Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/145 E. 2023/512 K. 10.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/145 Esas
KARAR NO : 2023/512

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/03/2023
KARAR TARİHİ : 10/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Alibey Mah.,…Sok. Üzeri Silivri / İstanbul adresinde, davalı… tarafından atık su ve yağmur suyu altyapı yenileme çalışması esnasında ekskavatör ile kazı sırasında kabloları hasarlamak suretiyle müvekkili şirket … A.Ş.’nin kablolarının hasara uğradığını, hasarın ardından müvekkili şirketin teknik elemanlarınca durumun tutanak altına alındığını, akabinde hasarın giderilmesi için gerekli çalışmaların yapıldığını, müvekkili şirketin malzeme gideri, işçilik gideri ve işletme zararı olmak üzere 9.650,1-TL zarara uğratıldığını, hasar tespit tutanağında imzası bulunan …’in tanık olarak dinlenilmesi gerektiğini, tanığın davaya konu hasara kimin sebebiyet verildiğini, hasarın boyutu ve hasarın oluş şeklinde açıklamalar yapacağını, uyuşmazlığın arabuluculuk yoluyla çözümlenmesi için müvekkili şirket tarafından arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, görüşmeler sonucunda anlaşamama tutanağının düzenlendiğini, izah edilen nedenler ile fazla ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, 9.650,1-TL tutarındaki alacağın hasar tarihi olan 15/02/2021 tarihinden itibaren başlayan T.C. Merkez Bankası’nın kısa vadeli avanslar için öngördüğü avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; söz konusu hasardan idarelerinin sorumlu olmadığını, yargı yolu yönünden davanın güncel uyuşmazlık mahkemesi kararlarına göre idare mahkemesinde açılması gerektiğini, zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazlarının bulunduğunu, müvekkili idareye işbu davada husumet yöneltilemeyeceğini, dava ve hukuki menfaat şartı olmadığını, davacı tarafça açılan davanın hukuki mesnetten yoksun olduğunu, eğer mevcut ise söz konusu zarara idarenin neden olmadığını, zarar ile idare eylem ve işlemleri arasında illiyet bağı olmadığını, davacının davasının usul hukuku ilkelerine göre reddedilmesi gerektiğini, davacının davasını hasar iddiasına dayandırdığını, tazmini istenen zarar miktarı ve tazmin bedelinin dayandırılmış olduğunu, delillerin tek taraflı deliller olduğunu, ayrıca davacının fotoğraf ve sair deliller sunmuş ise de bu delillerin olayla bağlantısının henüz ispat edilemediğini, bu nedenle davacının davasını ispat edecek nitelikte bilgi ve belge sunamadığını, davacının zarara uğradığı iddiasını dava dosyasına sunmuş olduğu deliller ile ispat edilebilmiş olmadığını, davacının zarara uğradığı iddiasını ve buna ilişkin yaptığı masraf ve ödeme var ise bunları ispat etmesi gerektiği gibi idarenin bu hasardan sorumluluğunun da ispat edilmesi gerektiğini, davanın…A.ş’ye ihbarını, davanın esastan ve tümüyle reddini, davacının faiz isteminin tümüyle reddini, yargılama masrafı ve avukatlık ücreti isteminin reddini, yargılama masraflarının karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, haksız fiil sebebiyle maddi tazminat talebine ilişkindir.
Somut olayda davacı taraf “Alibey Mah., …Sok. Üzeri Silivri / İstanbul” adresinde davalı tarafından yapılan çalışmalar sırasında kablolarına zarar verildiğini ileri sürmüştür. Davacı vekili 28/03/2023 tarihli beyan dilekçesi ile adresin sehven yanlış yazıldığını, doğru adresin “Selimpaşa Mah., …Sok., …Sitesi, Silivri / İstanbul” olduğunu beyan etmiştir. Dava dilekçesinin ekinde zarara ilişkin evraklar ve arabuluculuk tutanağı sunulmadığı için dava dilekçesindeki adresin çelişkili olup olmadığı, hatanın sehven yapılıp yapılmadığı denetlenememiştir.
HMK md. 141 “Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez.
İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklıdır.” şeklindedir. Basit yargılama usulünün uygulandığı davalara ilişkin ise, HMK md. 319 “İddianın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı dava açılmasıyla; savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı cevap dilekçesinin mahkemeye verilmesiyle başlar.” şeklindedir. Kanun maddelerinden anlaşılacağı üzere davacının, dava dilekçesini sunduktan sonra iddiasını değiştirmesi veya genişletmesi mümkün değildir. Somut olayda haksız fiile dayalı bir alacak söz konusudur. Haksız fiilin gerçekleştiği adrese ilişkin yapılan açıklamalar maddi vaka niteliğindedir ve maddi vakanın sonradan değiştirilmesi mümkün değildir. Davacı vekilinin adres değişikliğine ilişkin sunduğu beyan dilekçesine karşı davalı tarafın açık muvafakati de bulunmamaktadır. Dolayısıyla davacının yeni adres bildirilmesine ilişkin beyan dilekçesi HMK md. 141 kapsamında mahkememizce kabul edilmemiş ve dava dilekçesinde belirtilen maddi vakalara göre yargılamaya devam edilmiştir.
HMK’da belirtilen dava şartlarının yanında Kanunlarda da düzenlenen dava şartları bulunmaktadır. TTK md. 5/A “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” şeklinde düzenlenmiştir. Arabuluculuğa ilişkin esaslar ise, 6325 sayılı Kanun’un 18/A maddesinde “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Ticari davalarda dava açmadan önce arabulucuya başvurulması özel bir dava şartıdır. Arabuluculuk dava şartının sonradan giderilmesi de mümkün değildir. Mahkememizce tensip zaptı ile davacı tarafa arabuluculuk tutanaklarının sunulması için kesin süre verilmiştir. Ancak davacı tarafın sunduğu arabuluculuk tutanağında belirtilen maddi vaka ile dava dilekçesinde yer alan maddi vakanın farklı olduğu anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; yukarıda açıklanan sebeplerle davacının 28/03/2023 tarihli dilekçesi HMK md. 141 kapsamında maddi vakanın ve iddianın değiştirilmesine ilişkin olduğundan kabul edilmemiş ve dava dilekçesinde açıklanan maddi vakaya ilişkin, yani “Alibey Mah., … Sok. Üzeri Silivri / İstanbul” adresinde meydana gelen zararın tazminine ilişkin arabuluculuk dava şartı yerine getirilmediğinden davanın usulden reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden;
1-Davanın Arabuluculuk dava şartı yokluğu nedeni ile USULDEN REDDİNE,
2-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Zorunlu arabuluculuk başvurusu nedeniyle devletçe karşılanacak 3.200,00.-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Fazla yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının talep halinde iadesine,
Dair, miktar itibariyle istinaf sınırı altında kaldığından KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
10/07/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır