Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2012/209 E. 2021/54 K. 04.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2012/209
KARAR NO : 2021/54

DAVA : MARKAYA TECAVÜZ VE HAKSIZ REKABETİN TESPİTİ, ÖNLENMESİ, MADDİ – MANEVİ TAZMİNAT
DAVA TARİHİ : 06/12/2012
KARAR TARİHİ : 04/02/2021

Taraflar arasındaki Markaya Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Önlenmesi, Maddi – Manevi Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVADA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkilinin …’da ticari faaliyette bulunduğunu, dava konusu … markalı ürünlerin üretimi ve satışı işi ile iştigal ettiğini, davacının üretimini gerçekleştirdiği kilo kontrol amaçlı enerjisi kısıtlanmış gıda vasfında olan “…” marka ürünleri 04.08.2006 tarihinde müracaat ederek 02.02.2007 tarihinde kendi adına kaydettirerek marka tescilini aldığını, “…” markalı ürünlerin 2007-2009 yıllarında merkezi Türkiye’de bulunan … A.Ş. tarafından davacıdan ithal edilerek satın alındığını ve Türkiye’de satışının gerçekleştirildiğini daha sonra 2009-2011 yılları arasında yine Türkiye’de mukim … Şirketi ünvanlı şirket tarafından yine davacıdan satın alınarak ithal edildiğini ve Türkiye’de satışının gerçekleştirildiğini, … A.Ş. tarafından ürünlerin davacının izni ve onayı ile ithal edilerek satıldığına dair … İl Tarım Müdürlüğü’nün kayıtları ile … A.Ş.nin “…” ürünlerine dair reklam ve tanıtım dökümlerinin dava dilekçesi ekinde sunulduğunu ancak bu arada davacı ile hiçbir ilgisi bulunmayan … adresinde bulunan … ünvanlı şirket ve yetkilisi … tarafından ve ayrıca … internet adresi üzerinden … adresinde bulunan … Ticaret Limited Şirketi tarafından davacı ve yetkilisi olduğu şirketin izni olmadan “…” markalı ürünlerin çok benzeri ve aynı marka ile ambalajlanmış bir kısım taklit niteliğindeki ürünlerin satışının gerçekleştirildiğini, davalıların davacının marka hakkına aykırı faaliyette bulunmak suretiyle yaptıkları eylemler sebebiyle davacının bugüne kadar uğramış olduğu zararların 500.000-TL’den fazla olduğunu, bu dava ile davacının uğradığı zararların da tazmininin talep edildiğini, davanın kabulü ile davacıya ait marka hakkına tecavüz fiillerinin durdurulmasına ve … internet adresinde e-ticaret yolu ile yapılan satış ve tanıtımların durdurulmasına, davacının uğradığı maddi zararlar nedeni ile şimdilik HMK 107. maddesi hükmünce 50.000 TL’den aşağı olmamak üzere tazminine ve davacının dava konusu eylemler sebebiyle uğradığı manevi zararın 10.000 TL’den aşağı olmamak üzere tazminine, davacıya ait marka hakkına tecavüz dolayısıyla üretilmesi veya kullanılması cezayı gerektiren eşya ile bu eşyaları üretmeye yarayan araç, cihaz, makine gibi araçlara el konulmasına, marka hakkına tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, el koyulan ürünlerin ve araçların üzerlerindeki markaların silinmesi veya marka hakkına tecavüzün önlenmesi için gerektiği takdirde imhasına, davacıya ait marka hakkına tecavüz eden kişiler aleyhine ikame edilen bu davada verilecek kararın masrafları tecavüz eden tarafından karşılanarak ilgililere tebliğ edilmesi ve kamuya yayın yoluyla duyurulmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkili …’ın … adresinde mukim … Ltd Şti.’nin iki ortağından biri ve yetkilisi olduğunu, davacının tüm bilgilere sahip olmasına rağmen davalıyı hasım göstermesinin usule aykırı olduğunu, zira “…” ünvanlı bir şahıs firmasının olmadığı gibi müvekkili tarafından “…” markalı ürünlerin satışının da gerçekleştirilmediğini, kural olarak bir mal varlığını idare eden kişinin kendi adına değil hak sahibinin temsilcisi olarak taraf sıfatına haiz olabileceğini, HMK 114. maddesi uyarınca husumet itirazlarının bulunduğunu, taraf ehliyeti ve taraf sıfatının dava şartlarından olduğu, müvekkilinin tüzel kişiliğinin olmadığı ve bu davada taraf sıfatının bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddini talep ettiklerini, davacının TÜRKPATENT nezdinde tescilli bir marka hakkı olmadığını, davacının bu davayı açmakta hukuki yararının olmadığını, aktif dava ehliyetinin olmadığını, dava şartı eksikliğinin giderilemeyeceğinden davanın usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …Tic. Ltd. Şti vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacının TÜRKPATENT nezdinde tespit edilmiş herhangi bir marka veya patent hakkının olmadığını, bu dava ile korunabilecek herhangi bir menfaatinin olmadığını ve hukuki yararının, dava ehliyetinin olmadığını, davanın usulden reddinin gerektiğini, davacının marka ve patent hakkı bulunmayan bir ürün yönünden açabileceği davanın görevsizlik ile reddinin gerektiği, davacının açabileceği davanın haksız rekabete havi bir dava olup bu davada Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğunu, müvekkili şirketin internet üzerinden bilimum ürünlerin satış ve pazarlamasını yaptığını, ne uyuşmazlığa konu ürünü, ne de başka ürünler yönünden herhangi bir üretim, imalat, ithalat faaliyeti olmadığını, satışı yapılan tüm ürünlerin orijinal ve yetkili bayi ve temsilcilerinden tedarik edildiğini, dolayısıyla marka hakkına tecavüz veya haksız rekabet durumunun söz konusu olmadığını, davacının dava dilekçesinde ikrar ettiği üzere uyuşmazlığa konu ürünlerin Türkiye’de satış ve pazarlamasını yapmadığını, davaya konu ürünlerin Türkiye’de pazarlamasını önce … A.Ş. daha sonra da …A.Ş. aracılığı ile yaptığını, müvekkili şirketin davacının ikraren beyan ettiği yetkili … A.Ş.’den 2011 yılında davacıya ait orijinal “…” isimli uyuşmazlığa konu ürünleri Ticaret ve vergi hukukunun amir kurallarına göre fatura mukabilinde alarak basiretli bir tacir olarak satışını yaptığını, …A.Ş.’nin de uyuşmazlığa konu ürünün tükenmesi ile müvekkili şirkette 2011 yılı sonu itibari ile bu ürünün internet üzerinden satışının sonlandırıldığını Türkiye’deki yetkili bayiden alınarak yapılan satışın marka hakkına tecavüz eylemi oluşturmayacağını, kaldı ki davacının bu dönemde Türkiye’de tescili bir markasının olmadığını ve halen de bulunmadığını, müvekkilinin uyuşmazlığa konu ürünün … A.Ş.’de bitmesi ile … adresinde ürünün stoklarında mevcut olmadığından satışa kapattığını, bunun üzerine diğer davalı …’ın ortağı bulunduğu … Ltd Şti. tarafından müvekkiline “…” isimli yeni bir ürünün satışının teklif edildiğini, “…” isimli ürünün “…” isimli ürünün aksine; silindir metal kutu yerine kare karton kutuda, kaşık ve ölçekli olarak kullanılmak yerine kutu içerisinde 28 tek kullanımlık poşetler halinde ve Almanya üretimi olarak değil Türkiye üretimi olarak sunulduğunu, müvekkili şirketin diğer davalı …’ın şirketinin satış teklifi üzerine “…” ve “…” adlı ürünün Türkiye’de herhangi bir tescili olup-olmadığı yönünde TÜRKPATENT nezdinde yaptığı araştırmada “…” ve “…” adlı ürünün ve benzerinin TÜRKPATENT nezdinde korunmasının olmadığının tespit ettiğini, ayrıca “…” VE “…” isimli ürün yönünden diğer davalının sahip olduğu …Ltd Şti.’nce 05.03.2012 tarih ve … ile…başvuru numarası ile 5. 29. ve 30. sınıflarda tescil başvurusunun kabul edildiğinin görüldüğünü, ayrıca …Ltd Şti tarafından “…” isimli ürünün Tarım Ve Köyişleri Bakanlığı’nın 12.08.2010 tarih ve G-34-8065 sayılı izniyle üretildiğini ürünün, TSE, GMP ve BRC belgelerine sahip modern tesislerde Türk Gıda Koteksi 2001/41 numaralı Kilo Verme Amaçlı Enerjisi Kısıtlanmış Gıdalar Tebliği’ne uygun üretildiğinin bildirildiğini, müvekkili şirketin tüm bu veriler ışığında yine ticaret ve vergi hukukunun amir kurallarına uygun olarak fatura mukabilinde “…” isimli ürünlerin diğer davalının sahibi olduğu … Şirketinden 2012 yılı 5. ve 6. Aylarında fatura mukabili alarak internetten satışını yaptığını, müvekkili şirketin satışının yaptığı ürünün davacının ürünün içeriğinden ve markasından farklı olması nedeniyle iyi niyetli olarak satışını yaptığını, iyi niyetli müvekkiline herhangi bir sorumluluk yüklenemeyeceği, davacı tarafından müvekkili şirketin arandığını, söz konusu ürünlerin satışının yapılmamasını ürünün davacı adına tescilli olduğunun bildirildiğini, bunun üzerine müvekkili şirket tarafından … Limited Şirketi ile irtibat kurularak durumun izah edildiğini, … Şirketi’nin ise ürünün davacı ürünü ile ilgisi olmadığını ve TÜRKPATENT nezdinde müracaatlarının kabul edildiğinin bildirdiğini, söz konusu durumun müvekkili tarafından araştırıldığında ise “…” ürünü yönünden … Şirketinden yaklaşık 4 ay sonra davacının TÜRKPATENT nezdinde 10.07.2012 tarih 2012/83287 sayılı 5. sınıftan marka müracaatının olduğunun görüldüğünü, buna rağmen müvekkili şirketin iyi niyetle TÜRKPATENT nezdinde davacının müracaatının “…” ürünleri satan …Şirketinden 4 ay sonra olmasına rağmen … isimli ürünlerin .. adlı internet sitesinden satışını durdurduğunu, stoklarında kalan söz konusu ürünleri … tarih ve … seri numaralı fatura ile diğer davalının sahip olduğu … Şirketi’ne iade ettiğini yani müvekkilinin, davacının telefonu ile gerek satışı sonlandırdığını gerekse ürünlerin tamamını aldığı şirkete iade ettiğini dolayısıyla müvekkili şirketin marka hakkına tecavüz kastı olmadığının açık olduğunu, davacının haksız ve kötü niyetle davranarak herhangi bir yasal dayanağı olmadan müvekkili şirkete husumet yönelttiğini, müvekkili şirketin davacının orijinal ürünlerini yetkili kıldığı temsilcisinden 2011 yılına kadar alarak sattığını, söz konusu şirketin yetkisinin bitmesi ile satışların durdurulduğunu, marka sahibinin üretmiş olduğu ürünün yetkili kıldığı kimselerce satışına engel olunamayacağını, ayrıca “..” adlı ürünlerinde davacının “…” adlı ürünün Türkiye’de tescilli olmaması nedeni ile ve “…” isimli ürüne ait tescil müracaatı göz önünde bulundurularak kısa bir dönem satışının yapıldığını ve davacının telefonu ile söz konusu satışların kesildiğini, davacının uğradığını iddia ettiği maddi ve manevi zararı ispat etmek zorunda olduğunu, davacının marka başvurusunun kabul edilmesi halinde dahi müvekkili şirketin 2011 yılında orijinal ürünleri 2012 yılında ise tescil sonrası değil başvurusu sonrası ürünlerin satışını durdurduğunu dolayısıyla davacının herhangi bir maddi ve manevi zararın oluşmadığını, davacının Türkiye’de korunacak bir marka hakkı olmadığının aşikar olması ile verilmiş olan tedbir kararının haksız olduğunu, dosyaya sunulan 08.10.2012 tarihli bilirkişi raporu ile cevap ve savunmalarının doğruladığını, söz konusu rapor ile ürünün daha önce … adlı sitede satışının yapıldığını (… LTD. ŞTİ.’den alınan ürünlerdir.) ancak arama tarihlerinde satışın yapılmadığının tespit edildiğini, buna rağmen davacının ihtiyati tedbir kararının kabul edildiğini dosyada mübrez bilirkişi raporu ile satışının olmadığının sabit olmasına rağmen konusuz olarak tedbir kararı verildiğini, dolayısı ile konusuz tedbir kararının kaldırılmasının gerektiğini, tedbir kararı verilmekte oldukça aceleci davranıldığını, dosyada mübrez bilirkişi raporu ile müvekkili şirketin … adlı ürünün satışını yapmadığının tespit edilmesi, davacının Türkiye’de tescilli bir markasının olmaması ve marka başvuru tarihleri müvekkili şirkete ait … adlı internet sitesinde de … adlı ürünün tanıtım ve satışının olmaması, teminat miktarının oldukça düşük olması ve dava ile amaçlanan hedefe sadece tedbir kararı ile ulaşıldığından tedbir kararına itiraz ettiklerini, davacının tescilli bir markası olmaması sebebiyle öncelikle usule dair itirazlarının gereği davanın usulden reddedilmesine, davacının maddi gerekçelerden uzak ve hukuki dayanaktan yoksun tespit ve tazminat taleplerinin reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN İSTANBUL 2. FSHHM’NİN 2012/243 E. SAYILI DAVADA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkilinin 2006 yılından bu yana … markasının marka hakkı sahibi olduğunu, müvekkili tarafından verilen izin ile … markasının Türkiye’de merkezi bulunan dava dışı … AŞ ve … AŞ tarafından satıldığını, ancak müvekkili ile hiçbir ilgisi olmayan … Ltd. Şti.’ne ait …, …’a ait www…….. ve …’a ait … isimli web sitelerinde, müvekkiline ait … markalı ürünlerin üretildiğini ve yine müvekkili tarafından kullanılmakta olan ambalajlarla ambalajlandığını, taklit ve sahte ürünlerin internet üzerinden satışının sağlandığını, bu durumun müvekkilinin marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini, bu nedenle müvekkiline ait “5.Sınıf” kapsamındaki … markası ile üretilmiş sahte ve taklit ürünlerin davalılara ait internet sitelerinden tanıtım ve satışının yapıldığının tespitini, bu eylemlerin marka hakkına tecavüz niteliğinde olduğunun tespitini, dava konusu web sitelerinde dava konusu ürünlerin tanıtım ve satışının önlenmesini, önlenememesi durumunda web sitelerinin yayınının durdurulmasını, fazlaya dair haklarının saklı kalması kaydıyla 50.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi olmak üzere tazminata hükmedilerek davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, müvekkile ait marka hakkına tecavüz fiillerine konu üretilmesi ve kullanılması cezayı gerektiren eşya ile bu eşyaları üretmeye yarayan araç cihaz, makine gibi araçlara el koyulmasını ve eşya, ürün ve araçların imhasını, masrafının davalılardan alınması kaydıyla kararın gazetede ilanını, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle: Davanın HMK 166. maddesi gereğince … 1. FSHHM’nin …E. sayılı davası ile birleştirilmesine, … isimli internet sitesi ile müvekkilinin herhangi bir ilgisi olmaması, ilgili sitede uyuşmazlığa konu ürünler yönünden tanıtım ve satış faaliyetinin bulunmaması ve HMK 393. maddesi gereği davacının yasal sürede tedbirin uygulanmasına dair müracaatta bulunmaması hasebiyle tedbirin konusuz kaldığının ve kendiliğinden kaldırıldığının tespitine, davanın usulden (davacının hukuki yararı, dava ehliyeti olmaması, derdestlik, görev ve husumet v.s yönünden) reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … ve …Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkili …’ın, … Ltd. Şti.’nin 2 ortağından biri ve yetkilisi olduğunu aynı zamanda başka tüzel kişiliklerde ortak olup ticari faaliyetlerini yetkilisi olduğu şirketler tarafından yürütüldüğünü, davacının bütün bu bilgilere sahip olmasına rağmen haksız ve hukuka aykırı gerekçeler ile açtığı bu davada müvekkilinin hasım gösterilmesinin usule aykırı olduğunu zira “…” ünvanlı bir şahıs firması olmadığı gibi müvekkili tarafından … markalı ürünlerin satışının da gerçekleştirilmediğini, HMK 114. maddesi uyarınca husumet itirazlarının bulunduğunu, taraf ehliyeti ve taraf sıfatının dava şartlarından olduğu, müvekkilinin tüzel kişiliğinin olmadığı ve bu davada taraf sıfatının bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddini talep ettiklerini, davacının TÜRKPATENT nezdinde tescilli bir marka hakkı olmadığını, davacının bu davayı açmakta hukuki yararının olmadığını, aktif dava ehliyetinin olmadığını, dava şartı eksikliğinin giderilemeyeceğinden davanın usulden reddine karar verilmesini, davacının marka ve patent hakkı bulunmayan bir ürün yönünden açabileceği davanın görevsizlik ile reddinin gerektiği, davacının açabileceği davanın haksız rekabete havi bir dava olup bu davada Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğunu, haksız rekabetin oluşmadığının tespiti ile, … ve www…..gen.tr siteleri yönünden ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını, yerinde olmayan tazminat taleplerinin ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
… (Kapatılan) 24. Sulh Ceza Mahkemesinin …Esas sayılı dava dosyası istenmiş, incelendiğinde: Davacının KH, katılanın …, sanıkların …ve …, suçun 6102 Sayılı Yasaya Muhalefet, suç tarihinin 18/07/2012 olduğu, 22/10/2013 tarihinde suçun unsurları oluşmadığından CMK’nun 223/2-c maddesi uyarınca sanıkların beraatine karar verildiği, kararın 13/11/2017 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
TPMK kayıtları istenmiş, HMK 266. madde kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
08/10/2012 tarihli bilirkişi raporunda özetle: … isimli web sitesinde “…” ürünlerinin inceleme yapılan tarihler arasında satışta olmadığı ancak tanıtıldığı, geçmiş kayıtlarına bakıldığında ise 2008 tarihinden itibaren satışının yapıldığının tespit edildiği, … isimli web sitesinde de “…” ürünlerinin 149,00- TL bedelle satışının devam ettiği, sitede ürünlerin tanıtımının yapıldığı, yine aynı siteden link verilen www…..gen.tr isimli web sitesinde ürünün ayrıntılı olarak tanıtıldığı ve orijinal ürün olduğunun belirtildiğinin görüldüğü bildirilmiştir.
31/12/2012 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle: Davacı … (…) … tarafından üretilen ve ithali yapılan ürün ile davalılar tarafından İstanbul’da üretilen/satışı yapılan ürünler gerek bileşim, gerek enerji değerleri açısından aynı ürünler olmayıp, aralarında hiçbir benzerlik bulunmadığını, ayrıca ithal ürünün sodyum, potasyum, kalsiyum, fosfor ve iyot içerirken bunların hiçbirisinin davalıya ait üründe bulunmadığını, etiket üzerinde de açıkça belirtildiği gibi bu maddelerin ürünün 100 gramında mevcut değilken porsiyonda yer almasının ise tüketiciyi yanıltıcı bir durum olarak değerlendirildiği bildirilmiştir.
26/08/2013 tarihli bilirkişi raporunda özetle: … LTD. ŞTİ.’nin … numaralı “…” markası için 05.,29. ve 30. sınıflarda …’ın … numaralı “…” markası için 05. sınıfta TÜRK PATENT nezdinde başvuru kayıtları bulunduğu ve anılan marka başvurularına ilişkin herhangi bir devir ve lisans kaydına rastlanmadığı, … Limited Şirketi adına kayıtlı … kod numaralı “…” marka başvurusunun halen itiraz inceleme aşamasında olduğu, diğer marka başvurusu …kod numaralı “…” markasının 5., 29. ve 30. sınıflarda 05.03.2012 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle 08.04.2013 tarihinde tescil edildiği, davacı … adına enstitü nezdinde herhangi bir marka başvuru kaydına rastlanmadığı, davalılar … ve …IN kendi adlarına ticari faaliyetlerinin bulunmadığı davalı şirketin ortağı oldukları, dava konusu; “…” markalı orijinal ürünlerin davalı … (1967 adet 141.648,15 TL), … Limited Şirketi (1.858 adet 85.394,24 TL), dava dışı … -… (412 adet, 28.494,79 TL) tarafından … A.Ş.’den satın alındığı, “…” markalı ürünlerin … Ltd .Şti. tarafından … Tic Ltd Şti.’nden 2012 yılından dava tarihi itibariyle 4.809 adet ve 53.550, 80 TL tutarında satın alındığı ve bu ürünlerin satışından sağladığı karın 4.863,97 TL olarak hesaplandığını, … Şirketi’nin 2012 yılında … Şirketinden “…” markalı 145 adet 5.208,33 TL tutarında ürün satın aldığı, 02.08… numaralı fatura ile stokta bulunan 20 adet 665,00 TL iade ettiği ve başka alış yapmadığını, dava tarihi itibarıyla söz konusu ürünlerin satışından 215,00 TL kâr ettiğinin hesaplandığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
31/07/2018 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle:… kod numaralı … ibareli markanın davalı … adına Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına ilişkin tebliğin 05/29/30. Sınıflarında tescilli olduğu, … kod numaralı … ibareli markanın davacı … adına tebliğin 05. Sınıfında “5;… emtialarında (ilgili ibarenin dilimizdeki karşılığının “DİYET TAKVİYELERİ” olduğu) tescilli olduğu … (… çikolota-Kilo kontrol amaçlı enerjisi kısıtlanmış gıda) olarak adlandırılan ürün T.C İstanbul Valiliği-Tarım İl Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı kontrol belgesi ile 27/11/2008 tarih ve … nolu proforma faturaya dayalı 50.112 adet …Tic. A.Ş tarafından ithal edildiği, … markalı ürünün davalılar tarafından yapılan satışının ithal edilen 50.112 adetin 4.237/50.112=%8,5 ithalatçı firma olan …Tic. AŞ tarafından alınan ürünler bakımından gerçekleştirildiği davacı ürünü olan … markalı ürünlerin alınıp satılmasının haksız rekabet yönünün bulunmadığı … markalı ürünün davalılar tarafından sahte olarak üretildiğine dair herhangi bir tespit ve belge bulunmadığı 17/07/2018 tarihinde …Tic. Limited Şirketi’nin İkitelli …adresine gidilerek ve firmanın isminin de … AŞ olarak değiştiği, yapılan incelemede … Limited Şirketi adına … markası ile üretim yapılmadığı, … markası ile ilgili dava tarihine kadar yapılan üretim ile ilgili fatura kayıtları görülmüş olup dava tarihi ile itibariyle 1526 adet satış yapıldığı bu satıştan 4.863,97-TL kar elde edildiği, … ürününün 4809 adedinin tamamının satıldığı varsayımı ile 10.621,86 TL kâr elde edilebileceği, davacının 556 sayılı KHK’nın 9,65, 66/b ve 67 maddeleri çerçevesinde tazminat talebinde bulunduğu ancak daha sonra 66/ a maddesine göre talebini ıslah ettiği, 66 a maddesi uyarınca davacı tarafın bilgi ve belgeyi dosyaya eklemediği, kaldı ki yukarıda açıklandığı üzere davalıların … ibaresini ihtiva eden ürünleri davacının yetkili distribütöründen alıp satmış olması nedeni ile davacı yanın markasına tecavüzden ya da davacı yan ile haksız rekabetten bahsedilemeyeceği, davalıların … ibaresini ihtiva eden ürünleri davacının yetkili distribütöründen almaksızın sahte/taklit üretimler ile satış yaptığının davacı yan tarafından ispatlanamadığı, taraf defterlerinde de böyle bir kaydın bulunmadığı, davalılardan … Limited Şirketi adına tescilli olan … ibareli marka bakımından yapılmakta olan kullanımların ise marka hakkının ihlali ya da haksız rekabete sebebiyet vermemesi nedeniyle davacı yanın herhangi bir hakkının ihlal edilmediği, bu nedenle davacı yanın herhangi bir tazminata hak kazanamayacağı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
25/11/2020 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Dava tarihi 25/07/2012 itibariyle davacı …’ın “…” markası için 10.07.2012 tarihinde WIPO nezdinde … numaralı Uluslararası başvuruya dayanılarak 05. sınıfta “Diyet takviyeleri” emtiaları için Türk Patent Enstitüsü nezdinde başvurunun kayıtlı olduğu, o tarih itibariyle marka başvurusunun henüz yayınlanmamış olduğu, marka hakkı sahibinin marka tescilinden doğan haklarını yayınlandığı tarihten itibaren 3. Kişilere karşı ileri sürebileceği, söz konusu marka başvurusunun 429 sayılı ve 31/05/2014 Tarihli Resmi Marka Bülteni’nde yayınlandığı, ancak yargılama süreci içinde söz konusu markanın tescil edilmesi ile başvuru tarihi olan 10/07/2012 tarihinden itibaren sahibi lehine koruma sağladığı, davalılardan …Ltd. Şti. adına Türk Patent Enstitüsü nezdinde 05.03.2012 tarihinde … numara ile “…” markasının 12/10/2012 tarihli ve 206 Sayılı Resmi Marka Bülteninde yayınlanmış olduğu ancak yargılama süreci içinde söz konusu markanın tescil edilmesi ile başvuru tarihi olan 05/03/2012 tarihinden itibaren sahibi lehine koruma sağladığı, dava açıldığı tarihte 556 Sayılı KHK yürürlükte olduğundan, davacının … ve davalı …Ticaret Ltd. Şti.’nin … markasının tescil kapsamlarında kullanmasının haklı ve hukuken meşru olduğu, söz konusu kullanımların marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil etmeyeceği, yapılan incelemelerde davalılardan …’ın … AŞ.’nden aldığı … markalı ürünlerin 1773 adet (138.509,99 TL tutarında), 2010 yılında 201 adet (15.110- TL tutarında) olduğu ve davalı … Limited Şirketi’nin … AŞ.’nden aldığı … markalı ürünlerin 2010 yılında 4809, 2011 yılında 1526, 2012 yılında 3283 adet olduğunun tespit edildiği, davalıların sattıkları … markalı ürünlerin Davacının distribütörü olan … A.Ş. tarafından davacıdan ithal edilerek davalılara satılan ürünler olduğu, davalıların sattığı ürünlerin orijinal olmayan ürünler olduğuna ilişkin dosyada herhangi bir verinin ve tespitin mevcut olmadığı, dolayısı ile davalıların eylemlerinin davacının marka hakkına tecavüz koşullarını içermediği, bu nedenlerle marka hakkına tecavüz fiilinin oluşmadığı kanaati ile herhangi bir bir maddi tazminat hesaplamasının yapılmasına gerek olmadığı, davalılar aleyhine manevi tazminatın ve miktarının tespit ve takdirinin Mahkemeye ait olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava: Davalıların fiillerinin, davacıya ait “…” markasından kaynaklanan haklara tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespiti, önlenmesi, “…” internet adresinde e-ticaret yolu ile yapılan satış ve tanıtımların durdurulması, tazminat miktarının 556 sayılı KHK nın 64. ve 66.maddelere göre tespiti, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000 maddi, 10.000 TL manevi tazminata hükmedilmesine ve hükmün ilanına ilişkindir.
TÜRKPATENT nezdinde; Davacı … adına … numaralı “…” ibareli markanın tebliğin 05. Sınıfında “5;… emtialarında (ilgili ibarenin dilimizdeki karşılığının “DİYET TAKVİYELERİ” olduğu) 28/02/2014 tarihinde tescil edildiği anlaşılmıştır.
Davalı … adına TÜRKPATENT nezdinde tescilli/tescil başvuru yapılmış olan marka kaydına rastlanmamıştır.
Davalı …TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ adına TÜRKPATENT nezdinde tescilli/tescil başvuru yapılmış olan marka kaydına rastlanmamıştır.
Davalı … adına TÜRKPATENT nezdinde tescilli/tescil başvuru yapılmış olan marka kaydına rastlanmamıştır.
Davalı … adına TÜRKPATENT nezdinde tescilli/tescil başvuru yapılmış olan marka kaydına rastlanmamıştır.
TÜRKPATENT nezdinde davalı … ŞTİ. adına 29. ve 30. sınıfta … numaralı “…” ibareli marka başvurusu reddedilmiştir.
TÜRKPATENT nezdinde davalı … ŞTİ.adına 05 29 ve 30. sınıflarda… numaralı “…” ibareli marka 05/03/2012 tarihinde tescil edilmiştir.
MARKAYA TECAVÜZ TALEBİNİN İNCELENMESİ:
Davanın açıldığı tarihte 556 sayılı KHK hükümleri yürürlükte olup, daha sonra yürürlükten kalktığı ve 6769 sayılı SMK’nun yürürlüğe girdiği anlaşılmış ise de davanın 556 sayılı KHK hükümlerine göre görülüp sonuçlandırılması gerekmiştir.
Bir markanın TPE marka siciline tescili zorunlu olmamakla beraber, markanın 556 sayılı KHK çerçevesinde tescil edilmesinin, marka sahibine, markanın tescil kapsamına giren aynı mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin kullanılmasını önlemeyi talep etme hakkı verir. (9/1-a madde) Tescilli marka sahibinin tescilden doğan haklarının ihlali, marka hakkına tecavüz kapsamında değerlendirilir. 556 sayılı KHK’nın 61. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller sayılmış olup, buna göre 9/1-a maddesindeki ihlal de tecavüz kapsamında değerlendirilir. (61/a madde) marka sahibinin izni olmaksızın markayı veya ayırt edilemeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek (61/b madde) ve markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak veya bir başka şekilde ticaret alanına çıkarmak veya bu amaçlar için ithal etmek veya ticari amaçla elde bulundurmak (61/c madde) da marka hakkına tecavüz olarak değerlendirilir.
556 sayılı Markaların Korunması hakkındaki KHK.nın 8/1 maddesinde marka tescilinde nisbi red sebepleri aşağıdaki gibi sayılmıştır:
Tescil edilmiş veya tescil için başvuru yapılmış bir markanın sahibi tarafından itiraz yapılması durumunda, aşağıdaki hallerde marka tescil edilemez
a) Tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı ise ve aynı mal veya hizmetleri kapsıyorsa,
b) Tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa.
Marka sahibinin ticari vekili veya temsilcisi tarafından markanın kendi adına tescili için, marka sahibinin izni olmadan ve geçerli bir gerekçe gösterilmeden yapılan başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine red edilir.
556 sayılı Markaların Korunması hakkındaki KHK.nın 9. Maddesinde “Marka Tescilinden Doğan Hakların Kapsamı” aşağıdaki şekilde belirtilmiştir.
Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibi, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep edebilir.
a) Markanın tescil kapsamına giren aynı mal ve/veya hizmetlerle ilgili olarak, tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal ve/veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal ve/veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından, işaret ile tescilli marka arasında ilişkilendirilme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsamına giren mal ve/veya hizmetlerle benzer olmayan, ancak Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle tescilli markanın itibarından dolayı haksız bir yarar elde edecek veya tescilli markanın itibarına zarar verecek veya tescilli markanın ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin kullanılması.
556 sayılı Markaların Korunması hakkındaki KHK.nın 61. Maddesinde “Marka Hakkına Tecavüz Sayılan Fiiller” aşağıdaki şekilde belirtilmiştir.
Aşağıda sayılan fiiller marka hakkına tecavüz sayılır.
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 9 uncu maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak veya bir başka şekilde ticaret alanına çıkarmak veya bu amaçlar için gümrük bölgesine yerleştirmek, gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutmak veya ticari amaçla elde bulundurmak.
d) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.
556 sayılı Markaların Korunması hakkındaki KHK.nın 62. Maddesinde “Marka Sahibinin Talepleri”
Marka hakkı tecavüze uğrayan marka sahibi, mahkemeden, aşağıdaki taleplerde bulunabilir:
a) Marka hakkına tecavüz fiillerinin durdurulması,
b) Tecavüzün giderilmesi ve maddi ve manevi zararın tazmini,
c) Marka hakkına tecavüz dolayısı ile üretilmesi veya kullanılması cezayı gerektiren eşya ile bu eşyaları üretmeye yarayan araç, cihaz, makine gibi vasıtalara el koyulması talebi
d) (c) bendi uyarınca el konulan ürünler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması, (Bu durumda, söz konusu ürünlerin değeri, tazminat miktarından düşülür. Bu değer, kabul edilen tazminatı aştığı zaman, marka sahibinin fazlayı karşı tarafa ödemesi gerekir.)
e) Marka hakkına tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle bu maddenin (c) bendine göre el koyulan ürünlerin ve araçların üzerlerindeki markaların silinmesi veya marka hakkına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası talebi,
f) Marka hakkına tecavüz eden kişi aleyhine verilen mahkeme kararının, masrafları tecavüz eden tarafından karşılanarak, ilgililere tebliğ edilmesi ve kamuya yayın yoluyla duyurulması.
556 sayılı Markaların Korunması hakkındaki KHK.nın 66. Maddesinde “Yoksun Kalınan Kazanç
Marka sahibinin uğradığı zarar, sadece fiili kaybın değerini değil, ayrıca marka hakkına tecavüz dolayısıyla yoksun kalınan kazancı da kapsar.
Yoksun kalınan kazanç, zarar gören marka sahibinin seçimine bağlı olarak, aşağıdaki değerlendirme usullerinden birine göre hesap edilir:
a) Marka hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, marka sahibinin markanın kullanması ile elde edebileceği muhtemel gelire göre,
b) Marka hakkına tecavüz edenin, markayı kullanmak yoluyla elde ettiği kazanca göre,
c) Marka hakkına tecavüz edenin, markayı bir lisans anlaşması ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması halinde ödemesi gereken lisans bedeline göre.
Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, özellikle markanın ekonomik önemi, marka hakkına tecavüz edildiği anda geçerlilik süresi ve tecavüz sırasında markaya ilişkin lisansların sayısı ve çeşidi gibi etkenler göz önünde tutulur.
HAKSIZ REKABET TALEBİNİN İNCELENMESİ:
Haksız rekabet hallerinden biri TTK 55/1-a-4 maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak iyi niyet kurallarına aykırı bir davranıştır ve haksız rekabet hali olarak nitelendirilir. Madde hükmüne göre karışıklığa yol açabilecek benzerliklere sebebiyet vermek bir haksız rekabet halidir. Maddede sayılan eylemlere bakıldığında; Bir kişiye ait olan ürün, faaliyet veya işleri ile ilgili olarak üçüncü kişinin karışıklığa yol açacak davranışlarda bulunması halinin haksız rekabetin varlığından söz edebilmek için yeterlidir. Davranışın bilerek yapılması veya bilmeyerek yapılmış olması haksız rekabetin varlığını etkileyecek bir unsur değildir. Haksız rekabet hukuku, kişinin emeğinden haksız olarak yararlanılmasını önlemeyi amaçlamaktadır. Haksız rekabetin söz konusu olabilmesi için iktisadi rekabetin suistimal edilmiş olması gerekir.
MADDİ-MANEVİ TAZMİNAT TALEBİNİN İNCELENMESİ:
Davacı taraf, marka hakkına tecavüz oluşturan eylemler nedeniyle uğranılan zararların tazmini amacıyla fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 50.000 TL maddi, 10.000 TL manevi tazminat talep etmiştir.
556 sayılı KHK’ nın 62.maddesi gereğince; Markası tecavüze uğrayan, şartların varlığı hallinde maddi ve manevi tazminat talep etme hakkına sahiptir. KHK’ nın, marka sahibine tanıdığı diğer talepler gibi tazminat talebinde bulunabilmek için marka hakkına tecavüz şeklindeki haksız fiillin olması ve hukuka uygunluk sebeplerinde birinin olmaması gerekir. Ayrıca maddi tazminata hükmedilmesi için tecavüz fiilin neticesinde zararın oluşması ve davalının/mütecavizin kusurunun da bulunması gereklidir. Kusur şartı, mütecavizin marka sahibinin hakkından haberdar olması, markasının kullanmasının tecavüz oluşturduğunu bilmesi ve buna rağmen tecavüz konusu markayı kullanmaya devam etmesi ile gerçekleşir.
TTK ‘da tacir olmaya bağlanan hükümlerden biri “basiretli olma” yükümlülüğüdür. (TTK 18/2 madde) bu hükme göre bir tacir faaliyetinde kullanacağı markayı seçerken aynı sektörde 3. kişiler adına tescilli/kullanılan bir markanın aynı/benzerini kullanmaması beklenir. Bir tacir faaliyet gösterdiği sektörde kullanılan markaları aynısını veya benzerini, hatta farklı olsa bile markalar arasında bağlantı olduğu ihtimaline sebebiyet verecek markasal kullanımlardan ve tescillerden kaçınmalıdır.
556 sayılı KHK,TTK hükümleri, mevzuat, Mahkememizce itibar edilen 31/07/2018 ve 25/11/2020 tarihli bilirkişi kurulu raporları birlikte değerlendirildiğinde: … numaralı … ibareli markanın davalı … adına Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına ilişkin tebliğin 05/29/30. Sınıflarında tescilli olduğu, … numaralı … ibareli markanın davacı … adına tebliğin 05. Sınıfında “5;… emtialarında (ilgili ibarenin dilimizdeki karşılığının “DİYET TAKVİYELERİ” olduğu) tescilli olduğu, … (… çikolota-Kilo kontrol amaçlı enerjisi kısıtlanmış gıda) olarak adlandırılan ürünün T.C İstanbul Valiliği-Tarım İl Müdürlüğünün 04/03/2009 tarih ve … sayılı kontrol belgesi ile … tarih ve … numaralı proforma faturaya dayalı 50.112 adet …A.Ş tarafından ithal edildiği, … markalı ürünün davalılar tarafından yapılan satışının ithal edilen 50.112 adetin 4.237/50.112=%8,5 ithalatçı firma olan … AŞ tarafından alınan ürünler bakımından gerçekleştirildiği, davacı ürünü olan … markalı ürünlerin alınıp satılmasının haksız rekabet yönünün bulunmadığı, … markalı ürünün davalılar tarafından sahte olarak üretildiğine dair herhangi bir delil bulunmadığı, 17/07/2018 tarihinde …Tic. Limited Şirketi’nin İkitelli … adresine gidildiği, firmanın isminin …AŞ olarak değiştiği, bilirkişilerce yapılan incelemede …Şirketi adına … markası ile üretim yapılmadığı, davalıların … ibaresini ihtiva eden ürünleri davacının yetkili distribütöründen alıp satmış olmaları nedeni ile davacının markasına tecavüzden ya da haksız rekabetten bahsedilemeyeceği, davalıların … ibaresini ihtiva eden ürünleri davacının yetkili distribütöründen almaksızın sahte/taklit üretimler ile satış yaptıklarının ispatlanamadığı, taraf defterlerinde de böyle bir kaydın bulunmadığı, davalılardan … Şirketi adına tescilli olan … ibareli marka bakımından yapılmakta olan kullanımların ise marka hakkının ihlali ya da haksız rekabete sebebiyet vermemesi nedeniyle davacının herhangi bir hakkının ihlal edilmediği kanaatine varıldığından, asıl ve birleşen davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
ASIL DAVANIN REDDİNE,
1-59,30 TL ilam harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 38,15 TL harcın davacıdan tahsiline,
2-Reddedilen Markaya Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti, Önlenmesi yönünden Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca 5.900- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
3-Reddedilen Maddi Tazminat yönünden Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca 5.900- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Reddedilen Manevi Tazminat yönünden Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca 5.900- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde iadesine,
BİRLEŞEN DAVANIN REDDİNE,
1-59,30 TL ilam harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 38,15 TL harcın davacıdan tahsiline,
2-Reddedilen Markaya Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti, Önlenmesi yönünden Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca 5.900- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
3-Reddedilen Maddi Tazminat yönünden Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca 5.900- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Reddedilen Manevi Tazminat yönünden Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca 5.900- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Taraflarca fazla yatırılan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF YASA YOLU AÇIK olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 04/02/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır