Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/598 E. 2023/246 K. 05.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/598 Esas
KARAR NO : 2023/246
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/10/2022
KARAR TARİHİ : 05/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacıya ait … plakalı araç ile davalı sigorta şirketi tarafından sigortalı olan … plakalı araç arasında maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kazada … plakalı aracın kusurlu olduğunu, Karayolları Trafik Kanunu madde 99 uyarınca Sigortacıların, hak sahibinin zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarıyla belirlenen belgeleri, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorunda olduklarını, 16/01/2021 tarihinde davalı sigorta şirketine başvuru yapılmış olmasına rağmen sigorta şirketi kanunun emrettiği 8 iş günü içerisinde ödemekle zorunda olduğu davacının haklarını (tazminatını) sebepsiz yere ödemeyerek ve sürümcemede bırakarak sebepsiz zenginleşmeye gittiğini, 03/08/2021 tarihinde …’nun 2021.E… sayılı dosyası ile hasar tazminatı talep edildiğini, K-2022/… numarasıyla; talebin kabulüyle ZMMS poliçe teminatı üzerinde kalan değer kaybı zararından, ilgili Kasko Poliçesinde yer alan İMM Limiti kapsamında belirlenen taleple bağlı kalınarak 5.000,00-TL Değer Kaybının 27.04.2021 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … Sigorta A.Ş.’den alınarak davacıya verilmesine, başvuru sahibi davacının sarf etmiş olduğu 100,00-TL başvuru ücreti ile 850,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 950,00-TL’nin, sigorta şirketinden alınarak başvuru sahibine ödenmesine, başvuru sahibi vekille temsil edildiğinden, avukatlık asgari ücret tarifesine göre hesaplanan 5.000,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, karar verildiğini, davacının alacağını Uyuşmazlık Hakem Heyeti Kararı sonucunda elde ettiği ilam ile 18/01/2022 tarihinde banka havalesi ile tahsil edebildiğini beyan ederek davacının alacağını zamanında tahsil edememesinden kaynaklanan belirsiz olan munzam zararının şimdilik 500,00-TL’sinin davalıdan avans faizi ile tahsilini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın ticari dava olmadığını, Asliye Hukuk Mahkemelerinde açılması gerektiğini, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı tarafın uğradığını iddia ettiği munzam zararın miktar olarak kendisi tarafından tam olarak belirlenebilir olması gerektiğini, davacının davasını belirsiz alacak davası olarak ikame etmesi mümkün olmadığını, davalı şirketin sorumluluğunun Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ile sınırlı olduğunu, davacının talebinin teminat kapsamında yer alan doğrudan bir zarar olmadığından davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun bulunmadığını, davacı tarafın munzam zarara uğradığını somut deliller ile ispatlayamadığını, enflasyon, kur artışı v.b. durumların munzam zarar olarak değerlendirilemeyeceği yönünde Yargıtay kararları olduğunu ayrıca davacının faiz talebinin de haksız ve hukuka aykırı olduğunu beyan ederek davanın öncelikle usulden reddine, esasa girilmesi halinde esastan reddine, aksi takdirde sorumluluğun azami poliçe teminatı ile sorumlu tutulmasına, kabul anlamına gelmemek üzere aleyhe hüküm kurulması halinde poliçe limiti ve sigortalının kusur oranı dikkate alınarak hüküm kurulmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER:
Davacı vekilinin dava dilekçesi ekinde arabuluculuk son tutanağının bir suretini, …’nun 2021/… başvuru numaralı 21/01/2022 karar tarihli 2022/… Karar numaralı Uyuşmazlık Hakem Kararının fotokopisini, 18/01/2022 tarihli 12.459,09-TL tutarlı ödeme dekontunun fotokopisini sunmuş olduğu görüldü.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi ekinde davalı sigorta şirketi tarafından davacı vekilinin hesabına 18/01/2022 tarihinde gönderilen 12.459,09-TL bedelli ödeme dekontunun fotokopisini, … plakalı araca ait 252318828 numaralı poliçenin fotokopisini sunmuş olduğu görüldü.
… ve … plakalı araç kayıtlarının UYAP sisteminden çıkartılarak dosyaya alınmış olduğu görüldü.
… ‘ne yazılan müzekkereye cevap verilmiş olduğu, verilen cevapta … ve … plakalı araçlara ait poliçe ve hasar bilgilerinin, kaza tespit tutanaklarının ve eksper rapor bilgilerinin gönderilmiş olduğu görüldü.
Davacı vekilinin 14/12/2022 tarihli beyan dilekçesinin dosyada olduğu görüldü.
Mahkememizin 14/12/2022 tarihli celsesinin 7 numaralı ara kararı ile davacı vekilinin talebi doğrultusunda davasını ıslah etmek üzere 1 haftalık süre verildiği, davacı vekilinin 15/12/2022 tarihli ıslah dilekçesinin dosyada olduğu görüldü.
GEREKÇE:
Dava; trafik kazası neticesinde zorunlu mali mesuliyet poliçesi kapsamında yapılması gereken araçtaki değer kaybı ödemesinin geç yapılmasından kaynaklanan munzam zararın tahsili talebine ilişkindir.
Somut olayda, davalı şirket sigortalısı … plakalı araç ile davacıya ait … plakalı araç arasında 14/01/2021 tarihinde meydana gelen trafik kazası ile ilgili olarak davacı tarafça yapılan başvuru sonucunda …’nun 2021.E… ve K-2022/… sayılı kararı ile “talebin kabulüyle ZMMS poliçe teminatı üzerinde kalan değer kaybı zararından, ilgili Kasko Poliçesinde yer alan İMM Limiti kapsamında belirlenen taleple bağlı kalınarak 5.000,00-TL Değer Kaybının 27.04.2021 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … Sigorta A.Ş.’den alınarak davacıya verilmesine, başvuru sahibi davacının sarf etmiş olduğu 100,00-TL başvuru ücreti ile 850,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 950,00-TL’nin, sigorta şirketinden alınarak başvuru sahibine ödenmesine, başvuru sahibi vekille temsil edildiğinden, avukatlık asgari ücret tarifesine göre hesaplanan 5.000,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,” şeklindeki kararı uyarınca 18/01/2022 tarihinde 12.459,09-TL tutarında davalı sigorta şirketi tarafından ödeme yapıldığı anlaşılmış olup, ödeme tarihi ve işbu dava konusu yapılan alacak başvurusu ile ilgili olarak arabuluculuk başvuru tarihi ve dava tarihi dikkate alınmak suretiyle TBK 146-154 maddesi hükmü uyarınca davalı tarafın zamanaşımı def’i yönünden itirazının reddine, davalı tarafın husumet yönünden ve hukuki yarar yönünden itirazlarının yerinde olmadığı değerlendirilmekle işbu usuli itirazlarının da reddine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık davacının temerrüt faizi ile karşılanamayan zararının bulunup bulunmadığı ve munzam zarar koşullarının oluşup oluşmadığı, davalı sigortanın varsa zarardan sorumlu olup olmadığı noktasındadır.
Munzam (aşkın) zarar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 122/1. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür.
Türk Borçlar Kanunu’nun 122. maddesi kapsamında aşkın (munzam) zararın talep edilebilirliğinin bir koşulu da alacaklı yönünden mevcut olan zararın açık ve somut bir biçimde ispatıdır. Bu bağlamda ekonomik koşullardaki olumsuzluklar nedeniyle paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma, alacaklı yönünden aşkın (munzam) zarar olarak nitelendirilemeyeceği gibi salt bu olguya dayanılması neticesinde zararın ispatına dair koşulun gerçekleştiği söylenemez. Zira burada zararın olgusunun, HMK’nun 194. maddesi kapsamında ispata elverişli bir şekilde somutlaştırılarak zarar iddiasının ispatı için gerekli tüm deliller ortaya konulmalıdır. Davacı tarafından ileri sürülen, ülkemizdeki belirli dönemlerde mevcut olan ekonomik olumsuzluklardan enflasyon, yüksek faiz, para değerindeki düşüş gibi olgulara dayalı aşkın (munzam) zarar talebi, zarar olgusunun delili olarak kabul edilemez. Zira ülkemizdeki belirli dönemlerde var olan ekonomik koşullardaki olumsuzluklar nedeniyle paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma, tek başına davacının temerrüt faizi dışında bir zararının varlığının ispatı değildir. Dolayısıyla ekonomik şartlar sebebiyle ortaya çıkan yüksek enflasyon, döviz kurlarındaki dalgalanma, serbest piyasadaki faiz oranlarının yüksek oluşu, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma gibi olumsuzluklar, bir karine olarak kabul edilip davacıyı, kendi somut durumuna özgü vakıalarla oluştuğu iddia olunan zararı ispat yükümlülüğünden kurtarmayacağı gibi davacıya bu yönde herhangi bir ispat kolaylığı da sağlamaz. Hâl böyle olunca, TBK’nın 122. maddesinde karşılanması öngörülen faizi aşan aşkın (munzam) zararın, genel ekonomik olumsuzlukların (ülkede cari enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, mevduat faizleri, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma) dışında davacının durumuna özgü somut vakıalarla ispatlanması gerekir. Burada kanıtlanacak olgular; ekonomik şartlar sonucu ortaya çıkan olumsuzluklar gibi genel ve soyut hususlardan ziyade geç ödeme nedeniyle davacının kendisinin, şahsen ve somut olarak uğradığı zarardır. Ancak mahkememizce yapılan yargılama sonucunda davacı tarafından yukarıda belirtildiği şekilde bir zarar olgusunun ileri sürülüp yasal çerçevede ispatlandığı söylenemez. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2021/11-938 E. 2022/401 K. Sayılı ilamı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 04/03/2020 tarih, 2019/1237 Esas, 2020/2367 Karar sayılı; 23/01/2018 tarih, 2016/6577 Esas, 2018/556 Karar sayılı; 16/12/2014 tarih, 2014/13210 Esas, 2014/19839 Karar sayılı ilamı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 2022/769 E. 2022/802 K. Sayılı ilamı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesinin 2021/1316 E. 2022/403 K. sayılı ilamı) Eldeki davada davacının böyle bir zararı olduğu yönünde somut bir ispat vasıtası bulunmamaktadır. Davacı tarafça zararın hesaplanması için bilirkişi incelemesi yapılmasını talep etmişse de munzam zararının olduğu yönünde somut bir ispat vasıtasını dosyaya sunmamış olması bu nedenle hesaplama için bilirkişi incelemesi yapılması usul ekonomisine aykırı olacağı gibi dosya kapsamı itibariyle davacının munzam zararının koşullarının oluşup oluşmadığı konusunda hukuki değerlendirme mahkememize ait olduğu anlaşılmakla; davacı vekilinin bilirkişi incelemesi talebinin reddine karar verilmiştir. Buna göre zararın ne şekilde oluştuğunu konusunda ispat külfeti üzerinde olan davacının munzam zararın varlığını somut deliler ile ispatlayamadığından davanın reddine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HUAK 18/A-(13) ”Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâllerinde, iki saatlik ücret tutarı Tarifenin Birinci Kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenir. İki saatten fazla süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâlinde ise iki saati aşan kısma ilişkin ücret aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde uyuşmazlığın konusu dikkate alınarak Tarifenin Birinci Kısmına göre karşılanır. Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve taraflarca karşılanan arabuluculuk ücreti, yargılama giderlerinden sayılır. (…)” ” ve (14). Fıkrası: ” Bu madde uyarınca arabuluculuk bürosu tarafından yapılması gereken zaruri giderler; arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde anlaşma uyarınca taraflarca ödenmek, anlaşmaya varılamaması hâlinde ise ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır.” hükümleri gereğince arabuluculuk gideri olarak sistem üzerinden yapılan inceleme neticesinde sarf kararı düzenlenmediğinden ödeme yapılmadığı, ancak ileride sarf kararı düzenlenmesi halinde arabulucuya ödenecek olan bedelin her iki tarafın arabuluculuk ilk oturumuna katıldıkları, davanın reddine karar verildiği gözetilerek; davacı aleyhine arabulucuk giderlerinin de yükletilmesi gerektiği anlaşılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90-TL Karar ve İlam Harcının, peşin yatırılan 80,70-TL’den mahsup edilerek eksik yatırılan 99,20-TL harcın davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından bu dava sebebi ile yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap ve takdir olunan 500,00-TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
6-Zorunlu arabuluculuk başvurusu yapıldığı ancak sarf kararı düzenlenmediği görülmekle; devletçe karşılanacak arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde … Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 05/04/2023

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza