Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2015/149 E. 2018/31 K. 25.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/210 Esas
KARAR NO : 2018/38

DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/07/2013
KARAR TARİHİ :01/02/2018

Davacı vekilince İSTANBUL ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’ne açılan Tazminat davasının sonucunda istanbul 2.ATM’nın 2013/196 Esas,2013/303 karar nolu görevsizlik kararı ile dava dosyası tevziien 3 nolu Fikri ve sınai Haklar Hukuk mahkemesinin 2014/77 esas numarasına tevzii edilmiş bu mahkemece yargılama devam ederken HSK’nun 02/08/2017 tarihli ve 1071 sayılı kararı uyarınca İstanbul 3 ve 4. FSH Hukuk Mahkemelerinin 08/08/2017 tarihi itibarıyla faaliyetlerinin durdurulmasına, 3. FSH Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan dava, iş ve arşiv dosyalarının 1. FSH Hukuk Mahkemesine devrine karar verilmiş ve dava dosyası uyap tevzii bürosunca mahkememizin 2017/210 esas numarısına kayıtlanarak yargılamaya mahkememizde devam edilmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
İDDİA; Davacı vekili dilekçesinde özetle, Yapımcılığını müvekkilinin yönetmenlik görevini davalının üstlendiği 2.03.2012 tarihli sözleşme ile “….” isimli film projesinin tamamlanması konusunda tarafların anlaştığını,müvekkilinin sözleşmeden doğan yükümlülüklerini tam ve zamanında ifa ettiği halde, davalının iki defa ihtarname ile uyarılmasına ve avans olarak kendisine 25.000 TL ödenmiş olmasına rağmen yükümlülüklerini yerine getirmediğini, bu kapsamda … ve … tarihlerinde … 17. Noterliği kanalıyla … ve …. yevmiye nolu ihtarnameler ile sözleşmedeki edimlerin ifa edilmesinin davalıya İhtar edildiği,davalı yanın yönetmenlik sözleşmesi ile üzerine düşen yükümlülükleri ifa etmediği ve müvekkili şirketin bu nedenle zarara uğradığını, davalıya sözleşme gereğince 25.000,00.TL avans verildiğini, edimini yerine getirmediğinden bu miktarı iade etmesi gerektiği gibi sözkonusu filim projesinde gecikmeler olduğundan ve bu gecikmeler nedeniyle yapılan ödemeleri de iade etmesi gerektiğini, ödemeler tutarının 288.000,00.TL olduğunu, ayrıca davalının sözleşme gereğince cezai şart olarak 100.000.USD karşılığı 190.000,00.TL ödemesi gerektiğini, öne sürerek; bu miktarlardan fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 215.000,00.TL ‘sının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA; Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının yükümlülüklerinin yerine getirmediğini zira kararlaştırılan çekim tarihi İtibariyle çekime hazır bir senaryonun bulunmadığını (bu sebeple çekim gününü erteleyen bir ek sözleşme yapıldığını); taraflar arasındaki sözleşmenin iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olduğundan ve davacı senaryo ve diyalogları teslim etme yükümlülüğünü ifa etmediğinden müvekkilinin filmi çekme yükümlülüğü doğmadığını; davacının müvekkilinin adını Kültür Bakanlığına yönetmen olarak bildirip yapım desteği aldığı ve müvekkiliyle sözleşmesi devam ettiği halde buna aykırı olarak filmin yönetmenliğini üçüncü kişilere yaptırdığını, davacının değil, davacıyı yazılı olarak uyaran ve kusuru bulunmayan müvekkilinin, sözleşmenin 8. maddesi uyarınca cezai şart talep etme hakkına haiz olduğunu, bununla birlikte cezai şart miktarının fahiş olduğunu, gerekli bilgiler sunulmadığından zarara ilişkin İddiaların yanıtlanamadığı ve dikkate alınmaması gerektiğini,müvekkilinin hazırlık işlemlerinin tamamını layıkıyla yerine getirdiğini, bu nedenle sözleşmenin 5.2.1 maddesinde belirlenen bedele hak kazandığını; taraflar arasındaki sözleşmenin davacı tarafından tek taraflı hazırlanan bu nedenle dikkate alınmaması gereken hükümler (genel işlem koşulları) içerdiğini ve davacının başarısız olan filminin faturasını müvekkiline çıkarmak istediğinden davanın kötü niyetle açıldığını belirterek reddini talep ettiği anlaşılmıştır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE;
Dava konusu; taraflar arasında imzalanan sözleşme gereğince davacının yapımcılığını, davalının ise yönetmenliğini üstlendiği ” … ” isimli flim projesi yönünden davalının üzerine düşen edimlerini yerine getirmediği idddiasına dayalı olarak açılmış tazminat davasıdır.
HMK 266. madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Düzenlenen her iki bilirkişi heyet raporlarının denetim ve hüküm kurmaya elverişli, sektör uygulamalarının denetlenebildiği, dosyaya sunulan deliller ile uyumlu olduğu anlaşılıığından mahkememezce hükme esas alınmıştır.
Sektörel yönden değerlendirilen bilirkişi raporlarında; Yapımcının ödevini ifa etmeden davalı yönetmenin fiilen çekime başlamasının olanak dahilinde olamayacağı belirtilmiştir. Hukuken bu durum dosyadaki deliller ile değerlendirildiğinde, İfa sürecinde çekime uygun olmayan bir senaryonun yönetmene teslim edilmiş olması nedeniyle çekimin başlatılamaması dikkate alındığında oluşan bu gecikmeden davalı yönetmenin sorumlu tutulmasının mümkün bulunmadığı tespit edilmiştir. Çekime başlama borcunun muaccel olabilmesi için, öncelikle davacı yapımcının çekime uygun senaryo teslim etme borcunu yerine getirmiş olması gerektiği belirtilmiştir. Dolayısıyla davalı yönetmenin çekime başlamamış olması dolayısıyla bir kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle oluşan zarardan sorumlu tutulamayacağı anlaşılmıştır.
Borçlu temerrüdünden bahsedebilmek için öncelikle borcun muaccel olması gerekir (Tandoğan, Mesuliyet Hukuku, s. 470). Türk Borçlar Kanunu’nda muacceliyet kavramının tarifi yapılmamıştır. Fakat borcun muaccel olması İfa zamanının gelmiş olmasına bağlıdır. Borcun İfa zamanı gelmiş ise borç artık muaccel olmuş demektir. Örneğin, eser sözleşmelerinde de ifa zamanı İş sahibinin (somut uyuşmazlıkta davacı yapımcının) yükleniciden (somut uyuşmazlıkta davalı yönetmenden) eserin teslimini talep etme hakkının doğduğu anı İfade eder. Kural olarak, alacaklı ancak ifa zamanı sürecinde borç muaccel hale geldiği andan İtibaren alacağını dava edebilir. Türk Borçlar Kanunu m. 473’de eser sözleşmelerinde ifa zamanından önce yüklenicinin temerrüde düşeceği bir hal özel olarak düzenlenmiştir. Buna göre, yüklenici işe zamanında başlamaz, sözleşme hükümlerine aykırı olarak İşi geciktirir veya İşin zamanında bitirilmesinin imkansız olduğu anlaşılırsa, yüklenicinin bu borca aykırı olarak hareket ettiği kabul edilir ve iş sahibi sözleşmeyi feshedebilir. Eser sözleşmelerinde de sözleşmenin borçlu tarafı olan yüklenicinin temerrüdü genel hükümler çerçevesinde değerlendirilir. Örneğin, eserin tamamlanması belirli bir tarihe bağlanmış İse, o tarihin gelmesi ile borç muaccel hale gelecektir. Aynı şekilde belirli bir sürenin dolması ile de borcun muaccel hale geleceği kararlaştırılabilir ve bu sürenin dolması ile eser sözleşmesinin teslimi muaccel hale gelebilir. İfa zamanı gelmesine rağmen eserin teslim edilmemesi iş sahibinden kaynaklanan sebeplere dayanıyorsa yüklenici temerrüde düşmez (TBK m. 106). Bu halde yüklenici temerrüde düşmemek için gecikmenin iş sahibinden kaynaklandığını kanıtlamak durumundadır. Aynı şekilde İş sahibinin üzerine düşen görevi yapmaması sebebiyle ifa gecikiyorsa da yüklenici temerrüde düşmez. Örneğin iş sahibi iskan ruhsatı almak için resmi makamlara başvuracak olan yükleniciye vekaletname veya gerekli belgeleri vermiyorsa yüklenici temerrüde düşmez. Somut olayda da, çekime uygun olan bir senaryonun teslim edilmemiş olması sebebiyle davalı yüklenicinin borcu muaccel olmamıştır. Bu sebeple, temerrüde düşmesi olanak dahilinde değildir.
Somut dava dosyasında ; Davalı yönetmenin borcu kendisine çekime uygun bir senaryo takdim edilmediği sürece muaccel olamayacaktır. Bu sebeple ifada gecikmiş de sayılmayacaktır. Zira TBK m. 90 gereğince ancak ifası mümkün ve muaccel bir borcun zamanında ifa edilmemesi borçluyu temerrüde düşürebilir.
Somut uyuşmazlıkta, bir diğer önemli husus sözleşme konusu filmin halihazırda davacı tarafından başka bir yönetmene çektirilerek Şubat 2013’te vizyona girmiş olmasıdır. Mevcut sözleşme ilişkisi devam ederken davacı yapımcının filmi bir başkasına çektirmiş olması, somut sözleşme ilişkisi karşısında artık ifanın (filmin bir kez daha çekilmesinin) alacaklı nezdinde faydasız olduğunu ortaya koymaktadır.
Davacı yapımcı 27 Haziran 2013’de sözleşmeyi feshetmiştir. Halihazırda sözleşme bu tarihe kadar yürürlüktedir. Sözleşmenin bu süreçte davalı yönetmence İhlal edildiği iddiasına dayanarak taraflar arasındaki sözleşmenin 7, Maddesinden doğan cezai şart davacı tarafça talep edilmektedir. Davalı yönetmene çekime uygun olmayan bir senaryonun teslim edilmesi nedeniyle edimini ifa edememiş olması karşısında, kendi ediminin bir parçasını oluşturan “çekime uygun senaryo teslim etme yükümlülüğünü” gereği gibi yerine getirmeyen davacının cezai şart talep etmesi, kendi haksız davranışından çıkar sağlama amacını taşır. Bu davranış ise MK m. 2’de temelini bulunan herkesin borçlarını İfa ederken ve haklarını kullanırken dürüst davranma yükümlülüğünü ihlal niteliğinde değerlendirilmiştir.
Cezai şart Sözleşmenin 7. Maddesinde düzenlenmiştir Hükme göre, “işbu sözleşmede taraftara yüklenen edimler tam olarak yerine getirilmez ise önce yazılı olarak ihtarname ile uyarıda bulunulur ve ihtarnamede öngörülen sürede karşı taraf edimini yerine getirmediğiakdirde, İhtarda bulunan taraf sözleşmeyi tek taraflı olarak feshetme yetkisine sahip ayrıca diğer zarar ve ziyanları İsteme hakkı baki olmak üzere 100000 USD cezai şart talep etme hakkı vardır düzenlemesi mevcuttur. Zira Cezai şartın talep edilebilmesi İçin, asıl borcun hiç ya da gereği gibi ifa edilmemiş olması, borca aykırılığın borçluya isnat edilebilecek bir kusura dayanması ve borçlunun kusursuzluğunu ispat edememiş olması gerekir.Toplanan delillere göre , davalı yönetmene çekime uygun senaryo teslim edilmemiş olması sebebiyle davalı yönetmenin çekime zamanında başlayamamış olması bir sözleşme ihlali oluşturmamaktadır.
Her iki bilirkişi raporu, taraf iddia ve savunmaları, sunulu sözleşme içeriği birlikte incendiğinde; davacı yapımcının kendisine düşen hazırlık işlemlerini yerine getirmediği, senarist başta olmak üzere, oyuncular ve pek çok başka kişinin zaman içinde değiştirildiği, davalı yönetmene çekime elverişli bir senaryo teslim edilmediği, davalı yönetmenin ise aldığı avansı filmin hazırlıkları için gerekli hazırlıkları için mesai yaparak ve çaba sarf ederek hak ettiği, sektörel uygulamalar da dikkate alındığında bu bedelin iadesinin mümkün olmadığı, zarar olarak gösterilen bedellerin davalıdan talep edilmesinin şartlarının bulunmadığı, cezai şart talebinin koşullarının oluşmadığı subut bulmakla davanın esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-DAVANIN REDDİNE,
2-35,90 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile 3.635,80 TL harcın hüküm kesinleşip ve talebi halinde davacıya iadesine,
3-Davanın reddi nedeniyle, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 18.850 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davalı tarafın yapmış olduğu 264 TL tebligat ve müzekkere masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair karar taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İSTİNAF YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı, hazır olanlara duruşma zaptından örnek verildi. 01/02/2018

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır