Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2013/37 E. 2020/266 K. 09.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2013/37
KARAR NO : 2020/266

DAVA : MARKAYA TECAVÜZÜN VE HAKSIZ REKABETİN TESPİTİ, DURDURULMASI, ÖNLENMESİ, MADDİ-MANEVİ TAZMİNAT
DAVA TARİHİ : 22/02/2013
KARAR TARİHİ : 08/10/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan Markaya Tecavüzün Ve Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulması, Önlenmesi, Maddi-Manevi Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, Türkiye’de yirmi yılı aşkın süredir faaliyet gösterdiğini, pek çok sıra dışı organizasyona imza attığını, yıllar içerisinde Türkiye’den ve yurtdışından pek çok müzisyeni seyircisiyle buluşturduğunu, konserler düzenlediğini, 2008 yılında düzenlenen “…”, “…”, “…” gibi pek çok farklı organizasyonla da adından söz ettirdiğini, müvekkilinin TPE nezdinde 41. sınıfta tescilli … tarih ve … sayılı “…”, … tarih ve … sayılı “…”, … tarih ve … sayılı “…”, 41 ve 43. sınıflarda tescilli … tarih ve … sayılı “…” ve … sayılı “…”, 43. sınıfta tescilli … tarih ve… sayılı ” …”, 41.sınıfta tescilli … tarih ve … sayılı “…” ve … tarih ve … sayılı “…” markalarının sahibi olduğunu, müvekkilinin hak sahibi olduğu tescilli markalarına iltibas yaratan kullanımlara özel hassasiyet gösterdiğini, kendi izni ve bilgisi olmadan yapılmış olan marka başvurularına itiraz ettiğini ve markalarına iltibas yaratır nitelikteki tüm mütecaviz kullanımlara karşı hukuki mücadeleyi verdiğini, müvekkilinin yapmış olduğu araştırmalarda davalı şirketin müvekkili adına tescilli olan “…” markasını birebir aynen ve “…” markasını da bu marka ile karıştırılma ihtimali yaratacak kadar benzer olacak şekilde “…” adı altında kullandığının tespit edildiğini, …bul 4.FSHHM … D.İş dosyası ile Mahkeme tarafından davalı şirkete ait … alan adlı internet sitesinde tespit gerçekleştirilmesine karar verildiğini, yapılan tespit ve düzenlenen 04/10/2012 tarihli bilirkişi raporu ile “…” ve “…” ibarelerinin anılan internet sitesinde kullanılmakta olduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin, davalı şirket tarafından 39. ve 43. sınıflarda yer alan hizmetler üzerinde tescil edilmek için yapılmış 2011/00405 sayılı “… ” marka başvurusundan haberdar olur olmaz bu başvuruya TPE nezdinde süresi içinde itiraz ettiğini ve itirazın kısmen kabul edildiğini, davalı şirketin kullanımlarını tespit eden müvekkilinin davalıya ihtarname gönderdiğini ancak davalı şirketin bu ihtarnameye yanıt olarak müvekkilinin tüm taleplerini reddettiğini, hemen ertesinde de üzerinde tespit yapılan ve müvekkilinin aleyhine marka tecavüzü ve haksız rekabet yaratan “….” ve “…” kullanımlarını internet sitesinden kaldırdığını, dolayısı ile marka tecavüzü ve haksız rekabet yaratan kullanımını ikrar ettiğini, davalının her ne kadar “…” ve “…” ibarelerini … alan adlı internet sitesinde durdurmuş ise de anılan tecavüz ibarelerinin http:/… ve http://… alan adlı internet sitelerinde kullanmaya devam ettiğini, müvekkili ile davalının daha önce ortak organizasyonlar düzenlemek ve bu organizasyonlarda müvekkilinin markasını kullanmak suretiyle zaten müvekkilinin bu kullanımlarından haberdar olduğunu, taraflar arasındaki iş ilişkisi sona erdikten sonra davalı şirketin müvekkilinin yıllardır kullandığı ve bilinirliliğini artırdığı markalarını taklit ederek oluşturduğu ibareler altında müvekkilinin organizasyonları ile aynı konseptte orgnizasyonlar düzenlediğini, davalının kullandığı ibareleri yaratırken müvekkiline ait markaları birebir aynen ve karıştırma ihtimali yaratacak derecede benzer kullandığını, bu nedenle müvekkili şirket ile bağlantı yaratarak müvekkilinin ve markalarının hem biliniriiliğinden hem de prestijinden haksız yararlandığını, dava konusu ibarelerin üzerinde kullanılmakla olduğu hizmetlerin müvekkilinin markalarının kapsamında yer alan hizmetler ile ayniyet teşkil ettiğini, davalının kullanımlarının TTK kapsamında haksız rekabet de teşkil ettiğini bu kullanımların kasten ve kötüniyetli olduğunu ve sürdürülmesi halinde haksız menfaat sağlayacağını, marka haklarına tecavüz ve haksız rekabetin tespitini, tecavüzün önlenmesini, davalının “…” , “…”, “…” ve “…” ile bunlara benzer ibarelerinin her şekilde ve tüm mecralarda kullanımlarının engellenmesi, davalının … isimli teknelerde düzenlediği organizasyonların tanıtımlarında, broşürlerde …, http:/… ve http://… internet sitelerinde vs. mecralarda “…” , “…”, “…” ve “…” ibareleri ile bunlara benzer ibarelerin kullanılmasının bu ibarelerin tabela, afiş, broşür, poster, el ilanı, kitapçık ve sair basılı, dijital, tanıtım malzemelerinin imalinin, dağıtılmasının ve kullanılmasının önlenmesini, davalı tarafından imal edilmiş, depolanmış veya dağıtılmış bulunan ve müvekkilinin markalarına tecavüz teşkil eden ibareleri içeren veya taşıyan tabela, afiş, broşür, poster, el ilanı, kitapçık ve sair basılı, dijital, tanıtım malzemelerinin bulundukları yerlerden toplatılarak muhafaza altına alınmasına ve dava sonunda verilecek hükmün kesinleşmesinin mütakip imhasına davalı adına kayıtlı http://… ve http//… alan adlı internet siteleri üzerindeki her türlü kullanımlara son verilerek internet sitelerine erişimin engellenmesine, hükmün ilanına, tazminat miktarının 556 sayılı KHK’nın 64 ve 66 maddelerine göre ve TTK 56. maddesine göre ayrı ayrı hesap ve tespit edilmesini, şimdilik 10.000 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminatın haksız rekabetin başladığı tarihten itibaren merkez bankasının uygulanacak en yüksek mevzuat faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının koruma altına aldırdığı tescilli markalardan olan “…” ve “…” markasının müvekkili ile birlikte ve devamında teknenin kiralanması süresinde kullanıldığını, davacının “…” ve “…” tescillerini aldığı 2011 yılından bu yana teknede veya boğazda hiçbir şekilde kullanılmadığını, davacının … D. iş dosyası ile yaptırdığı tespit raporunu dayanak yapıp … Noterliğinden gönderdiği ihtarnameye sundukları cevap gibi davacının tescilli markalarının 41. sınıfı itibariyle yiyecek/içecek sağlama hizmetleri bulunduğunu, müvekkilince TPE nezdindeki … sayılı “… ” marka başvurusuna davacının yaptığı itirazın kısmen kabul edilip kısmen red edildiğini, bu durumun davacı taleplerinin haksızlığını gösterdiğini, davacı tarafça, müvekkilinin internet sitesinden ibareleri kaldırmış olmasının ikrar olarak değerlendirilmiş ise de cevabi ihtarnamede belirttikleri gibi müvekkilinin öncelikle davacı ile ortak ve devamında kiralama olarak yapılan işlerden sonra bu faaliyette bulunmadığını, halen de bulunmadığını, bu durumun ikrar değil ticari bir yaklaşım olduğunu, müvekkilinin internet sitesinde bulunan ibarelerin müvekkilinin 43. sınıfta tescil başvurusu işlemi devam eden “… ” ın hukuken korunduğunu, internet sitesindeki “…” ın da hizmeti niteleyen cins isim olarak kullanıldığını, hizmeti niteliğini belirten ibareler cins olup hak, marka olarak tescil edilemeyeceğini, ayrıca bu ibarelerin sadece internet adreslerinde kullanılmış olup, internet sağlama hizmetlerinin 41.sınıfta değil 38. sınıfta tarif edildiğini, müvekkilince TPE nezdindeki 2011/00405 sayılı “… ” marka başvurusuna yaptığı itirazının kısmen kabut edilip kısmen reddedilmesi dahi davacı taleplerinin haksızlığını göstermekte olduğunu, müvekkilinin başvurusunu yaptığı markayı kullandığını, taraflar arasında 26.03.2010 tarihinde imzalanan mülkiyeti müvekkiline ait “…”‘ yatında süreli canlı müzik programlı boğaz turları için sözleşme yapıldığını, daha sonra bu sözleşmenin davacı firmanın isteği üzerine 01.05.2010 tarihinde teknenin kiralanması olarak revize edildiğini, 23.06.2010 tarihinde ek sözleşme ile bir kez daha sözleşmenin davacı lehine revize edildiğini, revize sözleşme metni ve eklerinde kiralama yapılacak günlerin tek tek listelendiği, davacının bu organizasyonda başarı sağlayamaması, istediği kazancı elde edememesi nedeni ile tekrar isteği ile 23/06/2010 tarihli ek anlaşma ile mevcut sözleşmenin bir kez daha davacı firma lehine revize edildiğini, hem teknik kiralama fiyatlarında indirime gidildiği hem de ramazan ayına denk gelmesi nedeniyle Ağustos ve Eylül turlarının iptal edildiği, bu iptaller için müvekkilince ücret talep edilmediği, buna rağmen davacının edimlerini yerine getirmemesi nedeni ile hakkında … 6. SHM nin … E. ve … 17. ATM nin … E. sayılı kiralama bedelleri ile ilgili itirazın iptalleri davalarının açıldığını, her iki davanın müvekkili lehine sonuçlandığını, öncelikle zamanaşımından ve davacının bütün istemleri haksız ve yasal dayanaktan yoksun olması nedeniyle esastan davanın reddini talep etmiştir.
TPMK (Eski TPE) kayıtları istenmiş, bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
26/06/2014 havale tarihli bilirkişiler …, … ve … tarafından düzenlenen raporda özetle; Etkinlikler düzenlenmiş olsa da olmasa da, davacının her iki markayı bir lisans sözleşmesi çerçevesinde davalıya kullandırmış olması halinde, en azından 4’er etkinlik için (toplam 8 etkinlik) her bir etkinlik başına 4.500 Euro karşılığı, toplamda 36.000 Euro lisans ücreti alma hakkı olduğu bildirilmiştir.
06/05/2015 havale tarihli bilirkişiler …, … ve … tarafından düzenlenen ek raporda özetle; 556 sayılı KHK nın 66/b maddesine göre hesaplama yapmanın mümkün olmadığını, ilk rapora ek olarak herhangi bir görüş bildirilmediğini, kök raporda Euro olarak belirtilen tutarların etkinliğin gerçekleştiği günki kur ile TL ye çevrilerek tazminatın TL karşılığının hesaplanabileceği bildirilmiştir.
27/05/2016 tarihli bilirkişiler …, … ve … tarafından düzenlenen raporda özetle; Davalı tarafın, davaya konu olan organizasyonları için, ticari defter ve belgelerinden tespit edilebilen gelirinin 4.866,11 TL + KDV olduğu, davalı tarafın davaya konu organizasyonları için ticari defter ve belgelerinden tespit edilebilen gider ve masraflarının 11.735,56 TL + KDV olduğu, davalı tarafın davaya konu olan organizasyonlardan ticari defter ve belgelerinden 6.869,45 -TL zarar tespit edildiği, boğazda etkinliklerde kullanılan teknenin işletme ruhsatında, kapasitesinin 110 olduğu, … kanalı ile yapılan satışlarda “…” etkinliğinin 120 TL “… ” etkinliği 100 TL olarak satışa sunulmuş olduğu, her iki etkinliğin ortalama bilet fiyatının 110 TL olduğu, teknenin tam kapasite ile çalışması durumunda 110 kişi x 110 TL =12.100-TL en fazla toplam ciro yapabilme kapasite bulunduğu, isim hakkı olarak turizm sektöründe yapılan uygulamada %15 patent hakkı uygulansa 12.100x%15 =1.815-TL organizasyon başına ödeme yapılması gerektiği, sınırlı kapasiteli organizasyonlarda daha fazla bir uygulama söz konusu olmadığı, 4(dört) organizasyonda toplam ödenebilir bedel isim hakkı olarak 1.815 TL x 4=7.260 TL olduğu, 7.260 TL olarak yapılan hesaplamanın tam kapasite ile çalışması durumuna göre hesaplandığı, satış yapacak biletix gibi kurumlara verilecek komisyonlar ve tam kapasite risklerini de işin inçine katılması durumunda – %30 ile hesaplamaların realleştirilebileceği, Mahkemenin marka tecavüzü iddiasının kabul etmesi halinde, toplamda 4 organizasyon için en fazla 7.260 TL patent hakkı veya tam kapasite çalışmaması ve biletix gibi firmalara verilecek komisyonlarda, – %30 realleşmesi ile 5.082 TL isim patent hakkı ödenebileceği bildirilmiştir.
12/10/2017 tarihli bilirkişiler …, … ve … tarafından düzenlenen raporda özetle; Davalı tarafından kullanılan ibarelerin, davacının markalarına tecavüz teşkil ettiği, 556 sayılı KHK nın 9,f.2 maddeye göre davalının sosyal medya hesapları, internet sitelerinde bu ibareleri kullanmasının engellenmesini talep hakkının doğduğu, davalı yanın kullanımının haksız rekabet teşkil ettiği ancak TTK kapsamında tazminata hükmedilemeyeceği, davacının manevi tazminat talep etme hakkı olup, takdirin Mahkemeye ait olduğu, davacı yanın davalının eylemlerinin tespiti, durdurulması giderilmesi talepleri bakımından zaman aşımının dolmadığı, tazminat talepleri bakımından zaman aşımı zarar ve tazminat yükümlüsünün öğrenilme tarihi esas alınarak bu doğrultuda zaman aşımının dolup dolmadığının belirlenecek olup takdirin Mahkemeye ait olduğu, davacının marka hakkına tecavüz edildiğinden 556 sayılı KHK nın 66/c maddesi gereğince maddi tazminata hak kazandığı ve 32.670,00-TL maddi tazminat talep edebileceği bildirilmiştir.
11/10/2018 tarihli bilirkişiler …, … ve … tarafından düzenlenen raporda özetle; Davalı fiillerinin davacı marka haklarına tecavüz teşkil ettiği ve bu fiillerinin haksız rekabet oluşturduğu, yapılan incelemede 729,91-TL tazminat bedelinin uygun olabileceği, her halükarda zararın hakkaniyete uygun tespitinin Mahkeme ait olduğu bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava: Davalı fiillerinin davacıya ait “…” ve “…” markalarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespiti, tecavüzün önlenmesi, dilekçede belirtilen alan adlarında ve tabela, afiş vs.tanıtım vasıtalarında markaların kullanılmasının önlenmesi, imhası, alan adına erişimin engellenmesi, tazminat miktarının 556 sayılı KHK nın 64. ve 66.maddelere göre tespiti, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 maddi ve 10.000 TL manevi tazminatın haksız rekabetin başladığı tarihten itibaren Merkez Bankasının uyguladığı en yüksek mevduat faiziyle tahsili ve hükmün ilanına ilişkindir.
MARKAYA TECAVÜZ TALEBİNİN İNCELENMESİ:
Davanın açıldığı tarihte 556 sayılı KHK hükümleri yürürlükte olup, daha sonra yürürlükten kalktığı ve 6769 sayılı SMK’nun yürürlüğe girdiği anlaşılmış ise de davanın 556 sayılı KHK hükümlerine göre görülüp sonuçlandırılması gerekmiştir. Bir markanın TPE marka siciline tescili zorunlu olmamakla beraber, markanın 556 sayılı KHK çerçevesinde tescil edilmesinin, marka sahibine, markanın tescil kapsamına giren aynı mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin kullanılmasını önlemeyi talep etme hakkı verir. (9/1-a madde) Tescilli marka sahibinin tescilden doğan haklarının ihlali, marka hakkına tecavüz kapsamında değerlendirilir. 556 sayılı KHK’nın 61. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller sayılmış olup, buna göre 9/1-a maddesindeki ihlal de tecavüz kapsamında değerlendirilir. (61/a madde) marka sahibinin izni olmaksızın markayı veya ayırt edilemeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek (61/b madde) ve markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak veya bir başka şekilde ticaret alanına çıkarmak veya bu amaçlar için ithal etmek veya ticari amaçla elde bulundurmak (61/c madde) da marka hakkına tecavüz olarak değerlendirilir.
TPMK (Eski TPE) kayıtlarında: … numaralı “…” , … numaralı “…” markaların davacı adına tescilli olduğu, davacı adına tescilli markaların her ikisinin de metin markası olduğu, bir diğer ifadeyle, grafik unsurlar içermedikleri, davacı markalarının her ikisinin de başvuru tarihinin 07/02/2011 olduğu ve 41. sınıfta “Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri. Sanal faaliyetleri İle ilgili hizmetler: Orkestra hizmetleri, konser düzenleme hizmetleri, gösteri düzenlenmesi hizmetleri. Sinema etkinliklerinin sağlanması hizmetleri, tiyatro hizmetleri. Dergi, kitap, gazete vb. yayımlama hizmetleri. Film, televizyon ve radyo programlan yapım hizmetleri, Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri) mal ve hizmetlerinde tescilli olduğu, davalı vekilince öne sürülen … numaralı “…” , “…” ibareli davalı markasının başvuru tarihi 04/01/2011 olup davacı markalarının başvuru tarihinden yaklaşık bir ay önce olduğu, bu markanın 39. sınıf “Araba parkları hizmetleri, garaj kiralama hizmetleri. Tekne barındırma hizmetleri. Boru hattı ile taşıma hizmetleri. Elektrik dağıtım hizmetleri. Su temin hizmetleri. Taşıt ve mallan kurtarma hizmetleri. Malların depolanması, paketlenmesi ve sandıklanması hizmetleri. Çöplerin depolanması ve taşınması hizmetleri, atıkların toplanması ve taşınması hizmetleri”, 43. sınıf “Hayvan bakım evleri hizmetleri.” tescilli olduğu, davalı şirket markasının, ihtilafa konu mal ve hizmetlerde tescilli olmadığı, bir diğer ifadeyle, 2011/00405 numaralı davalı markasının, “…” ve “…” gibi ibarelerinin “davacıya ait markaların koruma kapsamındaki mal ve hizmetlerde” davalı tarafından kullanılması hakkını davalıya vermediği, dosyada mevcut ilk üç bilirkişi kurulu raporunda belirtildiği üzere; Davalının eylemlerinin davacının marka haklarına tecavüz teşkil ettiği anlaşılmıştır.
HAKSIZ REKABET TALEBİNİN İNCELENMESİ:
Haksız rekabet hallerinden biri TTK 55/1-a-4 maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak iyi niyet kurallarına aykırı bir davranıştır ve haksız rekabet hali olarak nitelendirilir. Madde hükmüne göre karışıklığa yol açabilecek benzerliklere sebebiyet vermek bir haksız rekabet halidir. Maddede sayılan eylemlere bakıldığında; Bir kişiye ait olan ürün, faaliyet veya işleri ile ilgili olarak üçüncü kişinin karışıklığa yol açacak davranışlarda bulunması halinin haksız rekabetin varlığından söz edebilmek için yeterlidir. Davranışın bilerek yapılması veya bilmeyerek yapılmış olması haksız rekabetin varlığını etkileyecek bir unsur değildir. Haksız rekabet hukuku, kişinin emeğinden haksız olarak yararlanılmasını önlemeyi amaçlamaktadır. Haksız rekabetin söz konusu olabilmesi için iktisadi rekabetin suistimal edilmiş olması gerekir. Bütün dosya kapsamından; Davalı fiillerinin haksız rekabet oluşturduğu kanaatine varılmıştır.
MADDİ-MANEVİ TAZMİNAT TALEBİNİN İNCELENMESİ:
Davacı taraf, marka hakkına tecavüz oluşturan eylemler nedeniyle uğranılan zararların tazmini amacıyla fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL maddi, 10.000 TL manevi tazminat talep etmiştir.
Davacı vekili 15/03/2016 tarihli dilekçesi ile maddi tazminat talebini ıslah etmiş, 36.000 Euro nun yasal faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.
556 sayılı KHK’ nın 62.maddesi gereğince; Markası tecavüze uğrayan, şartların varlığı hallinde maddi ve manevi tazminat talep etme hakkına sahiptir. KHK’ nın, marka sahibine tanıdığı diğer talepler gibi tazminat talebinde bulunabilmek için marka hakkına tecavüz şeklindeki haksız fiillin olması ve hukuka uygunluk sebeplerinde birinin olmaması gerekir. Ayrıca maddi tazminata hükmedilmesi için tecavüz fiilin neticesinde zararın oluşması ve davalının/mütecavizin kusurunun da bulunması gereklidir. Kusur şartı, mütecavizin marka sahibinin hakkından haberdar olması, markasının kullanmasının tecavüz oluşturduğunu bilmesi ve buna rağmen tecavüz konusu markayı kullanmaya devam etmesi ile gerçekleşir.
TTK ‘da tacir olmaya bağlanan hükümlerden biri “basiretli olma” yükümlülüğüdür. (TTK 18/2 madde) bu hükme göre bir tacir faaliyetinde kullanacağı markayı seçerken aynı sektörde 3. kişiler adına tescilli/kullanılan bir markanın aynı/benzerini kullanmaması beklenir. Bir tacir faaliyet gösterdiği sektörde kullanılan markaları aynısını veya benzerini, hatta farklı olsa bile markalar arasında bağlantı olduğu ihtimaline sebebiyet verecek markasal kullanımlardan ve tescillerden kaçınmalıdır. Davalının eylemi, davacının marka hakkına tecavüz teşkil ettiği ve davalı tüzel kişi tacir olmakla kusur şartının gerçekleştiği anlaşılmıştır.
Davacı tarafça talep edilebilecek maddi tazminat miktarları, dosyada mevcut raporlarda farklı belirlendiğinden; Yargıtay içtihatlarında belirtildiği üzere uğranılan zararın miktarı tespit edilirken ayrıca hakim olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri gözönünde tutarak zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler. Davalının tacir vasfı gözetildiğinde ölçülülük prensibi uyarınca basiretli bir tacir gibi davranması gerektiği davanın açıldığı tarihe ve davalının mali verilerine göre dava tarihinde yürürlükte olan Borçlar Kanununun 42 ve 43. maddeleri ile 6098 sayılı Borçlar Kanununun 50. maddesi hükmü gereği, davalı yanın fiilinin niteliği, yoğunluğu, delil durumu ve dosya kapsamı göz önüne alınarak maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile takdiren 10.000 TL maddi tazminata hükmetmek gerekmiştir.
KHK 62/2-b ve TBK 58. maddesi birlikte değerlendirildiğinde; Marka hakkı tecavüze uğrayan davacının manevi tazminat isteme hakkına sahip olduğu, KHK’da manevi tazminata hangi koşullarda hükmedileceğine ilişkin bir açıklık bulunmadığından Borçlar Kanunu kapsamında davalı eyleminin, davacının marka hakkına tecavüz teşkil ettiği ve kusur şartının gerçekleştiği kanaatine varıldığından manevi tazminat talebinin kabulü ile takdiren 10.000 TL manevi tazminata karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1- DAVANIN KISMEN KABULÜNE, davalının, davacıya ait markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, durdurulmasına ve önlenmesine,
2-B.K. hükümleri ve dosya kapsamına göre KHK 66/c kapsamında 10.000. TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminatın, delil tespiti talep tarihi olan 26.09.2012 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Fazlaya ilişkin istemlerin reddine,
4-Karar kesinleştiğinde, hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalıdan tahsiline,
5-Yargılama sırasında alan adlarındaki içeriklerde ihlalin devam ettiği yönünde delil bulunmadığından, alan adları ve sair ihtiyati tedbir istemleri konusuz kalmakla bu yönde karar verilmesine yer olmadığına,
6-1.366,20 TL ilam harcından, peşin ve ıslah harcının mahsubu ile kalan 8,10 TL nin karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
7-Markaya tecavüz, haksız rekabetin tespiti, durdurulması ve önlenmesi yönünden 4.910 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Maddi tazminat yönünden 4.910 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Manevi tazminat yönünden 4.910 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Red edilen maddi tazminat talebi yönünden 4.910 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
11-Davacı tarafından yapılan 24,30 TL başvuru harcı, 170,80 TL peşin harç, 1.350,00-TL ıslah harcı, 3.500,00 TL bilirkişi ücreti, 548,00 TL tebligat-müzekkere gideri olmak üzere toplam 5.593,10 TL nin red ve kabul oranı göz önüne alınarak 2.380 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
12-Davalı tarafından yapılan 4.500 TL bilirkişi ücreti ile 50 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 4.550,00 TL nin red ve kabul oranı göz önüne alınarak 1.550 TL sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
13- Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 08/10/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır