Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/67 E. 2023/95 K. 08.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/67 Esas
KARAR NO:2023/95

DAVA:Tespit
DAVA TARİHİ:18/12/2018
KARAR TARİHİ:08/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkilinin … İnş. San. Ve Tic. A.Ş. Olan unvanını 1998 yılından bu yana İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne tescilli ticaret unvanı olarak kullandığını, bu ibarenin aynı zamanda 2013 yılından bu yana marka siciline tescilli olduğunu, davalı … …San. Tic. Ltd. Şti. Unvanının müvekkili şirket adına tescil edilen ticaret unvanında yer alan ek kısımlarının ayırt edilemeyecek kadar benzer olması nedeniyle iltibas meydana geldiğini, … … tarafından düzenlenen 22/02/2018 düzenleme tarihli faturanın davalıya gönderilmesi gerekirken işbu benzerlik nedeniyle müvekkili şirkete gönderilmiş olduğu, benzerliğin bu şekilde öğrenildiğini, davalının müvekkili ile aynı alanda ticari faaliyet yaptığını beyanla; müvekkilinin tescilli ticaret unvanına vaki tecavüzün tespiti ve meni ile davalı şirketin ticaret unvanında iltibasa yol açan ‘…’ ibaresinin sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Öncelikle usule ilişkin olarak davanın görevsiz mahkemede açıldığını, görevli mahkemenin Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi olduğunu, esasa ilişkin olarak ise müvekkilinin ünvanının tescilli olduğunu ve CAN ve PAK kelimelerinin ayrı yazıldığını, müvekkili şirketin ticaret ünvanı ile davacı şirketin ticaret ünvanının iltibas yaratacak ve haksız rekabete teşkil edecek şekilde benzer olmadığını, davacı tarafın iddialarını kabul etmemekle birlikte tarafların ticaret unvanlarının iltibas yaratacak şekilde benzer olduklarının kabulünde dahi müvekkili şirketin ticaret siciline tescilinin üzerinden çok uzun süre geçmiş olduğunu ve huzurdaki davanın makul sürede açılmadığından sessiz kalma nedeniyle hak kaybı olduğunu, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarınında bu yönde olduğunu beyanla; huzurdaki davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER:
… 1. Noterliğinin 06/07/2018 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi, … … tarafından kesilen 23/02/2018 tarihli fatura, tarafların ticaret sicil kayıtları, davalıya ait vergi dairesi kayıtları ve tüm dosya kapsamı hep birlikte incelenmiştir.
… 1. Noterliği’nin 06.07.2018 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin tetkikinden;
“işbu ihtamamenin tebliğinden itibaren 10 gün içinde haksız rekabet teşkil edecek tüm davranışlarınıza son vermenizi, ticaret siciline kayıtlı olsa dahi … Temizlik Hizm. San. Tic. Ltd. Şti. ibaresinin şirket unvanından çıkarılmasını, … … Sağlık Hizm. A.Ş. ile iltibas oluşturacak başka herhangi bir ibarenin hiçbir surette kullanılmamasını, haksi halde aleyhinizde ticaret unvanımıza vaki tecavüze son verilmesi ve haksız rekabetin tespiti ile maddi ve manevi tazminat davaları açılacağını, bu ibarenin kullanıldığı belge ve mallar konusunda hukuki ve cezai yaptırımlarını talep edileceği”nin ihtar edildiği, ihtarnamenin davalı işyerine çalıştığını beyan eden …’a 13.07.2018 tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür.
… 40. Noterliği’nin 25.07.2018 tarihli .. yevmiye numaralı ihtarnamesinin tetkikinden; “müvekkili – firma ticaret unvanını …/0 tescil numarasıyla tescilli olarak kullanmaktadır. Yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre de usulüne uygun olarak tescil edilmiş ticaret unvanının kullanılması haksız rekabet tescil etmemektedir. Müvekkil şirketin aynı zamanda aynı adla bir tescilli markası dahi bulunmaktadır. Sonuç olarak usulüne uygun tescil edilmiş olan markasını kullanan müvekkilin eylemlerinin haksız rekabet teşkil etmemekle, ihtar ettiğiniz hususların tarafımızca kabulünün mümkün olmadığı”nın ihtar edildiği görülmüştür.
… … Tarafından Kesilen 23.02.2018 Tarihli Fatura örneğinin incelenmesinden; … … tarafından sunulu faturada fatura kesilen firma kısmında … …San. Tic. Ltd. Şti. unvanının yer aldığı görülmüştür.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne müzekkere yazılarak tarafların sicil kayıtlarının celp edildiği,
– Davacı … … Sağlık Hizm. İnş. San. Ve Tic. A.Ş.’nin; İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı olarak faaliyetlerini sürdürdüğü tespit edilmiştir. Sicil kayıtlarının ayrıntıları aşağıda gösterilmiştir.
Kuruluş tescil tarihinin 27.10.1998 olduğu,
Çalışma konusunun; “yurt içinde ve yurt dışında başta belediyeler olmak üzere bütün kamu kurum ve kuruluşları ile özel sektör işletmeleri bünyesinde her türlü atığın insan gücü veya araçlarla toplanması, taşınması, biriktirilmesi, ayrıştırılması, laboratuvarda tahlil ve analiz edilmesi, termik biyolojik vb. gibi geri kazanımı, kıyıların ve denizlerin temizlenmesi, deniz araçlarında kaynaklanan atıkların toplanması, taşınması bertaraf ve caddelerin meydanların ve yolların elle veya mekanik araçlar ile süpürülmesi, yıkanması ve temizlenmesi, atıklardan elektrik enerji üretimi, çere danışmanlık ve müşavirlik hizmetleri verilmesi,” olduğu görülmüştür.
Ayrıca Şirketin eski unvanının … …Turizm ve İnş. San. Ve Tic. A.Ş. olduğu, tespit edilmiştir.
– Davalı … …San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin; İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı olarak faaliyetlerini sürdürdüğü tespit edilmiştir. Sicil kayıtlarının ayrıntıları aşağıda gösterilmiştir.
Kuruluş tescil tarihinin 24.10.2005 olduğu,
Çalışma konusunun; “Yurt içinde ve yurt dışındaki tüm özel ve resmi kuruluşların belediyelerin toplu konut ve sitelerin sanayi ve tarım fabrikalarının plaza ve iş merkezlerinin iç mekan ve dış çevre temizliği ile cadde sokak temizliği ve çöp toplama hizmetlerini yapmak, çöp imha ve arıtma ayıklama tesisleri kurmak” olduğu, görülmüştür.
4- Gelir İdaresi Başkanlığı … Vergi Dairesi Müdürlüğü cevap yazısında; davalı … Temizlik Hizm. San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin tarh dosyası ve bilgisayar kayıtlarının tetkiki neticesinde 24.10.2005 tarihinde Binaların Genel Temizliği faaliyetine başladığı ve devam ettiğinin görüldüğü bilgisi verilmiştir. Ayrıca yazı ekinde şirketin yoklama sonucu ve açılış evraklarının sunulduğu tespit edilmiştir.
Davacının … ibareli marka tescil başvurusunun 12.07.2012 tarihinde yapıldığı, tescil tarihinin 11.09.2013 olduğu,
Davalının … ibareli marka tescil başvurusunun 11.01.2010 tarihinde yapıldığı, tescil tarihinin 12.04.2011 olduğu görülmüştür.
Türk Patent Enstitüsü Markalar Dairesi Başkanlığı’na müzekkere yazılarak davacı ve davalının marka tescil dosyasının tasdikli suretlerinin gönderilmesi ve halen geçerli olup olmadıklarının bildirilmesinin istenmesine karar verildiği, Türk Patent ve Marka Kurumu Hukuk Müşavirliği tarafından sunulan 22.11.2020 tarihli yazıda, İlgili şirketlerin markalarının halen sahibi adına geçerliliğini koruduğu bilgisi verilmiş, yazı ekinde davacı şirketin marka tescilinin 12.07.2012 tarihinden 10 yıl müddetle tescil edildiği, davalı şirketin marka tescilinin ise 11.01.2020 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle yenilendiği tespit edilmiştir.
Mahkememizin 19/10/2022 tarihli celsesinin 1 nolu ara kararı gereğince dosyadaki tüm deliller hep birlikte değerlendirilmek suretiyle, tarafları ticari defterleri üzerinde inceleme yapılarak davacının iddialarının yerinde olup olmadığı, ticaret ünvanına tecavüzün olup olmadığı hususlarında rapor tanzim edilmesi istenmiş olup, bilirkişi heyeti 19/12/2022 tarihli raporunda sonuç ve özet olarak;
Tarafların ticaret unvanları arasında iltibasa tehlikesinin bulunduğu,
Olayda sessiz kalma nedeniyle hak kaybının gerçekleştiği yönünde görüş ve kanaat bildirdikleri görülmüştür.
Bilirkişi raporunun taraf vekillerine usulüne uygun olarak tebliğ edildiği görülmüştür.
Davacı vekilinin bilirkişi raporuna beyanlarını içerir 02/01/2023 tarihli dilekçesinin dosyada olduğu görülmüştür.
Davalı vekilinin bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazlarını içerir 12/01/2023 tarihli dilekçesinin dosyada olduğu görülmüştür.
GEREKÇE:
Dava, ticaret unvanına vaki tecavüzün tespiti ve meni ile iltisaba sebep olan ibarenin terkini talebine ilişkindir.
Dava dosyasının Mahkememizin 2018/70 Esas 2019/403 Karar sayılı 16/10/2019 tarihli Görevsizlik kararı ile İstanbul Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemelerine tevzi edilmek üzere gönderildiği, yine dosyanın …. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkeme … sayılı 26/11/2020 tarihli Karşı Görevsizlik kararı verildiği,…. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkeme … sayılı 26/11/2020 tarihli kararı hakkında taraf vekillerince istinaf talebinde bulunulmadığından kesinleştiği ve yargı yerinin belirlenmesi amacıyla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderildiği, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesinin 2021/372 Esas 2021/1867 Karar 18/11/2021 tarihli İstinaf kararı ile yargı yeri olarak mahkememizin belirlendiği, dosyanın mahkememizin 2022/67 Esas sırasına kaydı yapılmıştır.
TK 18/1 ve 39/1 uyarınca her tacirin bir ticaret unvanı seçmesi ve bunu iş ve işlemlerinde kullanması zorunludur. Usulüne uygun olarak tescil edilmiş olan ticaret unvanını kullanma hakkı sahibine aittir (TK 50). Ticaret unvanının sahibinden izin alınmadan, aynısının veya benzerinin kullanılması halinde unvana tecavüz edilmiş olur. Söz konusu durum, unvanın aynısının veya benzerinin yine ticaret unvanı veya başka bir şekilde kullanılmasıyla meydana gelir. Bu bağlamda, tescilli ticaret unvanının, yine bir ticaret unvanı olarak veya işletme adı, marka, FSEK anlamında eser veya eserin önemli bir parçası olarak veya internet alan adı olarak kullanılması halinde de tecavüz gerçekleşmiş olur.
Ticaret unvanına bir tecavüzden bahsedebilmek için, esas itibariyle ticari işletmelerin iştigal konularının aynı veya benzer olması gerekir. Zira, ticaret unvanlarının bağlı olduğu işletmelerin iştigal konularının birbirinden farklılaştığı oranda, aynı ya da benzer unvanlar arasındaki iltibas tehlikesi de azalmaktadır. Dolayısıyla iştigal konuları değişik olduğu için farklı müşteri çevresine hitap eden işletmelerin aynı ya da benzer unvanlarının karıştırılma ihtimali de az olmakla birlikte tamamen ortadan kalkmaz. Nitekim tanınmış bir unvanın aynısının veya benzerinin başka iştigal konusunda kullanılması halinde de iltibasın varlığını kabul etmek gerekir. Usulüne uygun şekilde tescil edilmiş olan ticaret unvanları, TK 52’ye göre özel olarak korunur. Buna karşılık tescil edilmemiş olan unvanlar ise, sadece haksız rekabet hükümleri dairesinde korunabilir. Bu nedenle uzun süreden beri kullanılmasına rağmen tescil edilmemiş olan ticaret unvanına tecavüz halinde, bundan zarar gören kişi ancak haksız rekabet hükümleri sayesinde himaye edilir. Ticaret unvanı kullanmak zorunda olan tacir, ticari işletmesini açtığı andan itibaren onbeş gün içinde ticari işletmesini, seçtiği ticaret unvanını, işletme merkezinin bulunduğu yerdeki ticaret siciline tescil ve ilan ettrmek mecburiyeti tacirlerin ticaret unvanlarının tescilli olması neticesini doğurur.
Tescilli unvanın TK 52’de düzenlenen özel hükümlere göre korunması esnasında unvan sahibi birtakım talep haklarına sahip olmaktadır: Öncelikle tescilli unvanı kanuna aykırı şekilde başkası tarafından kullanılan tacir, bu haksız kullanımın tespitini, yasaklanmasını, haksız olarak kullanılan unvan tescil edilmişse bunun değiştirilmesini (ayırıcı ek almasını) veya silinmesini talep edebilir (TK 52/1). Bunların yanı sıra gereğinde araçların ve ilgili malların imhasını, haksız kullanım neticesinde bir zarar meydana gelmişse ve failin kusuru varsa bunun tazminini de isteyebilir. Bütün bu durumlarda, mahkeme davayı kazanan tarafın talebi halinde, hükmün gazete ile yayınlanmasına karar verebilir. Gazete ile yayın masrafları, aleyhine hüküm verilen kişi tarafından karşılanır (TK 52/1l). Ticaret unvanının tescilsiz olması halinde koruma TK 52 hükmüne göre mümkün değildir. Tescilsiz ticaret unvanını ilk kez kullanan kişi, bunun üzerinde üstün hak elde etmiş olur. Dolayısıyla tecavüz veya tecavüz tehlikesi halinde haksız rekabete ilişkin hükümlerden yararlanarak unvan korunabilir (TK 54 vd.). Bundan başka, isimden oluşan ticaret unvanı Medeni Kanun hükümlerine göre de koruma kapsamına alınabilir.
Eski tarihli hakka sahip tacirin ticaret unvanının üzerindeki hakkın ihlalinin devam ettiği ve dolayısıyla dava açma hakkının da devam ettiği düşünülebilirse de, bu hakkın kullanılması imkanının eski tarihli hakkın sahibi tacire, sınırlandırılmaksızın tanınması bazı hallerde haksız sonuçlar doğurabilir. Özellikle iyiniyetli olarak ve diğer ticaret unvanı sahibinden habersiz bir şekilde ticaret unvanını tescil ettirmiş ve kullanmaya başlamış olan tacirin, para ve emek sarf ederek bu unvan altında yatırımlar yapması, ancak eski tarihli hak sahibi tacirin bu durumdan haberdar olmasına rağmen uzun süre sessiz kalması ve diğer tacirin emeğini ve parasını kaybetmesine yol açacak bir zamanda ortaya çıkarak dava açması “dava hakkının kötüye kullanılması” olarak kabul edilmektedir. Dava hakkının kötüye kullanılması hususunda, gerek ticaret unvanı gerekse diğer tanıtma işaretleri ile İlgili düzenlemelerde açık bir hüküm yer almamaktadır. Bu sebeple dürüstlük kuralını düzenleyen MK 2/ll hükmü uygulanarak boşluk giderilmeye çalışılmaktadır. Bu durum doktrin ve yargı kararlarında “sessiz kalma yoluyla hak kaybı” olarak nitelendirilmektedir.
Sessiz kalma yoluyla hak kaybından bahsedilebilmesi için, önceki hak sahibinin ticari ad ve işaretin aynısının veya benzerinin ticaret unvanı olarak tescil ettirildiğini veya başkaları tarafından kullanıldığını bilmesi ve buna rağmen sessiz kalmış olması gereklidir. Buna karşın ticaret unvanlarının ticaret siciline tescil edilmek zorunda olmaları ve tescilin olumlu etkisi nedeniyle tescil ve ilan edilmiş ticaret unvanının bilinmediği ileri sürülemeyecektir. Sessiz kalma yoluyla hak kaybının söz konusu olabilmesi için, önceki hak sahibinin, ticaret unvanının aynısının veya benzerinin kullanılmasına belirli bir süre sessiz kalmış olması gereklidir. Ancak ticaret unvanı yönünden sessiz kalmanın ne kadar süre geçtikten sonra hak kaybına sebep olacağı TK’da düzenlenmiş değildir. Bununla birlikte 2017 yılında yürürlüğe giren SMK ile ilk defa marka hukukunda hükümsüzlük davaları yönünden sessiz kalma yoluyla hak kaybına ilişkin bir düzenleme getirilmiştir. SMK’nın 26/6. maddesi; “Marka sahibi, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde bu duruma birbirini izleyen beş yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli marka tescili kötü niyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez” hükmünü haizdir. Buna göre marka hükümsüzlüğü davalarında sessiz kalma yoluyla hak kaybı ilkesinin uygulanabilmesi için beş yıllık sürenin geçmiş olması gerekmektedir. Ancak ticaret unvanı yönünden mevzuatta bir süre tespit edilmediğinden, MK 2 de gözetilmek suretiyle her somut olayın özellikleri dikkate alınarak sürenin belirlenmesi gerektiği yargı kararlarında kabul edilmektedir.
Tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı … İnş. San. Ve Tic. A.Ş. Olan unvanını 1998 yılından bu yana İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne tescilli ticaret unvanı olarak kullandığını, bu ibarenin aynı zamanda 2013 yılından bu yana marka siciline tescilli olduğunu, davalı … …San. Tic. Ltd. Şti. Unvanının müvekkili şirket adına tescil edilen ticaret unvanında yer alan ek kısımlarının ayırt edilemeyecek kadar benzer olması nedeniyle iltibas meydana geldiğini, … … tarafından düzenlenen 22/02/2018 düzenleme tarihli faturanın davalıya gönderilmesi gerekirken işbu benzerlik nedeniyle davacı şirkete gönderilmiş olduğu, benzerliğin bu şekilde öğrenildiğini, davalının davacı ile aynı alanda ticari faaliyet yaptığını beyanla; davacının tescilli ticaret unvanına vaki tecavüzün tespiti ve meni ile davalı şirketin ticaret unvanında iltibasa yol açan ‘…’ ibaresinin sicilden terkinini talep etmiş olup, Davacı, … İnş. San. ve Tic. A.Ş. unvanını, davalı ise, … …San. Ve Tic. Ltd. Şti. Unvanını kullanmakta olduğu, her iki şirketin ticaret unvanında ayırt edici unsur “…” ve “…” ibareleridir. Ticaret unvanında yer alan “…” ibaresi, davacının “…” ibaresi ile iltbas yaratacak derecede benzer olduğu, Davalı şirketin ticaret unvanındaki bu ayırt edici unsurun yanına ek unsur olarak aldığı kabul edilen diğer ibarelerin ticaret unvanının ayırt edici eki niteliğinde olmayıp, faaliyet konusuyla ilgili ek niteliğinde olduğu, buna göre, tarafların ticaret unvanları arasında sunulan bilgi ve belgeler uyarınca iltibas olduğu benzer isimlerle aynı alanda hizmet veriyor olmalarının müşteri çevresi yönünden karışıklığa sebebiyet vereceği ve bu anlamda haksız rekabet teşkil ettiği anlaşılmıştır.
Davacı taraf ayrıca davalının ticaret ünvanının terkinini talep etmiş ise de; dosyada bulunan ticaret sicil kaydına göre davacı şirketin kuruluş tarihinin 1998 yılı olduğu … ibareli marka tescil başvurusunun ise 12.07.2012 tarihinde yapıldığı, tescil tarihinin 11.09.2013 olduğu; davalı şirketin kuruluş tarihinin ise 2005 yılı olup, … ibareli marka tescil başvurusunun 11.01.2010 tarihinde yapıldığı tescil tarihinin 12.04.2011 olduğu anlaşılmış olup iş bu davanın ise 2018 yılında açıldığı, davalının kötüniyetli olduğuna dair dosyada bir delil olmadığı ve davalı şirketin kuruluşundan 13 yıl sonra unvanın terkini talebinde bulunulması T.M.K.’nun 2. maddesi anlamında iyiniyetli olarak kabul edilemeyeceği bu durum, davacının sessiz kalma nedeniyle hak kaybına uğramasına neden olduğu (Bu yönde, Yarg. HGK, E. 2017/11-27, K. 2020/225, T. 26.2.2020; Yarg. 11. HD, E. 2015/4500 K. 2015/12226 T. 18.11.2015; Yarg. 11. HD, E. 2017/686 K. 2018/6396 T. 17.10.2018; Yarg. 11. HD, E. 2019/1319 K. 2020/1319 T. 12.02.2020.) anlaşılmakla; davanın kısmen kabul kısmen reddi ile Davalının … marka ismini kullanmak suretiyle davacıya yönelik haksız rekabette bulunduğunun tespitine, haksız rekabetin menine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, davalının ticaret unvanındaki … ibaresinin terkini talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden;
1-DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile,
1-Davalının … marka ismini kullanmak suretiyle davacıya yönelik haksız rekabette bulunduğunun TESPİTİNE,
Haksız rekabetin menine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına,
2-Davalının ticaret unvanındaki … ibaresinin terkini talebinin REDDİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90-TL Karar ve İlam Harcından, peşin yatırılan 35,90-TL’nin mahsup edilerek eksik kalan 144‬,00-TL harcın davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından bu dava sebebi ile aşağıda dökümü yapılan 4.745‬,00‬-TL yargılama giderinin ret ve kabul oranı takdiren 1/2 oranına göre 2.372,50-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, geri kalan miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul olunan miktar yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği hesap ve takdir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddolunan miktar yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği hesap ve takdir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Artan Gider Avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 08/02/2023

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza

YARGILAMA GİDERLERİ HARÇ BEYANI
35,90 TL BAŞVURMA HARCI 35,90 TL PEŞİN HARÇ
35,90 TL PEŞİN HARÇ + 144‬,00 TL EKSİK HARÇ
173,20 TL TEBLİGAT ÜCRETİ 179,90 TL KARAR VE İLAM
+ 4.500,00 TL BİLİRKİŞİ ÜCRETİ HARCI
4.745‬,00 TL TOPLAM