Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/549 E. 2023/111 K. 15.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/549 Esas
KARAR NO : 2023/111
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 24/02/2017
KARAR TARİHİ : 15/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacılar vekili dava dilekçesinde; davacı şirketin …’nin yayın sahibi olduğunu, davacı …’ın bu şirketin imtiyaz sahibi olduğunu, davalı şirketin … ve …’nin imtiyaz sahibi olduğunu, davalı …’in …’nde yayınlanan davaya konu eser sahibi olduğunu, 05/08/2015 tarihinde …’nde “…” ve aynı tarihte …’nde “…’den …” başlıkları ile aynı içerikte gerçek dışı haberler yapıldığını, …’nde yapılan haber başlığında … logosunun kelime oyunlarına konu edilerek kullanıldığını, her ne kadar haber yapılırken okurun dikkatini çekmek adına vurucu ifadeler seçilmesi basın özgürlüğü koruması içinde olsa da, uyuşmazlık konusu başlık ” … ‘nın …’sü” başlığının ağır, çirkin ve itibar zedeleyici olduğunu, doğrudan hedef gösterme ve itham içerdiğini, haber içeriğinin …’nde 04/08/2015 tarihinde yayınlanan haber ile ilgili olduğunu, uyuşmazlığın temelinin davalı tarafların, gazetede yayınlanan yazı içeriğindeki ” …” ifadesine dayandığını, bu ifadeyi hakaret ve saygısızlık addederek müvekkiline hakaret ettiklerini, kara propaganda yapıldığını, şehitlere hakaret edildiğini iddia ettiklerini, müvekkilini terör örgütü ile aynı kefeye koyarak hakarette ve itibar zedelemede sınırları aştıklarını belirterek manevi haklara tecavüz teşkil eden yayınlar dolasıyısıyla her bir müvekkili için 10.000,00-TL olmak üzere toplam 20.000,00-TL tazminatın yayın tarihinden itibaren işleyecek faizi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davaya konu edilen haberlerin kişileri mağdur etme amacı gütmediğini, ortaya çıkan olay ve iddiaların sorgulanması ve kamuoyuna aktarılmasından ibaret olduğunu, …’nin 04/08/2015 tarihli ” … ” başlıklı haber ile … ne yapılan operasyonlar sırasında şehit olan askerler için yer alan ifadelerin kamuoyunun tepkisini çektiğini ve bu tepkilerin basın özgürlüğü kapsamında haberleştirildiğini, eleştirinin sert bir üslupla gerçekleştirilmesinin gazetecilik sanatının bir parçası olduğunu, bunu destekler mahiyette pek çok Yargıtay kararı olduğunu, dava konusu yazılarda yer alan eleştirel nitelikteki, durum tespiti niteliğindeki ifadelerinin hukuka uygun olduğunu, eleştiri ve ifade hakkı kapsamında kaldığını, davalıların sorumluluğu bulunmadığını ayrıca istenilen 20.000,00-TL tazminatın amacını aşan, zenginleşme gayesine hizmet eden dolayısıyla kabul edilemez derecede fahiş olduğunu beyan ederek davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Davacı vekilinin dava dilekçesi ekinde …’nin 05/08/2015 tarihli gazetesini, …’nin 05/08/2015 tarihli gazetesini, …’nin 21/08/2015 tarihli künyesinin fotokopisini, …’nin 05/08/2015 tarihli künyesinin fotokopisini, …’nin 07/05/2015 tarihli künyesinin fotokopisini, …’nin 04/08/2015 tarihli haberinin fotokopisini, …’nin 22/08/2015 ve 23/08/2015 tarihli internet haberlerinden çıktıları sunmuş olduğu görüldü.
Davacılar vekilinin 07/04/2017 tarihli beyan dilekçesinin dosyada olduğu görüldü.
… İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne yazılan müzekkereye cevap verilmiş olduğu, verilen 17/03/2017 tarihli cevapta davacı …’ın sosyal ve ekonomik durum araştırmasının gönderilmiş olduğu görüldü.
… İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne yazılan müzekkereye cevap verilmiş olduğu, verilen 05/07/2017 tarihli cevapta davalı …’in sosyal ve ekonomik durum araştırmasının gönderilmiş olduğu görüldü.
… Polis Merkezi Amirliğine yazılan müzekkereye cevap verildiği, verilen 23/11/2022 tarihli cevapta davalı …’in adresinde kimse olmadığı, kapıya usulüne uygun celpnameye rağmen dönüş olmadığından evrakın bila ikmal iade edilmiş olduğu görüldü.
… Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2017/… Esas 2019/… Karar 27/12/2019 tarihli kararı ile sanık … hakkında sanığın savunmasının alınmamış olması, sanık hakkında tutuklamaya yönelik çıkarılan yakalama emri infazının beklenmekte olması dikkate alınarak, sanık hakkındaki iş bu dava dosyasının tefriki ile yeni esasa kaydına, bu sanık yönünden yargılamanın yeni esasa kaydedilen dosya üzerinden devamına, sanık hakkındaki CMK 94-100 maddesi uyarınca çıkarılmış olan yakalama emri infazının aynen devamına karar verildiği, tefrik edilen dosyanın 2019/… Esas numarasını aldığı, … Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2019/… Esas sayılı dosyasının UYAP sisteminden gönderilen bir suretinin dosyamız arasında olduğu anlaşılmış olup sanık …’ın ifadesi halen alınamadığı ve dosyanın hala derdest olduğu görüldü.
… İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne yazılan müzekkereye cevap verilmiş olduğu, verilen cevapta davacı … ‘ın bildirilen adresinde herhangi bir bilgiye ulaşılamadığının, KPS sorgusunda adresinin İSVİÇRE / GSTAAD olduğunun tespit edildiğinin bildirildiği görüldü.
… İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne yazılan müzekkereye cevap verilmiş olduğu, verilen cevapta davalı … hakkında yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırmasının gönderildiği görüldü.
Mahkememizin 08/12/2022 tarihli ara kararı ile davacı vekiline davacı …’a ait sosyal ve ekonomik durumuna ait bilgi ve belgeleri sunmak üzere süre verildiği, davacı vekilinin 19/12/2022 tarihli dilekçesi ile bilgileri sunmuş olduğu görüldü.
GEREKÇE:
Dava; 05/08/2015 tarihinde … ve …nde yapılan haberler nedeniyle davacıların basın yoluyla kişilik haklarına saldırıldığı iddiasına dayalı davalılardan manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davanın … Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açıldığı,… Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 28/09/2017 tarih 2017/… Esas 2017/… Karar sayılı kararı ile “davanın kısmen kabul kısmen reddi ile davanın …’nde yapılan haber yönünden manevi tazminat gerektirir bir saldırı bulunmadığından bu haberle ilgili her iki davalı yönünden davanın reddine, davanın …’nde yazılan yazı nedeniyle kısmen kabulü ile 5.000,00-TL manevi tazminatın davalı … A.Ş.’den alınarak davacılara eşit oranda verilmesine, davanın geri kalan kısmı yönünden reddine” dair karar verildiği, kararın davalı vekilinin 30/06/2020 tarihli dilekçesi ile istinaf edildiği, … Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin 2020/… Esas 2022/… Karar sayılı 06/04/2022 tarihli kararı ile davalılar vekilinin istinaf talebinin kabulü ile … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/… Esas 2017/… Karar sayılı kararının HMK m.353/1-a/3 hükmü uyarınca kaldırılmasına karar verildiği, … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2022/… Esas 2022/… Karar sayılı 21/04/2022 tarihli kararı ile görevsizlik kararı ile dosyanın mahkememize tevzi edildiği ve 2022/… Esas numarasına kaydedildiği görüldü.
Davacılar vekili; … ve … gazetelerinde davalılar tarafından kaleme alınan köşe yazılarında kullanılan ifadeler ile davalı tarafından müvekkilleri hakkında hakaret ve iftirada bulunarak kişilik haklarının ihlal edildiğini belirterek, uğranılan manevi zararın giderilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalılar vekili; dava konusu yayının, düşünce ifade özgürlüğü ve eleştiri hakkı sınırları kapsamında kaldığını belirterek, davacılardan … hakkında ve …’nin bir kısım yazar ve çalışanları hakkında … bağlantısı nedeniyle soruşturma başlatılarak gözaltı ve yakalama kararı verildiğini ve … yazar ve çalışanlarının yargılandığı dava neticesinde … Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2017/… E. 2019/… K. Saylı ve 27.12.2019 tarihli karar ilamı sanıklara ayrı ayrı ceza verildiğini, davaya konu haberin basın ve yayın özgürlüğü kapsamında kaldığını davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Dosya kapsamından taraflardan davacı …’ın … imtiyaz sahibi, davacı … Anonim Şirketi’nin dosyaya sunulan 12.01.2019 tarihli nüshada yazılı künye bilgilerinden anlaşıldığı üzere … yayın sahibi, davalı …’in …’nde yayınlanan davaya konu eser sahibi olduğu, davalı şirketin ise … ve …’nin imtiyaz sahibi olduğu oldukları anlaşılmaktadır.
Mahkememizce … Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2019/… Esas sayılı dosyasının UYAP sisteminden gönderilen bir suretinin dosyamız arasında olduğu, dosyanın incelenmesinde; … Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2017/… Esas sayılı dosyasında … Cumhuriyet Başsavcılığı ‘nun 27/09/2017 tarih 2016/… soruşturma ve 2017/… Esas sayılı iddianamesi ile sanıklar …, , … Cumhuriyet Başsavcılığı ‘nun 04/12/2018 tarih 2017/… soruşturma ve 2018/… Esas sayılı birleştirme talepli iddianamesi ile sanıklar … cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açıldığı, … hakkında 3713 sayılı yasanın 7/1 maddesi delaletiyle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 314/1, 3, 3713 sayılı yasanın 7/2, 5, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 43/1, 53/1 maddeleri uyarınca cezalandırılması istenildiği, Buna göre dava dosyası ile …nin faaliyetleri itibariyle FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütünün amaçları doğrultusunda hareket edildiği, örgütün yayın organları ile benzer yöntemlerin izlendiği, örgüt lehine yapılan yayın ve haberlerle örgütün birden fazla propagandasının yapıldığı vs. hususları doğrultusunda aralarında bir kısım davacılarında bulunduğu gazetenin imtiyaz sahibi, genel yayın yönetmenleri, bir kısım yazar ve muhabiri ile çalışanları hakkında silahlı terör örgütünü yönetme, silahlı terör örgütü propagandası yapma, silahlı terör örgütü içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek isteyerek yardım etme suçlarından kovuşturma yürütüldüğü ve yine … Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2017/… Esas 2019/… Karar 27/12/2019 tarihli kararı ile sanık … hakkında sanığın savunmasının alınmamış olması, sanık hakkında tutuklamaya yönelik çıkarılan yakalama emri infazının beklenmekte olması dikkate alınarak, sanık hakkındaki iş bu dava dosyasının tefriki ile yeni esasa kaydına, bu sanık yönünden yargılamanın yeni esasa kaydedilen dosya üzerinden devamına, sanık hakkındaki CMK 94-100 maddesi uyarınca çıkarılmış olan yakalama emri infazının aynen devamına karar verildiği, tefrik edilen dosyanın 2019/… Esas numarasını aldığı, sanık …’ın ifadesi alınamadığı ve dosyanın hala derdest olduğu anlaşılmıştır.
İfade özgürlüğü; aynı zamanda demokratik toplumun temelini oluşturan, toplumun ilerlemesi ve bireyin gelişmesi için gerekli temel unsurlardan olup bu özgürlük, sadece toplum tarafından kabul gören, zararsız veya ilgisiz kabul edilen bilgi ve fikirler için değil; incitici, şoke edici ya da endişelendirici bilgi ve düşünceler için de geçerlidir. İfade özgürlüğü; yokluğu hâlinde demokratik bir toplumdan söz edemeyeceğimiz çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin bir gereğidir (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM); Von Hannover/Almanya, B. No: 40660/08 ve 60641/08, 7/2/2012 ve AYM; Kemal Kılıçdaroğlu (3), B. No: 2015/1220, 18/7/2018).
Öte yandan; maddi olgular ile değer yargısı arasında da ayrıma gidilmeli, değer yargılarının doğruluğunu ispatlamanın mümkün olmadığı gözetilmelidir (AİHM; Lingens/Avusturya, B. No: 9815/82, 8/7/1986). Zira, taraflara değer yargılarının doğruluğunu ispat külfeti getirilmesi, hakkın kullanımını imkânsız kılacaktır. Bununla birlikte, değer yargısının da makul bir olgusal temele sahip olması gerektiği, orantılı ve ölçülü bir biçimde ifade edilip edilmediği denetlenmelidir (AİHM; Jerusalem/Avusturya, B. No: 26958/95, 27/2/2001).’’
Basın özgürlüğü, Anayasa’nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki, basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasa’nın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu’nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özelyasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine, basın objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
AİHM 22 Nisan 2013 tarihli 48876/08 başvuru nolu kararında “İfade özgürlüğünün, demokratik bir toplumun vazgeçilmez esasını ve bu toplumun gelişiminin ve her bireyin kendini gerçekleştirmesinin temel koşulunu oluşturduğunu, 10. maddenin 2. fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla ifade özgürlüğünün sadece kabul edilen, zararsız ya da farklı olan «bilgi» ya da «düşünceler» için değil, ayrıca hoşa gitmeyen, sarsıcı ya da rahatsız edici olanlar için de geçerli olduğunu, bunların, «demokratik toplumun» onlarsız olamayacağı çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gereği olduğunu, 10. maddede açıklandığı gibi bu özgürlüğe yapılan sınırlamaların her halde dar yorumlanması gerektiğini ve herhangi bir sınırlama gereksiniminin ikna edici bir biçimde ortaya koyulması gerektiğini,…” ifade etmektedir. Mahkeme aynı ifadeleri 69698/01 başvuru nolu ve 16354/06 başvuru nolu kararlarında da tekrar etmiştir. (Yargıtay 4. H.D.’nin 12/12/2019 gün 2017/508 E. 2019/6001K. Sayılı ilamı)
‘’…Basın özgürlüğü bağlamında, gazetecilerin kanıtlayamayacağı söylenti ve iddiaların yayınlanması yönünden ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi doğruluk koşulunu makul olmayan, hatta olanaksız bir talep olarak değerlendirip, basının sadece bütünüyle kanıtlanmış olguları yayınlama zorunluluğu ile karşı karşıya bırakılması halinde hemen hemen hiçbir şeyin yayınlanamayacağı, bunun da basın özgürlüğüne zarar vereceği yönündedir.’’( Yargıtay 4. H.D.’nin 25/02/2019 gün 2016/16019 E. 2019/970 K. Sayılı ilamı)
‘’…O halde, basın özgürlüğü; bir yönüyle halkı ilgilendiren haber ve görüşleri iletme özgürlüğüdür; diğer yönüyle de, halkın bu bilgi ve görüşleri alma hakkıdır. Mahkeme’ye göre basın ancak bu şekilde, kamuoyunun bilgi edinme hakkı bakımından yaşamsal önemi bulunan “halkın gözcülüğü” ya da “bekçisi” görevi yapabilir. Basın özgürlüğü söz konusu olduğunda, ulusal makamlara tanınan takdir yetkisi demokratik bir toplumun yararı dikkate alınarak sınırlandırılır (Édıtıons Plon V. Fransa, Başvuru No:58148/00, 44; Bladet Tromsø And Stensaas V. Norveç, Başvuru No:21980/93, 59).
Burada hemen şunun ifade edilmesi de gerekir ki, Sözleşme’nin 10.maddesi sadece ifade edilen haber ve fikirlerin içeriğini değil, fakat aynı zamanda bunların nakledilme biçimlerini de korur. (Oberschlıck V. Avusturya, Başvuru No: 20834/92, 57). AİHM’nin yerleşik içtihadına göre; gazetecilik özgürlüğü ve mesleği, belirli ölçüde abartma, hatta kışkırtma unsurunu da içerir. (Prager And Oberschlıck V. Avusturya, Başvuru No: 15974/90, 38)
Basın özgürlüğünün tartışılmasında dikkat edilmesi gereken bir diğer husus ise “değer yargısı” ile “olaya dayalı bilgilendirme” arasında ayırım yapmaktır. Bir olayın olup olmadığı kanıtlanabilir bir husus iken, bir değer yargısının kanıtlanmasının istenmesi gerçekleştirilemez ve kanaat özgürlüğüne müdahale oluşturur. AİHM’ne göre ulusal hukukun bu ayrımı öngörmemesi kendi başına ifade özgürlüğüne aykırılık oluşturabilir.’’(Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 25. H.D.’nin 31/05/2019 gün 2018/2062 E. 2019/1312 K. Sayılı ilamı)
Tarafların sunduğu gazete örnekleri ve internet çıktıları dosyamız arasına alınmış, incelenmesinde; davacı …’ın ismi ve …’nin ismi zikredilerek davalı şirketin sahibi olduğu …’nde ve ayrıca …’nde 05/08/2015 tarihinde yayın yapıldığı, yayın içeriğinde davalı …’nde yapılan bir haberin eleştirilerek verildiği, …’ndeki haberde özle – biçimin aşılmadan eleştiri yapıldığı anlaşılmış olup …nde ise kullanılan ifadeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde, ifadelerin basın ve ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı, halkın, dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olma hakkının olduğu, basının da bu doğrultuda olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve sorumlulu olduğu, haberinde bu ilke kapsamında yapıldığı, basının haber verme hakkı, toplumun da haber alma hakkının bulunduğu, güncel olan konuların gazetecilik tekniği gereği okuyucunun ilgisini çekmesi için çarpıcı başlıklara yer verilerek iddia kapsamında ve eleştiri sınırları içerisinde aktarıldığı, ayrıca davacı şirkete ait gazetenin kurucu sahibi …’ın ile bir kısım çalışanları hakkında örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme suçundan kovuşturma yürütüldüğü, konunun güncelliğini koruduğu, yazıdaki ifadelerin ağır eleştiri niteliğinde kaldığı ancak kişilik haklarına saldırı boyutuna varmadığı kanaatine varılarak ( Benzer mahiyette bir çok emsal yargı kararları bulunduğu örneğin İstanbul BAM 4.H.D., 2021/551 E. 2022/ 2677 K. , 2021/234 E.-2022/2161 K, 2021/40 E-2022/482 K. ve 2021/398 E.- 2022/2432 K sayılı ilamları) yayınlanan haberler yönünden manevi zarar oluşmadığı ve davanının sübuta ermediğinden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis etmek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden;
1-Davacılar tarafından davalılara karşı açılan davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90-TL Karar ve İlam Harcının, peşin yatırılan 341,55-TL’den mahsup edilerek eksik yatırılan 161,65-TL harcın davacılardan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-Davacılar tarafından bu dava sebebi ile yapılan yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar tarafından bu dava sebebi ile yapılan 96,00-TL dosya gönderim ve tebligat ücretinin davacılardan tahsili ile davalılara verilmesine,
5-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap ve takdir olunan 9.200,00-TL ücreti vekaletin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde …Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 15/02/2023

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza