeyerek sözleşmeye aykırı davrandığı gibi ayrıca sözleşmenin davalı müvekkili tarafından da ifasına engel olduğunu, bu hususta davacıya ihtarname dahi gönderildiğini, davanın reddi gerektiğini beyan etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI
Dava konusu,taraflar arasındaki sözleşme kapsamında davalının sözleşmeyi gereği gibi ifa etmediğinden bahisle, davacının uğranıldığı iddia olunan zarararın tazmini,cezai şart istemine ilişkindir.
HMK 266. madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Düzenlenen son rapor denetim ve hüküm kurmaya elverişli, sektör uygulamalarının denetlenebildiği, dosyaya sunulan deliller ile uyumlu olduğu anlaşıldığından mahkememezce hükme esas alınmıştır. Bilirkişiler hukuki yorumda bulunamayacaklarından somut olayda sunulu deliller ve sektör uygulamalarına göre ve sözleşme hükümlerine göre dosya sonuçlandırılmıştır.
İlk bilirkişi heyeti raporlarlarında; anlaşmanın yürürlükte olduğu süreçte sözleşmenin İçerdiği klip çekimi, yayını ve albümün yapımı gibi konuların yanı sıra konserler, TV programlan kısaca lansman ve genel promosyonla ilgili beklenti, şikayet, iş bölümü, talep vb. konularda davacı tarafla iletişim kurmak için e-posta, mektup, ihtarname vb. iletişim yollanndan herhangi birininın davalı tarafından denediğine dair bir delil tespit edilemediğini,Davalı taraf, davacıya 07 Mayıs 2013 tarihinde kendisi için bir ay içinde muhtelif müzikal etkinlikler düzenlenmesi talebini içeren bir İhtarname göndermiş olmakla beraber bu tarihten yaklaşık bir ay kadar önce Davacının davalının sahne aldığı …’a bir İhtarname göndermiş olduğunu,özleşmenin davalı taraf tarafından ihlal edildiğini, taraflar arasında 12.05.2012 tarihinde imzalanan ve 3 yıllık süreyi kapsayan menajerlik anlaşması davacı tarafın yükümlülükleri açısından incelendiğinde ise:Tarafların imzalamış oldukları sözleşmede bir müzisyenin kariyeri boyunca üretimde ve aktivitede bulunabileceği ve detaylarına raporlarında ayrıntıları ile yer verilmiş olan klip çekimi, yayını ve albümün yapımı gibi konulara yer verilmiş olup, sözleşmenin taraflarının hak ve yükümlülükleri kısmında ise:”Yukanda sayılan çalışmaların tespiti Çalışma koşullarının belirlenmesi, onaylanması, organizasyonu, yapımı, pazarlaması, bedellerinin belirlenmesi ve tahsil etme şart ve şekillerinin tespiti münhasıran şirkete aittir. Sanatçı şirketin yazılı izni ve muvafakati olmadıkça bu çalışmalan yapamaz. İş bu sözleşmenin imzası tarihinden sonra şirketin tayin edeceği özeI veya tüzel üçüncü kişiler haricinde kişi/kişilerle madde 3 kapsamındaki etkinliklerle ilgili sözleşme yapamaz: Aksi takdirde madde 16 da belirtilen cezai şartı ve şirketin uğrayacağı her türlü maddi ve manevi zaran ödemeyi kabul beyan ve taahhüt eder.” Denilerek davacı tarafın sözü edilen tüm bu etkinliklerin kendisi tarafından yürütüleceğini beyan ve tebliğ etmiş olduğunun anlaşıldığını,davacı tarafin sözleşmede vaat etmiş olduğu “…” isimli albümün yapımı ve albümde yer alan “…” isimli video klipin çekimi hususunda vaatlerini tam olarak yerine getirmiş olduğunu, fakat stadyum, kulüp konserleri, her türlü sahne çalışmaları, davalıya ait bestelerin pazarlanması, Radyo-TV programlan, filmler, diziler billboard reklamlan vb. gibi yukarıda aynntılanna yer verilmiş olan mecralarda ise vaatlerinin eksik/sınırlı kaldığını bildirdikleri anlaşılmıştır.
İkinci bilirkişi heyeti ise raporlarında; Davacının, taraflar arasında imzalanan 12/05/2012 tarihli sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirdiğini,Davalının, taraflar arasında imzalanan 12/05/2012 tarihli sözleşmeden doğan yükümlülüklerine aykırı davranarak sahne aldığı bu nedenle davacının en az 1750 TL zarara uğradığını,Davalının, sözleşmesel yükümlülüklerine uymaması sebebi ile davacı tarafa cezai şart bedelini ödemesi gerektiğini, bu bedelde hakkaniyet indirimi yapılıp yapılmayacağı hususunun Mahkemenin takdirinde olduğunu bildirmişlerdir.
Üçünçü bilirkişi heyeti ise raporlarında; davacı menajerin sürekli olarak …’da oturduğunu bizatihi kendisinin beyan ettiğini, davacı menajerin de, davalı sanatçıyı yurt dışına davet ettiğine, burada iş bulduğuna dair dosyada herhangi bir beyan ya da kanıt bulunmadığını, Öte yandan akdettiği sözleşme ile bir takım hak ve yetkiler elde etmiş bulunan menajer, bir kısım yükümlülükler altına da girmiş olacağı cihetle; radyo-tv programları, internet faaliyetleri, sahne-konser çalışmaları, bayi toplantısı, düğün, sünnet gibi ekstralar, dizi, film, belgese] çekimleri, sanatçıya ait beste ve sözlerin pazarlanması şeklindeki edisyon faaliyetleri velhasıl tarafların aralarındaki sözleşmenin 13’ncü maddesi ile kararlaştırdıkları organizasyonları [sadece albümün promosyon sürecinde değil] 3 yıllık sözleşme süresince gerçekleştirmesinin kendisinden bekleneceğini, oysa davacının irtibat ofisinin dahi süreklilik arz edecek şekilde kapalı olduğunu, önceki raporlarda bu hususu görmezden gelen bilirkişilerin değerlendirmelerinin de hatalı olduğunu,TBK.nun 52. md.si “…Zarar gören, zarar doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hakim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir Zarara hafif kusuru ile sebep alan tazminat yükümlüsü tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur veya hakkaniyet de gerektirirse hakim, tazminatı indirebilir…” hükmünün de Mahkeme tarafından değerlenderilmesi gerektiğini, Taraflar arasındaki sözleşme ile; bir yandan sanatçının yurt İçi ve dışındaki sahne-konser, dizi-fîlm vs, çalışmalarının, radyo-tv, internet vb.gibi etkinliklerinin söz ve/veya besteleri sanatçıya ait müzik eserlerinin üçüncü kişilere lısanslanması işlerinin[edisyon faaliyetlerinin] organizasyonu düzenlenirken, öee yandan albüm yapımı, bunun organizasyonu, yayını ve pazarlanması ile ilgili hususların hükme bağlandığını,Sanatçının sözleşmeyi feshettiği 19,06.2013 tarihine kadar menajcr-yapımcı tarafından düzenlenen herhangi bir etkinliğe katılmadığına dair dosyada herhangi bir iddia ya da kanıt yer almadığını,tam tersine, taraf beyanları yanı sıra sunulan belge ve kanıtlardan; sanatçının [ilk albümü olan] ‘…’ adlı albümü seslendirdiği, kendisine ait beste ve sözlerin albümde kullanımına izin ve muvafakat verdiği, albümün piyasaya arz edildiği,tremmuz/2012 den sonra düzenlenen promosyonlarla ilgili radyo-tv, programlarına da katıldığı anlaşılmaktadır. O halde davalı sanatçının; akdin kendisine yüklediği asli edimleri yerine getirmiş olduğunu, Sanatçının yerine getirmediği iddia edilen husus; sadakat borcu[Ahde vefa], yani yan edimler olduğunu,nitekim, dava dilekçesinde bildirildiğine göre sanatçının; davacı-menajer tarafından organize edilmemiş radyo-televizyon programlarına da katıldığının bildirildiği ancak programlardan herhangi bir maddi gelir elde edilmediğini, bu çalışmalar bakımından davacının ödenmemiş herhangi bir payınında söz konusu olmayacağını, Bununla birlikte taraflar arasında akdedilen sözleşmede bu organizasyonları münhasıran davacı menajer tarafından yapılacağı da hükme bağlandığını(md,4,) Bu arada davacı; davalı sanatçının başkaca İhlallerde daha bulunduğunun bildirildiğini, davalı sanatçı; …, … firmasından “…’ adlı bir başka albüm seslendirmiş olduğunu,albümde yer alan 10 eserin söz ve bestelerinin tamamının sanatçıya ait olduğunu,bu arada davalı sanatçının söz ya da bestesi kendisine ait olan eserlerle ilgili edisyon haklarının da taraflar arasında akdedilmiş bulunan 12.05,2012 tarihli sözleşme kapsamında olduğunu, ancak “’…” adlı albümün yayın tarihi hakkında dosyada herhangi bir bilgiye rastlanılamadığını, ancak ‘…’ adlı bu albümün 30 Haziran 2014 tarihi itibariyle umuma arz edildiğini, sözleşmenin davalı sanatçı tarafından feshedildiği; 19,06.2013’ten sonra vc fakat davacının fesih bildirimi olan: 03,12,2014 den önce olduğunu, önceki rapor tanzim eden Bilirkişilerin raporlarında belirttikleri,Davalının, sözleşmesel yükümlülüklerine uymaması sebebi ile davacı tarafa cezai şart bedelini ödemesi gerektiği…” şeklinde ifadelere yer verilmesinin somut olaya göre hakkaniyete uygun bulunmadığını,zira taraflar arasındaki asli edim/yan edim ilişkilerinin açıklanması, davalının [olayda sanatçının] bunlardan hangilerini yerine getirip, hangilerini yerine getirmediğinin açık bir şekilde belirlenmesi , takrinin mahkemeye ait olduğunu,davalının bir sanatçı olup, ticaret erbabı olmadığını, Bu durumda koşullan mevcut ise; zaten TBK.nun 182/son fıkrasının uygulanacağını, bu hususta önceki heyetlerde bir değerlendirme yapılmamasının da hatalı olduğunu, Davalı, yargılama sırasında 12.05.2012 tarihli sözleşmenin tek taraflı ‘ceza koşulu içeren 13’ncü maddesinde yazılı cezai şart bedelinin fahiş olduğunu, bu maddenin genel işlem koşulu niteliği taşıdığını öne sürdüğünü, davacının yasal defter ve kayıtlarını sunmadığını davalı ya da bir başka sanatçısının bu tür kulüplerde hangi ücretlerle çalıştığına dair bilgi/belge paylaşmadığını, önceki heyette yer alan Bilirkişiler de zorunlu olarak piyasa rayiçlerini nazara almak suretiyle zarar tespiti yoluna gitmek durumunda kaldığını, ekonomik koşullarda yaşanan gelişmeler nedeniyle artık bu tür çalışmalarda da kapitalizmin sert kuralları hükmünü icra etmeye başladığından ,pek çok mekan [bar, cafc, taverna, gazino, müzikol vs,] istisnalar hariç ses sanatçılarıyla genellikle kapı hesabı çalışmakta olduğunu, Yani, mekanın o gece elde ettiği hasılattan masraflar çıktıktan sonra kalanın, anlaşılan yüzde solist ve orkestrasına ödendiğini,Davalı vekili …’İn %30 verdiğini beyan ettiğini, Kazan-kazan formülüne dayanan bu yöntem nedeniyle popüler sanatçılar mekanı doldurup» daha çok kazanır-kazandırırlarken. henüz ünlenmemiş ya da artık yıldızı sönmüş olanların ise neredeyse orkestra parasına çalıştığını, Sonuç olarak.; eskiden olduğu gibi sanatçıların maktu kaşelerinden söz etmenin artık hem zor, hem dc her zaman doğru sonuca ulaştarmayacağını, dosyadaki delillere göre sanatçıya her bir sahne-konser çalışması için kalacak tutarın-ücretin sahne-konser başına en az 1.500 TL’nin (Binbeşyüz Türk lİrası) altında olmaması kaydı ile İş bağlanması talebi mevcut olduğundan ve maddi tazminat hesaplanırken beyan edilen bu değerin de ölçü alınmasının mümkün olabileceğini, davacının uğradığı zararın hesaplanması için davalının aktardığı beyanının esas alınması halinde; davalının kaşesi [öznel ücreti] net: 1.500 TL.nin %35’i – 525 TL, olacağını, ancak Davacı, davalı sanatçının …’de bir yıl çalıştığını iddia elmiş ise de; dosyada buna ilişkin kanıt yer almadığını, davalının, anılan mekanda 1 gün çalıştığına ilişkin ikrarının bulunduğunu, mahkemece maddi tazminata hükmolunması halinde; davacının uğradığı zararın [KDV dahil] 619.50 TL olabileceğini, ancak Davacının İngiltere’de İkamet ettiği bilhassa albümün piyasaya sürüldüğü tarihlerde bunun promosyon için radyolara ulaştırılması, birkaç televizyon programı, sahne çalışması organize ettiği, ancak sözleşmenin 3 yıl süreli olduğu, taraflarına karşılıklı borç yükleyen tam iki yanlı sözleşme niteliğinde bulunduğu dikkate alındığında, bu faaliyetlerin devamlılık arz etmesi gerekeceği, zira eser sahibi gibi icracı sanatçıların da hayranlarına ulaşmalarında, hayran kitlesini arttırmalarında menfaatleri olduğu,davalı, müzisyen olduğundan ve başkaca bir işle İştigal etmediğini, geçimini bu yoldan temin ettiğini, bunlara ek olarak bakmakla yükümlü olduğu kişiler bulunduğunu beyan ettiğinden, sözleşme hükümlerinin mahkeme tarafından değerlendirilerken özellikle son raporda bilirkişilerin özelllikle davacı-menajerin süreklilik arz edecek şekilde yurt dışında yaşadığından haraket ile üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmediğine bilirkişi heyetince işaret edildiği, somut olayda ayrıca sektörel uygulamalar ayrıntılı olarak irdelendikten sonda; somut olayda davacı; davalı sanatçı ile akdettiği 12.05.2012 tarihli sözleşmenin 43/g maddesi ile taahhüt ettiği albümü hazırladığı, Bu albümün davacının kaçıncı işi olduğu dosya kapsamından anlaşılamadığı, davacının yapımcılarından ‘…’ firmasını da yanına alarak albümü hazırladığını, akdi yükümlülüğünü yerine getirdiğini, davalı sanatçı da albüm çalışmasına beste ve lirikleri kendisine ait eserleri ile katılmış bunları icra edip, icraların tespitine vc bu tespitlerin işleme, çoğaltma, yayma, temsil, işaret ses ve/veya görüntü nakliye yarayan araçlarla umuma İletimlerine, yeniden ve tekrar iletimlerine izin vererek katkıda bulunmuş, üzerine düşen edimleri ifa ettiğini, yapımcı ve menajerlerin, belirledikleri radyo istasyonları ile bağlantı kurarak, sanatçılarının gözde programlara konuk alınmasını sağlamaya çalıştıklarını, bu ve benzeri yöntemlerle promosyon sürecini uzun tutmaya, albümdeki eserlerin mümkün olduğunca çok kanalda yer almasını sağlamaya çalıştıklarını, Görüleceği üzere bu her iki tarafın da çalışmasını gerektirmekle birlikte, bu konuda aslı görevin; yapımcı -menajere düşmekte olduğunu,.davalı sanatçının akıt yapıldıktan 1 yıl sonra; 07,05.2013’dc ihtar çekerek talep vc beklentilerini sıraladığını, davacının, akdi feshetmiş ise de imzalanan sözleşmeye atfen masraflarını davalı-sanatçıdan tahsile çalışmakta, davalının ise; düzenlenen sözleşmenin genel işlem şartları kapsamında ağır hükümler taşıdığını ve bu nedenle geçersiz bulunduğunu öne sürmesi konulanının hukuki nitelendirmeye muhtaç olduğunu ve son nihai kararın mahkemeye ait olduğunu bildirdikleri anlaşılmıştır.
Taraf iddia ve savunmaları, alınan üç adet bilirkişi heyet raporları, taraflar arasında akdedilen menajerlik sözleşmesi kapsamı nazara alındığında; davacı dava açırken 10.000 TL, üzerinden harç yatırmış, dava dilekçesi içeriğinden ise davalı sanatçının sözleşmede taahhüt ettiği yükümlülüklerine aykırı davranması sebebiyle uğradığı zararın ve sözleşme ile belirlenmiş olan 100.000- USD cezai şartın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini dava ve talep etmiş maddi tazminat istemine ise belirsiz alacak hükümlerine göre açmış, buna rağmen ticari defter ve begeler ibraz edilmediğinden , taraflar arasındaki sözleşme hükümleri, taraflarca hazırlama ilkesine göre sunulan deliller, bilirkişilerce sektörel değerlendirmeler incelenmiş, hukuki niteleme mahkememize ait olduğundan, toplanan delillere göre davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HUKUKİ GEREKÇE;
Taraflar arasında, 12/05/2012 tarihli sözleşme akdedildiğinden, özellikle sözleşme hükümlerinin genel işlem şartlarına aykırı olup olmadığı ve sözleşme hükümlerini de incelenmesi gereklidir.
“Sözleşmenin Konusu ve Kapsamı” başlığı altında, sanatçının sözleşme tarihinden sonra 3 yıllık sözleşme süresi ile sınırlı olarak Türkiye ve Türkiye dışında bütün Dünya ülkelerinde yapacağı tüm:
a)Kapalı salon, açık hava, stadyum konserleri başta olmak üzere ber türlü sahne ve ekstra çalışmaların, program ve şovların,
b)Sponsorlar vasıtası ile düzenlenecek ber türlü konser, sahne çalışmaları, program veya şovların,
c)Televizyon … arında yaptığı talk şov, müzik, eğlence ve radyo programlan ile benzer nitelikteki tüm programların,
d)Sanatçının ses, resim ve hareketli görüntü olarak yer aldığı reklamlann,
e)Sözü, müziği sanatçıya ait olan tüm beste satışlannın elde edilecek net kazancının %35 İni şirkete ödemeyi taahhüt etmesi,
f)Kısa ve uzun metrajlı, televizyon kanalları ya da sinemalarda gösterim için hazırlanmış film, dizi ve dokümanter çalışmalarının
g)Şirket ve Sanatçının kararlaştırmış olduğu klip çekimi, yayını ve albümün yapımı 15/05/2012 tarihinden itibaren 12 ay içerisinde yapılacağını karşılıklı beyanla taahhüt eder, bu süre uzadığı taktirde sanatçının fesih hakkı doğar şeklinde bir düzenlemeye yer verilmiştir.
Sözleşmenin, ‘Tarafların hak ve yükümlülükleri” başlıklı 4. maddesinde yukarıda yer verilen maddedeki çalışmaların organizasyonunun, bedelin belirlenmesi ve tahsili işlemlerinin davacı firma tarafından yapılacağı, davalı sanatçının davacının yazılı muvafakati olmadıkça bu tür iş ve işlemlerde bulunamayacağı, aksi halde sözleşmede belirlenen cezai şartı ve davacının uğrayacağı ber türlü zararı karşılayacağı düzenlenmiştir.
Sözleşmenin 6. maddesinde, kazanç paylaşımı konusu düzenlenerek, bu sözleşmenin ifası sonucunda davalı sanatçının elde edeceği net kazancın %35’ini davacı menajere ödeyeceği kararlaştırılmıştır.
Sözleşmede ayrıca davalı sanatçının, katılacağı programlar hakkında sınırlama getirilmiş ve sanatçının, davacı menajer tarafından belirlenen programlara katılması zorunlu tutulmuştur.
Davalı sanatçının, sözleşmenin maddelerini ihlal eden bir davranışta bulunması ve özellikle, davacı menajerin belirlediği kişiler dışında üçüncü kişilerle aynı veya benzer nitelikte bir sözleşme yapması durumunda, davacı menajerin sözleşmeyi tek taraflı feshetme hakkı bulunduğu ve aynca davalı sanatçının 100,000 USD cezai şart ödeyeceği sözleşmede düzenlendiği anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere ticari sözleşmelerin temeli emniyet ve itimat üzerine kurulmuştur; tacirlerden muamelelerinde beklenen basiret ve alâka alelade vatandaşlarınkinden fazladır.Dolayısıyla somut olayda ilk kez bir sözleşme imzalayan davalı davacıya göre tacir olmadığından daha korumasız şartlar altında sözleşme imzalamış, bu kapsamda da albümde yer alan eserleri seslendirmek suretiyle üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmiştir. Keza Karşılıklı güven, karşılıklı olarak dürüstlük esaslarına uymayı, kendisinin olduğu kadar karşı tarafın menfaatlerini de gözönünde tutmayı icabettirir. Medenî Kanunu’muzun 2 inci maddesinin koyduğu “Herkes haklarını kullanmakta ve borçlarını ifada hüsn-ü niyet kaidelerine riayetle mükelleftir.” prensibi yalnız dar mânada medenî hukuk sahasına değil, bütün hukuki hayatımıza hâkim olan bir kaidedir. Ve özellikle sözleşmesel ilişkilerde ve ticari ilişkiler alanında da uygulama alanı bulur. Bu kapsamda özellikle son bilirkişi raporunda da işaret edildiği üzere davacı manajer sürekli olarak yurt dışında, Londra’da oturduğu ve üzerine düşen sözleşmesel ilişki kapsamında üzerine düşen sorumluluğu gereği gibi yerine getirmediğine işaret edilmiştir. Öte yandan davacı davalıya ait yaptığı masraflar yönünden delil sunmamış buna karşın davalı bilirkişi raporlarına karşı beyan dilekçelerinde 6 şarkının 2 tanesinin tüm masraflarını kendi cebinden karşılayarak yapımcıya hazır halde getirdiklerini bildirmişler,davacının davalıya sözleşmesel ilişki kapsamında iş ayarladığına dair delil sunmamış,beyanlarında geçen … isimli mekanda iş ayarlandığı yönündeki iddiayı teyit eden mail, fatura vb belge sunulmamıştır, buna karşın davalı beyan ve itirazlarında davalının 60.000 TL gibi bir sermaye ile bu işe ortak olduğunu, 2 tane şarkının stüdyo masrafları ve ekstralarını da kendi cebinden ödediğini, davacının tutamları nedeniyle uzun bir süre zamanını ve emeğini çaldığını, … isimli mekanda da hayatını idame ettirmek için mecburen tek gecelik çıkmak istediği işletmeye de ihtar çekerek yaşam hakkıhıh engellemek istendiğini, davalının psikolojisi bozulduğundan intihar aşamasına varacak bir süreçten de geçtiği iddia edilmiştir.
Toplanan deliller ve mahkememizin ihtisas mahkemesi olması sıfatıyla Taraflar arasındaki sözleşmeye göre, sanatçı başka yapımcı – menajer ile de çalışma konusunda yasaklı durumdayken yani kelepçe niteliğinde bir sözleşmeye imza atmışken Yapımcının Ya da menajerin sanatçıya hayatını idame ettirecek düzeyde hiçbir iş, organizasyon yapmadan sanatçıyı işsiz bırakması, sözleşme feshinden sonrada davalının kendi imkanları ile bulduğu son derece düşük ücret ile çıkılan bir işyerine dahi ihtar göndermekten çekinmediği dolayısıyla davacı uygulamasının hakkaniyet ve adalet duyguları ile bağdaşmadığı anlaşılmıştır. Bu kapsamda davalı yanca ileri sürülen savunmalar ve hususa işaret eden son bilirkişi raporu nazara alındığında davacı yanca açılmış olan davanın haksız olduğu mahkemkemizce sabit görülmüştür.
Davacı maddi tazminat isteminde bulunmuş ise de ticari defter ve kayıtlarını dosyaya ibraz etmediği zarar iddiasının kanıtlanamadığı, ilk iki bilirkişi raporunun farazi intimallere göre hazırlandığı, son raporun ise ayrıntılı sektör incelemesini içerdiği, sözleşme yorumunun ve hukuki nitelendirmenin mahkemeye ait olduğu hususları dikkate alındığında; taraflar arasında akdedilen 12.05.2012 tarihli sözleşme kapamı bir bütün olarak incelendiğinde davalının yükümlülüklerini ihlal etmediği, davacı menajerin (Yapımcı’nın) sürekli olarak yurtdışında yaşaması ve yapımcı ve menajer olarak yapması gerekenleri eksik ve sektörel teamüle göre tam olarak yerine getirmediğinden , bu tür sözleşmeler kapsamında asıl ifa ile yani davalıya sahne,konser,tv proğramları vb iş sağlanması hususlarının davacının asli yükümlülüğü kapsamında olduğu, davacının kendi kusurun kaynaklanan uygulamalar kapsamında maddi tazminat ve cezai şart talep etmesinin MK 2. madde kapsamında hakkaniyete uygun bulunmadığı anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere karşılıklı taahhütler içeren sözleşmelerde ifayi güvence altına almak için cezai şart öngörülmesi mümkündür ve geçerlidir. Ancak böyle bir düzenlemenin geçerliliği sözleşmede taraf dengesi gözetilerek her iki tarafa adil yükümlülükler getirilmesi ve yine her iki taraf lehine cezai şart düzenlenmesi ile mümkündür. Aksine sözleşmeler yok hükmündedir. Sözleşmede; davacının çalışma özgürlüğünü, sözleşme serbestisi hakkını, hayatını idame ettirme gibi temel kişilik haklarını ihlal edici hükümlere yer verilmiştir. Sözleşmenin bütünü dikkate alındığında sıralanan tüm yükümlülükler sanatçının aleyhinedir. Tüm sanatsal çalışmalar ile ilgili olarak para alınıp ödeme yapılması münhasıren menajere ait olduğu menajer tarafından yapılmamış işlerde çalışamayacağı, menajerin gösterdiği işlerde ve koşullarda çalışma yükümlülüğü bulunduğu, sanatçının hem iş hem özel yaşamını ağır şekilde kısıtlayıcı hükümlere rağmen menajer aleyhine hiç bir yükümlülük getirilmediği anlaşılmıştır.
Davalının hayatını sürdürmek için düzenli bir gelire ihtiyaç duyacağı , davalının kendisini bağlayan adeta kelepçe bir sözleşme ile kendisini yoksulluğa terk etmesinin sanatçıdan beklenemeyeceği, dolayısıyla da aksi içerikteki sözleşme hükümlerinin anayasa ile korunan kişilik haklarının ihlali nedeniyle kamu düzenine aykırı bulunduğu, sanatçıya iş sağlama yükümlülüğünü yerine getirmeyen menajerin sanatçının kendi imkanlarıyla bulduğu düşük bütçeli işleri dahi engellemeye çalışması,dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığı gibi kendi yükümlülüğünü yerine getirmeyen borçlunun karşı tarafın borcunu icrasını talep edemeyeceğine ilişkin borçlar kanununun amir hükmü de gözetildiğinde davacının tazminat ve cezai şart isteminin hakkaniye uygun bulunmadığı anlaşılmıştır.
Toplanan deliller, özellikle sektör ugulamalarının denetlendiği son rapor , sözleşme hükümleri ile birlikte incelendiğinde; davacının yükümlülüklerini gereği gibi yerine getirmemesi davanın dayanağını oluşturan sözleşme hükümlerinin davalının çalışma özgürlüğünü, yasal dinlenme hakkını ve sözleşme serbestisini kısıtladığı için kişilik haklarını ihlal edici mahiyette olduğu bu nedenle de kamu düzenine de aykırı olduğundan sözleşmede dayanılan maddelerin davalı aleyhine düzenlenmiş olması bu kapsamda Türk Borçlar Kanunu’nun 27. maddesi de gözetilmek suretiyle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM; Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-31,40 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile artan 439,10 TL harcın davacıya iadesine,
3-Davanın reddi nedeniyle Avukatlık ücret tarifesi 13/1.maddesi uyarınca 3.145 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davalı tarafın yargılama giderlerinden olan 1800 TL bilirkişi ücreti ve 37 TL tebligatı olmak üzere toplam 1.837,00-TLnin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair davacı ve davalı vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 19/04/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır