Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/564 E. 2023/605 K. 02.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/564 Esas
KARAR NO : 2023/605
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/09/2022
KARAR TARİHİ : 02/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; 20.04.2011 tarihinde müvekkiline ait … plakalı araç ile başka bir araç arasında maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini zarar gören diğer aracın müvekkilinin trafik sigortası olan davalı şirkete başvuruda bulunduğunu ancak davalının kabul etmediğini, Karayolları Trafik Kanunu madde 99 Sigortacılar, hak sahibinin zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarıyla belirlenen belgeleri, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorunda olduklarını müvekkilinin davalı-borçlu sigorta şirketine başvuru yapılmış olmasına rağmen sigorta şirketinin kanunun emrettiği 8 iş günü içerisinde ödemekle zorunda olduğu tazminatı ödemediğini, müvekkilin haklarını (tazminatını) sebepsiz yere ödemeyerek ihlal ettiğini, ödemekle zorunlu olduğu tazminatı sürünceme de bırakarak sebepsiz zenginleşmeye gittiğini, tahsil edilmesi gereken tazminat alacağının yasal süresinde tahsil edilemediğini, alacağın zamanında tahsil edilememesinden ve yasal faizi aşan zararın ortaya çıkmış olması sebebiyle aşkın zarar talebine ilişkin huzurdaki davayı açma zarureti doğduğunu, müvekkiline ait aracın %100 kusurlu bulunmasına rağmen davalı sigorta şirketi herhangi bir ödeme yapmaksızın adeta dosyanın müvekkilinden talep edilmesine neden olduğunu ve müvekkili aleyhine hareket edildiğini, davalı tarafa bildirimin yapıldığına ilişkin iletinin dilekçe ekinde sunulduğunu bunun üzerine taraflarınca 25/12/2020 – 2020 E. … sayılı dosyası ile lehte rücu tazminatı talep edilmiş dosya 04/05/2021- K-2021/… numarasıyla karar verildiğini, akabinde davalı tarafından karara itiraz edilmiş olduğunu itiraz neticesinde 04/05/2021 – K-2021/… karar numaralı kesin karar ile ‘Yapılan değerlendirmeler ve belirtilen gerekçeler neticesinde; Başvurunun KABULÜ ile, 30.383,96TL tazminatın 22.12.2020 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte sigorta şirketinden alınarak başvuru sahibine verilmesine, Başvuru sahibi tarafından … hesabına yatırılan 456,00TL başvuru ücreti ve 7,80TL vekalet harcı toplamı 463,80TL yargılama giderinin sigorta şirketinden alınarak başvuru sahibine verilmesine,… karar verildiğini, müvekkilinin borcunu tahsil etmek amacıyla 28.04.2011 borçluyu temerrüde düşürdüğünü, ancak borcunu 09.08.2021 tarihinde (YANİ TAM 10 YIL SONRA) icra kanalı ile tahsil edebildiğini, müvekkilinin davalıdan talep ettiği rücuen tazminatın temerrüde düşürdüğü tarihteki alım gücü ile tahsil edeceği tarihteki alım gücünün de aynı olmayacağını ve müvekkilinin zarara uğrayacağını, dosyada tahsil edilen yasal faiz oranı ile alacaklı müvekkilinin zararını karşılar nitelikte bir bedel olmadığını, anılan kanun maddesi uyarınca borçlu alacaklının temerrüt faizini aşan zararını karşılamakla yükümlü olduğunu, kaldı ki burada sigortalısı adına borçlu olan sigorta şirketi tazminat alacağını ödemeyerek kusuru ile borcun tahsil edilmesini engellediği için müvekkilinin uğradığı munzam zararı karşılamakla yükümlü olduğunu, davanın kabulü ile yargılama ücreti ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı tarafa usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
DELİLLER:
… ‘ne müzekkere yazılarak … plaka sayılı aracın aktif-pasif kaydının araştırılarak, mahkememize bilgi verilmesi istenilmiştir.
… Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak 20/04/2011 tarihli kaza ile ilgili 2011/… sıra numaralı kaza tutanağının ve ilgili bilgi ve belgelerin araştırılarak, mahkememize bilgi verilmesi istenilmiştir.
… İtiraz Heyeti’ne müzekkere yazılarak 25/12/2020-2020.E… 04/05/2021-K-2021/… sayılı tahkim dosyasının çıkartılarak, mahkememize gönderilmesi istenilmiştir.
… İcra Dairesi’ne müzekkere yazılarak 2021/… esas sayılı dosyasının UYAP üzerinden mahkememize gönderilmesi istenilmiştir.
10/04/2023 tarihinde Yeminli Mali Müşavir ve Nitelikli hesaplama uzmanı vasıtası ile bilirkişi raporu , 25/07/2023 tarihinde bilirkişi ek raporu alınmıştır.
GEREKÇE:
Dava, TBK md. 122 uyarınca aşkın zarar talebine ilişkindir.
TBK md. 122’de aşkın zarar “Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür.
Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” şeklinde düzenlenmiştir. Aşkın zarar kısaca, temerrüt faizini aşan zarar olarak tanımlanmaktadır. Aşkın zararın talep edilebilmesi için temerrüde düşen borçlunun, temerrüde düşmede kusurlu olması gerekir. Aşkın zarar, borçlunun temerrüt tarihi ile fiili ödeme tarihi arasında doğan zararı ifade eder.
Aşkın zararı ispat yükü talep eden alacaklı üzerindedir. Aşkın zararın ispatında iki yöntem ön plana çıkmaktadır. Somut yönteme göre, aşkın zararın varlığını iddia eden somut vakıalar ile zararın varlığını ve temerrüt ili zarar arasındaki illiyet bağını ispat etmek zorundadır. Borçlunun temerrüdü sebebiyle alacaklının kredi kullanması, cezai şart ödemek zorunda kalması, malvarlığını düşük bedelle satmak zorunda kalması örnek olarak sayılabilir. Bir diğer yöntem ise, soyut yöntemdir. Soyut yönteme göre alacaklı, aşkın zararı enflasyon, devalüasyon ve altın, döviz, asgari ücret gibi parametrelerdeki artışlar ile ispat edebilir. Alacaklının somut olayları ispat etmesi gerekmez.
Yargıtay HGK 2007/11-… Esas ve 2007/… Karar sayılı ilamı ile aşkın zararın ispatında somut yöntemin uygulanması gerektiğini vurgulamıştır. Kararda ülkenin içinde bulunduğu ekonomik olumsuzlukların tek başına aşkın zararın oluşması için yeterli olmadığı, yasa koyucunun geçmiş gün faizini belirlediğini, aynı ekonomik gerekçelerle faizden fazla bir miktar zarara hükmedilemeyeceği açıklanmaktadır. AYM 21/12/2017 tarihli ve 2014/… Başvuru numaralı kararında ise, enflasyon karşısında değer kaybeden alacak sebebiyle aşkın zararın doğacağını belirtmiştir. Yargıtay 11. HD 2018/512 Esas ve 2019/3201 Karar sayılı ilamında “Kural olarak munzam zarar alacaklısı, öncelikle temerrüde uğrayan asıl alacağının varlığını, bu alacağın geç veya hiç ifa edilmemesinden dolayı temerrüt faizi ile karşılanmayan zararını, zarar ile borçlu temerrüdü arasındaki uygun illiyet bağını ispat etmekle yükümlüdür. Alacaklı borçlunun temerrüde düşmekte kusurlu olduğunu ispatla yükümlü değildir. Borçlu ancak temerrüdündeki kusursuzluğunu kanıtlama koşuluyla sorumluluktan kurtulabilir. Bu itibarla, munzam zarar davalarında alacaklının (davacının) ispat yükümlülüğü çok sıkı kurallara bağlanmamalı, genel ispat yöntemlerinde olduğu gibi her olayın kendi yapısı ve özelliği içinde değerlendirmeye tabi tutulmalıdır.
Ülkemizde süregelen enflasyonun belli yıllarda yüzde yüzlerde seyrettiği, vadeli mevduatların en az bu oranlarda gelir getirdiği, yabancı para değerinin (kurların) her zaman temerrüt faiz oranlarını aştığı, banka kredileri faizlerinin yüzde iki yüze kavuştuğu, paranın iç alım (satım) alma değerinin büyük ölçüde azaldığı tartışmasız ve yaşanan bir gerçek olduğu çok açıktır. Böyle bir enflasyonist ortamda bireyin parasının değerini sabit tutmak ve kazanç sağlamak için bir çaba ve girişimlerde bulunması, örneğin en azından vadeli mevduat veya kurları devamlı yükselen döviz yatırımlarında değerlendirmesi, olayların normal akışına, hayat tecrübelerine uygun düşen bir karine olarak kabul edilmesi zorunludur. Gerçekte de, anlatılan enflasyonist ortamda yaşayan makul, normal bir kişinin parasını atıl biçimde elde tutmayacağı, gelir getirici bir yatırıma dönüştüreceği, insan yapısının ve menfaatlerini koruma içgüdüsünün de doğal bir sonucudur. Hal böyle olunca, enflasyonist ekonominin olumsuz etki ve sonuçları kamuca az veya çok herkesin bildiği, en önemlisi gerekli olduğu takdirde bilinebilmesinin kolayca gerçekleştirilebileceği ve mahkemelerin de bilgisi altında olan vakıalar olarak kabulü gerekir.
Munzam zararın enflasyonun gündemde olmadığı ve döviz kurlarının da istikrar kazandığı dönemlerde doğmuş olması halinde ise, ispat yükü bakımından durum farklı olup, buna ilişkin Dairemiz’in uygulaması, alacaklının munzam zararını somut olarak kanıtlaması gerektiği yönündedir.” şeklinde karar vererek somut ve soyut yöntemin uygulanmasını açıklamıştır.
Aşkın zararın hesaplanmasında dikkat edilmesi gereken bir diğer husus da taraflar arasındaki hukuki ilişkinin niteliğidir. Örneğin sözleşmeyle kararlaştırılan faizlerde uyarlama mümkünken aşkın zarar talep etmek mümkün değildir. Yine bedensel zararların hesabında karar tarihinde esas alınan ücret veya hükmedilen faiz türünün aşkın zararın belirlenmesinde gözetilmesi gerekir. Zira hükme esas alınan ücretler, değerler veya faiz türleri her yıl yeniden belirlenebilmektedir.
Somut olayda davacı, 20/04/2011 tarihinde gerçekleşen kaza sebebiyle dava dışı üçüncü kişiye ödediği tazminat bedelini davalı sigorta şirketine rücu etmek istemiştir. Bu doğrultuda davacı, tahkim yargılaması sonucu verilen kararı icraya koymuş ve takipte yapılan ödemenin geç tahsil edilmesi sebebiyle aşkın zararının doğduğunu iddia etmiştir. … 2020.E … ve K-2022/… sayılı dosyanın incelenmesinde; davacının … plakalı aracı ile karıştığı 20/04/2011 tarihli kaza sebebiyle, davacıya karşı …. İş Mahkemesi’nin 2012/404 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığı, bu dava sonucu verilen kararın … İcra Müdürlüğü’nün 2014/… Esas sayılı takip dosyası ile icraya koyulduğu, davacının bu takipte borçlu olarak bulunduğu, takip aşamalarında davacının maaşına haciz koyulduğu, 2015-2021 yılları arası davacının maaşından kesinti yapıldığı, davacının uhdesinde doğan bu zararın sigorta poliçesi kapsamında bulunduğu ve davalı sigorta şirketince karşılanması gerektiği anlaşılmıştır. …, davacının yaptığı başvurunun kabulü ile 30.383,96 TL’nin 22/12/2020 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalı sigorta şirketi tarafından davacıya ödenmesine karar vermiştir. Davacı tahkim kararını … İcra Müdürlüğü’nün 2021/… Esas sayılı dosyası ile takibe koymuş ve 06/08/2021 tarihinde yapılan ödeme ile takip kapatılmıştır.
Davacı, davalı sigorta şirketine 09/12/2020 tarihinde başvurmuş ve davalı sigorta şirketi 22/12/2020 tarihinde temerrüde düşmüştür. Takip dosyasında ödeme ise, 06/08/2021 tarihinde yapılmıştır. Dolayısıyla aşkın zararın hesabında 22/12/2020-06/08/2021 tarihleri esas alınmalıdır. 20/07/2023 tarihli ek bilirkişi raporunda yapılan hesap sonucu 30.383,96 TL’nin ulaşabileceği değerin 36.996,53 TL olduğu tespit edilmiştir. Bilirkişi raporunda farklı ekonomik ölçütler esas alınarak ortalama değer tespit edilmesinin doğru bir hesaplama yöntemi olduğu mahkememizce kabul edilmiştir. İcra dosyasının incelenmesinde, davalı sigorta şirketinin 06/08/2021 tarihinde ferileri ile birlikte toplamda 41.956,70 TL ödeme yaptığı görülmüştür.
Mahkememizce aşkın zararın ispatında somut yöntemin çok katı bir şekilde uygulanmaması gerektiği, her olaya göre ayrı yorum yapılması gerektiği ve pandemi ile birlikte başlayan enflasyon oranlarındaki artış sebebiyle alacağına geç kavuşan alacaklıların aşkın zarar talep edebileceği ilke olarak kabul edilmiştir. Ancak somut olayın değerlendirilmesinde davacının, 20/04/2011 tarihinde meydana gelen kazada zarardan sorumlu olarak bulunduğu, kazaya ilişkin görülen …. İş Mahkemesi 2012/… Esas sayılı dosyada davalı sigorta şirketine ihbarda bulunmadığı ve 2015-2021 yılları arası maaş haczi ile kesinti yapılmasına rağmen 2020 yılında davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığı gözetilerek temerrüt tarihi olan 22/12/2020 tarihi ile ödeme tarihi arasında aşkın zararın gerçekleşip gerçekleşmediğinin irdelenmesi gerektiği; 22/12/2020 ile 06/08/2021 tarihleri arasında hükmedilen 30.383,96 TL’nin paranın alım gücünün düşmesi sebebiyle 36.996,53 TL olabileceği, davalı sigorta şirketince icra takip dosyasında yapılan 41.956,70 TL ödemenin paranın ulaşabileceği değerden daha fazla olduğu ve bu sebeple yaklaşık sekiz aylık süre içinde aşkın zararın doğmadığı kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar kanunu gereğince alınması gereken 189,15-TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 500,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Zorunlu arabuluculuk başvurusu nedeniyle devletçe karşılanacak 1.560,00.-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
6-Fazla yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının dosya kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair, miktar itibariyle istinaf sınırı altında kaldığından KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.02/10/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır