Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2013/90 E. 2018/63 K. 06.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ
HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2013/90 Esas
KARAR NO : 2018/63

DAVA : Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/05/2013
KARAR TARİHİ : 06/03/2018

Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …ın “… isimli Film Senaryosu işlenmiş eseri ile ilgili davalılar tarafından yapılan … isimli dizi filmin çekilmesi ve yayınlanması sırasında yasal izin alınmaması ve Müvekkilinin senaryosunda geçen birebir diyalogların ve karakterlerin kullanılması ve bu işlemiş esere davalılar tarafından tecavüz edilmesi nedeniyle, şimdilik fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, 50.000,00 TL maddi tazminatın dizinin gösterim tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile tahsili ile davalılar tarafından tahsili ve işleme eserde yapılan değişikliklerin men edilmesine, tecavüzün giderilmesini talep ve dava ettikleri anlaşılmıştır.
SAVUNMA; Davalı … vekili dilekçesinde özetle; aktif ve pasif husumet itirazında bulunmuş ve esas yönünden de; yemek taslarının isyan başlatmak amacıyla masaya vurulması’nın birçok filmde çok daha önceden alenileştirilmiş rol biçimi olduğunu, Davacı … karakterinin … öyküsü içerisinde yer almadığını; tevil yollu ikraren ise, kitapta …’nın ayrı bir öykü olarak yer aldığını beyan ettiğini, …’ın sözlüsünün yalnızca filmde mevcut olduğundan bahisle anne kız itişmesinin de filme has olduğunu iddia etmekte olduğunu ancak … adlı eserde (Kitap’ta) karakterlerin ayrı baslıklar altında yer almakta olduğunu ve her birinin öyküsünün eserin bütününden bağımsız bulunmadığını, Davaya konu TV Dizisinin her şeyden önce bir işleme olduğunu,” … ” repliğinin bizzat asıl (kök) eser sahibi … tarafından tiyatro oyunu olarak işlendiği metinde yer aldığını, davanın reddi gerektiğini beyan etmişlerdir.
Diğer davalı … vekili ise beyan dilekçesinde; Davacının, senaryosunu kaleme aldığını iddia ettiği müteveffa …’a ait … öykü kitabının çok önceki yıllarda yazılmış eser sahibince kitap olarak basılmadan evvel umuma arz edilmiş ve kitap olarak baskısının ise ilk defa 2005 yılında yapılmış olduğunu, öykü kitabı bizzat eser sahibi … tarafından tiyatroda sahnelenmek üzere işlenmiş ve 14.01.1976’dan 15.05.1976’ya kadar İstanbul Belediyesi, Şehir Tiyatrolarının, Harbiye, Kadıköy, Fatih, Boğaziçi ve Yedikule Sahnelerinde temsil edildiğini, ilk defa bu öyküyü tiyatro eseri olarak işleyen yine yazarın kendisi olduğunu, bu öykü kitabının sinema filmine işlenmesi söz konusu olduğunda yönetmen ve yapımc…- ….ŞTİ ile … arasında öykünün bir defalığına ve … adıyla sinema filmi olarak işlenmesi hususunda 09.03.1990 tarihinde bir telif anlaşması imzaladığını, filmin senaryosunu da davacı …’a değil bizzat …’ın kendisinin kaleme aldığını, Ancak …’ın 09.11.1990 tarihinde vefatı üzerine yazar senaryosunu ve öyküsünü yazdığı eserinin sinema filmine aktarılmasını hayatta iken göremediğini,yazarın ölümü üzerine filmde davacı …’ın senaryo yazarı olarak gösterildiğini ve kayıtlara da bu şekilde geçirilmiş olduğunu, yazar …’la akdedilen 09.11.1990 anılan sözleşmenin 1. maddesine göre bu öykü sadece bir kez filme alınmak üzere kullanılacağı kararlaştırılmış olmasına rağmen dava dilekçesinde de yer verildiği üzere … … adıyla sözleşmeye aykırı bir şekilde ikinci bir film daha yapıldığını ve senaryo yazarı olarak da yine davacının gösterilmiş olduğunu, kaldi ki 1995 Yılından Önceki Sinema Filmleri Üzerinde Eser Sahibinin Yapımcı olacağını, 1995 yılından evvel yapımı gerçekleştirilen bir sinema eseri üzerinde eser sahibi sıfatı ile hak sahipliği kazanamadığından huzurdaki davada davacının aktif husumet ehliyeti de bulunmadığını, 1990 yılında yapımı gerçekleştirilen sinema filmi senaryosunun davacıya ait olduğu farazi olarak kabul edilse dahi 1995 yılından evvel yapımı gerçekleştirilen söz konusu sinema eseri üzerinde davacının eser sahibi olarak kabul edilmesinin mümkün blunmadığını gerek usul gerek esas yönünden davanın reddi gerektiğini beyan etmişlerdir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE;
Dava konusu uyuşmazlık; Davacının “… isimli Film Senaryosu işlenmiş eseri ile ilgili davalılar tarafından yapılan … isimli dizi filmin çekilmesi ve yayınlanması sırasında yasal izin alınmaması ve senaryoda geçen birebir diyalogların ve karakterlerin kullanılması ve bu işlenmiş esere davalılar tarafından tecavüz edildiği iddiasıyla 50.000,00 TL maddi tazminatın tahsili ile davalılar tarafından işleme eserde yapılan değişikliklerin men edilmesi, tecavüzün giderilmesi istemiyle açılmıştır.
HMK 266. madde kapsamında bilirkişi incelemeleri yaptırılmıştır. Düzenlenen son rapordaki çoğunluk görüşünün denetim ve hüküm kurmaya elverişli, sektör uygulamalarının,senaryonun denetlenebildiği, dosyaya sunulan deliller ile uyumlu olduğu anlaşıldığından mahkememezce hükme esas alınmıştır. Ayrık görüş bildiren bilirkişinin ise dosyaya yeterince vakıf olmadığı sunulu delilleri incelemediği anlaşıldığından ayrık görüş dikkate alınmamıştır.
Bilirkişiler …, … tarafından düzenlenen 24.09.2017 tarihli raporlarında: Davaya konu … Filminin senaryosunun FSEK m. 6tf.1/b.2 anlamında işlenme eser olduğunu,davacının … filminin senaryosunun FSEK m, 11’deki karine çerçevesinde eser sahibi olduğu ve İşbu davayı açma ehliyetini haiz olduğu, Davacının senaryosu ile davalıların dizi filmi arasında FSEK anlamında hak İhlali yaratan bir kullanımın söz konusu olmadığı sonucuna ulaştıkları anlaşılmıştır. … ise ayrık görüş sunmuş ancak ayrık görüş bildiren bilirkişinin dosyaya yeterince vakıf olmadığı sunulu delilleri incelemediği,…’a ait senaryoyu incelemediği anlaşıldığından ayrık görüş dikkate alınmamıştır.
İlk raporu düzenleyen bilirkişiler …, …, müşterek raporlarında sinema eserinden alıntı olmadığını, bir ihlal bulunmadığını bildirmişler,son heyet …, … da davacının senaryosu ile davalıların dizi filmi arasında FSEK anlamında hak İhlali yaratan bir kullanımın söz konusu olmadığı sonucuna ulaştıkları anlaşılmıştır. Dolayısıyla 4 bilirkişi ihlal olmadığı yönünde beyande bulunmuş,bu beyanlarını ise dosyaya sunulu senaryolar karşılaştırılması ve sektörel uygulamalar denetlerek hazırlamışlar ancak ayrık görüş sunan diğer 2 bilirkişi ise gerekçesi yeterince belirtmeden ve dosyadaki deliller ile senaryo karşılaştırması yapmadan denetime uygun olmayan tarzda rapor tanzim edilmiştir. Nitekim … raporunda …’ın öyküsünde yer almayan dialoğlar ve karekterlerin davalılar tarafından kullanıldığını bildirmiş ise de, dosyada mübrez deliller özellikle …’a ait tiyatro eseri bir bütün halinde incelendiğinde bu bilirkişinin tespitinin hatalı olduğu anlaşılmaktadır.
Zira …’a ait tiyatro eseri bir bütün halinde incelendiğinde davacının iddia ettiğinin aksine senaryodan alıntı olduğu iddia edilen unsurların (yemek taslarının masaya vurulması sahnesi, Anne-kız itişme sahnesi, Hasta yatan mahkuma yemek yedirme sahnesi,, Hasta için revir/ilaç isteme sahnesi, Radyo dinleme sahnesi, Biz çaydanlığımıza kan koyup kaynatıyor, ocağımızı da bıçakla karıştırıyoruz cümlesi, Benim adım … ben bu oyunu bozarım cümlesi) ya kök eserde var olduğunu ya da bu unsurların hususiyet ve özgünlük taşımayan yaygın ve olağan kullanımlar olduğunu, yaygın kullanımlar nedeniyle davacının herhangi bir telif ihlali bulunmadığı diğer bilirkişilerin çoğunluk görüşleri kapsamında anlaşılmıştır. Keza davalı filminde geçen ve davacının kendi senaryosundan alıntı yapıldığını iddia ettiği “Yemek Taslarının İsyan Başlatmak Amacıyla Masaya Vurulması Sahnesi” aynı başlıklı yazar … öykü kitabının 235. Sayfası ile aynı yazara ait oyunun 40. Sayfasında yer aldığından yani isyan sahnesinin ana eserden yola çıkılarak kurgulandığından , davacının iddia ettiği gibi sinema filminden alıntılandığı iddiasının dayanıksız olduğu anlaşılmıştır. Yine aynı sahne ile ilgili son alınan bilirkişi raporunda çoğunluk görüşündeki bilirkişiler hapishane sahnelerinde genellikle isyan habercisi olarak bilinen tabak çanağın masaya vurulması şeklindeki mizansenin yansıtılması olduğundan ve bu yansıtılmada yazar …’a ait kök eser olan hikaye kitabındaki ana tema dikkate alınarak oluşturulduğundan dizideki bu sahnenin birebir senaryodan alıntılandığını sonucuna varılamayacağı bildirilmiştir.
Söz konusu sahne ve kurgunun kök eserde var olması bir yana hapishane hayatında isyan için çatal, kaşık, bıçak, tabaklar vb nin masaya vurulması şeklindeki protesto şeklinin ilk defa davacı senaryosunda yer aldığını ve bu unsurların davacı harici hiç kimse tarafından kullanılamayacağını iddia etmek oldukça zorlama ve dayanaksız bir yorumdur. Zira tabak ve bıçakla masaya vurma şeklindeki isyan/protesto şekli küçük çocukların bile hoşnutsuzluğunu ifade etmekte ilk başvurdukları yöntem olup hapishanelerde de bu tür bir yöntemden bahsetmek hiç kimsenin tekelinde olmayan oldukça olağan ve yaygın bir protesto şeklidir. Yine davacının iddiaları arasında yer alan ” … ” repliğinin kendisine ait olduğu hususudur. Oysa bilirkişi raporuna …’a ait kök eserde “…” şeklinde repliğin bulunduğu, davacı senaryosunda ise “…” şeklinde yer aldığı , dolayasıyla ayrık görüş veren bilirkişi kök eserden eksik alıntı yaparak yorum yapmaktadır. Zira heyette yer alan diğer iki bilirkişinin de belirttiği üzere …’a ait kök eserin 273-274 üncü sayfaları ile aynı yazara ait oyunun 63. Sayfasında bu replik aynen şu şekilde yer almaktadır: “… …”…” şeklindedir. Dolayısıyla kök eserde dahi hemen hemen bire bir aynı kelime ve cümleler kullanılmıştır. “… – “…”. Haliyle bu hususta ayrık görüş veren bilirkişinin yorumuna itibar edilmemiştir.
21.10.2015 Tarihli II. Bilirkişi Raporunu hazırlayan çoğunluk görüşünü bildiren bilirkişiler de bu konuda “…” içerikli repliğin yazar … tarafından kaleme alınmış öykü kitabının 273/274 sayfasında ve yine … başlıklı tiyatro oyunu metninin 63 ve 67. sayfalarında yer aldığını, dolayısıyla bu repliğin davacıya ait olduğu veya davacı filminden alıntılandığının da ispat edilemediğini tespit etmişlerdir. Yine “…” repliği yönünden ise asıl olan repliğin hemen hemen tamamının kök eserde yer aldığı, bir kelimenin yer değiştirmesi veya benzer bir kelime kullanılması nedeniyle bütün repliğin yeniden bir hususiyeti ve özgünlük taşıdığının iddia edilemeyeceği, bu cümlenin …’a ait kök eserin 104. Sayfasında yer aldığını, bu diyaloğa kök eserde yer verilmiş olduğundan asıl eserden yararlanılarak asıl eserde yer alan cümlelere dizide yer verilmesinin davacı hakkının ihlal etmeyeceğini, bu cümle ve repliğin …’a ait kök eserde yer almakta olduğunu, Gerek 6.5.2014 Tarihli I. Bilirkişi Raporunda gerekse 21.10.2015 tarihli bilirkişi raporunda çoğunluk görüşünü sunan bilirkişilerin ayrıntılı olarak raporda iddia ve savunmalara yer vermiş olmaları, dikkate alındığında ayrık görüş sunan bilirkişilerin görüşlerinin sonuca etkili bulunmadığı anlaşılmıştır.
6.5.2014 Tarihli Bilirkişi Raporu incelendiğinde; davaya konu … başlıklı televizyon dizisinin yazım, tasarım ve yapım aşamasında; davacı …’a ait olduğu iddia edilen … başlıklı sinema filminden faydalanılarak meydana getirildiğine ve davacı eserinin kaynak eser olarak kullanıldığına dair herhangi bir özellik yapılan incelemede bulunamadığı , … adlı eserin ilk defa … tarafından yazıldığı ve tiyatro oyunu metni haline getirilerek İstanbul Şehir Tiyatrolarında sahnelendiği , Yine bilirkişiler davalı filminde geçen ve davacının kendi senaryosundan alıntı yapıldığın iddia ettiği “…”, … ve Sözlüsü …, … ve … Karakterleri, Radyodan Haber Dinleme Sahnesi gibi bölümlerin davacı filminden aktarıldığını söylemenin mümkün olmadığı, ayrıca bu tür sahnelerin sadece davacı filmine özgü olduğu veya davacı filminden alıntılandığı iddiasının da geçerli olmadığını bildirdikleri,”…” içerikli repliğin yazar … tarafından kaleme alınmış olan … başlıklı tiyatro oyunu metninin 67. sayfasının sonunda yer aldığını, dolayısıyla bu repliğin davacıya ait olduğu veya davacı filminden alıntılandığının da ispat edilemediği,“…” içerikli repliğin de yine davacının iddiasının aksine yazar …’a ait kök eserin 104. sayfasında aynı şekilde kullanıldığı dolayısıyla bu repliğin de davacıya ait olmadığı ve davacı filminden alıntılandığının da ispat edilemediğini,12.10.2015 Tarihli Bilirkişi Raporunda; … adlı eserin ilk defa yazar … tarafından tiyatro oyunu metni haline getirilerek işlendiği ve İstanbul Şehir Tiyatrolarında sahnelendiğini,İki bölümlük bu tiyatro eserinde; …, …, …, …, …, …gibi ana karakterlerler temlinde “…” öyküsünün meddah anlatısıyla birlikte oyunlaştırıldığını,”…” içerikli repliğin yazar … tarafından kaleme alınmış öykü kitabının 273/274 sayfasında yer aldığını, “….” içerikli repliğin de …’a ait kök eserin 104. sayfasında aynı şekilde kullanıldığını, “…Sahnesi”nin aynı başlıklı … öykü kitabının 235. Sayfası ile aynı yazara ait oyunun 40. Sayfasında yer aldığını kısaca isyan sahnesinin ana eserden yola çıkılarak kurgulandığınını, … ve Sözlüsü …, … ve … Karakterleri, Radyodan Haber Dinleme Sahnesi gibi bölümlerin yazarın öyküsünden yorumlanıp geliştirildiğini tespit ettitleri anlaşılmıştır.
… tarafından 1975 yılında yazılan … isimli iki bölümlü oyuna ilişkin 77 sayfadan ibaret metin, … tarfından yazılan … isimli fim senaryosu üzerine ibareli belge, davacı tarafından sunulen senaryo, sinebir tarafından gönderilen CD ve eser saklama belgesi ekindeki … … ibareli …’ın yazarı olduğu,yakın plan yayıncılık ibareli mart 2010 basımı esere ilişkin üzerinde oyuncu …’ın resminin bulunduğu bir adet kitap, iki bölümlü oyuna ilişkin 77 sayfadan ibaret metin, 9.3.1990 tarihli mali hak devir belgeleri, Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğünce gönderilen sinema eser işletme belgesinde eser sahibinin … ltd Şti olduğuna dair ve eserlerin 1993 yılı olduğuna dair belge içerikleri,taraflarca hazırlama ilkesine göre taraflarca sunulan cevap ve karşı cevap dilekçeleri ve tüm dosya kapsamını bilirkişi raporları ışığında sunulu deliller ile bir bütün halinde incelendiğinde; sinema eserinin 1990 yılında yönetmenliğini …’in yaptığı ve … Ltd. Şti. tarafından yapımı üstlenilip … ve … Sürgünde adıyla iki ayrı bölüm olarak yayınlanan sinema filminin oluşturulduğu, 1990 tarihli söz konusu filmin senaryo yazarı davacı olarak kabul edilse dahi davacının 1995 öncesi bu sinema filmi üzerinde eser sahibi olarak herhangi bir hakkının bulunmadığı, zira 1995 yılı öncesi sinema eserleri üzerinde eser sahipliği sıfatının sadece yapımcıya tanınmış olması hususları ile 5846 sayılı yasa kapsamında davalıların bir ihlalinin bulunmadığına yönelik bilirkişi raporları bir arada değerlendirildiğinde davanın reddine karar verilmesi gerektiğinden yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulması gerekmiştir.
HÜKÜM; yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-35,90 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile 818,00 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
3-Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince 5.850 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davalı … LTD. ŞTİ.’nin yapmış olduğu 50 TL giderin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde taraflara iadesine,
Dair verilen karar davacı vekili ile davalı vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İSTİNAF YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı.06/03/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır