Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2013/102 E. 2021/407 K. 24.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2013/102 Esas
KARAR NO : 2021/407

DAVA : Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/05/2013
KARAR TARİHİ : 23/11/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 20.5.2013 tarihli dava dilekçesinde özetle; davalının davacıya ait soruları davaya konu kitaplarda davacının izni dışında basarak (intihal sureyitle) davacının 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunundan kaynaklanan mali ve manevi haklarının ihlal ettiğini, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere FSEK md. 68 kapsamında 1,000- TL maddi , FSEK md. 70/1 kapsamında 5.000 TL manevi tazminat ile FSEK md. 70 kapsamında haksız kazancın iadesi talebinde bulunulduğu, Davacı vekilinin 16.08.2013 havale tarihli dilekçesinde ise; 06.03.1992 tarihinde taraflar arasında “Karşıliklı Anlaşma ve Protokol” başlıklı bir sözleşme imzalandığını, ancak davacının 1998 ve 1999 yıllarında cayma ihtarı yollayarak 06.03.1992 tarihli sözleşmeden döndüğünü bildirdiğini, bu nedenle söz konusu tarihten itibaren davalının cevap dilekçesinde belirtilen kitaplar bakımından tek yetkilinin davacı olduğunu, taraflar arasındaki başka mahkemelerdeki davaların huzurdaki dava ile ilgisi bulunmadığını yani davanın 1998 yılında sona eren sözleşme ile ilgisi bulunmadığını , huzurdaki davanın halen satışı yapılan kitaplarda intihal yapılması nedenine dayandığını ve zamanaşımı itirazının yerinde olmadığını, davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı asil 12.3.2018 tarihli ıslah dilekçesiyle; maddi tazminat istemini 69.155 TL olarak talep etmiştir.
Davalı vekili 28.06.2013 havale tarihli cevap dilekçesinde; davacı ile … arasında 06.03.1992 tarihinde “Karşılıklı Anlaşma ve Protokol” başlıklı bir sözleşme ile basım ve yayım hakkı … ve …’’ya ait olacak kitapların belirlendiğini, bu sözleşmeye göre …., …, …, …, yayın ve dağıtım hakkının …’ya birakıldığını, ancak …”’nin Haziran 1998 ve Temmuz 1999 tarihlerinde cayma ihtarı yollayarak 06.03.1992 tarihli sözleşmeden döndüğünü bildirdiğini ve devam eden yargılamalar sonucunda söz konusu kitapların basımından vazgeçildiğini, … 3. FSHHM nin … E. ve … 2. FSHHM nin … E. sayılı dosyaları ile davalar açıldığını, davacının huzurda açtığı dava yönünden ise davacının hangi kitaplar için neden ve neyi talep ettiğinin anlaşılamadığını, 1998 yılındaki kitaplar yönünden dava açmış ise davanın husumet, derdestlik ve zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini, hangi kitap için ne talep ettiği yönünde daha net beyanda bulunduğu takdirde davalının cevap verebileceğini, davacının hangi nedenle dava açtığını netleştirdiği takdirde delil sunma ve beyanda bulunma haklarının bulunduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlık: Davacının eserlerinin izinsiz olarak davalı yanca intihal edildiği iddiası kapsamında FSEK 68. maddesine dayalı olarak ( Davacı asilin 12.3.2018 tarihli ıslah dilekçesi kapsamına göre ) 69.155 TL maddi tazminatın ve 5.000.00-TL manevi tazminatın faizi ile birlikte davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Davanın açılmasını müteakip davacının dava , davalının cevap dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, bir önceki yetkili hakimce, 28.11.2013 tarihli oturumda dava şartları incelenmiş, ön inceleme yapılmış, taraflar sulh olmayacaklarını beyan etmişler, mahkemece tahkikat duruşmasına devam olunmuş, beyanlarında geçen deliller toplanmış, ileri sürülen zamanaşımı itirazının ve derdestlik itirazının yerinde olmadığı anlaşılmış, HMK 266.madde kapsamında bilirkişi incelemeleri yaptırılmış, HMK 184.madde kapsamında hazır olanlardan tahkikat ile ilgili beyanları sorulmuş, HMK 186. madde kapsamında ise karar duruşmasında hazır olanlardan esas ile ilgili son diyecekleri sorulmuştur.
Davacı davasını açarken ihtihal olgusunun davalının hangi eserleri yönünden hangi sayfada ve ne şekilde gerçekleştiğini bildirmediğinden davacıya açıklamada bulunması için ara karar oluşturulmuştur.
HMK 266. madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişiler …, …, … 29/05/2014 tarihli bilirkişi raporlarında özetle; İntihal olduğu iddia edilen bölümlerin karşılaştırılması sonucunda problemlerde, örneklerde, çözümlerde, tablolarda, açıklamalarda ve konunun işlenişinde birebir aktarım tespit edilemediğini, Ancak içerikte büyük oranda aynılık ve yararlanma tespit edilen yerler (sözcük, cümle, format) intihal olarak görülmüş ve “intihal var” biçiminde ifade edildiğini, rapora ilave edilen tabloda bunların ayrıntılı biçimde sunulduğunu, Türkçe Dilbilgisi ve Matematik ile ilgili olarak sunumunda kullanılan tanım ve açıklamaların genel olan açıklamalar olup, Bunların çok farklı biçimlerde ifade edilemeyeceğini, Bu hususlar dava konusu kitapların benzeri olan her kitapta görülebilecek genel tanımlar olduğundan intihal olarak kabul edilemeyeceğini, İlköğretim 2. ve 3. Sınıf öğrencilerinin yaş grubuna uygun bir dil ve kelime dağarcığı kullanılmasının doğru ve gerekli olduğunu, Örneklerin de bu nedenle birbiriyle kısmen örtüşebildiğini, dava konusu kitapların belirtilen bölümlerinde yapılan karşılaştırmalı inceleme ve değerlendirme sonucunda:
Testli Dilbilgisi 2. sınıf kitabında intihal olmadığı, Testli Dilbilgisi 3. sınıf kitabının karşılaştırılan bölümlerinin 1/12’sinde intihal olduğu, Testli Dilbilgisi 4. sınıf kitabında intihal olmadığı, Testli Dilbilgisi 5. sınıf kitabında intihal olmadığı, Soru Hazinem 2. sınıf kitabında intihal olmadığı, Soru Hazinem 4, sınıf kitabında intihal olmadığı,Soru Hazinem 5. sınıf kitabında intihal olmadığı,Türkçe Dilbilgisi 2. sınıf kitabının karşılaştırılan bölümlerinin 6/23’ünde intihal olduğu, Türkçe Dilbilgisi 3. sınıf kitabının karşılaştırılan bölümlerinin 2/59’unda intihal olduğu, Türkçe Dilbilgisi 4, sınıf kitabının karşılaştırılan bölümlerinin 3/55’inin intihal olduğu,Türkçe Dilbilgisi 5. sınıf kitabının karşılaştırılan bölümlerinin 7/49’unun intihal olduğu, Birebir Matematik 4. sınıf kitabında intihal olmadığı, Birebir Matematik 5. sınıf kitabının karşılaştırılan bölümlerinin 1/15’inde intihal olduğu, Birebir Matematik 3. sınıf kitabının karşılaştırılan bölümlerinin 2/11’inde intihal olduğu, Testli Matematik 5. sınıf kitabında intihal olmadığı, Testli Matematik 4. sınıf kitabında intihal olmadığı,Testli Matematik 3. sınıf kitabının karşılaştırılan bölümlerinin 3/8’inde intihal olduğu, Testli Matematik 2. sınıf kitabının karşılaştırılan bölümlerinin 2/16’sında intihal olduğunu bildirdikleri anlaşılmıştır.
Davacı asil 18.6.2014 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde bilirkişileri aşağılayıcı ifadeler kullandığından dolayı bilirkişilerden …’ın 23.12.2014 tarihli dilekçesi ile keza … ve …’in dosyaya sunduğu 23.12.2014 tarihli dilekçeleriyle davacının bilirkişileri hedef alan hakaret içerin sözler kullanması ayrıca bilirkişileri kasıtlı olarak yönlendirmeye ve baskı altına almaya yönelik gayret içinde olduğundan bilirkişilik görevlerinden ayrılmak istediklerini beyan etmişlerdir.
Sunulan rapora davacı ve davalı itiraz ettiklerinden İtirazların incelenmesi için yeni bir heyet oluşturulmuştur.
Bilirkişiler …, …, … 06/05/2016 tarihli bilirkişi raporlarında; ilk rapora yönelik hiçbir itirazı incelemeden rapor tanzim ettikleri, rapor düzenlerken özensiz davrandıkları , ilk raporda Türkçe Dilbilgisi 4, sınıf kitabının karşılaştırılan bölümlerinin 3/55’inin intihal olduğu belirlenmişken, ikinci heyetin 2/59 unda intihal olduğuna dair tespit yaptıkları halde hesaplama yaparken 3/55 oranına göre hesaplama yaptıkları ayrıca ikinci raporda hiçbir gerekçe olmadan eğitim kitaplarında en az 10.000 baskı sayısına göre ve Kitap fiyatları belirtilirken benzer kitapların internet satış sitelerindeki (… /vb. siteler) güncel satış bedelleri taban alındığını bildirdikleri, dolayısıyla rapor özensiz olarak hazırlandığı gibi, çelişkilerin giderilmediği aksine çelişki yaratan ve davalı itirazlarının incelenmediği denetime uygun olmayan rapor sunulduğu anlaşılmıştır.
Davacı asilin İstanbul bilirkişi listesinde yer alan neredeyse tüm bilirkişileri şikayet etmiş olması nedeniyle görev verilen bilirkişilerin istifa dilekçeleri sunmak suretiyle görev almadıkları gözetilerek bilirkişi raporuna yönelik itirazların incelenmesi için … Nöbetci FSHHM’na talimat yazılmıştır.
… 2.FSHHM’nin … Talimat numaralı dosyasında alınan 09/01/2018 tarihli bilirkişi raporunda bilirkişiler …, …, … özetle; Heyette tazminat miktarının tayini için dosya kapsamında yeterli bilgi ve belge ile bu alanda uzman bir bilirkişinin bulunmadığını, Davacının FSEK md. 70/11 kapsamında haksız kazancın iadesi talebinin ise mevcut dosya muhteviyatından hesaplanmasının mümkün bulunmadığını ,Bilirkişilerden …’in intihal olduğu belirlenen oranların tüm kitap değil yalnızca intihal iddiası bulunan sorular bakımından hesaplandığını , Bilirkişi … ise kitap bazında inceleme yapıldığını ve intihal olan ve olmayan bölümleri raporlarında tablolar ve açıklamalar ile gösterdiğini beyan etmiştir.
Sunulan rapora davacı asil tarafından 30.1.2018 tarihli beyan dilekçesi ile itiraz edilmiş ve yeniden bir heyet görevlendirilmesi Türkçe ve Matematik bilirkişileri yerine iki edebiyat öğretmeninin görevlendirilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Yapılan itirazların incelenmesi, önceki raporlardaki çelişkilerin giderilmesi ve davalının daha önceki dönemlerde çıkan soru kalıpları ve kitapların incelenmesinin ve itirazların denetlenmesi için heyete Edebiyat alanında uzman bilirkişi … eklenmiş ve diğer bilirkişiler …, …VE … imzalı 30/05/2018 tarihli EK bilirkişi raporları sunulmuş olup raporda özetle; Yapılan görevlendirme kapsamında dosyaya yeni atanan teknik bilirkişinin tespitlerinin raporda ayrıntılı belirtildiği gibi olduğunu; diğer hususlarda 09.01.2018 tarihli Kök Raporlarında yapılan tespit ve değerlendirmeleri tekrar ettiklerini, 09.01.2018 tarihli Kök Rapor Ek 1’de Türkçe kitapları teknik bilirkişi raporu (10 sf) Ek 2’de matematik kitapları teknik bilirkişi raporu (13 sy) sunulmuş olduğunu bildirilmişlerdir.
30.5.2018 Tarihli heyete yeni atanan Edebiyat öğretmeni …bilirkişi raporunda özetle ; Türkçe ve dil bilgisi, testli dil bilgisi kitaplarını, Sonu hazinesi, test kitaplarını karşılaştırmalı olarak incelediği tablolar halinde incelemede denetime uygun şekilde raporun 14.sayfasından 35.sayfasına kadar karşılaştırma yapıldığı ,bunlar yapılırken Türkçe ve dilbilgisine hakim temel kurallar, dilin ortak varlığı, bazı ibarelerin anonim olması, 1940 ve 1974 basımlı eserlerde yer alan hususların denetime uygun olarak gösterildiği, geçmiş yıllara ait davalı yanca sunulan tabloların incelendiği ve dolayısıyla İNTİHAL bulunmadığı hususu yönünde rapor tanzim edildiği anlaşılmıştır.
İncelenen tüm raporlar birbirleri ile çeliştiği halde davacı ısrarla önceki davalarda alınmış raporların dikkate alınması gerektiğini ileri sürmektedir. Ancak hukuk yargılamasında taraflarca getirme ilkesi hakimdir, diğer davalarda alınmış raporların mahkememizi bağlamayacağı, üstelik çelişki giderilmeden tazminat talebi konusunda mahkemenin bir kanaate ulaşması mümkün değildir.( aynı yönde … BAM 20.HD’nin 2019/1295 esas, 2021/531 karar sayılı ilamlarında da işaret edildiği üzere; “…görülen bir kısım davalara ilişkin olarak sunulan başka olaylarda davacı lehine düzenlenen bilirkişi raporlarının veya verilen veya yargı kararlarının, işbu davada davacı lehine emsal alınamayacağı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.”.. şeklindeki gerekçesi ve yerleşik Yargıtay 11.HD’nin içtihatları gözetildiğinde önceki raporların hükme dayanak alınması mümkün değildir.)
Mahkememizce çelişkilerin giderilmesi için 20.9.2018 tarihli celsede davacı vekiline bilirkişi ücretini yatırması için kesin süre verilmiştir. Ancak belirlenen kesin süre içinde bilirkişi ücreti yatırılmamıştır. Davacı asil sunduğu dilekçe ile maddi imkanı olmadığı için yatırmadığını , önceki raporlara göre ıslah dilekçesi sunduğunu ve lehine olan raporlara göre karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı asil mahkeme hakimini ret etmiş red gerekçesi olarak … Fikri ve Sınai haklar hukuk mahkemesince görev verilen bilirkişilerden … hakkında, soruşturma devam ettiğini, bu bilirkişinin ”Sadece fotokopi almayı intihal zanneden bir zavallı ” olduğunu, Ne yazacağı bellidir. Ek rapor için heyette bulunması hukuka aykırıdır, şeklinde beyanda bulanarak bu bilirkişiye görev verilmesini ve bilirkişi için yaptığı itirazın kabul görmemesini ve bu nedenle hakimin tarafsız olmadığını bu nedenle red talebinde bulunduğunu bildirmiş ayrıca 2017-281 Esas ve 2013-303 Êsas Sayılı dosyalarında da davasını geri alma talebinde bulunduğunu ancak mahkeme hakiminin yinede kendisini vekalet ücreti ödemeye mahkum ettiğini bu nedenle hakimin tarafsız olmadığına kesin olarak emin olduğu için REDDİ HAKİM TALEBİNDE bulunduğunu bildirmiş ve dosya talimat mahkemesince davacının reddi hakim talebinin incelenmesi için mahkememize iade edilmiş , red dilekçesinde ileri sürülen hususlar HMK 36. maddesinde tanımı yapılan sebeplerden bulunmadığından davacının talebinin yerinde olmadığı anlaşılmış, red talebi inceleme için 2.FSHHM’ne gönderilmiş ve 2.FSHHM’nin… diş ve 12.6.2018 tarih ve … karar nolu ilam ile Bilirkişinin şikayet edilmesi taraflar arasında husumetin doğduğu anlamına gelmeyeceği gibi mahkeme hakiminin taraflar hakkındaki başka bir dosyada yargılama yapması ve karar vermesi de kanunda düzenlenen red sebeplerinden biri değildir. Tüm dosya kapsamı ışığında olayda HMK 34.maddesindeki hakimin yasaklılığı gerektiren herhangi bir durum olmadığı gibi 36.madde düzenlenen hakimin reddini gerektiren şartlarda oluşmadığında talebin reddine” şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır.
Davacı asil dosya karara çıktıktan sonra da bu kez aleyhe verilen karar sebebiyle mahkeme hakimini red etmiş, ret istemini inceleyen mercii tarafından ret talebinin yerinde olmadığı tespit edilmiştir. (3.FSHHM’nin … D.iş karar no.su ve 10/12/2021 tarihli kararı)
Yargılamamız devam ederken Davacı asilin dilekçelerinde kullandığı uslup , olumsuz rapor düzenleyen tüm bilirkişileri şikayet etmiş olması , diğer mahkemeler nezdinde görülen davalarda da hakaret ve iftira içeren beyanlar sunmuş olması gözetilerek davacının akıl sağlının yerinde olup olmadığı yönünde … 2.FSHHM’since vesayet makamına ihbarda bulunulduğundan , mahkememizce vesayet makamının vereceği karara kadar yargılamanın sonucu beklenmiştir. Davacının akıl sağlığının yerinde olduğu yönünde ilam içeriği dosyaya sunulduğundan yargılamaya kaldığı yerden devam olunmuştur.
Toplanan deliller, bilirkişi raporları, taraf iddia ve savunmaları bir arada değerlendirildiğinde;
Bilirkişiler ilk raporda Türkçe ile ilgili kitaplarda tanımların, kuralların ve temel bilgilerin; Matematik kitaplarında ise problem kurgusunun, formüllerin ve kuralların intihal olarak kabul edilemeyeceğini bildirmiş, buna rağmen intihal oranı belirlemiş ancak bu oranın denetime uygun olmayacak şekilde davacının hangi eseri ile davalının hangi eseri yönünden ve ne şekilde gerçekleştiğini(tablo, anlatım, uslup vb..) gerekçelendirmemişlerdir. İkinci heyetin ise itirazların hiçbirini incelemediği halde raporda hiçbir gerekçe ve açıklamada bulunmadan ilk rapordaki oranlamanın aynısını kopyaladıkları ayrıca denetime uygun olmayan bir tazminat hesabı yaptıkları öte yandan ilk raporda Türkçe Dilbilgisi 4. sınıf kitabının karşılaştırılan bölümlerinin 3/55’inin intihal olduğu belirlenmişken, ikinci heyetin 2/59 unda intihal olduğuna dair tespit yaptıkları halde hesaplama yaparken neye göre 3/55 oranına göre hesaplama yaptıklarını açıklamadıkları, dolayısıyla ikinci raporun özensiz olarak kopyalanmak suretiyle oluşturulduğu, keza ikinci raporda hesaplama yönteminin dahi hakkaniyete uygun olmadığı zira eğitim kitaplarında en az 10.000 baskı sayısına göre ve Kitap fiyatları belirtilirken benzer kitapların internet satış sitelerindeki (… /vb. siteler) güncel satış bedelleri taban alındığını bildirdikleri, oysa tek bir internet sitesinin kitap fiatının belirlenmesinde tek başına kriter olamayacağı, dolayısıyla raporun özensiz olarak hazırlandığı gibi, çelişkilerin giderilmediği aksine çelişki yaratan ve davalı itirazlarının incelenmediği denetime uygun olmayan rapor sunulduğu anlaşılmıştır
Aynı şekilde itirazların giderilmesi için alınan üçüncü raporda 9.1.2018 tarihli rapor tanzim eden farklı bir heyette yer alan … matematik sorularında birebir aktarım olmadığını, bazı sorularda çok benzer ifadelere rastlandığını, incelemeyi yaparken kitabın tamamının değil intihal olduğu iddia edilen sorular bakımından inceleme yapıldığını bildirmiştir. Bu rapor içerik itibarıyla da ilk ve ikinci rapor ile çelişmektedir.
Şöyleki; ilk raporda örneğin Birebir Matematik 3. sınıf kitabında 2/11 intihal oranı belirlemişken, 9.1.2018 tarihli raporda intihal yok denildiği, ilk raporda Birebir Matematik 5. sınıf kitabında 1/15 intihal oranı belirlemişken, 9.1.2018 tarihli raporda intihal yok denildiği, ilk raporda Testli matematik 2 kitabında 2/16 intihal oranı belirlemişken, 9.1.2018 tarihli raporda 2/19 oranı belirlendiği, yine ilk raporda Testli matematik 3 kitabında 4/19 intihal oranı belirlemişken, 9.1.2018 tarihli raporda 3/18 oranı belirlendiği, keza 30.5.2018 Tarihli … ‘in beyanına göre de, davacı ve davalı kitaplarının tamamı kapsamına göre İNTİHAL BULUNMADIĞI yönünde rapor tanzim edildiği, dolayısıyla çelişkili raporlara göre mahkeme hakiminin karar vermesinin mümkün bulunmadığı , çelişkili raporlar tanzim edildiği halde davacının çelişki giderilmeden dosyanın karara çıkarılmasını talep ettiği, davasını yetersiz raporlara göre ıslah ettiği, davalının ileri sürdüğü hiçbir itirazın intihal var denilen önceki raporlarda incelenmediği, neden ve niçin intihal var yada yok denilmediği dosya kapsamından anlaşılmıştır.
Öte yandan bir intihal belirlemesi yapılırken 09.01.2018 tarihli raporda da açıkça belirtildiği üzere raporun sonunda tespiti yapılan intihallerin sadece intihale konu incelenen sayfalara ilişkin olduğu, raporda da bu hususun “buradaki oranlar tüm kitap değil yalnızca intihal iddiası bulunan sorular bakımından hesaplanmıştır” denildiği, ancak bilirkişilerin oranlamayı doğru şekilde yapabilmesi için kitaplarının tamamının incelenmesinin gerekli olduğu halde bu yönde de raporların yeterli açıklıkta olmadığı, çelişkili olduğu anlaşılmıştır.
… tarafından düzenlenen ayrıntılı raporda ise özetle; önceki heyetlerde atasözlerinin dahi intihal var şeklinde raporda açıklandığını, matematik problemleri yönünden ise raporun bir çok yerinde MEB öğretmenlere ilk ve orta okullarda ölçme ve değerlendirme tekniklerinin tümünün kullanılmasını önerdiği soru türleri ve sınavlara hazırlık kitaplarında ölçme tekniklerinin ve soru türlerinin yaygın olarak kullanıldığının belirtildiği, belirli sözcük ve kavramların kullanımının anlaşılmasını kolaylaştırma amacı taşıdığını, yazarlardan beklenenin özgün bir eser yaratması değil müfredetta ilgililere anlaşılır biçimde aktarılması olduğunu, küçük yaştaki çocukların sözcük dağarcığının sınırlı olduğunu, bu yaş grubuna uygun dil ve kelime dağarcığının sınırlı kullanılmasının doğru bir yaklaşım olduğunu, seçilen örneklerin birbiriyle örtüşmesinin olağan olduğu, zıt anlamlı, eş anlamlı sözcükler belirlenirken o yaştaki çocukların öğrenmesi bilmesi gerekli kelimelerden olduğu, kimi benzerliklerin tablo resim ve grafiklerin eğitim amaçlı kitaplarda benzer olmasının kaçınılmaz olduğunu, Türkçe dil bilgisi ve matematik ile ilgili olarak sunumda kullanılan tanım ve açıklamaların genel açıklamalar olduğu, daha farklı ifade edilemeyeceğini , davacı ve davalının ihlal olduğu iddia edilen tüm incelemeleri ve karşılaştırmaları sonucunda intihal bulunmadığını tespit ettiğini bildirmiştir.
Mahkeme hakimi maddi gerçeği araştırmakla yükümlüdür, üstelik davacı davasını açarken davasını somutlaştırmamış, mahkemeye ve bilirkişilere yardımcı olmamış, davasını neye göre açtığını, hangi soru yada tabloların davalının hangi eserinde ve sayfasında kullanıldığı yönünde açıklaması için süre verildiğinde ve yetersiz bilirkişi raporu ile karar verilemeyeceğine dair ara kararlar oluşturulduğunda ise mahkeme hakimini önyargılı olmakla itham ettiği , bilirkişileri ve hakimi red ettiği, dosyaya huzurdaki davamız ile ilgisi olmayan bir çok beyan ve dilekçe sunduğu, ayrıca münasebetsiz evrak kabilinden dilekçeler sunduğu (.. aleyhe olan raporların ya rüşvet alınarak yazıldığını yada bu raporu yazanların zincirlenecek kadar tehlikeli iki deli olduğunu, bunlar gibi ”aşağılık, alçak, satılmış ve onursuz bilirkişilerin yazdığı daha doğrusu sadece imzaladığı ” sözde raporlarla uğraştığını, davalı vekilinin bu raporu yazdırmış olduğunu, kendisinin şikayet ettiği grupla davalı vekilinin temas halinde olduğunu, sahte raporu bu gruptan veya Fetö avukatlarından aldığını ,davalı vekilini de bu nedenle şikayet edeceğini…beyan eden dilekçeler sunduğu)
Bilindiği üzere davacı davasını dayandırdığı olguları ispat etmelidir. Yine, kural olarak herkes iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. Kendisine ispat yükü düşen taraf iddiasını ispat edemezse, kendisine ispat yükü düşmeyen diğer tarafın onun iddiasının aksini ispat etmesine gerek yoktur; o olgu ispat edilmemiş sayılır. Davacı belirlenen kesin sürede bilirkişi ücretini yatırmamıştır. Artık bilirkişi deliline dayanma hakkından vazgeçmiştir. Davacı sunduğu dilekçede açıkça bilirkişi ücretini yatırmayacağını, lehine olan önceki raporlara göre hüküm verilmesini talep etmiştir.
Fakat kendisine ispat yükü düşmeyen taraf, ispat yükü kendisinde olan diğer tarafın iddiasını ispat etmesini beklemeden, onun iddiasının aksini ispat için delil gösterebilir. İşte bu delile, karşı (mukabil) delil denir. Taraflarca getirilme (hazırlama) ilkesinin uygulandığı davalarda, deliller kural olarak taraflarca gösterilir; Bu kapsamda davalının geçmiş tarihlerde yayınlanmış eserlerin bilirkişilerce incelenmesini ve itirazlarının incelenmediğinden bahisle matematik kitapları yönünden inceleme yapılmasını talep ettiği, dolayasıyla davalının bilirkişi deliline dayanma hakkının bulunduğu, önceki raporlarda da çelişki oluştuğundan mahkememizce matematik öğretmeni bilirkişinin görevlendirildiği ve Bilirkişi … 19/04/2019 tarihli bilirkişi raporunda; matematik kitaplarıyla ilgili olarak ileri sürülen itirazların incelendiğini karşılaştırmalı olarak yaptığı incelemede itiraza sebep olan sorularda herhangi bir intihal olmadığı sonuç ve kanaatine varıldığını bildirmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Hâkimin davayı aydınlatma görevi” başlıklı 31.maddesine göre, “Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu olduğu durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir.” bu düzenleme ile doğru hüküm verebilmesi ve maddi gerçeğin bulunabilmesi amaçlanmıştır.
Bilindiği üzere hâkim, bir delil değerlendirme vasıtası olan bilirkişi incelemesinden yararlanarak önüne gelen sorunu çözerek adaletin gerçekleşmesini temin etmektedir. Bununla birlikte hukuk kurallarını resen araştırarak bulmak, yorumlamak ve olaya uygulamak hâkimin görevidir, bu yetki ve görev başkasına devredilemez. Nitekim mahkememizin ihtisas mahkemesi olması nedeniyle hâkimin mesleki bilgi ve deneyimleriyle toplanan delillere göre olayı çözmesi gerektiğinden bu sorunların en yetkin kişisi hâkim olup , Anayasanın 138. maddesinde de hukuka uygun olarak hüküm verme yetkisi hâkime tanınmıştır. Bilirkişi görüşü, hâkimin uyuşmazlığı çözerken dikkate alacağı takdiri bir delilden ibarettir. Hâkimin hukuki bilgisiyle aydınlatılamayan bilimsel ve teknik meseleleri açıklığa kavuşturmak, bu tür meselelerde mahkemeyi bilgilendirmek amacıyla görüşüne başvurulan bilirkişi görüşünün çelişkiler içirmesi halinde mahkemeyi bağlamayacağı kuşkusuzdur. Hâkim; bilirkişi görüşünü içeren raporun yeterliliğini, raporda açıklanan görüşün itibar edilebilirliğini, dayandığı olguları göz önünde bulundurarak hükme esas alınıp alınmayacağını serbestçe değerlendirir ve taktir eder. Bu bağlamda hâkim, bilimsel ve teknik bakımdan yetersiz ve çelişkili bulduğu bilirkişi raporlarını hükme esas almak zorunda değildir. Bu durum, karar verme ve hüküm kurma yetkisinin hâkime ait olmasının doğal bir sonucudur. Aksi taktirde şekil olarak hükmü kuran hâkim olsa da gerçekte hüküm bilirkişi tarafından verilmiş olur ki bu durum yargı yetkisinin devri anlamına gelir. Ancak davacı ısrarla çelişkiler giderilmeden karar verilmesi talebinde bulunmuş, bilirkişi ücretini yatırmayacağını, ıslah öncesi lehine düzenlenen raporlara göre karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Bu durumda mahkemece çelişki giderilmeden karar verilemeyeceğinden ispat hukuku kurallarına göre uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekmiştir.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporlarında gerekçeli kararımızda da belirtildiği üzere intihal var denilen raporlarda davacının hangi kitabinin (hangi basım yılı ve sayfasında) yer alan ve intihal olduğu iddia edilen kısmın davalı kitabında ne şekilde kullanıldığının ve bir intihal yada esinlenme varsa bunun piyasada var olan kitaplar ,MEB mevzuatı, Türk diline ve Gramere hakim kurallar, Matematik bilimine ilişkin kurallarda incelenmek suretiyle aynen iktibas mı , esinlenme serbestisi içinde olup olmadığının, varsa intihal oranının kitabın bütünü içindeki yerinin ve tazminat oranının denetime uygun olarak belirlenmesi gerekirken buna riayet edilmediği , mahkememizin oluşturduğu bilirkişi heyetine davacı asilin baskısı sonucunda denetime uygun olmayan ve davalı itirazlarının incelenmediği raporlar tanzim edildiği, aleyhe gelen her rapor sonrasında davacı yanca hakaret ve iftira içiren dilekçeler sunulduğu, bilirkişilerden …, …, … ‘ın mahkememize ayrı ayrı sundukları dilekçelerde davacının kendilerini hedef alan hakaret içeren sözleri yanında kendilerini yönlendirme ve baskı altına alma gayreti içinde olduğunu da bildirdiklerinden davacının her olayda uygulama yeri bulan MK 2. maddesine aykırı tutum ve davranışları ile yargılamanın uzamasına neden olduğu anlaşılmıştır.
Anayasamızda da düzenlenmiş bulunan hak arama hürriyetinin somutlaşmış ifadesi olan yargılama; neticeten o çekişmeyi karara bağlamak zorunda olan hakimin ikna edilmesi faaliyetidir. Davanın yanları; sunacakları kanıtlarla kendilerinin haklı, karşı tarafın ise haksız olduğunu ispat etmek durumundadırlar. Bilhassa özel hukuk ve bu alandaki yargılamalara ilişkin düzenlemeler uyarınca ‘…hakim, kural olarak taraflarca ileri sürülmeyen vakıaları araştıramaz ve bunların taraflarca ispatını isteyemez…’ Bu yüzden yanların; savlarını ve bunları destekler kanıtlarını sürelerinde ve usulüne uygun şekilde sunmaları esastır. Somut dava dosyasında davacının belirlenen kesin süre içinde bilirkişi incelemesine ilişkin gideri yatırmadığı anlaşılmaktadır. .Bilindiği gibi kesin süre davanın taraflarını bağladığı gibi Mahkeme Hakimini de bağlayıcı etkiye sahiptir.
Kesin süreye uyulmaması nedeniyle davacı artık bilirkişi incelemesi delilinden vazgeçmiş sayılmıştır. Öte yandan davacı dilekçesinde teknik yönden yeni bir inceleme talep etmemiş, mevcut raporlara, lehine verilmiş olan önceki ilam içeriklerine göre ve islah ettiği bedele göre mahkemece hüküm kurulmasını talep etmiştir.
6100 Sayılı HMK 266. Madde de; “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir.” hükmü düzenlenmiştir. Dava konusu kitaplar ile kitaplarda yer alan soru ve metinlerin hususiyet taşıyıp taşımadığı, eser vasfında olup olmadığı, davalı kitaplarında alıntı yapılıp yapılmadığı, yapılmışsa iktibas serbestisi mahiyetinde bulunup bulunmadığının tespiti ile tazminat hesabı mahkeme hakiminin teknik bilgisi ile çözümlenecek hususlardan değildir. İstanbul BAM 16.HD’nin 2018/2960 Esas, 2021/1156 Karar ve 3.6.2021 tarihli ilamlarında da işaret edildiği üzere;”…. Bilirkişi ücretini yatırmayan davacının yeni heyetten rapor alınması talebinden vazgeçtiği ve ispat yükü kendisinde olduğundan, davasını ispat edemediği kanaatiyle mahkemenin davanın reddine karar vermesi yerinde görüldüğünden, davacı asilin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.”… şeklindeki gerekçesi de dikkate alındığında ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, sunulu fiziki metaryal, bilirkişi raporları,yerleşik içtihatlar bir bütün olarak incelendiğinde; yukarda gerekçeli kararımızda da belirtilen şekilde raporlar arasında çelişki olduğu, çelişki giderilmeden davacının davasını ıslah ettiği ve Mahkememizce çelişkilerin giderilmesi için 20.9.2018 tarihli celsede davacı vekiline bilirkişi ücretini yatırması için kesin süre verildiği ve belirlenen kesin sürede ücret yatırılmadığı takdirde mevcut delillere göre karar verileceğinin ve kesin sürenin hukuki sonuçlarının ihtar edildiği, ancak belirlenen kesin süre içinde davacının bilirkişi ücretini yatırılmadığı, lehine olan raporlara göre karar verilmesini talep ettiği, Bilirkişi ücretini yatırmayan davacının yeni heyetten rapor alınması talebinden vazgeçtiği ve ispat yükü kendisinde olduğundan, mecvut raporlara göre karar verilmesini talep ettiği, mevcut raporların birbirleri ile çelişkili olduğu dolayısıyla ispat yükü davacıda olup, davacı davasını ispat edemediğinden ispat edilemeyen davanın ispat hukukuna ilişin amir usul hükümleri gözetilerek tüm taleplerin reddine karar verilerek yukarda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM; Yukarıda açıklanan gerekçe kapsamına göre;
1-Davanın reddine,
2-59,30 TL ilam harcının peşin harçtan tahsili ile artan 43,20 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
3-Reddedilen maddi tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 9.790- TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak davalıya verilmesine,
4-Reddedilen manevi tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 7.375 TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinden olan toplam 3.847 TL’nin davacı …’den alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
6-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine,
Dair karar davacı asil, davalı vekili, temlik alan vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 23/11/2021

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır