Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/63 E. 2023/211 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/63 Esas
KARAR NO : 2023/211

DAVA : Alacak (Ödünç Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/02/2022
KARAR TARİHİ : 23/03/2023
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ve davalının 5 Nisan 2015 tarihinde “…” adı altında “…” adıyla anılan ve İzmir ilinde bulunan arazilerin müştereken ıslah edilmesi ve geliştirilmesine yönelik bir anlaşma akdettiklerini, işbu proje çerçevesinde doğan bazı vergilerin ödenmesi gerekmiş olup; davalının işbu vergilerden davalının sorumluluğunda olan kısımların ve projeye ilişkin olarak alınmış olan avukatlık hizmet bedellerinin kendisine düşen kısımlarını ekonomik olarak zor durumda olması nedeniyle ödeyememe riskiyle karşı karşıya kaldığını, bunun üzerine davalının kendi payına düşen vergi tutarlarını ve avukatlık ücretini ödeyebilmesi için davalıya müvekkili tarafından ödünç para verilmesi hususunda tarafların anlaşmış olduklarını, müvekkili …ve Davalı … arasında 25.02.2016, 05.09.2016 ve 12.12.2016 tarihlerinde 3 adet Kredi Sözleşmesi başlıklı ödünç sözleşmesi imzalanmış olup, işbu sözleşmeler ile müvekkilinin davalıya sırasıyla 380.000,00-EUR, 230.000,00-EUR ve 25.000,00-EUR olmak üzere toplam 635.000,00-EUR ödünç para verdiğini, bu ödünç sözleşmelerinin davalının ödemesi gereken muaccel vergi borçlarının ödenmesi amacıyla ödünç verildiğini, müvekkili tarafından 5 Nisan 2015 tarihli “… projesindeki hisselerini, devrettiğini ancak bu proje kapsamında alınmış olan avukatlık hizmeti karşılığında ödenmesi gereken toplam 50.000,00-EUR tutarındaki ücretin davalıya düşen kısmının yani 25.000,00-EUR’ nun, davalı tarafından ödenemediği için 12.12.2016 tarihli sözleşmeyle müvekkilinin eski ortağı davalıya 25.000,00-EUR daha ödünç verdiğini, söz konusu sözleşmelerde yer alan hükümler uyarınca davalı …’in müvekkilinden almış olduğu ödünç miktarına karşılık teminat olarak … Danışmanlık Anonim Şirketi’nde (…Gayrimenkul) sahip olduğu şirket hisselerinin %15’i üzerinde müvekkili lehine rehin kurması gerektiğini, davalı tarafın bugüne kadar müvekkilinin her türlü çabası ve ihtarına rağmen söz konusu sözleşmesel yükümlülüğünü yerine getirmediğini, şirket hisseleri üzerinde müvekkili lehine rehin kurmadığını, müvekkilinin iyi niyetle vermiş olduğu yüksek miktardaki ödünç paranın, davalı tarafça sözleşmesel yükümlülüğüne rağmen güvencesiz bırakıldığını, davalı tarafın söz konusu sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle bahsi geçen kredi sözleşmelerinin 6.1/b maddesi uyarınca davalının temerrüde düşmüş olup, sözleşmelerin 6.2. maddesi uyarınca yukarıda tutarları yer alan toplam 635.000,00-EUR’luk ödünç paranın işlemiş ve işleyecek akdi faizi ile temerrüt faizleriyle beraber müvekkiline geri ödenmesi gerektiğini, sözleşmelerde bu amaçla davalının …Gayrimenkul şirketindeki hisselerinin %15’i üzerinde müvekkili lehine hisse rehini kurulacağı kararlaştırılmış olup, her ne kadar davacı müvekkilinin davalıya bu hususu seneler içerisinde dostane şekilde mütemadiyen hatırlattığını ve sözleşmesel teminatın yerine getirilmesini talep etmişse de davalının farklı bahanelerle söz konusu akdi yükümlülüğünü yerine getirmediğini ve müvekkilinin alacağını teminatsız bırakmış olduğunu, müvekkilinin uzun uğraşlarına rağmen bir sonuç elde edilemediğini ve yasal yollara müracaat etmek zorunda kalındığını, müvekkilinin davalıya 06.04.2018 tarihinde ilk iadeli taahhütlü ihtar, 03.05.2019 tarihinde ikinci iadeli taahhütlü ihtar ve 26.06.2019 tarihinde, Beyoğlu … Noterliği’ nin… yevmiye numaralı ihtarnamesini keşide etmek suretiyle davalıya işbu ihtarları tebliğ ettirdiğini, bahsi geçen ilk iadeli taahhütlü ihtarına davalının vekili aracılığıyla 30.04.2018 tarihli cevap yazısı ile olumsuz cevap verdiğini, ikinci iadeli taahhütlü mektubun 06.05.2019 tarihinde davalı tarafından bizzat tebliğ alınmış olup, kendisinin ekte yar alan “Alma Haberi” kağıdındaki imzasından bu hususun açıkça anlaşılmış olduğunu, davalının bu mektubu bizzat tebliğ almasına rağmen herhangi bir cevap vermediğini ve bu nedenle davalıya karşı 26.06.2019 tarihinde, Beyoğlu … Noterliği’ nin … yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiğini, söz konusu ihtarnamenin ilk olarak 26.06.2019 tarihinde davalının iadeli taahhütlü mektupları bizzat teslim aldığı adrese tebliğe çıkarılmış ise de, davalı tarafından bu adreslere gönderilmiş olan ihtarnamenin tebliğ alınmadığını ve 09.07.2019 tarihinde …’in Mernis adresine tekrardan tebliğe çıkarıldığını ve de 11.07.2019 tarihinde tebliğ edildiğini, davalının en son olarak ihtarnamelerine cevaben 30.07.2019’da Beşiktaş … Noterliği’ nin… yevmiye numaralı ihtarnamesini keşide ettiğini, ancak cevabi ihtarnamesinde, sözleşmelere göre kurması gereken hisse rehinlerini kurmayı tekrar reddetmiş olduğunu, müvekkilinin davalıdan olan alacağının dava süresi boyunca güvence altına alınması amacıyla ihtiyati tedbir talep etmek lüzumu da hasıl olduğunu, taraflarınca açıklanmaya çalışıldığı üzere ve sözleşmelerde de açıkça belirtildiği üzere müvekkilininin alacağının teminat altına alınmasının zaten davalı tarafça kabul edildiğini, ancak yerine getirilmediğini belirterek açıklanan nedenlerle davalının malvarlığı üzerine devir ve temliki önleyici yönde ihtiyati tedbir konulmasına; bu taleplerinin aksine karar verilmesi halindeyse, davalıya ait… Gayrimenkuldeki hisselerin devir ve temlikini önleyici yönde ihtiyati tedbir konulmasına, müvekkilinin 380.000,00-EUR, 230.000,00-EUR ve 25.000,00-EURluk kalemler halinde davalıya vermiş olduğu borçlar ve bunlara ilişkin sözleşmelerden doğan toplam 635.000,00-EURO tutarındaki alacağının, her bir borç bakımından ayrı ayrı işlemiş ve işleyecek olan yıllık %5 oranındaki akdi ana para faizi ve ayrıca temerrüt faizi ile birlikte, davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekâletin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmış olmasına rağmen davaya süresinde cevap dilekçesi ibraz etmemiştir.
Davalı vekili 11/05/2022 tarihli beyan dilekçesinde; şirket hisseleri üzerinde davacı lehine rehin tesis edilmememesi sebebiyle müvekkilinin temerrüde düştüğü ve ödünç verilen tutarların geri ödenmesine ilişkin borcun muaccel olduğu iddiasının hukuka aykırı olduğunu, akdedilen Sözleşmeler’in Teminat başlıklı 2.7. maddesinde Müvekkil’in hisselerinin Davacıya teminat
şerhi ile birlikte teslim edeceği, Hisselerin Mülkiyeti ve Teslimi başlıklı 3.3. maddesinde teminat şerhli hisselerin Sözleşmeler kapsamındaki avans ödemeleri yapılmadan önce
kredi belgeleri ile birlikte Davacı’ya teslim edilmesi gerektiği, Avansın Şartları başlıklı 5.1. maddesinde3 ise kredi yoluyla verilecek avans ödemesinin yapılabilmesi için kredi belgelerinin
teslim edilmiş olması gerektiğinin belirlendiğini, rehin tesis edilmiş şekilde teslim edilecek hisselerin de avans ödemesinin yapılabilmesi için teslimi gerekli kredi belgelerinin arasında belirlendiğini ve ödeme için bir ön şart oluşturduğunun sözleşmeler kapsamıyla sabit olduğunu, ancak davacı tarafın hisselerin rehin tesis edilmiş şekilde teslim edilmesini yani dava konusu
hisse rehininin tesis edilmesini gerekli görmeksizin sözleşmeler kapsamındaki avans ödemelerini gerçekleştirmiş olup bu kapsamda ilgili ön şartın bertaraf olduğunu, davacı tarafın
ödemenin yapılmasından önce ifa edilmesi gereken rehin tesisine yönelik talebinden açıkça vazgeçmiş olduğunu ve müvekkilinin bahsi geçen şirket hisseleri üzerinde davacı
lehine rehin tesis etme yükümlülüğünün ortadan kalktığını, rehin borcunun, asli borç olan para borcundan bağımsız nitelikte ayrı bir borç olduğu, talep ve ifa edilmemesi sebebiyle Sözleşmeler’in ihlal edildiği ve asıl borcun muaccel hale geldiği yönündeki davacı taraf iddiasının ve huzurdaki davasının hukuka aykırı olup reddinin gerektiğini, tarafların, söz konusu sözleşmede tarif edilen arazilerin müştereken ıslah edilmesi için (“… Projesi”) 05.04.2015 tarihli yatırım sözleşmesini (“… Yatırım Sözleşmesi”) akdettiklerini,…Yatırım Sözleşmesi kapsamında müvekkili ile davacı…Projesi’nde ortak Söz konusu … Projesi’nin hayata geçirilmesi noktasında birçok ekonomik ve imar mevzuatına ilişkin güçlükle karşılaşıldığını, bahsi geçen zorluklar aşılmaya çalışır iken proje kapsamında ödenmesi gereken vergiler ve diğer masrafların gündeme geldiğini ve bu miktarların ödenebilmesi amacıyla ortak olan taraflar arasında dava konusu kredi sözleşmelerinin akdedildiğini, taraflar arasında akdedilen sözleşmelerdeki özel eksik borç düzenlemesi gereği davacı tarafın müvekkiline karşı huzurdaki davayı ikame etme hakkının bulunmadığını beyanlarla davacı tarafın iddialarının gerçeği yansıtmamakta olup kötü niyetli ve hukuka aykırı bir şekilde muaccel olmayan bir alacağı tahsil etmek kastında olduğunu, hukuki dayanaktan yoksun huzurdaki davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dosya kapsamındaki dava dilekçesi ve ekleri, arabuluculuk son tutanağı, celp edilen dosyalar, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı deliller hep birlikte incelenmiştir.
Mahkememizce 27/06/2022 ve 08/02/2022 tarihli ara karar ile ;” Davacı vekilinin davalıya ait … Gayrimenkuldeki hisselerin devir ve temlikini önleyici yönde ihtiyati tedbir konulması yönündeki talebi açısından sözleşme maddeleri incelendiğinde, sözleşmeye konu edilen … projesinin hayata geçirilip geçirilmediği, projenin halihazırdaki mevcut hukuki durumu, projeden herhangi bir hasılat elde edilip edilmediği hususlarında dosyada şu haliyle mevcut delil durumu göz önüne alınarak yaklaşık ispat oluşmadığından…” davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Değişik İş sayılı, İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …Değişik İş, İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin… Değişik İş, İstanbul… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Değişik İş sayılı dosyaları celp edilerek dosya arasında alınmıştır.
Yine İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesi’nin …E. Sayılı Dosyası, İstanbul …. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … E. Sayılı, İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesi’nin … E. Sayılı, İstanbul …asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. Sayılı, İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. Sayılı, İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesi’nin… E. Sayılı dosyaları celp edilmiştir.
T.C. …ası A.Ş.’ye…’ye, … Bankası A.Ş.’ye, … Bankası A.Ş.’ye, … Bankası A.Ş.’ye , …Bank A.Ş.’ye , … A.Ş.’ye yazılan yazılara ayrı ayrı cevap verildiği, …’in banka nezdinde bulunan 01/01/2016-01/02/2022 tarihleri arasındaki hesap hareketlerinin mahkememize gönderildiği anlaşılmıştır.
10/06/2022 tarihli celsede tarafların ve … Gayrimenkul’ün Türk Ticaret Kanunun hükümleri gereğince tutmakla yükümlü oldukları ticari defter kayıt ve belgeleri, taraflar arasında akdedilen sözleşmelere aykırı davranılıp davranılmadığı , davacının alacağının muaccel olup olmadığı ve geri ödenmesi şartlarının oluşup oluşmadığı, davacının davalıya 635.000 EURO ödünç verip vermediği verdiyse uygulanacak faiz noktalarının tespiti açısından dosyanın bilirkişi heyetine tevdi edildiği, bilirkişiler Sözleşmeler Alanında Uzman Bilirkişi … ve Mali Müşavir … tarafından düzenlenen heyet raporunda neticeten; ” Tekrar ifade etmek gerekirse, belirtilen karşılık ilişkisi ödünç verilmesi ve iade yükümlülüğü
arasında ortaya çıkmaktadır. Somut olayda faiz kararlaştırılmış bulunması karşısında,
sözleşmenin iki tarafa borç yükleyen sözleşme olarak nitelendirilmesinin Sayın Mahkemenin
takdirinde bulunduğu benimsenmelidir.
Bu kapsamda taraflar arasındaki sözleşmeler iki tarafa borç yükleyen sözleme olarak nitelendirilmezse, sözleşmeden dönme imkanının bulunmadığı benimsenmeli ve davalının verilen ödüncün iadesini talep edemeyeceği sonucun varılmalıdır.
Taraflar arasındaki sözleşmenin iki tarafa borç yükleyen sözleşme olarak nitelendirilmesi halinde ise davacı tarafından çekilen ihtarnamenin TTK md. 18, f. 3 hükmünde öngörülen şeklede uygun olduğu, verilen 15 günlük sürenin sözleşme ile kararlaştırıldığı ve TBK md. 123’euygun kabul edilmesi gerektiği belirlenebilir. Bu şekilde dönme şartlarının sağlandığı kabul edildiğinde, dava tarihine kadar faiziyle birlikte iade yükümlülüğünün doğduğu benimsenebilecektir. Faize ilişkin hesaplama aşağıda ortaya konulmuştu

SONUÇ;

1. Davacının davalıya kredi (ödünç) verdiği, ödünç verilen miktardın davalının banka kayıtlarında göründüğü, ödünç verilenin iadesinin koşula bağlandığı, koşulun gerçekleştiğinin ispat edilemediği,
2.Sözleşme gereğince davalı tarafından davalının sahip olduğu şirket hisseleri üzerinde davacı lehine rehin kurulması gerektiği, davalının ihtara rağmen bu yükümlülüğü yerine getirmediği,
3.Davacının hisseler üzerinde rehin kurma yükümlülüğünün aynen ifası veya bundan kaynaklanan tazminat talebinde bulunmadığı, borçlunun teminat verme yükümlülüğüne aykırı davranması sebebiyle sözleşmeden dönerek verilenlerin iadesinin istenildiği,
4.Taraflar arasındaki sözleşmenin iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olarak kabul edilmemesi halinde, davacının dönme imkânı bulunmadığı, aynen ifayı vegecikmeden dolayı zararın talep edilmesi gerektiği,

5.Taraflar arasındaki sözleşmenin iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olarak nitelendirilmesi halinde, davacının sözleşmeden TBK md. 125 hükmü gereği dönebileceği ve ödünç olarak verildiği anlaşılan 633.894,13 EURO alacağın 181.044,68 EURO faiziyle birlikte talep imkânının ortaya çıkacağı…” şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiş, hesaplama yapılmıştır.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiştir. Davalı vekili 20/12/2022 tarihli dilekçesiyle, davacı vekili ise 21/12/2022 tarihli dilekçesiyle bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazlarını içeren dilekçesini dosyaya ibraz etmiştir.

Mahkememizce yapılan yargılama, taraf iddiaları, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı deliller birlikte incelenip değerlendirildiğinde, açılan davadaki hukuki uyuşmazlığın, davacı … ve davalı … arasında 25.02.2016, 05.09.2016 ve 12.12.2016 tarihlerinde imzalanan 3 adet kredi sözleşmesi başlıklı ödünç sözleşmeleri kapsamında, davacı tarafından davalıya verilen toplam 635.000 Euro’ nun geri ödenme şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davacı vekili, dava dilekçesi ve aşamalarda alınan yazılı ve sözlü beyanlarında, …projesinden kaynaklanan davalı hissesine düşen muaccel vergi borçlarının ödenmesi ve alınmış olan avukatlık hizmeti karşılığında ödenmesi gereken tutarların davalıya iyiniyetli olarak ödünç verildiğini, söz konusu sözleşmelerde yer alan hükümler uyarınca Davalı …’in davacıdan almış olduğu ödünç miktarına karşılık teminat olarak … Danışmanlık Anonim Şirketi’nde (… Gayrimenkul) sahip olduğu şirket hisselerinin %15’i üzerinde davacı lehine rehin kurması gerektiğini, davalı tarafın bugüne kadar müvekkilinin her türlü çabası ve ihtarına rağmen söz konusu sözleşmesel yükümlülüğünü yerine getirmediğini, şirket hisseleri üzerinde davacı lehine rehin kurmadığını, davacının iyi niyetle vermiş olduğu yüksek miktardaki ödünç paranın, davalı tarafça sözleşmesel yükümlülüğüne rağmen güvencesiz bırakıldığını, davalı tarafın söz konusu sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle bahsi geçen kredi sözleşmelerinin 6.1/b maddesi uyarınca davalının temerrüde düşmüş olup, sözleşmelerin 6.2. maddesi uyarınca toplam 635.000,00-EUR’luk ödünç paranın işlemiş ve işleyecek temerrüt faizleriyle beraber davacıya geri ödenmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin, 11/05/2022 tarihli yazılı beyan dilekçesinde ve aşamalarda alınan yazılı ve sözlü beyanlarında, sözleşmelerin teminat başlıklı 2.7. maddesinde davalının hisseleri davacıya teminat şerhi ile birlikte teslim edeceğini, Hisselerin Mülkiyeti ve Teslimi başlıklı 3.3. Maddesinde, teminat şerhli hisselerin sözleşmeler kapsamındaki avans ödemeleri yapılmadan önce kredi belgeleri ile birlikte davacıya teslim edilmesi gerektiğini, Avansın Şartları başlıklı 5.1 Maddesinde ise kredi yoluyla verilecek avans ödemesinin yapılabilmesi için kredi belgelerinin teslim edilmiş olması gerektiğinin belirlendiğini, rehin tesis edilmiş şekilde teslim edilecek hisselerin de avans ödemesinin yapılabilmesi için teslimi gerekli kredi belgelerinin arasında belirlendiğini ve ödeme için bir ön şart oluşturduğunu, ancak davacı tarafın hisselerin rehin tesis edilmiş şekilde teslim edilmesini yani dava konusu hisse rehininin tesis edilmesini gerekli görmeksizin sözleşmeler kapsamındaki avans ödemelerini gerçekleştirmiş olup bu kapsamda ilgili ön şartın bertaraf olduğunu, davacının açıkça vazgeçmiş olduğunu ve davalının bahsi geçen şirket hisseleri üzerinde davacı lehine rehin tesis etme yükümlülüğünün ortadan kalktığını, hisse rehini hususunun davalının asli/esas edim yükümlülüğü kapsamına giren bir yükümlülük olmayıp ancak para borcundan bağımsız olmayan bir yan edim yükümlülüğü olarak nitelendirilebileceğini, bağımsız bir varlığa sahip olmayan, asli edim yükümlülüklerine bağımlı nitelikte olan yan yükümlülüklerin, alacaklıya ifa davası açma hakkı vermeyeceğini, sözleşmeler’in 2.3. maddesine göre ödünç verilen tutarın ödünç verene geri verilmesinin …Yatırım Sözleşmesi uyarınca …Projesinden kazanç elde edilmesi koşuluna bağlandığını, halihazırda …Projesinden herhangi bir gelir elde edilmediğini ifade etmiştir.
Taraflar arasında esasen ödünç sözleşmesinin varlığı konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. 25/02/2016 tarihli 380.000,00 Euro tutarlı Kredi Sözleşmesi karşılığı; davacı tarafından davalıya 19/02/2016 tarihinde “Arazi vergileri dış ticaret yönetmeliği bildirim yükümlülüğü” açıklaması ile 125.000,00 Euro, 02/03/2016 tarihinde “Arazi vergileri dış ticaret yönetmeliği bildirim yükümlülüğü” açıklaması ile 240.000,00 Euro 02/03/2016 tarihinde “Arazi vergileri dış ticaret yönetmeliği bildirim yükümlülüğü” açıklaması ile 15.000,00 Euro olmak üzere toplam 380.000,00 Euro gönderildiği, 05/09/2016 tarihli 230.000,00 Euro tutarlı Kredi Sözleşmesi karşılığı; 06/09/2016 tarihinde “Arazi vergileri dış ticaret yönetmeliği bildirim yükümlülüğü” açıklaması ile 230.000,00 Euro gönderildiği, 12/12/2016 tarihli 25.000,00 Euro tutarlı Kredi Sözleşmesi karşılığı; “Kredi Anlaşması ve hukuki ücretler dış ticaret yönetmeliği bildirim yükümlülüğü” açıklaması ile 50.000,00 Euro gönderildiği anlaşılmıştır.
Dava, ödünç olarak verilen bedelin faizi ile iadesi talebidir. Taraflar arasında ödünç sözleşmesinin varlığı konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu kapsamda ödünç sözleşmesi TBK madde 386’da tüketim ödüncü olarak tanımlanmaktadır. Madde 386, Tüketim ödüncü sözleşmesi, ödünç verenin, bir miktar parayı ya da tüketilebilen bir şeyi ödünç alana devretmeyi, ödünç alanın da aynı nitelik vermeyi miktarda şeyi geri vermeyi üstlendiği sözleşmedir. TBK madde 392’ye göre, Ödüncün geri verilmesi konusunda belirli bir gün ya da bildirim süresi veya borcun geri istendiği anda muaccel olacağı kararlaştırılmamışsa ödünç alan, ilk istemden başlayarak altı hafta geçmedikçe ödüncü geri vermekle yükümlü değildir. Taraflar arasında düzenlenen sözleşmede, borcun geri isteneceği anda muaccel olacağı yönünde bir hüküm düzenlenmemiştir. Ancak geri ödemenin geciktirici şarta bağlandığı görülmektedir. Geciktirici şart her üç sözleşme bakımından ortak bir biçimde şu şekilde düzenlenmiştir.
Sözleşme 2.4. Kredinin geri ödenmesini talep etmeme; Kredi veren, iş bu kredi sözleşmesinin 6. Maddesi, temerrüt halleri dışında kredi alan Balçova Yatırım Sözleşmesi tahtında Balçova projesinden gelir elde etmedikçe ve elde edene kadar kredinin geri ödenmesini talep etmemeyi kabul eder. Bu hüküm kredi geri ödemesini geciktirici şarta bağlamış bulunmaktadır. TBK md. 170’de düzenlenen geciktirici koşul gerçekleşmeden ifanın istenmesi mümkün değildir. Davacıya söz konusu projeye ilişkin sözleşmenin sunulması için süre verilmişse de, davacı tarafından sözleşmenin sunulmadığı ve sunulmayacağına ilişkin dilekçe sunulduğu anlaşılmıştır. Davacı vekili projeden gelir sağlandığı iddiasına dayanmamıştır. Davacı vekili, kredi alanın teminat verme yükümlülüğüne aykırı davrandığı hususuna dayanmaktadır. Sözleşmenin birden fazla maddesinde belirtildiği üzere davalının sahip olduğu … Gayrimenkul Yatırım A. Ş.’de %15 oranında hissesinin davacıya rehin olarak verilmesi gerekmektedir. Her ne kadar davalı taraf savunmasında, teminat alınmadan kredi kullandırılması yoluyla teminat isteminden zımnen vazgeçilmiş sayılacağını ifade etmiş ise de; bir haktan vazgeçmeye ilişkin açıklamaların, açıkça beyan edilmesi gerekeceğinden, zımnen teminat isteme hakkından vazgeçildiğinin kabulü mahkememiz heyetince mümkün görülmemiştir. Davacının teminat talebinde bulunması sözleşme gereğince korunan bir menfaattir.
Sözleşmenin 6.1 (b) maddesinde; Kredi alanın taraf olduğu ve kredi verene ödeme yapılmasını gerektirmeyen, bir kredi belgesi tahtındaki herhangi bir taahhüt, şart ya da yükümlülüğü ifa ya da bunlara uyma konusundaki kredi alanın temerrüdü, söz konusu temerrüt kredi verenin kredi alana gönderdiği ilgili bildirimi müteakiben 15 iş günü içinde giderilmedikçe.. hükümleri düzenlenmiştir. Bu halde teminatın 15 günlük süre içinde verilmemesi, sözleşmenin ihlali niteliğindedir. Bu iddia sözleşmenin 6.1 (b) hükmüne de uygundur ve teminatın verilmemiş olması, söz konusu hükme göre temerrüt hali olarak öngörülmüş bulunmakla aynı maddenin 6.2 hükmünde teminata başvurma imkanının doğacağını ortaya konulmuştur.
Davalının teminat verme yükümlülüğünü ve dolayısıyla sözleşmeyi ihlali durumunda, davacının sahip olacağı hukuki imkanlar incelendiğinde, sözleşmede düzenleme bulunmadığından genel hükümlerin incelenmesi gerekmektedir.
TBK’nın 117 ve 118. Maddelerinde, borçlunun temerrüdüne ilişkin genel hükümler uyarınca, muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer.Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hallerde temerrüt için bildirim şarttır.TBK’nın 124. Maddesinde yer alan düzenleme uyarınca; 1. Borçlunun içinde bulunduğu durumdan veya tutumundan süre verilmesinin etkisiz olacağı anlaşılıyorsa, 2. Borçlunun temerrüdü sonucunda borcun ifası alacaklı için yararsız kalmışsa, 3. Borcun ifasının, belirli bir zamanda veya belirli bir süre içinde gerçekleşmemesi üzerine, ifanın artık kabul edilmeyeceği sözleşmeden anlaşılıyorsa, sözleşmenin sona erdirilmesi için karşı tarafa süre verilmesine gerek yoktur.TBK’nın 125/2. Maddesi uyarınca, alacaklı, ayrıca borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın giderilmesini isteyebilir veya sözleşmeden dönebilir. Somut olayımızda, her iki tarafa borç yükleyen sözleşmede, davacı tarafından çekilen ihtarnamenin TTK md 18/3′ e ve TBK md 123’e uygun olduğu, davacının aynen ifa yahut TBK md 112 uyarınca borçlunun temerrüdünden kaynaklanan zararı talep etmediği, bu halde mahkememizce davacının sözleşmeden dönme hakkına sahip olduğu ve davalının dava tarihine kadar faiziyle birlikte iade yükümlülüğü bulunduğu anlaşılmakla aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
Bilirkişi incelemesinde, davalının hesaplarına geçen miktar 633.894,13 Euro olarak belirlendiğinden davanın bu miktar üzerinden kısmen kabulüne karar verilmiştir.
HUAK 18/A-(13) ve (1) Fıkrası hükümleri gereğince arabuluculuk gideri olarak … Dava Şartı Dosya No:… sayılı dosyasından arabulucu olarak atanan Uğur Erdem ekte sunulan 1.096,27.-TL tarife bedeli üzerinden kesilen Serbest Meslek Makbuzu doğrultusunda ödeme yapıldığı tespit edilerek, davanın kısmen kabulüne karar verildiği de dikkate alınarak taraflar aleyhine arabulucuk giderlerinin de yükletilmesi gerektiği anlaşılmıştır.

HÜKÜM: Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden;
1-Davacının davasının Kısmen KABULÜ ile 633.894,13 Euro’nun davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

-Davacı tarafından davalıya ödenen 124.662,45 Euro’ya ödeme tarihi olan 19/02/2016 tarihinden; 239.824,94 Euro’ya ödeme tarihi olan 02/03/2016 tarihinden; 14.550,49 Euro’ya ödeme tarihi olan 02/03/2016 tarihinden; 230.000 Euro’ya ödeme tarihi olan 06/09/2016 tarihinden; 24.856,25 Euro’ya ödeme tarihi olan 13/12/2016 tarihinden itibaren yıllık %5 faiz ile birlikte tahsiline,

2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 650.260,07.-TL
karar harcının peşin yatırılan 162.848,63.-TL’den mahsubu ile eksik yatırılan 487.411,44‬-TL’nin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,

3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği hesap ve takdir olunan 333.192,52.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği hesap ve takdir olunan 9.200,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan; 8.000,00-TL Bilirkişi ücreti, 295,00.-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, 11,50.-TL vekalet harcı, 80,70.-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 8.387,2‬0.-TL yargılama giderinin kabul red oranı dikkate alınarak 8.370,42-TL’lik kısmının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin ise davacı üzerinde bırakılmasına,

6-Zorunlu arabuluculuk başvurusu nedeniyle devletçe karşılanacak 1.096,27.TL arabuluculuk ücretinin red ve kabul oranına göre 1.093,80.-TL’sinin davalıdan, 2,40.-TL’sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,

Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.23/03/2023

Başkan … Üye … Üye … Katip …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır