Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/380 E. 2023/711 K. 09.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/380 Esas
KARAR NO : 2023/711
DAVA : Menfi Tespit (Alım Satım)
DAVA TARİHİ : 17/08/2021
KARAR TARİHİ : 09/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Alım Satım) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davacı yan tarafından, müvekkili aleyhinde … İcra Müdürlüğü’nün 2020/… E. Sayılı dosyası ile ilamsız takip başlatıldığını, takip dayanağı olarak ise 13.12.2019 vade tarihli ve 795.695-TL bedelli fatura olarak gösterildiğini, başlatılan bu icra takibinin haksız ve hukuka aykırı olup müvekkilinin hiçbir borcunun bulunmadığının tespitine ilişkin bu davayı açma gereğinin hasıl olduğunu, müvvekkiline usulüne uygun bir şekilde ödeme emri tebliğ edilmemiş olup, usulsüz bir şekilde yapılan tebligat ile takibin kesinleştirildiğini, bu hususa ilişkin olarak icra hukuk mahkemesi nezdinde dava açılmış olup, dosyanın derdest durumda olduğunu, takibe dayanak olarak sunulan belgenin fatura açıklamasıyla takibe konu edildiğini ancak anılan belgenin hukuken fatura niteliğine haiz olmadığını, işbu evrakın hukuken fatura olarak nitelendirilmesinin açık bir şekilde imkansız olduğunu, müvekkili ile davalı arasında borç oluşturacak bir hukuki ilkişki bulunmadığını, ilgili evrakın fatura vasfına haiz olduğunu kabul anlamına gelmemekle birlikte evrakın borçlusunun dahi müvekkilinin olmadığını, işbu evrakın borç doğurucu bir evrak olduğunun varsayımda dahi müvekkilinin işbu evrakın borçlusu konumunda olmadığını, ilgili evrak üzerinde evrakın yöneltilmiş olduğu muhatap … … adlı Alman menşeli bir şirket olup, müvekkilinden ayrı bir hukuki kişiliğinin olduğunu, şirketin tüzel kişiliğini gösterir evrakı dilekçe ekinde sunduklarını, hali hazırda icra takibinin derdest olup müvekkilinin haciz tehdidi ve baskısı altında olduğunu, izah etmiş oldukları sebepler dikkate alındığında müvekkili hakkında kötü niyetli olarak takibin başlatıldığını, takibin usulsüz bir şekilde kesinleştirildiğini, müvekkilinin … Bankası’nda bulunan hesaplarına haciz konulmuş olup ilgili bankadan hesaplardaki paranın …. İcra Müdürlüğü dosyasına 1.035.823.44.-TL gönderildiğini, ayrıca usulsuz tebliğata ilişkin … İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2021/… E. sayılı dosyasından tedbir alınmış olup, icra dosyasına 212.000,00.-TL teminat yatırıldığını, müvekkilinin hiç bir şekilde karşı yana bir borcu bulunmamakta olup ivedilikle icra takibinin teminatsız olarak tedbiren durdurulmasına ilişkin karar verilmesini talep ettiklerini, takip alacaklısı olan davalı yanın kötüniyetli olarak hareket etmiş olup, alacağın yüzde 20’sinden aşağı olmamak üzere davalı yanın kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep ettiklerini beyanlarla davacı müvekkilinin davalı yana borcu olmadığının tespitine, davalı yanın takibi açmakta kötüniyetli olması sebebi ile davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, …. İcra Müdürlüğü’nün 2020/… E. Sayılı takip dosyasının tedbiren teminatlı/teminatsız durdurulmasına ve İcra dosyasında … Bankası tarafından yatırılan paranın davalıya davanın kesinleşmesine dek davalıya ödenmemesine, yargılama harç ve giderleri ile vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; icra takibinde yapılan tebligatın usulsüz olmadığını, dava dışı … … isimli firmanın müvekkili şirketten bir kısım ürünler satın aldığını, iki şirket arasında ticari ilişki bulunduğunu, ticari ilişki kurulurken dava dışı … … isimli firmanın yetkilisi olan davacıdan şahsi malvarlığı ile sorumlu olacağına ilişkin güvence istendiğini, davacının da istenen bu güvence için davaya konu belgeyi imzalayarak verdiğini ve böylece borca kefil olduğunu, dava dilekçesiyle de davacının bu durumu ikrar ettiğini, şirket kaşesi üzerine atılan imzaların şirketi, şirket kaşesi dışına atılan imzaların ise imza sahibini sorumlu hale getirdiğini, dava konusu belgede imzanın şirket kaşesi dışına atılmış olduğundan ötürü davacının şahsi sorumluluğunun bulunduğunu, söz konusu belgenin 6102 sayılı TTK m. 89’a göre cari hesap sözleşmesi olduğunu, somut olayın soyut norm ve Yüksek Mahkeme kararları hep birlikte değerlendirildiğine, davacı … ‘nin işbu davaya konu borçtan sorumlu olduğunun açıkça görüldüğünü, yine davacı taraf icra takibine dayanak teşkil eden faturanın Vergi Usul Kanunu hükümleri gereğince fatura niteliğini haiz olmadığını iddia etmişse de; işbu iddianın da kötü niyetli olduğunu, gerçekten … isimli firmanın Almanya menşeili bir firma olduğu davacı tarafça dosyaya sunulan evraklardan; davacı asilin İran vatandaşı olduğu da dava dilekçesinden açıkça görüldüğünü, dolayısıyla böylesine yabancılık unsuru içeren bir ticari ilişkide Vergi Usul Kanunu hükümlerinden hareketle ticari ilişkinin sabit olduğunu gösterir faturanın fatura mahiyetinde olmadığı yönündeki iddiasının kötü niyetli olduğunu, davacı tarafın salt icra takibini sürüncemede bırakabilmek adına görevsiz mahkemede ikame ettiği işbu davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, şirket kaşesi olmaksızın atılan imzadaki sorumluluğunu dahi hukuka aykırı şekilde inkar ettiğini, borç ilişkisinin sabit olduğunu gösterir faturanın niteliğini salt mahkemeyi yanıltmak maksadıyla çarpıttığını, yapılan çarpıtmanın kabul edilmesi halinde dahi işbu borç ilişkisinin sabit olduğunun açıkça görüldüğünden işbu cevap dilekçesi ile öncelikle görevsizlik itirazlarının kabulüne, aksi kanaatin hasıl olması halinde ise davanın reddi ile %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, başlatılmış icra takibi nedeniyle, 2004 sayılı İİK madde 72’ye göre menfi tespit davasıdır.
… Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 17/05/2022 tarih 2021/… esas 2022/… karar sayılı görevsizlik kararı ile dosya mahkememize tevzi edilerek yargılamaya devam olunmuştur.
17/08/2021 tarihli ara karar ile … Asliye Hukuk Mahkemesi’nce “İcra İflas Kanununun 72/3 maddesi gereğince icra takibinin kesinleşmesinden sonra ihtiyati tedbir yolu ile durdurulamayacağından takibin durdurulması talebinin reddine, …. İcra Müd.nün 2020/… Esas sayılı dosya borcunun %15 (yüzdeonbeş)’i tutarında teminatın yatırılması durumunda, icra veznesine yatırılan paranın, davalı alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir verilmesine…” gerekçeleriyle davacı vekilinin tedbir talebi değerlendirilmiştir.
… İcra Hukuk Mahkemesinin 2021/… E, 2021/…K sayılı kararında şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce 10/01/2023 tarihli celsede davacının …. İcra Müdürlüğü’nün 2020/… Esas sayılı takip dosyası nedeniyle borçlu olup olmadığı, takibe dayanak belgenin niteliği davacının sorumluluğunun kefalet olarak nitelenip nitelendirilmeyeceği noktalarında bilirkişi Prof Dr. … ve … ‘dan rapor talep edilmiş olmakla, bilirkişi heyeti raporunda neticeten;
“1-Davaya konu belge incelendiğinde mutabakat sağlanmış ve kabul edilmiş bir cari hesap
dökümü (iki şirket arasındaki alım satıma konu malların listesinin, fiyatlarının ve ödemelerin belirlendiği bir belge,) olduğu, belge üzerinde bulunan Farsça ve Türkçe yazılardan ve üç
adet imzadan tarafların borç alacak konusunda anlaştıklarının anlaşıldığı,
2-… ‘ne … sicil numarası ile kayıtlı dava dışı … …
(Limited Şirket)’ in hukuki işlerde kendi adına veya üçüncü bir kişinin temsilcisi olarak tek başına temsil etme yetkisi: Şirket Müdürü: … (davacı) olduğunun görüldüğü,
3-Takip dayanağı belgenin VUK.m.229-230 hükümlerinde ve TTK.m.21’de belirtilen faturanın tarifine ve asgari içeriğine sahip olmadığından fatura niteliğinde olmadığı, TTK.m.89 vd hükümleri çerçevesinde cari hesap ekstresi niteliği de taşımadığı, belge üzerindeki Türkçe ve Farsça metinlere göre söz konusu belgenin, imzalayan kişilerin ortak/yönetici olduğu şirketlerin hesap-borç bakiyesini tespit eden bir mutabakat belgesi olduğu, iki şirketin 31.12.2019 itibariyle borç/alacak bakiyesini gösterdiği, şirketler yönünden miktar itibariyle bağlayıcı olacağı, buna karşılık borçlu şirketin davacı ortağı … ’nin şirketin borcunu üstlendiğine, şahsen sorumlu olacağına veya müteselsil kefil olacağına dair bir anlam yüklenemeyeceği…” yönünde görüş bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine ayrı ayrı tebliğ edilmiştir.Davacı vekilince 15/08/2023 tarihli dilekçesiyle bilirkişi raporuna beyanda bulunmuştur. Davalı vekili ise 16/08/2023 tarihli dilekçesiyle bilirkişi raporuna itirazlarını içeren dilekçesini dosyaya ibraz etmiştir.
Somut uyuşmazlığın; davacının …. İcra Müdürlüğü’nün 2020/… Esas sayılı takip dosyası nedeniyle borçlu olup olmadığı, takibe dayanak belgenin niteliği, davacının sorumluluğunun kefalet olarak nitelenip nitelendirilmeyeceği hususlarında toplandığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama, taraf iddia ve savunmaları, icra takip dosyası, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriği birlikte incelenip değerlendirildiğinde;
Takip dayanağı ve davaya konu belgenin incelenmesinde; sağ boşluk tarafında Türkçe olarak “… …in 89.631.62 E Borç oldugunu kabul edip ve iki şirket sahipleri kabul edip imza ediyorlar” ifadelerinin yazılı olduğu, bu yazının alt tarafında üç adet imza yer aldığının görüldüğü, belgenin sol tarafında Farsça dilinde yazılan yazıların yeminli tercüman tarafından çevirisinde ” … ve … şirketleri arasındaki muamelede, bedeli olan 89.631,62 avro, … …’ in borcu olarak imzacılar (iki şirketin hissedarları tarafından onaylanmıştır) yazılı olduğu anlaşılmıştır.
Davaya konu belgenin hukuki niteliği açısından yapılan değerlendirmede; Kefalet sözleşmesini düzenleyen TBK.m.583/1 hükmü şöyledir: Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır. Belge incelendiğinde davacının şirketin borcu için kefil olduğuna dair bir irade beyanı olmadığı gibi belgedeki el yazısı ile yazılmış kısımlarda TBK.m.583/1’de aranan müteselsil kefil ibaresi geçmediğinden, takip dayanağı belgenin yazılı kefalet sözleşmesi olarak da kabulü mümkün olmadığı kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda da ifade edildiği üzere, faturanın tarifi ile asgari ve zorunlu içeriği VUK.m.229-230 hükümlerinde yer almaktadır. Takip dayanağı belge gerek faturanın tarifine ve unsurlarına ilişkin VUK hükümlerine gerekse TTK.m.21’de belirtilen içeriğe sahip olmadığından fatura niteliği taşımamaktadır. Takip dayanağı belge, TTK.m.89 da tanımlanmış olan cari hesap sözleşmesinin asgari unsurlarını içermediğinden, bu belgenin iki şirket veya davanın tarafları arasında yapılmış bir cari hesap sözleşmesi olarak kabulü de mümkün değildir. Davalı vekili, davacının belgeyi şirket kaşesi olmadan imzalamasının şahsen borcu üstlendiği anlamına geleceğini savunmuş ise de ticari işlerde teselsül ve müteselsil kefalet aşağıda tartışılmış ve davacının imzasının bu anlama gelmeyeceği sonucuna varılmıştır. Kaşe olmaksızın açığa atılan imzanın şirket için aval verilmiş sayılacağı yönündeki hukuki değerlendirmeler ise kambiyo senetlerine özgü bir durumdur. Davaya konu belgenin kambiyo senedi vasfi olmadığına göre, amacı da Türkçe ve Farsça metinlerde açıkladığına göre, davacının şirket kaşesi olmadan attığı imzanın aval veya kefalet savılmasına imkan yoktur. Dava konusu belgenin teyit mektubu sayılması da mümkün değildir. Takip dayanağı belge TTK.m.21/3’te ifade edildiği şekilde “Telefonla, telgrafla, herhangi bir iletişim veya bilişim aracıyla veya diğer bir teknik araçla ya da sözlü olarak kurulan sözleşme” niteliğinde değildir. Dava konusu olayda, hazır olanlar arasında yapılmış olan yazılı ve imzalı belge vardır. Dolayısıyla takip konusu belge teyit mektubu sayılamaz.
Türkçe metin incelendiğinde; iki şirket sahiplerinin kabul ettiği husus … …’ in 89.631,61 Euro borç olduğu yönündedir. Bu ibareden borçlu şirketin borcunu şirket ortağı davacının şahsen üstlendiği, kefil veya garantör olduğuna dair bir açıklık yoktur. Yine Farsça metindeki “89,631,62 avro, … …’ in borcu olarak” ibaresinden iki şirketin hissedarları tarafından onaylanan hususun şirketlerin borcu/alacağı olduğu ve şirket borcu konusunda mutabakat sağlanmasının amaçlandığı, takip dayanağı belge üzerindeki Türkçe ve Farsça metinlerden davacının şirketin borcunu üstlendiğine veya şirketin borcuna kefil olduğuna dair açık iradesinin olmadığı, söz konusu belgenin, imzalayan kişilerin ortak/yönetici olduğu şirketlerin hesap-borç bakiyesini tespit eden bir mutabakat belgesi olduğu, iki şirketin 31.12.2019 itibariyle borç/alacak bakiyesini gösterdiği, iki tarafın şirketin yetkili temsilcisi olması halinde şirketler yönünden gerek miktar gerek sorumluluk yönünden bağlayıcı olacağı, buna karşılık borçlu şirket ortağının şirketin borcunu üstlendiğine, şahsen sorumlu olacağına veya müteselsil kefil olacağına dair bir anlam yüklenemeyeceği anlaşılmakla davacının davasının kabulü ile davacı yanın davalı tarafa borçlu olmadığının kabulü ile …. İcra Müdürlüğü’nün 2020/… Esas sayılı takip dosyasının iptaline dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda izah edilen gerekçeye istinaden;
Davacının davasının kabulü ile;
1-Davacı yanın davalı tarafa borçlu olmadığının kabulü ile …. İcra Müdürlüğü’nün 2020/… Esas sayılı takip dosyasının iptaline,
2-İİK md. 72/5 uyarınca dava borçlu lehine sonuçlandığından takibin derhal durmasına, ilamın kesinleşmesi üzerine ayrıca hükme hacet kalmadan icranın eski hale getirilmesine,
3-Davalı yanın icra takibini yapmakta kötü niyetli olduğu anlaşılamadığından kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54.353,92.-TL karar ve ilam harcından, peşin olarak yatırılan 13.588,49.-TL’nin mahsup edilerek bakiye 40.765,43.-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre hesaplanan 123.504, 62 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan posta ve tebligat gideri 473,50.-TL, bilirkişi ücreti 10.000,00.-TL (2), peşin harç 13.588,49.-TL, 59,30.-TL başvuru harcı, 8,50.-TL vekalet harcı olmak üzere toplam 24.129,79‬.-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Karar kesinleştiğinde yatırılan ancak kullanılmayan gider avansının yatıranlara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı (davalı vekiline e duruşma sistemi üzerinden) verilen kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu ( … Mahkemesine başvuru yolu) açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.09/11/2023

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır