Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/714 E. 2023/764 K. 30.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/714 Esas
KARAR NO : 2023/764
DAVA : İstirdat (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
DAVA TARİHİ : 16/04/2023
KARAR TARİHİ : 30/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satıma Konu Malın İadesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; … İcra Müdürlüğü’nün 2023/… esas sayılı dosyası nezdinde yapılan icra takibi nedeniyle müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine ve 15/01/2023 günlü … seri numaralı çeki 1.057,28 EURO bedelli çekin istirdadına karar verilmesini, Yalova’da bulunan … … Hotel’in müvekkili … İnşaat tarafından işletildiğini, müvekkili tarafından, otelin faaliyeti kapsamında iş yapmış olduğu … Elektronik Elektrik Mühendislik Ticaret Limited Şirketi adına düzenleyerek keşide ettiği dava konusu çekin, …’nin yedindeyken zayi olduğunu, ancak diğer çeklerin ele geçiren kötü niyetli kişiler tarafından müvekkili … Elektronik imzasının taklit edilmesi suretiyle çekin ciro edilerek bankaya ibraz edilmesi üzerine işbu icra takibine konu çekin zayi olduğunun tespiti ve iptali talebi ile … . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası nezdinde açılan davada, mahkeme kararı ile ödeme yasağı konulmasına karar verildiğini, bunun üzerine çek bedelini tahsil edemeyen davalı, eldeki icra takibini başlatarak kötü niyetli bir şekilde haciz baskısı ile çek bedelinin tahsili yoluna gittiğini, söz konusu takipte gönderilen ödeme emrinin müvekkili şirkete tebliğ edildiğini, çek üzerindeki lehtar imzası sahte olarak atıldığından davalının yetkili hamil olmadığını, davalının kötü niyetli ve ağır kusurlu olması nedeniyle çekin istirdadına karar verilmesi gerektiğini, icra ve iflas kanunun 72. Maddesi gereğince icra deposuna giren paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde tedbir kararı verilmesi gerektiğini, davanın kabulü ile mahkemece uygun görülecek teminat karşılığında …. İcra Müdürlüğü’nün 2023/… esas sayılı dosyasına girecek paranın alacaklıya ödenmemesi konusunda müvekkili şirketler yönünden ihtiyati tedbir kararı verilmesini, …. İcra Müdürlüğü’nün 2023/… esas sayılı dosyası nezdinde yapılan takip nedeniyle müvekkili şirketin takip alacaklısına borçlu olmadığının tespitine, …. İcra Müdürlüğü’nün 2023/… esas sayılı icra takibine konu 15/01/2023 günlü … seri numaralı çeki 1.057,28 EURO bedelli çekin istirdadına, takip alacaklısının %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde ; davalı müvekkili şirketin yetkili ve meşru hamili olduğu, 15/01/2023 keşide tarihli, … seri numaralı, 1.057,28-EURO bedelli çekin karşılığının bulunmaması nedeniyle taraflarınca …. İcra Müdürlüğü’nün 2023/… Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, başlatılan işbu takibe karşı, davacılar tarafından ileri sürülen itirazlar tamamen gerçek dışı ve hukuki dayanaktan yoksun olup davanın reddini talep ettiklerini, dava dilekçesinde davacı … İnşaat şirketi “…takibe konu çeki keşide ettiğini, çek üzerindeki imzayı kabul ettiğini, çekin … Elektrik şirketi lehine düzenlendikten sonra … Elektrik yedinde zayii olduğunu, çek üzerindeki lehtar imzasının davacı … Elektrik şirketine ait olmadığını, müvekkili şirketin ise durumu bilmekle beraber kötü niyetle çeki takibe konu ettiğini…” belirtmiş ise de müvekkili şirketin dava konusu çekin yetkili hamili olduğunu, ilgili çekin aralarında ticari ilişki bulunan bir üst ciranta tarafından müvekkili şirkete, şirketten satın alınan mal ve hizmet bedelinin ifası amacıyla ciro edildiğini, öyle ki dava konusu çekin banka yolu ile tahsil edilememesi nedeniyle başlatılan icra takibi dosyasının borçlularından biri de ilgili şirket olduğunu, müvekkilinin çeki kendisine ciro eden şirket dışındaki diğer cirantaları, lehtarı ve keşideciyi de tanımadığını, davacı tarafın dava konusu çekin lehtarı olan … Elektrik’in imzasının sahte olduğunu iddia ettiğini, ancak TTK 677. maddede yer alan “Bir poliçe, poliçe ile borçlanmaya ehil olmayan kişilerin imzasını, sahte imzaları, hayali kişilerin imzalarını veya imzalayan ya da adlarına imzalanmış olan kişileri herhangi bir sebeple bağlamayan imzaları içerirse, diğer imzaların geçerliliği bundan etkilenmez.” hükmü gereği davacı … İnşaat şirketinin bu iddiaya dayanarak çekin kambiyo niteliğini kaybettiğini veya müvekkilinin bu hususa istinaden yetkili hamil olmadığını ileri sürmesinin mümkün olmadığını, dolayısıyla davacı … İnşaat şirketinin sorumluluk sınırı, diğer ciroları kapsamadığını, bu nedenle lehtarın imza itirazı, imzaların istiklali prensibi gereği çekteki imzasına itiraz etmeyen keşideciyi sorumluluktan kurtaran bir sebep olmadığını, ayrıca belirtmek gerekir ki dava dosyasında davacı tarafın çekin … Elektrik yedinde iken zayii olduğuna yönelik iddialarını destekleyici herhangi bir bilgi veya belge bulunmamakta olup HMK’nın 200. maddesi ile hüküm altına alınan senede karşı “Senetle İspat Zorunluluğu” hükmünü karşılayacak senet niteliğinde herhangi bir delil sunulmadığını, bu nedenle çekin zayii olduğu iddiasının dahi ispata muhtaç olduğunu, hiçbir suretle iddiaları kabul anlamına gelmemekle birlikte takibe konu edilen bu çekin lehtar imzasının sahte olduğu veya çekin zayii olduğu doğru olsa dahi davalı müvekkili şirketin bilmesi veyahut kendisinden bilinmesinin beklenmesinin mümkün olmadığını, müvekkili şirketin söz konusu çeki ticari faaliyetleri neticesinde iktisap ettiğini, ticari defter ve kayıtlarına da intikal ettirdiğini ve akabinde nakit ihtiyacı sebebi ile iktisap etmiş olduğu söz konusu çeki yasaya ve usule uygun olarak tahsili yoluna gittiğini, bu sebeple iyi niyetli üçüncü kişi olan davalı müvekkili şirketin dava konusu çekin sıhhatli biçimde birbirini takip eden ciro zinciri içerisinde bulunan yetkili ve meşru hamili olduğundan davanın reddi gerektiğini, söz konusu çekin üzerindeki ciro silsilesi görünüş itibariyle tam ve birbirini düzgünce takip eden cirolardan oluşmakta olup TTK madde 790 göz önüne alındığında davalı müvekkilinin çekin meşru hamili olduğunu yasa koyucu ciroların görünüş itibariyle muntazam olma kuralını benimsemiş, sahte imzaların diğer ciroların geçerliliğini etkilemediğini kabul ettiğini, her ne kadar müvekkili şirketin çeki kendisine ciro eden şirket ile arasındaki ticari ilişkiyi ve çekin hangi ticari faaliyet ile ilgili olarak verildiğini ispat etmek gibi bir yükümlülüğü bulunmasa da durumun meşruiyetine ilişkin mahkeme nezdinde herhangi bir kuşku oluşmaması açısından müvekkili şirketin çeki ne suretle iktisap ettiğini ve çeki müvekkili şirkete ciro eden şirket ile arasındaki ticari ilişkiyi ve mal alım satımını gösterir fatura ve tahsilat makbuzu suretleri işbu dilekçe ekinde mahkemeye sunulduğunu, davacı taraf dava dilekçesinde dava konusu çek hakkında ödemeden men kararı alındığını ifade etmiş ise de bu karar çekin takibe konulmasına engel teşkil etmediğini, ayrıca çekin ziyaı gerekçesiyle açılan iptal davasındaki hüküm hasımsız olarak verildiği için davaya taraf olmayan iyi niyetli üçüncü kişiyi bağlamadığını, bu kararların bir ilam değil, tespit niteliğini haiz kararlar olduğunu, bunun haricinde maddi hukuk açısından hukuki neticesi olmadığını, hasımsız olarak açılan zayi nedeniyle iptal davasında ödemeden men kararı verilmesi, çeki elinde bulunduran meşru hamilin takip hakkına etki etmeyeceğini ayrıca bu kararın tek başına müvekkilinin kötü niyetle hareket ettiğini de göstermediğini, izah edilen ve mahkemece re’sen nazara alınacak sair nedenlere dayanarak, davacı tarafça haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olarak ikame edilen işbu davanın reddine, davacı aleyhine takip konusu alacağın %20 oranında tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
İşbu dosya mahkememizin 2023/240 esas sayılı dosyasından tefriki ile yeni bir esasa kaydı yapılmıştır.
… Asliye Ticaret mahkemesi’ne müzekkere yazılarak … esas sayılı dosyasının UYAP sistemi üzerinden bir örneğinin Mahkememize gönderilmesi istenilmiştir.
…. İcra Dairesi’ne müzekkere yazılarak 2023/… esas sayılı dosyasının UYAP sistemi üzerinden bir örneğinin Mahkememize gönderilmesi istenilmiştir.
…. İcra Dairesi’ne müzekkere yazılarak 2023/… esas sayılı dosyası içerisinde bulunan 15/01/2023 tarihli, … seri numaralı 1.057,28 EURO bedelli çek aslının Mahkememizin 2023/ … esas sayılı dosyasına gönderilmesi istenilmiştir.
GEREKÇE:
Dava; …. İcra Müdürlüğü’nün 2023/… Esas sayılı takip dosyasında menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkememiz 2023/… Esas sayılı dosyasında Davacılar … A.Ş. ve … Ltd. Şti. aynı takip ve aynı çeke ilişkin menfi tespit ve istirdat davası açmıştır. İşbu dava dosyası mahkememizin 2023/240 Esas sayılı dosyasından Davacı … A.Ş. yönünden tefrik edilerek oluşturulmuştur.
İcra İflas Kanunu md. 72’ye göre borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz. Borçlu, menfi tespit davası zımnında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir.
Menfi tespit davalarında davacı borçlu, davalı alacaklı ile arasında hiçbir hukuki ilişki bulunmadığını, borcun hiç doğmadığını iddia ediyorsa ispat yükü davalı alacaklı üzerindedir. Ancak davacı borçlu hukuki ilişkiyi ve borcu kabul etmekle beraber başka bir sebepten ötürü geçersiz olduğunu veya borcun sona erdiğini iddia ediyorsa ispat yükü davacı borçlu üzerindedir.
Menfi tespit davasının sonucuna göre davacı borçlu lehine tazminata hükmedilebilmesi için alacaklının borçlu hakkında icra takibinde bulunmuş olması, icra takibinin haksız ve kötü niyetle yapılmış olması ve borçlunun tazminat talebinde bulunmuş olması gerekir.
Borçlu aleyhine tazminata hükmedilebilmesi için ise icra takibinin durdurulması için tedbir kararı verilmiş ve bu kararın fiilen uygulanmış olması gerekir.
Dava konusu takip … Bankası … seri numaralı 15/01/2023 tarihli ve 1.057,28 EURO bedelli çeke dayanmaktadır. Davacı şirket çekin keşidecisidir. Davacı, menfi tespit iddiasını çekin lehtarı olan … Ltd. Şti.’nin elindeyken çekin zayi olduğuna ve lehtarın imza ve kaşesinin sahte olduğuna dayandırmaktadır. Bu kapsamda davacı keşideci kendi imzasını ve lehtar ile arasındaki ticari ilişkiyi inkâr etmemektedir.
Kanunlarımızda kambiyo senetleri olarak poliçe, bono ve çek düzenlenmiştir. Kambiyo senetlerinin kanunlarımızda öngörülen ve hem uygulamada hem de doktrinde kabul edilen ortak özellikleri bulunmaktadır. Bunlardan biri TTK md. 724 uyarınca müteselsil sorumluluktur. Senette imzası bulunan herkes, hamile karşı müteselsilen sorumludur (Fırat ÖZTAN, Kıymetli Evrak Hukuku, B.19, Turhan Kitabevi, … 2015, s.70; Hasan PULAŞLI, Kıymetli Evrak Hukukunun Esasları, B.1, Adalet Yayınevi, … 2011, s.104). Kambiyo senetlerinin ikinci özelliği imzaların istiklâli ilkesidir. TTK md. 677’ye göre, senette sahte, hayali veya herhangi bir sebeple imzalayanı bağlamayan bir imzanın bulunması, diğer imzaların geçerliliğini etkilemez. Dolayısıyla geçerli bir imzası bulunan kişiler, kambiyo senedinin geçersiz olduğunu veya diğer imzaların geçersiz olduğunu öne sürerek sorumluluktan kurtulamaz (ÖZTAN, s.70-71; PULAŞLI, s.105; Mahmut COŞKUN, Kıymetli Evrak Hukuku, B.4, Seçkin Yayıncılık, … 2018, s.68). Kambiyo senetlerinin üçüncü özelliği sebepten soyut olmalarıdır. Bu ilkeye göre, kambiyo senetleri temel borç ilişkisinden bağımsızdır. Senedin ihtiva ettiği alacak hakkı temel ilişkiden ayrı olarak doğrudan senedin kendisinden kaynaklanmaktadır (ÖZTAN, s.71-72; PULAŞLI, s.105; COŞKUN, s.67). Son olarak kambiyo senetleri kamu güvenine mazhar senetlerdir. Yani senette yazılı olduğu şekilde hakkın varlığı kabul edilir. İyi niyetli herkes senetteki hakkın varlığına güvenmekte haklıdır. Senette görünüşe güven ilkesinin kabul edilmesi hem hukukî hem de ticari yaşantıda güvenlik ve hız açısından önemlidir (PULAŞLI, s.106; COŞKUN, s.71).
Yargıtay HGK 2014/19-806 Esas ve 2016/298 Karar sayılı ilamında “İmzaların bağımsızlığı (istiklali) şeklinde tanımlanan bu ilke, poliçeye atılan her geçerli imzanın (keşidecinin, cirantanın, avalistin, kabul eden muhatabın imzası gibi) sahibini bağladığını, geçersiz imzanın sahiplerini sorumlu kılmamalarına rağmen poliçenin geçerliliğini ortadan kaldırmadığını ifade eder. Geçerli imzaların sahipleri, başkasının imzasının geçersiz olduğunu ileri sürerek kambiyo sorumluluğundan kurtulamazlar. Geçersiz bir imza sahibini bağlamaz, ancak ciro zincirini de koparmaz. İmzaların bağımsızlığı ilkesi, ciro zincirinde bulunan imzalardan birinin veya bazılarının sahteliğine dayanılarak menfi tespit davası açılmasına olanak sağlamaz. Diğer bir deyişle, “imzaların istiklali (bağımsızlığı)” ilkesine göre senet lehtarının veya diğer cirantaların ciro imzasının sahte olması hali, diğer imza sahiplerinin ve özellikle senedin asıl borçlusu olan keşidecinin senetten kaynaklanan sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Poliçeye imza koyan kişi, diğer imzaların geçersiz veya sahte ya da mevhum kişilere ait olmasının riskini de taşır. Buna göre her imza kendi sahibini, diğer imzalardan bağımsız olarak bağlar. Poliçe üzerinde şekil bakımından tamam ve görünüşe göre sahibini bağlayan bir imzanın bulunması yeterlidir. Kanun yapıcı, 6102 sayılı TTK’nun 677 (eTTK 589) maddesinde senedin geçerliliğinin, sorumluluktan tamamen bağımsız şekilde mevcut olabileceğini kabul etmiştir. Çekteki imzalar, bu imzalarda ismi geçen şahıslar yönünden herhangi bir sorumluluk yaratmasa bile, senet yine de geçerli kalır. Çekin geçerli kalmasının sonucu ise, diğer imzaların sahiplerinin sorumluluklarının devam etmesidir.” şeklinde, imzasını inkâr etmeyen keşidecinin, lehtarın imzasının sahte olduğu yönündeki def’iyi hamile karşı öne süremeyeceğine ve çekteki sorumluluğunun devam ettiğine hükmetmiştir. Benzer şekilde Yargıtay 11. HD 2020/4965 Esas ve 2021/2322 Karar sayılı ilamında “…dava konusu bononun keşidecilerinin davacılar olduğu, keşideci imzalarının inkar edilmediği, TTK 677. maddede düzenlenen imzaların istiklali prensibi gereği lehtar imzasının geçersizliğinin davacı keşidecilerin sorumluluğunu etkilemeyeceği, dava konusu bonoda lehtar imzası sahte olsa dahi ciro zincirinde kopukluk bulunduğunun kabul edilemeyeceği, davalının bonoda ciro yoluyla yetkili hamil olduğu, mahkemece davanın esastan reddi gerekirken usulden reddinin yerinde olmasa da davalı tarafın temyizinin bulunmaması nedeniyle bu hususa değinilmekle yetinildiği, davanın reddi kararının sonucu itibariyle yerinde olduğu gerekçesiyle istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiş…” gerekçesi ile verilen ret kararını onamıştır. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi aynı içtihadını 2022/811 Esas ve 2023/294 Karar sayılı ilamı ile de devam ettirmiştir. İstanbul BAM 16. HD 2021/723 Esas ve 2023/194 Karar sayılı ilamında “Kambiyo senetlerinde imzaların istiklali prensibi geçerli olup, çekte keşideci olan asıl davanın davacısı, lehtar cirantanın imzasının sahteliğine dayalı olarak menfi tespit isteminde bulunamayacaktır.” şeklinde karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan tüm ilkeler ve içtihatlar doğrultusunda, imzaların istiklâli ilkesi uyarınca senette imzası bulunan herkesin kendi imzasından sorumlu olduğu, başkasının imzasının sahteliğine dayanarak menfi tespit talep edemeyeceği kanaatine varılmıştır. Bu kapsamda somut olayın değerlendirilmesinde dava konusu takibe dayanak çekin ciro zincirinin muntazam olduğu ve ciro zincirinde kopukluk bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu şekilde kesintisiz ciro zinciri, hak sahipliğine karine teşkil etmektedir. Davacının iddia ettiği şekilde lehtarın imzasının geçersiz, sahte olduğunun ileri sürülmesi ciro zincirini koparmaz. Yukarıda açıklandığı üzere, imzaların bağımsızlığı ilkesi ciro zincirinde bulunan imzalardan birinin veya bazılarının sahteliğine dayanılarak davacı keşidecinin menfi tespit davası açmasına olanak sağlamaz. Lehtarın imzasının sahteliği, lehtar tarafından kendisine başvurulduğunda herkese karşı ileri sürebileceği mutlak def’idir. Ancak davacı keşideci, kendisine başvuran alacaklıya karşı lehtarın imzasının sahteliği def’ini öne süremez. Aksinin kabulü halinde kambiyo senetlerinin kamu güvenine mazhar olma özelliği ortadan kalkacak olup, senetteki görünüşe güven ilkesi anlamsız hale gelecektir. Böylece kambiyo senetleri ile sağlanan hukukî ve ticari güven ile hız prensibi ortadan kalkacaktır. İmzasını inkâr etmeyen davacı keşidecinin senetten dolayı borçlu olduğu aşikârdır. Lehtarın imzasının sahteliği keşidecinin borcunu ortadan kaldırmayacaktır. Dolayısıyla keşidecinin borçlu olmadığına karar verilmesi halinde, keşidecinin sebepsiz zenginleşmesine neden olunacaktır. Senetteki borcun ödenmesi durumunda senede dayalı borç sona erecek olup; senedin rızası hilafına elinden çıktığını iddia eden lehtarın, haksız fiil ya da sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre kendisinden sonraki kişilere başvurma hakkı saklı kalacaktır.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; yukarıda açıklanan sebeplerle davacı keşidecinin kendi imzasını kabul ederek, lehtarın imzasının sahteliğine dayanarak menfi tespit talebinde bulunamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Menfi tespit davası reddedildiği için İİK md. 72/4 uyarınca mahkememizce daha önce verilen tedbir kararının kaldırılmasına ve %20 oranında tazminata hükmedilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden;
1-Davanın REDDİNE,
2-İİK md. 72/4 uyarınca tefrikten önce düzenlenen mahkememiz 2023/… Esas sayılı dosyasının 18/04/2023 tarihli tensip zaptının 19. ara kararı gereği verilen tedbir hükmünün Davacı Borçlu … İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi yönünden kaldırılmasına,
3-İİK md. 72/4 uyarınca 4.780,60 TL icra tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Harçlar kanunu gereğince alınması gereken 269,85-TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 17.900,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dair, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (… Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.30/11/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır