Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/654 E. 2023/12 K. 10.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/654 Esas
KARAR NO : 2023/12
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 26/10/2022
KARAR TARİHİ : 10/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle;müvekkili … işletmecilik sektöründe bilinen ve tanınan saygın bir kimse olduğunu, müvekkilinin … ile … ve …’ın şifahen tesis ettikleri adi ortaklık ilişkisi kapsamında … Ticaret Ltd. Şti.’ ye bağlı olan Mesai Meyhane adlı eğlence mekanını işletmek konusunda mutabık kaldıklarını, üç ortaklı olarak ilerlenmesi konusunda anlaşmaya (irade birliği) istinaden müvekkili … Mesai Meyhane işletmesinde mesul müdürlük, işletme sevk ve idaresi ve aynı zamanda ortak olarak görev aldığını, bahse konu Mesai Meyhane adlı restoranın, … ‘in üst katında bulunmakta olup otel işletmesinden bağımsız olduğunu, belirtilen işletmede …, … ve müvekkili …’nın birlikte çalıştıklarını, müvekkilinin, müşterilerle olan ilişkilerinin, organizasyon kısmı ile ilgilenirken … ve …’ın ise işletmenin idari ve mali işleri ile ilgilendiklerini, bu süreç dahilinde …’nın işletmenin müvekkili portföyünü geliştirerek bahse konu işletmeyi popüler ve kendi klasmanındaki mekanlardan daha üst düzeyde bir mekan haline getirdiğini, bilindiği üzere gerçek kişilerden oluşan adi ortaklığın, iki veya daha fazla gerçek kişinin malvarlıklarını ve emeklerini ortaklaşa bir gayeye ulaşabilmek için bu emek ve malvarlıklarını birleştirmeyi üstlendikleri bir ortaklık yapısı olduğunu, adi ortaklık sözleşmesi için yasa koyucu tarafından herhangi bir şekil şartı öngörülmediğinden adi ortaklığının sözlü olarak da kurulabililir olduğunu, nitekim somut olayda müvekkili ile davalılar arasında uzun yıllardan beri gelen dostluk ve güven ilişkisi bulunduğunu, adi ortaklık kapsamında müvekkilinin adi ortaklığa katılım payı koyma borcunu emeğini ortaya koyma şeklinde ifa ettiğini, müvekkili …’nın işletmecilik sektöründe bilinen ve saygın bir kimse olduğunu, uzun yılların iş tecrübesi ve işletmecilik anlayışı ile Mesai Meyhane adlı işletmeyi; mesul müdürlüğü, işletme müdürlüğü ve ortaklık ilişkisi içinde ortaya koyduğu emeği sayesinde popüler ve kendi klasmanındaki mekanlardan daha üst düzeyde bir hale getirdiğini, adi ortaklığın kurulması aşamasında tarafların, müvekkilinin mesul müdürlüğü ve işletmenin sevk ve idaresi için sırasıyla 3.000 TL (üçbintürklirası), 10.000 TL ( onbintürklirası) ( sevk ve idare işinin ücreti) tutarında maaş ücreti (TBK. m.628/3); adi ortaklık kapsamında ise elde edilen kardan %20 pay verileceğin kararlaştırıldığını, somut olayda müvekkilinin ve diğerleri Mesai Meyhane adlı işletmeyi … Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’ye bağlı olarak işletme hususunda mutabık kaldıklarından adi ortaklığın tasfiye sürecinde işbu şirketin ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak işletmenin adi ortaklığın kurulduğu günden mahkeme tarafından feshine karar verildiği güne kadarki ticari defterleri üzerinde inceleme yapılamak suretiyle ortaklığın tasfiyesine karar verilmesi gerektiğini beyanlarla müvekkili …, … ve … arasındaki adi ortaklığın feshine, adi ortaklığın malvarlığının tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle;huzurdaki davada, mahkemenin görevli olmayıp, dava konusu uyuşmazlık bakımından görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, davacının açık talebi olan adi ortaklığın feshi ve adi ortaklığın malvarlığının tasfiyesi davası bakımından görevli mahkemenin, genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, bu bakımdan huzurdaki davanın görevsiz mahkemede açıldığı açık olduğundan görevsizlik kararı verilmesini talep ettiklerini, ilaveten davacının talebini aşar nitelikteki alacak davası şeklinde davanın taraflarından kabulü mümkün olmamakla birlikte bir an için davacı tarafından adi ortaklığın feshinden kaynaklı tasfiye payı alacağı için dava açıldığı düşünülse dahi işbu dava bakımından da yine görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğunu, husumet itirazında bulunduklarını, davacı ile müvekkiller arasında yazılı ya da sözlü herhangi bir adi ortaklık sözleşmesinin bulunmadığını, davacı ile müvekkillerinin herhangi bir ortaklıkları bulunmadığından doğal olarak davacıya hiçbir zaman herhangi bir kar marjı ödemesi de yapılmadığını, davacı tarafından müvekkilleri ile arasında olduğunu iddia ettiği adi ortaklık ilişkisinin iddia ettiğinin aksine Whatsapp konuşmaları, sosyal medya hesaplarındaki paylaşımlar da dahil hiçbir şekilde ispat edilemediğinden huzurdaki davanın reddi gerektiğini, davacının, müşteki olarak yer aldığı bir başka dosyada müvekkil şirketteki görevi ile ilgili mesul müdür olduğunu belirttiğinden ve ortak olduğuna dair hiçbir beyanda bulunmadığından huzurdaki davanın haksız ve asılsız olduğunun kendi ikrarı ile açık olduğunu, davanın senetle ispatı gerekmekte olup, tanık dinlenmesine muvafakatlarınin olmadığını, davacının, müvekkiller hakkında suç duyurusunda bulunduğu dosyada haklı ve isabetli bir şekilde takipsizlik kararı verildiğini, davacı tarafından hem işçilik alacakları talebi ile hem de adi ortaklık alacakları bakımından arabuluculuk başvurusunda bulunulmuş olup, davacının birbiri ile çelişkili talepleri davacının yalnızca kötüniyetli şekilde haksız maddi menfaat elde etmeye çalıştığını açıkça göstertiğini, davacının, sunmuş olduğu hiçbir delil ile sözde adi ortaklık ilişkisinin varlığını ispatlayamadığını beyanlarla açılan davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Uyuşmazlık konusunun, davaya konu adi ortaklık ilişkisinin fesih ve tasfiyesi koşullarının oluşup oluşmadığı, mahkememizin görevli olup olmadığı, davalılar … ve … ‘ın pasif husumet ehliyeti olup olmadığı, adi ortaklık ilişkisinin taraflar arasında kurulup kurulmadığı noktalarında toplandığı görülmüştür.
Mahkememizce 22/12/2022 tarihli celsede mahkememiz görevine esas teşkil etmek üzere davacı hakkında Vergi Dairesi müdürlüğü, … ‘ne, Esnaf Odası’na yazı yazılarak,davacının tacir olup olmadığı hususu sorulmuş, davacının defter tutması halinde hangi esasa göre defter tuttuğunun da bildirilmesi istenmiştir.
… Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından verilen cevapta …’nın mesken kira gelirinden kaynaklı mükellef olduğu, vergi daire kayıtlarına yansıyan herhangi bir ticari faaliyetinin bulunmadığının bildirildiği görülmüştür.
Yine … ‘ne yazılan yazıya cevap verildiği, anonim şirketin ortaklık yapsısının sicil kayıtlarında saptanmasının mümkün olmadığının bildirildiği görülmüştür.
… cevabi yazısında …’nın esnaf kaydına rastlanılmadığının bildirildiği anlaşılmıştır.
Dava; adi ortaklık sözleşmesine dayalı fesih ve tasfiye talebine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın, Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme olması gerekmektedir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı, ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Buna göre işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. … Mahkemesi … HD’ nin 2022/… esas, 2022/… k sayılı kararında ifade edildiği üzere, taraflar arasındaki uyuşmazlığın TBK’da düzenlenen adi ortaklık ilişkisinden kaynaklı olduğu taraflardan davacının TTK’da düzenlenen tacir sıfatını taşımadığı gibi, adi ortaklığın konusunun ticari gelir elde etmek olması davayı kendiliğinden ticari dava haline getirmeyeceğinden, TTK’da öngörülen, tarafların her ikisinin de tacir olması koşulunun davada oluşmadığı anlaşıldığından, uyuşmazlığın çözümünde genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu kanaatine varılarak mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden;
1-Davanın 6100 Sayılı H.M.K’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİ ile Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli Mahkemenin İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
3-6100 sayılı HMK’nun 20. Maddesi gereğince taraflardan birinin, bu karar süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren Mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli Mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dosyanın İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
4-Bu süre içerisinde başvuru yapılmadığı takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
5-HMK’nun 331/2 maddesi gereğince yargılama giderlerinin yetkili ve görevli Mahkemece hüküm altına alınmasına, açılmamış sayılmasına karar verildiği takdirde bu kararda değerlendirilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.10/01/2023

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır