Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/568 E. 2023/242 K. 05.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/568 Esas
KARAR NO : 2023/242
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/09/2022
KARAR TARİHİ : 05/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacıya ait … plakalı araç araç ile davalı sigortalı tarafından sigortalı olan … plakalı aracın sebep olduğu 24/05/2019 tarihli kaza nedeniyle hasarlandığını, SBM kayıtlarına … plakalı aracın kusurlu olduğunu bildirildiğini, Karayolları Trafik Kanunu madde 99 uyarınca Sigortacıların, hak sahibinin zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarıyla belirlenen belgeleri, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorunda olduklarını, 29/05/2019 tarihinde davalı sigorta şirketine başvuru yapılmış olmasına rağmen sigorta şirketi kanunun emrettiği 8 iş günü içerisinde ödemekle zorunda olduğu davacının haklarını (tazminatını) sebepsiz yere ödemeyerek ve sürümcemede bırakarak sebepsiz zenginleşmeye gittiğini, 21/09/2020 tarihinde …’na başvuru yapıldığını, 2020.E…. sayılı dosyası ile hasar tazminatı talep edildiğini, K-2021/7200 numarasıyla; hasarın kdv dahil olarak 8.962,49-TL olduğu tespit edilmiş olduğundan başvurucunun talebinin tamamen kabulü ile 8.962,49-TL bakiye hasar tazminatının 11.09.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sigorta şirketi tarafından başvuru sahibine ödenmesine, başvuru sahibinin tazminat talebi tamamen kabul edilmiş olduğundan, 250-TL başvuru ücreti, 400-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 650-TL yargılama giderinin, davalı sigorta şirketinden alınarak başvuru sahibine ödenmesine karar verildiğini, davacının alacağını tahsil etmek amacıyla borçluyu temerrüde düşürdüğünü ancak …. İcra Müdürlüğü’nün 2021/… Esas sayılı dosyasından 03/02/2021 tarihinde tahsil edebildiğini, davacının davalıdan talep ettiği hasar tazminatının temerrüde düşürdüğü tarihteki alım gücü ile tahsil edebildiği tarihteki alım gücünün aynı olmadığını, davacının zarara uğradığını, dosyada tahsil edilen faizi ile alacaklı davacının zararını karşılar nitelikte bir bedel olmadığını beyan ederek davacının alacağını zamanında tahsil edememesinden kaynaklanan belirsiz olan munzam zararının şimdilik 500,00-TL’sinin davalıdan avans faizi ile tahsilini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; dosya konusu trafik kazasında davalı şirket sigortalısının kusur oranı belirlendikten sonra sigorta şirketi, ancak bu orandaki gerçek hasarı ödemekle yükümlü olduğunu, sigortanın bir zenginleşme aracı olmadığını, poliçedeki limitlerin üstünde olan zararlardan davalı şirketin sorumluluğu olmadığını, mevcut kazada sigortalının kusurlu olmadığını, mahkeme aksi kanaatte ise yalnızca kusur oranında ödeme yapılacağını, kabul anlamına gelmemekle birlikte, hükmedilmesi gereken faizin yasal faiz olduğunu, davacı tarafın icra takibinde faiz başlangıç tarihini kaza tarihi olarak esas almış olsa da bu tarihin faize esas olarak kabul edilemeyeceğini, davacı tarafın davalı sigorta şirketine bildirimde bulunduğu tarihin 23/01/2020 olduğunu, davalı sigorta şirketinin aleyhine hüküm kurulması halinde davalı şirketin anlaşmalı olduğu onarım merkezinde onarılsaydı uygulanacak parça, tedarik, işçilik ve diğer hususlara göre belirlenecek bedele göre hasar onarım miktarına en az %30 oranında iskonto uygulanması gerektiğini, davalı şirketin KDV ödemesinden sorumluluğu bulunmadığını, davalı sigorta şirketinin sigortalısının kusuru oranında gerçek hasar bedelini ödeyerek borcunu ifa etmiş sayıldığını, somut olayda poliçe kapsamında davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödemelerin; 10/06/2020 tarihinde 5.158,34-TL, 27/06/2020 tarihinde 1.540,71-TL, 27/06/2022 tarihinde 118,05-TL, 27/06/2022 tarihinde 4.329,07-TL, 27/06/2022 tarihinde 1.548,32-TL, 27/06/2022 tarihinde 231,20-TL, 27/06/2022 tarihinde 1.335,96-TL olduğunu, poliçe kapsamında davalı sigorta şirketinin bilirkişi ücreti, ekspertiz ücreti vs ödeme sorumluluğu bulunmadığını, bilirkişi raporunda kusurun sigortalıya yüklenip, 8.962,49-TL hasar tazminatının davalıya yükletilmesini de kabul etmediklerini, dosyanın yeni bir bilirkişiye tevdiini talep ettiklerini, sigortalının mevcut kazada kusursuz olması sebebi ile davacı tarafından açılan icra takibi ve işbu davanın kötü niyetli olduğunu beyan ederek davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine, davacı aleyhine %20’den az olmamak şartı ile kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Davacı vekilinin dava dilekçesi ekinde arabuluculuk son tutanağının bir suretini, …’nun 2020/… başvuru numaralı 19/01/2021 karar tarihli 2021/7200 Karar numaralı Uyuşmazlık Hakem Kararının fotokopisini, …. İcra Müdürlüğü’nün 2021/… Esas sayılı dosyasının İcra Emrinin ve reddiyat makbuzunun fotokopisini sunmuş olduğu görüldü.
… ve … plakalı araç kayıtlarının UYAP sisteminden çıkartılarak dosyaya alınmış olduğu görüldü.
…. İcra Müdürlüğü’nün 2021/… Esas sayılı dosyasının bir suretinin UYAP sisteminden çıkartılmış olduğu görüldü.
…’ne yazılan müzekkereye cevap verilmiş olduğu, verilen cevapta … ve … plakalı araçlara ait poliçe ve hasar bilgilerinin, kaza tespit tutanaklarının ve eksper rapor bilgilerinin gönderilmiş olduğu görüldü.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi ekinde yapılan ödemelere ait dekont fotokopilerini sunmuş olduğu görüldü.
…’na yazılan müzekkereye cevap verilmiş olduğu, verilen cevapta 2020/… başvuru numaralı 19/01/2021 karar tarihli 2021/7200 Karar numaralı Uyuşmazlık Hakem Kararının fotokopisinin gönderilmiş olduğu görüldü.
Davacı vekilinin 14/12/2022 tarihli beyan dilekçesinin dosyada olduğu görüldü.
Mahkememizin 14/12/2022 tarihli celsesinin 7 numaralı ara kararı ile davacı vekilinin talebi doğrultusunda davasını ıslah etmek üzere 1 haftalık süre verildiği, davacı vekilinin 15/12/2022 tarihli ıslah dilekçesinin dosyada olduğu görüldü.
Davalı vekilinin 28/12/2022 tarihli ıslah dilekçesine karşı cevap dilekçesinin dosyada olduğu görüldü.
GEREKÇE:
Dava; trafik kazası neticesinde zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında yapılan ödemenin geç yapılmasından kaynaklanan munzam zararın tahsili talebine ilişkindir.
Somut olayda, davalı şirket sigortalısı … plakalı araç ile davacıya ait … plakalı araç arasında 24/05/2019 tarihinde meydana gelen trafik kazası ile ilgili olarak davacı tarafça yapılan başvuru sonucunda …’nun 2020.E…. ve K-2021/… sayılı kararı ile “başvuru sahibinin tazminat talebinin kabulü ile 8.962,49-TL bakiye hasar tazminatının 11.09.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sigorta şirketi tarafından başvuru sahibine ödenmesine, başvuru sahibinin tazminat talebi tamamen kabul edilmiş olduğundan, 250-TL başvuru ücreti, 400-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 650-TL yargılama giderinin, davalı sigorta şirketinden alınarak başvuru sahibine ödenmesine, başvuru sahibi kendini vekille temsil ettiğinden A.A.Ü.T.’ne göre hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin sigorta şirketinden alınarak başvuru sahibine verilmesine” şeklindeki kararı uyarınca davacı tarafından …. İcra Müdürlüğünün 2021/… Esas sayılı dosyasıyla başlatılan takip neticesinde davalı tarafından 03/02/2021 tarihinde 15.853,24-TL tutarında icra dosyasına davalı sigorta şirketi tarafından ödeme yapılarak dosyanın infazen kapatıldığı anlaşılmış olup, takip tarihi, ödeme tarihi ve işbu dava konusu yapılan alacak başvurusu ile ilgili olarak arabuluculuk başvuru tarihi ve dava tarihi dikkate alınmak suretiyle TBK 146-154 maddesi hükmü uyarınca davalı tarafın zamanaşımı def’i yönünden itirazının reddine, davalı tarafın husumet yönünden ve hukuki yarar yönünden itirazlarının yerinde olmadığı değerlendirilmekle işbu usuli itirazlarının da reddine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık davacının temerrüt faizi ile karşılanamayan zararının bulunup bulunmadığı ve munzam zarar koşullarının oluşup oluşmadığı, davalı sigortanın varsa zarardan sorumlu olup olmadığı noktasındadır.
Munzam (aşkın) zarar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 122/1. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür.
Türk Borçlar Kanunu’nun 122. maddesi kapsamında aşkın (munzam) zararın talep edilebilirliğinin bir koşulu da alacaklı yönünden mevcut olan zararın açık ve somut bir biçimde ispatıdır. Bu bağlamda ekonomik koşullardaki olumsuzluklar nedeniyle paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma, alacaklı yönünden aşkın (munzam) zarar olarak nitelendirilemeyeceği gibi salt bu olguya dayanılması neticesinde zararın ispatına dair koşulun gerçekleştiği söylenemez. Zira burada zararın olgusunun, HMK’nun 194. maddesi kapsamında ispata elverişli bir şekilde somutlaştırılarak zarar iddiasının ispatı için gerekli tüm deliller ortaya konulmalıdır. Davacı tarafından ileri sürülen, ülkemizdeki belirli dönemlerde mevcut olan ekonomik olumsuzluklardan enflasyon, yüksek faiz, para değerindeki düşüş gibi olgulara dayalı aşkın (munzam) zarar talebi, zarar olgusunun delili olarak kabul edilemez. Zira ülkemizdeki belirli dönemlerde var olan ekonomik koşullardaki olumsuzluklar nedeniyle paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma, tek başına davacının temerrüt faizi dışında bir zararının varlığının ispatı değildir. Dolayısıyla ekonomik şartlar sebebiyle ortaya çıkan yüksek enflasyon, döviz kurlarındaki dalgalanma, serbest piyasadaki faiz oranlarının yüksek oluşu, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma gibi olumsuzluklar, bir karine olarak kabul edilip davacıyı, kendi somut durumuna özgü vakıalarla oluştuğu iddia olunan zararı ispat yükümlülüğünden kurtarmayacağı gibi davacıya bu yönde herhangi bir ispat kolaylığı da sağlamaz. Hâl böyle olunca, TBK’nın 122. maddesinde karşılanması öngörülen faizi aşan aşkın (munzam) zararın, genel ekonomik olumsuzlukların (ülkede cari enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, mevduat faizleri, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma) dışında davacının durumuna özgü somut vakıalarla ispatlanması gerekir. Burada kanıtlanacak olgular; ekonomik şartlar sonucu ortaya çıkan olumsuzluklar gibi genel ve soyut hususlardan ziyade geç ödeme nedeniyle davacının kendisinin, şahsen ve somut olarak uğradığı zarardır. Ancak mahkememizce yapılan yargılama sonucunda davacı tarafından yukarıda belirtildiği şekilde bir zarar olgusunun ileri sürülüp yasal çerçevede ispatlandığı söylenemez. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2021/11-938 E. 2022/401 K. Sayılı ilamı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 04/03/2020 tarih, 2019/1237 Esas, 2020/2367 Karar sayılı; 23/01/2018 tarih, 2016/6577 Esas, 2018/556 Karar sayılı; 16/12/2014 tarih, 2014/13210 Esas, 2014/19839 Karar sayılı ilamı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 2022/769 E. 2022/802 K. Sayılı ilamı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesinin 2021/1316 E. 2022/403 K. sayılı ilamı) Eldeki davada davacının böyle bir zararı olduğu yönünde somut bir ispat vasıtası bulunmamaktadır. Davacı tarafça zararın hesaplanması için bilirkişi incelemesi yapılmasını talep etmişse de munzam zararının olduğu yönünde somut bir ispat vasıtasını dosyaya sunmamış olması bu nedenle hesaplama için bilirkişi incelemesi yapılması usul ekonomisine aykırı olacağı gibi dosya kapsamı itibariyle davacının munzam zararının koşullarının oluşup oluşmadığı konusunda hukuki değerlendirme mahkememize ait olduğu anlaşılmakla; davacı vekilinin bilirkişi incelemesi talebinin reddine karar verilmiştir. Buna göre zararın ne şekilde oluştuğunu konusunda ispat külfeti üzerinde olan davacının munzam zararın varlığını somut deliler ile ispatlayamadığından davanın reddine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HUAK 18/A-(13) ”Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâllerinde, iki saatlik ücret tutarı Tarifenin Birinci Kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenir. İki saatten fazla süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâlinde ise iki saati aşan kısma ilişkin ücret aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde uyuşmazlığın konusu dikkate alınarak Tarifenin Birinci Kısmına göre karşılanır. Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve taraflarca karşılanan arabuluculuk ücreti, yargılama giderlerinden sayılır. (…)” ” ve (14). Fıkrası: ” Bu madde uyarınca arabuluculuk bürosu tarafından yapılması gereken zaruri giderler; arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde anlaşma uyarınca taraflarca ödenmek, anlaşmaya varılamaması hâlinde ise ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır.” hükümleri gereğince arabuluculuk gideri olarak Arabuluculuk Dava Şartı Dosya No: 2022/… sayılı dosyasından arabulucuya 1.560,00-TL tarife bedeli üzerinden kesilen 11/01/2023 tarihli Serbest Meslek Makbuzu doğrultusunda ödeme yapıldığı tespit edilerek her iki tarafın arabuluculuk ilk oturumuna katıldıkları ve davanın reddine karar verildiği gözetilerek; davacı aleyhine arabulucuk giderlerinin de yükletilmesi gerektiği anlaşılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90-TL Karar ve İlam Harcının, peşin yatırılan 80,70-TL’den mahsup edilerek eksik yatırılan 99,20-TL harcın davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından bu dava sebebi ile yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap ve takdir olunan 500,00-TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
6-Zorunlu arabuluculuk başvurusu nedeniyle devletçe karşılanan 1.560,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde … Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 05/04/2023

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza