Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/674 E. 2023/207 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/674 Esas
KARAR NO : 2023/207

DAVA : Ticaret Sicil Müdürlüğünün Kararına İtiraz
DAVA TARİHİ : 02/11/2022
KARAR TARİHİ : 23/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ticaret Sicil Memurunun Kararına İtiraz davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkilinin … sicil numaralı ile kayıtlı … A.Ş.’nin Yönetim Kurulu üyesi olduğunu, … A.Ş. Yönetim Kurulu kararıyla, şirketin 2021 yılı Olağan Genel Kurul toplantısının 18.08.2022 tarihinde yapılması kararlaştırıldığını ve aynı kararla belirlenen gündem ve toplantı çağrısının ortaklara tebliği edildiğini, 18.08.2022 tarihinde gerçekleştirilen 2021 yılı Olağan Genel Kurul toplantısında yapılan yönetim kurulu seçimine dayanılarak; Genel Kurulda alınan kararlar tescil ve ilan edilmeksizin 06.09.2022 tarihinde yeni yönetim kurulunun toplandığını ve 2022/02 sayılı yönetim kurulu kararı ile sınırsız temsil ve ilzama ilişkin kararlar alınarak görev dağılımı yapıldığını, imza yetkileri belirlendiğini ve 06.09.2022 tarihli 2022/01 sayılı Yönetim İç Yönergesi’ nin kabul edildiğini, Yönetim İç Yönergesi’nin 21.09.2022 tarihinde Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlandığını, müvekkilleri tarafından davalı … Sicil Memurluğu’na sunulan dilekçe ile; Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlanan Yönetim İç Yönergesinin sicilden terkinine karar verilmesinin talep edildiğini, …Ticaret Sicil Memurluğu’nun taraflarına 31.10.2022 tarihinde tebliğ edilen 24.10.2022 tarihli red kararı ile müvekkillerinin taleplerinin reddedildiğini, 06.09.2022 tarihli 2022/02 sayılı Yönetim Kurulu kararı ile 06.09.2022 tarihli 2022/01 sayılı Yönetim İç Yönergesinin davalı tarafından tescil işleminin TTK 32. ve 34. maddeleri delaletiyle mahkeme tarafından iptal edilerek sicilden terkinine karar verilmesinin gerektiğini, 18.08.2022 tarihli olağan genel kurul toplantısında belirlenen …A.ş.’nin “yönetimi kurulu üyeleri” 21.09.2022 tarihinde tescil ve ilan edildiğinden, 06.09.2022 tarihinde tescil ve ilan edilmiş bir “yönetim” bulunmadığından, 06.09.2022 tarihinde bir kısım yönetim kurulu üyelerinin aldığı karar ile kabul edilen yönetim iç yönergesinin davalı … Sicil Memurluğunca tescili Türk Ticaret Kanunu’nun emredici hükümlerine aykırı olduğunu, 18.08.2022 tarihli Olağan Genel Kurul toplantı tutanağının, yeni yönetim kurulu üyelerinin seçimi de dahil olmak üzere, tescil ve ilana tabi bir çok konuyu içinde barındırdığını, yeni yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin 18/08/2022 tarihli Olağan Genel Kurul toplantı tutanağının tescil edilmeksizin, yönetim kurulunun göreve başlaması hukuken mümkün olmadığını, henüz yine yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin 18/08/2022 tarihli Olağan Genel Kurul toplantı tutanağı Ticaret Sicil Müdürlüğünde tescil edilmeksizin, … A.Ş. Yönetim Kurulu’nun 06.09.2022 tarihinde 2022/02 sayılı Yönetim Kurulu kararı ile kabul ettiği 06.09.2022 tarihli 2022/01 sayılı Yönetim İç Yönergesi müvekkillerinin muhalefet şerhine rağmen kabul edildiğini, … A.Ş.’nin henüz tescil ve ilan edilmeyen Yönetim Kurulu üyelerinin yetkisi olmaksızın aldığı 06.09.2022 tarih ve 2022/02 sayılı Yönetim Kurulu kararı ile kabul ettiği 06.09.2022 tarihli 2022/01 sayılı Yönetim İç Yönergesi, davalı … Sicil Memurluğu tarafından 21.09.2022 tarihinde Ticaret Sicil Gazetesi’nde tescil ve ilan edildiğini, … A.Ş.’nin “Yönetimi” 21.09.2022 tarihinde tescil ve ilan edildiğinden, 06.09.2022 tarihi itibariyle henüz tescil ve ilan edilmemiş yönetim Kurulu üyelerinin aldığı 06.09.2022 tarihli 2022/02 sayılı Yönetim Kurulu kararı ile 06.09.2022 tarihli 2022/01 sayılı Yönetim İç Yönergesinin tescil işlemi mahkemece iptal edilerek, sicilden terkinine karar verildiğini, … A.Ş. tarafından Olağan Genel Kurul kararı süresinde tescil ve ilan ettirilmediğini, kanunun emredici hükümleri ile belirlenen azami sürenin geçtiği de sabit olduğundan, 18.08.2022 tarihinde gerçekleştirilen 2021 yılı Olağan Genel Kurul toplantısında alınan kararların tescil ve ilana tabi olan kısımları 06/09/2022 tarihi itibariyle geçerlilik kazanmadığını, … A.Ş. tarafından TTK’nın emredici 422. ve 30. maddelerine riayet edilmemiş olup, bu durum ‘’usul eksikliği’’ olduğunu, hukukta benimsenen ‘’Usul esasa takaddüm eder’’ ilkesi gereğince de Kanunda düzenlenen emredici usule uyulmaksızın alınan Yönetim Kurulu kararlarının geçerliliğinden söz edilemeyecek olup, işlemin hukuka uygun olarak doğuşu için kuruluş aşamasında aranan emredici usule aykırılıklar sonradan giderilemeyeceğinden; tescil ve ilan edilmemiş/geçersiz genel kurul kararına dayanılarak tescil ve ilan edilen 06.09.2022 tarihli 2022/02 sayılı Yönetim Kurulu kararı ile 06.09.2022 tarihli 2022/01 sayılı Yönetim İç Yönergesinin sicilden terkinine/silinmesine karar verilmesinin gerektiğini, TTK’nın 422. ve 30. maddeleri TTK 340. maddesi delaletiyle emredici olduğunu, esas sözleşme ile dahi emredici hükümlerden sapılamayacağı TTK 340. maddesi gereği açıktır. Aksi durumun dürüstlük ilkesine de aykırılık teşkil ettiğini, emredici esaslara ilişkin şekli hukuk kuralını denetlemenin TTK 32. maddesi gereğince davalı … Sicil Memurluğu’nun görevi olduğunu, emredici esaslara aykırılığı tespit edilen hususların tescil ve ilan edilemeyeceğinin her türlü izahtan vareste olduğunu, dava konusu tescil işleminin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü aleyhine verilen istanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … e., … e., … e., 2021/829 e. sayılı dosyalarındaki mahkeme kararlarının yok sayıldığını, … A.Ş.’ne ve diğer grup şirketlerine ilişkin 2021 yılında davalı … Sicil Müdürlüğü tarafından tescil ve ilan edilen Yönetim İç Yönergelerinin iptali ile sicilden terkini istemiyle müvekkilleri tarafından açılan İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E., … E., 2021/828 E., 2021/829 E. sayılı davalarında…Ticaret Sicil Müdürlüğü aleyhine verilen mahkeme kararlarının içeriği dikkate alındığında; 06.09.2022 tarihli …Yönetim Kurulu kararı ile 06.09.2022 tarihli 2022/01 sayılı Yönetim İç Yönergesinin tescil işleminin iptali ile sicilden terkinine karar verilmesi gerektiğini, TTK 32. ve 34. maddeleri uyarınca, Ticaret Sicil Müdürlüklerinin mahkeme kararlarının kesinleşmesini beklemesi gerektiği konusunda kuşku ve duraksamaya yer olmadığını, ancak kesinleşmesi beklenen İstanbul …Ticaret Mahkemesi kararları; sicilden terkinine karar verilen… A.Ş.’nin 30.11.2021 tarih ve 2021/02 – 2021/03 sayılı Yönetim Kurulu kararları ile 30.11.2021 tarih ve 2021/01 no.lu Yönetim İç Yönergesine ilişkin olduğunu, işbu davanın konusu olan 06.09.2022 tarihli 2022/02 sayılı Yönetim Kurulu kararı ile 06.09.2022 tarihli 2022/01 sayılı Yönetim İç Yönergesinin davalı tarafından sicilden terkinine karar verilmesi için, başka yönetim kurulu kararlarına ilişkin mahkeme kararlarının kesinleşmesinin beklenmesinin dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, davalı tarafın, İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi kararlarının tarafı olup, mahkeme kararındaki sicilden terkine ilişkin açık gerekçelerin bilincindeyken, yeni bir Yönetim İç Yönergesi yapılmasını gerektiren bir durum da yokken, aynı konuda, İstanbul 7. Ticaret Mahkemesi kararlarını etkisiz hale getirmeyi amaçlayan yönetim kurulu kararlarını ve yeni Yönetim İç Yönergesini tescil etmesi ve müvekkillerimin sicilden terkin talebini reddetmesi açıkça hukuka aykırı olduğunu, müvekkillerinin 06/09/2022 tarihli yeni Yönetim İç Yönergesi’nin sicilden terkini talebi; “31.11.2021 tarihli geçmiş Yönetim İç Yönergesi’ne ilişkin mahkeme kararının kesinleşmesi gerektiği” gibi, ilgisiz bir gerekçe ile reddedildiğini, 06.09.2022 tarihli yeni Yönetim İç Yönergesinin davalı … Sicil Müdürlüğü tarafından tescil edilmesinin, 31.11.2021 tarihli geçmiş Yönetim İç Yönergesi’ne ilişkin mahkeme kararı kesinleşse dahi hukuki sonuç doğurmayacağı anlamı taşıdığını pekala davalı … Sicil Müdürlüğü’ nün de bildiğini, “Kesinleşmiş mahkeme kararı gerektiği” gerekçesinin dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, 06.09.2022 tarihli 2022/02 sayılı Yönetim Kurulu kararı ile 06.09.2022 tarihli 2022/01 sayılı Yönetim İç Yönergesinin davalı tarafından tescil ve ilan edilmesi işleminin, mahkeme kararlarının etkinliğinin ve icra kabiliyetinin ortadan kaldırılması sonucunu doğurduğunu, tüm bu nedenler ile 06.09.2022 tarihli 2022/02 sayılı Yönetim Kurulu kararı ile 06.09.2022 tarihli 2022/01 sayılı Şirket Yönetim İç Yönergesinin, emredici düzenlemelere açıkça aykırı olarak davalı … Sicil Müdürlüğü tarafından 21.09.2022 tarihinde Ticaret Sicil Gazetesi’nde tescil edilmesi işleminin iptal edilerek sicilden terkinine karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: dava konusu şirketin sicil dosyasında yapılan incelemede, herhangi bir ret kararı yazılmadığının anlaşıldığını ve davacılar vekilinin dava dilekçesinde bahsettiği 29/09/2022 tarihli başvurusuna verilen cevabı yazının ise bilgilendirici mahiyette ve Bilgi Edinme Kanunu kapsamında verilmiş bir cevaptan ibaret olduğunu, tescil edilmiş hususların yeniden tescilinden bahsedilemeyeceğinden burada ancak tescil edilmiş hususun terkininden, yani iptalinden bahsetmenin mümkün olduğunu ve davacılar vekili tarafından yanlış bir biçimde ret kararı olarak değerlendirilen cevabi yazıda da bu yönde ve mevzuata uygun bir bilgilendirme yapıldığını, dava tescil edilmiş şirket iç yönergesinin ticaret sicilden terkini talebine ilişkin olup tescil edilmiş olguların terkini de ancak kesinleşmiş mahkeme kararları ile mümkün olduğu gibi bu davalarda da husumetin ilgili şirkete karşı yönetilmesinin gerektiğini, bu bakımdan da davada müvekkiline husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını, dava konusu şirketle ilgili olarak müvekkiline intikal eden evraktan anlaşılabildiği kadarıyla davacılar tarafından dava konusu şirket iç yönergesi kapsamında şirket merkezinin bulunduğu yer Asliye Ticaret merkezi nezdinde de dava ikame edildiğini, mahkeme tarafından gerekli görülmesi halinde davacı tarafa bu hususta HMK m. 31 kapsamında açıklama yaptırılmasını talep ettiklerini, şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesi olan Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde dava ikame etmiş olan davacıların, müvekkiline karşı dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını, mezkûr davanın kabulüne karar verilmesi hâlinde dava konusu tescil işleminin de konusuz kalacağını, davacı taraf anılan talebinin kabul edilmesi durumunda netice-i talebine ulaşabilecek olup, müvekkiline husumet yöneltilmesi mümkün olmayan işbu davada, yargılama konusu yönetim kurulu kararı hakkında yargı mercii gibi inceleme yapamayacak olan müvekkilinin tescil işleminde hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığını, nitekim davacıların da tarafı bulunduğu İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nin 11.11.2022 tarihli, 2022/2129 E. 2022/1560 K. ve 11.11.2022 tarihli, 2022/2130 E. 2022/1563 K. sayılı ilâmlarının da bu yönde olduğunu, yönetim kurulunun seçimle göreve başladıklarını, yönetim kurulunun ticaret siciline tescil ve ilanı kurucu nitelik taşımadığını, üye sıfatının kazanılmasında tescilin etkisi bildirici nitelikte olduğunu, buna göre de davacıların yönetim kurulunun tecil edilmeden göreve başlamasının mümkün olmadığı yönündeki iddiasının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, dava konusu şirketin yeni yönetim kurulu üyelerinin hepsinin de 2019 yılında seçilen üyelerden oluştuğunu, davacıların hukuka aykırı olduğunu iddia ettikleri yönetim kurulu toplantısına katılmış bulunmalarının da işbu davayı ve iddiaları çürüttüğünü, davacıların dava konusu yönetim kurulu kararına muhalefet etmeleri de bu sonucu değiştirmeyeceğini, davacıların muhalefeti, ancak şirkete karşı ileri sürülebilecek iddialardan müteşekkil olup; yönetim kurulu seçimine ilişkin tescil işleminin gerçekleştirilmeden yönetim kurulunun göreve başlayamayacağı yönünde olmadığını buna göre ve açıklandığı üzere müvekkiline karşı ikame edilen iddia ve dava hukuki dayanaktan yoksun olduğu gibi davacılar bakımından açık ve çelişkinin bulunduğunu, davacılar tarafından söz konusu tescil işleminin dürüstlük ilkesine aykırı olduğu iddia edilmiş ise de, mevzuata uygun hareket eden müvekkiline karşı dürüstlük kuralına uymadığının ileri sürülebilmesinin mümkün olmadığını, tüzel kişiler ve tüzel kişilerin organları ile ilgili kararların kesinleşmeden uygulanamayacağını ve mülga 1086 sayılı HMK m. 443 gereğince de, hükümdeki “şahsın” ifadesinin, tüzel kişileri de kapsayacak biçimde geniş yorumlanması gerektiği şeklinde istikrarlı bir içtihat oluşturulduğunu, dava konusu edilen ve uygulanması istenen kararların hâlihazırda kesinleşmediğinden, herhangi bir sonuç doğurmasının mevzuat gereğince mümkün olmadığını, İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi kararlarının kesinleşmemesi yönüyle müvekkilinin tescil işlemleri bakımından önem arz etmediğini, bu dosyaların ikisi hakkında davacıların taleplerinin reddine karar verildiğini, müvekkilince ret kararı verilmediğinden huzurdaki dava niteliği gereği bir iptal davası hüviyetinde bulunduğundan, açıklanan nedenler gereğince müvekkiline husumet yöneltilemeyeceği, davacıların şirket merkezinin bulunduğu yer Asliye Ticaret mahkemesi nezdinde dava ikame etmiş olması nedeniyle işbu davada hukuki yararı bulunmamasına istinaden, esasa ilişkin yer alan açıklamaları doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE
Dosya kapsamındaki dava dilekçesi ve ekleri, İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin …-…-…esas sayılı dosyaları, İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin … esas sayılı dosyası, Bakırköy …Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin … esas sayılı dosyası, emsal …Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin …esas, … karar sayılı kararı, …’ nün yazı cevabı ve dosyanın tümü hep birlikte incelenmiştir.
Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacıların …, …, … , …, davalı tarafın …ANONİM ŞİRKETİ olduğu mahkemece yapılan yargılama neticesinde verilen gerekçeli kararda; “Davacılardan … ile …’ın da üye olduğu şirket yönetim kurulu, 26/07/2022 tarih ve 2022/01 numaralı kararı ile 2021 faaliyet dönemi için olağan genel kurul kararı almış ve yönetim kurulu toplantısında belirlenen gündem ile gerekli bütün hususlar TTK m. 414 ve diğer mevzuat çerçevesinde 01/08/2022 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilmiş ve bütün ortaklara da tebliğ edilmiştir. … ve …dışında kalan bütün davacılar genel kurul toplantısında katıldığı görülmüş davacılar veya temsilcilerin katılmadıkları hususlarla muhalefet şerhleri genel kurul tutanağında olduğu anlaşılmıştır. Yönetim kurulu üyelerinin görev süreleri dolduğundan genel kurulda yönetim kurulu seçimi yapılarak, yapılan seçim sonucunda davacılardan … ile … ile birlikte …, … ve …,… yönetim kurulu üyesi olarak seçilmişlerdir. Davacıların yönetim kurulu üyesi olarak görev yapmakta oldukları dolayısıyla mevcut üyeler yeniden seçildikleri sabittir. Genel kurul yapıldıktan sonra yeni seçilen yönetim kurulunun görev dağılımının belirlenmesi için 06/09/2022 tarihinde yönetim kurulu toplantısı yapılmış ve toplantıda davacılardan …, … ile birlikte sınırsız temsil ve ilzam için yetkilendirildikleri görülmüştür. … yetki kabul işlemini gerçekleştirdiğine dair şirkete bildirim yapmadığı anlaşılmış ve diğer davacılardan … ile … da iç yönerge ile yetkilendirilmeleri halinde yetki kabul işlemini yapmayacaklarını beyan ettikleri görülmüştür. Davalı şirketi 13/09/2022 tarihinde yönetim kurulunu tekrar toplantıya çağırarak bu defa …’a temsil ve ilzam yetkisi verilmeden yeniden temsil ve ilzam yetkilerini belirlemiştir. Bu toplantıda … olmadan yönetim kurulu üyeleri…ile… müştereken temsil ve ilzam için yetkilendirilmeleri üzerine eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Davacılar esasen öncelikle genel kurul kararının geçersizliğinin ileri sürmüş ise de bu karara karşı genel kurul kararının iptali davası açılması ve mahkeme tarafından kararın iptaline karar verilmesi gerekir. Zira bu dosyada davacıların genel kurul kararını geçersizliği yönünde bir talepleri söz konusu değildir. Öte yandan davalı şirketin genel kurulunda alınan ve tescile tabi olan yönetim kurulu ile bağımsız denetim seçimine ilişkin genel kurul kararları 21 Eylül 2022 Tarih ve 10665 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 165-166 sayfalarında yayımlanmıştır . Aynı gazetede yönetim kurulunun temsil ve ilzam ile iç yönerge değişikliğine ilişkin kararları da yayımlandığı anlaşılmıştır. Davacı taraf süresinde genel kurul kararının tescil ve ilan edilmediği için geçerliliğini yitirdiği ve buna dayanarak alınan Yönetim kurulu kararının da geçersiz olduğunu iddia etmektedir. Salt bu sebeple davacıların da oy birliğiyle alınan bu kararın davacılar tarafından geçersiz olduğunun ileri sürülmesi TMK 2.maddede belirtilen iyi niyetle bağdaşmayacağı açıktır. Ayrıca davacılar yönetim kurlu kararının iptali talep etmişler ise konuyu düzenleyen Ticaret Kanunu’nun 391. maddesinde, yönetim kurulu kararlarının hangi hallerde hükümsüz olacağını ve tespit davasına konu olabileceği sınırlayıcı olmaksızın örneklerle gösterilmiş ve geçersizliğin hüküm ve sonuçlarının genel hükümlere göre saptanacağı belirtilmiştir (m. 391). Ayrıca Ticaret Kanunu’nun 460. maddesinin 5. Fıkrasında yapılan bir düzenleme ile bir halde pay sahiplerine ve yönetim kurulu üyelerine yönetim kurulu kararları aleyhine iptal davası açabilme imkanı getirilmiştir. Bilindiği üzere kayıtlı sermaye sisteminde, yönetim kurulu tarafından sermaye artırılırken, anonim şirketler esas sözleşmesinde öngörülen yetki sınırları içinde sermaye artırım kararı alınır. Alınan bu karar kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kurallarına aykırı ise bu karar aleyhine, pay sahipleri ve yönetim kurulu üyeleri kararın ilan tarihinden itibaren bir ay içinde iptal davası açabilirler (YTK. M.460/5). Tüm nedenlerle davacıların Davalı şirket tarafından 18.08.2022 tarihli 2021 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan kararlar hala daha tescil edilmemiş ve tescil edilmemiş genel kurul kararına dayanılarak 06.09.2022 tarihinde ve 13.09.2022 tarihinde iki adet yönetim kurulu kararı alınmış, bu kararlarla da davalı şirketin sınırsız temsil ve ilzamına ilişkin yetkiler dağıtılması iddiası yeni şirket iç yönergesi kabul edildiği ve Genel kurul kararlarının tesciline dair TTKnın emredici nitelikteki maddeleri (TTK m.422 ve m.30) açık olup, genel kurul kararları azami 15 gün içinde tescil ve ilan edilmediğinden bahisle . Tescil edilmeyen genel kurul kararları ise geçersiz olduğu iddiası söz konusu sürenin hak düşürücü süre olmaması nedeniyle yerinde görülememiş olup ayrıca Kanunun belirlediği emredici usul açık olmasına karşın; davalı şirketçe tescil edilmemiş/geçersiz genel kurul kararına dayanılarak 2022/02 ve 2022/03 sayılı yönetim kurulu kararları alındığı ve Kanunda düzenlenen ve işlemin hukuka uygun olarak doğuşu için kuruluş aşamasında aranan emredici usule aykırılıklar sonradan giderilemeyeceği ve Haliyle, 15 günlük azami süre geçirildiğinden 18.08.2022 tarihli genel kurul kararları geçersiz olup, buna dayanılarak alınan dava konusu yönetim kurulu kararları da butlanla malul olduğu iddiaları yukarıda anılan gerekçelerle yerinde görülmeyip davanın reddine karar verilerek..” gerekçeleriyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin… E….K. Sayılı dosyasından verilen 08/12/2022 tarihli kararda özetle, ” Somut olayda olduğu gibi şirketi tek başına temsil yetkisi kalmayan yönetim kurulu üyelerinin şirket adına ilgili sıfatıyla huzurdaki iptal davasını açmaları TTK m.34 uyarınca mümkün değildir. Zira 18.08.2022 tarihinde gerçekleştirilen 2021 yılı Olağan Genel Kurul toplantısında yapılan yönetim kurulu seçimi ile yeni yönetim kurulu kurucu tescile gerek kalmaksızın görevine başlamış olup, dava tarihi itibariyle görevine devam ettikleri anlaşılmaktadır. Mevzuatımızda şirket ortaklarına ya da temsil yetkisi olamayan yönetim kurulu üyelerine ticaret sicile tescili talep etme veya tescil ve ilan edilmiş bir hususun silinmesini isteme olanağı tanınmamıştır. Şirket ortakları veya ilgililer ticaret sicilde tescil ve ilan edilen hususun batıl olduğunu veya iptali gerektiğini ancak ilgili şirket aleyhine açacakları bir davada ileri sürebilirler. Böyle bir dava sonucunda alacakları karar üzerine sicilde olan bir kaydın iptali, silinmesi söz konusu olabilecektir. Bu nedenle şirket ortaklarının Ticaret Sicili hasım göstererek sicilde yapılmış bir kaydın iptalini talep etmelerine yasal olanak bulunmamaktır. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 2021/942 Esas, 2021/962 Karar sayılı ilamı) Aynı durum temsil yetki kaldırılan eski veya yeni yönetim kurulu üyeleri içinde geçerlidir. Zira yönetim kurulu üyeleri, yönetim kurulundan ayrı bir organ niteliğinde değildir. Hal böyle olunca, mahkememizce davacı TTK’nun 34. maddesi uyarınca ilgili sıfatına sahip olmadığından işbu davayı açamayacağı, davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığı gözetilerek 24/10/2022 tarihli sicil müdürlüğü kararına yapılan itirazın aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine.. şeklinde karar verilmiştir.
İstanbul … Asliye Ticaret mahkemesi’ nin … E. … K. Sayılı dosyasından verilen 02/06/2022 tarihli gerekçeli kararında özetle, ” TTK 34 Md.’de ” İlgililer, tescil, değişiklik veya silinme istemleri ile ilgili olarak, sicil müdürlüğünce verilecek kararlara karşı tebliğlerinden itibaren sekiz gün içinde sicilin bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile itiraz edebilirler. ” hükmünü içermektedir. Her ne kadar davalı … Sicil Müdürlüğü tarafından verilmiş bir red kararı bulunmadığından dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi talep edilmiş ise de TTK 34 Md.’si açık olup itiraz, sadece red kararına karşı yapılır şekilde bir ifade bulunmayıp tescil, değişiklik veya silinme işlemleri ilgili tüm kararlara karşı itiraz yolu açık bulunmaktadır. Ayrıca davalı taraf silinme ile ilgili başvuru olmadığını iddia etmiş ise de Davacılar 01.012021 ve 06.12.2021 tarihli ticaret sicil müdürlüğüne ibraz edilen dilekçeler ile tescil işlemine karşı itirazlarını dile getirmiş ve başvuruda bulunmuşlardır. Ayrıca aktif ve pasif husumet ehliyetleri yönünden davalı taraf husumet itirazında bulunmuş ise de TTK 34 Md.’ye göre sicil müdürlüğünün kararına karşı itiraz edileceği düzenlenmiş olup Ticaret Sicil Müdürlüğüne karşı dava açılması hukuken doğru olup davalı tarafın pasif husumet ehliyeti bulunmaktadır. Aktif husumet ehliyetine gelince davacılar, tescil işlemine konu şirketin pay sahipleri olup TTK 34 Md.’de ilgililerin itirazda bulunabilecekleri düzenlemiş olduğuna göre aktif husumet ehliyetine sahiptirler. Her ne kadar davalı … sicil müdürlüğü Ticaret Sicil Yönetmeliğinin 22 Md.’sine atıf yaparak husumet itirazında bulunmuşlar ise de ilgili yönetmelik maddesinin sadece tescil başvurusunu yapabilecek kişileri gösterdiği itirazda bulunabilecek kişileri kapsamadığı anlaşılmakta olup somut davaya uygulanması mümkün değildir. Davacıların hissedarı olduğu …A.Ş., TTK 367 ve 371 Md.’ne atıf yaparak 23.02.2017 tarihinde tescil edilen 2017/02 numaralı iç yönergeyi oybirliği ile kabul ederek sınırlı temsil ve ilzama ilişkin hususları düzenlemişler ve burada şirketin temsil ve ilzamı için en az %80 üyenin oybirliği ile yönetim kurulu kararı alması gerektiği yönünde düzenleme getirmişlerdir. Esas sözleşmeye ek olarak TTK 367 Md’nin kapsamında şirketin iç yönerge düzenleme hakkı mevcuttur. 2017/02 Numaralı iç yönerge tescil ilan edilmiş ve dava konusu tescil işlemlerine kadar uygulanagelmiştir. Yönetim devri, temsil ve ilzam yetkilisine haiz olanlar bu yönergeye göre belirlenmiştir. TTK 367 Md. Gözönüne alındığında iç yönergenin esas sözleşmeye aykırı olması mümkün olmayıp iç yönerge, esas sözleşmenin tali düzenleyicisi yani eki niteliğindedir. İç yönergeye aykırılık hali esas sözleşmeye aykırılıkla aynı kategoride değerlendirilmesi gereken hukuki bir sorundur. Somut davada 2017/2 numaralı iç yönergede %80 üyenin yani 4/5 çoğunluğun olumlu oyu gerekmekte ise de davaya konu 30/11/2021 tarihli 2021/6 numaralı ve ayrıca 2021/7 numaralı yönetim kurulu kararı ve 30.11.2021 tarihli 2021/01 numaralı şirket yönetim iç yönergesi 3/5 çoğunlukla karar altına alınmış davacı ortaklar muhalefet şerhlerini tutanağa geçirmişlerdir. Her ne kadar TTK 390 Md.’de yönetim kurulu üye tam sayısının çoğunluğu ile karar alacakları belirtilmiş ise de aynı madde kapsamında “esas sözleşmede aksine ağırlaştırıcı bir hüküm bulunmadığı takdirde” ifadesine yer verilmiştir. İç yönerge, esas sözleşmenin eki niteliğinde olup 2017 yılından beri tüm pay sahipleri tarafından itirazsız uygulandığına göre yeni alınan yönetim kurulu kararlarının ve iç yönergenin 4/5 oranında nisap koşuluyla kabul edilip karar altına alınması gerekirken bu şart yerine getirilmemiştir. TTK 32 Md.’ye göre sicil müdürü talep edilen tescil işlemlerinin kanuna ve esas sözleşmeye aykırı olup olmadığını re’sen araştırma yükümlülüğü altında olup TTK 367 Md.’ye göre düzenlemiş tescil ve ilan edilmiş esas sözleşmenin eki niteliğinde iç yönergenin davacıların yaptıkları itiraz başvurularına rağmen görmezden gelinerek tescil işleminin gerçekleştirilmesi hukuka aykırı olup açılan davanın kabulü ile tescil işlemlerinin iptali ile sicilden terkinine…” gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İstanbul … Asliye Ticaret mahkemesi’ nin …E….K. Sayılı dosyasından verilen 02/06/2022 tarihli gerekçeli kararında özetle,” TTK 34 Md.’de ” İlgililer, tescil, değişiklik veya silinme istemleri ile ilgili olarak, sicil müdürlüğünce verilecek kararlara karşı tebliğlerinden itibaren sekiz gün içinde sicilin bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile itiraz edebilirler. ” hükmünü içermektedir. Her ne kadar davalı … Sicil Müdürlüğü tarafından verilmiş bir red kararı bulunmadığından dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi talep edilmiş ise de TTK 34 Md.’si açık olup itiraz, sadece red kararına karşı yapılır şekilde bir ifade bulunmayıp tescil, değişiklik veya silinme işlemleri ilgili tüm kararlara karşı itiraz yolu açık bulunmaktadır. Ayrıca davalı taraf silinme ile ilgili başvuru olmadığını iddia etmiş ise de Davacılar 01.012021 ve 06.12.2021 tarihli ticaret sicil müdürlüğüne ibraz edilen dilekçeler ile tescil işlemine karşı itirazlarını dile getirmiş ve başvuruda bulunmuşlardır. Ayrıca aktif ve pasif husumet ehliyetleri yönünden davalı taraf husumet itirazında bulunmuş ise de TTK 34 Md.’ye göre sicil müdürlüğünün kararına karşı itiraz edileceği düzenlenmiş olup Ticaret Sicil Müdürlüğüne karşı dava açılması hukuken doğru olup davalı tarafın pasif husumet ehliyeti bulunmaktadır. Aktif husumet ehliyetine gelince davacılar, tescil işlemine konu şirketin pay sahipleri olup TTK 34 Md.’de ilgililerin itirazda bulunabilecekleri düzenlemiş olduğuna göre aktif husumet ehliyetine sahiptirler. Her ne kadar davalı … sicil müdürlüğü Ticaret Sicil Yönetmeliğinin 22 Md.’sine atıf yaparak husumet itirazında bulunmuşlar ise de ilgili yönetmelik maddesinin sadece tescil başvurusunu yapabilecek kişileri gösterdiği itirazda bulunabilecek kişileri kapsamadığı anlaşılmakta olup somut davaya uygulanması mümkün değildir. Davacıların hissedarı olduğu…A.Ş.’nin, TTK 367 ve 371 Md.’ne atıf yaparak 01.06.2017 tarihinde tescil edilen 2017/02 numaralı iç yönergeyi oybirliği ile kabul ederek sınırlı temsil ve ilzama ilişkin hususları düzenlemişler ve burada şirketin temsil ve ilzamı için en az %80 üyenin oybirliği ile yönetim kurulu kararı alması gerektiği yönünde düzenleme getirmişlerdir. Esas sözleşmeye ek olarak TTK 367 Md’nin kapsamında şirketin iç yönerge düzenleme hakkı mevcuttur. 2017/02 Numaralı iç yönerge tescil ilan edilmiş ve dava konusu tescil işlemlerine kadar uygulanagelmiştir. Yönetim devri, temsil ve ilzam yetkilisine haiz olanlar bu yönergeye göre belirlenmiştir. TTK 367 Md. Gözönüne alındığında iç yönergenin esas sözleşmeye aykırı olması mümkün olmayıp iç yönerge, esas sözleşmenin tali düzenleyicisi yani eki niteliğindedir. İç yönergeye aykırılık hali esas sözleşmeye aykırılıkla aynı kategoride değerlendirilmesi gereken hukuki bir sorundur. Somut davada 2017/2 numaralı iç yönergede %80 üyenin yani 4/5 çoğunluğun olumlu oyu gerekmekte ise de davaya konu 30/11/2021 tarihli 2021/2 numaralı ve ayrıca 2021/3 numaralı yönetim kurulu kararı ve 30.11.2021 tarihli 2021/01 numaralı şirket yönetim iç yönergesi 3/5 çoğunlukla karar altına alınmış davacı ortaklar muhalefet şerhlerini tutanağa geçirmişlerdir. Her ne kadar TTK 390 Md.’de yönetim kurulu üye tam sayısının çoğunluğu ile karar alacakları belirtilmiş ise de aynı madde kapsamında “esas sözleşmede aksine ağırlaştırıcı bir hüküm bulunmadığı takdirde” ifadesine yer verilmiştir. İç yönerge, esas sözleşmenin eki niteliğinde olup 2017 yılından beri tüm pay sahipleri tarafından itirazsız uygulandığına göre yeni alınan yönetim kurulu kararlarının ve iç yönergenin 4/5 oranında nisap koşuluyla kabul edilip karar altına alınması gerekirken bu şart yerine getirilmemiştir. TTK 32 Md.’ye göre sicil müdürü talep edilen tescil işlemlerinin kanuna ve esas sözleşmeye aykırı olup olmadığını re’sen araştırma yükümlülüğü altında olup TTK 367 Md.’ye göre düzenlemiş tescil ve ilan edilmiş esas sözleşmenin eki niteliğinde iç yönergenin davacıların yaptıkları itiraz başvurularına rağmen görmezden gelinerek tescil işleminin gerçekleştirilmesi hukuka aykırı olup açılan davanın kabulü ile tescil işlemlerinin iptali ile sicilden terkinine..” gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İstanbul …Asliye Ticaret mahkemesi’ nin…E…. K. Sayılı dosyasından verilen 02/06/2022 tarihli gerekçeli kararında özetle, ” TTK 34 Md.’de ” İlgililer, tescil, değişiklik veya silinme istemleri ile ilgili olarak, sicil müdürlüğünce verilecek kararlara karşı tebliğlerinden itibaren sekiz gün içinde sicilin bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile itiraz edebilirler. ” hükmünü içermektedir. Her ne kadar davalı … Sicil Müdürlüğü tarafından verilmiş bir red kararı bulunmadığından dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi talep edilmiş ise de TTK 34 Md.’si açık olup itiraz, sadece red kararına karşı yapılır şekilde bir ifade bulunmayıp tescil, değişiklik veya silinme işlemleri ilgili tüm kararlara karşı itiraz yolu açık bulunmaktadır. Ayrıca davalı taraf silinme ile ilgili başvuru olmadığını iddia etmiş ise de Davacılar 01.01.2021 ve 06.12.2021 tarihli ticaret sicil müdürlüğüne ibraz edilen dilekçeler ile tescil işlemine karşı itirazlarını dile getirmiş ve başvuruda bulunmuşlardır. Ayrıca aktif ve pasif husumet ehliyetleri yönünden davalı taraf husumet itirazında bulunmuş ise de TTK 34 Md.’ye göre sicil müdürlüğünün kararına karşı itiraz edileceği düzenlenmiş olup Ticaret Sicil Müdürlüğüne karşı dava açılması hukuken doğru olup davalı tarafın pasif husumet ehliyeti bulunmaktadır. Aktif husumet ehliyetine gelince davacılar, tescil işlemine konu şirketin pay sahipleri olup TTK 34 Md.’de ilgililerin itirazda bulunabilecekleri düzenlemiş olduğuna göre aktif husumet ehliyetine sahiptirler. Her ne kadar davalı … sicil müdürlüğü Ticaret Sicil Yönetmeliğinin 22 Md.’sine atıf yaparak husumet itirazında bulunmuşlar ise de ilgili yönetmelik maddesinin sadece tescil başvurusunu yapabilecek kişileri gösterdiği itirazda bulunabilecek kişileri kapsamadığı anlaşılmakta olup somut davaya uygulanması mümkün değildir. Davacıların hissedarı olduğu …A.Ş., TTK 367 ve 371 Md.’ne atıf yaparak 18/04/2017 tarihinde tescil edilen 2017/02 numaralı iç yönergeyi oybirliği ile kabul ederek sınırlı temsil ve ilzama ilişkin hususları düzenlemişler ve burada şirketin temsil ve ilzamı için en az %80 üyenin oybirliği ile yönetim kurulu kararı alması gerektiği yönünde düzenleme getirmişlerdir. Esas sözleşmeye ek olarak TTK 367 Md’nin kapsamında şirketin iç yönerge düzenleme hakkı mevcuttur. 2017/02 Numaralı iç yönerge tescil ilan edilmiş ve dava konusu tescil işlemlerine kadar uygulanagelmiştir. Yönetim devri, temsil ve ilzam yetkilisine haiz olanlar bu yönergeye göre belirlenmiştir. TTK 367 Md. Gözönüne alındığında iç yönergenin esas sözleşmeye aykırı olması mümkün olmayıp iç yönerge, esas sözleşmenin tali düzenleyicisi yani eki niteliğindedir. İç yönergeye aykırılık hali esas sözleşmeye aykırılıkla aynı kategoride değerlendirilmesi gereken hukuki bir sorundur. Somut davada 2017/2 numaralı iç yönergede %80 üyenin yani 4/5 çoğunluğun olumlu oyu gerekmekte ise de davaya konu 30/11/2021 tarihli 2021/2 numaralı ve ayrıca 2021/3 numaralı yönetim kurulu kararı ve 30.11.2021 tarihli 2021/01 numaralı şirket yönetim iç yönergesi 3/5 çoğunlukla karar altına alınmış davacı ortaklar muhalefet şerhlerini tutanağa geçirmişlerdir. Her ne kadar TTK 390 Md.’de yönetim kurulu üye tam sayısının çoğunluğu ile karar alacakları belirtilmiş ise de aynı madde kapsamında “esas sözleşmede aksine ağırlaştırıcı bir hüküm bulunmadığı takdirde” ifadesine yer verilmiştir. İç yönerge, esas sözleşmenin eki niteliğinde olup 2017 yılından beri tüm pay sahipleri tarafından itirazsız uygulandığına göre yeni alınan yönetim kurulu kararlarının ve iç yönergenin 4/5 oranında nisap koşuluyla kabul edilip karar altına alınması gerekirken bu şart yerine getirilmemiştir. TTK 32 Md.’ye göre sicil müdürü talep edilen tescil işlemlerinin kanuna ve esas sözleşmeye aykırı olup olmadığını re’sen araştırma yükümlülüğü altında olup TTK 367 Md.’ye göre düzenlemiş tescil ve ilan edilmiş esas sözleşmenin eki niteliğinde iç yönergenin davacıların yaptıkları itiraz başvurularına rağmen görmezden gelinerek tescil işleminin gerçekleştirilmesi hukuka aykırı olup açılan davanın kabulü ile tescil işlemlerinin iptali ile sicilden terkinine… ” gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan tüm deliller birlikte incelenip değerlendirildiğinde; Dava, TTK’nın 34. maddesi uyarınca ticaret sicil müdürlüğü kararına itiraza ilişkindir. Davadaki uyuşmazlık konusunun, …Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne …sicil numarası ile kayıtlı… A.Ş.’nin 06/09/2022 tarihli 2022/02 sayılı yönetim kurulu kararı ile 06/09/2022 tarihli 2022/01 sayılı şirket yönetim iç yönergesi’ne davalı … Sicil Müdürlüğü tarafından Ticaret Sicil Gazetesi’nde tescil edilmesi işleminin iptali ve sicilden terkini koşullarının oluşup oluşmadığı, noktalarında toplandığı anlaşıldı.

TTK’nun itiraz başlıklı 34/1. maddesinde “İlgililer, tescil, değişiklik veya silinme istemleri ile ilgili olarak, sicil müdürlüğünce verilecek kararlara karşı, tebliğlerinden itibaren sekiz gün içinde, sicilin bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile itiraz edebilirler.” denilmiştir.
Sicil müdürlüğünün cevap dilekçesindeki usuli itirazlarının incelenmesinde; anılan hükümden anlaşılacağı üzere, TTK m.34 gereği silinme istemleri ile ilgili olarak, sicil müdürlüğünce verilecek kararlara karşı da itiraz hakkının bulunduğu, sicilin bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesince itirazların karara bağlanacağı; ayrıca iptal davasının görülüyor olmasının sicil müdürlüğü kararlarının hukuka uygunluk denetimine tabi kılınmasına engel teşkil etmediği, şeklen de olsa müdürlük yazısının red kararı olarak nitelendirilmesi gerektiğinden; sicil müdürlüğünün kararının tebliğ tarihi 31.10.2022 tarihi olup davanın açılış tarihinin 02.11.2022 tarihi olmasından dolayı davanın hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Ticaret sicile tescil kural olarak açıklayıcı(bildirici) etkiye sahiptir. Yönetim kurulu seçimine ilişkin genel kurulu kararının tescili üyelik sıfatının kazanılması için şart değildir. Buradaki tescil açıklayıcı etkiye sahiptir. Öyle ki yönetim kurulu üyeleri ile şirket arasındaki ilişki seçim veya atama kararları ile doğmaktadır. Tescilin etkisi ise TTK m.373/2 hükmünden de açıkça anlaşılacağı üzere üçüncü kişiler yönünden tescil ile sonuç doğuracaktır. (Kırca, Şehirali Çelik, Manavgat; Anonim Şirketler Hukuku, Cilt 1, s.452.) Bu haliyle gerçekleştirilen 2021 yılı Olağan Genel Kurul toplantısında yapılan yönetim kurulu seçimi ile yeni yönetim kurulu göreve başlamış olup, göreve başlanması için sicile tescil gerekmemektedir.
Ticaret siciline tescil ve terkin talepleri 6102 sayılı TTK 34. (eTTK 30.) maddesi uyarınca “ilgililere” aittir. Bu ilgililerin kimler olacağına gerek Ticaret Sicil Nizamnamesi 30. ve gerekse Ticaret Sicili Yönetmeliği 22 ve 39. maddelerinde yer verilmiş ve Yönetmeliğin 39. Maddesinde de “İlgililer; tescil, değişiklik veya silinme istemleri ile ilgili olarak müdürlükçe verilecek kararlara karşı, tebliğ tarihinden itibaren sekiz gün içinde sicilin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile itiraz edebilir” şeklinde düzenleme getirilmiştir.
Yönetmeliğin 22. maddesinde de ilgililer, tacirin tüzel kişi olması halinde onun yetkili organları veya yetkili temsilcileri olarak ifade edilmiştir. Bu durumda somut olayda tartışılması gereken husus davacının TTK’nun 34/1. maddesinde yer alan ilgili sıfatına sahip olup olmadığıdır. Ticaret sicil memurluğu kararlarına karşı ancak ilgililer itiraz edebilir. İlgililerin kimler olacağı ise Ticaret Sicil Yönetmeliği’nin 22. maddesinde ve TTK’nun 28. maddesinde açıklanmıştır. Anılan maddelere göre, İlgililer; tacirin gerçek kişi olması halinde kendisi veya vekili ya da sözleşme ile kendisine yetki verilmiş temsilcisi, tacirin tüzel kişi olması halinde ise onun yetkili organları veya yetkili temsilcileridir.
Somut olayda ticaret sicil kararına itiraz eden davacılar yönetim kurulunda yer almalarına rağmen işbu davayı şirket adına değil, kendi adlarına yönetim kurulu üyesi sıfatıyla açmışlardır. Davacıların müşterek ya da münferit olarak şirketi temsil yetkileri dava tarihinde bulunmamaktadır. Şirketi tek başına temsil yetkisi kalmayan yönetim kurulu üyelerinin şirket adına ilgili sıfatıyla huzurdaki iptal davasını açmaları TTK m.34 uyarınca mümkün değildir. Şirket ortaklarının Ticaret Sicili hasım göstererek sicilde yapılmış bir kaydın iptalini talep etmelerine yasal olanak bulunmadığından davacıların aktif husumetleri olmadığı anlaşıldığından, davacıların davasının aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Her ne kadar feri müdahil vekilince derdestlik itirazında bulunulmuş ise de, Bakırköy… Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin … esas sayılı dosyası ile dosyamız tarafları farklı olduğundan derdestlik itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden;
1-Davacıların davasının aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar kanunu gereğince alınması gereken 99,20-TL eksik harcın davacılardan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacılardan müştereken müteselsilen alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/03/2023

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır