Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/113 E. 2023/647 K. 17.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/113 Esas
KARAR NO : 2023/647
DAVA : İtirazın İptali (Komisyonculuk Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/02/2023
KARAR TARİHİ : 17/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Komisyonculuk Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davalı tarafın İcra Müdürlüğü’ne yapmış olduğu itiraz haksız ve kötü niyetli olup borç ödemesinin yapılmasının zorlaştırmaya çalışıldığını, davalı … …’ün banka hesaplarına 21/12/2021 ve 13/01/2022 tarihlerinde toplamda 3 (üç) defa para transferi yapıldığını, ilgili transfer bir sağlık aracı hizmetinin alınmasına yönelik olup söz konusu hizmetin verilmesine ilişkin olduğunu, ancak müvekkili tarafından ödemeler gerçekleştirilmesine rağmen hizmetin verilemeyeceği davalı tarafından ödemelerden sonra müvekkiline iletildiğini, yapılan ödemelere yönelik hizmetin verilemeyeceği belirtilmesine rağmen söz konusu para borcunun müvekkilinin tüm ısrarlı ve iyi niyetli çabalarına rağmen davalılar tarafından iade edilmediğini, müvekkilinin yapmış olduğu ödemeler ile davalıların sebepsiz zenginleştiğini, sunmadıkları bir hizmeti müvekkiline vaat ettiklerini ve vaadi yerine getirmediklerini, davalı taraf borcunu sözlü ve telefon yazışmaları yoluyla ikrar etmekle birlikte tüm ihtarlara rağmen borcunu ödememiş olduğundan dolayı kendisi hakkında ….İcra Müdürlüğü’nün 2022/… E. sayılı dosyası kapsamında takibe geçilmiş olup, davalılar tarafından ödeme emrine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edildiğini, davalı tarafın borcunu ikrar ettiğine yönelik ifadeler müvekkili ve davalı taraf arasında Whatsapp haberleşme platformu üzerinden gerçekleştirilen mesajlaşmalardan da anlaşılabileceğini, Yargıtay’ın çeşitli hukuk dairelerinin de whatsapp mesajlaşmalarındaki ifadeleri borcun ikrarı olarak kabul edildiği, takip konusu meblağ davalılar tarafından gayet iyi bir şekilde bilinmekte olup, aynı zamanda likid bir alacak olduğunu, söz konusu alacağın inkarı ve tahsil edilememe ihtimaline karşı ihtiyati tedbir talep ettiklerini, davalarının kabulüne, itirazın iptaline, takibin devamına, asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, her türlü yargılama gideri, harç ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … Limited Şirketi Vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin Ticaret Sicilinde … vergi kimlik numarası ile işlem gören bir tüzel kişiliği olduğunu, davacı yanın ise, dava dilekçesinde her ne kadar banka kanalı ile diğer davalı … …’e gönderilen ödemelerin “sağlık aracı hizmetinin alınmasına yönelik olduğunu” beyan etmiş ise de, öncelikle dava dilekçesi incelendiğinde davacının müvekkili ile değil de diğer davalı ile bir ilişkide olduğunu beyan ettiğinin görüleceğini, davacı ve diğer davalı ile olan şahsi ilişki hakkında müvekkilinin bir bilgisinin ve sorumluluğunun olamayacağını, müvekkili ile davacı arasında herhangi bir ilişkinin olmadığını bu yönde herhangi bir sözleşmenin de bulunmadığını, dosyada dava dilekçesine ek olarak sunulmuş dekontlar incelendiğinde ise zaten söz konusu meblağların müvekkilinin tüzel kişiliğine ait banka hesabına gönderilmediğini, müvekkili ile davacı arasında bir para akışının da olmadığını, söz konusu para akışının 2022 itibari ile müvekkili şirket ile tüm ilişkisi sonlanan diğer davalıya yapıldığını, dosyaya sunulan whatsapp konuşmaları da herhangi bir borç ikrarı şeklinde yorumlanamayacağını, tüm bunların yanı sıra ve kesinlikle ortada bir sözleşme ve ilişki olduğunu kabul anlamına gelmemekle birlikte, ticaret sicil kayıtlarına uygun olarak yapılan bir sözleşmenin mevcudiyeti farziyesinden yola çıkıldığında dahi, bu sefer müvekkilinin tüzel kişilik dava dilekçesinde iddia edildiği şekilde sağlık aracı hizmeti yapmaya ehil bir tüzel kişilik de olmadığından bu husus ticaret sicil gazetesinde şer alan ve müvekkili şirketin kuruluşundaki amaç ve konuyu düzenleyen hükümlerle de sabit olduğundan şirket temsilcileri temsilde sınırları aşmış sayılacağını, huzurdaki haksız davanın reddine, davacının alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına çarptırılmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … … vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle: davacı vekili müvekkilinin hesabına üç defa para transferi yapıldığını, ilgili transferin bir sağlık aracı hizmetinin alınmasına yönelik olduğunu ancak ödemelerden sonra hizmetin verilmediğini iddia ederek ödenen bedellerin icra inkâr tazminatı ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ettiğini, davacı vekilinin iddialarının yerinde olmadığını, zira davacı ile gerek müvekkili gerekse de diğer davalı şirket arasında sağlık aracı hizmeti verilmesine ilişkin imzalanmış olan herhangi bir sözleşmenin bulunmadığını, bu iddia gönderilen ücreti hukuki bir sebebe dayandırmak çabasından ibaret olup müvekkilinin davacı tarafa herhangi bir borcunun bulunmadığını, dava dilekçesinde dayanılan whatsaap yazışmalarının borç ikrarı olmadığını, davanın reddine mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE;
… Müdürlüğü’ ne, … Vergi Dairesi Müdürlüğü’ ne, … Vergi Dairesi Müdürlüğü’ ne müzekkere yazılarak, ”mahkememiz davacısı … (TC:… ) ile Mahkememiz davalısı … … (TC:…)’ün tacir vasfının bulunup bulunmadığının” araştırılarak mahkememize bilgi verilmesi istenilmiştir.
…’ ne müzekkere yazılarak, davalı … Limited Şirketi’ nin ortaklarını ve yetkililerini gösterir kayıtlarının çıkartılarak mahkememize gönderilmesi istenilmiştir.
… Bankası’ na müzekkere yazılarak, dava dilekçesi ekindeki gönderilen işlemlere ilişkin hesap hareketlerinin açıklamalarıyla birlikte araştırılarak mahkememize bilgi verilmesi istenilmiştir.
…. İcra Müdürlüğü’ nün 2022/… esas sayılı dosyası UYAP sistemi üzerinden çıkartılarak incelenmiştir.
Dava, …. İcra Müdürlüğü’ nün 2022/… esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Görev, HMK md. 114 uyarınca dava şartıdır ve mahkeme tarafından re’sen gözetilir. Ticaret mahkemelerinin görevi TTK md. 4’te düzenlenmiştir. Bu maddeye göre her ticari dava ticaret mahkemesinin görevinde değildir. Bir davanın ticaret mahkemesinde görülebilmesi için mutlak veya nispi ticari dava olması gerekir. Mutlak ticari davalar TTK’da düzenlenen konulara ilişkin olup, davanın taraflarının tacir olup olmaması önemli değildir. Nispi ticari davalar ise, her iki tarafın da tacir olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili olan davalardır. Yargıtay 20. HD’nin 2019/391 Esas ve 2019/1391 Karar sayılı ilamında “Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.” şeklinde karar verilmiştir. Yine aynı kararda “Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, Kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.” şeklinde ticari davaların ve ticari işlerin ayrımına vurgu yapılmıştır.
Davanın ticari dava olmadığı ve davaya Asliye Hukuk Mahkemesince bakılması gerektiği kanaatine varıldığından 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. (emsal ve alıntı Yargıtay 23. HD’ nin 2016/5383 esas, 2020/1248 karar sayılı kararı)
HÜKÜM: Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, HMK 20.maddesi gereğince karar kesinleştiğinde ve 2 haftalık süre içerisinde talep halinde dosyanın görevli İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
2-Karar kesinleştiğinde ve iki haftalık süre içerisinde taraflarca mahkememize başvurulması halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-6100 sayılı yasanın 20. madde uyarınca süresi içinde kanun yoluna başvurulmadığı takdirde, kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulması durumunda başvurunun reddi kararının tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde taraflarca mahkememize başvurarak dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde dosyanın re’sen ele alınarak açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
4-6100 sayılı HMK’nın 331. maddesi uyarınca yargılama gideri ve vekâlet ücretinin görevli mahkemece nazara alınmasına,
Dair, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (… Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/10/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır