Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/643 E. 2023/367 K. 30.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/643 Esas
KARAR NO : 2023/367
DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/10/2022
KARAR TARİHİ : 30/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması yargılaması neticesinde;
DAVA:Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle;Müvekkili şirket tarafından aleyhine ….İcra Dairesi 2021/… esas sayılı dosyası ile ilamsız takiplerde haciz yolu ile icra takibi baslatıldığını, davalı tüm fer’ileri ile birlikte borca itiraz ettiğini ve icra dairesi davalının itirazı üzerine söz konusu takibi durdurduğunu, davalı tarafından yapılan itiraz sonrası ilgili yasal düzenleme gereği dava konusu alacağın taraflar arasındaki ticari ilişkiden / tarafların tacir olmasından kaynaklanması ve bir miktar alacağın ödenmesine ilişkin olması sebebiyle arabuluculuğa başvurulduğunu, anlaşamama ile sonuçlandığını, huzurdaki itirazin iptali davasına konu takibin dayanağı para alacağı olduğundan somut olayda HMK 6. maddesinde düzenlenen genel yetki Kural değil/ TBK 89. Maddesindeki özel yetki kuralını nazara alarak para borçlarında borcun ifa verinin yetkili olacağı değerlendirmesini yapmak gerektiğini, borçlu davalı şirket elektrik saati bağlatıldığını ve aylık fatura tüketim bedellerini ödemediğini, 06/08/2021 tarihli itirazda hiçbir gerekçe göstermeden müvekkiline hiçbir borcunun olmadığı iddiasinda bulunarak borca, faize, yetkiye ve diğer tüm fer’ilere itiraz ettiğini, davalı ile müvekkili arasında aboneliğe ilişkin imzalanmış sözleşme bulunduğunu, borçlu ilamsız takibe niteliğinden ötürü bir itiraz dilekçesi sunarak alacaklının alacağına kavuşmasını engellemekte ve bu sayede zaman kazanmaya çalıştığını, borçlu tamamen haksız ve kötüniyetli işbu icra takibine itirazıylaa kullandığı elektrik borcundan kurtulmaya çalıştığını, bu doğrultuda hukuki hakları kötüniyetli ve haksız yönde kullandığını beyan ve gerekçelerle davalının ….İcra Dairesi 2021/… E. Dosyası ile başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptaliyle takibin takip talebindeki şartlarla devamına, davalı yanın %20’sinden aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, AAÜT 16/2. Maddesinin C bendi uyarınca arabuluculuk avukatlık vekalet ücreti de dahil olmak üzere tüm yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Dava dilekçesinde belirtilen …. İcra Müdürlüğünün 2021/ … esas sayılı dosyasının asıl numarası 2015/… esas olduğunu, bu numaradan müvekkiline gönderilen ödeme emrine 09.12.2015 tarihinde “kısmi itirazda” bulunulduğunu, yaptıkları itiraz ile, 2.776, 25 TL asıl alacak tutarının 2.774,75 TL’sinin zamanaşımına uğradığının belirtildiğini, zaman aşımına uğramayan 1,50 TL tutarında ki borç için ise 09.12.2015 tarihinde icra dosyasına 50 TL yatırıldığını, icra dosyasına vaki itirazımıza karşı uzun yıllar itirazın iptali davası açmayan davacı, 2021 yılında değişik bir taktik deneyerek önce dosyayı yenilediğini, dosya 2021/… esas numarasını aldığını ve tekrardan bu dosyadan müvekkile ödeme emri gönderdiğini, bir itiraz dilekçesi ile …. İcra Müdürlüğünün 2021/ … Esas sayılı dosyasına 01.03.2021 tarihinde itirazda bulunulduğunu, itirazımız üzerine tekrardan takip durduğunu, bu sefer icra müdürlüğüne talepte bulunularak itirazlarının davacıya tebliğ edilmesi talep edildiğini ve davacıya itiraz dilekçesi tebliğ edildiğini, bunun üzerine 7 yıl sonra davacı taraf itirazın iptali davası açtığını, davacı tarafın dava dilekçesinde müvekkilinin tacir olduğunu bu sebeple davanın Ticaret Mahkemesinde açıldığını belirtildiğini, davacının bu beyanı gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin Tüketici vasfı mevcut olduğunu ve dolayısıyla görevli Mahkeme Tüketici Mahkemeleri olduğunu, icra takibine konu 2.776, 25 TL asıl alacak tutarının 2.774,75 TL’si zaman aşımına uğradığını, icra müdürlüğüne yaptıkları itirazlarımızda bu husus belirtidiğini, takip tarihinden geriye dönük 10 yıllık tüketim bedeli talep edilebileceğini, davacının icra talebi incelendiğinde, zaman aşımına uğramış dönemler için talepte bulunduğunu müvekkili tarafından, zamanaşımına uğramayan 1.50 TL’ye karşı icra dosyasına 50 TL ödeme yapıldığını, müvekkilinin davacı tarafa başkaca bir borcu bulunmadığını, ayrıca davacı tarafın alacaklı olduğunu ispatlaması gerektiğini beyan ve gerekçelerle davacının davasının REDDİNE, %20′ den aşağı olmamak üzere davacı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, Mahkeme masrafları ile dava ve arabuluculuk vekalet ücretlerinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE;
… Mahkemesi … Hukuk Dairesinin 2022/… Esas 2023/… Karar sayılı kararında “Asliye Ticaret Mahkemesince, “… somut uyuşmazlık 6502 sayılı Kanunun 3.maddesine göre sözleşme kapsamında tüketici işlemine dayalı veya tüketiciye yönelik uygulamalardan doğmuş olup, aynı kanunun 73.maddesi gereği davaya bakmak görevi tüketici mahkemesine aittir. HMK’ nın 114/1-c maddesi uyarınca görev dava şartıdır ve aynı kanunun 115.maddesine göre mahkemeler dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Bu durumda davaya bakmaya Tüketici Mahkemesinin görevli olması …” gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. Tüketici Mahkemesince ise, “… Bahsi geçen hükümler doğrultusunda bir uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesi’nde görülmesi için taraflardan birinin tüketici olması ve işlemin tüketici işlemi niteliğinde olması gerekmektedir. Somut olayda davacının ticari faaliyet gösterdiği ve bu amaçla hareket ederek davaya konu abonelik sözleşmesine akdettiği sabittir. Dolayısıyla 6502 Sayılı kanunun 73.maddesi uyarınca uyuşmazlık tüketici mahkemesinin görev alanına girmediği …” gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiştir. 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun (TKHK) 2. maddesinde, Kanunun kapsamı “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” şeklinde açıklanmıştır. Kanunun “Tanımlar” başlıklı 3/1-(l) maddesinde de, tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.” biçiminde tanımlanmıştır. 6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda, tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında, Kanunun 83. maddesinde de, taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4/1. maddesinde her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı hüküm altına alınmış, maddenin (a) bendinde bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ile çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve çekişmesiz yargı işi sayılacağı belirtilmiştir. Buna göre bir uyuşmazlığın ticari dava niteliğinde olabilmesi için, her iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirmesi yahut aynı maddenin alt bentlerinde düzenlenen istisnalardan birine dahil olması gerekmektedir. Somut olayda davacı, ödenmeyen elektrik tüketim bedelinin tahsilini talep etmiş olup, aboneliğin iş yerine ait olması nedeniyle davalının tüketici sıfatının bulunmadığı, Asliye Ticaret Mahkemesince yapılan araştırma Ticaret Sicil Müdürlüğü ve Vergi Dairesi yazı cevaplarına göre davalının tacir sıfatınında bulunmadığı, elektrik kullanılan yerin iş yeri olmasının, davalıyı tacir olarak nitelendirmek için yeterli olamayacağı, davalının tacir ve tüketici sıfatı bulunmaması, davanın da mutlak yada nispi ticari davalardan olmaması nedeniyle uyuşmazlığın genel hükümler uyarınca asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir. Her ne kadar karşı görevsizlik veren mahkemeler arasında Asliye Hukuk Mahkemesi bulunmasa da görev hususunun kamu düzeninden olduğu, görevli mahkemenin resen belirlenebileceği anlaşıldığından, uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerekmektedir.” belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde davacı ile davalı arasında elektrik tüketimine ilişkin olarak abonelik sözleşmesi bulunduğunun, elektrik tüketimi nedeniyle düzenlenen icra takibe konu faturaların ödenmediğinin beyan edilerek bu davanın açıldığı, davacı tarafça taraflar arasında düzenlenen abonelik sözleşmesinin sunulduğu, incelendiğinde aboneliğin iş yerine ait olduğu, aboneliğin iş yerine ait olması nedeniyle davalının tüketici sıfatının bulunmadığı, davalının tacir sıfatının bulunup bulunmadığı yönünde …’nden ve vergi dairesinden gelen müzekkere cevaplarının dosyamız içerisine alındığı, müzekkere cevapları incelendiğinde davalının tacir sıfatının bulunmadığı, elektrik kullanılan yerin iş yeri olmasının, davalıyı tacir olarak nitelendirmek için yeterli olamayacağı, davacının tüketici ve tacir sıfatının bulunmaması, davanın ticari davalardan olmaması nedeniyle taraflar arasındaki uyuşmazlığın genel hükümler uyarınca Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği, mahkememizin davaya bakmakla görevli olmadığı anlaşıldığından mahkememizin görevsizliğine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, HMK 20.maddesi gereğince karar kesinleştiğinde ve 2 haftalık süre içerisinde talep halinde dosyanın görevli İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
2-6100 sayılı HMK’nun 20. Maddesi gereğince taraflardan birinin, bu karar süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren Mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli Mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dosyanın İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-Bu süre içerisinde başvuru yapılmadığı takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
4-HMK’nun 331/2 maddesi gereğince yargılama giderlerinin yetkili ve görevli Mahkemece hüküm altına alınmasına, açılmamış sayılmasına karar verildiği takdirde bu kararda değerlendirilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu ( … Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.30/05/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır