Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/716 E. 2023/210 K. 24.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/716 Esas
KARAR NO : 2023/210
DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 18/11/2022
KARAR TARİHİ : 24/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle: müvekkili şirket ile dava dışı şirket arasında uzun süreli araç kiralama sözleşmesi akdedildiğini ve akdedilen işbu sözleşmeye istinaden müvekkili şirket tarafından dava dışı şirkete faturalar tanzim edildiğini, müvekkili şirket ile dava dışı şirket arasında tutulan cari hesap ekstresini ve dava dışı şirketin terkin edildiğine ilişkin ticaret sicil gazetesi görüntüsünü dilekçe ekinde sunduklarını, cari hesap ekstresi incelendiğinde dava dışı şirketin müvekkili şirkete cari hesap bakiye alacağından kaynaklanan borcunun bulunduğunu, bu borcun müvekkili şirketçe tahsil edilebilmesi ve bu doğrultuda dava dışı şirket aleyhine icra takibi başlatılabilmesi adına ihya davasını açtıklarını, şirket alacaklılarının bu davayı terkin tarihinden itibaren 5 yıl içinde açabileceklerine karar verilmiş olup, davalarının süresi içinde ikame edildiğini, dava dışı şirketin tasfiye memurunun Ticaret Sicil Gazetesi kayıtlarında taraflarınca tespit edildiğini, … ne müzekkere yazılarak dava dışı şirketin tasfiye memurunun tespit edilerek davaya davalı taraf olarak eklenmesine karar verilmesini, esasa, usule ve fazlaya ilişkin her türlü haklarını saklı tuttuklarını, haklı davalarının kabulü ile dava dışı şirketin ihyasına ve tüzel kişilerinin canlandırılmasına karar verilmesini yargılama giderleri ile vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle: … ‘ nün, Ticaret Sicili’ne tescil konusundaki talepleri, ilgili yasanın kendisine verdiği yetki ve görev alanı içinde değerlendirdiğini ve sonuca bağladığını, yargı merci gibi hareket edemeyeceğini, müvekkilinin resen terkin işlemini, “6102 sayılı Kanunun Geçici 7’nci maddesi” ve 30.12.2012 tarihli ve 28513 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olan “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ’in 5’inci maddesi”, “6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 20/1 maddesi” ve “Anonim ve Limited Şirketlerin Sermayelerini Yeni Asgari Tutarlara Yükseltmelerine ve kuruluşu ve Esas Sözleşme Değişikliği İzne Tabi Anonim Şirketlerin Belirlenmesine İlişkin Tebliğ’in 7. Maddesi” kapsamında olduğunu, tesis edilen işlemde hukuka aykırılığın bulunmadığını, müvekkilinin … ticaret sicil numarası ile kayıtlı bulunan … Sigorta Aracılık Hizmetleri Anonim Şirketi’nin dosyasında yapılan incelemede, şirketin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Geçici 7’nci maddesi ile 30.12.2012 tarihli ve 28513 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olan “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ”in 5’inci maddesi kapsamında; “Şirketin sermayesini 24.06.1995 tarihli ve 559 sayılı Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname gereği, 31.12.1998 tarihine kadar artırmayarak münfesih duruma düştüğünün tespit edildiği” gerekçesiyle resen terkin kapsamına alındığı, tebligat ve ilan prosedürlerinin yerine getirilmesinin ardından 31.07.2013 tarihinde yukarıda belirtilen gerekçeye istinaden sicil kaydının resen terkin edildiğini, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun Geçici 7’nci maddesi uyarınca, resen terkin kapsamına alınan şirketlerin, bu durumun kendilerine tebliğinden itibaren iki ay içerisinde münfesih olma sebeplerini ortadan kaldırarak buna ilişkin ispat edici belgeleri … ne ibraz etmesi ya da şirketin faaliyetinin devamının mümkün olmaması halinde aynı süre içerisinde tasfiye memurunu bildirmesi, ayrıca şirketin davacı ya da davalı sıfatıyla sürmekte olan davasının bulunması halinde, (Müvekkili Ticaret Sicili Müdürlüğü’nce bu hususun tespit edilmesi mümkün olmadığından) buna ilişkin yazılı beyanı … ne vermesinin gerektiğini, müvekkilince söz konusu şirkete belirtilen süre içerisinde münfesih olma sebeplerini ortadan kaldıran işlemlerin yerine getirildiğinin ispatlayıcı belgelerle birlikte bildirilmemesi ya da tasfiye memurunun bildirilmemesi halinde söz konusu şirketin unvanının ticaret sicilinden silineceği, şirkete ait malvarlığının kaydın silinme tarihinden itibaren on yıl sonra Hazineye intikal edeceği ve bunun kesin olduğu ihtarında bulunulduğunu, ancak bu ihtara rağmen söz konusu şirketin yukarıdaki yükümlülüklerini yerine getirmediğini, işbu ilanın da ihtarın ulaşmadığı durumlarda, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu geçici madde 7/f.4-a’da, 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat hükümleri yerine geçtiği hükme bağlandığından; müvekkili tarafından davaya konu şirkete yapılan ihtarın (bildirimin), dava konusu şirketin eline ulaşmadığı bir an için kabul edilse dahi, müvekkilin re’sen terkine ilişkin prosedürde bir eksik işlem yaptığından bahsetmenin mümkün olmadığını, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m.7/f.4-a’da, “Kapsam dahilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirkete veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanır. Yapılacak ihtar, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderileceğini, ilan ihtarın ulaşmadığı durumlarda ilan tarihinin otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri yerine yapılmış tebligat yerine geçer.” denilmek suretiyle, ilgiliye ihtarın ulaşmadığı durumlarda, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesindeki ilanının, ilan tarihinin otuzuncu günü itibariyle, 7201 sayılı Tebligat Kanununa uygun bir bildirim olduğu hususunun vurgulandığını, buna göre de, mezkur hüküm gereğince, davacının kendisine, müvekkili Müdürlük tarafından yapılan bildirimler (ihtarın), dava konusu şirkete ulaşmamış dahi olsa, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesindeki ilanının Tebligat Kanunu’ na uygun bir bildirim olduğunun kabul edilmesi gerektiğini ve re’sen terkin sürecinde bir eksiklik bulunmadığının tespiti gerektiğini, buna göre de ilanın bulunması karşısında müvekkilinin eksik bir işleminden bahis dahi mümkün olmayacağını, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu Geçici 7’nci Maddenin 15’nci fıkrası, “Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.” hükmünün haiz olduğunu, müvekkilinin mahkeme hükmü olmaksızın bir şirketi tekrar sicile tescil yükümlülüğünün bulunmadığını, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını, bu nedenle yargılama giderleri ile vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını, re’sen terkin işlemi hukuka ve kanuni prosedüre uygun olduğu gibi, davacı vekilince re’sen terkin işleminin eksik veya usulsüz olduğuna dair bir iddia ileri sürülemeyeceğini, davacının dava konusu şirket bakımından üçüncü kişi konumunda bulunması nedeniyle bu yönde bir iddianın ileri sürülebilmesinin de mümkün olmadığını, Yargıtay içtihatları gereğince sermaye artırımı yükümlülüğünü yerine getirmediği için ticaret sicilinden resen terkin edilen şirketin, tekrar ticari faaliyetlerine devam edebilecek şekilde ihyasına karar verilmesi mümkün olmayacağını, taleple bağlı kalınarak sınırlı olarak dava konusu şirketin ihyasına, karar verilebileceği ve tasfiye memuru atanması gerektiği hususunun mahkemenin takdirine bıraktıklarını, müvekkili aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ nün yazı cevabı ve tüm dosya kapsamı hep birlikte incelenmiştir.
Dava, TTK’nın Geçici 7.maddesi gereğince, tasfiyesine karar verilmiş bulunan şirketin ek tasfiye işlemlerinin yerine getirilmesi için sicil kaydının ihyası talebine ilişkindir.
Somut olayda; İhyası istenen şirketin dava tarihi itibariyle Ticaret Sicilinde kayıtlı bulunan şirket merkezinin …/ İstanbul olduğu ve mahkememizin yargı yetkisi içinde bulunduğu anlaşılmıştır.
Uyuşmazlığın çözümünde T.T.K.nun 547/1. maddesi hükmü gereğince mahkememiz kesin yetkilidir.
Dosya kapsamında bulunan ticaret sicilden gelen bilgi ve belgelerin incelenmesinde; adı geçen şirketin 6103 sayılı Kanunun 20.maddesi gereği sermayesini artırmadığından 6102 sayılı TTK’nın geçici 7.maddesi ile 30.12.2012 tarih 28513 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Münfesih Olmasına ve Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ’in 5.maddesinin 4.bendine göre resen terkin kapsamına alınarak sicil kaydının 31.07.2013 tarihinde resen terkin edildiği bildirilmiştir.
Ticaret sicilinden terkin edilen şirketlerin yeniden ihyasının sağlanması amacıyla 6102 Sayılı TTK kapsamında iki farklı yol öngörülmüştür. Buna göre, tasfiye sürecine giren şirketlerin tasfiye işlemlerinde eksiklik olması halinde TTK’nın 547. maddesi kapsamında sicilden terkin edilen şirketin tekrar sicile kaydedilmesi mümkündür. Şirkete ait bir malvarlığının bulunması bu duruma örnek olarak gösterilebilir. Bir diğer yol ise TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca sicilden terkin edilen şirketlerin yeniden tescilidir. Buna göre asgari sermaye miktarına ulaşmayan, adres değişikliğini bildirmeyen şirketlerin re’sen kayıtlardan terkini halinde şirketin faal olması ve gerekli bazı koşulların da gerçekleşmesi halinde tekrar sicile kaydı mümkündür.
Bir şirket veya kooperatifin ihyası davasında davacı taraf, şirket ortaklarından herhangi biri, şirket veya kooperatifin en son yetkilileri, o şirkette veya kooperatifte daha önce çalışmış bulunan herhangi bir işçi, şirket veya kooperatiften alacağı bulunan herhangi bir gerçek veya tüzel kişi alacaklı, özetle hukuki menfaati bulunan herhangi bir kişi olabilir. Bu nedenle davacının aktif dava ehliyeti bulunduğu kabul edilmelidir.
TTK’nın Geçici 7. maddesinde şirketlerin hangi şartlarda ve usullerle sicilden resen terkin edileceği düzenlenmiştir. Aynı maddenin 4. fıkrasının (a) bendi ile Ticaret Sicili Müdürlüklerince; kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanacağı, yapılacak ihtarın ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderileceği, ilanın, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11.02.1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçeceği, 4/c bendine göre terkin sebepleri bulunan şirketlerin faaliyetlerini devam ettirme isteğinde bulunmaları halinde, münfesih olma nedenini verilen süre içinde ortadan kaldırıp ticaret siciline bildirmelerinin ihtar edileceği, aynı maddenin 11. bendi uyarınca, ihtara rağmen süresinde işlem yapmayan şirketin unvanının ticaret sicilden re’sen silineceği düzenlemeleri yer almaktadır. Bu kapsamda, dava konusu olan şirketin ihyasına karar verilmesi gerekmektedir.
Davalı vekili, resen terkin işleminin TTK’nın Geçici 7.maddesi uyarınca yapıldığını, yasal hasım olan müvekkili aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini ileri sürdüğünden somut olayda, davalı … Sicil Müdürlüğü yasal hasım konumunda bulunduğu, davalının terkin işlemlerini usulüne ve mevzuata uygun yapmadığına dair bir iddianın ileri sürülmediği gözetildiğinde, kanuni görevini yapan davalının vekalet ücreti ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulması gerektiği kanaatine varılmıştır. ( İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. HD ‘nin 2022/1897 esas, 2022/1492 karar sayılı ilamı)
HÜKÜM: Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden;
1-Davacı tarafından … ‘ ne karşı açılan davanın KABULÜ İLE, …’nün … sicilinde kayıtlı … ANONİM ŞİRKETİ’ NİN tüzel kişiliğinin tasfiyesi işlemleri ile sınırlı olmak üzere İHYASINA,
-Tasfiye Memuru olarak şirket ortağı … ‘nun atanmasına, ücret taktirine YER OLMADIĞINA,
2-Kararın ticaret sicilinde tescil ve ilanına, ilan ve müzekkere masraflarının davacı tarafça karşılanmasına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan, Harçlar kanunu gereğince dava değeri üzerinden alınması gereken toplam 179,90-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 80,90-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 99,00-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Ticaret Sicil Memurluğu’nun yargılama gideri, ücreti vekalet ve harçtan sorumlu tutulmamasına,
5- Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı vekilince yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, tarafların yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (… Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı, oy birliğiyle karar verildi.. 24/03/2023

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır