Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2013/174 E. 2020/28 K. 21.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2013/174 Esas
KARAR NO : 2020/28

DAVA : Fsek ve Haksız Rekabeten kaynaklı maddi ve manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 04/09/2013
KARAR TARİHİ : 21/01/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan Fsek ve Haksız Rekabeten kaynaklı maddi ve manevi tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVADA;
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde: Müvekkili şirketin yurtdışında “…” adıyla Sigorta Şirketlerinin oto hasar dosyalarında yönetim ve denetim amaçlı kullandıkları sistem yapısını, ’’Hasar Yönetim Sistemi” projesi adıyla sektör ihtiyaç ve beklentilerine uygun olarak geliştirdiği, Proseslerini oluşturmuş ve programlayıp yazdığı, sistem üzerinde 13.01.2003 tarihinde çalışmaya başIayarak 4,5 yıllık çalışma neticesinde sistemi ortaya çıkardığını, davacı firmanın müşterisi konumundaki sigorta şirketlerinin tedarikçisi sıfatıyla çalışan davalıların bahsi geçen programa kopya amacı ile saldırılarda bulunduğunu, programla ilgili tanıtım, pazarlama, satış ve sair her türlü faaliyetin tedbiren durdurulmasını, yapılacak yargılama neticesinde de davalıların kopya programının tecavüzünün ref’i/men’i ile programın ve tecavüze ilişkin her türlü işlem ve eylemin ortadan kaldırılmasına , fazlaya ilişkin talepleri saklı olmak kaydıyla şimdilik 10.000-TL. maddi , 50.000-TL. manevi tazminat ile davalının eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ile haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin durdurulmasına, haksız rekabet teşkil eden eylemleri ve davanın fiyat kırması, piyasa fiyatlarını düşürmesi karşısında fazlaya ilişkin talepleri saklı olmak kaydıyla dava tarihinden geçerli olmak ve ticari faiz uygulanmak sureliyle şimdilik 5.000 TL manevi tazminatın da davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalılar vekili cevap dilekçesinde; Dava konusu talebin zamanaşımına uğradığını, bu program davacının da bildiği üzere 2008 yılından beri sigorta sektöründe kullanıldığını, bu halde 5 yıl sonra bu programın taklit/kopya olduğu iddiasının zamanaşımı sebebiyle dinlenemeyeceğini, davanın … ve … firmalarına karşı husumet yöneltmiş olarak açıldığından maddi vaka ve hukuki sebep açıklanmadığı gibi her birinden istem konusu yapılan talebin de ayrı ayrı belirtilmediğini, delillerin taraflarına tebliğ edilmediği, davacının iddialarının haksız ve asılsız olduğu, iddiaya konu yazılım pogramının sektöründe 2008 yilindan beri kullanımda olduğunu, davacı yan … Sigorta ile sözleşme, yenileyemediği için tazminat talep etmekte ise de bu isteminin dayanağı da gerçek dışı ve haksız olduğundan Müvekkili … ile … A. Ş arasında sözleşmesi bittikten sonra davacı firma ile çalışmaya başladığı, davacı hileli şekilde usul hükümlerine aykırı olarak delil tespiti yaptırmak istediğini, dayanak gösterilen bilirkişi raporlarının usulsüz olduğunu, her iki programda sigorta sektörü hizmetinde kullanılan bir program olmakla, bu programların aynı modül ve yapıda olması yasal düzenleme ve idari otorite tarafından emredildiğini, Davacı programı ile müvekkili programın aynı olmadığı yazılım uzmanları tarafında da ifade edildiğini, Kopya denilen programın müvekkili şirket kuruluş tarihinden dahi önce var olduğunu, hizmet verilen sigorta şirketi tarafından kullanıcı adı/şifresi ile izin verilen, sınırlanan alan kullanıcıya bahşedilmiş belirlenmiş olup, müvekkili şirkette muhatabı olduğu sigorta şirketinden aldığı şifre ile girişi neticesi bu alandaki bilgilere erişim sağlandığını, hukuka aykırı olarak açılan davanın reddini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA(İst.2.fshh Mahkemesi 2013/167 Esas nolu Dosyası)
İDDİA:Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin sigorta ve otomotiv sektörlerinin ihtiyaçlarını karşılamak üzere “HASAR YÖNETİM SİSTEMİ” projesini geliştirdiğini, proseslerini oluşturduğunu ve programlayıp yazdığını, davalılar tarafından bahsi geçen programa kopya amacı ile saldırılarda bulunulduğunu ileri sürerek öncelikle davalı tarafın kopya programına tedbir konulması, yapılacak yargılama neticesinde programın ve tecavüze ilişkin her türlü işlem ve eylemin ortadan kaldırılmasını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL maddi, 50.000 TL manevi ve 5.000 TL manevi haksız rekabetten doğan manevi zararın tazminini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
SAVUNMA; Davalılar vekili cevap dilekçesinde; derdestlik itirazında bulunmuş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 17/09/2013 havale tarihli dilekçesi ile işbu davanın sehven açıldığını, dosyanın tarafları ve konusu aynı olan İstanbul 1 nolu Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2013/174 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu 26.5.2015 tarihli ön inceleme zaptına göre; davacıya ait hasar yönetim sistemi proseslerini oluşturan programın davalılar tarafından izinsiz kullanıldığı iddiasıyla programa tecavüzün tespiti, önlenmesi, kaldırılması, tecavüz nedeniyle fazlaya ilişkin haklarını saklı tutularak şimdilik 10.000 maddi, 50.000 TL manevi, haksız rekabet nedeniyle 5.000 TL manevi zararın tahsili talebine ilişkindir.
Davanın açılmasını müteakip davacı ve davalının dava, cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, duruşmada hazır olanlar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, arabuluculuk kurumundan faydalanmak istenilmediğinden tahkikat duruşmasına devam olunmuş, beyanlarında geçen deliller toplanmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsanında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
HMK 266. madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Taraf delilleri dosyaya girdikten sonra yapılan bilirkişi incelemeleri yaptırılmıştır.
Mahkememizin 12.6.2014 tarihli oturumunda delil tespitinde rapor tanzim eden bilirkişiler dinlenmiş ve mahkeme ara kararı ile ; Oturumda dinlenen bilirkişi beyanlarında bilirkişilerin kaynak kodlarını hiç incelemedikleri, taraf bilgisayarları üzerinde mahallinde inceleme yapmadıkları ve dosyadaki delillere göre hazırladıkları tespit raporunun ise HMK 401 maddesine aykırı olarak davaya bakmaya görevli Mahkemede yapılmamış olması ve bu duruma davalı tarafın itiraz etmesi ve ayrıca raporun içeriğinin davacı tarafın dosyaya sunduğu yanlışlarıyla birlikte çok benzer aynı olduğunun belirtilmesi nedeniyle bu rapor yok hükmünde sayılmıştır.
Mahkememiz ara kararı ile tarafların kaynak kodların ve veri tabanı mimarisinin , tarafların ekranları üzerinde mahallinde inceleme yapılarak, davacının bilgisayar programı ve veri tabanının kullanılıp kullanılmadığının ayrıca kullanılmış olan kısımların sigortacılık mevzuatı kapsamında kullanılması zorunlu ve işlevsel unsurlar olup olmadığı, işlevsel olmayan ancak korunmuş olan unsurların kullanılıp kullanılmadığı, program akışının benzer olup olmadığı, ayrıca web sayfasının görüntüsünün de karşılaştırılarak rapor tanzimi için sektör bilirkişininde aralarında bulunduğu heyetten rapor alınmasına karar verilmiştir.
Bilirkişiler 16.12.2014 tarihli raporlarında; Dosyada yapılan incelemeler neticesinde davalı firmaların kendi programlarını müşterilerine sattığı ve yine müşterilerin istekleri doğrultusunda veri kayıtlarını kendi veri tabanlarına aktardıkları, Kullanılan ekranlar ve İncelenen kodların farklı olduğu, yapılan işler(program içerisindeki işlemler) benzerlik gösterse de konu itibari ile yapılan işlemlerin artık standartlaşmış işlemlerden olduğunu, 2011/16 sayılı “Motorlu Araç Sigortalarında Eksper Raporlarının Düzenlenmesi”ne ilişkin genelge olduğundan her iki programda da bu raporlarda aynı formatın( yazım şeklinin) kullanılmasının zorunlu olduğunun sektör bilirkişisince de raporda denetime uygun olarak tespit edildiğikeza Eksper Raporlarının aynı yazım şeklinde olmasının da mecburiyetten kaynaklandığını, söz konusu yazılımların aynı işi yapan farklı programlar olduğunu tespit ettikleri anlaşılmıştır.
Bilirkişiler 2.4.2015 tarihli raporlarında özetle ; Yapılan incelemede her iki veri tabındaki tablo adlan, tablo sayıları ve içerdikleri alan adlarının birbirinden farklı olduğunu,her iki veri tabanının birbirinden farklı olduğunu,davacının servis dosyası içerisindeki 84.000 adet verinin kopyalandığını yani dosya içindeki verilerin alındığını iddia ettiğini, ancak durumun program ve veri tabanı benzediği dışında bir durum olduğunu beyan etmişlerdir.
Bilirkişiler 27.6.2016 tarihli raporlarında özetle; Davacı ve davalı taraf yazılımlannın kaynak kodları ve veri tabanı mimarilerinine ilişkin herhangi kopyalama bulunmadığını, her iki program ara yüzlerinin görsel tasanmın birbirinden farklı olduğu, her iki programa ait modüllerini modulü yapıları, veri giriş alanları ve çıktılarının büyük benzerlikler gösterdiğini, Dava konusu yazılımların sigorta şirketlerinin standart hasar ve tazminat değerlendirme süreçlerinin otomasyonu için kullanıldığını, maliyet yönetimini kolaylaştırdığını etkin bir süreç yönetimi sağladığını, buna göre benzer modülleri içermeleri, benzer girişleri almaları ve benzer çıktılan oluşturmalarının sigortacılık mevzuatı ve iş akışları göz önünde bulundurulduğunda normal karşılanması gerektiğini, bu sebeplerle dava konusu yazılımların aynı işi görmek için üretilen farklı yazılımlar olarak değerlendirilmeleri gerektiğini,Dava dosyasındaki log kayıtlarından davalı tarafın kendisine sigorta şirketi tarafından verilen kullanıcı adı ve şifre kullanılarak erişim hakkı bulunan “iadeci ekranına” ilişkin bilgilere bir yazılım vasıtasıyla eriştiği” davalının erişim izni olmayan kısımlara erişim yaptığını gösterir herhangi bir log kaydına rastlanmadığı, sadece iadeci ekranında yer alan hasarlı araç resimleri, vb. Bilgilere erişim sağladığının tespit edildiğini, Dava konusu yazılımlardan çok, yazılımın çıktıları oluşturulurken kullanılan servis bilgilerinin (ad, adres, vergi no, vb.) ve farklı marka, modeldeki araçların yedek parçalarına ilişkin maliyet, işçilik, vb. bilgilerin elde edilmesi ve güncel tutulmasının önemli olduğu, muhtemelen sırf bu bilgilerin piyasadan toplanarak veri tabanına girilmesi için personel istihdam edilmesi gerekeceği, programa değer katan kısmın asıl bu bilgilerin elde edilmesi ve güncel tutulması olduğu, bu bağlamda davacının veritabanında yer alan verilerin kendine ait bir know-how olarak değerlendirilebileceğinin düşünülebileceğini,dava dosyasında dava tarihi itibarıyla veri tabanına ilişkin verilerin yer almaması ve davalının Mahkeme’nin 16.06.2015 tarihli ara karan gereğince veritabanında yer alan SERVİS ile İlgili tablolarının incelenmesine itiraz etmesi üzerine veri tabanındaki verilere ilişkin inceleme yapılamadığını , dava tarihi itibariyle her iki taraf yazılımlarının veri tabanlarına ilişkin verilerin sağlanması durumunda teknik bilirkişilerce inceleme yapılabileceğini bildirmişlerdir.
Bilirkişiler 11.12.2017 tarihli raporlarında; her iki yazılıma ilişkin olarak kaynak kodlar ve veri tabanı mimarisi açısından herhangi bir benzerlik ve kopyalama bulunmadığının kök raporda tespit edildiğini, her iki yazılımın web sayfası görüntülerinin (program arayüzleri) görsel tasarımlarının farklı olduğunun da tespit edildiğini, Her iki yazılımın web sayfası görüntülerinin (program arayüzleri) veri giriş kısımlarının, modüllerin ve modül yapılarının, programların üretikleri çıktıların benzer oldukları, bu açılardan program akışının benzer olduğu, bununla birlikte sigortacılık mevzuatı gereği bazı raporlamalarda bu konuda yazılım yapan bütün yazılım firmalarının uyması gereken standartlar mevcut olduğu, sigortacılık sektörünün iş süreçleri ve programı kullanacak paydaşların ihtiyaçlarının benzer modüllerin ve işlevlerin kullanımını gerektirdiği, bu nedenle modül yapıları, girdi ve çıktıların programların birbirlerinden farklı olarak geliştirilmeleri durumunda da benzer olmalarının normal olduğunu bildirmişlerdir.
Dava konusu yazılımların görsel arayüzleri ve kodlan teknik açıdan değerlendirildiğinden herhangi bir kopyalama, fikir çalınması, vb. durumun bulunmadığını bildirmişlerdir. Bununla birlikte davacının servis bilgilerinin (ad, adres, vergi no, vb.) ile farklı marka, modeldeki araçların yedek parçalarına ilişkin maliyet, işçilik, vb bilgilerin elde edilmesi ve güncel tutulması için emek ve çaba sarfettiği, muhtemelen sırf bu iş için personel istihdam ettiği, burada elde ettiği bilgileri kendi veri tabanına eklediği, programa değer katan kısmın asıl bu bilgilerin elde edilmesi ve güncel tutulması olduğu, bu bağlamda davacının veri tabanının kendine ait bir know-how olarak değerlendirilebileceğini, dava tarihi itibariyle her iki yazılımın da veri tabanlarında yer alan verilerin incelenmesi gerekli olduğunu, Vcri tabanına ilişkin bir kopyalama olup olmadığının tespit edilebilmesi için her iki yazılımın dava tarihi öncesi kullandıkları verıtabanlarınm incelenmesi gerektiğini, eski tarihli veritabanı kayıtlarının dava dosyasında bulunmadığını, tüm bu veritabanı sunulduğu takdirde ve mahkemenin talimat vermesi halinde inceleme yapılabileceğini bildirmiştir.
Bilirkişiler 1.3.2019 tarihli raporlarında özetle; bilirkişilerin kök raporu ve ek- raporunda belirtildiği şekilde dava konusu iki yazılımın kaynak kodlarının, veri tabanı mimarisinin ve görsel tasarımlarının farklı olduğunu,, veri giriş modül yapılarının, program akışının benzer olduğunu ancak sigortacılık mevzuatı, iş süreçleri ve paydaşların ihtiyaçtarı doğrultusunda değerlendirildiğinde bu benzerliğin normal olduğunu, bu nedenlerle söz konusu yazılımların aynı işi yapan farklı programlar olarak değerlendirilmesi gerektiğini ayrıca veri tabanlarının mimari yapılarının farklı olduğunu , ayrıca, dava dosyasında yer alan … sigorta(… sigorta) A.Ş firmasının 13.02.2015 tarihli yazıları kapsamına göre sigorta-servis bilgilerinin kendilerine ait olduğunu ve kendileri tarafından … yazılımına yüklendiğini açıkça beyan edilmekte olduğundan,bu durumda … firmasının veritabanı içeriği açısından muhatabının acente/acenteler olduğu bildirdikleri anlaşılmaktadır.
Davacı her ne kadar birleşen davayı sehven açtığını beyan etmekteyse de; davaların birinin 4.9.2013, diğerinin 12.9.2013 tarihinde açılmış olup, dava ikamesi ciddi bir müesese olup, kaldiki davacı her iki dilekçesinde tedbirde talep etmiş olup, öte yandan delil tespiti ise görevli olmayan bir mahkemede yaptırmıştır. Dolayısıyla MK .2 Madde kapsamında hukukun her alanında uygulama alanı bulan herkes haklarını kullanırken dürüstlük kuralına uymakla yükümlü olduğundan keza HMK’nın 194. maddesi uyarınca; taraflar dayandıkları vakıaları ispata elverişli şekilde somutlaştırmalıdır. Kanun, buna vakıaları somutlaştırma yükü demektedir. Bir davada, ispat faaliyetinin tam olarak yürütülebilmesi, mahkemenin uyuşmazlığı doğru tespit ederek yargılama yapabilmesi, karşı tarafın ileri sürülen vakıalara karşı kendini savunabilmesi için, iddia edilen vakıaların açık ve somut olarak ortaya konulması gerekir. Somut bir şekilde ortaya konulmadan iddia veya savunma amacıyla vakıaların ileri sürülmesi durumunda, yargılamanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesi mümkün olmayacağı gibi, vakıaların anlaşılması için ayrıca bir araştırma yapılması ve zaman kaybedilmesi söz konusu olacaktır. Taraflar, haklarını dayandırdıkları hukuk kuralının aradığı koşullara uygun, somut vakıaları açıkça ortaya koymalıdırlar. Bu vakıaların somut olarak ileri sürülmesi, ilgili taraf için bir yüktür; bu yükü yerine getirmeyen taraf sonuçlarına katlanmak durumundadır. HMK düzenlemesinde sehven açılmış bir dava şeklinde bir düzenleme de yer almadığından; birleşen davada yönünden de davalı derdestlik itirazında bulunmuş olup, dava dilekçesi içerik itibarıyla aynı taleplere ilişkin olarak açıldığından birleşen davanın derdestlik nedeniyle usulden reddi ( davanın reddi ) gerekmiştir.
Toplanan tüm deliller, sigortacılık mevzuatı, dava dışı şirketlere yazılan müzekkere içerikleri, Yargıtay 11.HD’nin emsal 2010/7399 esas, 2012/8117 karar ve 17.5.2012 tarihli ilamları ile yok hükmünde sayılan bilirkişi raporu hariç olmak üzere diğer tüm bilirkişi raporları ve hükme dayanak alınan son rapor birlikte değerlendirildiğinde; taraflara ait programlar arasında bir benzerliğin bulunmadığı, programlarda yer alan konseptlerin ve işlevlerin benzerliklerinin ise Sigorta sektörünün getirmiş olduğu yasal yükümlülüklerden ve işin niteliğinden ve doğasından kaynaklandığı, bu gibi zorunlu ve işlevsel benzerliğin bir bilgisayar programının diğer bir programın kopyası olduğu sonucunu göstermeyeceği telif hukukunda fonksiyonların ve temel düşüncenin değil, düşüncenin açıklama biçiminin korunduğu, bilgisayar programları bakımından bu açıklama biçiminin kaynak kodları olduğu, kaynak kodları arasında bir benzerliğin bulunmadığı,zira her iki yazılımın kaynak kodlarının, veri tabanı mimarisinin ve görsel tasarımlarının farklı olduğunun tüm rapor içeriklerinde alınan birden çok heyet raporu ile de tespit edildiği, veri giriş modül yapılarının, program akışının benzer olmasının ise ancak sigortacılık mevzuatı, iş süreçleri ve paydaşların ihtiyaçtarı doğrultusunda değerlendirildiğinde zaten işin doğası gereği olması gereken bir durum olduğu, söz konusu yazılımların aynı işi yapan farklı programlar olduğunun anlaşıldığı, keza veri tabanın sigorta şirketleri tarafından girilen bilgiler neticesinde merkez nezdinde oluşmakta olduğu, sigorta şirketleri dışında herhangi bir kurum ya da kuruluştan hasarlara ilişkin veri alınmamakta olduğundan keza dava dosyasında yer alan … sigorta(… sigorta) A.Ş firmasının 13.02.2015 tarihli yazıları kapsamına göre sigorfa-servis bilgilerinin kendilerine ait olduğunu ve kendileri tarafından … yazılımına yüklendiğini açıkça beyan edilmekte olduğundan somut olayda know how bilgilerinin haksız olarak elde edildiğini de ispat edilemediğinden tüm taleplerin reddine karar verilmesi gerektiğinden yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
I-ASIL DAVANIN REDDİNE,
1-Asıl davada 54,40 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile artan 1.055,65 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
2-Asıl davada reddedilen fsek ve haksız rekabete dayalı men& ref taleplerinin reddi nedeniyle Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 4.910 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
3-Asıl davada reddedilen maddi tazminat istemi üzerinden hesaplanan vekalet ücreti 13/2 madde gereğince yasal tarifenin altında kalamayacağından ( 10.1.2020 tarihli 31004 sayılı RG de Yargıtay 11.HD’nin 2019/3523 esas 2019-5726 karar sayılı ilamının kanun yararına bozulduğu ve tamamen red halinde karşı yan lehine hükmedilecek vekalat ücreti yasal tarife altında kalamacağından) Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 4.910 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Asıl davada reddedilen manevi tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 4.910 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
II-BİRLEŞEN DAVANIN USULDEN REDDİNE,(aynı konuda açılmış dava olması gözetilerek derdestlik nedeniyle)
1-Birleşen davada 54,40 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile artan 1.055,65 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
2-Davanın usulden red edildiği gözetilerek Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 4.910 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
3-Asıl ve birleşen davada davalı tarafın yapmış olduğu 420 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair verilen karar davacı vekilinin yokluğunda ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İSTİNAF YASA yolu açık olmak üzere karar verilip tefhim kılındı, hazır olanlara duruşma zaptından örnek verildi. 21/01/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır