Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/544 E. 2023/123 K. 20.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/544 Esas
KARAR NO : 2023/123
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 12/11/2020
KARAR TARİHİ : 20/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacılar vekili dava dilekçesinde; … logosu ile televizyon yayıncılığı hizmeti veren müvekkil şirketin basın ve meslek ilkeleri çerçevesinde kamu yararını her daim en ön planda tutarak kamuoyunun doğru, dürüst ve objektif habercilik anlayışı ile bilgilendirilmesini temel amacı edindiğini, kısa bir süre önce 1 yaşına girmesine rağmen ana akım haber kanalları arasına girmeyi başararak … ödüllerine yılın en sevilen TV kanalı ödülüne ve bu yıl 35.si düzenlenen Yılın Başarılı Gazetecileri Yarışmasında haberciliğe başka bir üslup kazandırması sebebiyle … özel ödülüne layık görüldüğünü, müvekkili … …’in başarılı saygın ve yardımsever bir iş adamı olduğunu, müvekkil … …’nun saygın ve tecrübeli bir gazeteci olup aynı zamanda müvekkil şirketin genel müdürü ve yönetim kurulu üyesi olduğunu, davalının … Gazetesi ve … TV’nin sahibi olup websitesinde … …’ın kaleme almış olduğu ve 08.11.2020 tarihinde yayınlamış olduğu haberde müvekkillerin kişilik haklarını ihlal eder şekilde saldırılarda bulunduğunu, anılan haberlerde “Televizyon kanalından yağma, tehdit, şantaj suçlaması: … ’’başlığı ile bir şahsın müvekkillerimiz hakkındaki beyanları; “…’ün patronu … … ve kanal yöneticisi … … tehdit, şantaj, yağma iddiasıyla suçlandı. Suç duyurusunda kanal yöneticilerinin … ! diye şantajda bulundukları öne sürüldü… …’in ‘ … ’nun bilgisi dahilinde yapıyoruz’ , …’nun da ‘…’ diyerek kendisine şantaj yaptığını iddia etti….Daha sonra haber danışmanı olduğunu söyleyen … isimli bir kişinin arayarak ‘ … ’ diyerek şantaj yaptığını iddia etti……. ” ile ‘‘ … ’’ ve ‘‘…’’ başlıkları altında ‘‘ … ’ diyerek üstüne baskı kurmaya çalıştığını savundu.’’ şeklindeki suçlamalar basın meslek etik ve ilkelerinden uzak şekilde kamuoyuna sunulduğunu, yine ‘‘ … ’’ başlığı altında ‘‘ … Başsavcılığı Bürosu … …, … … hakkında ‘ ivedilikle mevcutlu getirilme’ kararı verdi. Ancak üzerinden geçen zamana rağmen bu isimler gözaltına alınmadı. Başsavcılık bu konuya ilişkin sorduğumuz sorulara sessiz kalırken, … cephesi ise iddiaların gerçeği yansıtmadığını, mevcutlu getirilme kararının yanlışlıkla verildiğini savundu.’’ şeklinde açıklamaları ile ‘haber’ maskesi altında müvekkiller ve hukuk düzeni aleyhine iftira niteliğinde beyanlarda bulunduğunu, müvekkillerin dava dışı … … tarafından yapılan haksız şikayet sebebiyle ifadelerinin alınacağını öğrenmesi üzerine kendi iradeleri ile Savcılığa ifade vermeye gittiklerini, davalılar tarafından “ … ” şeklinde atılan büyük puntolu başlıklarda sunulan dava konusu haberin masumiyet karinesine aykırılık teşkil ettiğini, müvekkillerin kişilik haklarının ihlal edildiğini, basının yetkisini kullanırken ve sorumluluğunu yerine getirirken Anayasa, TMK ve diğer yasalarla güvence altına alınan kişilik hakkına saygı göstermek zorunda olduğunu, dolayısıyla davalılar tarafından yapılan haberler müvekkilleri kötüleyici, herhangi bir araştırmanın ürünü olmayan, haber niteliğine haiz olmayan ve açıkça müvekkil şirketin ticari itibarını ve marka değerini düşürmeyi hedef alan yayınlar olduğundan basın özgürlüğü hukuka uygunluk nedeni olarak kabul edilemeyeceğini, davalılarca masumiyet karinesi ihlal edildiğini, davalılarca müvekkiller hakkında yürütülen soruşturmanın henüz daha hazırlık aşamasınında “… !” ifadeleri ile suçlu itham edilmiş olup doğrudan sanık olarak gösterildiği ve dolayısıyla kamuoyu önünde suçlu ilan edildiklerini, söz konusu haberlerin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceğini, davalıların basın ve meslek ilkelerinden açıkça çok uzak bir yaklaşım içerisinde ve kötü niyetli olarak müvekkillerinin kişilik haklarını ihlal ettiklerini, müvekkillerin zarara uğradığını, davalı tarafların müvekkiller aleyhine yapmış oldukları haberler ve internet sitesi paylaşımları nedeniyle müvekkillerin ticari onur ve saygınlığına saldırılmış ve ekonomik kişiliğinin ihlal edilmesi suretiyle zarara uğratıldığını, müvekkillerinin ticari faaliyetlerini sürdürdüğü medya sektöründe yaratmış olduğu güvene haksız eylemleri ile kasıtlı olarak saldıran davalıların müvekkil şirketin bugüne kadar yaratmış olduğu ticari itibar ve saygınlığını, ‘haber’ maskesi altında kullandığı haksız ve mesnetsiz ifadeleri kamuoyuna sunarak müvekkillerini suçladığını, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulüne, müvekkil … A.Ş. lehine, kişilik haklarının ihlal edilmesi, ticari itibar kaybı, hakkında çıkan haksız ve mesnetsiz haberler nedeniyle marka değerine verilen zarar dikkate alınarak; 250.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte, müvekkil … … lehine, kişilik haklarının ihlal edilmesi, ticari itibar kaybı, hakkında çıkan haksız ve mesnetsiz haberler nedeniyle uğradığı zarar dikkate alınarak; 1 Kuruş manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte, müvekkil … … lehine, kişilik haklarının ihlal edilmesi, ticari itibar kaybı, hakkında çıkan haksız ve mesnetsiz haberler nedeniyle uğradığı zarar dikkate alınarak; 1 Kuruş TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde;Müvekkili … …’ın dava konusu haberde eser sahibi olmayıp, imzasının da haberde yer almadığını, haberle hiçbir ilgisi bulunmadığını, herhangi bir sorumluluğu bulunmaması sebebiyle öncelikle kendisi açısından davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, davalılardan diğer müvekkil …’nun da haberle ilgili bir sorumluluğunun bulunmadığını, kendisinin müvekkil gazetedeki görevi internetten sorumlu haber müdürlüğü yaptığını, kanunda yalnızca “içerik sağlayıcı”nın yükümlülüğüne değinilmiş olup, müvekkil … “içerik sağlayıcı” sıfatına haiz olmadığını, kaldı ki davacılar içerik sağlayıcı olan müvekkil … A.Ş.’ye de davayı yöneltmiş olup, müvekkil davalılar arasında yer aldığını, müvekkil açısından da husumet yönünden itiraz ettiğini, haberin kişilik haklarını ihlal ettiği iddiasının mesnetsiz olduğunu, haberde, iftira içerikli, davacı şirketin ticari itibarını ve marka değerini düşürmeyi hedef alan, davacıyı karalamaya yönelik herhangi bir taraf bulunmamaktadır. Haber bir gazetecilik faaliyeti olarak, basın özgürlüğü kapsamı içinde yapıldığını, haberde, iftira içerikli, davacı şirketin ticari itibarını ve marka değerini düşürmeyi hedef alan, davacıyı karalamaya yönelik herhangi bir tarafı bulunmadığını, haberin bir gazetecilik faaliyeti olarak, basın özgürlüğü kapsamı içinde yapıldığını, davaya konu haberde, davacıların sahibi ve müdürü oldukları … adlı kanalda … Şirketi’ne ait bazı iddiaların yayınlandığı ve ilgili şirket sahibi ile davacılar arasında geçen konuşmalar ve … Şirketi sahibinin davacılar hakkında bulunduğu suç duyurusunun haberleştirildiğini, davacıların haberde geçen ifadelerin “suçlama” olduğunu ve “basın meslek etik ve ilkelerinden uzak şekilde kamuoyuna duyurulduğunu” haberdeki bilgilerin “iftira niteliğinde” olduğunu iddia etmişlerse de ilgili iddiaların bütünüyle mesnetsiz olduğunu, “Yaptığı görüşmeleri kayıt altına alan …, …’in “Haberleri … ’nun bilgisi dahilinde yapıyoruz”, …’nun da “…” diyerek kendisine şantaj yaptığını iddia etti.” “… geçtiğimiz günlerde … A.Ş hakkında bir takım iddialar içeren haberler yayınladığını haberlerin ilkinde bahis baronlarının, milyarlarca liralık para trafiğinde banka hesaplarının yanı sıra bu siteyi kullandıkları iddia edildiğini, kumar ve bahis çetelerinin baronlarına ait sitelerde, yurttaşların para yatırmaları için yönlendirildiği binlerce hesap olduğu, çetelerin, çaresiz ve işsiz insanları bulup, onlar adına telefon numarası alarak, hesap açtığı öne sürüldü. Telefon bankacılığı ve internet üzerinden bu hesaplarla ise milyarlarca liralık transfer yapıldığı belirtildi. Bir diğer haberde ise … isimli şirketin sahibi … … …’nın babası … …’nın FETÖ ile ilişkili olduğu iddia edildiğini” “Bu haberlerin ardından … isimli şirketinin sahibi … … …, … grubunun sahibi … …, … yöneticisi … …, şirkette çalışan soyadını öğrenemediği … adlı kişi hakkında “Tehdit, yağma, şantaj, itibarın zedelenmesi” suçlamalarıyla suç duyurusunda bulunulduğunu, …nın avukatı aracığıyla savcılığı verdiği yazılı ifadede önce kendisini … kanalının Haber Müdürü …’ın aradığını “haber yapma hazırlığında” olduklarını söylediğini, daha sonra haber danışmanı olduğunu söyleyen … isimli bir kişinin arayarak “… ” diyerek şantaj yaptığını iddia ettiğini …nın, … isimli kişinin kendisini ardığı telefon numarasının da yasa dışı bahis sisteminde kayıtlı olduğunu öne sürdüğüyle ilgili haberde yer alan ifadelere yer verilmiş olup, haberin tümünün iddiaya dayalı olarak yayınlandığını, davacıların iddialarının aksine haberde davacılar suçlu ilan edilmemekte olup, davacılar hakkında Türkiye … Devletine bağlı … Savcılığı’na yapılan suç duyurusundaki ifadelerin aynı şekilde habere konmuş olduğunu ilgili ifadelerin suç duyurusu dilekçesinde yer aldığı açıkça ifade edildiğini, davacılar için haberin hiçbir bölümünde “Sanık” kavramı kullanılmadığını, … Başsavcılığı tarafından … Emniyet Müdürlüğü’ne gönderilen, … numaralı soruşturma dosyası kapsamında davacıların ve haberde adı geçen … isimli şahısın “ivedilikle mevcutlu olarak getirilmesine” karar verildiğini ve işlemlerin yapılması gerektiğini bildiren bir yazıda da haberde yer alan “ivedilikle mevcutlu getirilme kararının var olduğu ve iftira olmadığının açıkça ortada olduğunu, … gazetesinin gazetecilik mesleği gereği, halkın haber alma hakkı kapsamında, kamu yararı bulunan ve haber değeri taşıyan ilgili hususları haberleştirmek dışında bir amacı bulunmadığını, davacının kişilik haklarına saldırıda bulunduğu iddiasının tamamen mesnetsiz olduğunu, müvekkil gazetede yayınlanan haberde gerçeklik, güncellik, kamu yararı ve toplumsal ilgi kriterleri yukarıdaki başlıklarda ayrıntılı olarak fazlasıyla sağlandığını, haberin basın özgürlüğü kapsamında olduğunu, ifade ve basın özgürlüğü; Türkiye … Anayasası, Basın Kanunu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile Anayasa Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Yargıtay kararları uyarınca da koruma altına alındığını, müvekkil … gazetesi gazetecilik meslek etiği kuralları doğrultusunda, mesleğin gereği olarak, halka haber verme yükümlülüğünü yerine getirdiğini, yapılan haberin kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille yazılmadığını, kişilik haklarına zarar veren herhangi bir haksız eylem gerçekleşmediğini, bu nedenle davacıların manevi tazminat isteminin haklı bir tarafı bulunmadığından reddi gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, davacıların talep ettiği 250.000,00.- TL değerindeki manevi tazminat miktarı son derece fahiş olduğunu, davacının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davasının reddine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
… A.ş’ye müzekkere yazılarak Dava konusu 08/11/2020 tarihli https://www…com.tr/ haber /… linki ile paylaşılan haberin kim tarafından yapıldığı ve davalılar … …, … ve … … …’un haber tarihinde şirketteki görevlerinin ne olduğu hakkında mahkememize bilgi verilmesi ve şirketteki pozisyonlarını gösterir belgelerin Mahkememiz dosyasına gönderilmesi istenilmiştir.
Tarafların ticaret sicil kayıtları incelenmiştir.
GEREKÇE:
Dava, manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar, davalıların sorumlu olduğu 08/11/2020 tarihli haber sebebiyle kişilik haklarına zarar verildiğini öne sürerek manevi tazminat talebinde bulunmuşlardır. Dava konusu haber davalı şirketin sahibi olduğu internet sitesinde yayınlanmıştır. Haberin yazarı Davalı … … olup, haberin yapıldığı tarihte Davalı … internet sorumlu haber müdürü ve Davalı … … … gazeteci muhabir olarak davalı şirkette çalışmaktadır.
Kişilik haklarının zedelenmesine ilişkin TBK md. 58 hükmü “Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir.” şeklindedir. Kişilik haklarına ilişkin Anayasa md. 17 ise, “Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.” şeklindedir. Görüldüğü üzere bir kişinin manevi varlığının korunması Anayasal bir hak olduğu gibi, TBK’da da ifade edilen haklardandır.
Davacıların iddiasının davalıların sorumlu olduğu habere ilişkin olması sebebiyle ifade ve basın özgürlüğünden de bahsetmek gerekmektedir. AİHS md. 10’da ifade özgürlüğü “Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ülke sınırları gözetilmeksizin, kanaat özgürlüğünü ve haber ve görüş alma ve de verme özgürlüğünü de kapsar.” şeklinde belirtilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında “Görev ve sorumluluklar da yükleyen bu özgürlüklerin kullanılması, yasayla öngörülen ve demokratik bir toplumda ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu güvenliğinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması, gizli bilgilerin yayılmasının önlenmesi veya yargı erkinin yetki ve tarafsızlığının güvence altına alınması için gerekli olan bazı formaliteler, koşullar, sınırlamalar veya yaptırımlara tabi tutulabilir.” şeklinde ifade özgürlüğünün sınırlanması düzenlenmiştir. Anayasa md. 22’de “Herkes, haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır.” şeklinde haberleşme hürriyeti; md. 26’da “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet Resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar.” şeklinde düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti; md. 28’de de “Basın hürdür, sansür edilemez.” şeklinde basın hürriyeti düzenlenmiştir.
AİHM içtihatlarına göre kamu yararı taşıyan konularda basının bilgi verme hakkı olduğu kadar, toplumun da bilgi alma hakkı olduğu kabul edilmiştir. Yine AİHM içtihatlarına göre gerçeklik koşulu basın özgürlüğü açısından makul olmayan bir ödevdir. Zira sadece kanıtlanmış olguların yayınlanmasının, basının herhangi bir haber yayınlamasını zorlaştıracağı kabul edilmektedir.
Somut olayda dava, … AHM tarafından görevsizlik kararı verilerek mahkememize tevzi olmuştur. TTK md. 5/A uyarınca bir miktar paranın ödenmesine ilişkin ticari davalar arabuluculuk dava şartına tabidir. Davacı, görevsizlik kararından sonra yargılama sürecinde arabuluculuk dava şartı eksikliğini gidermiştir. Her ne kadar dava şartı arabuluculuk sonradan giderilebilir bir dava şartı olmasa da, davanın asliye hukuk mahkemesinde açılması ve asliye hukuk mahkemesi açısından arabuluculuğun dava şartı olmaması sebebiyle mahkememizce sonradan yerine getirilen dava şartı kabul edilerek yargılamaya esastan devam edilmiştir.
Dava konusu haberin yazarı olarak Davalı …’ın, haber müdürü olarak Davalı …’ın ve haber sitesinin sahibi olarak davalı şirketin meydana gelen zarardan sorumlu olduğu mahkememizce kabul edilmiştir. Ancak Davalı …’ın dava konusu haberle herhangi bir bağı bulunmadığından davacılara karşı herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Dava konusu haber … CBS’nin 2020/… Soruşturma sayılı dosyasına ilişkindir. Bu kapsamda savcılık dosyası ve haber metni incelenmiştir. Somut olayda yukarıda açıklanan düzenlemeler ve ilkeler uyarınca davacıların kişilik haklarının korunması ile davalıların ifade ve basın özgürlüğü arasında bir denge kurulması gerekmektedir. Mahkememizce yapılan inceleme ve değerlendirme sonucu savcılık dosyasına ilişkin haber yapıldığı, herhangi bir suç isnadına veya rencide edici bir ifadeye yer verilmediği, yapılan haber içeriğinin ifade ve basın özgürlüğü kapsamında kaldığı sonucuna varılmıştır. TBK md. 58 uyarınca manevi tazminat talep edebilmek için öncelikle kişilik haklarına hukuka aykırı bir şekilde zarar verici bir eylemin bulunması gerekir. Ancak dava konusu haber içeriği itibariyle hukuka aykırı, davacıların manevi varlığına zarar verici nitelikte değildir.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; yukarıda açıklanan sebeplerle Davalı …’ın dava konusu haberin hazırlanması ve yayınlanmasında herhangi bir bağının bulunmaması, diğer davalılar yönünden yapılan haberin ifade ve basın özgürlüğü kapsamında kalması ve hukuka aykırı bir eylem içermemesi sebebiyle davanın reddine karar verilmiştir. Yargılama giderlerinin hesaplanmasında Davalı … için ayrı diğer davalılar için ayrı ret gerekçesi bulunduğundan ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar kanunu gereğince alınması gereken 179,90-TL harcın mahsubu ile fazladan alınan 4.089,48-TL’nin yatıran tarafa iadesine,
3-Davalı … … kendisini vekil ile temsi ettirdiğinden A.A.Ü.T göre hesaplanan 9.200,00-TL nisbi vekalet ücretinin davacılardan alınarak Davalı … … …’a verilmesine,
4-Diğer davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 9.200,00-TL nisbi vekalet ücretinin davacılardan alınarak Davalılar …, … … ve … Anonim Şirketi’ne verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Zorunlu arabuluculuk başvurusu nedeniyle devletçe karşılanacak olan arabuluculuk ücreti için henüz sarf kararı düzenlenmediği gözetilerek, sarf kararı mahkememiz dosyasına ibraz edildiğinde, sarf kararında belirtilen bedelin davacılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
8-Fazla yatan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu ( … Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.20/02/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır