Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/556 E. 2023/735 K. 20.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/556 Esas
KARAR NO : 2023/735
DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/09/2022
KARAR TARİHİ : 20/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı tarafla 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu gereğince ticari satım ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlığın, arabuluculuk yoluyla çözümlenmesi amacıyla … Arabuluculuk Bürosu’nun 2021/… ‘numaralı dosyasında, 22.10.2021 tarihinde toplantı yapıldığını; fakat anlaşma sağlanamayarak sürecin, anlaşamama hali ile sonuçlandığını, ticari davalar için dava şartı yerine getirilmiş olup anlaşamama hali nedeni ile işbu davayı açma zorunda olduklarını, müvekkili şirket tarafından, İstanbul İli … İlçesi … Mah. … Parsel 2 nolu bağımsız bölümde bulunan … Sok. No:… İstanbul adresindeki taşınmazın satın alındığını, anılan taşınmaz üzerindeki yapı nezdinde; mutfak dolapları ve birtakım başka mobilyaların yapılması için davalı … A.Ş. ile Eser Sözleşmesi yapıldığını, bu anlaşma kapsamında müvekkili şirketin, davalı tarafa 04/09/2020 tarihinde 45.000 TL ödeme yaptığını, ancak anlaşma doğrultusunda davalı yüklenici-borçlu tarafından üstlenilmiş olunan edimlerin 4 ay boyunca hiçbir şekilde gereği gibi ifa edilmediğini, söz konusu anlaşma doğrultusunda talep edilen ürünler; talep edilen siparişlerden tamamen farklı bir şekilde ve müvekkili şirketin kabule zorlanamayacağı oranda ayıplı bir durumda teslim edildiğini, zaten davalı yüklenicinin, taahhüt etmiş olduğu mobilyaların sadece tek bir kalemini teslim etme gayesi içerisine girmiş olup, mobilyaların çoğunluğunu kurmaya dahi gelmediğini, “Yargıtay 15. HD, T. 20.12.2017, E. 2016/2999, K. 2017/4504. “Ayıp, bir malda ya da eserde, sözleşme ve yasa hükümlerine göre normal olarak bulunması gereken niteliklerin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bozuklukların bulunmasıdır. Başka bir anlatımla ayıp, eşyanın normal niteliklerden ayrılmasıdır.” şeklinde hüküm kurulduğunu, somut olay nezdinde hem sözleşmede belirlenen hem de kendisinden beklenen nitelikli vasıfların yokluğu nedeniyle söz konusu ürünlerin kabul edilmesi beklenemez niteliktedir.” Şeklinde olduğunu, bu doğrultuda davalı yüklenicinin, siparişlerini özen borcuna aykırı olarak anlaşmaya uygun hazırlamaması ve bir takım teslim edilen ürünlerin hiçbir şekilde kabul edilemeyecek oranda ayıplı olması nedeniyle, taraflarınca … Noterliğinin 14/01/2021 tarihli, … yevmiye numaralı ihtarnamesi gönderilerek teslim edileni geri vermeye hazır olduklarını bildirerek seçimlik hakkını kullanılarak sözleşmeden dönüldüğünü, davalı tarafça ihtarnamenin tebliğini takiben müvekkili şirkete iade edilmeyen bedel için dava dışı … İcra Müdürlüğü’nün 2021/… E. Sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini müvekkilinin, davalı yüklenicinin sözleşme yükümlülüğünü gerektiği gibi yerine getirmemesinden dolayı bir başka yüklenici ile daha yüksek bir fiyattan anlaşmak zorunda kaldıklarını, ayıplı ürün teslim edildiğinin … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2020/… D. İş sayılı dosyası ile tespit edilmiş olduğunu, dosyaya mübrez bilirkişi raporunda müvekkilinin. davalı vükleniciye 45.000 TL ödeme vapmış olduğu ve teslimat yapılmayan portmanto. kitablık, yatak-baza, çatı giydirme dolaplarının bedelinin rapor tarihinde serbest piyasa koşullarında 31.000TL olduğunun tespit edildiğini, davalı tarafın ürünleri yapmaması ve bu sürede piyasada emtia fiyatlarının yüksek oranda artmış olması sebebiyle fazladan 31.000 TL ödeme yapması gerektiğini işbu davanın açılması ile birlikte bu bedelin daha da arttığını, .müvekkilinin, davalıya 45.000-TL ödeme iş olup, davalının edimlerini yerine getirmediği için daha fazla ödeme yapmak zorunda kaldığını, yani diğer bir deyişle, davalı yüklenici, edimini gereği gibi yerine getirmesi halinde müvekkilinin ‘teslim edilecek ürünler için toplamdaki ödeme borcunun 75.000TL olduğunu, ancak, davalının sözleşme edimini süresinde ifa etmemiş olup müvekkilinin, daha fazla fiyat üzerinden başka bir yüklenici ile anlaşma yapmak zorunda kalmasına sebep olduğunu, 6095 sy. TBK’ da iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde, borçlunun ifasını yerine getirmemesi durumunda alacaklarının , seçimlik haklarının olacağının düzenlendiğini, buna göre TBK md25’te aynen “Sözleşmeden dönme hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Bu durumda borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat edemezse alacaklı, sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir.” Şeklinde düzenlendiğini, görüldüğü üzere alacaklının, sözleşmeden dönme seçimlik hakkını kullanması durumunda menfi zararın talep edilebileceğinin düzenlendiğini, menfi zararın, sözleşmenin, karşı tarafça yerine getirileceğine olan güvenin boşa çıkması nedeniyle uğranılan eylemli zararı olduğunu, başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı, uğranılmayacak olan zarar olduğunu, dolayısıyla, eldeki davaya konu olayda yüklenici davalının, süresi içerisinde gereği gibi ifada bulunmaması nedeniyle müvekkilinin, daha yüksek fiyatla bir başka yüklenici ile anlaşmak zorunda kaldığını işbu nedenle, yüklenici ile sözleşmenin akdedildiği tarihte daha uygun fiyatla sözleşme konusu ürünleri yaptırabilecekken davalının, kusurlu hareketi nedeniyle uygun fiyat fırsatının kaçırıldığını, müvekkiline teslim edilmeyen ürünlerin Toplam Piyasa Tutarının 21/06/2021 tarihli bilirkişi raporunda 31.000TL olarak hesaplandığını, teslim edilmeyen bu mallar yerine alınan aynı nitelikteki malların değerleri daha yüksek olup, bu doğrultuda uğramış oldukları zararın hesaplamayı gerektirdiğinden, zararın miktarının tespite muhtaç olduğunu, bu anlamda müvekkili şirketin zararının tazmini için mahkeme nezdinde tam ve eksiksiz olarak belirlendiği anda artırma hakları saklı kalmak kaydıyla kısmi alacakları olan 31.000,00 TL üzerinden talep etme zaruretinin doğduğunu, kısaca arz ve izah edilen nedenlerle müvekkilinin uğradığı menfi zarar miktarının davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini, Fazlaya ilişkin tüm talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla; müvekkili şirketin zararının tam ve kesiksiz bir şekilde belirlendiği anda artırmak kaydıyla şimdilik 31.000,00TLnin 14/01/2021 tarihi itibariyle işleyecek olan ticari reeskont avans faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında eser sözleşmesi yapıldığından bahisle bir takım eşyalar için taraflarına 45.000,00-TL ödeme yapıldığını ve sözleşme konusu malların bir kısmının, iddiaya göre ayıplı teslim edildiğini, geri kalanınsa iade edilmediğini, bu sebeple sözleşmeden dönme haklarını kullandıklarını ve sözleşmeden dönme nedeniyle 31.000,00-TL menfi zararlarının oluştuğunu ve bu zararın tazminini talep ve dava ettiklerini davacı tarafın, taraflarına, … Noterliği’ nin 14/01/2021 tarihli, … yev. Numaralı İhtarnamesi ile sözleşmeden döndüklerini ve derhal ödenen 45.000,00-TL’nin iadesini ihtar etmişseler de işbu İhtarnamenin taraflarına 19/01/2021 tarihinde tebliğ olduğunu, taraflarına verilen cevap süresi dahi dolmadan davacı tarafın, … İcra Müdürlüğü’nün 2021/… E. Sayılı dosyasından icra takibine giriştiğini, ilgili icra dosyasına taraflarınca itiraz edildiğini … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/… e. Sayılı dosyasından itirazın iptali davası ikame etmiş olup işbu dosyanın halen derdest olduğunu, davacının keşide etmiş olduğu … Noterliği” nin 14.01.2021 tarih, … yev. nolu İhtarnamesinde “dolaplarda Malzeme ve renk uyumsuzluğu olduğunu, dolabın yüksekliğinin hatalı olduğunu, kapaklarının eşit olmadığını ve deformasyonların mevcut olduğunu” beyan ettiğini, davacının mala ilişkin tüm ayıp iddialarının açık ayıba ilişkin iddialar olduğunu, bilindiği gibi TTK m.23/1-c bendi gereğince; “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise ahcr iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır..” hükmüne amir olduğunu, anılan amir hüküm gereği taraflarınca 21/12/2020 tarihinde teslim edilen ürünlerde açık ayıp olduğu ortaya çıkarsa 2 gün içerisinde taraflarına bildirim yapılması gerekeceğini, ancak davacı tarafın, 14/01/2021 tarihinde malda ayıp olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme hakkını kullandığını bildirdiğini dolayısıyla süresi içerisinde yapılmayan ayıp bildiriminden, müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını keza Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da bu durumun hüküm altına alındığını, “Dava, satıcının ayıba karşı tekeffülü hükümlerine dayanmaktadır. Davalı vekili süresinde zamanaşımı definde bulunmuştur. Taraflar tacir olup, iş ticaridir. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu ‘nun 23/c maddesi uyarınca ‘Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür”. Bu durumda bilirkişi kurulu raporunda ayıbın ‘açık ayıp’ olduğu saptandığına göre, anılan madde hükmü gözetilerek, ayıp ihbar süreleri üzerinde durulup değerlendirme yapılarak bir karar verilmesi gerekirken, anılan yasa hükmü gözetilmeden ayıp ihbarının makul sürede yapıldığından bahisle eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesinin doğru görülmediğini(YG 19.HD 2014/326 e. – 2014/13494 k. Sayılı ilamı) kabul anlamına gelmemekle birlikte, dava konusu taşınır malda adi ayıp olduğundan söz edilse dahi davacı tarafın, basiretli tacir olma yükümlülüğü gereğince, kanun hükümlerine uyarak 8 gün içerisinde ürünü incelemek veya incelettirmekle yükümlü olduğunu, bu sürede, malın incelemede olduğuna ve haklarını koruduğuna dair taraflarına bir ihbar yapılmadığını, davacının, ürün teslim edildikten 24 gün sonra taraflarına ayıp ihbarında bulunduğunu beyan etmiş olup sözleşmeden dönme hakkını kullandığını bildirdiğini, dolayısıyla davacının süresi içerisinde olmayan taleplerinin reddinin gerektiğini, davacı tarafın, kendi kusurundan kaynaklanan zararının, taraflarından tazmin edilmesini isteyemeyeceğini, keza daha öncesinde de belirttikleri gibi davacı tarafın, varsa dahi ayıp ihbarını yasal sürelere uymadan yapmış olup 21/12/2020 tarihinde teslim edilen ürünlerden sonra bir daha müvekkili şirket çalışanlarının taşınmaza girip kalan malları teslim etmelerine ve kurulum yapmalarına izin vermediklerini, dolayısıyla huzurdaki davanın ikamesinde davacının hukuki yararının olmadığını, davacının menfi zarara ilişkin sunduğu tek delilin, … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2020/… d.iş sayılı dosyasından alınan tek taraflı bilirkişi raporu olduğunu, ancak işbu bilirkişi raporuna da taraflarınca itiraz edildiğini., keza keşif yapılmadan önce dosyaya vekaletname ibraz edip keşif gün ve saatinin taraflarına bildirilmesini talep etmiş olmalarına rağmen yokluklarında alınan raporun, onların nezdinde hiçbir şey ifade etmediğini, dolayısıyla alınan raporun, hiçbir şekilde hükme esas kabul edilemeyeceğini, bilindiği gibi menfi zararın; “Menfi zarar: uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılar bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin başa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir deyişle, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. ” şeklinde tanımlandığını, davacı tarafın, menfi zarara uğradığını ispat edemediğini, illiyet bağını kuramadığını, keza sadece … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2020/… D.iş sayılı dosyasını dayanak olarak göstermiş olup sözleşmenin yerine getirilmemesi nedeniyle başka yükleniciyle anlaşmak zorunda kaldığını iddia ettiğini., huzurdaki dosyada davacının, başka yükleniciyle anlaştığını ve dahi fazladan ödeme yaptığını gösteren hiçbir belge olmadığını, huzurdaki davanın, basit yargılama usulüyle yönetileceğine göre de davacının dava dilekçesini vermesiyle iddianın genişletilmesi/değiştirilmesi yasağının başladığını, bu hususta davacının iddiasını değiştirmesine veyahut gösterdiği delillerden başkaca delil sunmasına muvaffakatlarının olmadığını, anılan sebeplerle davacının ayıp ihbarının da hukuka uygun olmadığı gibi sözleşmeden dönme suretiyle taraflarından talep ettiği menfi zararının da dinlenebilirliğinin olmadığını, davacının, menfi zararı oluştuğunu ve bu zararın oluşmasından müvekkilinin sorumlu olduğunu ispat edemediğini, bu sebeple davanın reddinin gerektiğini, açıkladıkları nedenlerle; huzurdaki ispatlanamayan davanın Reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
… Asliye Ticaret Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak 2021/… esas sayılı dosyasının UYAP sistemi üzerinden mahkememize gönderilmesi istenilmiştir.
… Noterliği’ne müzekkere yazılarak 14/01/2021 tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamenin bir örneğinin çıkartılarak, mahkememize gönderilmesi istenilmiştir.
… Sulh Hukuk Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak 2020/… değişik iş sayılı dosyasının UYAP üzerinden mahkememize gönderilmesi istenilmiştir.
…. İcra Dairesi’ne müzekkere yazılarak 2021/… esas sayılı dosyasının UYAP üzerinden mahkememize gönderilmesi istenilmiştir.
09/06/2023 tarihinde İnşaat Mühendisi bilirkişisi vasıtası ile bilirkişi raporu alınmıştır.
25/08/2023 tarihinde İnşaat Mühendisi bilirkişisi vasıtası ile bilirkişi ek raporu alınmıştır.
GEREKÇE:
Dava, sözleşmeden dönme hakkının kullanılması sebebiyle menfi zararın tazmini talebine ilişkindir.
Taraflar arasındaki sözleşme hukuki niteliği itibariyle eser sözleşmesidir. Taraflar arasındaki anlaşmaya ilişkin yazılı bir sözleşme bulunmasa da sipariş formu ve faturanın içeriğinden sözleşmenin konusu ve kapsamı anlaşılmaktadır. TBK md. 470’ye göre eser sözleşmeleri, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. Malzemenin iş sahibi tarafından temin edilmesi sözleşmenin niteliğini etkilemez. Zira TBK md. 472 uyarınca malzemenin iş sahibi tarafından temin edilmesi kararlaştırılabilir. Yüklenici, sözleşme kapsamında üstlendiği işi mesleki ve teknik kurallara uygun olarak, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır. İş sahibinin ise, bedel ödeme borcu bulunmaktadır. Bedel ödeme borcu, eserin teslim edilmesiyle birlikte muaccel hale gelir. Eserin kabulü TBK md. 477’de düzenlenmiştir. Bu maddeye göre eserin açık veya zımnen kabul edilmesi halinde yüklenici, her türlü sorumluluktan kurtulur. Ancak yüklenicinin kasten gizlediği ve usulüne göre bir gözden geçirme ile tespit edilemeyecek ayıplar yönünden eser kabul edilmiş olsa bile yüklenicinin sorumluluğu devam eder. İş sahibi gözden geçirme ve ihbarda bulunma yükümlülüğünü yerine getirmezse, eseri kabul etmiş sayılır. Sonradan ortaya çıkan ayıpları iş sahibi gecikmeksizin yükleniciye bildirmek zorundadır. Aksi takdirde iş sahibi, eseri kabul etmiş sayılır.
Davalı yüklenici mutfak dolabı, ray dolap, portmanto ve kitaplık yapıp davacı iş sahibinin dairesine kurmayı borçlanmıştır. Davacı iş sahibi davalının edimlerinin bir kısmını ayıplı olarak yerine getirdiğini bir kısmını da hiç yerine getirmediğini iddia etmiştir. Taraflar arasında düzenlenen sipariş formunun 03/09/2020, düzenlenen faturanın 21/12/2020 ve sipariş teslim tarihinin 30/09/2020 olduğu davalı tarafından sunulan belgelerden anlaşılmıştır. Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığından, sözleşmenin yapıldığı tarih olarak 03/09/2020 ve işin teslim tarihinin de 30/09/2020 olarak kararlaştırıldığı mahkememizce kabul edilmiştir.
… SHM’nin 2020/… D.İş sayılı dosyasında yapılan bilirkişi incelenmesinde mutfak dolaplarının ayıplı olduğu, diğer işlerin ise teslim edilmediği tespit edilmiştir. Davacı iş sahibinin sözleşmeden dönmesi üzerine ödediği bedelin iadesine ilişkin yapılan yargılamada … ATM 2021/… Esas sayılı dosyasında davalı yüklenicinin süresinde işi teslim etmemesi sebebiyle temerrüde düştüğü ve davacı iş sahibinin sözleşmeden dönerek ödediği bedelin iadesini talep edebileceği kabul edilmiştir.
Davalı taraf 2 günlük ayıp bildirim süresinin geçtiğini öne sürse de; TTK md. 23’ün satış sözleşmelerine ilişkin olması, davalının yükümlendiği tüm işi bitirip teslim etmeden edimini tam olarak ifa etmiş sayılamayacağı ve davacı iş sahibinin temerrüt hükümlerine başvurduğu gözetildiğinde, davalının ayıp bildirimi hususundaki itirazı yerinde değildir. Davalının teslim tarihinde işi teslim etmemesi ve yapılan ihtarın sonuçsuz kalması sebebiyle temerrüde düştüğü mahkememizce de kabul edilmiştir. Bu doğrultuda davacının TBK’nın “Sözleşmeden dönme hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Bu durumda borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat edemezse alacaklı, sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir.” şeklindeki 125/3. maddesi uyarınca menfi zararını isteme hakkı bulunmaktadır. Bu madde uyarınca yüklenicinin kusurlu olduğu karine olarak kabul edilmekle, kusuru bulunmadığını ispat yükü yükleniciye yüklenmiştir. Somut olayda davalı yüklenici temerrüde düşmekte kusuru bulunmadığını ispat edememiştir.
Davacı iş sahibi, menfi zarar kalemlerinden kaçırılan fırsatın tazminini talep etmiştir. Yargıtay 15. HD’nin 2018/5648 Esas sayılı ilamında “Bu yönteme göre de menfi zarar, sözleşmenin feshi halinde eksik bırakılıp yapılmayan imalâtın (kalan işin) yüklenici ile sözleşme yapılan tarihte işin yükleniciye değil ona en yakın fiyat veren başka bir yükleniciye verilmiş olması halinde ödenecek bedel (kaçırılan fırsat) ile fesih tarihinden itibaren kalan işin makul bir süre içinde başka bir yükleniciye tamamlatılması halinde mahalli piyasa rayiçleri ile ödenmesi gereken bedel arasındaki fark olarak hesaplanmalıdır.” şeklinde kaçırılan fırsatın ne şekilde hesaplanacağı belirtilmiştir. Anılan içtihada uygun olarak hazırlanan 25/08/2023 tarihli bilirkişi ek raporunda sözleşme konusu işlerin sözleşme tarihindeki piyasa rayicinin 57.000 TL olduğu ve 45.000 TL’nin mahsubuyla davacının zararının 12.000 TL olduğu tespit edilmiştir. Davacının delil tespiti raporundaki 31.000 TL’nin esas alınması gerektiği yönündeki itirazı, 31.000 TL’nin eksik işlerin piyasa rayici olarak tespit edilmesi, bu bedelin yukarıda açıklanan metoda göre hesaplanmaması sebebiyle mahkememizce kabul edilmemiştir.
Davacı tarafın faiz talebinin değerlendirilmesinde; 14/01/2021 tarihli ihtarnamede sözleşmeden dönme seçimlik hakkının kullanıldığı belirtilmiş olmasına rağmen bundan doğan menfi zararın tazmininin talep edilmemesi, menfi zararın tazmininin işbu dava ile talep edilmesi sebebiyle, davacının dava tarihinden itibaren faize hak kazanacağı kanaatine varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde yukarıda açıklanan sebeplerle davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden;
1-Davanın kısmen kabul kısmen reddine,
-12.000 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Harçlar kanunu gereğince kabul edilen değer üzerinden alınması gereken toplam 819,72-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 529,41-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 290,31-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 12.000,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 17.900,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan; 80,70-TL Başvuru Harcı, 529,41-TL Peşin/nisbi Harcı, olmak üzere toplam 610,11TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan; 3.000,00-TL Bilirkişi ücreti, 105,00-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 3.105,00-TL yargılama giderinin kabul red oranı dikkate alınarak 1.201,94-TL lik kısmanın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin ise Davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Zorunlu arabuluculuk başvurusu nedeniyle devletçe karşılanacak 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin kabul red oranı dikkate alınarak 510,97-TL lik kısmının davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, kalan 809,03-TL lik kısmın ise davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına
8-Fazla yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının dosya kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair, davalı için kesin, davacı için kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu ( … Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/11/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır