Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2013/224 E. 2021/432 K. 15.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2013/224 Esas
KARAR NO : 2021/432

DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 21/04/2010
KARAR TARİHİ : 15/12/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan markanın hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 1969 yılında yurt dışında Türkiye’de ise 1982 yılında tescil ettirdiği tanınmış şekil ve … markasıyla ayniyet derecesinde benzeri markaların davalı tarafından tescil edildiğini müvekkiline ait ürünleri toplanılmak istemesi üzerine öğrenildiğini ve söz konusu …, …, …, …, … sayılı markaların hükümsüzlüğü için … 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nde açılan davanın kabul edildiğini, ancak daha sonra TPE kayıtları üzerinde yaptıkları incelemede davalının … nolu bir başka markasının daha bulunduğunun tespit edildiğini belirterek davalının kötü niyetle tescil ettirdiği markasının hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA; Davalı vekili cevap dilekçesinde ; 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, davanın kötüniyetle açıldığını, sessiz kalma yoluyla hak kaybının söz konusu olduğunu, davacının bir başka markasının tescil başvurusunun reddi nedeniyle tescillerin varlığını bildiğini, M.K.’nun 2. maddesi anlamında makul süre geçirildikten sonra dava açıldığını, davacının markasının tanınmış olmadığını, savunmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlık; 92370 nolu markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Türk patent ve marka kurumundan dava konusu markaya tescil belgesi ve devir evrakları celp edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip davacının dava dava, davalının cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, beyanlarında geçen deliller toplanmış, HMK 165. madde kapsamında bekleteci mesele yapılan dosyanın kesinleşmesi üzerine ,HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsamında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
Yargıtay 11.HD’nin 2019/1149 esas, 2020/5817 karar ve 14.12.2020 tarihli karar düzeltme isteminin reddine ilişkin ilam içeriğine göre; “..Taraflar arasında görülen davada …(Kapatılan) 4. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 22.11.2016 gün ve … – … sayılı kararı onayan Daire’nin 10.12.2018 gün ve … -… sayılı kararı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin tüm dünyada … sözcük markası ile … markasının bulunduğunu, ayrıca … ve … markalarının da mevcut olduğunu, 1950’li yıllardan beri … markasını, 1960’lı yıllardan beri de ŞEKİL markasını spor ayakkabılarında ve her türlü spor malzemelerinde kullandığını, müvekkilinin Türkiye’de ilk kez 1982 yılında marka tescili elde ettiğini, halen 120 ülkede ŞEKİL markası tescili bulunduğunu, … markasının ise dünya çapında 86 ülkede tescilli olduğunu, bu markalarının yaratıcısının, telif hakkı sahibinin ve gerçek hak sahibinin müvekkili olduğunu, bu markaların dünya çapında tanındığını, davalının ise davacının ŞEKİL markalarının aynısını ve benzerlerini tescil ettirip … markası ile ayniyet derecesinde benzer olan … markasını da tescil ettirdiğini ve müvekkilinin markalarını birebir taklit ederek bu markaların tanınmışlığından yararlanmaya çalıştığını, davalının gerek tescillerinin gerekse fiillerinin haksız ve kötüniyetli olduğunu, aynı sektörde bulunan davalının müvekkilinin markasından ve bu markanın tanınmışlığından haberdar olması gerektiğini ileri sürerek davalıya ait …, …, …, …, …, … ve … nolu markaların hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinlerine, davalı tarafından … markası ile ŞEKİL markalarının herhangi bir mal veya hizmet üzerinde kullanılmasının önlenmesine, verilecek kararın ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece davanın reddine dair verilen kararın davacı vekilince temyizi üzerine karar Dairemizce onanmıştır. Bu kez davacı vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur. Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin HUMK 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK 442. maddesi gereğince REDDİNE, aşağıda yazılı bakiye 20,80 TL karar düzeltme harcının ve 3506 sayılı Yasa ile değiştirilen HUMK 442/3. maddesi hükmü uyarınca takdiren 477,45 TL para cezasının karar düzeltilmesini isteyenden alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 14.12.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.” şeklindeki ilamı kapsamına göre bekleteci mesele yapılan dosyanın 14.12.2020 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 09.03.2016 tarih, 2015/11-3446 E. – 2016/290 K. Sayılı ilamı , Yargıtay 11.HD’nin 2019/1149 esas, 2020/5817 karar ve 14.12.2020 tarihli karar düzeltme isteminin reddine ilişkin ilamı,Yargıtay 11.HD’nin , 2017/1833 esas, 2018/7779 karar ve 10.12.2018 tarihli onama ilamı, İstanbul 4.FSHHM’nin 2016/93 Esas, 2016/115 karar nolu ilamındaki gerekçeler , mahkememizde hükümsüzlüğü talep edilen 92370 nolu marka tescil belgesi ve tüm dosya kapsamı incelendiğinde,
Huzurdaki davada dava tarihi itibarıyla davalı … adına tescilli olan … nolu markanın hükümsüzlüğü için 21.4.2010 tarihinde dava açıldığı, yargılama sırasında bekleteci mesele yapıldığı sırada markanın …Tic AŞ ‘ne 20.12.2012 tarihinde devir edildiği, markanın bir şekil markası olup, önceki tescil edilen markaların serisi niteliğinde olduğ 1986 yılında ilk kez tescil edildiği, dolayısıyla kesinleşen mahkeme ilamında da işaret edildiği üzere devirden önce davalının en yeni marka tescil tarihinin 23.01.1987 olduğu, davacının 1983 yılında Türkiye’de marka başvurusu yapmış olduğu ve davalıya ait marka mesnet gösterilerek TPE tarafından “ayakkabı” emtiası çıkarılmış olmasına rağmen davacının aradan 24 yıl geçtikten sonra hükümsüzlük davası açmasının MK’nun 2. maddesi ile bağdaşmadığı, 556 sayılı KHK’nin 42/1 (a) bendinde kötü niyetli tescile karşı hükümsüzlük davası hakkının MK’nun 2. maddesi uyarınca sınırlanacağı, davacının marka tescilinden itibaren 23-24 yıl yıllık süre zarfında davalının da kendi markasına yatırımlar yapmasına sessiz kaldığı, davalı şirketin markası üzerinde emek sarf edip, masraf ve yatırımlar yaparak ticari çevrelerde tanıtmak suretiyle kendisine ait yeni bir değer oluşturduktan sonra söz konusu değerin yok edilmesi sonucuna yol açacak şekilde davacının kendi markasına tecavüz edildiğini ileri sürerek hükümsüzlük talep etmesinin Medeni Kanun’un 2. maddesi hükmü dışında kaldığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Dava açıldıktan sonra hükümsüz kılınması talep edilen marka devir edilmiştir. HMK’nın 125. maddesi gereğince, dava açıldıktan sonra iki taraftan birinin davanın konusunu 3. kişiye devretmesi halinde, diğer tarafın seçimlik hakkı vardır. Dilerse temlik eden taraf ile olan davasından vazgeçip, dava konusunu devralan kişiye karşı davaya devam edebileceği gibi, dilerse dava konusunu 3. kişiye devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürebilir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 18/12/2017 T., 2016/5733 E. ve 2017/7361 K.).
Davacı vekili ise yargılama sırasında markayı devir edene karşı tazminat davası açmayacağını, dosyanın mevcut hali ile karara çıkarılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Toplanan deliller, bekletici mesele yapılan dosya kapsamındaki kesin hükmün neticelerine doğuran gerekçe içerikleri, uyuşmazlığın aynı şekil içeren markanın hükümsüzlüğüne ilişkin olması ve hükümsüzlük davasının marka tescilinden itibaren 23 yıllık süreden sonra açılmış olması, davalının da kendi markasına yatırımlar yaptığı ve davacının bu duruma çok uzun bir süre sessiz kaldığı, davalı şirketin markası üzerinde emek sarf edip, masraf ve yatırımlar yaparak ticari çevrelerde tanıtmak suretiyle kendisine ait yeni bir değer oluşturduktan sonra söz konusu değerin yok edilmesi sonucuna yol açacak şekilde davacının kendi markasına tecavüz edildiğini ileri sürerek hükümsüzlük talep etmesinin Medeni Kanun’un 2. maddesi hükmü dışında kaldığı , sessiz kalma yoluyla hak kaybının gerçekleştiği hususu gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre;
1-Davanın Reddine,
2-59,30 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 42,15 TL harcın davacıdan tahsiline,
3-Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 7.375 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair karar taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 27/12/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır