Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2022/447 Esas
KARAR NO:2023/487
DAVA:Genel Kurul Kararının İptali İstemli
DAVA TARİHİ:21/07/2022
KARAR TARİHİ:22/06/2023
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin 17/03/2022 2021 yılı olağan genel kurul toplantısını yapmak için 23/02/2022 tarihinde TTSG’de çağrı yaptığını, toplantının yapılması durumunda ihlal edilecek Kanun ve yönetmeliğe ilişkin hususların şirket müdürüne iletildiğini, TTK m 420 hükmünde ön görülen “finansal tabloların ve buna bağlı konuların görüşülmesinin ertelenmesini talep hakkının” kullanıldığını, bu kapsamda toplantının ertelendiğini, ertelenen 2021 yılı olağan genel kurul toplantısının 22/04/2022 tarihinde yapıldığını ve TTSG’de ilan edildiğini, toplantı yapılmasının asıl sebebinin davacının genel kurul kararı ile ortaklıktan çıkarılması olduğunu, müvekkilinin 2005 yılında şirket ortağı olduğunu, kendisinin de diğer ortaklar gibi hekim olduğunu, müvekkilinin işçilik alacaklarını alamadığını, çalışma ortamındaki huzurunun bozulduğunu ve işten ayrıldığını, ancak ortaklık payının devam ettiğini, davalı şirket müdürü ve çoğunluk pay sahibi … tarafından müvekkilinin ortaklıktan çıkarılması için alelacele usul ve yasaya aykırı olarak genel kurul toplantısı yapıldığını, toplantıda TTK ve ilgili mevzuata aykırı genel kurul kararı alındığını, 2021 yılı Olağan Genel Kurulu toplantısı yapıldığını, şirketin 2021 yılı öncesindeki faaliyetleri, bilançoları, kar-zarar vb. konularda müvekkili davacı ortağın bilgi alma ve inceleme hakkı ile denetim hakkının engellendiğini, genel kurul toplantısının yapılmasının TTK m 20’ye aykırı olduğunu, TTK ve Genel Kurul Yönetmeliği’ne aykırı olduğunu, 22/04/2022 tarihli olağan genel kurul toplantısının gündem maddelerinin kanuna ve ilgili yönetmeliğe uygun olmadığını, Genel Kurul toplantısının TTK ve Sicil yönetmeliğine aykırı olduğunu, önceki yıllara ait genel kurullar yapılmadan 2021 yılı genel kurul toplantısının yapıldığını, müvekkilinin bilgi alma ve inceleme hakkı kullandırılmadığını, faaliyet raporunun, bilanço ve kar/zarar tablolarının oylanmasının hukuka aykırı olduğunu, ibra kararının hukuka aykırı olduğunu, iptalinin gerektiğini, yönetimin ibra edilmediğini, müvekkili hakkında ortaklıktan çıkarılma kararı verilmesinin hukuksuz olduğunu, genel kurul kararının yürütülmesinin geri bırakılması gerektiğini, şirketin borca batık halde olduğunu, şirket müdürünün azledilmesi ve şirkete kayyım atanması gerektiğini, 2021 yılı olağan genel kurul toplantı kararının iptal edilmesi gerektiğini, şirkete kayyım atanarak önceki yılların genel kurul toplantıları ile 2021 yılı olağan genel kurul toplantısının tekrar yapılması gerektiğini, şirket yönetiminin yetkilerinin sınırlandırılması gerektiğini beyanlarla öncelikle TTK ve ilgili mevzuata aykırı olduğu gerekçesiyle, 22/04/2022 tarihinde yapılan 2021 olağan 2. genel kurul toplantısında alınan tüm kararların TTK md.449 düzenlemesi gereğince yürütmesinin geri bırakılmasına karar verilmesini, şirketin faaliyet raporları, bilançoları ve ticari kayıtları gerçeği yansıtmadığı, gayri resmi satışların mevcudiyeti ve şirketin borca batık hale getirilerek, şirket müdürü ve eşi tarafından örtülü sermaye aktarımına dikkat edilmeden şirketi kendilerine borçlandırdıkları ve yukarıda belirttiğimiz bir çok hukuka aykırı eylemleri sebebiyle Şirket müdürünün azlini, bu kabul görmezse şirket yönetiminin taşınır ve taşınmaz satışı ile şirket adına borçlanma yetkilerinin kısıtlanmasını, davalı şirkete tedbiren temsil ve yönetim kayyımı atanmasını, bu talebimiz reddedilirse, şirketi mali ve idari yönden inceleme yapabilecek kabiliyette donatılmış bir denetim kayyımı atanmasını, bu da mümkün değilse şirketin önceki faaliyet dönemine ait genel kurul toplantılarını gerçekleştirmek üzere kayyım atanmasını, TTK m. 420 ve Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda Bulunacak Bakanlık Temsilcileri Hakkında Yönetmelik hükümlerine aykırı yapılan Genel kurul toplantısında alınan kararların tümünün iptalini, mahkeme aksi kanaatte ise Genel Kurul Toplantı Tutanağı’nda yer alan 3 nolu Faaliyet raporunun onaylanması kararı, 4 nolu Bilanço ve kar/zarar tablolarının onaylanması kararı, 5 nolu yöneticilerin sorumluluğunun oylanması, 6 Nolu yöneticilerin ibrası, 8 nolu Şirket ortağı …’ın ortaklıktan çıkarılması kararının iptaline karar verilmesini, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili …’nin kurulduğu 1996 yılından bu yana İstanbul Kağıthane bölgesinde hizmet veren bir Tıp Merkezi olduğunu, işbu dava kapsamında 22/04/2022 tarihli olağan genel kurul toplantı sırasında alınan genel kurul kararının iptali talep edilirken dava yanca bir çok şirket müdürünün azledilmesi, yönetim yetkilerinin kısıtlanması, yönetim ve denetim kayyımları atanması ile şirketin önceki faaliyet dönemine ilişkin genel kurul toplantısının gerçekleştirilmek üzere kayyım atanması talep edildiğini, bu taleplerin her birinin nitelikleri gereği farklı davalara konu olabilecek hususlar olduğunu, işbu davada tüm taleplerin bir arada incelenmesinin usule ve yasaya aykırı olacağını, davacı yanın müvekkili şirkette %10 oranında ortak olduğunu 2020 yılına ilişkin genel kurul toplantısının yapılmasını bizzat kendisinin talep edebilecek olup buna rağmen hiçbir şekilde yazılı ya da sözlü bir talepte bulunmadığını, müvekkili şirketin uzun yıllardır şeffaflık ilkesin uygun biçimde yönetildiğini, şirketin ticari defter ve kayıtlarının genel muhasebe ilke ve esaslarına uygun biçimde tutulduğunu, genel kurul toplantısında müvekkili şirket tarafından genel kurul toplantısında bulundurulması gereken her türlü evrak ve belgenin toplantı sırasında hazır edildiğini, davacı tarafın iddialarının aksine usule uygun olarak bilgi alma ve inceleme hakkını kullandığını, tüm ticari defter ve kayıtlarının toplantıdan 15 gün öncesinden itibaren şirket merkezinde hazır bulundurulduğunu, davacı tarafça toplantının 2.kez ertelenmesine ilişkin taleplerinin sözde haklı gerekçelere dayandığından bahisle TTK m 420 ‘ye aykırı olduğunun öne sürüldüğünü, bu iddialarının mesnetsiz olup kabul edilmesinin mümkün olmadığını, bilgi alma ve inceleme hakkının kullanıldığını, müvekkili şirketten usulüne uygun şekilde talep edilmediğini, şirketin tüm faaliyet raporları ve sair kayıtlarının genel muhasebe ilke ve esaslarına uygun olduğunu, gayri resmi satışların söz konusu olmadığını ve şirketin kesinlikle borca batık olmadığını, davacının tüm iddialarının mesnetsiz olduğunu beyan ederek açık kanun ve yerleşik Yargıtay içtihatları da göz önüne alındığında müvekkili şirketin organlarından yoksun kalmış halde olması gibi bir durum söz konusu olmayıp şirkete yönetim ve denetim kayyımı atanmasını gerektirecek bir durumun söz konusu olmadığı davacı tarafın buna ilişkin taleplerinin yerinde olmadığını, haksız ve hukuki mesnetten uzak biçimde açılan davanın öncelikle usulden, her halükarda davacı tarafın tüm talepleri bakımından esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dosya kapsamındaki dava dilekçesi ve ekleri, bilirkişi raporları ve dosyanın tümü hep birlikte incelenmiştir.
Mahkememizce 25/07/2022 tarihli tensip tutanağı ile davalı şirketin temsile yetkili müdürlerinin bildirilmesi istenilmiş, davacı vekilince 14/08/2022 tarihli dilekçe ile temsile yetkili müdürün … olduğu belirtilmiş, … tarafından 14/09/2022 tarihli beyan dilekçesinin dosyaya sunulduğu anlaşılmıştır.
Mahkememiz 12/10/2022 tarihli ara kararı “…TTK 449 maddesince genel kurul kararının icrasının geri bırakılmasına ilişkin tedbir talebinin dosya içerisindeki mevcut delil durumu ve yaklaşık ispat koşulu yönünden 6100 sayılı HMK’nun 389 ve 390/3 madde uyarınca; temsil ve yönetim kayyımı atanmasına ilişkin tedbir talebinin de yargılamanın bulunduğu aşama, dosya içerisindeki delil durumu, yaklaşık ispat koşulunun bu aşamada oluşmaması ve şirkette organ boşluğunun bulunmaması nedeniyle ayrı ayrı reddine…” denmek sureti ile davacı vekilinin tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
SGK’ya yazılan müzekkereye cevap verildiği, Sigorta Primleri Genel Müdürlüğü tarafından …’nin SGK kayıtlarının gönderildiği anlaşılmıştır.
İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü’ne yazılan müzekkereye cevap verildiği, …’ne ait tüm sicil kayıtlarının gönderildiği anlaşılmıştır.
İhtilaf dönemine ait 22/04/2022 tarihinde yapılan 2021 olağan genel kurul toplantısına ilişkin Tutanağın ve 2019 yılı genel kurul toplantısı tutanağının dosya arasında bulunduğu görülmüştür.
Davacı asile ait … … Merkezi Müdürlüğü tarafından SGK kayıtları gönderilmiştir.
Mahkememizce 01/12/2022 tarihli duruşma ara kararı gereği dosyanın SMMM … ile Sözleşmeler alanında uzman Prof. Dr. İsmail Kayar’a tevdii edildiği, düzenlenen bilirkişi heyet raporunda neticeten;
“1-Davalı dışı şirketin 2019, 2020, 2021 yılları ticari defterlerinin TTK hükümlerine göre sahibi
lehine delil teşkil edeceği,
2-İlgili mali ve ticari mevzuata göre Marka Değeri ancak şirket yada işletme birleşmeleri ya da satın alma halinde aktifleştirilerek bilançoya dahil edilebilmekte, işletme tarafından yaratılan markaların değerinin ise bilançoya alınması mümkün olmadığından, davalı şirketin marka değerinin ve hastane ruhsatının bilançoda gösterilmemesinin bir eleştiri konusu olamayacağının anlaşıldığı,
3-Davalı … Ltd Şti’ nin 2019, 2020 ve 2021 yıllarında yıllık bilançolara göre borca batık olmadığı gibi gayri resmi satışların olduğuna dair bilanço kalemlerinde bir belirti yada emarenin var olmadığı,
4-Davalı … Ltd Şti’ nin aktif büyüklüğünün 2019 yılına göre 2021 yılında
(10.405.001,16-8.656.696,77=1.748.304,39) 1.748.304 TL, 1.748.304/8.656.696=% 20 oranında artış olduğundan şirketin aktifleri açısından davalı … Ltd Şti’ nin (2020
yılında pandemi dönemi yaşanmış olması nedeniyle) iyi yönetildiğinin söylenebilineceği,
5-Davalı … Ltd Şti’ nin Öz Kaynaklarının 2019 yılına göre 2021 yılında
(310.050,30-287.795,34=22.254,96) 22.254,96 TL artığı, şirketin esas sermayesi olan 200.000
TL’ nin şirket içinde korunduğu, hem Öz Kaynak açısından hem de esas sermaye açısından davalı … Ltd Şti’ nin kötü yönetilmediğinin söylenebileceği, şirketin hem Kısa Vadeli Banka Kredilerini hem de Uzun Vadeli Banka Kredilerini azalttığından iyi bir yolda olduğunun anlaşıldığı,
6-Davalı … Ltd Şti’ nin gelir tablosu incelendiğinde son üç yılda hem Brüt Satış
Karı hem de Faaliyetini karlı sürdürdüğü, 2019 ve 2020 yıllarında davalı şirket faiz ve komisyon ödemesinden dolayı zararda olduğu, son 2021 yılını ise hem ciro olarak artırdığı hem de zarardan kurtularak kar elde ettiği,
7-Davalı … Ltd Şti’ nin bilançosunda ve ayrıntılı mizanında 131 001 0001 … adına bir hesabı ve hesap bakiyesinin 8.000,00 TL olarak gözüktüğü, dolayısıyla davacının davalı şirkete kayden, 8.000,00 TL borçlu olduğu,
8- Genel kurul kararlarının iptali ile birlikte müdür azli ve şirkete kayyım atanmasına yönelik dava ve talepler bakımından asliye ticaret mahkemesi görevli ve yetkili olduğundan HMK.m.110 çerçevesinde davaların yığılmasının söz konusu olduğu, ancak somut dava koşulları yönünden davacının hangi taleplerinin kabul veya reddedileceğinin Mahkemenin takdirinde olduğu,
9-Davalı şirketin 2019-2020-2021 yıl sonu bilançolarına göre borca batık olmadığı, mali bilirkişinin tespit ve değerlendirmelerine göre şirketin kendi yaratığı marka değerinin ve hastane ruhsatının değerlemesi yapılarak yıllık bilançoya yansıtılmasının gerekli olmadığı, yine şirketin TTK.m.376/3 ve İİK.m.179 anlamında borca batık olduğuna dair emarelerin bulunmadığı, zaten yıllık bilançolara göre dahi borca batık olmayan şirketin marka değeri ve ruhsatın da aktiflere
eklenmesiyle borca batık çıkmayacağının öngörüldüğü,
10-Davacının tekrar genel kurulun ertelenmesi talebinin reddine, faaliyet raporunun ve bilançonun tasdikine, müdürün ibrasına, müdür hakkında sorumluluk davası açılması ve özel denetim tekliflerinin reddine dair genel kurul kararları yönünden ayrıntıları yukarıda açıklandığı şekilde ve mali bilirkişinin tespit ve değerlendirmelerine göre iptal koşullarının bulunmadığı,
11-Davacının şirketten çıkarılmasına dair genel kurul kararı “haklı sebepleri” gösterecek şekilde gerekçeli olmadığından, ayrıca dava aşamasında ileri sürülen çıkarma sebepleri de davacı şirket ortağının şirketten çıkarılması için “haklı sebep” sayılmayacağı değerlendirildiğinden, kanuna aykırılık (TTK.m.640/3) ve dürüstlük kuralına aykırılık yönünden iptal koşullarının bulunduğu…” şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine ayrı ayrı tebliğ edilmiştir. Davacı vekili 09/04/2023 tarihli dilekçesiyle bilirkişi raporuna karı itirazlarını içeren dilekçesini dosyaya ibraz etmiştir. Davalı vekili ise 10/04/2023 tarihli dilekçesiyle heyet raporuna beyan ve itirazlarını dosyaya sunmuştur.
Mahkememizce yapılan yargılama, taraf iddiaları, dosya kapsamı deliller ile uyumlu olup objektif bilimsel verilere dayanması nedeniyle içeriğine itibar edilen bilirkişi rapoları ve tüm dosya içeriğine göre; Dava, 22.04.2022 tarihli olağan 2. genel kurul toplantısında alınan kararların iptali ile şirket müdürünün azli, bu kabul görmezse şirket yönetiminin taşınır ve taşınmaz satışı ile şirket adına borçlanma yetkilerinin kısıtlanması, yönetim kurulunun yönetim ve temsil yetkilerinin kaldırılarak (azli) şirkete kayyım atanması ile denetim kayyımı atanması istemlerine ilişkindir.
Azınlığın finansal tablolarla ilgili müzakereleri erteleme hakkı yönünden; davalı şirketin 2021 yılı olağan genel kurulu 17.03.2022 tarihinde toplandığı, davacı temsilcisinin TTK.m.420’de düzenlenen erteleme hakkını kullanmasıyla toplantı başkanı tarafından toplantının tümüyle ertelendiği, ertelenen toplantının 22.04.2022 tarihinde yapıldığı, toplantının TTK.m.420’ye göre tekrar ertelenmesinin talep edildiği, bu defa genel kurulda oylama yapılarak erteleme teklifinin reddedildiği, davacı temsilcisi Av….’ un bu defa Yönetmelik m.15 gereği toplantı mahallinde bulunması gereken belgelerin mevcut olmadığından bahisle ve 2020 yılı olağan toplantısı yapılmadan 2021 yılı toplantısının yapılamayacağı gerekçeleriyle toplantının ertelenmesini talep ettiği görülmüştür. TTK.m.420/2 gereğince, azlığın istemiyle bir defa ertelendikten sonra finansal tabloların müzakeresinin tekrar geri bırakılmasının istenebilmesi için, finansal tabloların itiraza uğrayan ve tutanağa geçmiş bulunan noktaları hakkında, ilgililer tarafından, dürüst hesap verme ölçüsü ilkeleri uyarınca cevap verilmemiş olması şarttır. Davacı temsilcisi Av. … ilk toplantıda TTK.m.420’ye göre erteleme hakkını gerekçesiz kullanmış olup, finansal tablolara yönelik itirazda bulunmadığı ve bunları tutanağa da geçirtmediğinden finansal tablolara ilişkin gündem maddelerinin ikinci kez ertelenmesi talebinin reddinde kanuna aykırılık olmadığı kanaatine varılmıştır.
2020 yılı olağan toplantısı yapılıp o yılın finansal tabloları genel kurulca tasdik edilmeden 2021 yılı genel kurul toplantısının yapılması ve bu yılın finansal tablolarının müzakeresine açık bir kanuni yasak bulunmadığı, ancak Anonim Şirket Genel Kurul Toplantıları Hakkında Yönetmelik m.15’de sayılan belgelerin toplantı yerinde fiziken veya dijital ortamda hazır bulundurulmasının gerektiği, davacı temsilcisi olarak toplantıya katılan Av. … özellikle pay defterinin toplantı mekanında hazır bulunmadığını belirterek erteleme talep etmiş ise de gündem maddeleri incelendiğinde toplantıya katılabilecek pay sahiplerinin ortaklığı ile pay ve oy miktarları konusunda bir tartışma yoktur. Pay defteri ve Yönetmelikte sayılan diğer belgelerin fiziken veya dijital ortamda toplantı yerinde hazır bulundurulmaması sebebiyle toplantının sakatlamayacağı kanaatine varılmıştır.
Faaliyet raporunun kabulü kararı yönünden, mali bilirkişinin inceleme ve tespitlerine göre iptali gerektirecek husus tespit edilmemiştir.
Bilançonun tasdiki kararı yönünden, mali bilirkişinin inceleme ve tespitlerine göre şirketin borca batık olmadığı, şirketin kendi yarattığı marka değerinin ve ruhsatının değerinin finansal tablolarda gösterilmesinin gerekli olmadığı, son 3 yılın bilanço ve gelir tablolarına göre şirketin kötü yönetildiğinin söylenemeyeceği tespit edildiğinden genel kurul kararının iptalini gerektirecek bir husus bulunmadığı gibi müdür hakkında sorumluluk davası açılmaması ve özel denetim talebinin reddi hakkındaki genel kurul kararları yönünden iptali gerektirecek bir husus da bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Davacı vekilinin talebiyle gündeme eklenen özel denetim talebi oy çokluğuyla reddedilmiştir. TTK.m.597 atfıyla davacının TTK.m.439 gereğince özel denetçi atanması talebiyle mahkemeye başvurması mümkündür. Azınlığın veya pay sahiplerinin özel denetim talebinin genel kurulca kabulü zorunlu değildir. Nitekim bu sebeple TTK.m.438 ve m.439’da özel denetim talebinin genel kurulca kabulü halinde ve reddi halinde izlenecek farklı usuller düzenlenmiştir.
Müdürün ibrasının davacı vekilinin teklifiyle gündeme alındığı ve davacının oylarının muhalif kalarak oy çokluğuyla müdürün ibrasına karar verildiği anlaşılmıştır.
TTK.m.619/1’e göre herhangi bir şekilde şirket yönetimine katılmış bulunanlar, müdürlerin ibralarına ilişkin kararlarda oy kullanamazlar. Şirkette 140.000 TL sermayesi ve 5600 oyu/payı olan … şirket müdürü olduğu halde kendisinin ibrasında oy kullanmıştır. Şirket müdürü kendisinin ibrasında oydan yoksun olduğundan, alınan karar, davacının 800 red oyuna karşı 1600 oyla ibra kararı alınmıştır. Limited şirketler yönünden müdürlerin ibrasında eşlerinin oy kullanamayacağına dair açık bir düzenleme yoktur. Muhalefet şerhinde, TTK.m.644 atfıyla TTK.m.436/1’in olaya uygulanacağından söz edilmiş ise de hem m.644’de m.436’ya atıf yoktur, hem de m.436’daki hususlar ibrayı kapsamamaktadır. Ayrıca ibranın özel olarak düzenlendiği m.436/2’de açıkça yönetim kurulu üyelerinin kendilerine ait paylardan doğan oy haklarının kullanılamayacağından söz edilmiştir. Dolayısıyla 5600 pay sahibi müdürün kendisinin ibrasında oy kullanamayacağı dikkate alınarak onun oylarının yok sayılması halinde ibra kararı 800 red oyuna karşılık 1600 kabul oyuyla alınmış olduğundan yetersayılar yönünden kararın yokluğunu, butlanını veya iptalini gerektiren bir kanuna aykırılık bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Mali müşavir bilirkişi tarafından 2019, 2020, 2021 bilançoları üzerinden davalı şirketin aktif ve borçları toplamı karşılaştırılarak özvarlıkları yıllar itibariyle tespit edilmiş ve yıllık bilançolara göre şirketin borca batık olmadığı görülmüştür. Mali müşavir bilirkişinin görüşüne göre, davalı şirketin 2019, 2020, 2021 yıllık bilançoları üzerinden yapılan borca batıklık hesabı TTK.m.376/3 anlamında gerçek bir borca batıklık tespiti değildir. TTK.m.376/3 ve İİK.m.179 gereğince şirketin borca batık olup olmadığı, aktiflerin muhtemel satış fiyatları esas alınarak bir ara bilanço çıkarılarak tespit edilebilir. TTK.m.376/3 gereğince şirketin borca batık olduğuna dair önemli emareler olmadıkça aktiflerin muhtemel satış fiyatları esas alınarak bir borca batıklık bilançosu çıkarılması gerekmez. Söz konusu emareler şirketin vadesi gelmiş kredi ve piyasa borçlarını ödeyememesi, hakkında çok sayıda icra takibinin olması gibi hususlar olabilir. Dosyada davalı şirketin bu durumda olduğuna dair bir bilgi ve belge bulunmadığından borca batıklık bilançosu çıkarılmasını ve bu vesileyle şirketin kendisinin zamanla oluşturduğu marka değerinin ve hastane ruhsatının değerlemesinin yapılmasını gerektiren bir durumun da bu aşamada bulunmadığı yönündeki bilirkişi heyeti görüşüne mahkememizce de itibar olunmuştur.
Muhalefet şerhlerinde hem şirketin borca batık olduğu iddia edilmiş hem de şirketin hastane ruhsatı ve marka değerinin hesaba katılmadığı ve finansal tablolarda gösterilmediği iddia edilmiştir. Mali bilirkişi söz konusu marka değeri ve ruhsatın şirket tarafından oluşturulması halinde yıllık bilançoda bunların değerine yer verilmesinin gerekmediği sonucuna varmış olmakla birlikte, borca batıklık hesabı yapılması halinde aktifler arasında ilaveten bunlar da hesaba katılacak olduğundan, şirketin öz sermayenin daha yüksek çıkması beklenecek olup yıllık bilançolara göre dahi borca batık olmayan şirketin, aktiflerin satış fiyatı üzerinde hazırlanacak ara bilançoya göre de borca batık olmayacağı bilirkişi heyetince öngörülmektedir.
Limited şirket ortağının şirketten çıkarılması TTK.m.640’da düzenlenmiştir. Davalı şirketin sözleşmesinde haklı sebeple çıkarmaya dair bir hüküm bulunmadığından TTK.m.642/1-2 hükümleri işletilerek davacının şirket sözleşmesinde belirtilen haklı sebeplerle genel kurul kararıyla şirketten çıkarılması mümkün değildir. Dava konusu karar incelendiğinde; davacının şirketten çıkarılması kararı 7200 kabul oyuna karşı davacının 800 red oyuyla alınmıştır. Bir ortağın şirketten haklı sebeple çıkarılmasına dair genel kurul kararı, TTK.m.616/1-h hükmü gereğince genel kurulun devredilmez yetkilerindendir ve TTK.m.621/1-h hükmü gereğince önemli kararlar arasında sayılmış olup, en az 1/2 sermayenin temsil edildiği genel kurulda temsil edilen oyların 2/3’ü ile alınabilir. Dava konusu karar için söz konusu yetersayılar sağlanmış olduğundan, ağırlaştırılmış toplantı ve karar yeter sayıları yönünden kanuna aykırılık söz konusu değildir. Bu bakımda kararın yokluğunu veya butlanını gerektiren bir husus tespit edilmemiştir.
Çıkarma kararının esası ve iptal koşulları yönünden incelendiğinde, TTK.m.640/3’e göre bir ortağın şirketten çıkarılması, çıkarılan ortağın şirketteki pay sahipliğini sonlandırmaya yönelik bir karar olduğundan, bunun için haklı sebeplerin varlığı aranır. Şirket sözleşmesinde çıkarma sebepleri belirtilmediğinden, genel kurul kararıyla ortağın şirketten çıkarılması için genel kurul kararı alınması ve buna dayanarak şirket tarafından çıkarma davası açılması gerekmektedir. Dava konusu gündemin 4. sırasında görüşülen davacının şirketten çıkarılması kararında davacının hangi haklı sebeplerle şirketten çıkarıldığı belirtilmemiştir. İptali istenen çıkarma kararında haklı sebepler gösterilmemekle birlikte, davalı şirketin davadaki savunmalarında haklı sebep olarak; davacının şirkette hekim olarak çalışmakta iken 2018 yılından itibaren davalı şirketle benzer hasta profiline sahip ve yakın konumda yer alan başka bir klinikte çalışması ve şirketle hiç ilgilenmemesi gösterilmiştir. Yine davacının TTK.m.420’ye göre genel kurul toplantısını ertelemesi, finansal tablolar ve şirketin mali durumu hakkında eleştirilerde bulunması ve genel kurul kararlarına karşı oy kullanıp muhalefet şerhi yazdırmasının etkili olduğu anlaşılmaktadır. Çıkarma kararının haklı sebepleri gösterecek şekilde gerekçeli olması gerektiği, sonradan ileri sürülecek haklı sebeplerin dikkate alınmayacağı kabul edilmektedir. Davacının müdür sıfatı olmadığından genel bağlılık yükümü ve rekabet yasağına tabidir. Davacının yaklaşık 5 yıldan beri rakip sayılabilecek başka bir şirkette çalıştığı davalı şirket tarafından bilindiği halde bu konuda rekabet yasağına aykırılık sebebiyle bir ihtar çekildiğine ve rekabet yasağına aykırı davranışlardan kaynaklı talepte bulunulduğuna dair bir bilgi yoktur. Yaklaşık 5 yıl süreyle davacının şirkette çalışmayı bırakıp başka bir şirkette çalışmaya başladığı bilindiği halde buna sessiz kalındıktan sonra, bu defa çıkarma sebebi olarak ileri sürülmesi çelişkili davranış yasağı kapsamında hakkın kötüye kullanılması olduğu kanaatine varılmıştır. Netice olarak, davacının şirketten çıkarılmasına dair genel kurul kararı haklı sebepleri gösterecek şekilde gerekçeli olmadığından ve dava aşamasında ileri sürülen çıkarma sebepleri de davacı şirket ortağının şirketten çıkarılması haklı sebep sayılmayacağı değerlendirildiğinden, kanuna aykırılık ve dürüstlük kuralına aykırılık yönünden iptal koşullarının bulunduğu kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM:Yukarıda Açıkalanan Nedenlerle;
Davacının davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE,
1-22/04/2022 tarihli genel kurulun 4 numaralı şirket ortağı davacının ortaklıktan çıkarılmasına ilişkin kararın iptaline, diğer taleplerin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90.-TL karar ve ilam harcından, peşin harç olan 80,70-TL’nin mahsup edilerek eksik kalan 99,20.-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-9.200,00.-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-9.200,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan posta ve tebligat gideri 179,50.-TL, bilirkişi ücreti 10.000,00.-TL, 80,70.-TL başvuru harcı, 11,50.-TL vekalet harcı, 80,70.-TL peşin harç olmak üzere toplam 10.352,40.-TL yargılama giderinin davanın kısmen kabulü kısmen reddine karar verildiği göz önüne alınarak 5.176,20.-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye gider avansının davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Karar kesinleştiğinde yatırılan ancak kullanılmayan gider avansının yatıranlara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/07/2023
Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır