Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/80 E. 2023/601 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/80 Esas
KARAR NO : 2023/601
DAVA : Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 08/02/2022
KARAR TARİHİ : 28/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan Genel Kurul Kararının İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacı …’ın davacı …’nin (“…” veya “Davalı Şirket”) pay sahibi olduğunu, davalı şirketin 8 Kasım 2021 tarihli Olağanüstü Genel Kurul Toplantısının (“8 Kasım 2021 Tarihli Genel Kurul”) itibari ile davalı şirketin pay defterine göre; davalı şirketin toplam “8.959.490.647” adet payından, davacının “1.443.913.742” adet paya sahip olduğunu, dolayısıyla davalı şirketin pay defterine göre; davacının sahip olduğu payların toplamının davalı şirketin paylarının %16,11’sine tekabül ettiğini, davalı şirketin ise … ailesine ait … Grup Şirketlerinden biri olduğunu, davalı şirketin hissedarlarının tamamının … ailesine mensup kişiler olduğunu, davalı şirketin yegane meşgalesinin ise %100 paylarına sahip hakim ortağı olduğu … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi olduğunu, …’ nun davalı şirketin bağlı iştiraki olduğunu, davalı şirketin …’nun %100 hakimi olduğunu ve müvekkili davacının ise davalı şirketteki payları üzerinden …’nun da dolaylı ortağı olduğunu, davalı şirketin …’in %100 hissesine sahip olması dışında başkaca bir faaliyeti olmadığını, davalı şirketin esasen gayri faal durumda olduğunu, davalı şirkette aynı zamanda yönetim kurulu üyesi olan pay sahiplerinin davalı şirket ile bağlı iştiraki …’nun da Yönetim Kurulu’nda yer aldığını, her iki şirketin yönetim kurulu üyelerinin aynı kişilerden oluştuğunu, davacının muhalefetine rağmen, 2018 yılından bu yana söz konusu pay sahibi Yönetim Kurulu üyelerinin döneminde gerek davalı şirketin gerekse bağlı iştiraki …’nun içini boşaltmaya yönelik hukuka aykırı genel kurul kararı alındığı … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/… E., 2019/… K. sayılı kararı ile de sübut bulduğunu, yine söz konusu pay sahibinin Yönetim Kurulu üyelerinin döneminde yukarıda belirtilen mahkeme kararı da dolanılarak, davalı şirketin ve bağlı iştiraki … arasında, piyasa teamülleri ile de uyuşmayan fahiş ilişkili taraf işlemlerinin yapıldığını, bu hususun bir başka dava dosyasında mahkeme eli ile yapılan bilirkişi incelemesi ile de ortaya çıktığını, …’nun kaynaklarının …’ya aktarılmak suretiyle içinin boşaltıldığının anlaşıldığını , davalı şirketin yine de zararda olduğunun görüldüğünü, davalı şirketin 2017 ila 2019 yılları arasındaki gelir tablosu incelendiğinde, davacının yönetimde yer aldığı dönemde davalı şirketin 2017 yılında 18.753.574,77 TL, 2018 yılında 17.447.493,09 TL kar elde etmiş iken; daha sonra 2019 yılında 10.101.776,48 TL ve 2020 yılında da 9.912.738,67 TL zararının meydana geldiğinin anlaşıldığını, sonuç olarak bağlı şirket …’dan davalı şirkete aktarılan kaynağa rağmen davalı şirketin halen zararının devam ettiği gibi …’ nun da borca batık hale geldiğini, davacının yönetiminde yer aldığı dönemde sektörde başarıları ile anılan davalı şirket ve bağlı iştiraki …’ nun, aynı kişilerden oluşan ve bağlı iştirak şirketinde yapılacak olası hukuka aykırılıkları perdelemek için davalı … kullanan Yönetim Kurullarının haksız ve kötü niyetli tutumları ve başta 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu olmak üzere mer’i mevzuata aykırı işlem ve eylemleri neticesinde büyük zararlara uğradığını ve bugün her iki şirketin de borca batık vaziyete getirilmiş olduğunu, davalı şirketin azlıkta kalan müvekkili davacının bağlı şirketten bağını koparmak ve bağlı şirkette yapılacak olası hukuka aykırılıkları perdelemek için kullanıldığını, bağlı iştirak …’nun iştigal ve faaliyetlerinden sadece ve sadece aynı zamanda davalı şirket yönetim kurulunda da bulunan 3 pay sahibinin haberdar olduğunu, müvekkilinin pay sahibinin bağlı iştirak şirketin yönetiminden, ekonomik, mali, hukuki ve finansal durumundan haber almasına izin verilmediğini, müvekkili davacının davalı şirketin genel kurullarında gerek davalı şirketin gerekse bağlı şirket … hakkında bilgi alma ve inceleme hakkı kapsamında yönelttiği soru ve talepleri karşılanmadan bizzat yönetim kurulu üyelerinin kendilerinin ve 1. dereceden kan ve sıhri hısımlarının olumlu oyları ile yasaya ve usule aykırı genel kurul kararları alındığını, müvekkili davacının bilgi alma ve inceleme hakkını kullanamadığını, müvekkili davacının genel kurul öncesinde ve genel kurul toplantısında gündemin 2 ve 3. maddeleri altında yapılan ve toplantı tutanağına da geçen müzakereler esnasında ileri sürdüğü bilgi alma ve inceleme talepleri ret edilerek, kanuna, esas sözleşmeye, dürüstlük kuralına alenen muhalefet edilerek alınan genel kurul kararlarının TTK madde 447 uyarınca batıl olduğunu, gerek TTK’nın emredici hükümleri, gerekse doktrin ve yerleşik içtihatlar ile kemikleşmiş hukukumuzun temel ilkeleri gereği, bir anonim şirketin yönetim kurulu üyeliğine aday ve talip olan kişilerin kanundan doğan ödev ve sorumluluklarını yerine getirmeyeceğini peşinen belirterek genel kurul toplantı tutanağına dahi geçirmelerine rağmen yeniden yönetim kurulu üyeliğine atanmasının hukuka aykırı olduğunu, müvekkili davacının yıllardır süren ısrarlı taleplerine rağmen, davalı şirketin 2018 yılından bu yana yapılan genel kurullarında gerek davalı şirket gerekse bağlı iştiraki … hakkında ileri sürdüğü bilgi alma ve inceleme hakkının da TTK’nın amir hükümleri de çiğnenerek yerine getirilmediğini, davalı şirket ile …’nun TTK’nın açık emrine rağmen Topluluk Şirketleri hükümlerine tabi olmadığının ileri sürüldüğünü, davalı şirket yönetim kurulunun yine kendilerinin yönetim kurulunda yer aldığı … ile yapılan ilişkili taraf işlemleri dahil, her iki şirketin finansal ve malvarlığıyla ilgili durumları ile hesap sonuçları, TTK Madde 200 hükmü gereği, hâkim şirketin bağlı şirketle, bağlı şirketlerin birbirleriyle, hâkim ve bağlı şirketlerin pay sahipleri, yöneticileri ve bunların yakınlarıyla ilişkileri, yaptıkları işlemler ve bunların sonuçları hakkında, özenli, gerçeği aynen ve dürüstçe yansıtan hesap verme ilkelerine uygun, doyurucu bilgi verilmesi taleplerinin dahi söz konusu genel kurul toplantı tutanaklarından da açıkça görüldüğü üzere davalı şirket yönetim kurulu tarafından red edildiğini, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun madde 195/1-a fıkrasında verilen açık tanım gereği, bir ticaret şirketi, diğer bir ticaret şirketinin, doğrudan veya dolaylı olarak oy haklarının çoğunluğuna sahipse birinci şirketin hâkim, diğerinin ise bağlı şirket olduğunu, bu şirketlerden en az birinin merkezi Türkiye’de ise, TTK’da yer alan şirketler topluluğuna ilişkin hükümlerin uygulanacağının bizzat TTK madde 195 hükmünün emri gereği olduğunu, davalı şirket ile …’nun güncel yönetim kurulları ve hissedarlık yapıları incelendiğinde, davalı şirket ile … arasında hâkim şirket bağlı şirket ilişkisi bulunduğunu ve iki şirketin TTK m. 195 kapsamında bir şirketler topluluğu oluşturduğunun rahatlıkla görüldüğünü, bu halde davalı şirketin %100 paylarına sahip olduğu iştiraki … şirketinin davalı şirketin bağlı şirketi olduğunun açık olduğunu belirterek açıklanan nedenlerle davalı şirketin 8 Kasım 2021 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında yapılan yasaya ve usule aykırı oylama neticesinde alınan hükümsüz genel kurul kararlarına istinaden gerçekleştirdiği ya da gerçekleştireceği işlemler ile müvekkili davacının doğrudan ve/veya dolaylı olarak doğmuş ve doğacak her türlü zarar-ziyan, maddi ve manevi tazminat, hak ve alacakları, söz konusu hukuka aykırılıkların gerçekleşmesinde sorumluluğu bulunan kişilere karşı her türlü şikâyet, dava ve talep haklarını saklı tutularak mahkeme tarafından müvekkili davacının muhalefetine rağmen, TTK’nın amir hükümlerine ve davalı şirket esas sözleşmesine aykırı bir şekilde, genel kurulda pay sahiplerinin “bilgi ve inceleme hakkı” ihlal edilerek yasaya ve usule aykırı yapılan müzakere ve oylamalar neticesinde alınan 2 ve 3 numaralı kararların kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı olmalarından dolayı hükümsüz olduklarının tespitine, aksi halde iptallerine, dava konusu edilen 2 ve 3 no.lu kararların icra edilmesi ve bilhassa bu kararlar çerçevesinde işlem yapılması halinde telafisi güç zararların doğacak olması karşısında, dava sonuna kadar söz konusu kararların yürütmesinin tedbiren durdurulmasına, ağır hukuk ihlalleri ile alınan ve “mutlak butlanla batıl” söz konusu kararların “hükümsüz” olmaları nedeniyle işbu tedbir taleplerinin teminatsız olarak kabulüne karar verilmesine, yargılama giderleri ile yasal vekâlet ücretinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Olağanüstü GK Toplantısında alınan kararların tamamının kanunen öngörülen nisaplara uygun alındığı gibi herhangi bir yokluk, butlan veya iptal sebebi bulunmadığını, toplantıya çağrının usulüne uygun alındığını, toplantı ve karar nisaplarına uyulduğunu, TTK’ nun 447 inci maddesi kapsamına giren herhangi bir gündem maddesi bulunmadığı gibi gündemde bulunmayan konularda karar da alınmamış olup alınan kararların tamamının kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına uygun olduğunu,
davalı şirketin en son 15 Kasım 2018 tarihinde yönetim kurulu üye seçiminin yapılmış olup anılan üyelerin kanunen azami süre olarak öngörülmüş üç yıllık görev sürelerinin sona ermesinden önce şirketin organsız kalmaması amacıyla Şirket Yönetim Kurulu tarafından huzurdaki dava konusu Olağanüstü GK Toplantısı’ nın 08 Kasım 2021 tarihinde toplanmasına karar verildiğini, çağrı metninin, TTK’
nun 414 üncü maddesi ile şirket esas sözleşmesi hükümleri kapsamında 19 Ekim 2021 tarihli TTSG’ de ve 19 Ekim 2021 tarihli Yeni Gün Gazetesinde ilan edilmek ve 25 Ekim 2021 tarihinde pay sahiplerine iadeli taahhütlü mektuplar ile gönderilmek suretiyle çağrıya ilişkin kanunda ve şirket esas sözleşmesinde öngörülen usullere uyularak çağrı yükümlülüğünün yerine getirildiğini, davacı pay sahibinin, olağanüstü GK toplantısından ancak 4 gün (2 iş günü) önce keşide ettiği
….Noterliği’ nden sadır 4 Kasım 2021 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile olağanüstü GK Toplantısı gündemi ile ilgili olarak 3 soru sorduğunu, bunlara ek olarak ayrı bölüm açarak, hem
gündemle ilgili olmayan hem de müvekkili şirketle ilgili bulunmayan uzunca açıklamalarla yine dava
dışı üçüncü kişi …’ ya ait bir takım sorular sorduğunu, anılan davacı sorularının gündem ve müvekkili şirketle ilgili olanların tamamının müvekkili şirket
yönetim kurulu tarafından titizlikle, tüm şeffaflığıyla, dürüst hesap verme ölçüsü ilkeleri uyarınca
hazırlanarak davacıya hitaben …Noterliği’nden sadır 8 Kasım 2021 tarih ve 33394 yevmiye
nolu ihtarname ile cevaplandığını, davacının … ile ilgili yorumlarının ise ilgili şirkete
yöneltilmesi ve müvekkili şirketle ilgili olmadığının belirtildiğini, olağanüstü GK toplantısının 8 Kasım 2021 tarihinde şirket ortaklarından … dışındaki tüm
pay sahiplerinin asaleten veya vekaleten katılımıyla gündemin 1. maddesinin açılış ve toplantı başkanlığının oluşturulması, gündemin 2 inci maddesinin yönetim kurulu üyelerinin seçilmesi ve görev sürelerinin belirlenmesi, gündemin 3 üncü maddesi yönetim kurulu üyelerinin şirket konusu işlerle iştigal etmelerine TTK’ nun 395 ve 396.maddeleri gereğince müsaade edilmesi ve gündemin 4 üncü maddesi dilekler ve kapanış olacak şekilde toplandığını, bundan sonra …’ın, herhangi bir bilgi alma ve inceleme davası açmadığını ancak doğrudan
08 Şubat 2022 tarihli dava dilekçesi ile huzurdaki davayı açtığını,
TTK’ nun 195. maddesinin dördüncü fıkrasının Yönetmeliğin 105 inci maddesi, … Mahkemesi … Hukuk Dairesi’ nin 2019/… Esas, 2020/… Karar nolu 4 Haziran 2020 tarihli kararı ve nihayet …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin vermiş olduğu 2020/… Esas, 221/… karar nolu 14 Ekim 2021 tarihli kararı ile … Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2020/… Esas, 2021/… karar nolu 9 Aralık 2021 tarihli kesin nitelikli kararı uyarınca şirketler topluluğu oluşabilmesi için bir hakim şirkete bağlı en az iki şirket bulunması gerektiğini ve müvekkili şirket ile … arasında şirketler topluluğu ilişkisi bulunmadığını, davacının TTK’ nun 203 üncü maddesi uyarınca tam hakimiyet bulunduğundan yola çıkan şirketler topluluğu bulunduğu iddiasının da yersiz olduğunu, zira TTK’ nun 203 üncü maddesinin ancak TTK’ nun 195 inci maddesi kapsamında şirketler topluluğu bulunması halinde uygulanabilindiğini, davacının …’nun müvekkili şirket bilançosunda 245 nolu bağlı ortaklıklar hesabında takip edildiğinden bahisle ortada bir şirketler topluluğu bulunduğunu kanıtlama çabasının anlamsız olduğunu, davacının, şirketler topluluğu hükümlerinin uygulanacağından bahisle TTK’ nun 200. maddesi uyarınca … hakkında bilgi verilmesi gerektiğini, TTK’ nun 437 inci maddesinin ikinci fıkrasında da bilgi verme yükümünün bağlı şirketi de kapsadığı, TTK’ nun 200 üncü maddesi uyarınca hakim şirketin pay sahiplerinin bağlı şirketin finansal ve malvarlığıyla ilgili durumları ile hesap sonuçları ve hakim ve bağlı şirketlerin pay sahipleri, yöneticileri ve bunların yakınlarıyla ilişkileri hakkında doyurucu bilgi verilmesini isteyebileceği iddialarının kanuni dayanaktan yoksun olduğunu beyanlarla açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep
etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Mahkememiz 03/06/2022 tarihli ara kararı ile :”Dava konusu genel kurul kararlarının yürütülmesinin geri bırakılmasına dair tedbir kararı verilmediği takdirde, HMK 389/1 maddesinde belirtilen mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkânsız hâle geleceği veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi halinin gerçekleştiği hususunda yeterli delil bulunmamaktadır. Yargılamanın bulunduğu aşama itibariyle 390/3. maddesinde belirtilen yaklaşık ispat koşulunun sağlanılmadığı, ileride toplanan deliller kapsamına göre yeniden talep hakkının bulunduğu göz önüne alınarak davacı vekilinin tedbir talebinin reddine… Davalı tarafın TTK 448 ve 451. Maddeleri uyarınca teminat gösterilmesi talebinin ise mahkememizce verilen bir tedbir kararı bulunmadığı da göz önüne alınarak reddine…” denmek suretiyle davacı vekilinin tedbir talebinin ve davalı tarafın TTK 448 ve 451. Maddeleri uyarınca teminat gösterilmesi taleplerinin ayrı ayrı redlerine karar verilmiştir.
… ‘ne yazılan müzekkereye cevap verildiği, davalı … ‘nin ilk kuruluşundan itibaren sicil kaydının alınan Genel kurul kararlarının (08/11/2021 Tarihli Genel Kurul Toplantısında alınan kararları da dahil olmak üzere) , pay durumunu gösterir sicil kaydının dosya arasına kazandırıldığı anlaşılmıştır. Ayrıca … Ticaret Anonim Şirketi’nin sicil dosyasının gönderilmesi istemli yazıya da cevap verildiği, ilgili şirketin sicil kayıtlarının gönderildiği anlaşılmıştır.
Davalı … tarafından 2018, 2019, 2020 ve 2021 mali yıllarına ilişkin Yönetim Kurulu Faaliyet Raporları ile Finansal Tablolar ve Bağımsız Denetçi Raporları’nın dosyaya ibraz edildiği görülmüştür.
Yönetim kurulu üyeleri … ve …’ye yazılı beyanda bulunmak üzere tebligatlar yapıldığı, yönetim kurulu üyeleri ortak beyan ve görüş dilekçelerinde;
“Huzurdaki davada konu edilen kararların uygulanması Şirket’in veya pay sahiplerinin herhangi bir zararına yol açmayacaktır. Ayrıca, davacı pay sahibinin tamamen kötü niyetli ve sadece şirketi ve yönetim kurulu üyelerini yıpratma amacıyla açtığı bu davadaki iddialarının yaklaşık olarak dahi ispatlayabilmiş değildir.
Davacı pay sahibinin bilgi alma ve inceleme hakkının ihlal edildiği iddiasının gerçek dışıdır. Pay sahibinin şirketimizle ilgili tüm soruları cevaplanmasına karşın hiçbir hukuki dayanak olmadan bir şirket topluluğu iddiası ile üçüncü şahıs bir şirkete ilişkin bilgi alınmadığı gerekçesiyle erteleme talep edilmesi ve şirketimiz genel kurul kararlarına karşı iptal davası açılması kabul edilemez. Şirketimizde herhangi bir usulsüzlük, herhangi bir şirketin içini boşaltma, bunları herhangi bir finansal tabloda veya pay sahiplerinden gizleme, Şirket’i ve pay sahiplerimizi tarafımızca birtakım hukuksuzluklar yapılarak zarara uğratma iddiaları tümden reddediyoruz. Yukarıda bahsetmiş olduğumuz yargılamalaı halihazırda bu hususlar tartışılmış ve davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığı çok kez ortaya çıkmıştır. Bugün halen aynı konuların tekrar tekrar gündeme getirilmesi anlamsızdır. Toplantıda alınan kararların kanun ve esas sözleşmede öngörülen toplantı ve karar yetersayıları gözetilerek alındığı açık olup davacının aksi iddiaları kabul edilemez. Bu toplantının yapılış amacının, 2018 yılında üç yıllığına seçil üyelerinin görev sürelerinin sona ermek üzere olması ve Şirket’in organsız kalmaması için seçim yapılması gerekmekte olduğu davacıya açıklanmış olmasına rağmen, davacının alınan/kararları iptal ettirerek organsız bırakmasında bir menfaati olmadığı gibi, asıl davacının kötü niyetle ileri sürdüğü yürütmenin geri bırakılması talebinin ve davasının kabulü halinde Şirketimiz ve dolaylı olarak da pay sahipleri zarara uğrayacaktır. Bu nedenlerle, davacının açmış olduğu Genel Kurul Toplantısı’nın 2 ve 3 nolu gündem maddelerince alınan kararların yokluğunun, hükümsüzlüğünün tespiti veya iptali talebinin reddi gerektiği kanaatinde olduğumuzu belirtmek ister, ayrıca davacının 2 ve 3 nolu gündem maddelerince alınmış kararların yürütmesinin geri bırakılması talebinin de reddedilmesi gerektiği yönünde oluşan görüşümüzü saygılarımızla yüksek takdirlerinize sunarız.” şeklinde beyan bildirmişlerdir.
… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/… E. Sayılı dosyanın celp edilerek yapılan incelemesinde davacı … tarafından davalı … aleyhine Genel Kurul Kararının İptali İstemli dava açıldığı işbu mahkeme dosyasında 14/10/2021 tarihinde davacının davasının reddine karar verildiği görülmüştür.
… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/… E. Sayılı dosyasının tetkiki ile; Davacı … tarafında Davalı … aleyhine Genel Kurul Kararının İptali İstemli dava açıldığı, 16/12/2021 tarihinde mahkeme dosyasında davaya konu kararlarının butlanı gerektirir genel kurul kararlarından olmadığından kararların hükümsüz olduğunun tespitine ilişkin talebin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/… Esas, 2021/… Karar sayılı dosyasınınincelenmesinde;
Davacılar … …, … tarafından davalı … aleyhine tespit davası açıldığı, işbu mahkeme dosyasında “davanın kabulüne, TTK 437/5 mad.uygun olarak davacıların davalı …Ş.’den talep ettikleri bilgi ve belgelerin yazılı defter incelemesi hariç olmak üzere genel kurul dışında incelenmesine izin verilmesine…” karar verilerek … İcra Müdürlüğü’nün 2021/… E. Sayılı takip dosyası ile … Asliye Ticaret Mahkemesinin 01/07/2021 tarih 2017/… Esas 2021/… Karar sayılı ilamında TTK m.437/5 mad. Uygun olarak davacıların davalı … AŞ den talep ettikleri bilgi ve belgelerin yazılı defter incelemesi hariç olmak üzere genel kurul dışında incelenmesine izin verilmesine şeklinde kurulan hüküm uyarınca mahkeme kararının infazının sağlandığı görülmüştür.
… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/… Esas sayılı dosyanın incelenmesinde; Davacılar … …, … tarafından Davalı … aleyhine Genel Kurul Kararının İptali İstemli dava açıldığı, işbu dosyada ise “Davacının davasının kabulü ile, davalı şirketin 06/08/2019 tarihli olağanüstü genel kurulunda alınan 3 nolu karardaki şirketin iştiraki konumunda olan … San. ve Tic. A.Ş’nin paylarının ve önemli mal varlıklarının satışı ve devri hususunda yönetim kuruluna yetki verilmesine ilişkin kısmın iptaline, yürürlülüğünün durdurulmasına, kararın ticaret sicil müdürlüğüne bildirilmesine” kararı verildiği görülmüştür.
… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/… E. Sayılı dosyasının Davacı … ile Davalı … aleyhine Ticari Şirket (Şirkete Özel Denetçi Tayin Edilmesi) istemli dava açıldığı, 09/12/2021 tarihli mahkeme kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.
… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/… E. Sayılı dosyasında ise;Davacı … tarafından Davalı … aleyhine Ticari Şirket (Bilgi Alma Ve İnceleme Hakkı İhlali) istemli dava açıldığı görülmüştür. … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/… E. Sayılı Davacı … tarafından Davalı … aleyhine Şirkete Özel Denetçi Tayin Edilmesi istemli dava açıldığı görülmüştür. Bu haliyle işbu mahkeme dosyalarının müzekkere tarihi itibariyle güncel durumları tespit edilmiştir.
03/11/2022 tarihli duruşmada davalı şirketin 8 Kasım 2021 tarihinde gerçekleşen genel kurul toplantısında alınan 2 ve 3 nolu kararların kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına uygun olup olmadığı, iptali/butlanı şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında bilirkişilerden rapor aldırılmasına karar verildiği, bilirkişi Nitelikli Hesap Uzmanı … ve SMMM … tarafından ibraz edilen heyet raporunda neticeten;
“1-Davalı şirketin 2018, 2019, 2020 yılları ticari defterlerinin TTK. Hükümlerine göre sahibi lehine delil teşkil edeceği, 2-Davalı …Ş.’ nin aktif büyüklüğünün 2018 yılına göre 2020 yılında (164.845.172-160.411.792=4.433.380) 4.433.380 TL, 4.433.380/160.411.792=% 3 oranında artış olduğunun görüldüğü, 2018 yılında 242 İştirakler ve 245 Bağlı Ortaklıklar’ la ilgili muhasebesel olarak yapılan hesap hatasının 2019 yılında düzeltildiğinin tespit edildiği, 3-Davalı …Ş.’ nin Öz Kaynaklarının 2018 yılına göre 2020 yılında (125.791.427-105.776.912=20.014.515) 20.014.515 TL azaldığı, şirketin esas sermayesi olan 89.594.906,47 TL’ nin şirket içinde korunduğu, 4-Şirketin öz kaynaklarının 20.014.515 TL azalmasına karşılık Kısa Vadeli Banka Kredilerinin tamamı olan 34.041.118 TL’ nin sıfırlandığı ve şirketin bağlı ortaklık olan dava dışı …’ e borçlandığının görüldüğü, 5-Davalı …Ş.’ nin gelir tabloları incelendiğinde 2018 yılında karlı olduğu, bunun da …’ den elde ettiği temettü gelirinden kaynaklandığı, 2019, 2020 ve 2021/3.Dönemde ise temettü geliri elde edemediğinden dolayı zararda olduğunun anlaşıldığı, 6-Dava konusu 08.11.2021 tarihli genel kurulda alınan 2 ve 3 nolu kararları yönünden, davacının genel kurula katılma, karşı oy kullanma ve muhalefetini tutanağa geçirtme koşullarını sağladığı, ancak gerek şekil ve usul gerekse içerik yönünden dava konusu 2 ve 3 nolu kararlar yönünden kanuna, esas sözleşmeye veya dürüstlük kurallarına aykırılık tespit edilmediği…” yönünde görüş ve kanaat bildirmişlerdir.
Bilirkşi heyeti raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiştir. Taraf vekillerince bilirkişi raporuna karşı beyan ve itiraz dilekçeleri sunulmuştur.
Mahkememizce yapılan yargılama, taraf iddiaları, celp edilen dosyalar, dosya kapsamı deliller ile uyumlu olması nedeniyle içeriğine itibar edilen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı deliller birlikte incelenip değerlendirildiğinde; uyuşmazlığın; Davalı Şirketin 8 Kasım 2021 tarihinde gerçekleşen genel kurul toplantısında alınan 2 ve 3 nolu kararların kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına uygun olarak alınıp alınmadığı, iptali/ hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Dava dosyasında mevcut 08.11.2021 tarihinde yapılan Olağan Genel Kurul Toplantı Tutanağının incelenmesinde; şirket hazır bulunanlar listesinin tetkikinden, şirketin toplam 89.594.906,47 TL tutarındaki sermayesine tekabül eden 8.959.490,647 adet hisseden 7.988.508,83 TL tutarındaki sermayesine tekabül eden 798.850.883 adet hissesinin asaleten ve 78.405.746,25 TL tutarındaki sermayesine tekabül eden 7.840.574.624 adet hissesinin vekaleten toplantıda temsil edildiğinin tespitinden sonra, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ nda ve esas sözleşmede öngörülen asgari nisapların mevcut olduğu anlaşılması üzerine toplantı Yönetim Kurulu Başkanı … tarafından açılarak gündem maddelerinin görüşülmesine geçildiği olayda, 2 Nolu kararın müzakere kısmı dışında karar kısmı şöyledir; “3 yıllık dönem için görev yapacak Yönetim Kurulu Üyelerinin 3 (Üç) üyeden ibaret olmasına, Yönetim Kurulu Üyeliklerine Sn … , Sn …, Sn …’ nin 3 yıllığına seçilmesine 3.230.153.405 olumsuz oya karşı 5.409.272.103 olumlu oyla oy çokluğu ile karar verildi”. Pay sahibi … vekili … … ve … … vekili … … … söz aldı:”Yapılan oylama sonucu çoğunluğun oyları ile Yönetim Kurulu üyeliklerine …, …, …’ nin seçilmesine karar vermişlerdir. Yukarıda ve muhalefet şerhimizdeki gerekçelerle karara muhalefet ediyoruz ve dava açma hakkımızı saklı tutuyoruz.” dedi. Öncelikle 2 nolu kararın iptali yönünden, davacının genel kurula katılma, karara karşı oy kullanma ve muhalefet şerhini tutanağa geçirtme koşullarının bulunduğu, yine kararın alındığı genel kurul toplantısına çağrı merasimi, süreler ve asgari toplantı ve karar yetersayıları yönünden kanuna aykırılık tespit edilmemiştir.
Kararın esası yönünden ise, davacı tarafın toplantı tutanağına geçirilen ve tutanağa eklenen muhalefet şerhleri incelendiğinde, davalı şirketle dava dışı şirket arasında şirketler topluluğu ilişkisi bulunduğu TTK’nın şirketler topluluğu hükümleri gereğince, yönetim kurulu üyelerinin pay sahiplerine bağlı şirket yönünden de bilgi ve hesap vermekle yükümlü oldukları, gerek noter ihtarıyla gerekse toplantı sırasında verilen karşı oy yazılarıyla sorulan sorulara usulünce cevap verilmediği, yönetim kurulu üyelerinin Türk Ticaret Kanunu’ nun oydan yoksunluk hükümlerine riayet edilmeden ibra edilmiş oldukları, davacının bilgi alma ve inceleme hakkını usulünce kullandırmadıklarını, bilgi alma ve inceleme hakkına dair derdest başvurularının ve davaların bulunduğu, bu koşullar altında aday olan kişilerin yönetim kurulu üyeliğine seçilmemesi gerektiğini savundukları görülmektedir. Türk Ticaret Kanunu’ nun azınlık hakları sisteminde, kanunda açıkça düzenlenen belirli konularda esas sermayenin onda birine haklar tanınmış ve belirli konularda çoğunluğun gücünü sınırlama imkanı tanınmış olmakla birlikte, anonim şirketlere hakim olan çoğunluk ilkesi tümüyle terk edilmemiştir. Dolayısıyla yönetim kurulu üyelerinin genel kurulda temsil edilen sermayenin basit çoğunluğunun oylarıyla seçilmesi tabiidir. TTK’da önceki faaliyetlerinden dolayı ibra edilmeyen yönetim kurulu üyelerinin tekrar aday olmasına ve seçilmesine bir mani yoktur. Yönetim kurulu üyelerinin önceki yılların faaliyetleri sebebiyle ibralarında oydan yoksunluk hükümlerine riayet edilmemiş ve bu yüzden alınan ibra kararı batıl veya iptal edilebilir ise de; durumun ilgili karara yönelik olarak açılmış başka dava kapsamında tartışılması gerekeceği, davalı şirketin davacının ihtar ve muhalefet şerhlerine usulünce cevap vermiş olduğu, verilen cevapların dürüst ve hesap verme ilkelerine uygun olduğu kanaatine varılmakla anılan karar yönünden iptal/hükümsüzlük taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
3 nolu karar yönünden; Karar metninin şöyle olduğu : “Yönetim Kurulu üyelerinin şirketle kendileri veya başkaları adına herhangi bir işlem yapmaları, şirketin işletme konusuna giren ticari iş türünden bir işlemi kendileri veya başkaları hesabına yapabilmeleri hususunda Türk Ticaret Kanunu’ nun 395 ve 396. maddeleri gereğince ayrı ayrı izin verilmesine 3.230.153.405 olumsuz oya karşı 4.130.293.986 olumlu oyla oy çokluğu ile karar verildi”. Pay sahibi … vekili … … ve … … vekili … … … söz aldı:”Yönetim Kurulu üyelerinin bir çok şirkette görev yapması uygun değildir. Ayrıca TTK 436 maddesi uyarınca oydan yoksun pay sahiplerinin oy kullanmasına itiraz ederiz. TTK 436.maddesine aykırı olarak yapılan oylama ve yukarıda yazılı muhalefet şerhinde belirtilen gerekçelerle alınan kararı muhalefet ediyoruz. Dava hakkımızı saklı tutuyoruz.”dedi. Davacının noter ihtarında ve genel kurul tutanağına geçirilen ve eklenen muhalefet şerhlerindeki temel itirazlarının, aynı kişilerin hakim ve bağlı şirket yönetim kurulu üyeliğine seçilmelerinin doğru olmadığı, bu durumda yönetim kurulu üyeliğinin gerektirdiği özen ve tedbirin gösterilemeyeceği, TTK.m.195 vd. hükümlerindeki yükümlülükler ile davacı pay sahibinin bilgi alma ve inceleme taleplerinin yerine getirilmediği, yönetim kurulu üyelerinin tüzel kişilik perdesinin arkasına saklanarak sorumluluktan kurtulmaya çalıştıkları belirtilerek TTK 395 ve 396 maddeleri gereği yönetim kurulu üyelerine izin verilmemesi gerektiği savunulmaktadır. 3 nolu kararın iptali yönünden, davacının genel kurula katılma, karara karşı oy kullanma ve muhalefet şerhini tutanağa geçirtme koşullarının bulunduğu, yine kararın alındığı genel kurul toplantısına çağrı merasimi, süreler ve asgari toplantı ve karar yetersayıları yönünden kanuna aykırılık tespit edilmemiştir. Türk Ticaret Kanunu’ nun 195 vd. hükümlerinde düzenlenen şirketler topluluğu hükümlerinin uygulanacağı şirketler topluluğundan söz edilebilmesi için bir hakim bir bağlı şirketin olmak üzere 2 şirketin varlığının yeterli mi olduğu yoksa bir hakim şirket ile ona bağlı en az 2 şirket olmak üzere şirketler topluluğunun asgari 3 şirketten mi oluşacağı doktrinde tartışmalıdır, ancak Türk Ticaret Kanunu madde 195/4 ve TSY.m.105 hükümlerine göre hakim şirket dışında en az iki bağlı şirket olmadan şirketler topluluğundan söz edilemeyeceğinden, davalı şirketin hakim şirket, dava dışı … AŞ’nin bağlı şirket olduğuna dair savunmalarının yürürlükteki kanun ve yönetmelik hükümleri ile uyumlu olmadığı kanaatine vaılmıştır.
Davalı şirket yönetim kurulu üyelerine şirketle işlem yapma ve rekabet yasağından muafiyet tanınmasına dair 3 nolu kararın alınmasında yönetim kurulu üyelerinin oy kullanıp kullanamayacağı yönünden TTK.m.395/1 ve 396’da açık bir oydan yoksunluk öngörülmemiş olmakla birlikte, konu TTK.m.393 kapsamında değerlendirilerek, yönetim kurulu üyelerine şirketle işlem yapma ve rekabet izni veren kararlarının alınmasında yönetim kurulu üyelerinin kendi oyları bakımından oydan yoksun oldukları, ancak diğer yönetim kurulu üyeleri yönünden oy kullanabilecekleri kabul edilmektedir. Türk Ticaret Kanunu madde 436/2’de olduğunun aksine yönetim kurulu üyeleri için toptan bir oydan yoksunluk hali bulunmadığı kabul edilmektedir. Yönetim kurulu üyelerine şirketle işlem yapma ve rekabet izni veren 3 nolu genel kurul kararı 3.230.153.405 olumsuz oya karşı 4.130.293.986 olumlu oyla oy çokluğu ile alınmıştır. Hazır bulunanlar listesine göre gündemin 3.maddesinde kullanılan olumlu oylar toplamı, yönetim kurulu üyelerinin oyları hariç 2.147.848.697 + 1.688.677.863+ 293.767.426 = 4.130.293.986 adettir. Yönetim kuruluna seçilen …’ nin 798.850.883 oyu, … in 186.359.808 oyu, …’ nin 293.767.426 oyu vardır. Yönetim kurulu üyelerine şirketle işlem yapma ve rekabet izni veren kararların alınmasında Yönetim kurulu üyelerinin toptan oydan yoksunluğu söz konusu değildir. 3 nolu karar yönünden kabul oyları ret oylarından (4.130.293.986- 3.230.153.405 =) 900.140.581 fazla olup, en fazla payı olan … ‘ nin pay/oy sayısı (798.850.883) dahi bundan düşük olduğundan, 3 nolu kararın alınmasında yönetim kurulu üyelerinin oydan yoksun olduklarının kabulü ile kendileri yönünden kendi oylarının geçersiz sayılması halinde dahi 3 nolu karar yönünden toplantı ve karar yetersayıları mevcut olduğu ve oydan yoksunluk ve toplantı/karar yetersayıları yönünden iptal koşullarının oluşmadığı kanaatine varılmakla, tüm bu gerekçelerle dava konusu 08.11.2021 tarihli genel kurulda alınan 2 ve 3 nolu kararların iptali/hükümsüzlüğü koşulları oluşmadığından davacının davasının reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85.-TL Karar ve İlam Harcından, peşin yatırılan 80,70.-TL’nin mahsup edilerek eksik kalan 189,15.-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 17.900,00.-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Fazla yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının dosya kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu ( … Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 28/09/2023

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır