Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/555 E. 2022/769 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/235 Esas
KARAR NO : 2023/26
DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/06/2021
KARAR TARİHİ : 16/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı … ‘ a ait Adana da bulunan hasarlı araçların satışının yapıldığı galerisinden internetten görerek; 2013 model … marka, … plakalı binek otomobili; (Şase No: … / Motor No: …) dilekçe ekinde ibraz edilen internet sayfasında ki satış ilanından da görüleceği üzere sadece Kaporta hasarı olduğu beyan edilen ve bilgisi verilen aracı satın aldığı, ekte araç satış sözleşmesi … Noterliği’nin 10.12.2020 tarih, … yevmiye numaralı satış sözleşmesi bulunduğunu, müvekkilinin aldığı aracın yalnızca hasarlı olduğunu bilmesine rağmen, motorunun sorunsuz olarak çalıştığı davalı çalışanlarınca söylenmiş ve aracın alımı buna göre gerçekleştirdiğini, aracın sadece kaporta hasarı olduğu bilinmesi sebebi ile ekte ibraz edilen dekonttan da anlaşılacağı üzere aracın fiyatı bu şartlar altında taraflarca kararlaştırılmış ve satış sözleşmesi bu şartlar altında imzalandıktan sonra araç tescili müvekkil adına noterden yapıldığını, aracın noterde ki satışından sonra aracın çekiciye yüklenerek İstanbul’a getirildiği ve onarımına tam başlandığı esnada yedek akü ile araç çalıştırılmak için denendiğinde motorun hiç kullanılamaz durumda olduğu ve hiçbir şekilde çalışmadığının anlaşılması üzerine delil tespiti için mahkemeden tespit yoluna gidildiğini, …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2020/… D.İş sayılı dosyası ile bilirkişi marifetiyle araç üzerinde inceleme yapıldığı ve düzenlenen raporda, aracın gizli ayıplı mal niteliğinde olduğu, aracın tekrar hareket edebilmesi için 38.954,88 tl + kdv bedelin kadri maruf olduğu tespit edildiğini, Müvekkilin bu durumu davalıya bildirilmesi ve uğradığı zararın tazminini talep etmiş davalı tarafça müvekkile hiçbir ödeme yapılmadığı ve tarafımızca bu konuda yapılmış olan tüm yazılı ve sözlü girişimler sonuçsuz kaldığını, müvekkil şirketin, yukarıda anlatılan uyuşmazlık sebebi ile mağduriyetinin giderilmesi, alacağının tahsili konusunda arabuluculuğa başvurulmuş ancak arabuluculuk görüşmeleri sonucunda da uzlaşma sağlanamadığını, araçtaki gizli ayıp sebebi ile uğranılan maddi zarara binaen öncelikle sözleşmeden dönülerek aracın satıcıya iadesi ile davalıya ödenen 100.805 TL satış bedelinin tarafımıza iadesini ve tüm bedellerin ödettirilmesine karar verilmesine bu talebimiz kabul görmediği takdirde diğer seçimlik haklarımızı kullanarak sözleşmeden dönmeyip uğramış olduğumuz zararımızın tazmini için şimdilik fazlaya ilişkin talep ve dava haklarımız saklı kalmak kaydı ile …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2020/… D.İş sayılı dosyası ile tespit edilmiş olan 38.954,88 TL alacağın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkile ait hasarlı aracı satın aldığını, aracı alırken kendisine motorun sorunsuz olarak çalıştığının söylendiğini, daha sonra aracın çekici ile İstanbul’a getirildiğini, yedek akü ile aracı çalıştırmaya çalıştıklarını ancak aracın çalışmadığını, aracın gizli ayıplı mal niteliğinde olduğunu iddia ederek, aracın bedelinin iadesini veya 38.954,88 TL onarım bedelinin ödenmesini talep ettiğini, müvekkil ile davacı davaya konu aracın satışını yaptıklarında davacı motor kontrollerini yapmış ve buna göre aracı satın aldığı, davacı oto bakım ve servis hizmetleri veren bir şirket olduğu, yani tacir konumunda olduğu, Adana’dan İstanbul’a çekici ile götürdüğü aracın en önemli parçası olan motorunun akü kablosu ile çalıştırılmadan, kontrolünü yapmadan, tanımadığı bir satıcının sözüne güvenerek 100.800 TL ödeme yapması hayatın olağan akışına aykırı olduğu, ayrı Tacir konumunda olan davacının basiretli iş adamı gibi davranması gerekmektedir. Bu sebeple aldığı aracın motoruna bakmadan, satıcının sözüne güvenerek alışveriş yapması davacıdan beklenemeyecek bir hareket olduğunu, ülkenin bir ucundan bir ucuna aracı götürüp kendi servislerinde aracı tamire kalktıktan sonra aracın motorunun bozuk olduğunu beyan etmesi iyi niyetli olmadığı, aracın motoru gerçekten arızalı ise bu arızanın taşıma sırasında mı, servise indirdikten sonra mı yoksa müvekkilin aracı teslim etmesinden önce mi olduğu bilinmediği, davacının soyut beyanına göre karar verilemeyeceğinden, bilirkişi marifeti ile (eğer mümkün ise) aracın motor arızasının ne zaman, hangi sebepten dolayı oluştuğunun kesin olarak tespit edilmesi gerektiğini belirterek; haksız davanın reddine yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini arz ve talep ederiz.
DELİLLER:
… Müdürlüğü’ ne, … Dairesi Müdürlüğü’ ne müzekkere yazılarak, Davalı …’ ın Vergi Usul Kanunu 176. ve 177. Maddeleri gereğince 1. Sınıf tacir olup olmadığı, bilanço usulüne göre defter tutup tutmadığı, tacir mi esnaf mı olduğu, tacir ise hangi defterleri tuttuğu hususunda araştırma yapılarak mahkememize gönderilmesi istenilmiştir.
Türkiye Noterler Birliği Başkanlığı’ na müzekkere yazılarak, … Plaka sayılı aracın mülkiyet bilgilerinin araştırılarak mahkememize bilgi verilmesi istenilmiştir.
GEREKÇE:
Dava, davalıdan satın alınan aracın ayıplı olması nedeni ile sözleşmeden dönrülerek aracın iadesi ile satış bedelinin ödenmesi mümkün değil ise fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 38.954,88 TL’nin davalıdan tahsili istemine yöneliktir.
Görev, HMK md. 114 uyarınca dava şartıdır ve mahkeme tarafından re’sen gözetilir. Ticaret mahkemelerinin görevi TTK md. 4’te düzenlenmiştir. Bu maddeye göre her ticari dava ticaret mahkemesinin görevinde değildir. Bir davanın ticaret mahkemesinde görülebilmesi için mutlak veya nispi ticari dava olması gerekir. Mutlak ticari davalar TTK’da düzenlenen konulara ilişkin olup, davanın taraflarının tacir olup olmaması önemli değildir. Nispi ticari davalar ise, her iki tarafın da tacir olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili olan davalardır. Yargıtay 20. HD’nin 2019/391 Esas ve 2019/1391 Karar sayılı ilamında “Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.” şeklinde karar verilmiştir. Yine aynı kararda “Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, Kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.” şeklinde ticari davaların ve ticari işlerin ayrımına vurgu yapılmıştır.
Somut olayda taraflar arasında araç satış sözleşmesi mevcuttur. Sözleşmenin konusu gereği dava mutlak ticari dava değildir. Tarafların tacir olup olmadığı noktasında yapılan araştırma sonucu davalının tacir olmadığı tespit edilmiştir. Davacının tacir olması ve işin davacı açısından ticari nitelikte olması işbu davayı ticari dava haline getirmez. Dolayısıyla mahkememizce davanın ticari dava olmadığı kanaatine varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; yukarıda açıklanan nedenlerle mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda belirtilen gerekçeler uyarınca;
1-Mahkememizin görevsizliği sebebi ile davanın usulen REDDİNE, görevli mahkemenin İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMELERİ olduğunun tespitine,
2-Karar kesinleştiğinde ve iki haftalık süre içerisinde taraflarca mahkememize başvurulması halinde dosyanın görevli İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE
3-6100 sayılı yasanın 20. madde uyarınca süresi içinde kanun yoluna başvurulmadığı takdirde, kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulması durumunda başvurunun reddi kararının tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde taraflarca mahkememize başvurarak dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde dosyanın re’sen ele alınarak açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
4-6100 sayılı HMK’nın 331. maddesi uyarınca yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece nazara alınmasına,
5-Yatırılan gider avansından arta kalan miktarın karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu ( … Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/01/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır