Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2014/234 E. 2023/31 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/234 Esas
KARAR NO : 2023/31

DAVA : Marka (Maddi Tazminat İstemli), Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/11/2014
KARAR TARİHİ : 02/02/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Maddi Tazminat İstemli), Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin ülkemizde önde gelen lider konut, inşaat, dinlenme ve turizm tesisleri yapan bir şirket olduğunu, dünya çapında tanınmış olan otel, konaklama, eğlence ve dinlenme tesisleri sektöründe hali hazırda fiilen kullanılan “…”, “…”, “… ” markalarının sahibi olduğunu, markalarının müvekkilince devir alınmış olunduğunu, markaların dünya çapında da tescillerinin bulunduğunu, davalı tarafından işletilmekte olan … mevkinde bulunan “ …” kullanımının müvekili marka hakkına tecavüz eder nitelikte olduğunu, marka başvurusu yapılmış olan “ …” ve “ …”markalarına itiraz edilmiş olunduğunu ve itirazlar netivesi ile marka tescillerinin gerçekleşmediğini, “ …” adlı markanın daha sonra … Sınıfa tekrar başvuru yapılarak tescil edilmiş olduğunun sonradan öğrendiklerini, davalı haksız kullanımlarının tespiti için … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi … D.iş dosyasından delil tespiti yaptırılmış olduğunu, davalıya tecavüze son verilmesi için ihtar çekilmiş olduğunu, cevap verilmediğini, bunun üzerine tecavüzün devam edip etmediğine dair … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi … D.iş dosyasından tespit yaptırılmış olduğunu, … 2. Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi …Esas sayılı dosyası ile “ …” markasının hükümsüzlüğü için dava açılmış olduğunu, davalı şirketin “…” ibaresini kullanmasının müvekkili şirketin markasına açık bir tecavüz oluşturmakta olduğunu, müvekkili şirketin hem maddi hem de manevi zararına yol açmakta olduğunu, bu sebeplerle tecavüzün önlenmesine, kullanımın tedbiren durdurulmasına, şimdilik lisans seçeneğine göre hesaplama yapılarak 10.000,00 TL maddi tazminatın, 100.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili tarafından kullanılan “ …” markasının TPE’de …marka nolu, … Sınıfta tescilli olduğunu, davacının iddialarının aksine müvekkili markasına itiraz edilmeden kesinleşmiş olduğunu, … 2. Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesinin … E. Nolu dosyasına sunmuş oldukları cevap dilekçesinde beyan edilmiş olduğu üzere “…” kelimesinin tek başına otelcilik faaliyetinde bir tanınmışlığı olmadığı gibi söz konusu alanda ayırıcı belirgin bir özelliği de sahip olmadığını, kaldı ki müvekkilin … kelimesini tek kullanmadığını, markasının “ …” olduğunu, marka logolarının farklı olduğunu, müvekkilinin markasını tescilli hali ile kullandığını, tazminat şartlarının oluşmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlık; marka hakkına tecavüzün tespit ve önlenmesi, şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminatın, 100.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili, hükmün ilanı ve tedbir istemli olarak ikame edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip davacının dava, davalının cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, bekletici mesele yapılan dosyanın kesinleşmesi üzerine tarafların beyanlarında geçen deliller toplanmış, bilirkişi incelemesi yaptırılmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsamında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
HMK 266. Madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişiler …, … , … 08/05/2021 tarihli bilirkişi raporlarında özetle ; Davacı ve davalı markalarında ortak “…” kelimesi, ayırt ediciliği yüksel bir kelime olup … 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi …Esas sayılı dosyasından da tespit edilmiş olduğu üzere markalar arası yüksek derece benzerlik bulunmakta olduğu, … 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi … Esas sayılı dosyasından verilmiş olan karar ile davalıya ait… tescil nolu “…” markası sicilden terkin edilmiş ve karar kesinleşmiş olduğundan ve verilen hükümsüzlük kararı sonuçları MarKHK m. 44 madde uyarınca geçmişe etkili olacağını, tazminat hesabının … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi … D.iş sayılı dosyasından 10.10.2013 tarihinde düzenlenmiş olan rapor tarihi itibari ile hesaplanabileceği, Davalı tarafa ulaşılamadığından, ticari defter ve kayıtlarının incelenemediğini, Gelir İdaresi tarafından dava dosyasına gönderilen, davalı tarafın, 2013 ve 2014 yıllarına ait mali tabloları üzerinde görülen toplam net satış hasılatıları ile … tarafından emsal dava dosyalarına gönderilen cevap yazılarında belirtilen lisans bedeli oranı dikkate alınarak yapılan hesaba göre, davalı tarafın dava konusu markayı haksız kullanımları nedeni ile ihlal süresi kapsamında (10.10.2013-10.11.2014), davacı tarafa ödemesi gereken lisans bedelinin 1.518.607,26 TL.’ olarak hesap edildiği, davalı tarafın ticari kayıtlarının detaylı olarak incelenemediği dikkate alınarak, davacı tarafın maddi tazminat talebinin Borçlar Kanununun 50. ve 51. Maddelerine gore belirlenmesi hususunun Mahkemenin takdirinde olduğu, sonuç ve kanaatine varıldığını bildirmişlerdir.
Bilirkişiler …, … , … 07/12/2021 tarihli bilirkişi raporlarında; Davalı tarafından, ticari defter ve belgelerin incelenmek üzere dosyaya sunulmadığı, İTO kayıtları ve internet üzerinden tespit edilen irtibat telefonlarına ulaşılamadığı, bu nedenle davalı tarafın ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılamadığını, kök raporda yapılan hesaplamayı değiştirecek yeni bir belge bulunmadığından, Gelir İdaresi tarafından dava dosyasına gönderilen, davalı tarafın, 2013 ve 2014 yıllarına ait mali tabloları üzerinde görülen toplam net satış hasılatıları ile İTO tarafından emsal dava dosyalarına gönderilen cevap yazılarında belirtilen lisans bedeli oranı dikkate alınarak yapılan hesaba göre, davalı tarafın dava konusu markayı haksız kullanımları nedeni ile ihlal süresi kapsamında (10.10.2013-10.11.2014), davacı tarafa ödemesi gereken lisans bedelinin 1.518.607,26 TL.’ sı olarak hesap edildiği, davalı tarafın ticari kayıtlarının detaylı olarak incelenemediği dikkate alınarak, davacı tarafın maddi tazminat talebinin Borçlar Kanununun 50. ve 51. Maddelerine göre belirlenmesi hususunun Mahkemenin takdirinde olduğunu bildirmişlerdir.
Toplanan deliller, bekletici mesele yapılan … 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 01/09/2015 tarih ve … sayılı ilamı ve Yargıtay 11. HD’nin 2016/2614 esas, 2017/5133 karar ve 9.10.217 tarihli ilamı incelendiğinde”… Taraflar arasında görülen davada …. 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 01/09/2015 tarih ve …sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup , Davacı vekilinin müvekkili şirketin faaliyet alanında aktif olarak kullandığı “…” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalının müvekkili markaları ile benzer olan … sayılı ” …+Şekil” ibareli markayı müvekkili markaları ile aynı sınıfta kötüniyetli olarak tescil ettirdiğinin öğrenildiğini, davalı markası ile müvekkili markalarının iltibasa neden olacak şekilde benzer olduğunu, davalı markasının başına eklenen “…” ibaresinin benzerliği ortadan kaldırmadığını ileri sürerek davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava ettiğini, Davalı vekilinin ise ; taraf markalarında bulunan “…” ibaresinin tek başına ayırt edici ve tanıtıcı bir özelliği bulunmadığını, taraf markalarının genel görünüş itibariyle farklı olduğunu ve markalar arasında hiçbir benzerlik, çağrıştırma ve yanıltıcı bir yön bulunmadığını savunarak davanın reddini istediğini, Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; taraf markalarının esas unsurunun “…” ibaresi olduğu, davalı markasına “…” ibaresinin eklenmiş olmasının markaların genel görünüm ve fonetik olarak benzerliğini ortadan kaldırmayacağı, marka tescilinde öncelik ilkesi gereğince aynı/benzer markayı aynı/benzer sınıfta TPE nezdinde daha önceki bir tarihte tescil ettiren marka sahibinin 556 sayılı KHK’nın 42/l/a-b maddesi uyarınca sonraki tarihli markanın hükümsüzlüğünü talep edebileceği gerekçesiyle davalı adına tescilli ” …+Şekil” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verildiğini, Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmediğinden hükmün ONANMASINA, 09/10/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildiği, karar düzeltme talebinde bulunulduğu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2018/4500 E, 2020/1884 K. 24.02.2020 tarihli ilamı ile karar düzeltme talebinin Red Kararı ile hükmün, 24/02/2020 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Toplanan deliller, bekletici mesele yapılan kesinleşen dosya kapsamı, marka tescil belgeleri, ticari sicil kayıtları,… 44. Noteri’nin … tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamesi, ,… 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin… D.iş dosyası , … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … D.iş dosyası , davacı ve davalıya ait mali kayıtlar , HMK 266 madde kapsamında denetim ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu dikkate alındığında;
Davacı … şirketinin 04.08.2006 tarihinde “Turistik oteller, Moteller, Tatil Köyleri tesis ve inşa etmek, satın almak, üçüncü kişilere kiraya vermek veya bunlardan kiralamak, turizm işletmeciliği yapmak…” vs. kapsamında kurulduğu, Davalı …A.Ş. 15.09.1986 tarihinde “Tatil köyleri, otel, motel ve zincirleri, kamping açık ve kapalı yüzme havuzları, marina ve tesisleri, Kafeterya, Büfe, Lokanta, Gazino, Kantin gibi turistik tesisleri kurmak, işletmek, kiralamak…” vs. . kapsamında kurulduğu, Türk Patent ve marka kurumundan celp edilen marka tescil belgesi kapsamına göre; …,…, …escil no.lu markaların davacı adına tescilli olduğu, … tescil no.lu “…” ve …tescil no.lu “… ” markalarını dava dışı … A.Ş.’den Marka Devir Sözleşmesi ile devralındığı, kesinleşen dava dosyasına konu davalı adına tescilli … tescil no.lu davalı markasının yapılan yargılama sonucunda hükümsüzlüğüne karar verildiği, … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … D.iş dosyasında …’in davacı adına tescilli olan markaları kullandığının tespitini talep ettiği ve dosyada alınan 10.10.2013 tarihli bilirkişi raporunda özetle: “TPE’de tespit isteyen adına tescilli ayırıcı özelliğe sahip ‘…’ marka isminin, aynı hizmet ve sınıfta faaliyet gösteren davalı tarafından kullanıldığı, davacı markasına tecavüz edildiği”nin tespit edildiği, davalıya hitaben .. 44. Noteri’nin … tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamesinin gönderildiği ve … markasına tecavüz oluşturan eylemlere son verilmesi ve zararın tazminin talep edildiği, ayrıca … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … D.iş dosyası ile delil tespiti yapıldığı ve alınan 18.09.2014 tarihli bilirkişi raporunda ” …” ibaresinin otelin her yerinde, kullanımın devam ettiğinin tespit edildiğin belirlendiği anlaşılmıştır.
Davacı adına tescil edilmiş olan ve geçici konaklama hizmetlerinde kullanılan markalar ile davalı adına tescil edilmiş olan ve geçici konaklama hizmetlerinde kullanılan markalarda ortak unsur “…” ibaresidir. … ibaresi geçici konaklama hizmet alanında ayırt ediciliği yüksek bir ibaredir. Davalı markasına … ibaresinin eklenmiş olmasının markaların genel görünüm ve fonetik olarak benzerliğini ortadan kaldırmamaktadır. Hükümsüz kılınan davalı markası için 13.06.2013 tarihinde başvuru yapılmış, 22.07.2014 tarihinde tescil kararı verilmiş, … 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 01/09/2015 tarih ve… sayılı ilamı ile Davalının, davacı markalarının tescilinden Önce “…” esas unsurlu markaları kullanıma dayalı bir gerçek hak sahipliği beyanı ve bunu ispat eder bir belge sunamadığından Marka tescilinde öncelik ilkesi gereğince, davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verildiği anlaşılmıştır.
Öte yandan davalının kullanımının meşru bir hakka dayalı olarak kullanılmadığı, davacının esas unsuru … olan markasını aynı alanda haksız olarak kullandığı hususu sabit kabul edilmiştir.
Dava 2014 yılında açılmış olduğundan somut olayda 556 sayılı KHK hükümlerinin uygulanması gereklidir.
Markalar hakkındaki KHK nın 61 md ve KHK nin 9 md. ne yapılan yollama nedeniyle marka sahibinin aşağıdaki hallerde markaya tecavüzün engelleme hakkı bulunmaktadır.
A- Markanın tescil kapsamı ile aynı mal veya hizmetler ile ilgili olan tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin kullanılmasın
B- Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından işaret ile tescilli marka arasında ilişkilendirme ihtimali dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasın
C- Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsamına giren mal veya hizmetler ile benzer olmayan ancak Türkiye de tanınmışlık düzeyi nedeniyle tescilli markanın itibarından dolayı haksız bir yarar elde edebilecek ve tescilli markanın itibarına zarar verebilecek veya tescilli markanın ayırt edici karakterini zedeleyebilecek nitelikte her hangi bir işaretin kullanılması işaretin mal veya ambalaj üzerine konulması işareti taşıyan ambalajın piyasaya sürülmesi bu amaçla stoklanması, teslim edilceğinin teklif edilmesi, veya o işaret hakkında hizmetlerin sunulması veya sağlanması işareti taşıyan malın gümrük belgesine girmesi, gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabii tutulması, işaretin teşebbüse iş veren evrakı ve reklamlarında kullanılması, işareti kullanan kişinin işaretin kullanımına ilişkin hakkı ve meşru bir bağlantısının olmaması koşuluyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı yönlendirici kot, anahtar sözcük vb şekilde kullanması, marka hakkına tecavüz sayılan haller olarak sıralanmıştır.
KHK nin 9/1 – b anlamında tecavüzden bahsedebilmek için 3 sartın bulunması gerekmektedir. Tescilli markanın aynısının ve benzerinin, tescilli markanın kapsadığını mal ve hizmetlerle aynı benzer mal ve hizmetlerde kullanılması, bu benzerliğin halk tarafından irtibat kurmakta dahil olmak üzere karıştırılma ihtilamalinin bulunması gerekmektedir.
Somut olayda alınan bilirkişi raporları, kesinleşen ilam içeriklerine göre davacının marka hakkına tecavüz edildiği sabit görüldüğünden :davalının davacıya ait tescilli marka hakkına tecavüzün tespitine, önlenmesine karar verilmiştir.
Davacı yan lisans seçeneğine göre hesaplama yapılmasına talep etmiştir. Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, özellikle sınai mülkiyet hakkının ekonomik önemi veya tecavüz sırasında sınai mülkiyet hakkına ilişkin lisansların sayısı, süresi ve çeşidi, ihlalin nitelik ve boyutu gibi etkenler göz önünde tutulmaktadır.
Lisans seçeneğinde tarafların mali kapasitesi 1. derecede etken ise de tek başına lisans ücreti belirleme de bir kriter değildir. Lisans seçeneğine göre bir tazminat seçimi salt taraf cirolarından yada sattığı ürün sayısından, cirolardan hareket ile tek başına hesaplandığında hakkaniyete aykırı sonuçlar yaratılabilir. Zira tüketicinin marka olarak bildiği bir ürün yönünden aldandığı/tercih ettiği varsayımı ile bir lisans bedeli belirlenmektedir. Dolayısıyla zararın belirlenmesi davacının sebepsiz zenginleşmesine yol açacak şekilde geniş olarak yorumlanamayacağı gibi ihlal edeni mükafatlandırır niteliktede olmamalıdır. Somut olayda davalının tacir olarak kusuru bulunduğu sabittir. Bilirkişilerde Gelir İdaresi tarafından dava dosyasına gönderilen, davalı tarafın, 2013 ve 2014 yıllarına ait mali tabloları üzerinde görülen toplam net satış hasılatıları ile İTO tarafından emsal dava dosyalarına gönderilen cevap yazılarında belirtilen lisans bedeli oranı dikkate alınarak bir hesaplama yapmış olup, davalı tarafın dava konusu markayı haksız kullanımları nedeni ile ihlal süresi kapsamında (10.10.2013-10.11.2014), davacı tarafa ödemesi gereken lisans bedelinin 1.518.607,26 TL.’ sı olarak hesap edildiği belirlenmiş ancak davalı tarafın ticari kayıtlarının detaylı olarak incelenemediği dikkate alınarak, davacı tarafın maddi tazminat talebinin Borçlar Kanununun 50. ve 51. Maddelerine göre belirlenmesi hususunun Mahkemenin takdirinde olduğunu bildirmişlerdir.
Borçlar kanununun 51/1 maddesinde “Hakimin tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını gözönüne alarak belirleyeceği” , Türk Medeni Kanun’un 4. maddesinde de “Kanun’un takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini yada haklı sebepleri gözönünde tutmayı emrettiği konularda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre karar vereceği” belirtilmiştir.
Davacı markasının tanınmış olmasa dahi belirli bir bilinirliğinin bulunduğu ve … ibaresi üzerinde gerçek hak sahibi olduğu anlaşılmıştır. Dolayısıyla davacının ve davalının aynı alanda faaliyet göstermeleri, davacının tescilli bir marka olarak koruma altında olduğu dolayısıyla belirli bir marka değerinin bulunduğu, belirli bir marka değeri bulanan firmaların verdiği lisansların günün ekonomik koşullarına göre belirli bir meblajın altında olamayacağı , hiçbir tacirin lisans seçeneğinde 1 yılın altında lisans vermediği, dolayısıyla uygulamada ticaret odasından sorulan emsal lisans oranlarında yıllık cironun %15 i oranında sabit görüş bildirdikleri , davacı yanca emsal lisans sözleşmesi sunulmuş ise de grup içi şirketler ile yapıldığından emsal olarak alınmasının mümkün olmadığı, bu durumda lisansın da ancak BK hükümlerine göre incelenmesinin gerektiği, gerek davacının gerekse davalının incelenen mali kayıt ve belgelerine göre ticari kapasitesi dikkate alındığında somut olayda davacının bir marka değeri olduğu, bu değerin izinsiz olarak davalı tarafından kullanıldığı ve eylemin haksız rekabete neden olduğu, davacının markasının ve reklam gücünden hiçbir çaba sarf etmeden yararlanan davalının lisans seçeneğine göre bir tazminat ödemesinin gerektiği , marka hakkı ihlaline dayalı tazminat hesabında çoğu zaman somut olarak ortaya çıkan zararın tazmininin tespitinin mümkün olmadığı, ancak tazminat hukukun genel ilkelerine göre marka hakkı sahibinin maruz kaldığı zararın adil bir biçimde denkleştirilmesi amaçlandığından , lisans seçeneği seçilmiş olsa dahi marka sahibinin ve mütecavizin malvarlığında markanın haksız kullanımı sonucunda oluşacak artışında dikkate alınmasının gerektiği, tek başına cirolardan hareket edilerek bir lisans bedeli takdir edilmesi halinde davacının sebepsiz zenginleşmesine yada mütecavizin mükafatlandırılmasına neden olunabileceği , ancak davalının bizatihi bu marka adı altında faaliyet göstermiş olması gözetildiğinde Davalı tarafın mali tablolarına göre, 2013 yılı 10-11-12. aylarda 4.216.079,28 TL.” sı, 2014 yılında ise 7.089.562,95 TL.” sı Satış Hasılatı elde ettiğinin mali bilirkişinin inceleme ve tespitlerinden ve gelir idaresi kayıtlarından anlaşıldığı, Ancak söz konusu satış hasılatının tamamının, dava konusu marka kullanılarak elde edilip edilmediği, ticari defter ve kayıtları incelenemediğinden tespit edilemediği, davalı tarafın mali tablolarında görülen satış hasılatları üzerinden 2013 yılı 10-11-12. Ay net satışları ile 2014 yılı için dava tarihinden önceki 10 aylık döneme ilişkin muhtemel net satış hasılatı dikkate alınarak yapılan hesaplamaya göre;
Satış Hasılatı X %15 (İto tarafından önerilen lisans oranı) formülüne göre yapılah hesaplamada;
((4.216.079,28 TL + ((7.089.562,92 TL/12) X 10)) X %15
(4.216.079,28 TL +5.907.969,10’TL) X % 15
10.124.048,38 TL X % 15= 1.518.607,26 TL. olarak lisans bedeli hesaplandığı; ancak davacının 11.12. 2020 tarihli beyan dilekçesinde emsal turizm tesislerinde marka kullanım karşılığında yıllık brüt cironun %5 inden aşağı olmamak üzere lisansın hesaplanmasını talep ettiği, dolayısıyla 10.124.048,38 TL’nin %5 ine göre yıllık lisansın 506.202.415 olarak 2 yıllık lisansın ise 1012.404.83 TL olarak hesaplanmasının cirolara, kullanım süresine, Davalı tarafın, 2013 ve 2014 yıllarına ait mali tablolarına göre net satış hasılatları kapsamına göre ihlal süresi kapsamında (10.10.2013- 10.11.2014), davacı tarafa ödemesi gereken lisans bedelinin 1012.404.83 olarak belirlendiği, ancak davalı taraf cirosuna bakıldığında, marka ihlalinin tespit edildiği, ancak talep ile bağlılık ilkesi gereğince davacı maddi tazminat olarak 10.000 TL talep ettiğinden talep ile bağlı kalınarak 10.000 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte davacıyla ödenmesine, davacının fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verilmiştir.
Davacı manevi tazminat da talep etmiştir. Manevi tazminat yönünden marka hakkına yapılan tecavüzün niteliği, ,davacının manevi ticari varlığında meydana gelen kayıp durumu, manevi tazminatın amaç ve içeriğine, hak, nesafet ve adalet ilkesine keza manevi tazminatın talep tarihi itibarıyla manevi tatmini sağlamamaya yetecek miktarda talep edilmiş olduğu, maddi bir zenginleşme talebinden çok manevi tatmine yönelik bir talep olması, dolayısıyla somut olaya , tarafların dosyaya yansıyan mali ve sosyal durumlarına göre takdiren 20.000 TL manevi tazminatın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine karar verilmesi gerekmiştir. takdiren 20.000 TL manevi tazminatın, dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte davacıya ödenmesine, fazla istemin reddine karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davalının davacıya ait tescilli marka hakkına tecavüzün tespitine, önlenmesine,
2- Marka hakkını ihlal nedeniyle lisans seçeneğine ,ihlal süresine ve gerekçeli kararda açıklanacak sebeplere istinaden BK hükümleri gözetilerek takdiren davalının ödenmesi gereken lisans bedeli 1.012.404. 83 TL olarak mahkememizce tespit edilmiş olmakla birlikte davacı maddi tazminat olarak 10.000 TL talep ettiğinden talep ile bağlı kalınarak 10.000 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte davacıyla ödenmesine, davacının fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına,
3-Takdiren 20.000 TL manevi tazminatın, dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte davacıya ödenmesine, fazla istemin reddine,
4-Karar kesinleştiği takdirde davacıya ait tescilli marka ile tecavüz yaratan davalı kullanımında içinde … ibaresi geçen sosyal medya ve alan adı kullanımları, reklam vasıtası, ticari tanıtım evrakları, tabela ve tanıtım vasıtası olan kullanımların HMK 389 vd maddeleri uyarınca TEDBİREN ÖNLENMESİNE,
5-Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalıdan tahsiline,
6-2.049,30 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 170,75 TL harcın davalıdan tahsiline,
7-Marka hakkına tecavüzün tespiti yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 15.000 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Maddi tazminat talebi yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 10.000 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Manevi tazminat talebi yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 15.000 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davacı tarafın yargılama giderlerinden olan 1.878,55 TL peşin harç, 25,20 TL başvuru harcı, 3.527,45 TL bilirkişi ve tebligat gideri olmak üzere toplam 5.431,20 TL yargılama giderinin taktiren 4/5 ünün davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dair verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İSTİNAF YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı, hazır olanlara duruşma zaptından örnek verildi. 02/02/2023

Katip … ¸e-imzalıdır Hakim …
¸e-imzalıdır