Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/766 E. 2023/830 K. 19.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/766 Esas
KARAR NO : 2023/830
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/08/2023
KARAR TARİHİ : 19/12/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilleri ve diğer cirantalar aleyhine …. İcra Müdürlüğünün 2023/… E. Sayılı dosyası ile 3 nolu davalı … Faktoring A.Ş. Tarafından ihtiyati haciz kararı alındığını ve kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibi başlatıldığını, İhtiyati haciz kararı ile birlikte müvekkillerinin hesaplarına haciz koyulduğunu ve müvekkili şirketin adresine fiili haciz uygulandığını, işbu icra takibindeki çekin; çalıntı bir çek olduğundan; müvekkillerinin bu çekten kaynaklı olarak hiçbir borcu bulunmadığını, müvekkili … …’nun, aynı zamanda diğer müvekkili olan … Tic. Ltd. Şti. nin ortağı ve yetkili temsilcisi olduğunu, müvekkili … …’NUN keşide edip aynı zamanda ortağı olduğu müvekkili … Tic. Ltd. Şti.’ye vermiş olduğu; “… A.Ş. … Şubesi, Keşide Yeri İzmir, 15/04/2023 Tarihli, 75.000,00-TL Bedelli, Keşidecisi … …’nun, … Seri Nolu çekin” kaybolduğunu, çalındığını, sonrasında ise; işbu icra takibi ile ortaya çıktığı üzere, … …’NUN düzenlemiş olduğu yukarıda bilgileri verilen çeke, müvekkili … adına sahte imza atıldığını ve sonrasında hayali cirantalarla beraber işbu çekin tedavüle sokulduğunu, çek üzerindeki … adına olan imzanın sahte olduğu gibi, çekin kendisinin de çalıntı bir çek olduğunu, müvekkillerinin davalılardan herhangi biriyle bir ticari ilişkisi de olmadığını, dava konusu çekin teslim alınmasını gerektirir bir ticari ilişkinin de kurulmadığından; çekin çalıntı çek olduğunun tartışmasız olduğunu, bu nedenle, işbu icra takibine konu … A.Ş. … Şubesi, Keşide Yeri İzmir, 15/04/2023 Tarihli, 75.000,00 TL Bedelli, … Seri Nolu Çekten kaynaklı olarak müvekkillerinin davalılara herhangi bir borcunun bulunmadığını, müvekkillerinin davalılara borcu olmadığından; işbu davayı açma zorunluluğu doğduğunu, müvekkili şirketin uhdesinde bulunan, İş bu dava konusu Keşidecisi … … olan, … A.Ş. … Şubesi, Keşide Yeri İzmir, 15/04/2023 Tarihli, 75.000,00 TL Bedelli, … Seri Nolu Çek ile, Keşidecisi … Anonim Şirketi olan, … Bankası A.Ş. … Şubesi, Keşide Yeri Ankara, 30/04/2023 Tarihli, 40.000,00-TL Bedelli, … Seri Nolu Çeklerin Mart 2023 de çalındığını, müvekkilleri tarafından bu çeklerin kaybolmasının/çalınmasının akabinde 20/03/2023 tarihinde … Asliye Ticaret Mahkemesinin 2023/… Esas sayılı dosyası ile çek zayi davası açıldığını, tensip zaptı ile beraber Mahkemece bu çeklerle ilgili olarak ödemeden men yasağı getirildiğini, davanın kabulü ile, müvekkillerinin davalılara işbu icra takibindeki borç miktarı için borçlu olmadığının tespiti ve …. İcra Müdürlüğünün 2023/… E. Sayılı İcra takibinin iptaline, müvekkillerinin davalı/alacaklıya borcu bulunmamasına rağmen, müvekkillerinin aleyhine haksız ve kötü niyetli şekilde yasal takip başlatan, müvekkilinin banka hesaplarına haciz işlemi gerçekleştirmek suretiyle müvekkillerini zarara uğratan davalı/alacaklı hakkında, asıl alacağın %20’ sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı … Faktoring vekili cevap dilekçesinde; davacı borçlu olmadığını iddia ettiği bedel üzerinden harç ikmal etmediğini, eksik harcın ikmali için davacı yana kesin süre verilmesini, aksi halde davanın usulden reddine karar verilmesini talep ettiklerini, mahkemece11/08/2023 tarihinde verilen tensip zaptındaki kararda ”dava dilekçesinde harçlandırılan dava değerinin %20’i olan 16.867,70-TL tutarındaki teminat karşılığında …. icra müdürlüğünün 2023/… E. sayılı dosyasında, icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi” konusunda tedbir kararı verilmiş olup ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını, mahkeme aksi kanaatte ise; iik md.72/3 gereği, alacaklının gecikmeden doğan zararlarını karşılamak amacıyla; takip çıkış miktarı olan 84.338,53-TL ile %20 kötü niyet tazminatı olan 16.867,70-TL toplamı olan 101.206,23-TL teminat bedeli karşılığında tedbir kararı verilmesini talep ettiğini, …. İcra Müdürlüğü 2023/… E. Sayılı dosyasında yürütülen takibe konu … … Şubesine ait 15/04/2023 KEŞİDE TARİHLİ, 75.000,00 TL bedelli , … seri numaralı çeke ilişkin hem keşideci hem lehtar konumunda olan davacı borçlular … … ve … TİC. LTD. ŞTİ. çek üzerindeki cironun şirkete ait olmadığını iddia etseler de iddialarını kanıtlayacak İK md 169 ve HMK md 200 gereği ; senedin senetle ispatı kuralını yerine getiremediği ve “resmi veya imzası ikrar edilmiş” bir belge sunamadığının açıkça ortada olduğunu, mahkemece de takdir edileceği üzere; ihtiyati tedbirin şartları 6100 Sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunun 389/1. maddesinde genel olarak düzenlendiğini, bu yasa hükmüne göre, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. İhtiyati tedbirde asıl olan, ihtiyati tedbire esas bir hakkın varlığı ve bir ihtiyati tedbir sebebinin bulunmasıdır, İİK’nın 72. maddesi menfi tespit davalarına ilişkin özel bir düzenleme olup, bu nitelikteki davalar yönünden verilebilecek tedbirler de aynı madde içinde kendine özgü ve özel olarak düzenlendiğini, dosyada henüz dilekçeler teatisini tamamlanmadığı, talep sahibince ileri sürülen iddiaların yargılamayı gerektirdiği, delillerin toplanmaması, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğma ihtimalinin bulunduğuna ilişkin, davacı yanın iddialarını kanıtlar yaklaşık ispat koşullarının oluşmadığı, bu aşamada yaklaşık ispat kuralı çerçevesinde bir kanaate ulaşılamadığını, mahkemece de takdir edileceği üzere ; davacının tedbir talebinin dava değerinin %20′ si oranında teminatla kabul edilmesi müvekkilinin bu usul ve yasaya aykırı tedbir talebinden doğan zararlarını karşılamadığını, zira müvekkili iyi niyetli son meşru hamil olarak tahsil kabiliyeti olan dava konusu çeke ilişkin alacağını tahsil edememekte olduğunu ; asıl alacak, faiz ,fer’i ve masraflar yönünden zararı doğmakta ve tedbir kararı müddetince bu zararın gün geçtikçe artmakta olduğunu, vade tarihinde çeki miktarınca tahsil edemeyen müvekkilinin bir de usul ve yasaya aykırı bir şekilde talep edilmiş ve mahkemeyi yanıltmak gayesiyle elde edilmiş tedbir kararı sonucunda ; alacağına kavuşamadığını, müvekkilinin %20 teminat oranı ile zararının karşılanamayacağının açıkça ortada olduğunu ; bu zararların güvence altına alınması kanunun amir hükmü gereğince zorunlu olduğunu bu nedenle mahkemece belirtilen %20 teminat oranına da açıkça itiraz ettiklerini, müvekkili şirketin, takip konusu çeke ilişkin alacağı usul ve yasaya uygun bir şekilde Faktoring Sözleşmesi , alacak bildirim formu , fatura tavsik edilerek ciranta … Sanayi Ticaret Limited Şirketi’den ciro yolu ile iktisap ettiğini, mahkemece de takdir edileceği üzere ; müvekkili şirket Faktoring Usul Ve Esaslarına ilişkin Kanun ve Yönetmelikle bağlı olup ; kanun hükmü gereğince faktoring işlemlerine esas çeke ilişkin alacağın devralınması için mal veya hizmet alımını gösterir faturanın tavsik edilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin dava konusu çeke ilişkin alacağı devralırken … Sanayi Ticaret Limited Şirketi ve ciranta … Limited Şirketi arasındaki ticari ilişkiyi gösterir fatura ile tavsik edildiğini, müvekkili şirketin, alacağı usul ve yasaya uygun olarak üstlenmiş olduğunu alacaklı sıfatını kazandığını, Müvekkilinin iyi niyeti son meşru hamil sıfatıyla işbu çeki icra takibine konu etmesinde hiçbir hukuka aykırılığın bulunmadığını, HMK md 200 gereğince senedin senetle ispatının zorunlu olduğunu, imzaya itiraza karşı itirazlarının bulunduğunu, davacı … …’nun dava konusu çekin keşidecisi olup çek üzerinde bulunan imzasını ikrar ettiğini, imzası keşideci tarafından ikrar olunan çekin kambiyo vasfı devam ettiği üzere lehtar … Tic. Ltd. Şti’nin ortağı ve yetkili temsilcisinin de … … olduğunu, davacıların çekten doğan sorumluluğunın da her halükarda devam ettiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte lehtarın imzasının sahteliği iddiası imzaların istiklali ilkesi gereğince davacı keşidecinin borçtan sorumluluğunu ortadan kaldırmadığını ayrıca ciro silsilesi şeklen incelenir ve yine kabul anlamına gelmemekle birlikte lehtarın imzasının sahte olması ciro silsilesinde kopukluk olduğu anlamına gelmediğini, İcra Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen haciz işleminin usul ve yasaya uygun olarak gerçekleştirildiğini, dava konusu çekin davacı şirketin ticari defterlerinde işlenip işlenmediği hususunun belli olmayıp, davacının tüm iddialarının soyut ve ispattan yoksun olduğunu, ödemeden men yasağı kararı verilen davada müvekkilinin taraf olmadığını, bu nedenle iyi niyetli meşru hamil olan müvekkilini bağlayan bir tedbir kararının bulunmadığını, müvekkilinin iyi niyetli meşru hamil olduğunu ve kötü niyetli olmadığının sabit olduğunu, müvekkili aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilemeyeceğini, zira bu hususta ispat yükünün davacı tarafta olduğunu, davacı müvekkilinin kötü niyetli olduğunu ispat edemediğini, davacının usul ve yasaya aykırı iddia ve taleplerinin reddi gerektiğini, Davacının usul ve yasaya aykırı olarak öne sürdüğü talebine istinaden verilen ihtiyadi tedbir kararının kaldırılmasını mahkeme aksi kanaatte ise ; İİK md.72/3 gereği, alacaklının gecikmeden doğan zararlarını karşılamak amacıyla takip çıkış miktarı olan 84.338,53 – TL ile %20 kötü niyet tazminatı olan 16.867,70-TL toplamı kadar 101.206,23 -TL teminat bedeli karşılığında karşılığında tedbir kararı verilmesini, davacının usul ve yasaya aykırı ikame ettiği işbu davanın esastan reddine, huzurdaki davanın kötü niyetle ikame edildiğinden davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı aleyhine hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
İşbu dosya Mahkememizin 2023/484 esas sayılı dosyasından 17/12/2023 tarihli duruşma ara kararı gereği tefrik edilerek mahkememizin 2023/766 esas sayılı dosyasına kaydının yapıldığı anlaşıldı.
GEREKÇE:
Dava; …. İcra Müdürlüğü’nün 2023/… Esas sayılı takip dosyasında menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkememiz 2023/… Esas sayılı dosyasında Davacılar … Tic. Ltd. Şti. ve … … aynı takip ve aynı çeke ilişkin menfi tespit davası açmıştır. İşbu dava dosyası mahkememizin 2023/… Esas sayılı dosyasından Davacı … … yönünden tefrik edilerek oluşturulmuştur.
İcra İflas Kanunu md. 72’ye göre borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz. Borçlu, menfi tespit davası zımnında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir.
Menfi tespit davalarında davacı borçlu, davalı alacaklı ile arasında hiçbir hukuki ilişki bulunmadığını, borcun hiç doğmadığını iddia ediyorsa ispat yükü davalı alacaklı üzerindedir. Ancak davacı borçlu hukuki ilişkiyi ve borcu kabul etmekle beraber başka bir sebepten ötürü geçersiz olduğunu veya borcun sona erdiğini iddia ediyorsa ispat yükü davacı borçlu üzerindedir.
Menfi tespit davasının sonucuna göre davacı borçlu lehine tazminata hükmedilebilmesi için alacaklının borçlu hakkında icra takibinde bulunmuş olması, icra takibinin haksız ve kötü niyetle yapılmış olması ve borçlunun tazminat talebinde bulunmuş olması gerekir.
Borçlu aleyhine tazminata hükmedilebilmesi için ise icra takibinin durdurulması için tedbir kararı verilmiş ve bu kararın fiilen uygulanmış olması gerekir.
Dava konusu takip … Bankası … seri numaralı 15/04/2023 tarihli ve 75.000 TL bedelli çeke dayanmaktadır. Davacı … … çekin keşidecisidir. Davacı, menfi tespit iddiasını çekin lehtarı olan …’in elindeyken çekin zayi olduğuna ve lehtarın imza ve kaşesinin sahte olduğuna dayandırmaktadır. Bu kapsamda davacı keşideci kendi imzasını inkâr etmemektedir.
Kanunlarımızda kambiyo senetleri olarak poliçe, bono ve çek düzenlenmiştir. Kambiyo senetlerinin kanunlarımızda öngörülen ve hem uygulamada hem de doktrinde kabul edilen ortak özellikleri bulunmaktadır. Bunlardan biri TTK md. 724 uyarınca müteselsil sorumluluktur. Senette imzası bulunan herkes, hamile karşı müteselsilen sorumludur (Fırat ÖZTAN, Kıymetli Evrak Hukuku, B.19, Turhan Kitabevi, Ankara 2015, s.70; Hasan PULAŞLI, Kıymetli Evrak Hukukunun Esasları, B.1, Adalet Yayınevi, Ankara 2011, s.104). Kambiyo senetlerinin ikinci özelliği imzaların istiklâli ilkesidir. TTK md. 677’ye göre, senette sahte, hayali veya herhangi bir sebeple imzalayanı bağlamayan bir imzanın bulunması, diğer imzaların geçerliliğini etkilemez. Dolayısıyla geçerli bir imzası bulunan kişiler, kambiyo senedinin geçersiz olduğunu veya diğer imzaların geçersiz olduğunu öne sürerek sorumluluktan kurtulamaz (ÖZTAN, s.70-71; PULAŞLI, s.105). Kambiyo senetlerinin üçüncü özelliği sebepten soyut olmalarıdır. Bu ilkeye göre, kambiyo senetleri temel borç ilişkisinden bağımsızdır. Senedin ihtiva ettiği alacak hakkı temel ilişkiden ayrı olarak doğrudan senedin kendisinden kaynaklanmaktadır (ÖZTAN, s.71-72; PULAŞLI, s.105). Son olarak kambiyo senetleri kamu güvenine mazhar senetlerdir. Yani senette yazılı olduğu şekilde hakkın varlığı kabul edilir. İyi niyetli herkes senetteki hakkın varlığına güvenmekte haklıdır. Senette görünüşe güven ilkesinin kabul edilmesi hem hukukî hem de ticari yaşantıda güvenlik ve hız açısından önemlidir (PULAŞLI, s.106).
Yargıtay HGK 2014/19-806 Esas ve 2016/298 Karar sayılı ilamında “İmzaların bağımsızlığı (istiklali) şeklinde tanımlanan bu ilke, poliçeye atılan her geçerli imzanın (keşidecinin, cirantanın, avalistin, kabul eden muhatabın imzası gibi) sahibini bağladığını, geçersiz imzanın sahiplerini sorumlu kılmamalarına rağmen poliçenin geçerliliğini ortadan kaldırmadığını ifade eder. Geçerli imzaların sahipleri, başkasının imzasının geçersiz olduğunu ileri sürerek kambiyo sorumluluğundan kurtulamazlar. Geçersiz bir imza sahibini bağlamaz, ancak ciro zincirini de koparmaz. İmzaların bağımsızlığı ilkesi, ciro zincirinde bulunan imzalardan birinin veya bazılarının sahteliğine dayanılarak menfi tespit davası açılmasına olanak sağlamaz. Diğer bir deyişle, “imzaların istiklali (bağımsızlığı)” ilkesine göre senet lehtarının veya diğer cirantaların ciro imzasının sahte olması hali, diğer imza sahiplerinin ve özellikle senedin asıl borçlusu olan keşidecinin senetten kaynaklanan sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Poliçeye imza koyan kişi, diğer imzaların geçersiz veya sahte ya da mevhum kişilere ait olmasının riskini de taşır. Buna göre her imza kendi sahibini, diğer imzalardan bağımsız olarak bağlar. Poliçe üzerinde şekil bakımından tamam ve görünüşe göre sahibini bağlayan bir imzanın bulunması yeterlidir. Kanun yapıcı, 6102 sayılı TTK’nun 677 (eTTK 589) maddesinde senedin geçerliliğinin, sorumluluktan tamamen bağımsız şekilde mevcut olabileceğini kabul etmiştir. Çekteki imzalar, bu imzalarda ismi geçen şahıslar yönünden herhangi bir sorumluluk yaratmasa bile, senet yine de geçerli kalır. Çekin geçerli kalmasının sonucu ise, diğer imzaların sahiplerinin sorumluluklarının devam etmesidir.” şeklinde, imzasını inkâr etmeyen keşidecinin, lehtarın imzasının sahte olduğu yönündeki def’iyi hamile karşı öne süremeyeceğine ve çekteki sorumluluğunun devam ettiğine hükmetmiştir. Benzer şekilde Yargıtay 11. HD 2020/… Esas ve 2021/… Karar sayılı ilamında “…dava konusu bononun keşidecilerinin davacılar olduğu, keşideci imzalarının inkar edilmediği, TTK 677. maddede düzenlenen imzaların istiklali prensibi gereği lehtar imzasının geçersizliğinin davacı keşidecilerin sorumluluğunu etkilemeyeceği, dava konusu bonoda lehtar imzası sahte olsa dahi ciro zincirinde kopukluk bulunduğunun kabul edilemeyeceği, davalının bonoda ciro yoluyla yetkili hamil olduğu, mahkemece davanın esastan reddi gerekirken usulden reddinin yerinde olmasa da davalı tarafın temyizinin bulunmaması nedeniyle bu hususa değinilmekle yetinildiği, davanın reddi kararının sonucu itibariyle yerinde olduğu gerekçesiyle istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiş…” gerekçesi ile verilen ret kararını onamıştır. Yargıtay … Hukuk Dairesi aynı içtihadını 2022/… Esas ve 2023/… Karar sayılı ilamı ile de devam ettirmiştir. … BAM … HD 2021/… Esas ve 2023/… Karar sayılı ilamında “Kambiyo senetlerinde imzaların istiklali prensibi geçerli olup, çekte keşideci olan asıl davanın davacısı, lehtar cirantanın imzasının sahteliğine dayalı olarak menfi tespit isteminde bulunamayacaktır.” şeklinde karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan tüm ilkeler ve içtihatlar doğrultusunda, imzaların istiklâli ilkesi uyarınca senette imzası bulunan herkesin kendi imzasından sorumlu olduğu, başkasının imzasının sahteliğine dayanarak menfi tespit talep edemeyeceği kanaatine varılmıştır. Bu kapsamda somut olayın değerlendirilmesinde dava konusu takibe dayanak çekin ciro zincirinin muntazam olduğu ve ciro zincirinde kopukluk bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu şekilde kesintisiz ciro zinciri, hak sahipliğine karine teşkil etmektedir. Davacının iddia ettiği şekilde lehtarın imzasının geçersiz, sahte olduğunun ileri sürülmesi ciro zincirini koparmaz. Yukarıda açıklandığı üzere, imzaların bağımsızlığı ilkesi ciro zincirinde bulunan imzalardan birinin veya bazılarının sahteliğine dayanılarak davacı keşidecinin menfi tespit davası açmasına olanak sağlamaz. Lehtarın imzasının sahteliği, lehtar tarafından kendisine başvurulduğunda herkese karşı ileri sürebileceği mutlak def’idir. Ancak davacı keşideci, kendisine başvuran alacaklıya karşı lehtarın imzasının sahteliği def’ini öne süremez. Aksinin kabulü halinde kambiyo senetlerinin kamu güvenine mazhar olma özelliği ortadan kalkacak olup, senetteki görünüşe güven ilkesi anlamsız hale gelecektir. Böylece kambiyo senetleri ile sağlanan hukukî ve ticari güven ile hız prensibi ortadan kalkacaktır. İmzasını inkâr etmeyen davacı keşidecinin senetten dolayı borçlu olduğu aşikârdır. Lehtarın imzasının sahteliği keşidecinin borcunu ortadan kaldırmayacaktır. Dolayısıyla keşidecinin borçlu olmadığına karar verilmesi halinde, keşidecinin sebepsiz zenginleşmesine neden olunacaktır. Senetteki borcun ödenmesi durumunda senede dayalı borç sona erecek olup; senedin rızası hilafına elinden çıktığını iddia eden lehtarın, haksız fiil ya da sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre kendisinden sonraki kişilere başvurma hakkı saklı kalacaktır.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; yukarıda açıklanan sebeplerle davacı keşidecinin kendi imzasını kabul ederek, lehtarın imzasının sahteliğine dayanarak menfi tespit talebinde bulunamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Menfi tespit davası reddedildiği için İİK md. 72/4 uyarınca %20 oranında tazminata hükmedilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden;
1-Davanın reddine
2-İİK 72/4 uyarınca 16.807,70-TL’nin davacı … …’ndan alınarak davalı … Faktoring’e verilmesini,
3-Harçlar kanunu gereğince alınması gereken 269,85-TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Davalı … Faktoring kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 17.900,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … Faktoring’e verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dair, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (… Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.19/12/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır